Yönetmen:Semih Evin
Senaryo:Kâzım Kartal
Kamera:Şehmuz Dağlar
Yapım:Erkan Film/Erkan Abacı
Dekorlar: Yüksel Tanık, Abdullah Budak, Ender Işık Servisi; Ses
Mühendisi: Feridun Kınay, Laboratuar: Sabahattin Hoşsöz (Şef), Ziya
Uçak, Recep Çakmak,İpek Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.
Oyuncular: Kâzım Kartal, Vicky Vonberg, İ. Hakkı Şen, Yüksel Gözen, Gül
Verger, Mio Eyle, Giray Alpan, Gülten Kaya, Sönmez Yıkılmaz,
Konu: Bir şoförle erkek delisi olan bir kadının öyküsü.
► "Yırt Kazım" filminin başında bir deli (Kazım Kartal)
doktorlara anlatıyor ...
Burası akıl hastanesi; deli bir küreye bakıyor ve "çıktı ulan
dünyanın çivisi" gibiler-den bir nutuk atıyor. Dünya çok berbat bir yermiş
falan, doktorlar dinliyorlar adamı "hımmmmmmm" diyorlar. Semih Evin
bu sahnede deliyi konuştururken, bakın lan herif ne akıllı aslında falan gibi
bir şeyler söylemek istiyor ama matema-tiği kuvvetli bu adamın edebiyatı zayıf
olduğundan Semih Evin'in de bu deliden bir farkı kalmıyor. Filmin konusu monusu
önemli değil zaten. Çünkü se-naryosuz film bu kadar olur.
Deli bir süre akıl hastanesinin bahçesinde düşünen adam heykelinin
yanında onu taklit ederek oturduktan sonra, şehre dönüyor. Şehir bizim İstanbul
Beyoğlu, 75'in Beyoğlusu, eski deliler, eski dilenciler bir rüyadan çıkar gibi
çıkıyorlar tekrar karşımıza. 75'in insanları, cadde henüz trafiğe açık.
Anadollar, Murat 124'ler, treyleybüsler, pavyon tabelaları. Birden Semih Evin
sembolik bir anlatıma başlıyor. Hayda nereden çıktı bu başına bal kabağı
geçirmiş adam ... Bir bal kabağı konuşuyor, tehditler savuruyor, inanın böyle
bir sahne var.
Film bir süre böyle sembolik şeylerle gidiyor. Bir tarz deniyor
olabilir, ya da filmin başındaki deli gibi saçmalıyor. Filmin başındaki deli,
Kazım Kartal bir pavyonda iş buluyor. Patronun sol kolu olmak istiyor, patronla
tartışıyorlar, "hayır sağ kolum olacaksın" "hayır sol",
neyse işe alınıyor. Karşılarında başka bir rakip çete var. Onlar da manyak.
Kazım bunları marizliyor. Marizlenen manyak çetenin elemanları da eşcinsel
olduğunu tahmin ettiğim patronlarından dayak yiyorlar. Herkesi tokatlayan
patron, elemanlarından birini okşuyor, "Sana da mı vurdum yoksa, hay elim
kırılaydı da vuramasaydım" diye sızlanıyor .
... Aynı patron, başka bir sahnede belden yukarısı çıplak antreman
yapan Sönmez Yıkılmaz'a ağzının suları akarak bakıyor ve "aslanım benim,
yiğidim benim, kendine iyi bak sen lazımsın" gibi şeyler söylüyor
Çok samimiyim, eşcinselliğin bu kadar üstü kapalı, direk seyirciye
çaktırmadan işlendiği başka bir film seyretmedim. Erkek erkeğe öpüşmüyorlar ama
patron bazı erkek elemanlarına itina gösteriyor.
Neyse biz gene filme dönelim, filmdeki kadınlar yaramaz; yağ,
selülit içindeler, belli ki ucuz olsun hesabı. Dönemin yıldız seks oyuncuları
yok bu filmde. Bu yüzden de sanıyorum İsveçli bir striptizciyi oynatmışlar.
Kadın dans sahnesi dışında sıfır. Bembeyaz oluyor şu kuzeyIiIer. Devamlı
saçmalayan Kazım,ormanda kovaladığı Kuzeyli gavur karısını soyuyor ve külodunu
yırtıyor. Kazım'ın tek yırttığı sahne de bu. Kötü filmler bana niye iyi geliyor
bunu anlamış değilim. Dedim ya öpüşmek şart değil. “Osman Cavcı, “Yanlış
Anlaşılmış Filmler” ”