Yönetmen: Tuncel Kurtiz Senaryo: Nuri Sezer, Tuncel
Kurtiz Görüntü Yönetmeni: Salih
Dikişçi Yapım: Sekur Film/Nuri Sezer (Türk-İsveç Ortak Yapımı) Ses ve Işık: Jan Pehrsson,
Asistan Yönetmen: Sema Poyraz, Asistan Kameraman: Asıl Baiyıldız Prodüksiyon
Görevlileri: Gönenç Ertem, Sevindik Kızılkaya, Seçkin Bozkaya, Dursun
Gürler, Semih Başay, Müzik: Lars Wiberg, Tanbur: Ercüment
Batanay, Prodüksiyon Müdürü: Gudrun Zachrisson, Prodüksiyon Müdürü
Asistanı: Hasan Yalçın Hıtay,
Oyuncular: Tuncel Kurtiz, Müjdat Gezen, Hasan Gül,
Özcan Özgür, Nuri Sezer, Savaş Dinçel, Erol Demiröz, Yaman Okay, Savaş Dinçer,
Seçkin Bozkaya, Helena Maria Ein, Peter Lindgren, Cara Vigren, Gudrun
Zachirsson, Hakan Bengston
Konu: İsveç'te aylak Türklerle İsveçlilerin
kurduğu bir şebeke" sizi filmde oynata-cağız" diye bir grup Türk
işçisini dolandırır. Topladıkları paralarla kaçacakları sırada işçiler durumu
fark edip şebekeyi sıkıştırırlar. Dolandırıcı şebekesi sonunda işçilerin de
zorlaması ile filmi çekmek zorunda kalırlar.
NOT: Film İsveç’te sesli olarak
çekilmiştir.
Ödül:
► 18. Antalya Altın Portakal
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Eylül – 4 Ekim 1981)
► Tuncel Kurtiz “En iyi
senaryo” .
Jüri Üyeleri: Cihan Çiftçili, Zuhal
Çevik, Mehmet Doğan, Osman Üntürk, Nuri Dağtekin, Ahmet Gönen, Burçak Evren,
Turgay Ulusan, Nisa Serezli, Kami Suveren.
► Tuncel Kurtiz'e İsveç'te
en iyi yönet-men ödülünü getiren "Gül Hasan" filmini 1980 Berlin
Şenliği'nde ilk kez izledikten tam 2 yıl sonra Türkiye'de görmek mümkün
oluyor. Bir Türk filminin Türk seyircisine sunulmaktaki bu hızına (!) şaşmamak
kolay değil.
Kurliz, "Umut"tan
başlayarak sinemamızın son 10 yıl içindeki gelişimine tanıklık etmiş, hele son
yıllarda önemli filmlere senaryo ve oyun alanında katkılarda bulunmuş bir
tiyatrocu. Özellikle "Otobüs", "Sürü", "Kanal",
"Bereketli Topraklar Üzerinde" filmlerindeki oyunları unutulamaz. Ne
yazık ki bu filmlerin yönetmenleriyle sonradan hep kötü kişi olmuş Kurtiz, hepsini
ağır biçimde eleştirmiş.
Filme
gelince, Kurtiz, uzun yıllardır dışarıda olmanın getirdiği deneyimle İsveç'te
ve genelde dışarıda, kalkınmış Batı ülkelerinde yaşayan işçilerimizin,
vatandaşlarımızın sorunlarına bir bakış getirmek istemiş. Bu yeni düzenle bir
türlü kurula-mayan uyum, bunalımlara yol açan çelişkiler, birbirlerini
sömürmekten, kandırmaktan, giderek soymaktan çekinmeyen Türkler. Yeni düzen
içinde de sömürü olayının değişmediği inancı olaya ulusal değil sınıfsal açıdan
bakıma gereğini yer yer vurgulayan "enternasyonalist" bir bakış,
kolay kolay gerçekleşemeyeceği bilinen "memlekete dönüş" rüyaları.
Bir film çekmek vaadiyle gariban İşçilerimizi kandıran bir çetenin marifetleri
boyunca bu temalara değinmeye çalışıyor Kurtiz...
"Gül Hasan",
özellikle ilk yarım saatinde, dışarıdaki Türkleri tüm lumpenlikleri içinde
yakalamayı deniyen ve zor seyredilen grotesk. kaba bir güldürü biçiminde
gelişiyor. Ama filmin son yarısında Kurtiz'in bu kaba güldürü görünüşü altın-da
yakaladığı önemli şeyler, vermeyi denediği ilginç bildiriler olduğunu
seziyorsunuz. Filmin güldürü bölümleri, şarkılar, monologlar, vs. ile gelişen
serbest, sık sık epik bir yapısı var. Bu yapı, özellikle alışık olmayan bizim
seyircimiz için şaşırtıcı, giderek İtici. Ama bu yapıyı kabul ettikten, ilk baştaki
iticiliğini aştıktan sonra filmin getirdiği üstüne düşün-mek ve filmden tat
almak kolaylaşıyor. "Gül Ha-san", sonuç olarak ilginç bir deneme,
Özgürce, kalıplara bağlı kalmadan ger-çekleştirilmiş yenilikçi bir çalışma.
Bize, sinemamızda şimdiye dek islenmemiş yeni yollar, biçimler haberliyor.
“Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları , ve Sinemamız”
► Tuncel Kurtiz'in uzun
yıllara dayanan tiyatro-sinema oyunculuğunun ve yönettiği kısa filmlerin
ardından ilk kez uzun metraj için arkasına geçtiği Gül Hasan, yurtdışında
bulduğu yankıyı Türkiye'de tekrarlayamamış, görmezlikten gelinmiş, biraz da
hemen unutulması arzulanmış bir film. Kurtiz'in Otobüs'ten Bereketli Topraklar
Üzerinde'ye Hudutların Kanunu'ndan Umut'a, Bitmeyen Yol'dan Sürü'ye kadar,
sinemamızın çok önemli örnekleri arasına girmiş filmlerdeki yerinin ötesinde,
sektördeki verili ilişkilerle çelişkisini, hatta kavgasını yansıtan bir
çalışmadır karşımızdaki. Bir
şebekenin lideri olarak çalışan üç kağıtçı yönetmenin, çekeceği filmde rol
verme vaadiyle Avrupa'da çalışan vatandaşlarımızı dolandırmasını, sömürmesini
doğal bir abartı eşliğinde traji-komik yapıyla aktaran film, Kurtiz'in daha önce
birlikte çalıştığı kimi yönetmenlere yönelik öfkesini de somut biçimde
yansıtmaktadır. İlginç bir sinema örneği sunmasının ötesinde, sorunlarına
sınıfsal açıdan eğilen ayrıksı bir örnek de olan Türkiye-İsveç ortak yapımı Gül
Hasan'daki oyunculuk performanslarının oldukça nitelikli olduğunu belirtelim ve
filmin Kurtiz'e İsveç'te en iyi yönetmen ödülünü kazandırdığını ekleyelim.
(Tunca Arslan)
“www.europeanfilmfestival.com