Powered By Blogger

17 Nisan 2018 Salı

BİZİM FISTIKLAR (1978)



 "KARAMANIN KOYUNU"

Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Kameraman Mükremin Şumlu
Yapım: Birlik Film/Müfit İlkiz
Negatif Montaj ve Senkron: Osman Koşkan, Işık Teknisyenleri: Enis Özaydın, Rıfat Yurtçu, Set Teknisyenleri: Yaşar Davutoğlu, Mustafa Albayrak, Yapım Müdürü: Cihat Karahan, Kamera Yardımcısı: Hüseyin Arlı,
Kaya Ören Stüdyosunda renklendirilmiş, Türk Haberler Ajansı seslendirmiştir

Oyuncular: Hadi Çaman, Melek Görgün, Necla Fide, İlhan Daner, Meral Deniz, Nilgün Ceylan, Karaca Kaan, Mürvet Sim, Sami Hazinses, Enver Çokgör, Yüksel Gözen, Aylin Berkay, Mürvet Sim, Saadet Gürses, Kadriye Sevinç, Nehir Aker,

Konu: Kaynana ve gelin dırdırından bıkan iki kafadar, para kazanmak için kadın kılığına girip, sahte bir doktor ofisi açarlar. Muayene olmayan gelen ba-yan hastaları ise, ne yaptıkları malum.

BİONİK ALİ FUTBOLCU (1978)



Yönetmen:Yılmaz Atadeniz
Hikaye: Hikmet Eldek
Senaryo: Işık Toroman
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Metin Film/Işık Toraman

Reji Asistanı: Hikmet Eldek, Prodüktör Amiri: Semih Servidal, Renk Uzmanı: Hasan Örnek, Montaj-Senkron: Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Ömer Sevinç, Set Amiri: İsmail Künden, İlyas Akarsu, Işıklar: Rıdvan Varol, Mehmet Varol, (Yeni Stüdyoda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Aydemir Akbaş, Meral Deniz, Funda Gürkan, Yüksel Gözen, Necdet Kökeş, Oktar Durukan, Renan Fosforoğlu, Baykal Kent, Ahmet Turgutlu, Yılmaqz Kurt, Adem Taşay, Kamer Ba-ba, Güler Çelik, Nilgün Ceylan, Sabahan, Alev Altın

Konu: Sokaklarda tombala çektirirken zabıtadan kaçan Ali, bir hastaneye sığınır. Hastaneye hasta bir futbolcu gelmiştir. Ali kaleciye kendi kıyafetlerini giydirir ancak kaleci diz kapağından sakatlanmış ve ameliyat olması gerek-mektedir. Kalecinin yerine ameliyat olur ve diz kapağına konan bir yay sayesinde bionik bir futbolcu olmuştur. Futbolcu olup, bol paraya kavuşan Ali, zamparalığa başlar.

BİR GARİP YABANCI (1978)



Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Mete Film/Necdet Erdur

Oyuncular: Yalçın Gülhan, Canan Ceylan, Karaca Kaan, Kazım Kartal, Mürvet Sim, Renan Fosforoğlu, Ata Saka, Atilla Ergün

Konu: Kiracısına aşık olan Cafer'in
güldürüsü. Anne ve babası geziye çıkınca, Cafer köşklerini kiraya verir. Bahçeyi de oto park yapar. Bu ara Cafer kiracılardan bir kıza aşık olur. Aynı kıza Cafer'in arkadaşı Refik de aşık olur. Ev sahipleri geziden dönünce işler iyice arap saçına döner.

Not: Oğuz Gözen tarafından çekilen “Denizden Gelen Kız” isimli filmin yeni çevrimidir (Oğuz Gözen)

BİR DAHA AFFETMEM (1978)


Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Kemal Ongan
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Gaye Film/Erdoğan Tilav

Oyuncular: Figen Han, Tarık Şimşek, Nilgün Ceylan, Funda Gürkan, İhsan Gedik, Baki Tamer, Hakkı Kıvanç, Çetin Başaran, Harika Öncü

Konu: Çete reisi bir kadın tek başına yolculuk yaparken arabası dağ başında bozulur. Kendisine oldukça yakışıklı ve güçlü bir genç yardım eder. Kadın bu gençten çok hoşlanır ve dağ başında sevişirler, Kadın gider. Kadının tadı da-mağında kalan genç, kadını aramaya başlar

► Film şöyle başlıyor. Sıkı durun - O tarih-te Beşiktaş'ta yüzme havuzu vardı, (Çırağan Oteli Sarayı'nın orası). Masraf olmasın diye filme jenerik yapılmamış. Havuzda kamera dolaşıyor, karı kız çe-kimleri çaktırmadan alınmış görüntüler, kalçalara zoom, sonra bir adam görüyoruz, Tarık Şimşek daltarak daltarak dola-şıyor havuzun kenarında.
Bayıltan bir müzik ... Gereksiz bir gerilim havası. Plan değişiyor, şimdi ormandayız. Tarık yine dallama dallama yürüyor. Biraz önce havuzdaydı, ne alaka yine aynı müzik. 34 ZN 544 plakalı Fort marka araba bozuluyor, içinden Figen Han sarı peruk ve seksi elbisesiyle iniyor ormana. Ağaçların arkasından Tarık Şimşek çıkı-yor. "Motorum bozuldu" diyor Figen. Tarık da Tüm buralarda tanıdık bir tamirci yok" diyor. Figen'in elbisesinin yırtmacı beline kadar, yani her şey ortada, birden ayağı tökezlemiş gibi yapıyor ve kendini yere atıyor. Sonra yerde kıvranıyor, tabi olan-lar oluyor, yiyor Tarık bir güzel.

Sahne değişiyor, Harbiye Beşiktaş dolmuş durağının orada alakasız bir apartmana kamera zoom yapıyor, meğer ora karakolmuş. Siyah peruklu Figen Han, komiser Baki Tamer'e bir ihbarda bulunuyor, diyaloglar noter tasdikli ... "Beni öldürtmek isteyen kişi İtalya'dan iki kiralık katil getirecekmiş." Komiser cevap veriyor; "Yabancı ülkelerden gelen turistlere, biz bir suç işlemedikleri sürece dokunamayız," ve anlıyoruz ki o tarihlerde Türkiye'de kiralık katil, tetikçi yok. Tekrar Beşiktaş havuzundayız, yine Tarık orada, telefona doğru yürüyor. Arayan Komser Baki, diyaloglar şöyle: "Alo buyurun ben Kemal" (Tarık'ın adı Kemal'miş).

"Ben emniyet amiri Cevat, beni iyi dinle Kemal."
"Ama ben tatildeyim efendim"

"Sana ihtiyacım var Kemal, önce vazife."
İnanılmaz film, arak bir müzikle devam ediyor. Konu anladığım kadarıyla şöyle: Sarı peruklu Figen, Siyah peruklu Figen iki ayrı kadın, ikisi de sevişken. Bunu Kemal (Tarık Şimşek) de dile getiriyor. "Hayret geçen gün ormanda yasladığım, pardon rastladığım kadına ne kadar benziyorsunuz. "

Sarı peruk siyah peruğu öldürmek istiyor, amcadan kalan 50 bin lira miras var. Haa mesele anlaşılıyor. İtalya'dan iki kiralık katil geliyor. Tarzan Çetin ve ihsan Gedik, Tom ve Pal rolünde. Mükemmel Türkçe konuşuyorlar. Siyah peruğun evine kadar geliyorlar. Kapıdan dönüyorlar. "Boş ver Pal nasılsa tekrar geri geleceğiz."

Filmde hiçbir şey sırasıyla değil, apansız başka bir sahne başlıyor, kafa karışıyor. (Kyn: Osman Cavcı)

BİR AŞK MASALI (1978)


"FERHAT İLE ŞİRİN"

Senaryo ve Yönetmen: Ajdar İbrahimov
Yazan: Yılmaz Duru (Nazım Hikmet’in Ferhat ile Şirin Oyunundan)
Kameraman: Kostantin Petriçenko
Yapım: Duru Film/Yılmaz Duru, Sabah Duru (Türk-Rus Ortak yapımı)

Besteci ve Orkestra Şefi: Murat Kajlayev, Yönetmen Yardımcıları: Y.Kryuçkov, M. Tumanişvilli, Reji Asistanları: G.Babiçeva, A. Panov, Besteci ve Orkestra Şefi: Murat Kajlayav, Ses Uzmanı: Oiga Burkova, Montaj Operatörleri: E. Şevedov, S. Şemahov, Montajcı: S. Dorofeeva, Makyaj Ressamı: V. Boçarova, Fotoğrafçı Ressamı: V. Uvarov, Işık Şefi: G. Gaylüs, Ressamlar: Boris Nemeçek, Boris Blank, Vladimir Kirs, Kostümlerin Ressamı: Olga Kruçenina, Kostümleri Diken: Fatma Başak, Orijinal Müzik: Murad Kazhlayev, Ses: Olga Burkova, Prodüksiyon: Boris Blank, Vladimir Kirs, Boris Nemechek, İdareci Grubu: T.Kudrina, V. Koçethov, E. Ponomaryov, Baş Danışman: A. Babayev, Trük Çekimleri: G. Ayzenberg, Redaktör: E. Lebedeva, Müzik Direktörü: M. Blane Operatör Ressam: E. Malikov, Teknik Elemanlar: Sine-Sen teknisyenleri, Filmin Müdürü: Zinoviy Grizik, Kameraman: Kostantin Petriçenko

Oyuncular: Türkan Şoray (Mehmene Banu), Alla Sigalova (Şirin), Faruk Peker (Ferhat), Yılmaz Duru, Armen Djigarhanyan, Vladimir Samoylov, Anatoliy Papanov, Vseyolod Sanayev, Adil İskenderov, İrina Miroşhniçenko, Arçil Gomiaşvili, Yardımcı Oyuncular: Seyhan Duru, A.Devletov, N.Amanov, B.Çişsteva, T.Rustamova, A. Ahmedov, N. Lihaçeva, T. İsmailova, G.Ovezova, O.Uyalikova, A. Berdiyeva, M.Skubak, H.Niyazova, B. Sadıkov, K. Kyarizev, B.Mulaeev,

Konu: Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süs-ler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir.

Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir.

Ferhat'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kaya-ların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde.

Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a. Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır. Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü. Bak sana helvasını getirdim” der.
Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur. Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞİRİN !” seslenişleri yankılanır kayalarda.

Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanına Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için. “tr.wikisource.org/wiki/Ferhat_ile_sirin_Efsanesi”

* Doğu halk masallarının en güzellerinden biri olan "Ferhat İle Şirin’i büyük usta Nazım da yorumlamıştı. Masaldaki emek ve emeğe verilen değer yanını ön plana çıkararak, güçlendirerek... Yıllar önce bir konuştuğumuzda bana, "Türk olasın da kahraman olmayasın" diyen dost Ejder İbrahimov, uzun bir çaba sonucu sinemalaştırdı Nazım'ı... Ekber Babayev'in danışmanlık yaptığı, Arif Melikov'un bale müziğini kullanan film, tarihteki ilk Türk/ Sovyet ortak yapımı olarak çekildi. "Ferhat ile Şirin" İbrahimov'un coşkun hayal gücünü bol bol kullandığı, çoğu zaman denetleyemediği kolay anlatılmaz bir film... Bir üslup bütünlüğü, bir sinemasal tutarlılık yok filmde... En büyük kusuru da bu... Ama neler neler yok ki... İbrahimov, belli ki 2 şeye aşık olmuş, onları ön plana çıkarmış.Türkan Şoray ve Topkapı Sarayı...

Osmanlı dış mekanlarıyla Slav iç mekanlarının, Melikov'un müziğiyle Mehter yürüyüşünün, Seher Şeniz'in göbek dansıyla Bolşoy Balesi dansçılarının, yani birçok uymaz şeyin birbirine karıştığı bir masal - filmden, özellikle bu iki şey akılda kalıyor: 

Uluslararası çapta bir yıldız olduğunu hem güzelliğiyle, hem oyunuyla kanıtlayan Şoray ve kubbeleri, bahçeleri, fayansları, nakışları ile Topkapı Sarayı... "Bir Aşk Masalı"nı, Doğu ile Batının, gerçekle masalın, gerçekçilikle stilizasyonun, akılla hayal gücünün garip biçimde birbirine karıştığı bu filmi görün... Bir başyapıt değil, belki kalıcı bir film bile değil. Ama çeşitli uyumsuz öğelerden kendine özgü bir estetik ortaya çıkaran ve insanda belli bazı tatlar bırakan bir film... (Atilla Dorsay “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” syf, 257)

BATAN GÜNEŞ (1978)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Hulki Saner
Görüntü Yönetmeni: Muzaffer Turan
Yapım: Saner Film/Hulki Saner

Yardımcı Yönetmen: Engin Temizer, Set Teknisyenleri: Nizam Ergüden, Hüseyin Ergüden, Ercan Akyıldırım, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Renk Uzmanı: Hasan Örnek, Işık Şefi: Kahraman Kongar, Prodüksiyon Asistanı: Ziya Ilgaz, Kamera Asistanı: Uğur Döndür, Laboratuvar: Selahattin Kaya, İsmet Tomaçgil, Mahmut Doğan, Hayrettin Çakmak, Montaj-Senkron: Mevlüt Koçak, Negatif Montaj: Ömer Sevinç, Prodüksiyon Müdürü: Şerif Ablak, (Yeni Stüdyo’da hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Ferdi Tayfur, Necla Nazır, Muadelet Tibet, İlhan Hemşeri, Muhar-rem Gürses, Eray Özbal, Coşkun Göğen, Huri Sapan, Mürvet İşsever, Sabahat Işık, Küçük Yıldızlar: Özlem Güler, Özgül Gü-ler, Misafir Sanatçı: Huri Sapan

Konu: Ahmet ve ekibindeki menajeri Ahmet Hasan ile darbukatör İzmir’e konser vermek üzere gelirler. Otelin önünde arabalarından inerlerken Ah-met’in dikkatini yanlarına park etmiş arabadan çıkan genç ve güzel bir kız şeker. Hatta hafif yollu Ahmet kıza laf bile atar. Bu güzel kız da İzmir’e defile için gelen Manken Neşe’dir. Oteldeki odalarına çıkan üç genç hem eşyalarını yerleştirirler. Hem de şakalaşırlar. Mena-jer Ahmet karısı Tijen’den çok korkmaktadır. Müthiş eğlenen kafadarlar bu arada şarkı provasına da başlarlar. Bir yandan da darbuka, bir yandan da Ahmet’in sesi tesadüfen bitişik odadaki Neşe’yi bir türlü uyutmaz. O da resepsiyona şikayet eder. Telefonla sükunet ikazı alan Ahmet Hasan ile darbukacı aşağı inerler. Ahmet odada tek başına yine şarkısına devam etmektedir. Kapı aralığından Neşe gözükür. Bu gürültüye tahammülü kalmadığını, bu saatin uyku saati olduğunu haykırır. Ahmet özür diler. Yine Neşe"ye iltifata başlayınca genç kız odasına kaçar. Neşe parkta gezmeye iner. Müthiş bir yağmur başlamıştır. Bu sağanaktan Ahmet Neşe’yi korunacak bir çatı altına sokar. O sırada şimşek çakar, gök gürültüsü başlamıştır. Gök gürültüsünden çok korkan Neşe top gibi fırlar Ahmet’e sarılır. Otele dönüşlerinde Ahmet, çiçekçiye gider ve dükkandaki bütün çiçekleri otele Neşe-nin odasına gönderir. Çiçekçiye faturayı menajerim Ahmet Hasan adına kesin der. Ahmet’le Neşe işlerinden arta kalan Çok mutludurlar. Neşe otelde zamanı gezerek değerlendirmektedirler. Kuşadası’dan Tijen ablasından bir telgraf alır. Tijen kocası Ahmet’in aynı otelde olduğunu bildirmiştir. Neşe resepsiyona Ahmet beyin odasını sorar. Elinde darbuka ile lobiye geçti derler. Neşe bakınırken biraz evvel menajer Ahmet Hasan, hakikaten resepsiyonun önünden elinde darbuka ile geçmiştir. Ahmet’i görünce darbukayı onun eline vermiştir. İşte zavallı Neşe elindeki darbuka ile sevgilisi Ahmet’i görür. Sevgi dolu yaklaşan Ahmet’i Tijen’in kocası sanmıştır. Ahmet’in konserleri başarıyla bitmiştir. Bu arda arkadaşlarından Neşe’nin Kuşadası’na gittiğini öğrenmiştir. O da onun peşinden Kuşadası’na gidecektir. Neşe Kuşadası’nda Tijen ablasıyla buluşmuştur. Tijen Neşe’ye kocasını sorar. Onun Neşe’ye çiçek gönderdiğini öğrenince benim sünepe kocama neler olmuş, aferin sana yakınlık göstermiş anlaşılan der, Kocasının en çok denizi sonra da kendisini sevdiğini anlatır. Ahmet’le arkadaş-ları kotra ile çok keyifli bir yolculuktan sonra Kuşadası’nda Tijen’le Neşe’nin kaldığı otelin önüne demir atarlar. Valizleri yüklenen Ahmet Hasan, otele yürürken karısı ile karşılaşır onu tanımadan geçince Tijen bağırır durur. Zaten onun dalgınlıklarına alışmıştır. Neşe’yi gördün mü diye sorunca Ahmet ısrarla hayır onu görmedim deyince küplere biner. Ahmet Neşe’yi yeniden bulmanın mutluluğu ile elini öper ve ona evlenme teklifi eder. Hala Ahmet’i Tijen’in kocası sanan Neşe onu tokatlar ve otele girer. Havuza girmek isteyen Ahmet Hasan ona doğru gelen Karısı Tijen tarafından bir yumrukla yere serilir. Çünkü otele girerken Neşe Tijen ablasına şimdide kocan bana evlenme teklifi etti demiştir.Hırsını alamayan Tijen, odada kocasının diğer gözünü da morartmış ve bağırmaktadır. Ahmet Tijen ablanın kocasına bağırmalarından
sahte memurla kıyılmıştır, geçersizdir. Ahmet Hasan, karısı Tijen ve Ahmet galip geldikleri kavgadan sevinç içinde koşarak çıkarlar. Hemen otelin iskelesinden bir sürat motoruna atlayıp Neşe’nin uzaklaştığı motora yetişirler. Ahmet nikahın sahte olduğunu megafonla deniz üstünde bir motordan ötekine bağırarak anlatır. Neşe motoru durdurmuştur. Ferruh’u tokatlar ve Ahmet’in teknesine atlar. Mutlulukla uzak-laşırlar.

► Bu işe en çok şaşan, bir zamanların köy melodramı ustası (ve filmde kızın babası) Muharrem Gürses olmalıdır: "20-30 yıl sonra madem benim yaptıklarımın aynısını, giderek daha kötüsünü yapacaktınız, o zamanlar beni niye eleştirdiniz?" diye sorsa yeridir. Doğalıkla, tüm olup bitenler kimse tarafından ciddiye alınmıyor. Ne yönetmen, ne oyuncular, ne de seyirci. Herkes, bu oyunun, arada Tayfur o gür sesiyle §arkı söylesin diye oynandığını biliyor. Vah benim zavallı seyircim, vah zavallı sinema... (Atilla Dorsay, Cumhuriyet )

BATAK (1978)




Senaryo ve Yönetmen: Alev Akakar
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Kader Film/Alev Akakar

Oyuncular: Tanju Korel, Nükhet Egeli, Zerrin Egeliler, İhdsan Baysal, Kamuran Yüce

BABA KARTAL (1978)


Yönetmen: Cüneyt Arkın
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: İzzet Akay
Yapım: Erman Film/Hürrem Erman

Ses Mühendisi: Kunt Tulgar, Montaj ve Senkron: Necdet Tok, Negatif Montaj: Mehmet Tezgahtar, Labortuvar: Hüseyin Yazıcı, Aslan Pektaş, Erdil Demirbağ, İsmail Kunday, Kahraman Kaplı, Selim Acar, Reji Asistanı: Nurettin İrişen, Arif Erkuş, Set Amiri: Mustafa Doğan, (Kunt Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir)

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Deniz Akbulut, Turgut Özatay, Merih Bilgen, Kadri Ögelman, Oflaz Onur, Nazan Saatçi, Tevfik Şen, Süheyl Eğriboz, Kudret Karadağ, Güney Güner, Tuğrul Meteer, Nejat Özbek, Bilal İnci, Aytaç Yörükaslan, Aydın Haberdar, Mehmet Aslan, Yaşar Şener, Osman Han, Zafer Önen,

Konu: Kartal ve çocukları ağalık düzeninin getirdiği insanların sömürülmesi olgusuna karşı dimdik ayakta kalabilmek icin köylerini terk eder.Yeni şehir beraberinde yeni umutlar taşır tıpkı küçük Ömer’in dediği gibi "artık okula gitmek için kilometrelerce yürümesi gerekmeyecektir". Ancak o güne değin sadece çiftçilik yaparak ekmeğini kazanmış bir insan için büyük şehir bir cehennemdir. Oysaki insan yaşadığı şartlar ne olursa olsun içinde bulunduğu yeri aydınlatabilecek cennete çevirecek tek değerdir. Hayatı boyunca kaybetmiş ve ileride Kartal’ın can yoldaşı olacak ihtiyarla da burada tanışırlar. Günler yevmiyeli az kazandıran işlerle geçmekte Kartal’ın küçük oğlu giderek rahatsızlanmakta büyük oğlu ise okuldan kaçıp gizlice çalışmaktadır. Kartal’ın tek arzusu çocuklarını okutmak ve onların mutluluğu-nu görmektir .Ezilmeden,namusunu, insanlık onurunu yitirmeden direnmek için verilen bir var olma savaşıdır bu. Oysaki bu duyguları olmayan ve bir milleti var eden o çoğunluğu sömürenlerde vardır. İlk kez bir dolandırıcı kimliğiyle çıkarlar Kartal’ın karsısına. Tüm umutları olan köylerinde biriktirdiği tüm parasını dolandırırlar . Kartal kendilerini dolandıranları bulur ancak parasını alamadan karşısına tüm hayatını değiştirecek kişi çıkar. Ona kaybettiğinden çok daha büyük bir rakamı teklif eden bir anlamda mafyanın o günlerde görülebilecek en kolay uzantısıdır bu kişi.


►"Ahlak, namus" birer erdem değil saç-malıktır sadece onların dünyasında, Kartal ise her şeyi olan çocuklarının geleceği için kabullenir bu tüm pis işleri. Kartal’ın ismi artık BABA KARTAL olarak anılır tüm İstanbul’da. 10 yılın ardından büyük oğlu aynı çemberin içine çekilmek istenir. Oğulları için girdiği yolun bedelini ödeme zamanı gelmiştir. Vereceği kurban ise canının bir yarısı küçük oğludur. Mafya kendini deşifre edeceğinden şüphelendiği küçük oğul Ömer’i acımadan öldürür. Kartal ise genel bir kıyım başlatır ve "Katil" olduğunu itiraf eder.


► "Baba Kartal"ın başındaki köy bölümü oldukça dikkat çekiciydi. Kartal'ın kente gelişi, yoksulluk içinde yaşaması, inşaatta çalışması oldukça gerçekçi, üstelik iyi çekilmiş bölümlerdi. Ama "kiralık katillik" serüveni ile birlikte "Baba Kartal" Yeşilçam tipi almış bir masal senaryosu halini aldı. (Nezih Coş, Aydınlık, 10.3.1979) 




AZRAİLİN BEŞ ATLISI (1978)



Yönetmen: Yavuz Figenli
Senaryo: İhsan Yüce
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım: Bizim Film/Behçet Nacar

Oyuncular: Behçet Nacar, Aytekin Akaya, Kazım Kartal, Turgut Özatay, Menderes Samancılar, Gülden Gül

Konu: Hazine arayan beş maceraperestin öyküsü.

AZAP TOPRAĞI /UYANIŞ (1978)



Yönetmen Remzi A. Jöntürk
Senaryo: Mehmet Aydın
Foto Direktörü Sertaç Karan, İzzet Akay
Yapım Yavuz Işıklar

Renk Uzmanı: Hikmet Kuyucu, Yardımcı Yönetmen: Arif Erkuş, Eşleme: Necdet Tok,
(Kunt Film Renkli Laboratuarında hazırlanmıştır )

Oyuncular: Müde Ar, Tanju Korel, Tugay Toksöz, Kâzım Kartal, Sümer Tilmaç, Zeki Tüney, Diler Saraç, Yadigar Ejder, Necdet Kökeş, Ferhat Ünal,

Konu: Yıkılmış şehirler ve evler. Bunlar harbin bedelidir. Dünyayı istila etmek isteyen kötü insanları durdurabilmek için, otuz milyon insan kaybetmek milyarlarca dolar harcamak ve harbin korkunç ıstıraplarına tahammül etmek icap etmektedir. Alman ordularının ülkeleri hızla ele geçirmeleri karşısında. Balkan Türklerinin mücadelesi.

AYAĞINDA KUNDURA - Bknz: CEYLAN


AVARE (1978)


Senaryo ve Yönetmen: A. Remzi Jöntürk
Görüntü Yönetmeni: İzzet Akay
Yapım: Umut Film/Abdurrahman Keskiner

Oyuncular: Adnan Şenses, Semra Alper, Ahmet Mekin, Nuran Aksoy, Bilal İnci. Ahmet Kostarika (Turgutlu), Belkis Gökçe, Oflaz Onur, Tevfik Şen, Yılmaz Kurt, Cengiz Soner

Konu: Bir mahkumun intikam öyküsü. Yargıç, bir suçluyu haksız yere mahkum eder ve mahkum günün birinde yargıcın karısını kaçırır. Kadın hamiledir. Yargıç, dedikoduların yoğunlaşması nedeniyle karısını ve yeni doğan çocuğunu evden kovar. Çocuk büyür, böylece de olaylar

AVANAK APDİ (1978)


Yönetmen: Natuk Baytan
Senaryo: Suavi Sualp, Natuk Baytan
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Cumhur Film/Yahya Kılıç

Reji Asistanları: Namık Karakılıç, İsmail Güneş, Kurgu: Mevlut Koçak, Sanat Yönetmeni: Hasan Nurdan, Kamera Asistanı: Halit Aysan, Işık Şefi: Fethi Oğuz, Set: Cengiz Mehmet, Hacı Aydın, Ses Kayıt: Erkan Esenboğa, Ses Miks: Erkan Aktaş, Senkron: Cevat Sezer, Prodüksiyon Amiri: Ekrem Gökkaya, Yapım Yönetmeni: Nazmi Özer, Yapım Sorumlusu: Zafer Par, Negatif Kurgu: Cem İspir, Laboratuvar Şefi: İsmet Tomaçgil, Laboratuvar: Ziya Uçak, Abdullah Akxdeniz, İsmet Karslı, Renk Düzenleme: Sabahattin Hoşsöz, Set Amiri: Cengiz Öktem, Set Ekibi: Kemal Kundak, Hüseyin Bulut, Taci Erşan, İbrahim Önen, Seslendirme Yönetmeni: Yılmaz Sengelli, (Yeni stüdyoda seslendirilmiştir).

Oyuncular: Kemal Sunal (Apdi), Ayşen Gruda (Nevin Şenses), Necdet Yakın (Nuri), Macit Flordun (Menajer Erto), Ali Şen (Simsar Cafer), Attila Ergün (Komiser), Ünal Gürel (Barut Osman), Yadigar Ejder (Urfalı Apti), Arap Celal (Mahalleli), Muharrem Gürses (Rıfat), Kamer Baba (Mahalleli), Hakkı Kıvanç, Celal Yonat, Mehmet Uğur, Osman Alyanak (Ahmet Amca), Renan Fosforoğlu (Gazinocular Kralı Rıfat), İbra-him Kurt (Osman’ın adamı) Tevfik Şen (Osman’ın adamı), Sönmez Yıkılmaz, Yılmaz Kurt, Ehat Alinçe (Hasan), Kemal Çapraz (Şef Garson), Yusuf Çetin (Simitçi), Ekrem Gökkaya, İhsan bayraktar, İhsan Gedik, Orhan Çoban,

Konu: Abdi (Kemal Sunal) geçimini duvar afişi yapıştırarak sağlayan saf bir gençtir. Afişini yapıştırdığı şarkıcı Nevin Şenses’e (Ayşen Gruda) aşık olur. Meşhur kabadayı Barut Osman da Nevin e aşıktır. Abdi fakir ve sade bir vatandaş olduğu için şarkıcı Nevin Şenses’i etkileyemez. Üstelik ev sahipleri Simsar Cafer’e birikmiş ev kirasını da ödeyememektedir. Simsar Cafer, Barut Osman’a ait olan arsaları kendisinin gibi göstererek mahalleliye satmış ve dolandırmıştır…Bundan kurtulmak isteyen mahalleli Sim-sar Cafer’i yakalayıp çare bulmaları konusunda tehdit ederler… Simsar Cafer’in plan ünlü şarkıcı Nevin Şenses’e aşık olan Abdi’yi yine aynı kadına aşık Barut Osman’a öldürtmek ve Barut Osmanı hapisaneye tıkarak ondan kur-tulmaktır… Öte yandan Nevin Şenses’in menejeri de Barut Osman’dan kurtulmak için Urfalı Abdi adında bir kiralık katil tutmuştur.Fakat katile sürekli araba çarpar bir türlü işe koyulamaz, Abdi isim benzerliği nedeniyle de ister istemez Urfalı Abdi namını kullanmış olur. Abdi aslında baş edemeyeceği ünlü Kabadayı Barut Osman’ı bir komiserin sürekli Barut Osman’ın yakasını bırakmayışı,her gittiği yerde peşinde olması nedeniyle rezil etmektedir…





AŞKIN SICAKLIĞI (1978)


Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Engin Temizer
Görüntü Yönetmeni: Dinçer Önal
Yapım: Gaye Film/Erdoğan Tilav

Oyuncular: Figen Han, Bülent Kayabaş, Zerrin Doğan, Tevhit Bilge, Nilgün Ceylan, İhsan Gedik

Konu: Kadın kocasının ölümüyle yüklüce bir tazminat alır. Sevdiği erkek ise bu paraya göz koyar. Ve sonunda kadın erkeğini sevmiş olmakla beraber öldürmek zorunda kalır.”

AŞKIN KANUNU (1978)


Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Engin Temizer,
Görüntü Yönetmeni: Dinçer Önal
Müzik: Bülent Öz
Yapım: Gaye Film/Erdoğan Tilav

Oyuncular: Tamer Yiğit, Tarık Şimşek, Zerrin Doğan, Nilgün Ceylan, Banu Gü-ler, Tevhit Bilge, Nizam Ergüden, İhsan Gedik, İbrahim Uğurlu, Oktar Durukan

Konu: Suzi bir İtalyan vatandaşı olduğu halde annesinin Türk asıllı olması nedeniyle Türkçeyi iyi konuşabilmektedir. Nişanlısı Şerif ile İtalya’dan kaçıp Türkiye’ye gelirler. Fakat Suzi’nin peşini bırakmayan eski sevgilisi de peşlerine düşüp Şerif’i öldürmek için adam tutmaya karar verir…Şerif’in kader arkadaşı Yadigar, onları bu durumdan kurtarmak için yardımcı olur… Yadigar bir yandan da karısını öldüren kişiyi bulmak ve intikam almak için uğraşı-yordur…Sonradan anlaşılır ki; daha fazla çıkar elde etmek amacıyla Şerif, birlikte çalıştıkları Yadigar’ı öldürmek istemiş fakat yanlışlıkla karısını öldürmüştür…