Powered By Blogger

3 Mart 2020 Salı

YUDUM YUDUM SEV (1979)


Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Sedat Ülker
Yapım: Gaye Film/Erdoğan Tilav

Oyuncular: Dilber Ay, Ergun Akerman, Yılmaz Şahin, Emel Canser, Harika Öncü, Perizat, Çetin Başaran

Konu: Birbirlerinden kuşkulanan karı-kocanın öyküsü.

YOSMA (1979)





Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Birlik Film / Müfit İlkiz

Oyuncular: Cesur Barut, Zerrin Egeliler, Funda Gürkan, Nuran Fidan, Tevfik Atakan

Konu: Bir kanun kaçağı adam ile iki hayat kadınının hikayesi.

YOLCULAR (1979)


Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Pağda
Görüntü Yönetmeni: Hüseyin Özşahin
Yapım: Çark Film/Yavuz Pağda

Prodüksiyon Amiri: Adil Kıpıcı, Prodüksiyon Yardımcısı: Fazlı Doğanay, Set Teknisyenleri: Bedri Uğur, Halil Dedeoğlu, Necmettin Çobanoğlu, Yaşar Davutoğlu, Işık Ekibi: Abdul-lah Baştuğ, Sıtkı Özgül, Murat Omay, Yönetmen Yardımcıları: Ali Kıvırcık, Bülend Engin, Kamrera Asista-nı: Cem Molvan, Renk Düzeltme: Türker Vatan, Baskı Veli Burç, Lanbortauar: Ekrem Şengül, Negatif Montaj: Ahmet Gürsel, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Müzik: İşçi Kültür Derneği, Yapım Yönetmeni: Rauf OzangilŞafak Renkli laboratuvarında ve Yeni Stüdyoda hazırlanmıştır

Oyuncular: Halil Ergün, Meral Orhonsay, Nuran Aksoy, Yavuz Pağda, Funda Ersin, Halil Gelen, Necmettin Çobanoğlu, Nermin Özses, Rauf Ozangil, Yasin Tarakçı, Nuriye Görken, Yaşar Davutoğlu, Halil Dedeoğlu, Kü-çük Elif

Konu: Traktör ve benzeri tarım araçları-nın köye girmesi ile çaresiz kalan ve topraklarını satan köylülerin hikayesi teknolojideki değişiklikleri konu alan bir yapım.

YOKSUL (1979)



Senaryo ve Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Foto Direktörü: Muzaffer Turan
Yapım: Sarıkaya Film/Aziz Sarıkaya

Prodüksiyon Amiri: Ekrem Çınaroğlu, Set Elemanları: Bülent Eren, Mecit Polatkıran, Renk Uzmanı: Tümay Rızai, Laboratuar: Şemsi Tokgöz, Armağan Köksal, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Selahattin Kılıçeken, Işık Düzeni: İbrahim Sabuncu, Reji Asistanı: Suna Sarıkaya, Kâmil Renklidere, Kamera Asistanı: Cem Molvan, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Müzik Direktörü: Arif Sağ,
Ar Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir

Oyuncular: İsmail Mersinli, Necla Nazır, Perihan Onur, Necdet Çağlar, Nurhan Nur, Hüseyin Peyda, Atilla Ergün, Ekrem Çı-naroğlu, İbrahim Uğurlu, Yusuf Çetin, Hasan Ceylan, Diler Saraç, Orhan Elmas, Renan Fosforoğlu, Küçük Yıldızlar: Esra Çelik, Haluk Pekmezoğlu,

Konu: Zengin ağa kızıyla, fakir bir gencin aşkları.

YEDİ KOCALI (1979)


Senaryo ve Yönetmen, Ülkü Erakalın,
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım Birlik Film/Müfit İlkiz

Oyuncular: Zerrin Egeliler, Enver Çokgör, Tevhit Bilge, Nizam Ergüden, Tarık Şimşek, Tugay Toksöz, Aliye Rona, Gülten Kaya, Handan Adalı, Cesur Barut, Renan Fosforoğlu

Konu: Zerrin bir sürü erkekle beraber olmaktadır. Hepsi ile sahte nikahlar yap-mıştır, Onları oyalamakta ve paralarını sızdırmaktadır. Altı kocasına rağmen genç bir doktora aşık olur. Mutlaka doktor ile birlikte olmak ister. İlk olarak muayene olmaya gider. Sonunda doktorla birlikte yedi kocası olur. Ama idare etmekte artık iyice zorlanmaya başlamıştır.


YAZ DEFTERE “SARI ÇİZMELİ” (1979)


Senaryo ve Yönetmen: Engin Temizer
Kamera: Erhan Canan
Yapım: Mert Film/İbrahim Mertoğlu

Oyuncular: Kâzım Kartal, Figen Han, Tarık Şimşek, Aylin Berkay, Ata Saka, Ayşe Gül, Tevhid Bilge, Hakkı Kıvan, Cesur Barut,

Konu: İstanbul’a çalışmaya gelen hem çalışan ve kadınlarla da ilişkiye giren bir hamalın hikayesi.

YATAKTAN YATAĞA (1979)



Yönetmen: C. Engin Temizer
Kameraman: Erhan Canan
Yapım: Mert Film/İbrahim Mertoğlu

Set Ekibi: Nizam Ergüden, Ekrem Çınaroğlu, Ercan Akyıldırım, Nejat Buvan, Işık Şefi: Mehmet Varol, Reji Asistanı: Demir Elsunar, Kamera Asistanı: Ufuk Özbay, Prodüksiyon Amiri: Cihat Karahan,

Oyuncular: Zerrin Egeliler, Meral Banu, Yaşar Yağmur, Oktar Durukan, Kudret Karadağ, Çetin Başaran, Nizam Ergüden, Yusuf Çetin, Burcu Çiler, Meral Banu

Konu: Zerrin ve kız kardeşi alkolik ve işsiz üvey babalarının baskısı altında yaşayan iki kız kardeştir. Çalışıp kazandıkları para-ları üvey babaları içkiye yatırmakta ve kardeşlere eziyet emektedir. Bir gün babaları para karşılığında kendilerini satmaya kalkınca Zerrin babasını öldürür ve evden kaçar.


YATAK HiKAYEMiZ/Gönül Oyunu (1979)



Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Osmanlı Film / Mehmet Karahafız

Prodüksiyon Amiri: Cihat Karahan,

Oyuncular: Zerrin Egeliler, Bülent Kayabaş, Yüksel Gözen, Turgut Özatay, Sami Hazinses, Handan Adalı, Meral Banu, Nilgün Ceylan,

Konu: Zerrin yaşlı ve şişman iş adamı kocasının kredi alması, borçlarının erte-lenmesi için kendisini teslim eden bir kadındır. Kocası ise, erkekliği olmadığı için ve işleri hal olsun diye bu duruma göz yummaktadır. Zerrin bir gün kocası-nın arkadaşına aşık olur.

YANMIŞIM (1979)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Erdoğan Tünaş, Hulki Saner
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım: Saner Film/Hulki Saner

Oyuncular: Ercan Turgut, Canan Perver, Erol Taş, Ali Şen, Renan Fosforoğlu, Madelet Tibet, Coşkun Göğen

Konu: Minibüs şoförü Ercan annesiyle babasıyla yaşamaktadır. Bahar’a aşıktır. Ailesi onun artık Bahar’la evlenme za-manının geldiğini hatırlattıkça Ercan onlara minibüs sahibi olmadan evlenmeyeceğini tekrarlamaktadır. Bütün hayali gıcır, gıcır bir minibüs almaktır. İki sevgili aralarda buluşmakta, el ele tutuşup şarkılar söyleyerek tarlalarda deniz kenarlarında dolaşmaktadırlar. Yine bir gün gezerlerken bir kuyumcu vitrini önünde dururlar. Bahar bir kolyeyi çok beğenmiştir. Vitrine bakıp konuşurlarken dükkandan Ercan’ın patronunun oğlu Ömer çıkar ve onları içeri davet eder. Bahar’ın ağabeyinin Almanya’ya gitme vakti gelmiştir. Ayrılırlarken Ercan’a kız kardeşini emanet eder. Babam hep onu zengin birine vermek istiyor ama o senin Ercan der. Ömer çok çapkındır, şehre evli sevgilisiyle buluş-maya gidecektir. Babası Ercan’a gü-vendiği için onunla parça almaya gidecekleri yalanını uydurur. Ercan müşkül durumda kalmıştır. Ömer sevgilisinin evinde Ercan minibüste onu beklemektedir. Kadının kocası onları yakalayınca Ömer paniğe kapılıp adamı vurur. Hayallerindeki minibüse kavuşacak olan Ercan suçu üstüne alır. Polis Ercan’ı götürürken Bahar gelir, Ercan’la vedalaşır. Onlar uzaklaşır uzaklaşmaz Ömer gelir. Bahar’a Ercan’a para verecektim gittiler mi diye numara yapar. İyi kalpli adamı oynar. Baharlar çok sıkışıktır, o ay kirayı bile ödeyemezler. 

Henüz Almanya’dan da para gelmemiştir. Bahar tek bileziğini satmak mecburiyetinde kalır. Ömer’in kuyumcu dükkanına gider ve anlatır. Ömer biz Ercan’la kardeş gibiyiz, bileziğini al tak ve bu parayı da al git kiranı öde der. Bahar kanmıştır. Ercan hapishanenin ağası Erol ağabey ile dost olmuştur. Erol ağabey onu çok sevmiştir. Korumaktadır ama Ömer’in yerine hapis yattığı için da kızmaktadır. Bahar ve arkadaşları işe giderken arabasıyla Ömer onları takip etmektedir. Kızlardan biri Bahar madem bu çocuk Ercan’ın arkadaşı beni tanıştırsana diye tutturur. Ömer hep Bahar’ın peşindedir. Bahar babasıyla mücadele etmekte, Ercan hapiste çile çekmektedir. Yine bir gün Ömer, Bahar’ı işe bırakmak ister araba-sına alır deniz kenarına götürür. Ona güzel bir altın kolye hediye eder. Güya Bahar’ın derdini dinlemektedir. Oradan evine götüren Bahar’a içki içirir, sarhoş olan Bahar uyandığında Ömer’in koynundadır. Kahrolmuştur, oradan kaçar uçurumun kenarında Ömer onu yakala-mıştır. Bahar çılgın gibidir. O günden sonra Bahar oraları terk etmiştir. Ercan annesine söz verir, onu bulmasını ister Erol bey adamlarını seferber etmiştir. Bahar bulunur. Ercan’a söyleyemez. Sonunda senin Bahar çamura batmış der. Evet Bahar temizlik işlerinde çalışa-cağını zannettiği bir randevu evine ser-maye olmuştur. Ercan onu almaya gi-der, Bahar çok acı çekeceksin benim yüzümden deyince Ercan hala onu sevdiğinden söz eder. Ona hiç hediye almadığını, ama annesinin baş örtüsünü ona getirdiğini söyleyip başına örter. Sarılırlar, Bahar’la Ercan aşklarının başla-dığı yerlere dönerler. Bahar bahçede meyve toplamaktadır. Ercan da ona doğru gelmektedir ki Almanya’dan dönen her şeyi öğrenen Bahar’ın yoldan çıktığına inanan ağabeyi çıka gelir. Bahar bir şeyden habersiz özlediği abisine koşar. Ağabeyi Bahar’ı bıçaklar. Bahar Ercan’ın kolları arasında onu ne kadar çok sevdiğini ve kızına merhamet etmesini söylerken can verir. Ercan Bahar’ın mezarı başındadır. Polislerle birlik-te Bahar’ın ağabeyi gelir. Ömer"’ de öldürmüş olan ağabeyin yanına küçük yeğeni Gül vardır. O da onu Ercan’a emanet etmek ister gözyaşları içinde çocuğu Ercan’a verir."


YALNIZ KALP (1979)




Senaryo ve Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Foto Direktörü: Erhan Canan
Yapım: Rimel Film

Teknik Ekip: Hüseyin Turan, Bülent Etren, İbrahim Aydın, Şimşek Işık Servisi: Şef: Ergun Şimşek, Kamera Asistanı: Ender Turgut, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Ahmet Kuru, Ziya Uçak, Recep Çakmak, Negatif Montaj: Mustafa Karataş,

Oyuncular: Zerrin Egeliler, Hadi Çaman, Bülent Kayabaş, Renan Fosforoğlu, Diler Saraç, İlknur Avcı

Konu: Zerrin nişanlısı ile evlenme aşama-sındadır. Ancak sevgilisi pasif ve sakin birisidir. Bir akşam yemeğinde sevgilisinin bir arkadaşına rastlarlar. Adam oldukça çekici ve yakışıklıdır. Üstelikte oldukça cüretkardır. Zerrin’i evine davet eder. Zerrin büyülenmiştir ve adamın evine gidip, adamla sevişir. Ancak evlilik öncesi yaptığı bu olay Zerrin’de kötü duygular uyandırır.

1 Mart 2020 Pazar

VUR VUR KAÇ KAÇ (1979)


Yönetmen: Engin Temizer
Senaryo: Yavuz Figenli
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Tınaz Film/Fikret Tınaz

Oyuncular: Bülent Kayabaş, Emel Aydan, Sami Tunç, Nur-Ay, Tevfik Şen, Burcu Çiler, Çetin Başaran

Konu: Gizi kalmış bir cinayeti aydınlatan bir polisin öyküsü.

VAY BAŞIMIZA GELENLER (1979)




Yönetmen: Zeki Alasya
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera: Hüseyin Özşahin
Yapım: Özer Film/Enver Özer

Oyuncular: Zeki Alasya, Metin Akpınar, Şemsi İnkaya, Adile Naşit, Süleyman Turan, Memduh Ün, Selim Naşit, Necdet Yakın

Konu: Aynı mahallede yaşayan bir grup kafadar paha biçilmez mücevherleri çalmak için soygun planı yaparlar. Ancak oldukça sakar ve amatördürler. Üstelik soyacakları yer çok iyi korunmaktadır.

VATANDAŞ RIZA (1979)


Yönetmen: Cüneyt Arkın
Senaryo : Safa Önal
Kamera: İzzet Akay
Yapım : Ticaretim Film/Cüneyt Arkın

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Rıza), Betül Arkın (Zehra), Murat Arkın (Murat), Osman Seden (Necdet Çelikel), Sümer Tilmaç (Cengiz Çelikel), Kadir Savun (Kahveci Feyzullah), Hüseyin Peyda (Arabacı Rıfkı), Nejat Özbek (Muhsin), Gürol Ünlüsoy, Mehmet Kemal (Cumhuriyet Gaz. Yetkilisi), Hüseyin Kutman (Danışman), Tevfik Şen (Hüseyin), Renan Fosforoğlu (Köfteci İsmail), Orhan Alkan (Polis), Ahmet Açan (Avukat), Ali Demirel (İcra Memuru),

Konu: 1979 yılı İstanbullunun gecekondu semtlerinden birinde açılır bu baş yapıt . Türkiye’de yaşayan her sıradan insandan biridir Vatandaş Rıza Emeği, Teri, Kalbiyle var ettiği dünyasının yuvasını inşa etmektedir. Her insanın kendi dünyasının, ona mutluluk veren yaşama gücünü aldığı abartısız, gösterişsiz , sade bir hayatın, bir ailenin kesitidir bu bölüm. Sanayi imparatoru Necdet Çelikel in “hasta ruhlu” oğlu Cengiz “keyif” için küçük mutluluklarla beslenen insanların dünyalarını yıkmayı bir saplantı haline getirmiştir.Bu saplantının son hedefi de Vatandaş Rızanın yuvasıdır . Gecekonduyu arabasıyla yerle bir eder. Bu tip eylemlerde o kadar rahat bir tavır sergilemektedir ki yaptıklarını babasına anlat-maktan çekinmez. Yakalanmak korkusu, suçlu olduğunun farkına varmak gibi bir düşüncesi yoktur çünkü o güne değin sorumlusu olduğu hiçbir olaydan ötürü hesap sorulmamıştır ona . Vatandaş Rıza hakkını yasalar yoluyla mahkemede arar. Görgü şahidi olan tüm komşuları mahkemede sırt çevirirler. 

Sırt çevirenler satılmıştır diye düşünülebilir ama aslında hepsi de muhtaçtır çünkü dünyalarını kilitleyip kalan çıkmazdan onları kurtara-bilecek bir umut yoktur. Vatandaş Rıza'nın yıkılan gecekondusu onların umudu olmuştur ancak bu umut kısa vadeli bir mutluluğun sahte görüntüsüdür sadece. Vatandaş Rıza kimilerine göre yalnız kalmış bir adamdır . Gücün parayla kıyaslandığı bir topluluk içerisinde bir “böcek” kadar ufak bir insandır. Ancak özgür bir toplumda vatandaşlık hakkının olduğunun bilincinde kimseye eğilmeyecek kadar mert bir insandır. Yıkılan evi için teklif edilen parayı kabul etmez, tek isteği suçlunun suçunu kabul etmesidir.Bu isteğin yerine getirilebilmesi ise yalnız gerçek bir vatandaşın göze alabileceği bir mücadeleyle mümkün olacaktır. Başına gelen olayı gazete yoluyla kamuoyuna duyurmaya çalışır . 

Gazeteler için bu tip bir haber toplumun ilgisini çekmeyecek kadar basittir. Manşetlerde yer almaz. Mücadelesini kendi başına sürdürmek için gazetelerde duyuramadığı sesini bildiriler yoluyla halka duyurmaya çalışır. Yargıtay’a davanın yeniden görülmesi için yaptığı başvuru reddedilir. Artık yapabileceği son bir şey vardır… Taksim meydanı ardından Atatürk heykelinin önünde olmak üzere dört günlük bir zaman diliminde tüm ülkeyi yerinden oynatacak bir eylem başlar. Vatandaş Rıza açlık grevine başlar. Bu gerçekten Haklı Olan ve Mert bir insanın direnişidir. O ana kadar kendisine sırt çeviren gazeteler, yakın çevresi ve olay karşısında umursamaz gibi görünen halk bir anda o güne kadar “Küçük” gözüken bu insanın soylu eylemine kulak verir. 

Vatandaş Rıza’nın eylemi direnişinin görüntüsü, kelimelerin kifayetsiz kaldığı yüreğinin sesi ise gazetelerin manşetleri olmuştur. Gazetelerin desteğiyle yürütülen sanayi imparatoru Necdet Çelikel’in kirli servetinin deşifre edilmesi hakkındaki yazı dizileri sonucunda o güne kadar “böcek” olarak gördüğü patron kendi geleceğiyle oğlu arasında seçim yapmak zorunda kalır ve oğlunu kendi elleriyle adalete teslime zorlar. Çünkü artık yalnız olan insan sanayi patronudur. Bir adet olarak küçük düşündüğü Vatandaş Rıza binlerce adet olmuştur. Halk Rızadan yanadır. Vatandaş Rıza kısıtlı bir bütçeyle gerçekleştirilmiş gibi görünse bile içerdiği fikirler,

Cüneyt Arkın ve ailesinin filmde de bir aile olarak çizdiği mükemmel kompozisyon, paranın insanlığın önünde olduğunu savunan karşıt görüşün karakterleri olan Osman Seden ve Sümer Tilmaç'ın performansı ve Cahit Berkay – Uğur Dikmen ortaklığında gerçekleştirilmiş konunun dramatik yapısını tamamlayan müzikleriyle Arkın filmografisinin çok değerli örneklerinden birisidir. İnsanın var olması dahi dünyaya verilmiş en büyük hediyedir ve kendi içindeki büyüklüğü keşfedebilen bir insan bu soyluluğu içinde yaşadığı halka da çekinmeden gösterebilmelidir çünkü bu insanda aslında diğerlerinden farklı “özel” veya “seçilmiş” bir kişi değildir .

 … Taksim meydanı ardından Atatürk heykelinin önünde olmak üzere dört günlük bir zaman diliminde tüm ülkeyi yerinden oynatacak bir eylem başlar. Vatandaş Rıza açlık grevine başlar. Bu gerçekten Haklı Olan ve Mert bir insanın direnişidir. O ana kadar kendisine sırt çeviren gazeteler, yakın çevresi ve olay karşısında umursamaz gibi görünen halk bir anda o güne kadar “Küçük” gözüken bu insanın soylu eylemine kulak verir . Vatandaş Rıza’nın eylemi direnişinin görüntüsü , kelimelerin kifayetsiz kaldığı yüreğinin sesi ise gazetelerin manşetleri olmuştur. Gazetelerin desteğiyle yürütülen sanayi imparatoru Necdet Çelikel’in kirli servetinin deşifre edilmesi hakkındaki yazı dizileri sonucunda o güne kadar “böcek” olarak gördüğü patron kendi geleceğiyle oğlu arasında seçim yapmak zorunda kalır ve oğlunu kendi elleriyle adalete teslime zorlar. Çünkü artık yalnız olan insan sanayi patronudur. Bir adet olarak küçük düşündüğü Vatandaş Rıza binlerce adet olmuştur. Halk Rızadan yanadır. Vatandaş Rıza kısıtlı bir bütçeyle gerçekleştirilmiş gibi görünse bile içerdiği fikirler,

Cüneyt Arkın ve ailesinin filmde de bir aile olarak çizdiği mükemmel kompozisyon, paranın insanlığın önünde olduğunu savunan karşıt görüşün karakterleri olan Osman Seden ve Sümer Tilmaç ın performansı ve Cahit Berkay – Uğur Dikmen ortaklığında gerçekleştirilmiş konunun dramatik yapısını tamamlayan müzikleriyle Arkın filmografisinin çok değerli örneklerinden birisidir . İnsanın var olması dahi dünyaya verilmiş en büyük hediyedir ve kendi içindeki büyüklüğü keşfedebilen bir insan bu soyluluğu içinde yaşadığı halka da çekinmeden gösterebilmelidir çünkü bu insanda aslında diğerlerinden farklı “özel” veya “seçilmiş” bir kişi değildir . (www.cuneytarkin.com)


► Filmin başarısızlığı şurada: "Vatandaş Rıza" fantezi malzemeyi içeren bir senaryoya dayanıyor. Ama Arkın'ın yaptığı ne tam gerçekçi bir çalışma, ne de bir fantezi. İkisinin karışımı garip bir film bu. "Vatandaş Rıza"da ne iş adamını, ne gösterilen baskı ya da sömürüyü (ki iş adamı zararı fazlasıyla ödemeyi öneriyor öyküde), nede ona karşı mücadele-yi somut olarak ciddiye olanak var. Bir fantezi olaraksa film fazla ciddi.

Usta yönetmen benzeri bir konudan nefis bir toplumsal taşlama filmi çıkarabilirdi. Arkın'ın ki ise, tatsız tuzsuz, insana dudak büktüren, başarısız bir deneme olmuş. Demirci ustası Rıza'yı Taksim Anıtı dibinde, şık bir takım elbise ve iyi taranmış saçlarla bir artist gibi onur davası için, açlık grevi yaparken hatırlamak güldürüyor doğrusu bizi. (Nezih Coş Aydınlık, 24 Kasım 1979)

*Arkın "Vatandaş Rıza" filmiyle, iyi niyetle giriştiğinde ve filmlerinde kendini değil de öyküsü, özellikle de toplumsal konuları ön plana aldığında olumlu işler yapabileceğini gösteriyor. Ayrıca Yeşilçam'da bunca yılı boşuna geçirmediğini en azından anlatım dilini öğrendiğini kanıtlıyor. Filmine koyduğu yer yer doğru sözler, toplumdan aktardığı gerçekçi tablolar hem etkileyici, hem düşündürücü. (Ersin Pertan Milliyet Sanat Dergisi, S: 345, 26 Kasım 1979)

* Sinema tarihinde tutkuyla, inançla doğmuş filmler vardır, az sayıda da olsa ... "Vatandaş Rıza" bunlardan biri. Safa Önal'ın bu senaryosunu çok beğenen Arkın, yapımcılığı da kendi yüklenerek, başrolleri Arkın ailesi arasında bölüştürerek filmi tamamlamış. Filmin sevilmesini, anlaşılmasını, beğenilmesini öylesine istiyor ki... Arkın'ın filmi üstüne yargısına tümüyle katılmak zor olsa da, filme belli bir sempatiyIe yaklaşmaya çağırıyor tutumu ... kolay harekete getiremediği bir Türkiye'de yaşıyoruz.

Arkın'ın filmi, bu açılardan biraz güncelliğin gerisinde kalıyor. Kamuoyu oluşturmayı pek güzel işleyen özellikle 1940'ların Amerikan sinemasını anıştırıyor. (TV'de de gösterilen bir dizi Frank Capra güldürüsünü anımsamak yeter.) Ancak bu eksikliklerine karşın tümüyle yanlış bir film değil bu... Tam tersine, örgütsel savaşımın yanı sıra hala birey olarak da yapacak şeyler olduğunu, yanlış gidiş karşı durmanın bireysel direnmeden örgütsel çabaya giden bir yoldan geçtiğini anımsatması doğru. Bu açılardan, Arkın’ın filmini belli bir düzeye ulaşmış, bildirisi kısmen de olsa geçerliliğini koruyan iyi niyetli çaba olarak almak gerekiyor. Taksim meydanında başlayan açlık grevinin Bakırköy anıtından geçerek Sarayburnu'nda sonuçlanması gibi mantık yanlışlarına karşın, "Vatandaş Rıza",' sinemamız için hoşgörüyle karşılanması gereken dürüst ve ilginç bir deneme ... “Atilla Dorsay, “ Sinemamızın Umut Yılları” syf. 254


ÜÇ TATLI BELA (1979)




Yönetmen: Cüneyt Arkın
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Sezer Film/Berker İnanoğlu

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Meral Orhonsay, Süleyman Turan, Ali Şen, Nejat Gürçen, Adnan Mersinli, Nevzat Okçugil, Enver Erdoğan, Banu, Hakkı Kıvanç, Ferhat Önal

Konu: Soygunlara karışan üç arkadaşın öyküsü.


ÜÇ SEVGİLİM (1979)




Senaryo ve Yönetmen: Savaş Eşici
Kamera: Erhan Canan
Yapım: Barış Film/Savaş Eşici

Oyuncular: Dilber Ay, Müge Güler, Zafir Saba, Cesur Barut, Seda Sevinç, Gül Sevim, Suna Sezer, Çiğdem Deniz

Konu: Karısı tarafından öldürülen çapkın bir köylünün büyük kentteki erotik maceraları.