Yönetmen: Feyzi
Tuna
Senaryo: Selim
İleri
Görüntü Yönetmeni: Kenan
Ormanlar
Müzik: Atilla
Özdemiroğlu
Yapım: Mine
Film/Kadri Yurdatap
Oyuncular: Tarık Akan, Sevda Ferdağ, Sema Tamer, Savaş Başar, Talat
Gözbak,
Konu: On
sekiz yıllık evliliğinde mutluluğu bulamayan bir kadınla, bir ziraat
mühendisinin aşk öyküsü. Mutsuz kadın (Sevda Ferdağ) bu bunalım içindeyken
Kıbns'ta tanıdığı yakışıklı bir ziraat mü-hendisi (Tarık Akan) ile ilişki
kurar. Kadının kocası durumu fark edince bu yasak aşk sona erer. Ve bu kez de
mühendisin yaşamına bir başka kadın girer.
► "Seninle Son Defa"nın en dikkati çe-ken yönü,
sinema dilinin kullanılmasındaki özeni ve başarısı. Yönetmen Feyzi Tuna,
anlatım açısından en olgun yapıtlarından birini verirken, Akad'ın "Esir
Hayat"ını kat kat geride bırakıyor. Almanya' da bir sinema okulunda
öğretmenlik yapan Kenan Ormanlar'ın kamera çalışması da Tuna'nın en büyük
yardımcısı olmuş. Ormanlar'ın renkli görüntüleri, Türk sinemasında az rastlanır
bir plastik zevk taşıyor. Tuna'nın oyuncu yönetimi, Savaş Başar'ın abart-malı
oyunu dışında başarılı. Özellikle Sevda Ferdağ, meslek yaşamının en başarılı
kompozisyonlarından birini veriyor. Ve "Seninle Son Defa" sıradan,
alışılmış bir aşk dramı olmaktan, esas olarak anlatımındaki bu ustalıkta
kurtarılabiliyor. Getirdiği soyut bildiri de dahil, Selim İleri'nin
senaryosunun, Yeşilçam için çok da yeni bir bakış taşımadığını belirtmek
zorundayız. (Nezih Coş . Ay-dınlık: 13 Mart 1979)
► "Seninle Son Defa" tümüyle senaryo yazarının, Selim
İleri'nin damgasını taşıyor. Yalnızlıklar, bunalımlar yoz ve kokuşmuş bir
çevreden iğrenmeler... Temiz, dürüst, açık bir bağlanışı arama, yaşama, var
olmaya bir anlam bulmaya çabalama... 'Yaralı Kurt"un, "Bir Demet
Menekşe"nin başarılı senaryocusu kuşkusuz bu kez de belli bir düzeyi
tutturuyor senaryosunda. Alıştığımız o kalıplaşmış, o bayağı konuşmalardan
uzak, ilginç, vurucu diyaloglarla yer yer şiirli bir dille örülü. Ne var ki
"burjuva yozlaşmışlığı", anlamsız biçimde gülen, eğlenen veya tersine
sıkılan insanları göstermekle somutlaşmıyor, canlanmıyor... "Burjuvaların
sıkıntısı" neden ileri geliyor. Nesrin'in sıkıntısı neden ileri geliyor?
Bunlara varoluşçu bir tavırla Onca köy fiIminden sonra bir burjuva dramı...
Zengin ve nüfuzlu Ali Rıza bey, 18 yıllık karısı Nesrin, Nesrin'in Londra'da
eğitimde olan kız kardeşi Sırma ve hayatlarına birden karışan genç, yakışıklı
tarım mühendisi Uğur'un öyküleri.. Nesrin, çevresinden, sınıfından sıkılan
yalnız, mutsuz Uğur'da önceleri kaçındığı, sonraları ise tek yaşama amacı
olarak sarıldığı aşkı bulur ...
Ancak Ali Rıza bey, Nesrin'i tüm ailesi ile birlikte "satın
almıştır", ailesinin yaşamlarını sürdürmesi, ardındaki tüm pislikle,
ikiyüzlülükle sürmesine bağlıdır... Araya Sırma girer, vS.vs.
"Seninle Son Defa" tümüyle senaryo yazarının, Selim
İleri'nin damgasını taşıyor. Yalnızlıklar, bunalımlar, yoz ve kokuşmuş bir
çevreden iğrenmeler... Temiz, dürüst, açık bir bağlanışı arama, yaşama, var
olmaya bir anlam bulmaya çabalama... "Yaralı Kurt"un, "Bir Demet
Menekşe"nin başarılı senaryocusu, kuşkusuz bu kez de belli bir düzeyi
tutturuyor senaryosunda... Alıştığımız o kalıplaşmış, o bayağı konuşmalardan
uzak, ilginç, vurucu diyaloglarla, yer yer şiirli bir dille örülü... Ne var ki
"burjuva yozlaşmışlığı", anlamsız biçimde gülen, eğlenen veya sıkılan
insanları göstermekle somutlaşmıyor, canlanmıyor... "Burjuvaların
sıkıntısı" neden ileri geliyor? Nesrin'in sıkıntısı neden ileri geliyor?
Bunlara varoluşçu bir tavırla yaklaşmak, günümüz Türkiye'sinde yeterli olmuyor,
doyurmuyor... "Seninle Son Defa", tüm iyi niyetlere karşın
doyuruculuğa ulaşmamış bir deneme... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”
syf, 260”