Powered By Blogger

18 Nisan 2018 Çarşamba

İNSANLARI SEVECEKSİN (1978)


Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Müzik: Paola Ormi
Yapım: Gülgen Film/Melih Gülgen

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Halil), Sevda Karaca (Gülcan), Turgut Özatay, Hüseyin Peyda, Selen Karay, Gloria Piedimonte, Eltan Aydınoğlu, Mario Cutini, Paola Ormi, Şükriye Atav, Yalçın Gülhan, Süheyl Eğriboz, Tevfik Şen (Davut), İbrahim Uğurlu, Hakkı Kıvanç, Erdoğan Seren, Meral Deniz

Konu: İnsanları Seveceksin Cüneyt Arkın ın hem Türkiye hem de İtalya’da çekilmiş bölümler içeren , fikirleri ve önemli aksiyon sahneleri ile 1975 – 1982 arası toplumsal mesajlar ağırlıklı dönemin aksiyonla harmanlanmış en ilginç eserlerinden birisidir . Hayatın en kötü yanlarıy-la yüzleşmek zorunda kalan büyük olmanın verdiği yalnızlık ve sorumlulukla başkaları için yaşamak zorunda kalmış Halil’in hikayesidir. 14 yaşında babasını kaybedip ailesinin geçiminin yükümlülüğünü üzerine alan Halil ufak işlerde yaşam mücadelesi vermekte küçük kardeşi ve annesini kimseye muhtaç olmadan yaşatmaya çalışmaktadır . Bu mücadele bir gün kumar masasındaki bir cinayete tanık olmasıyla farklı bir boyuta taşınır . Cinayeti üstlenmesi karşılığında ailesinin bakımı temin edilir, gözlerinden geçen tek şey o güne kadar sadece kemikleri sıyıran kardeşinin artık “etli” kemik yiyebileceğidir. Gençken girdiği hapis ona farklı fikirler kazandırır. Her suçlunun bu hale gelmesinde toplumunda payı vardır , koğuşlarda camsız pencereler ve soğuk vardır. Okuyacak bir kitap yoktur , insanlar burada ya kendi kendini eğitmek zorundadır yada can sıkıntısıyla yepyeni birer suç makinesi haline gelmektedir. Belli dönemlerde mahkumların hayatını kamuoyuna duyurmak amacıyla medyadan güzel kadınlar gelmektedir ancak hiçbiri bu koğuşların içine girmez bile. Sorunlar anlık eğlenceler ilgileniyormuş gibi gözükmekle çözülmeye çalışılmaktadır çünkü. Oysaki içerdeki dünyada her şey tersine işlemektedir. Sübyan koğuşundaki mahkumlar tecavüze uğramaktadırlar , bu olaylardan birine müdahale eden Halil hapishane deyimiyle “şişlenir”. ama bunu yapan kurtarmaya çalıştığı çocuklardan birisidir . Umudu olmayan bu insanlar için para kazanmaları , içerde ayakta kalmaları için tek yol bu tacizlere boyun eğmektir çünkü . Umutları bu kadar küçük bir dünya içinde hapistir . Hapisten çıktığı gün o güne kadar kendisini kollayan yeraltı dünyasına sırt çevirir , hapishanede tanıştığı karısıyla ve oğluyla yepyeni ve temiz bir hayata başlamak istemektedir . Artık alın terinin, haklı olanın ve emeğin yanında olacaktır ancak bu mücadele yine bir cinayete mal olacak ve onu yeniden ailesinden ayıracaktır .

Aradan yıllar geçer ve tekrar hapisten çıktığında karşısında ilişkileri Roma’dan , Amerika’ya kadar büyümüş koca bir örgüt ve kendisine düşman olmuş oğlu vardır. Suçun bir miras olduğu babadan oğula kalacağı düşünülen yepyeni bir düzendir bu . O güne kadar yüreklilik olarak tabir edilen ve kıyıcılara yakıştırılan bu sıfatın insanın içini kavuran bir çaresizlik duygusu olduğunu anlatması gereken oğlunu yeniden kazanmaya çalışır . Yıllardır görmediği öz kardeşi ise madalyonun diğer tarafında kanunun en üst mevkilerinde mafyaya karşı savaş açmış bir savcıdır . Savcının eylemleri o güne kadar belli bir geleneği sürdüren Türk yer altı dünyasını İtalyan ortaklarıyla ikiye böler . Konu kanun adamlarına kurşun sıkılmasıdır . İtalyanlar bu tip durumlarda kesin çözüm olarak herkesin ortadan kaldırılmasını öngören kanunlara sahiptir ve bu kanuna karşı çıkanlarda kanunun birer kurbanı olurlar . Namlunun ucundaki Savcı Yalçının hayatının kurtulması Halil’in karısının hayatının alınmasına , geleneklerine bağlı Türk yer altı dünyasının direnişi Halil i kendi başına büyüyüp ismini duyurmasına kadar gözetimi altında tutan Abbas'ın öldürülmesine yol açacaktır. Roma’da otelin önünde suikast yapılacağı sahnede Cüneyt Arkın ile İtalyan oyuncu arasındaki koşma sahnesinde çok ilginç bir detay bulunmaktadır; Cüneyt Arkın filmin çekildiği dönemde 40 yaşlarında ve buna karşılık İtalyan oyuncu yaklaşık 30 yaşları civarında ancak bu farka rağmen Cüneyt Arkın ın koşuşu çok daha göz alıcı ki bu da duygularıyla bir işe gönül vermenin ne demek olduğunu bir kez daha kanıtlıyor insanlara (www.cuneytarkin.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder