Powered By Blogger

24 Mart 2018 Cumartesi

UNUTAMA BENi (1974)


Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü: Cahit Engin
Yapım: Sine Film / Muzaffer Aslan

Oyuncular: Hale Soygazi, Serdar Gökhan, Melek Ayberk, Kayhan Yıldızoğlu, Seyhan Karabey, Memduh Ünsal ve sesi ile Esmeray

Konu: Film, Arzu ile Bülent’in fırtınalı aşkını anlatır. Arzu, üst sınıfa ait bir avukatın kızıdır. Bülent ise doğru dürüst bir işi olmayan bir gençtir. Arzu’nun ailesi kızlarını çok sevdikleri ve ona güvendikleri için evlenmelerine izin verirler. Bülent, kız kardeşi Gamze’yi hamile bırakıp terk eden, onun intihar etmesine sebep olan Metin’i öldürmeye teşebbüsten üç yıl hapse mahkûm olur. Hapisten çıktığında her şey güzel olacak gibidir. Bülent bir işe girmiş, Arzu ile beraber evlilik hazırlıklarına başlamışlardır. Fakat Bülent’in iyi bir şoför olduğunu bilen eski hapishane arkadaşı Fevzi, onu karanlık işlere sürükleyecektir.

TUTKU “ALİ’nin AŞKI” (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Hüsnü Cantürk
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Klüp Film / Hüsnü Cantürk

Oyuncular: Yalçın Gülhan, Aysun Güven, Erol Taş, Bilâl İnci, Necati Er, Muazzez Kurtoğlu

Konu: Ağa kızına aşık olan genç bir köylünün öyküsü.


TİPSİZ (1974)


Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Kamera. Salih Dikişçi
Yapım: Kardeşler Film / Ülkü Erakalın

Işık Ekibi: Ömer Ekmekçi, Teknik Ekip: Zeki Arslan, Engin Aydın, Yönetmen Yardımcısı: Erdinç Akbaş, Ses Kayıt: Erkan Aktaş, Kamera Asisttanı: Ufuk Er, Renk Uzmanı: Hayati Akbulut, (Fono Film Stüdyosunda seslendirilmiş, Helmut Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Aydemir Akbaş, Zerrin Egeliler, Erdinç Akbaş, Muzaffer Nebioğlu, Semra Uçar, Kamer Baba, Remziye Fırtına,

Konu: Eroin kaçakçılarıyla savaşan bir kabadayının öyküsü.

TELEViZYON NiYAZi (1974)




Yönetmen: Yavuz Figenli
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Topkapı Film / Yaşar Tunalı

Renk Uzmanı: Turgut Ören, Zihniye Ören, Laboratuar Şefi: Hikmet Kuyucu, Sesleri Alan: Marko Buduris, Senkron: Süleyman Karakaya, Kamera Asistanı: Taci Saraç,
Ören Film Stüdyosunda renklendirilmiştir.

Oyuncular: Tanju Korel, Mine Mutlu, Seyyal Taner, Bilâl İnci, Mürüvvet Sim, Ben an Öz, Kadir Kök, Gönül Tansel, Tarık Şimşek, İhsan Gedik

Konu: Film, Televizyon Niyazi’nin kendini aklamak için verdiği mücadeleyi anlatır. Televizyon Niyazi, çeşitli tamirat işleri yapan yakışıklı bir adamdır. Bir akşam televizyon tamiri için yalnız yaşayan Yaprak’ın evine gider. Açık bırakılmış kapıdan içeri girdiğinde kadının öldürüldüğünü görür. Olay yerine gelen polis, Niyazi’yi tutuklar. Hapishanede kendini aklayamayacağını anlayan Niyazi, polislerin elinden kaçar ve asıl suçluların peşine düşer. Bu sırada ortaya çıkan Cemal, Niyazi’ye yardım etmek ister. Bu yardımın karşılığında kendi karısını öldürtmeye çalışır. Niyazi, Cemal’in karısı Nesrin ile birlikte kaçar. Sonunda asıl katillerle karşı karşıya gelecektir.

TEK BAŞINA (1974)


 “Aşk Yolu” 

Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera: Hüseyin Özşahin
Yapım: Haydar Film / Haydar Üçüncüoğlu

Oyuncular: Yıldırım Önal, Yalçın Gülhan, Aytaç Arman, Gülgün Erdem, Ayten Alpman, Kenan Pars, Hüseyin Zan

Konu: Film, kumarhaneden çalınan bir çanta dolusu paranın kararttığı hayatları konu edinir. Hapishaneden çıkan Yalçın, Kazım’ın kumarhanesinden çaldığı para ile yurtdışında yeni bir hayat kurmak ister. Yalçın, Suzan ile birlikte her şeyi ayarladıktan sonra bir gece parayı çalıp harekete geçer. Kazım çalınan parasını bulması için Arif ve Aytaç’a iş verir. Arif ve Aytaç, hırsızlıkla geçinen iki kişidir. İki arkadaş, Yalçın ve Suzan’ı kaçmak üzereyken yakalar. Parayı vermek istemeyen Yalçın ile çıkan kavgada Aytaç, Suzan’ı öldürür. İşlenen bu gereksiz cinayet, ortalığı daha da karıştırır. Aytaç, parayı Kazım’a vermek istemez. Bu yüzden Arif’i de vurur. Aytaç, bir çanta dolusu parayla kaçar. Fakat parasını almak isteyen Kazım ve adamları ile intikam hırsıyla dolu Yalçın, Aytaç’ın peşindedir. Onu korumak için hareket eden tek kişi Arif olacaktır

TAŞRALI KIZ (1974)


Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Volkan Kayhan
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Birlik Film / Müfit İlkiz, Turan Kalkavan

Oyuncular: Perihan Savaş, Salih Kırmızı, Emel Özden, İlhan Daner, Nubar Terziyan, Aliye Rona, Kenan Pars, Parla Şenol

Konu: Film, tahsilini devam ettirebilmek için İstanbul’a gelen Elif’in hikâyesini anlatır. Dedesi Veli ile birlikte yaşayan Elif’in tek amacı, okuyup doktor olabilmektir. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan çıkan bir burs ile okuluna İstanbul’da devam etme imkânı bulur. Dedesi son parasını Elif’e vererek onu İstanbul’a yollar. Saf ve iyi niyetli biri olan Elif, İstanbul’a geldiği gün dolandırılır. Üstelik ne okul ne de yurt açıktır. Zengin bir ailenin yazlığında geçici bir iş bulur. Burada Murat ile tanışır ve birbirlerine âşık olurlar. Fakat iflasın eşiğinde olan Rıfkı Bey, oğlu Murat’ı ortağının kızı Leyla ile evlendirmek ister. Bunu öğrenen Elif, evi terk eder. Yıllar sonra Elif ve Murat yeniden karşılaşacaktır.


TARZAN KORKUSUZ ADAM (1974)



Senaryo ve Yönetmen: Kunt Tulgar (Edgar R. Burroughs'un "Tarzan" romanından)

Foto Direktörü: Sertaç Karan
Yapım : Kunt Film/Kunt Tulgar

Prodüksiyon Amiiri: Özdemir Aydın, Kostümler: Ahmet Sert, Ses Mühendisi: Pasquale Bertotti, Montaj: Nejdet Tok, Senkron: Aram Keskinaty, Negatif Montaj: Mehmet Tezgahtar, Laboratuar: ASslan Tektaş (şef), Hüseyin Yazıcı, Cemil Uyanık, Kunt Film Stüdyosunda hazırlanıp seslendirilmiştir

Oyuncular: Yavuz Selekman, Yeşim Yükselen, Altan Günbay, Kudret Karadağ, Gülgün Erdem, Yaşar Şener, Arap Celal, Hakkı Kurt, Ali Ardıç , Kubilay Hakan, Selim Düzgün, Hakkı Aliç, Yılmaz Aydın,

Konu: İlk yerli Tarzan Filminden (Tarzan İstanbul'da 1952) 22 yıl sonra çevrilen bu film ilkinin bir tekrarı olmamakla beraber, senaryosunu ve kısmen de arşiv malzemesini ayrıntılı bir kurguya dayanarak kullanıyordu.

Kongo'da, Guano dağlarındaki hazineyi arayan kafilede Arkeolog Faruk (Altan Günbay) ve kızı Alev (Yeşim Yükselen) ve komik arkadaşları (Aziz Basmacı'nın yerine Yaşar Şener), rehberleri Kunto (Kudret Karadağ) ile birlikte ormana girerler ve macera da başlar. Bir yerden sonra Tarzan (Yavuz Selekman) ortaya çıkar, ağaçlardan ağaçlara atlayarak, naralar atarak, Alev'i tehlikelerden kurtarır.

TALİHSİZ YAVRUM (1974)


Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran
Fotoğraf Direktörü: Mustafa Yılmaz
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün

Reji Asistanı: Arif Erkuş, Kamera Asistanı: Abdullah Gürek, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Zekiye Ören, Montaj-Senkron: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Bayram Koşkan, Sesleri Alan: Kunt Tulgar, Prodüksiyon: Cemil Paskap, Fevzi Barlas, Set: İsmail Kündem, Mustafa Albayrak, Arif Yalabık, Işık Direktörü: Aslan Yıldız, (Ören Film Stüdysounda hazırlanmış, Kunt Film stüdyosunda seslendirilmiştir)

Oyuncular: Fatma Girik, Engin Çağlar, Aliye Rona, Nubar Terziyan, Suphi Tekniker, Mürüvvet Sim, Nubar Terziyan, Çocuk Oyuncular: Murat Erton, Cenk Erdil, Aydın Bulut, Misafir Oyuncu: Hülya Tuğlu, Mine Mutlu,

Konu: Zeynep (F. Girik) ve Reşat (S. Teknlker) çifti mutlu bir evlilik sürdürmekte aynı zamanda da bire evde beraber çalışmaktadır. Zeynep evin hizmetçisi Reşat ise Orhan Bey'in (E. Çağlar) şoförüdür. Orhan ve Süheyla (M. Mutlu) çiftinin yaşadıkları bu evde aynı zamanda Büyük Hanım da (A. Rona) yaşamaktadır. Oğlu Orhan'ın Süheyla ile evlenmesini, uzun zaman geçmiş olmasına rağmen, hala kabul edememektedir. Çünkü Süheyla’nın çocuğu yoktur. Genç kadın kısırdır. Zeynep hamiledir. Ama çocuğu yine marazlı olacaktır, kocasıyla kan uyuşmazlığı yüzünden. Çocuk doğacaktır ama her ay düzenli kanı değişecektir.Bunun için de çok para gereklidir. Zeynep çocuğu doğurur Süheyla’ya verir. Çünkü o zengindir ve çocuğu yaşatacak gücü vardır. Süheyla da kocasına uzun iş seyahati dönüşü kendi çocukları olduğunu söyleyecektir. Aradan yıllar geçer. Zeynep’in oğlu biraz büyümeye başlayınca Süheyla bu kez gerçekten hamile kalır. Bir oğlan doğurur. Çocuk doğunca Doğan gözden düşmüştür. O da hep Zeynep Teyze dediği kadına sığınacaktır. Aradan yıllar geçecek ama Süheyla Zeynep'e verdiği sözü tutamayacak ve Doğan'ı sürekli hor görecek, hep dövecektir. Bir gün Doğan gerçekleri duyar. Hemen Zeynep'e koşar. Orhan karısını affetmez. Ama küçük oğlu ölmek üzeredir. Doğan gelmezse. Doğan gelecek, küçük Selçuk kurtulacaktır. Ama bu kez de bir yangın onları korkutacak. Zeynep canı pahasına küçük yavruyu kurtaracaktır. Birsen Altıner, “Metin Erksan Sineması”

TANRI SEVENLERİ KORUR (1974)


Yönetmen: Bilge Olgaç, Ahmet Ündağ
Senaryo: Ahmet Ündağ
Görüntü Yönetmenleri: Suat Kapkı
Şener Işık
Yapım: Samsun Film

Oyuncular : Arzu Okay, Ahmet Ündağ, Aliye Rona, Bilâl İnci, Tümer Özen, Turgut Bora, Ayşen Tekin, Hasan Yıldız, İbrahim Kurt,

Konu: Filmde, amaçsız yaşayan bir adamın bir kadına âşık olmasıyla değişen hayatı anlatılır. Polat, genç ve zengin bir adamdır. Ancak etrafındaki yapmacık hayattan sıkılmıştır. Bu nedenle amaçsız bir şekilde yaşar. Polat’ın peşinde babasının intikamını almak isteyen bir adam vardır. Ancak adam, hayatta hiçbir amacı olmayan Polat’ın ölümden bile korkmadığını fark eder. Bu yüzden Polat’ı öldürmek istemez. Polat, şehir hayatını bırakıp küçük bir köyde yaşamaya başlar. Burada tanıştığı Hasret’e âşık olup onunla evlenmek ister. Hasret sayesinde Polat’ın yaşamak için bir amacı olur. Artık kaybedecek bir şeyi olan genç adam ölümden korkmaya başlar.


TANRIM BENİ BAŞTAN YARAT (1974)




Senaryo ve Yönetmen: Mehmet Aslan
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Hayat Film / Şevki Tosunoğlu

Oyuncular: Gönül Akkor, Yılmaz Köksal, Ünsal Emre, Nalân Çöl

KONU: Bir kan davası nedeniyle köyünü terkedip büyük bir kentte şarkıcı olan genç bir kızın öyküsü.


TAK FİŞİ BİTİR İŞİ (1974)



Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Kamera: İzzet Akay
Yapım: Birlik Film / Müfit İlkiz

Oyuncular: Sermet Serdengeçti, Arzu Okay, İlhan Daner, Aliye Rona, Parla Şenol, Özden Yüce, Mine Mutlu

Konu: Kadınlardan kaçan bir doktorun aşk öyküsü.

ŞİRVAN (1974)


Yönetmen: Kemal Kan
Senaryo: Malatyalı Fahri
Kamera: Ali Uğur
Yapım: Dadaş Film / Kadir Kesemen

Oyuncular: Ümit Tokcan, Aysun Güven, Ali Şen, Kadir Savun, Muazzez Kurdoğlu,

Konu: Kasabada basmacılık yapan bir genç, Şirvan adlı bir kızla tanışır. İki insan birbirlerine aşık olurlar. Bu sırada genç bir kaza geçirir, kör olur. Şirvan da ağabeyisinin bir arkadaşı ile evlendirilir. Düğün gecesi olayı öğrenen damat adayı bu iki sevgiliyi birleştirmek isterse de kör genç bunu kabul etmez.


ŞİRİBİM ŞİRİBOM (1974)


Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Operatör: İzzet Akay
Yapım: Osmanlı Film / Mehmet Karahafız

Oyuncular: Öztürk Serengil, Meral Orhonsay, Nalân Çöl, Güzin Özipek, Ateş Böcekleri, Nuri Kırgeç, Ali Demir, Varol Ürkmez, Türküler: Urfalı Namık Kemal

Konu: Öztürk çapkın bir adamdır. Avukat olan karısı, iki erkek kardeşin davasını almış, Öztürk de bu sebeple davalının kız kardeşleriyle tanışmıştır. Avukat, ve kız kardeşler bir olup Öztürk'e bir oyun oynamaya karar verirler


ŞEYTAN (1974)


Yönetmen: Metin Erksan
Senaryo Yılmaz Tümtürk
Görüntü Yönetmeni: Nihat Çifteoğlu
Yapım: Saner Film / Hulki Saner,

Oyuncular: Cihan Ünal, Meral Taygun, Agah Hün, Canan Perver, Ergun Rona, İsmail Hakkı Şen, Ekrem Gökkaya, Erol Amaç, Ferdi Merter, Ahmet Kostarika, Ali Taygun, Muzaffer Yener, Sabahat Işık

Konu: Ayten evinde kitap okurken loş ışıklı salonun duvarlarından ve tavanından gelen garip seslerle irkilir. Kızının odasına çıkar, Gül mışıl, mışıl uyumaktadır. Tavan arasından yine garip sesler gelmeye devam etmektedir. Ayten bu evde 12 yaşındaki kızı Gül ve hizmetkarlarıyla birlikte yaşamaktadır. Ertesi gün, Ayten evin Hizmetkarlarıyla konuşur. Onlara tavan arasında fare olabileceğini ve kapan kurmalarını emreder. Bütün gece çok rahatsız olduğundan söz eder. Tuğrul Bilge tıbbiyeyi bitirmiş, ilmi kitaplar yazan bir Doktordur. Doktorluğunu aktif olarak yapsa, para kazanacaktır. Ama o melankolilik dünyasında kendisini kitaplarına vermiştir. Tuğrul’un annesi hasta ve bakıma ihtiyacı olan yaşlı bir kadındır. Dayısı, Tuğrul’a hep sitem etmektedir. Annenin bakıma çok ihtiyacı var, bir an evvel kısa yoldan zengin olmaya bak, onu rahat ettir diye. Gül’ün doğun günü neşeli geçmektedir. Ayten, Ekrem’e geçen gün tenis kortundaki genç adam kimdi diye sorar. Onun Tuğrul olduğunu öğrenir. Ekrem Tuğrul’un psikolojik kitaplar yazdığını en son kitabının da ŞEYTAN olduğunu söyler. Partide Gül odasına daha erken çıkmıştır. Misafirlere Ekrem piyano çalarken, merdiven başından ayaklarına çamur gibi iğrenç bir sıvı akmaktadır. Ayten çığlık çığlığa misafirlerden özür diler. Deliye dönmüştür. Evladına sarılır, onu banyoya sokar yıkar ve sakinleştirici bir ilaç verip yatırır. Biraz sonra odadan çığlıklar gelmeye başlar. Gül yatakta havalara fırlamaktadır. Annesi onu tutmaya çalışsa da o da yatakla zıplamaya başlar. Gül’ü kliniğe götürürler. Doktor beyinde bir bozukluk olduğundan şüphelenir. Bütün beyin filmleri çekilir. Doktorlar inceler ve hiçbir şey çıkmaz. Doktorlar hemen Gül’ün evine giderler kız yine yatağın üstünde müthiş hareketlidir. Acayip sesler çıkartmaktadır.

Ondan artık bir erkek sesi gelmeye başlar. Biraz sonra da kalkar, o erkek sesiyle çek elini ulan pis herif diye bağırıp doktoru bir yumrukla yere serer. Yine sakinleştirici iğne yaparlar. Bu bilge adam, çantasından Kuran-ı Kerim’i ve zemzem dolu bir şişeyi çıkartır. Zemzemi Gül’ün üzerine serpmeye başlar. Kuran’ı eline alır, dualar okuyup Allah’a bu küçük kızı laneti şeytandan kurtar senin ateşten yarattığın şeytan, topraktan ve bir kan pıhtısından yarattığın bu insandan çıksın artık diye yalvarır, şeytan çıldırmıştır. Bu sefer yine kaybedeceksin diye bağırmaktadır. Dualar devam eder. Abzem şiddetli bağırmalarla Şeytan alt edilmek istenir. Ayten kızının ölüp ölmeyeceğinden endişelidir. Tuğrul tekrar Gül’ün odasına bakmaya girer bu sefer Gül’deki Şeytan Tuğrul’!n annesi olmuştur. O konuşmaktadır. Annenle beraber cehennemdeyiz diye bağırmaktadır. Tuğrul ona bağırır. Bu durumda adam yine odaya gelir ben sana şeytanla konuşma demedim mi der. Ve Kuran’ı eline alır, yine duaya başlar. Tuğrul’u odadan çıkartır. Bir gürültü üzerine içeri giren Tuğrul yaşlı adamı yerde bulur, ölmüştür. Tuğrul bütün gücü ile şeytana saldırır. Aralarında müthiş bir mücadele başlar Tuğrul Gül’ün boğazını sıkmaktadır. Ama artık bağıran şeytan değil Gül’dür. Dualar ve Allah’a sığınma şeytanı yenmiştir. Kendi bunalımlarından ve her zaman annesine karşı çektiği vicdan azabından Tuğrul iyice kaçırmıştır kendini pencereden atar. Gül ve Ayten evlerinden taşınırlar, yeni hayata başlamak üzere onları anne kız bir camide dua ederken görürüz. Artık ruhları da rahata ermiştir. Hayatları da düzene girmiştir."

► Son derece ilginç ve önemli bir deneme olan "Şeytan", Hullki Saner'in ısrarları sonucunda çevrilmiş bir film. "şimdir, The Exorcist"in aynısını yapmak isteyen prodüktör Hulki Saner, bir gün Metin Erksan'a bir uçak bileti verir ve Londra'da lüks bir otelde birkaç gün tatil yapması için yer ayırttığını söyler. Bu arada "The Exorcist"i seyretmesini ve bu film hakkında bilgi edinmesini ister. Metin Erksan dönüşünde, "Bu filmi ben çekmem ama, sen de kimseye çektirme. Çünkü bu film olmaz." der:

Bu film hakkında orada pek çok yazı okumuştum. Filmi buzdolabında çekmişler. Yani ağızdan çıkan dumanlar için stüdyoya buzdolabı yapılmış. kamera önündeki ve kamera arkasındaki herkes su altına dalan adamların giydiği elbiselerden giymişler. Filmin operatörü, Amerikan Kameramanları Mecmuasında, kızı yukarıya çelik tellerle çektiklerini, bu tellerin hepsinin gözüktüğünü, kare be kare bu tellerin rötuşlendiği, tellerin sildirildiğini yazmış. Hulki Saner, benim 'Bu film olmaz' dememe kulak asmadı, allem etti, kallem etti, bu filmi bana çektirdi. O zamanki parayla çok da ucuza çıkan bir film oldu. Bir milyondan aşağı çekilmeyecek bu filmi 400 bin liradan daha az bir bütçeyle çektik.
Metin Erksan, makyaj ve teknik açısından batının imkanlarına sahip olmadığımız halde bu filmi çeker ama, yaşadığı imkansızlıkları gidermek için de çok uğraşır. Sözgelimi kızı yukarıya tellerle çekmek bile Türk sineması için teknolojik anlamda imkansız bir olaydır:

Filmde kızın yatağında yatarken yukarıya doğru havalanması sahnesi var. Biz de kızı Hollywood'un yaptığı gibi tellerle yukarıya çekeceğiz. Önce kızı bağladık. Hollywood kızı elektrikle yukarıya çıkardı, bizde böyle bir teknik yok. Ben, telleri bucurgat ile çektirdim. Haliç'ten getirttiğim bucurgatla kızı sağa sola sallamadan yukarı çektirdim. Bucurgatı çevirenlere, 'Bucurgatta hata bulursam, ellerinizi koparırım ama, doğru çekerseniz sizi mükafat1andırırım, size 50 şer lira veririm' dedim. Bu paraları hep cebimden ödemi prodüksiyona dahil değildir bu paralar. Tellerin gözükmemesi için duvarlara çizgili kağıt aldırdım. Horizontal basılmış çizgileri ben vertikal kullandım. Ayrıca tellerin gözükmeme si için farklı bir ışık düzeni kurdurdum. Işığı arkadan koydurdum, ışık konturdan gelince teller gözükmedi. Bizim Hollywood'un kullandığı tekniği kullanıp telleri kazıtmamız imkânsız. Diyelim ki bir yolunu bulup kazıttırdınız, o zaman film, 15 milyon dolar gibi, astronomik bir rakama çıkar.

Film çekilir, gösterime girer ve büyük paralar kazanır. Hullki Saner, bir gün telefonla Metin Erksan'ı arar ve ağlamaklı bir sesle "Beni mahvettin, çabuk gel" diyerek ofisinde randevu verir. Metin Erksan, bu telefon konuşmasına bir anlam veremez ve buluşma yerine gider. Bir grup Alman ve Hulki Saner, kendisini beklemektedir. Hulki Saner, "Işte beni mahveden adam bu" diyerek Metin Erksan'ı Almanlara tanıştırır. Almanlar, Metin Erksan'ı "Müthiş bir filmdi" diyerek öpmeye, tebrik etmeye başlarlar. Metin Erksan, olanlara anlam veremez ve bir süre sonra olayın içyüzü ortaya çıkar. Hulki Saner, o yıllarda Almanya da bazı şirketlere Türk filmleri satıyor. Bir gün bu şirketler de Hulki Saner'den palavradan bir "The Exoreist" çekmesini ister. Hulki Saner, 'Böyle bir filmi çekse çekse Metin Erksan çeker' diyerek, bin bir güçlükle yönetmeni ikna eder ama Metin Erksan'ın palavradan bir film çekmeyeceğini hesaba katmaz. Almanlar, filmi görünce çok beğenirler Fakat biz bu filmi satın alırsak çok para kazanırız ama, kazandığımızın yüz mislini mahkemeye veririz. Başta William Peter Blatty olmak üzere, filmin yapımcısı kapımıza dayan

ır, telif hakkı ister. Biz sizden şöyle böyle bir Türk filmi istemiştik, bu film aslından güzel olmuş." diyerek satın almazlar. “Birsen Altıner, “Metin Erksan Sineması”


 William Peter Blatty’nin (1928) kendi romanından yazdığı senaryodan, William Friedkin’in (1935) rejisiyle 1973 yılında filme çekilen “The Exorcist” isimli filmden uyarlama. Filmin başlıca rollerini, Ellen Burstyn (1932), Max von Sydom (1929) ve Lee J. Cobb (1911-1976) oynamışlardır.





ŞENLİK VAR (1974)


"BAL KIZ "

Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü yönetmeni: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu

Kurgu: Özdemir Arıtan, Sanat Yönetmeni: Semih sezerli, Yapım Sorumlusu: Gürcan Köseoğlu, Reji yard.: Cevat Şahiner, Kamera Asistanı: Savaş Dinçel, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Işık Şefi: Cengiz Arlı, Asıstan: Turgut Köse, Dekor: Mustafa Acar, Bilal Uysal, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, İsmail Karataş, Bican Avşar, Prodüksiyon Amiri: Rafet Gülerman, Set Amiri: Ahmet Ateş, Şarkılar: . Belkıs Özener,
(Acar Film Laboratuarlarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir. )

Oyuncular: Türkan Şoray (Zeliş/Leyla), Zeki Alasya (Selim), Salih Kırmızı (Ekrem), Hülya Tuğlu (Canan), Nihat Ziayalan, Semih Sezerli (süslü Kazım), Asuman Arsan (Cemile), Mualla Sürer (Güllü), Cevat Kurtuluş (uşak Rıza), Muammer Gözalan (Hakim), Renan Fosforoğlu (doktor), Rıza Tüzün, Faik Coşkun, Muzaffer Yenen, Mustafa Yavuz, Sabahat İzgü, Kürşat Alnıaçık, Ahmet Açan, Günay Güner, Mehmet Uğur, Yaşar Şener, Lütfü Engin, Mehmet Yüksel, Ömercik (Ömer Dönmez)

Konu: Filmde, birbirine benzeyen iki kadının yer değiştirmesiyle yaşanan olaylar anlatılır. Zeliş, arkadaşlarıyla beraber sokaklarda dolandırıcılık yapar. Bir gün köpeğini ararken kapısı açık bir köşke girer. Köşkün sahibi ünlü şarkıcı Leyla Taner’dir. Leyla, Zeliş’i evde eşyalarını kurcalarken yakalar. Zeliş’in kendisine tıpatıp benzer olduğunu fark eder. İkisi de bu duruma çok şaşırırlar. Daha sonra Leyla ağır bir hastalık geçirir. Dinlenmek için işlerine ara vermesi gerekir. Ama hasta olduğunu saklamak ister. Zeliş’e geçici olarak onun yerine geçmesini teklif eder. Zeliş, birkaç aylığına Leyla’nın yerine geçer. Ancak hiçbir şey plânladıkları gibi olmayacaktır.