Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Umur Bugay
Görüntü Yönetmeni : Çetin Gürtop
Yapım : Erman Film/Hürrem Erman
Negatif Montaj: Mahmut
Eskici, Kâzım Çakırmanoğlu, Montaj, Senkron: İsmail Kalkan, Mevlut Koçak,
Stüdyo: Hasan Örnek, Selahattin kaya, Abdullah Akdenizi İsmet Tomaçgil,
İsmet Karslı, Renk Uzmanı: Türker Vatan, Seslendiren: Necip
Sarıcıoğlu, Set Yöneticisi: Erdil Demirbağ, Çevre Düzeni: Mustafa
Buvan, Mustafa Kıtır, Turhan Alok Mansur Kırık, Işık Düzeni: İbrahim
Sabuncu, Yardımcılar: Kâzım Pek-mez, Salih Balık, Yapım Yönetmeni: Avni
Turan, Yardımcı: Bilâl Gülcan, Kameraman: Hüseyin Karındoyuran,
Yardımcı: Mehmet Duman, Yardımcı Yönetmen: Yaşar Seriner,
Yardımcı: Erdoğan Kar, (Yeni Stüdyoda hazırlanmış ve seslendirilmiştir )
Oyuncular: Cüneyt Arkın, Selma Güneri, Ali Sururi, Hulusi Kentmen, Erol
Keskin, Turgut Boralı, Hüseyin Zan, Neslihan Danışman, Hakan Tanfer, Aclan
Altuğ, Hakkı Kıvanç, İ. Hakkı Şen, Aydın Haberdari Sabahat Işık, Ahmet Güzel,
Konu: Ayvalık,
filmin mekanı olmuş. Kasabanın sevilen Başkanı Avni Baba, eski dostu, kasaba
zenginlerinden Fazıl Bey'in kurmak istediği tarım ilaçları fabrikasına engel
olmak istediği için öldürülüyor. Oğlu Doktor Ömer, Fazıl Bey'in kızıyla
nişanlıdır.Ve Amerika'ya staja gitmek üzeredir. Ömer, babasının ölümünü aydınlatmaya
çalışırken, kasabada fabrika artıklarının getirdiği deniz kirlenmesi,
balıkların, giderek insanların ölmesine yol açmaya başlamıştır. Ömer fabrikayla
savaşa girerek kasabayı kurtarma işini üstlenir.
► "Tuzak", ilginç yönelikler getirecekmiş gibi
başlayan bir film. "Bodrum Hakimi"ne fon oluşturan. Bodrum'dan sonra,
bu kez bir diğer şirin Ege kasabası, Ayvalık, filmin mekanı olmuş. Kasabanın
sevilen Belediye Başkanı, "Avni baba", eski dostu, kasaba zenginlerinden
Fazıl beyin kurmak istediği tarım ilaçları fabrikasına engel olmak istediği
için öldürülüyor.
Oğlu doktor Ömer, Fazıl beyin kızıyla nişanlıdır ve
Amerika'ya staja gitmek üzeredir. Ömer, babasının ölümünü aydınlatmaya
çabalarken, kasabada fabrika artıklarının getirdiği deniz kirlenmesi,
balıkların, giderek insanların ölmesi başlıyor. Ömer fabrikayla savaşıma
girerek fabrikayı kurtarma işini yükleniyor, vs... Tuzak", bir yanıyla
ciddiye alınması gerekil, ilginç bir film ... Türk sinemasında "çevre
kirliliği" sorununa değinen ilk film olması bir yandan, sermayenin halkın
gerçek çıkarları ve sağlığıyla ne denli ters düşebildiğini ve yerel Belediyelerin
bu konuda ne tür baskılar altında kalabileceğini göstermesi diğer yandan, filmi
ilginç kılıyor.
Ne var ki film, iki yönden zedeleniyor. Bir kez, tam anlamıyla bir
melodram ve bu melodramın tüm yükünü taşıyor. Diğer yandan da, tipik bir
"Cüneyt Arkın filmi" olma zorunda yapımcı gözüyle... Avrupa,
sinemasında nasıl bir Alain Delon, Amerika sinemasında nasıl bir Charles
Bronson, son filmleriyle adaleti kendileri dağıtan, her işi bilek güçleriyle
kendileri çözümleyen kahramanlar olmaya koşullanmışlarsa, Arkın da böyle ... Bu
yüzden, doktor Ömer, ameli-yattan çıkıp kavgaya koşan, hasta yanından çıkıp
fabrika soymaya giden, arada da bir öğretmen hanıma kur yapma fırsatı bulan bir
"harika doktor" olmuş çıkmış!
Aslında·şunu söylemeliyim: Bu tür bir sinemaya yüzde yüz
karşı değilim. Bu tür bir sinema, yani güncel, çağdaş ve siyasal sorunları
popüler anlatım biçimleri ve alışılmış kalıplar içinde vermeye çalışan bir
sinema, örneğin İtalyan sinemasının son yılardaki "siyasal toplumsal
melodram" türündeki başarısına ulaşabilir, bilinen kalıplar ve klasik
kahraman mitosu içinde önemli şeyler söyleyebilir. Ama bunun için gerekli
dengeyi iyi kurmak, dozu iyi ayarlamak gerekiyor. Doktor Ömer'in
"süpermen"liği ise, bu konuda en iyimser eleştirmene bile pek umut
bırakmıyor. Hem de melodram kalıplarını kullanmaktan çekinmeksizin. “Atilla
Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 137”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder