Yönetmen: Çetin
İnanç
Senaryo: Engin
Temizer
Kamera: Dinçer
Önal
Işık Şefi: Turgut
Köse
Kurgu: Necdet
Tok
Yapım : Gaye
Film / Erdoğan Tilav
Oyuncular: Yalçın Gülhan, Figen Han, Erol Taş, Atıf Kaptan, Necdet
Soylu, Tevhit Bilge
Konu: Yalnız
yaşayan kadınlara tecavüz edip öldüren bir sapığı yakalayan komi-ser'e eskiden
yakaladığı bir mahkumun hapishane nakli görevi verilir. Görev başarı ile
tamamlanmasına rağmen mahkum kaçar. Komiser'in kız kardeşine de tecavüz edilip
öldürülünce, her şey en başa dönmek zorunda kalır.
► Ajda'nın enfes sesinden "Yalan" şarkısı eskimiş
filmin ses bandından kırık dökük atlayarak gece yarısı İstanbul siluetinin
üstüne düşmekte... Jenerik için düşünülen bu çekimlerin üstünde yazı mazı yok,
Kan makyajı yapılmış bir çırılçıplak kız beyaz çarşaflar üzerinden önce
doğruluyor, modern baleye benzer hareketler yaptıktan sonra çığlık atıyor ve
düşüyor. Annesi cama koşuyor, "imdat.. cinayet var polis yok mu?"
diye bağırıyor... Polis tabii ki var.
Haşim İşcan geçidinde bir kovalamaca, Yeşilçam'ın en tipsiz
yardımcı oyuncula-rından biri sapık rolünde kaçıyor .. (Bütün sapıklar
tipsizdir mi?) Underground olsun diye bu alt geçit seçilmiş. Duvarlarda o kadar
çok yazı yar ki, hepsi birbirine gir-miş. "Protesto mitinginde...
Kahrolsun ABD... Tek yol ikmal dershanesi.. İşçiden hesabı sorulacak. WC'ye
hayır... Faşist öğrenci yurdunda Ayhan Banu'yu seviyor." Duvarlar gibi
kafalarda karışık. Filmdeki psikolojik gerilim duvarlardan yansıyor.
Hepimiz kaçıyoruz, Yalçın Gülhan kovalıyor. Polis rolünde
Yalçın Gülhan, suçluyu arıyor. Saklanıyoruz. Yalçın abi yakalıyor suçluyu, bir
yumruk çakıyor suratına, "Sen katilsin" diyor. Sahne bittiğinde
seyircilerden bir kısmı boşalmış bile, kalkıp gidenler oluyor. Boşalan yerlere
yeni müşteriler geliyor, el feneri her yandığında herkes tedirgin, eyvah Yalçın
Gülhan bizi de yakalaya-cak. Yalçın abi yeni bir görev almıştı ya... Çorlu
hapishanesinden suçluyu mahkemeye getirmişti. İşte o suçlu yani Erol Taş bir
numara çekip kaçıyor
Yalçın'ın evde canı sıkılıyor, çalmayan telefona hissi kavlen
vuku (aptala malum olur) bakıyor. "Alo .. Ne, kaçtı mı?" Neyse
buraları geçelim... Yalçın'ın bir de özürlü bir kız kardeşi var, evin kapısında
ona şefkat gösterirken karşı komşunun (Figen Han) kapısında üç şişe süt ve bir
kase yoğurt görüyor ve kıl kapıyor??? O sırada komşu ve s..ikici geliyor ve
"Dışarıdaydık da" diyorlar -müzik sesi geliyordu da "Tanıştırayım Cem". S.kicisinin adı
Cem'miş. İçeri giriyorlar, Cem bey söyleniyor, "Biz onun geri zekalı kardeşinin
ardına kadar açtığı radyoya sesimizi çıkarmıyoruz da... "Figen birden
duygusallaşıyor... "Hayır sen yanlış anladın onu demek istemedi"
diyor.
işte zurnanın zırt dediği yerde burası, hikayenin bundan sonrası
nasıl devam edecek? Bunu senarist de bilmiyor. .. Acaba Yalçın ile Figen
arasında bir ilişki mi başlayacak. Bir büyük rakıyı bitiren ancak senaryoyu
bitiremeyen senarist çile olsun diye üstüne bir de bira çakıyor ve film devam
ediyor. Hikaye tıkandığından imdada bir sevişme sahnesi daha yetişiyor. Figen
güneşten kalın bikinisi yüzünden yanmamış kıçıyla yeşil halı sahaya seriliyor.
Rüzgara karşı oynayan Cem, bu yarıda bütün gayretleriyle rakibe sağdan soldan
yükleniyor. Numaralı tribünlerin önünden bir atak geliştiriyor. Adeta tek kale
oynuyorlar... Figen de defans, mefans kalmamış dağılmış, gel buyur vaziyette
...
Maç bitiyor, Komiser Yalçın yine peşimizde. Saklanıyoruz
koltukların arkasına. Maç sahnesi sonrası senarist işi bağlamış. Fonda
"ararım seni her yerde" şarkısının saksafon solosu. Yalçın bir
pavyona giriyor. Figen Han bu pavyonda oryantal striptizci, kıvırıyor da
kıvırıyor. Komiser Yalçın pezevenk kılıklı bir adama Nesrin adındaki bir
dansözü soruyor ... "Nesrin 10 sene önceydi şimdi Selma oldu" diyor
pezevenk. (Selma yani Figen Han.) Şimdi bağlantılar acayipleşiyor. Senarist
ikinci birayı da çakmış belli. Çorlu hapishanesinden gelen adam Erol Taş, Figen
Han'ın eski s.kicisi. Şimdi Yalçın Figen'in de peşine düşecek.
Figen evde bacağından morfin yapıyor ve yatakta tek başına seks
show yapıyor. Arama emri olmayan Yalçın, Figen'in kapısını tekmeyle kırıp
giriyor... Bu arada Yalçın'ın özürlü kız kardeşi de Erol Taş tarafından
öldürüldü. Acı çok bü-yük .. (Senarist çocuğu bakkala yollayıp bir paket
sigara, iki şişe bira aldırıyor.) Epik garip bir adam Yalçın'a bir kağıt
veriyor, kağıtta adres var, vın adrese, 70'li yılların meşhur Cevat Kuru
temizleme Fabrikası. Yönetmen burada acayip metafor kullanmış ki Derviş Zaim
"Çamur" filminde bile daha anlaşılır şeyler yapmış-tı. Yalçın toplumun
kötüleriyle Cevat Kuru temizleme Fabrikasında hesaplaşacak. Kötüleri kuru
temizlemede yok edecek. Figen ve s.kicisi burada ölüyorlar, Erol Taş kaçıyor.
Finale geliyoruz ...
Erol Taş bir sinema salonuna giriyor, sah-neye çıkıyor. Burada
ışık oyunları yapıyor yönetmen. Erol Taş beyaz perdenin önünde elinde tabanca,
perde de dev gölgesi. Nefis gölge oyunları. Yalçın'da sahnede tabancalar
patlıyor, dışınya! Dışınya!.. "Kardeşini ben öldürdüm, sen de benim
kardeşimi öldürmüştün, keşke kimse ölmeseydi... Ahhhh." Polisler koşar
adım geliyorlar ve işaretli yerlerinde du-ruyorlar. Komiser konuşuyor. ..
"Kanunlardan kimse kaçamaz." Müzik başlıyor. (Ajda
.... Yalan, yalan) "SON" yazıyor. “Osman Cavcı, “Yanlış Anlaşılmış
Filmler”