Powered By Blogger

27 Şubat 2020 Perşembe

İHTİRAS KURBANLARI (1979)



Yönetmen: Aykut Düz
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Birlik Film/Müfit İlkiz

Oyuncular: Zerrin Doğan, Tevfik Şen, Mehmet Ezici, Yüksel Gözen, Müfit İlkiz, Ata Saka, Gülden Gül, Filiz Ateş, Zeki Sanlı, Nehir Aker

Konu: Kemancılık çalarak yaşamını sür-düren genç bir kız çeşitli toplantı ve dü-ğünlerde sanatını icra etmektedir. Ancak çok güzel olan bu kızı gözlerine kes-tirenler, keman çalması için çağırırlar ve kıza tecavüz ederler.

ISIT BENİ (1979)



Senaryo ve Yönetmen: Engin Temizer
Kamera: Erdoğan Ererez
Yapım: Barış Prodüksiyon/Vural Pakel

Oyuncular: Hadi Çaman, Sabahan, Yaşar Yağmur, Harika Öncü

Konu: Kendisini kurtaran yaşlı kaptanın karısıyla ilişki kuran bir gencin öyküsü

ILIK ILIK (1979)





Yönetmen: Ümit Efekan
Senaryo: İsmail Kalkan
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Güneş Film/İsmail Kalkavan

Oyuncular: Zerrin Doğan, Güneş Işık, Erdinç Akbaş, Aşkın Deniz, Canan Candan, Oya Başak

Konu: Yeni evli çift arabaları ile balayı yapacakları otele giderlerken, yolda otostop yapan birisini arabalarına alırlar. Seyahat sırasında bir banka soygunu olduğu ve dört soyguncunun kaçtığı anonsu yapılır. Aldıkları adam soygun-culardan biri çıkınca, işler kötüleşir.

HIZLI ADAM (1979)




Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Sedat Ülker
Yapım: Gaye Film/Erdoğan Tilav-

Oyuncular: Meltem Işık, Cesur Barut, Emel Canser

Konu: Kaybolan kızını bulmak için kiralık bir adam tutan bir kadının öyküsü.


HELAL SANA RECEP ABİ (1979)



Yönetmen: Semih Servidal
Senaryo: Hikmet Eldek
Foto Direktörü: Erhan Canan
Yapım: Dal Film/Semih Servidal
Yılmaz Güney’in oynadığı, Kasımpaşalı Recep Filminden Uyarlama “

Oyuncular: Yaşar Yağmur, Sabahan, Perizat, Turgut Özatay, Niyazi Gökdere, Yusuf Çetin, Gonca Gül, Alpay Ziyal, Baykal Kent, Doğan Kamuran, Kazım Eryüksel, Gonca, Hikmet Elden, Duygu

Konu: Kahve çalıştıran bir kabadayının öyküsü. Düşmanları Recep'in kahvesine eroin koydurur. İhbar sonucunda Recep hapse atılır. Recep'in (Yaşar Yağmur) kız kardeşi düşmanları tarafından iğfal edilir. Recep cezasını bitirip hapisten çıktıktan sonra intikamını alır.


HAZAL “KUTSAL CEZA” (1979)


 

Yönetmen: Ali Özgentürk Senaryo: Ali Özgentürk, Onat Kutlar, (Necati Haksun’un “Kutsal Ceza” isimli romanından) Kamera: Muzaffer Turan Yapım: Umut Film /Abdurrahman Keskiner  Yardımcı Yönetmen: Şahin Gök, Yönetmen Yardımcıları: Jan Brendizi, Leyla Özalp, Yapım Görevlisi: Erol Deniz, Kamera Yardımcısı: Soner Saygılı, Müzik: Arif Sağ, Türküler: Tolga Aral, Arif Sağ, Gül Kardeşler, Çalanlar: Celal Akatlar, Ergin Kuşçu, Osman Baysu, Osman Baysu, avuz Tamer, Set Teknisyenleri: Şeref Yılmaz, Aslan Gül, Azmi Yıldız, Işık Teknisyeni: Turgut Köse, Laboratuvar Şefi: Erkan Akad, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, (Acar Film Stüdyosu Renkli Laboratuarında Hazırlanmış ve seslendirilmiştir).

Oyuncular: Türkan Şoray, Talat Bulut, Hüseyin Peyda, Harun Yeşilyurt, Meral Çetinkaya, Keriman Ulusoy, Bahri Ateş, Kamil Renklidere, Salih Ecer, Gül Çelikel, Meryem Çiğci, Macide Rikkay, Necla Altınbaşak, Aliye Turagay

Konu: Bir yandan sevginin önüne konan çağ dışı ahlak anlayışının eleştiricisini yaparken diğer yanda da feodalizmden kapitalizme geçiş sürecinde değişim ile bu değişime karşı koyanların çatışmasını anlatır. Köyün güzel kızı Hazal da başlık parası verilerek köy muhtarının oğlu Beşir'le evlendirilir. Beşir ölünce töreler gereği Hazal kocasının küçük kardeşine karılık yapmak zorunda kalır.

Ne var ki yeni kocası Ömer daha on yaşında bir çocuktur. Hazal kocasının her dileğini yapar. Kaynana, görümce ve onların yönlendirilmesi ile Ömer gelini ezmekte, aşağılamaktadırlar. Baskılara dayanamayan Hazal baba evine geri döner ama kapı açılmaz. Çaresiz koca evine gelen Hazal'a bu davranışının tekrarının cezasının ölüm olduğu anımsatılır. Ömer ile anne-oğul ilişkisi sürdüren Hazal, peşinde dolaşan Ernln'e aşık olur. İki aşık sonunda kaçarlar. Aşıklarının kaçtıkları anlaşıldığında ise bin yıllardır süregelen töre tekrarlanır ve kanunlara uymayan sevdalıların cesetleri herkese ibret, olsun diye köy meydanına getirilir.

Hazal Türkiye'nin kırsal kesiminde özellikle doğusunda aşkın, mutluluğun önünde kökü bin yıllar öncesine giden töreleri ve bilinçsizliği kimi zaman belgesel izlenimi veren görüntüleri ile dışsallaştırılr. Kadının başlık parası ile verilmesi, kocasını kay-beden kadının yaşı ne olursa olsun kocasının kardeşiyle evlendirilişi, evlendirilen kadına ailesinin sahip çıkmaması, kadının kadına tahakkümü ve esaret altındaki ortamdan kurtulma çabaların ölümle cezalandırılması, böylelikle; feodal yapının sürdürülmesi, üstelikte bunun, feodal düzenin mağdurları tarafından yapılması, Türkiye'nin büyük bir bölümünde varlığını Sürdüren davranış kalıplarıdır. Hazal eğitimsizdir ancak özgürlüğünün bilincindedir. Başlık parası az bulunduğu için evde kalan görümcesinin, eve erkek aldığının görülmesi üzerine intihar etmesine de en çok üzülen Hazal olmuştur. Emin ile Hazal'ın aşkı nasıl yaşatacakları belirsizdir; ancak onlar temeli karşılıklı sevgiye dayanan bir birliktelik kurabilmek için gösterilmesi gereken cesaret e sahiptirler. Kerem ve Aslı, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun ve adı bilinmeyen, milyonlarca güzelliğe gitmek isteyenler gibi Hazal ile Emin de engellenir, hem de kendileri ile aynı kaderi paylaşanlar tarafından. “Soner Derse, “Türk Sinemasında Aşk” Soner Derse”

Ödül:
Ptades Film Festivalki!nde (1981) Birinci
San Sabastian (İspanya) Film Şenliği’nde “Büyük Ödül”

29. Uluslar arası Manheım Film Festivali'nde "altın düka" ve katolik jürisi ile "halk ödülü
Lahey Film Şenliği'nde (İspanya) "büyük ödülü”

18. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Eylül – 4 Ekim 1981)
► Meral Çetinkaya “En iyi yardımcı kadın oyuncu”

Jüri Üyeleri: Cihan Çiftçili, Zuhal Çevik, Mehmet Doğan, Osman Üntürk, Nuri Dağtekin, Ahmet Gönen, Burçak Evren, Turgay Ulusan, Nisa Serezli, Kamil Suveren.

► Yapıtın başlangıcındaki anlatım ve kurgu bütünlüğü, ikinci yarıda zedeleniyor. Öykünün destansı akışına, destan geleneğinden yararlanılmış düzenleme-sine yabancı öğeler karışıyor. Özellikle köyde kente geçişte destan havasının bozulduğu söylenebilir... "Hazal"ın bütün oyuncuları başarılı. Ama Türkan Şoray için bir ayraç açmak isterim. Türkan Şoray, uzun yıllara dayalı sinema yaşamının en başarılı oyunlarından birini veriyor. Çoğu sahnede, hemen hemen yalnızca bakışlarının anlatımıyla ruhsal durumun izleyici-ye iletilmesini sağlamış Türkan Şoray. (Selim, İleri - Milliyet Sanat Yeni Dizi Nisan 1980.)

► "Hazal" değişmezlikle değişim çabasının çatılmasını, çelişkisini anlatıyor her şeyden önce... Orda, uzakta, Doğu'nun çok iyi tanıdığı uygarlık ve mutluluk taşımış olan efsanevi ırmakların, yüzyıllardır değişmemiş yataklarında alabildiğine dingin, alabildiğine ilgisiz akıp gitmeleri gibi akıyor, hayat... İnsanlar yüzyıllardır aynı giysileri giyiyor, aynı tür evlerde oturuyor, aynı türküleri çağırıyorlar... Aralarındaki ilişkiler, hep hayatın en temel sorunlarının gölgesini taşıyan, aşkın, ölümün, hasedin, hırsın, tutkunun özünü verdiği ilişkiler. İnsanın, en ilkel, en temel haliyle insanın sorunlarını yaşıyorlar, kutsal kitaplarda, Homeros'ta, Doğuya özgü efsanelerde olduğu gibi... Yoksul ailenin güzel kızı ceylan gözlü Hazal, gelin gittiği muhtarın evinde, eri Beşir'in ölümü üzerine onun kardeşi Ömer'e karılık etmek zorunda kalıyor. Kim bilir kaç yüzyıl önce olduğu gibi... Ömer'in 10 yaşında bir çocuk olması, bu geleneğin uygulanmasın engellemiyor. Ömer'in anası, muhtarın karısı, ruh çirkinliği yüzüne vurmuş, Hazal’a olmadık eziyeti reva gören bir kadın... Umudunu, ailenin geleceğini Ömer'in tohumuna bağlamış... Büyük kız Ömer'in ablası Neşo anasından, ailesinden aldığı çirkinliğin yükü altında ezilmiş, Haza! için kolayca verilen başlık parasını kimse kendisi için gözden çıkaramadığından evde kalmış bir talihsiz kız kurusu.

Sonra olaylar birbiri ardına örülüyor. Tıpkı karanlık mağaralarında Hazal geline ustalaşmış elleriyle düğün hasırı ören dört kör ustanın yaptığı gibi. Neşo, bir geceliğine koynuna girdiği bir yabana erkekle serüveni anlaşıldığında, gelenek gereği ırmak kıyısındaki ağaca yemenisini astıktan sonra kendini görmüş geçirmiş ırmağın sularına bırakıveriyor.., Ömer, Önceleri bir düşman, eziyet ederek yatakta kanıtlayamadığı erkekliğini kanıtlayacağı bir köle gibi gördüğü Hazal'a bir ana-oğul İlişkisinin sıcaklığı içinde yaklaşıyor. Devletin köye, toprağı, evleri ve kuşkusuz İnsanları ile birlikte sahip olan ağanın topraklarından geçirmek istediği yol projesi gelip çattığında, yüzyılların kanıtsızlığına bir değişiklik, bir seçenek gözüktüğünde, dram başlıyor. Hazal'ın köylüsü genç ve gözü pek Emin, hem ceylan gözlü bu kadını, sevdiği bu kadını, kara bahtından alıp kurtarmak, hem de "yolda çalışmaya" giderek değişmezliğe iyice sarılmış ağaya karşı çıkmak peşinde... Ama ağa ve yandaşları, bu kargı çıkışı bağışlayacaklardır. Hazal'ın Emin'e kaçtığı anlaşıldığında "10 bin yıldır uygulanan kanun" yine uygulanacaktır. Değişime karşı çıkanlar, ne yazık ki bu değişimden en çok yarar göreceklerin eliyle yok edilecektir. Ama değişmezliğin de değişime yenildiği zamanlar vardır. Önünde ne denli direnişe de, kurbanlar verilse de uzakta yolu açmak için kayaları un ufak eden dinamit patlayışlarının simgelediği değişim, tarihin sanki hiç uğramadığı, zamanın unuttuğu bu köye de gelecektir. "Hazal'da ne var diye sorarsanız, öncelikle insan var derim... Ali Özgentürk'ün, bir yabana eleştirmenin ustaca belirttiği gibi, dış dünyayı, çevreyi mekânı vermede kullandığı genel planlarla, insan yüzlerini vermede kullandığı yakın planların dönüşümüyle oluşturduğu bu yapıtta, öncelikle insan var. En temel, en değişmez sorunsalları içinde insanoğlu var. Sonra sinema var. İster Hazal’ın (büyük oyuncu Türkân Şoray’ın çizgileriyle belirlenen) yüzündeki öfke, aşk, korkuyu tanımlasın, ister duvardaki geyik masalı işlemesinin ayrıntılarında gezinsin, ister soğuk ve karanlık gecede kımıldayan, koşuşan meşaleleri İzlesin, sinema denen sanatın, onca kötü filmle nerdeyse unutacağımız, uttuğumuz tadını bize anımsatan bir sinema olayı var. Pasolini'nİn en güzel, en olgun dönemlerini anımsatan bir sinema...”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”




HAYDİ BASTIR (1979)




Senaryo ve Yönetmen: Naki Yurter 
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Önder Film/Çetin Dağdelen

Işık: Rıfat Yurtçu, Montaj: Recep Pala, Kamera: Erhan Canan, Kaya
Ören Stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Kazım Kartal, Karaca Kaan, Turgut Özatay, Tevfik Şen, Derya Sonay, Yüksel Gözen, Meral Banu, Sami Tunç, Nilgün Ceylan, Oktar Durukan, Mümtaz Alpaslan, Funda Gürkan, Neval Gürkan, Aydın Haberdar

HAYAT HARCADI BENİ (1979)



Yönetmen: Remzi A. Jöntürk Senaryo: Mehmet Aydın Görüntü Yönetmeni Orhan Kapkı Yapım: Star Film/Mahmut Hekimoğlu  Seslendirme: Erkan Esenboğa, Prodüksiyon Amiri: Fikret Ertuğrul, Yönetmen Yardımcıları: Ali Kıvırcık, Duygu Ankara, Beste: A. İhsan Kısaç, (Yeni Film Stüdyosuında seslendirilmiş, İpek stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Hayri Şahin, Oya Aydoğan, Renan Fosforoğlu, Mahmut Hekimoğlu, Behiye Eraksoy, Eşref Kolçak, Esen Sen, Cenk Hekimoğlu, Ateş Osman, Oflaz Onur, Hüseyin Jaws, Oğuz Oğuzkan,

Konu: Gecekondu mahallesinde çalgı çalarak, sigara satarak, şarkı söyleyerek hayatlarını kazanan iki erkekle bir kızın öyküsü.



HANDAN (1979)




Yönetmen: Semih Servidal Senaryo: Hikmet Eldek Kamera: Erhan Canan Yapım: Dal Film/Semih Servidal  Renk Uzmanı: Kâmil Kutay, Montaj: Recep Pala, Işık: Mehmet Çakar, (Kaya Ören Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Müge Güler, Hadi Çaman, Tugay Toksöz, Ahmet Servidal, Perizat, Aylin Berkay, Ayşe Gül, Nur Ay,

Konu: Yetişme çağındaki bir genç kızın bunalımlar arasında gerçek kişiliğini arayışının öyküsü

GÜNAHKAR KADIN (1979)


 

Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın Kamera: Salih Dikişçi Yapım: Güler Film/Mehmet Güler  Renk uzmanı: Kâmil Kutay, Montaj: Recep Pala, Işık: Enis Özaydın, (Kaya Ören Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Zerrin Egeliler, Kazım Kartal, Cesur Barut, Aysel Tanju, Turgut Özatay, Zeki Salih Özaltın, Ata Saka, Oktay Durukan, Mete Sezer, Tuğrul Meteer, Sami Tunç, Yüksel Gözen, Aliye Rona

Konu: Bir ev satın alabilmek için fahişelik yapan bir kadının öyküsü .


GÜNAH GÜNLERİ (1979)




Yönetmen: Naki Yurter Senaryo: Recep Filiz Kamera: Erhan Canan Yapım: Filiz Film/Naki Yurter

Oyuncular: Kazım Kartal, Zerrin Doğan, Dilber Ay, Baki Tamer, Recep Filiz, Ahmet Turgutlu

Konu: Dilber akıl sağlığı bozuk ve evli bir bayandır. sürekli olarak kocasının kendisini öldüreceğini sanmaktadır. Kocası dilber'in düzeleceğini umarak en yakın arkadaşlarından Zerrin'i eve getirip, arkadaşlık etmesini ister. Zamanla işin İçine cinsel dürtüler girmeye başlar.

GÜL HASAN (1979)


Yönetmen: Tuncel Kurtiz Senaryo: Nuri Sezer, Tuncel Kurtiz Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi Yapım: Sekur Film/Nuri Sezer (Türk-İsveç Ortak Yapımı) Ses ve Işık: Jan Pehrsson, Asistan Yönetmen: Sema Poyraz, Asistan Kameraman: Asıl Baiyıldız Prodüksiyon Görevlileri: Gönenç Ertem, Sevindik Kızılkaya, Seçkin Bozkaya, Dursun Gürler, Semih Başay, Müzik: Lars Wiberg, Tanbur: Ercüment Batanay, Prodüksiyon Müdürü: Gudrun Zachrisson, Prodüksiyon Müdürü Asistanı: Hasan Yalçın Hıtay,

Oyuncular: Tuncel Kurtiz, Müjdat Gezen, Hasan Gül, Özcan Özgür, Nuri Sezer, Savaş Dinçel, Erol Demiröz, Yaman Okay, Savaş Dinçer, Seçkin Bozkaya, Helena Maria Ein, Peter Lindgren, Cara Vigren, Gudrun Zachirsson, Hakan Bengston

Konu: İsveç'te aylak Türklerle İsveçlilerin kurduğu bir şebeke" sizi filmde oynata-cağız" diye bir grup Türk işçisini dolandırır. Topladıkları paralarla kaçacakları sırada işçiler durumu fark edip şebekeyi sıkıştırırlar. Dolandırıcı şebekesi sonunda işçilerin de zorlaması ile filmi çekmek zorunda kalırlar.

NOT: Film İsveç’te sesli olarak çekilmiştir.

Ödül:

► 18. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Eylül – 4 Ekim 1981)
► Tuncel Kurtiz “En iyi senaryo” .

Jüri Üyeleri: Cihan Çiftçili, Zuhal Çevik, Mehmet Doğan, Osman Üntürk, Nuri Dağtekin, Ahmet Gönen, Burçak Evren, Turgay Ulusan, Nisa Serezli, Kami Suveren.

► Tuncel Kurtiz'e İsveç'te en iyi yönet-men ödülünü getiren "Gül Hasan" filmini 1980 Berlin Şenliği'nde ilk kez izledikten tam 2 yıl sonra Türkiye'de görmek mümkün oluyor. Bir Türk filminin Türk seyircisine sunulmaktaki bu hızına (!) şaşmamak kolay değil.

Kurliz, "Umut"tan başlayarak sinemamızın son 10 yıl içindeki gelişimine tanıklık etmiş, hele son yıllarda önemli filmlere senaryo ve oyun alanında katkılarda bulunmuş bir tiyatrocu. Özellikle "Otobüs", "Sürü", "Kanal", "Bereketli Topraklar Üzerinde" filmlerindeki oyunları unutulamaz. Ne yazık ki bu filmlerin yönetmenleriyle sonradan hep kötü kişi olmuş Kurtiz, hepsini ağır biçimde eleştirmiş.

Filme gelince, Kurtiz, uzun yıllardır dışarıda olmanın getirdiği deneyimle İsveç'te ve genelde dışarıda, kalkınmış Batı ülkelerinde yaşayan işçilerimizin, vatandaşlarımızın sorunlarına bir bakış getirmek istemiş. Bu yeni düzenle bir türlü kurula-mayan uyum, bunalımlara yol açan çelişkiler, birbirlerini sömürmekten, kandırmaktan, giderek soymaktan çekinmeyen Türkler. Yeni düzen içinde de sömürü olayının değişmediği inancı olaya ulusal değil sınıfsal açıdan bakıma gereğini yer yer vurgulayan "enternasyonalist" bir bakış, kolay kolay gerçekleşemeyeceği bilinen "memlekete dönüş" rüyaları. Bir film çekmek vaadiyle gariban İşçilerimizi kandıran bir çetenin marifetleri boyunca bu temalara değinmeye çalışıyor Kurtiz...
"Gül Hasan", özellikle ilk yarım saatinde, dışarıdaki Türkleri tüm lumpenlikleri içinde yakalamayı deniyen ve zor seyredilen grotesk. kaba bir güldürü biçiminde gelişiyor. Ama filmin son yarısında Kurtiz'in bu kaba güldürü görünüşü altın-da yakaladığı önemli şeyler, vermeyi denediği ilginç bildiriler olduğunu seziyorsunuz. Filmin güldürü bölümleri, şarkılar, monologlar, vs. ile gelişen serbest, sık sık epik bir yapısı var. Bu yapı, özellikle alışık olmayan bizim seyircimiz için şaşırtıcı, giderek İtici. Ama bu yapıyı kabul ettikten, ilk baştaki iticiliğini aştıktan sonra filmin getirdiği üstüne düşün-mek ve filmden tat almak kolaylaşıyor. "Gül Ha-san", sonuç olarak ilginç bir deneme, Özgürce, kalıplara bağlı kalmadan ger-çekleştirilmiş yenilikçi bir çalışma. Bize, sinemamızda şimdiye dek islenmemiş yeni yollar, biçimler haberliyor. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları , ve Sinemamız

► Tuncel Kurtiz'in uzun yıllara dayanan tiyatro-sinema oyunculuğunun ve yönettiği kısa filmlerin ardından ilk kez uzun metraj için arkasına geçtiği Gül Hasan, yurtdışında bulduğu yankıyı Türkiye'de tekrarlayamamış, görmezlikten gelinmiş, biraz da hemen  unutulması arzulanmış bir film. Kurtiz'in Otobüs'ten Bereketli Topraklar Üzerinde'ye Hudutların Kanunu'ndan Umut'a, Bitmeyen Yol'dan Sürü'ye kadar, sinemamızın çok önemli örnekleri arasına girmiş filmlerdeki yerinin ötesinde, sektördeki verili ilişkilerle çelişkisini, hatta kavgasını yansıtan bir çalışmadır karşımızdaki. Bir şebekenin lideri olarak çalışan üç kağıtçı yönetmenin, çekeceği filmde rol verme vaadiyle Avrupa'da çalışan vatandaşlarımızı dolandırmasını, sömürmesini doğal bir abartı eşliğinde traji-komik yapıyla aktaran film, Kurtiz'in daha önce birlikte çalıştığı kimi yönetmenlere yönelik öfkesini de somut biçimde yansıtmaktadır. İlginç bir sinema örneği sunmasının ötesinde, sorunlarına sınıfsal açıdan eğilen ayrıksı bir örnek de olan Türkiye-İsveç ortak yapımı Gül Hasan'daki oyunculuk performanslarının oldukça nitelikli olduğunu belirtelim ve filmin Kurtiz'e İsveç'te en iyi yönetmen ödülünü kazandırdığını ekleyelim. (Tunca Arslan)
“www.europeanfilmfestival.com





GURBET YASTIĞI (1979)




Yönetmen: Günay Kosova Senaryo: Recep Filiz Kamera: Mükremin Şumlu Yapım: Günay Film/Günay Kosova

Oyuncular: Dilber Ay, Özcan Özgür, Derya Sonay, Ata Saka, Çetin Başaran

Konu: Babası öldükten sonra kimsesiz kalıp, yanına sığındığı adamı baştan çıkaran bir kızın öyküsü.


GİZLİ İLİŞKİLER (1979)




Senaryo Ve Yönetmen: Engin Temizer Kamera: Erhan Canan Yapım: Barış Prodüksiyon/Vural Pakel

Oyuncular: Ünsal Emre, Zafir Saba, Necşla Fide, Hüseyin Kutman,

Konu: Milyoner bir kadınla yaşlı kocasını öldüren bir çiftin aşk hikayesi


GİZLİ İLİŞKİLER (1979)


 





Senaryo ve Yönetmen: Çetin İnanç Kamera: Mükremin Şumlu

Oyuncular: Zerrin Egeliler, Bülent Kayabaş, Nilgün Ceylan