Yönetmen: Cüneyt Arkın
Senaryo : Safa Önal
Kamera: İzzet Akay
Yapım : Ticaretim Film/Cüneyt
Arkın
Oyuncular: Cüneyt Arkın (Rıza), Betül Arkın
(Zehra), Murat Arkın (Murat), Osman Seden (Necdet Çelikel), Sümer Tilmaç
(Cengiz Çelikel), Kadir Savun (Kahveci Feyzullah), Hüseyin Peyda (Arabacı
Rıfkı), Nejat Özbek (Muhsin), Gürol Ünlüsoy, Mehmet Kemal (Cumhuriyet Gaz. Yetkilisi),
Hüseyin Kutman (Danışman), Tevfik Şen (Hüseyin), Renan Fosforoğlu (Köfteci
İsmail), Orhan Alkan (Polis), Ahmet Açan (Avukat), Ali Demirel (İcra Memuru),
Konu: 1979 yılı İstanbullunun gecekondu
semtlerinden birinde açılır bu baş yapıt . Türkiye’de yaşayan her sıradan
insandan biridir Vatandaş Rıza Emeği, Teri, Kalbiyle var ettiği dünyasının
yuvasını inşa etmektedir. Her insanın kendi dünyasının, ona mutluluk veren
yaşama gücünü aldığı abartısız, gösterişsiz , sade bir hayatın, bir ailenin
kesitidir bu bölüm. Sanayi imparatoru Necdet Çelikel in “hasta ruhlu” oğlu
Cengiz “keyif” için küçük mutluluklarla beslenen insanların dünyalarını yıkmayı
bir saplantı haline getirmiştir.Bu saplantının son hedefi de Vatandaş Rızanın
yuvasıdır . Gecekonduyu arabasıyla yerle bir eder. Bu tip eylemlerde o kadar
rahat bir tavır sergilemektedir ki yaptıklarını babasına anlat-maktan
çekinmez. Yakalanmak korkusu, suçlu olduğunun farkına varmak gibi bir düşüncesi
yoktur çünkü o güne değin sorumlusu olduğu hiçbir olaydan ötürü hesap
sorulmamıştır ona . Vatandaş Rıza hakkını yasalar yoluyla mahkemede arar. Görgü
şahidi olan tüm komşuları mahkemede sırt çevirirler.
Sırt çevirenler
satılmıştır diye düşünülebilir ama aslında hepsi de muhtaçtır çünkü dünyalarını
kilitleyip kalan çıkmazdan onları kurtara-bilecek bir umut yoktur. Vatandaş
Rıza'nın yıkılan gecekondusu onların umudu olmuştur ancak bu umut kısa vadeli
bir mutluluğun sahte görüntüsüdür sadece. Vatandaş Rıza kimilerine göre yalnız
kalmış bir adamdır . Gücün parayla kıyaslandığı bir topluluk içerisinde bir
“böcek” kadar ufak bir insandır. Ancak özgür bir toplumda vatandaşlık hakkının
olduğunun bilincinde kimseye eğilmeyecek kadar mert bir insandır. Yıkılan evi
için teklif edilen parayı kabul etmez, tek isteği suçlunun suçunu kabul
etmesidir.Bu isteğin yerine getirilebilmesi ise yalnız gerçek bir vatandaşın
göze alabileceği bir mücadeleyle mümkün olacaktır. Başına gelen olayı gazete
yoluyla kamuoyuna duyurmaya çalışır .
Gazeteler için bu tip bir haber toplumun
ilgisini çekmeyecek kadar basittir. Manşetlerde yer almaz. Mücadelesini kendi
başına sürdürmek için gazetelerde duyuramadığı sesini bildiriler yoluyla halka
duyurmaya çalışır. Yargıtay’a davanın yeniden görülmesi için yaptığı başvuru
reddedilir. Artık yapabileceği son bir şey vardır… Taksim meydanı ardından
Atatürk heykelinin önünde olmak üzere dört günlük bir zaman diliminde tüm
ülkeyi yerinden oynatacak bir eylem başlar. Vatandaş Rıza açlık grevine başlar.
Bu gerçekten Haklı Olan ve Mert bir insanın direnişidir. O ana kadar kendisine
sırt çeviren gazeteler, yakın çevresi ve olay karşısında umursamaz gibi görünen
halk bir anda o güne kadar “Küçük” gözüken bu insanın soylu eylemine kulak
verir.
Vatandaş Rıza’nın eylemi direnişinin görüntüsü, kelimelerin kifayetsiz
kaldığı yüreğinin sesi ise gazetelerin manşetleri olmuştur. Gazetelerin
desteğiyle yürütülen sanayi imparatoru Necdet Çelikel’in kirli servetinin
deşifre edilmesi hakkındaki yazı dizileri sonucunda o güne kadar “böcek” olarak
gördüğü patron kendi geleceğiyle oğlu arasında seçim yapmak zorunda kalır ve
oğlunu kendi elleriyle adalete teslime zorlar. Çünkü artık yalnız olan insan
sanayi patronudur. Bir adet olarak küçük düşündüğü Vatandaş Rıza binlerce adet
olmuştur. Halk Rızadan yanadır. Vatandaş Rıza kısıtlı bir bütçeyle
gerçekleştirilmiş gibi görünse bile içerdiği fikirler,
Cüneyt Arkın
ve ailesinin filmde de bir aile olarak çizdiği mükemmel kompozisyon, paranın
insanlığın önünde olduğunu savunan karşıt görüşün karakterleri olan Osman Seden
ve Sümer Tilmaç'ın performansı ve Cahit Berkay – Uğur Dikmen ortaklığında
gerçekleştirilmiş konunun dramatik yapısını tamamlayan müzikleriyle Arkın
filmografisinin çok değerli örneklerinden birisidir. İnsanın var olması dahi
dünyaya verilmiş en büyük hediyedir ve kendi içindeki büyüklüğü keşfedebilen
bir insan bu soyluluğu içinde yaşadığı halka da çekinmeden gösterebilmelidir
çünkü bu insanda aslında diğerlerinden farklı “özel” veya “seçilmiş” bir kişi
değildir .
… Taksim meydanı ardından Atatürk heykelinin önünde
olmak üzere dört günlük bir zaman diliminde tüm ülkeyi yerinden oynatacak bir
eylem başlar. Vatandaş Rıza açlık grevine başlar. Bu gerçekten Haklı Olan ve
Mert bir insanın direnişidir. O ana kadar kendisine sırt çeviren gazeteler,
yakın çevresi ve olay karşısında umursamaz gibi görünen halk bir anda o güne
kadar “Küçük” gözüken bu insanın soylu eylemine kulak verir . Vatandaş Rıza’nın
eylemi direnişinin görüntüsü , kelimelerin kifayetsiz kaldığı yüreğinin sesi
ise gazetelerin manşetleri olmuştur. Gazetelerin desteğiyle yürütülen sanayi
imparatoru Necdet Çelikel’in kirli servetinin deşifre edilmesi hakkındaki yazı
dizileri sonucunda o güne kadar “böcek” olarak gördüğü patron kendi geleceğiyle
oğlu arasında seçim yapmak zorunda kalır ve oğlunu kendi elleriyle adalete
teslime zorlar. Çünkü artık yalnız olan insan sanayi patronudur. Bir adet
olarak küçük düşündüğü Vatandaş Rıza binlerce adet olmuştur. Halk Rızadan
yanadır. Vatandaş Rıza kısıtlı bir bütçeyle gerçekleştirilmiş gibi görünse bile
içerdiği fikirler,
Cüneyt Arkın ve ailesinin
filmde de bir aile olarak çizdiği mükemmel kompozisyon, paranın insanlığın
önünde olduğunu savunan karşıt görüşün karakterleri olan Osman Seden ve Sümer
Tilmaç ın performansı ve Cahit Berkay – Uğur Dikmen ortaklığında gerçekleştirilmiş
konunun dramatik yapısını tamamlayan müzikleriyle Arkın filmografisinin çok
değerli örneklerinden birisidir . İnsanın var olması dahi dünyaya verilmiş en
büyük hediyedir ve kendi içindeki büyüklüğü keşfedebilen bir insan bu soyluluğu
içinde yaşadığı halka da çekinmeden gösterebilmelidir çünkü bu insanda aslında
diğerlerinden farklı “özel” veya “seçilmiş” bir kişi değildir . (www.cuneytarkin.com)
► Filmin başarısızlığı
şurada: "Vatandaş Rıza" fantezi malzemeyi içeren bir senaryoya
dayanıyor. Ama Arkın'ın yaptığı ne tam gerçekçi bir çalışma, ne de bir fantezi.
İkisinin karışımı garip bir film bu. "Vatandaş Rıza"da ne iş adamını,
ne gösterilen baskı ya da sömürüyü (ki iş adamı zararı fazlasıyla ödemeyi
öneriyor öyküde), nede ona karşı mücadele-yi somut olarak ciddiye olanak var.
Bir fantezi olaraksa film fazla ciddi.
Usta yönetmen benzeri bir
konudan nefis bir toplumsal taşlama filmi çıkarabilirdi. Arkın'ın ki ise,
tatsız tuzsuz, insana dudak büktüren, başarısız bir deneme olmuş. Demirci
ustası Rıza'yı Taksim Anıtı dibinde, şık bir takım elbise ve iyi taranmış
saçlarla bir artist gibi onur davası için, açlık grevi yaparken hatırlamak
güldürüyor doğrusu bizi. (Nezih Coş Aydınlık, 24 Kasım 1979)
*Arkın "Vatandaş
Rıza" filmiyle, iyi niyetle giriştiğinde ve filmlerinde kendini değil de
öyküsü, özellikle de toplumsal konuları ön plana aldığında olumlu işler
yapabileceğini gösteriyor. Ayrıca Yeşilçam'da bunca yılı boşuna geçirmediğini
en azından anlatım dilini öğrendiğini kanıtlıyor. Filmine koyduğu yer yer doğru
sözler, toplumdan aktardığı gerçekçi tablolar hem etkileyici, hem düşündürücü. (Ersin
Pertan Milliyet Sanat Dergisi, S: 345, 26 Kasım 1979)
* Sinema tarihinde tutkuyla, inançla doğmuş filmler vardır, az
sayıda da olsa ... "Vatandaş Rıza" bunlardan biri. Safa Önal'ın bu
senaryosunu çok beğenen Arkın, yapımcılığı da kendi yüklenerek, başrolleri
Arkın ailesi arasında bölüştürerek filmi tamamlamış. Filmin sevilmesini,
anlaşılmasını, beğenilmesini öylesine istiyor ki... Arkın'ın filmi üstüne
yargısına tümüyle katılmak zor olsa da, filme belli bir sempatiyIe yaklaşmaya
çağırıyor tutumu ... kolay harekete getiremediği bir Türkiye'de yaşıyoruz.
Arkın'ın filmi, bu açılardan
biraz güncelliğin gerisinde kalıyor. Kamuoyu oluşturmayı pek güzel işleyen
özellikle 1940'ların Amerikan sinemasını anıştırıyor. (TV'de de gösterilen bir
dizi Frank Capra güldürüsünü anımsamak yeter.) Ancak bu eksikliklerine karşın tümüyle
yanlış bir film değil bu... Tam tersine, örgütsel savaşımın yanı sıra hala
birey olarak da yapacak şeyler olduğunu, yanlış gidiş karşı durmanın bireysel
direnmeden örgütsel çabaya giden bir yoldan geçtiğini anımsatması doğru. Bu
açılardan, Arkın’ın filmini belli bir düzeye ulaşmış, bildirisi kısmen de olsa
geçerliliğini koruyan iyi niyetli çaba olarak almak gerekiyor. Taksim
meydanında başlayan açlık grevinin Bakırköy anıtından geçerek Sarayburnu'nda
sonuçlanması gibi mantık yanlışlarına karşın, "Vatandaş Rıza",'
sinemamız için hoşgörüyle karşılanması gereken dürüst ve ilginç bir deneme ...
“Atilla Dorsay, “ Sinemamızın Umut Yılları” syf. 254”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder