Yönetmen: Erden
Kıral
Senaryo : İhsan
Yüce, Tuncel Kurtiz, Erden Kıral
Görüntü Yönetmeni :
Salih
Dikişçi
Yapım: Irmak
Film/Erden Kıral
Optik İşlemler: Erkan
Aktaş, Müzik: Arif Erkin, Kurgu: İsmail Kalkan, Senkron: Mevlüt
Koçak, Yapım Yönetmeni: Rauf Ozangil, Aydınlatma: Rıdvan Varol, Ses:
Erkan Esenboğa, Negatif Kurgu: Ömer Sevinç, Renk Ayrımı: Hasan
Örnek, Laboratuvar Şefi: Hayrettin Çakmak, Laboratuvar: Selahattin
Kaya, İsmet Karslı, Yardımcı Yönetmen: Ali Kıvırcık, Işık Şefi: Rıdvan
Varol, (Yeni Stüdyoda Hazırlanmıştır).
Oyuncular: Tarık Akan (Kaymakam), Kamran Usluer (Haşim Ağa), Meral
Orhonsay (Dr.Zeynep), Tuncel Kurtiz (Abuzer Dayı), Necmettin Çobanoğlu, Ali
Demir (Kâtip Tahsin), Menderes Samancılar, (Ahmet), Baki Tamer, Kaplan
Tarsuslu, Yusuf Çetin, Yılmaz Kurt, Ali Demir, Ahmet Gün, Mehmet Coşkun, Ahmet
Aslan, Orhan Özcan, Rauf Ozangil,
Ödül
* 1978 yılında SİYAD değerlendirmesinde En İyi Erkek Oyuncu
“Tarık Akan”
Konu: Film
Çukurova'daki çeltik ağalarına karşı köylülerin yanında mücadele eden
kaymakamın hikayesini anlatmaktadır. Kaymakam Mehmet Özer (Tarık akan) yeni
atandığı görevinde çeltik işiyle geçinen toprak ağaları ile ağaların önlem
almamasından dolayı çeltik sulamasından kaynaklanan sorunlarla boğuşan
köylülerin mücadelesinin ortasına düşer. Başlangıçta sorunu ve bölgeyi tam bilmemesinden
dolayı ağalara suyu kiraya veren Kaymakam yörenin idealist, aydın kadın doktoru
Zeynep'in (Meral Orhonsay) desteğiyle problemi kavramaya başlar. Gerekli
önlemler alındıktan sonra sulamaya izin verilmesi gerektiğini söyleyen
Zeynep'in önerisiyle çeltik ağalarıyla yapılan anlaşmayı bozar. Bu durum
üzerine ağalar türlü yollarla düzenlerini eskisi gibi yürütmeye çalışırlar.
Kanalları açmalarını engelleyen ve toprağını onlara satmayan köylü Abuzer'i
öldürtürler. Köyleri insansiz gibi gösterip istediklerini yapabilmek için
köylülerden toprakları satın almaya başlarlar. Ancak Abuzer'in ölümüyle
köylüler, Kaymakamın yanında yer alırlar. Ağalar Ankara'ya bir dilekçe gönderip
kaymakamın vatan haini ve komünist olduğunu aynı zamanda da doktorla ilişki
kurduğunu ihbar ederler. Kaymakam sürgün edilir ancak yöreden ayrılırken halk
büyük bir sevgiyle Kaymakamı uğurlar.
► "Kanal", çeltik köylülerinin iki ayaklan. üstünde
yaylanarak kendilerine özgü bir hareketle çalışmalarını gösteren görüntülerle
başlar. Arif Erkin'in müziği, bu değişik hareketin ritmini kapmış ve müziğe
dönüştürmüştür. Böylece daha baştan filmin temposu belirir: "Kanal" "allegro - moderato" temposunda bir film olacaktır.
"Kanal", Çukurova'nın bitmez sorunlarından biri olan
çeltik sorununu ele alır. Çeltik konusundaki çelişki çok yerde olduğu gibi,
azınlıkla çoğunluğun (köylünün) çıkarlarının ters düşmesinden doğmaktadır.
..Çukurova'nın elverişli iklimi ve verimli toprağında en çok kâr getiren
ekimlerden biridir pirinc. Ancak bol su gerektirmektedir. Bu suyu sağlayacak ve
kimi kamu elinde olan arklar açıldığında ise çevredeki köyleri su basmakta,
başta sıtma, çeşitli hastalıklara neden olmaktadır.
Köye yeni atanan kaymakam çevreyi ve sorunları bilemez. Daha
önceleri çeltik ağalarına bedelsiz verilen suyu kiralayarak kamuya gelir
sağlamak, bununla da kasabanın eksikgediğini tamamlamak ister. Ama köylü tarafından
uyarılır. Gerçeği anlar, suyu durdurur. Ancak çıkarları zedelenen çeltik
ağaları, kaymakamı usanmaksızın Ankara'ya şikayet ederler, tehdit ederler,
kurşunlarlar ... Direnişe önder alan yaşlı Abuzer'i öldürürler...
Ve sonunda
kaymakamın başka yere atanmasını sağ-larlar... Kaymakam, köylülerden, iyilik
ettiği insanlardan, kendisine gerçekleri öğrenmede yardımcı olan kadın doktor
Zeynep'ten ayrılırken umutsuz değildir, başlanmış bir savaşın sonu gelecektir
...
"Kanal"ın öyküsünde akla takılan belli sorular var.
..Çeltik ağaları, evet, ama pirinç ekimi yalnız onlara mı yararlı? Bunun onca
emekçisi var. Gerçi doktor Zeynep, en iyi yolu söylüyor filmde: Arkları açmak,
evet, ama gerekli önlemleri aldıktan, sağlık: koşullarını yarattıktan sonra
açmak Evet, "Kanal" turn bu sorulan da akla getiriyor. Ne var ki bazı
sorunları ortaya atıp, sergileyip, kati ve kesin çözümler önermemek, bu filmin
başlıca özelliği... Çizdiği, geri kalmış bölgelerdeki sömürüyü ele alan
filmlerimize kıyasla daha çağdaş, daha kur-naz, bir ölçüde daha
"insancıl" ağa tipinin belirtilmesinde olduğu gibi,
"Kanal" genelde anlattığı olayları, çizdiği tipleri, ak ile karanın
karşıtlığı içinde değil, göl-geli yanlarıyla da veren, bu açıdan, temelde belli
ve doğru bir politik tavrı içermekle birlikte, katı bir kuramcılıktan ve slogan
ucuzluğundan sıyrılmış bir film… Tarafları ve insanları kalın ve kesin
çizgilerle ortaya koymamak, yaşamdaki dramla mizahı belli ölçüde dengeleyerek
vermek, Erden Kral'ın bir özelliği...Bu açıdan, Kamran Usluer'in olağanüstü
güzel bir oyunla çizdiği Haşim Ağa, söz gelimi "Sürü"deki Hamo
Ağa'dan ne kadar farklı ... Hamo'nun katlılığına karşı, Haşim Ağa, çok daha
çağdaş, modern, yaşlı Abuzer'in öldürülmesi de olmasa, nerdeyse pek 0 denli
kotü olmayan, çıkarlarını savunmaktan başka suçu bulunmayan ve gereğinde pek
ala oturup anlaşılabilecek biri olarak çizilmiş. Ağalığın günümüzdeki
görünümüne belki daha uygun bu yaklaşım, "Kanal"ın temel tavrını
belirliyor. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf 245”
► "Kanal"ın bütününde kitle kullanımının ön plana
çıkarıldığı yalın, duru ve açık-seçik bir anlatım göze çarpıyor. Yeşilçam
tiplemelerinden apayrı kişileri canlandıran oyuncu kadrosunda baştan sona değin
filmi sürükleyen Kamuran Usluer kusursuz Haşim Ağa, "Jön"lükten
istifa ederek kendine yeni bir yön vermek çabasındaki Tarık Akan da insancıl
sevgi dolu bir kaymakam. (Sungu Çapan - Milliyet Sanat Dergisi: Sayı. 314,
12.3.1979
► Olaylara hiçbir dramatik "ek" yapma-dan, ödün
vermeden, her çeşit göstermelik şeylerden ve tecimsel endişelerden uzak
kalarak yapıyor bunu...Düz bir öyküyü kamera oyunlarına başvurmadan, karmaşık
bir kurguya yer vermeden, dürüstçe ve dikkatli yalın bir biçimde perdeye
getiriyor. (Giovanni Scognamillo- Hey)
► "Kanal" su baskınındaki çekim yetersizliği gibi belli
birkaç teknik zayıflık dışında ustaca çekilmiş, rahatlıkla anlatılmış,
şaşılacak bir ritme ulaşan, mutlaka siyasal bir bildiriyi vermek konusunda
savlı gözükmeyen,, ancak anlattığı önemli şeyleri alçakgönüllü bir tavırla
anlatarak etkili olan bir film. (Atilla Dorsay, Cumhuriyet, 16 Mart 1979)
►Erden Kral Sinema dilinin işlekliği, kıvraklığı doğallığı,
güzel görüntüler yakalamakta rahatlığı, filmine aksamayan bir akış sağlaması,
kalabalıkları yönetmekteki başarısı genel olarak bütün malzemesine, hakimiyeti
ile son yıllarda sinemamızda çıkış yapan genç yönetmenlerin en yeteneklisi.
(Halit Refiğ, Milliyet