Powered By Blogger

26 Mart 2020 Perşembe

SENSİZLİĞE ALIŞACAĞIM (1985)


Yönetmen: Şahin Gök
Senaryo Safa Önal
Görüntü Yönetmeni Erhan Canan
Yapım Umut Film/Abdurrahman Keskiner

Oyuncular: Gökhan Güney, Seda Sayan, Bülent Kayabaş, Funda Fırat, İ. Hakkı şen, Yüksel Gözen, Sevilay Ergun, Küçük Yıldız: İlknur Danışman (d:1979),

Konu: : Film, evli bir erkekle genç bir kız arasındaki aşkı konu alır. İkisi de ünlü birer şarkıcı olan Gökhan ve Seda’nın yolları bir konser turnesinde kesişir. Gökhan evli ve bir çocuk babasıdır. Öte yandan Seda’nın da bir ilişkisi vardır, ancak mutsuz bir yaşam sürmektedir. Gökhan ilk görüşte Seda’dan etkilenir. Turne boyunca ikili arasında duygusal bir yakınlaşma olur. Bununla birlikte Gökhan’ın amacı gönül eğlendirmektir. Ancak işler Gökhan’ın plânladığı gibi gitmeyecektir. (Hasan Sakın

SENSİZ YAŞAYAMAM (1985)




Senaryo ve Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Foto Direktörü: Sedat Ülker
Yapım: Doğan Film/Erdoğan Gözen

Set Teknisyenleri: İbrahim Tekin, Baki Soğukpınar, Renk Uzmanı: Sa-bahattin Hoşsöz, Negatif Montaj: Ali Berkan, Montaj: Sedat Karadeniz, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Prodüksiyon Amiri: Erol Deniz, Reji Asistanı: Mesut Taner, Kamera Asistanı: Ahmet Servidal, (Sineray Film Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Mahmut Tuncer, Şehnaz Dilan, Pembe Mutlu, Salih Kırmızı, Eray Özbal, Ajlan Altuğ, Şeref Çokşeker, Selahattın Fırat, Rüya Güneş

Konu: Arkadaşının sevgilisine göz koyan bir gencin aşkı.

SEKRETER (1985)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Suphi Tekniker
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Yapım: Uzman Filmcilik/Ferit Turgut, Kadir Turgut

Yönetmen Yardımcısı: Faruk Turgut, Işık Şefi: Turgut Köse, Yapım Asistanı: Ramazan Denizhan, Kamera Asistanı: Hamza Develi, Kurgu: Mevlut Koçak, Set Ekibi: Hüseyin Ünlü, Alaattin İzgü, Işıklandırma Yönetmeni: Turgut Köse, Laboratuvar Şefi: A. Tümay Rızai, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Ses Mühendi-si: Erkan Esenboğa, (Sineray Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Hülya Avşar (Hülya), Tolga Savacı (Erkut), Güzin Doğan (Filiz), Ali Sururi (Ragıp Saka), Neriman Köksal (Erkut’un annesi), Mühip Arcıman, Gül Vergon (Hülya’nın annesi), Yüksel Gö-zen, Ertuğrul Bilda, Aynur Akarsu (Belkıs), Selahattin Fırat (Hülya’nın babası), Baykal Kent, İhsan Devrim,

Konu: Zengin bir iş adamının oğlu ile hayatını çalışarak kazanan bir sekreterin hikayesi iki genç birbirine aşık olur araya engeller girer


SATMIŞIM ANASINI (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Foto Direktörü: Mükremin Şumnu
Yapım: Metro Film/Zeki Kafalı

Renk Uzmanı: Aslan Tektaş, Reji Asistanı: Handan Adalı, Set Teknisyenleri: Ahmet Kavak, Cavit Aydın, Ender Işık Servisi: Mehmet Çakar, Sesleri Alan: Kunt Tulgar, Seslendirme Yönetmeni: Ayşin Atav, Mü-zik Direktörü: Taşkın Sabah, Yapım Yönetmeni: Cihat Karahan, Jenerik: Uğur Perveroğlu, Koordinatör: Aziz Sarıkaya, Kunt Film Stüdyosunda hazırlanmış, ve seslendirilmiştir

Oyuncular: Adile Naşit (Adile), Ünsal Emre, Nilgün Saraylı, Filiz Ersürer (Filiz), Turgut Özatay, Süheyl Eğriboz (Şakir), Erdinç Akbaş (Erdinç), Merih Fırat (Merih), Renan Fosforoğlu (Şadi), Diler Saraç (Diler), Handan Adalı, Hüseyin Kutman, Taşkın Sabah (Taşkın), Baki Tamer (Hakim) , Şeref Çokşeker, Oktar Durukan, Taşkın Sabah,

Konu: Film, gündelikçi bir kadının öyküsünü konu alır. Evlere gündelikçi olarak giden Adile herkesin sevgisini kazanmış yaşlı bir kadındır. Tek amacı insanları mutlu etmek olan Adile ailesiyle sorunlar yaşar. İki kardeşi ve kocalarıyla bir konakta yaşayan Adile öteden beri enişteleriyle anlaşamamaktadır. Enişteleri konağın satılması için baskı yapsa da Adile direnir. Bununla birlikte ailesiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle Adile çevresini mutlu etmeye kendini adamıştır. Ancak sorunları hep erteleyen Adile kardeşlerinin ihanetine uğrayacaktır. (Hasan Sakın)

SARI BELA (1985)


Yönetmen: Şahin Gök
Senaryo  Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Yapım: Topkapı Film/Yaşar Tunalı

Set Teknisyenleri: İbrahim Uğurlu, Giray Alpan, Kadir Kök, Laboratuvar Şefi: A. Tümay Rızai, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Kurgu: İsmail Kal-kan, Prodüksiyon Amiri: Mustafa Doğan, Yardımcı Yönetmen: Jan Brindizi, Sineray Film stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Banu Alkan, Hakan Balamir, Reha Yurdakul, Ali Tutal, Kadir Kök, Haşmet Zeybek, Mustafa Doğan, Giray Alpan,

Konu: Yaşlı meyhanecinin genç ve güzel karısı vardır. Bir gün meyhaneye yakışıklı ve genç bir soyguncu gelir. Kadın ve adam bir olup, meyhaneci kocayı ortadan kaldırmak isterler.


[1]  James M. Cain’in (1982-1977) romanından David Mamet’in (1947) senaryosuyla 1981 yılında çekimi yapılan ve Bob Rafelson’un (1933) rejisiyle yurdumuzda Kasım 1981’de gösterime giren “The Postman Always Rings Twice” (Postacı Kapıyı İki Defa Çalar) filminden uyarlama. Daha önce de 1946 yılı yapımı ile Amerika’da (USA) gösterime giren bu ikinci çekim filmde rol alan oyuncular; Jack Nikholsan (1937), Jessica Lange (1949), John Colicos (1928-2000), oynamışlardır.


SANA ÖYLE HASRETiM Ki “YUNUS GİBİ” (1985)




Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Kamera: Erhan Canan
Editör: Aziz Sarıkaya
Yapım: Metro Film/Zeki Kafalı

Oyuncular: Faruk Tınaz, Meral Orhonsay, Bülent Bilgiç, Pembe Mutlu, Bülent Kayabaş, Neriman Köksal, Yüksel Gözen, Tuluğ Çizgen

Konu: Meral ve Pembe ana kızdır ikisi de Faruk'a aşıktır olaylar bir birini izler.

PATRON DUYMASIN (1985)


Yönetmen: Zeki Alasya
Senaryo: Yalçın Yelence
Kameraman: Abdullah Gürek
Yapım: Özer Film/Enver Özer,

Reji Asistanı: Süreyya Tezel, Kamera Asistanı: Ali Utku, Yardımcı Yönetmen: Tolgay Ziyal, Set: Erdal Sümer, Ömer Babu, Murat Özlük, Seslendiren: Erkan Aktaş, Işıklar: Kahraman Kongur, Montaj ve Senkron: Nevzat Dişiaçık, Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Çalışkan, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Zeki Alasya (Şakir), Metin Akpınar (Erol), Selim Naşit (Seyfi), Güzin Doğan (Semra), Cihat Tamer (Galip Şenhisar), Nezim Tuncay (Rıfkı Bey), Ali Avaz (Muharrem), Fatoş Sezer (Alev), Sami Hazinses (Çaycı Murtaza), Ali Yalaz (müfettiş), Suat Sungur (çaycı çırağı), Ferdi Altuner (Hayri Bey), Burçin Terzioğlu, Danslar: Tülay Karaca

Konu: İş başvurusu sırasında tanışan ve yakın arkadaş olan iki kafadar, işe başladıkları ilk gün kovulmaktan son anda kurtulurlar. Çalışanlara göz açtırmayan Müdür Galip Bey, iki kafadarı işten atmak için fırsat kollarken hastaneye kaldırılır. Erol götürdüğü kahvenin içine yanlışlıkla fare zehiri kattığını öğrenir ve patronun bu yüzden hastalandığını sanarak telaşa düşer. Kısa sürede iyileşen Galip Bey ise işçilere baskıyı arttırınca iki kafadar bu kez Galip Bey’i kaçırıp eve hapsederler ve komik olaylar birbiri ardına sıralanır.

PARAMPARÇA “Hükmedenler” (1985)


Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Foto Direktörü: Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu

Yönetmen Yardımcıları: Muzaffer Hiçdurmaz, Gül Erbil, Kamera Asistanı: Mustafa Kuzu, Işık Şefi: A. Salim Yaşar, Ar Direktör: Sohban Koloğlu, Sesleri alan: Erkan Esenboğa, Montaj Revizyon: Mehmet Bozkuş, Negatif Montaj: Ali Berkant, Sedat Karadeniz, Senkron: Cevat Sezer, Renk Uzmanları: Sabahattin Hoşsöz, A.Tümay Rızai, Prodüksiyon Amiri: Fehmi Tengiz, Prodüksiyon Temsilcisi: Adnan İrkut, Prodüksiyon ekibi: Adnan İrkut, Necati Şimşek, Laboratuvar: Armağan Köksal, Selahattin Kılıççeken, Şems Tokgöz, Set Teknisyenleri: Ercan Akyıldırım, Erdal Güner, Kemal Altun, (Sineray stüdyolarında renklendirilip, seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Tarık Akan, Gülşen Bubikoğlu, Cüneyt Arkın, Sevtap Parman, Orhan Günşıray, Mürvet İşsever, Ahmet Aşan, Süheyl Eğriboz, Faruk Savun, İbrahim Kurt, Kadir Kök,

Not: Filmin hafriyat sahneleri, Doğuş İnşaat ve Ticaret A.Ş ile Tunçbilek Dekobaş Şantiyesinde çekilmişitir.

Konu: Bir araba kazası, genç ve güzel doktor Ümran’ın (Gülşen Bubikoğlu) otomobiliyle çarptığı Cemil’le (Cüneyt Arkın) tanışmasına neden olur. Kısa sürede genç kıza aşık olan Cemil, Ümran’la evlenmek ister. Ümran kararsız-dır. Zengin işadamı Sabri’nin yanında çalışan Tayfun (Tarık Akan) ise patronun kızı Çiğdem’le nişanlı ama mutsuz-dur. Sonunda Çiğdem’den ayrılan Tayfun işinden de istifa eder. Yakın arkadaşı Cemil’in yanına gider. Cemil bir işi için Ankara’ya gitmeden önce Tayfun’a birine aşık olduğunu anlatır. Bu arada Sabri ve kızı Çiğdem Tayfun’un izini bulur. Ümran’sa bir gün Tayfun’la karşılaştığında çok şaşırır. Çünkü Tayfun Ümran’ın eski sevgilisidir. Cemil’le evlenmek istemeyen Ümran yeniden kavuştuğu Tayfun’la evlilik planları yapar. Tayfun Cemil’in sevdiği kızın Ümran olduğunu anlamıştır. Cemil’in Ümran’dan vazgeçmeye hiç niyeti yoktur. Çiğdem ve babası Tayfun’un yanına gider. Cemil onlara her şeyi anlatır. Ümran da Çiğdem’le Tayfun ilişkisini öğrenir. Ümran, Tayfun’u öldürmeye yeminli Cemil’le bu cinayetten vazgeçmesi koşuluyla evlenir. Tam bu esnada Çiğdem kaza geçirir ve bir süre kötürüm kalır. Sabri Tayfun’a kızıyla evlenmesi için yalvarır. Üzgün ve küskün Tayfun teklifi kabul eder ve işine geri döner. Cemil’in işleri kötüye gitmektedir. Ümran Tayfun’la görüşür ve onu Cemil’le uğraşmaması için ikna eder. Oysa bu randevuya Çiğdem tanık olmuş ve Cemil’e haber uçurmuştur bile. Tayfun Çiğdem’in kötürüm olmadığını öğrendiği gün Ümran’la kaçar. Cemil onları bulursa da sonuçta bağışlar. Ama unuttukları bir şey vardır. Sabri, kızı ve adamları peşlerinden gelmiştir ve tek amaçları vardır; Ümran’ı, Tayfun’u ve Cemil’i öldürmek…
www.cuneytarkin.com)

PARANIN ESİRİ (1985)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Sedat Ülker
Yapım: Beyoğlu Film/Erol Şenbecerir

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Hülya Avşar, Kenan Kalav, Zümrüt Cansel, Kadir Savun, Hüseyin Peyda, Nevzat Okçugil, Seda Yıldız, Tevhit Bilge, Ayten Güneş,

KONU: Kenar mahallede Başak ve Kaya birbirlerini seven iki gençtir. Kaya müzisyendir. Henüz az para kazanmaktadır. Bir gün yurt dışına gidip oralarda müziği sayesinde çok para kazanabileceği bir fırsat eline geçer. Başak`a bir haber bile vermeden çeker gider. Başak kırılır. Sonra, Murat çıkar karşısına. Murat, yakışıklı, zengin ve güçlüdür. Birbirlerine aşık olurlar. Evlenirler. Başak`ın Kaya`a olan aşkı gün geçtikçe tükenir. Ve bir gün biter. Günün birinde, Kaya döner. Ama Başak artık ona karşı hiçbir şey hissetmemektedir. Kaya bunu kendine yediremez ve Başak`ın kocası Murat`ın yeğeni ile intikam olsun diye beraberlik kurar.

PARA BABASI (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Hulki Saner
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Yapım: Saner Film/Hulki Saner

Oyuncular: İlyas Salman, Pembe Mutlu, Yusuf Sezgin, Tuluğ Çizgen, Cem Erman, Baykal Kent, Zümrüt Cansel, Kadir Savun, Hüseyin Peyda, Nevzat Okçugil, Seda Yıldız, Tevhit Bilge, Ayten Güneş

Konu: Ali sokaklarda aylak, aylak gezer, şarkı söyler, araba yıkar, parklarda uyur, araba yıkmacısında çalışır. Ali’nin Nuri adında samimi bir arkadaşı vardır. Bedia zengindir ve onu tavlamaya çalışır. Kör bir kadın ve kardeşi vardır, evine haciz gelmiştir. Ev sahibi Ali’nin patronudur. Yanına gelir, ona idare etmesini ister, Ali haftalığını almaya gelir onun durumunu öğrenince parasını ona verir. Ali, Nuri ile Bedia’yı kardırmak için plan yapmışlardır. Ali kendini Nuri’nin amcansını oğlu olarak tanıtacak ve amcasının öldüğünü mirasının ona kaldığını söyleyerek, Bedia’dan para alacaklardır. Bu arada Bedia ve Ali birbirlerini tanımamaktadırlar. Durakta dolmuş beklerler. Aynı dolmuşa binerler ve Ali şoförle konuşurken bütün planlarını anlatır, Bedia durumu anlar. Bedia eve gelir Nuri’ye kızar. Nuri alttan alır. Ali bağırarak eve gelir. Nuri gelmemesini işaret eder ama Ali planlarını uygulamaya başlar. 

Bedia’nın sırtı dönük olduğu için Ali onu tanımaz Bedia dönünce Ali şaşırır. Bunları evden kovar. Bir bankanın Reklam parası dağıtma işi vardır. Ali bu işi yapacaktır. Bu arada soyguncular gelir, sahte paraları alır, Ali gerçek paraları dağıtmaya başlar. Dilenciye para verir dilenci koşarak parayı alır kaçar. Sahilde kör bir kadın ve kardeşi vardır. Kadın intihar etmek üzeredir. Ali ve Nuri onu kurtarıp evine getirirler. Doktor çağırırlar. Çocuk bavuldaki paraların gerçek olduğunu söyler herkes sevinir. Bu arada soyguncularda paranın peşindedir. Ali’nin hayatı değişir. kızlarla Hilton otelinde havuz başına gider, kızlarla alem yapar. Nuri, Bedia’nın yanına gelerek olanları anlatır. Bedia affeder. Ali kızlarla eğlenirken soyguncular gelir ve onu tanırlar peşine düşerler yakalayıp ofislerine götürür ve işkence yaparlar. Bedia ve Nuri evlenmektedir. Şahit Ali’dir. Onun gelmesini beklemektedirler. Ali ve soyguncular gelirler. Ali bu nikah kıyılamaz der. Çünkü kıyılırsa bütün paralar Bedia’nın olacaktır. 

Kargaşadan faydalanan Ali ve Nuri kaçarlar, soyguncular peşlerinden gider. Sokakta kaçarlar, Bedia da gelmiştir. Soyguncuları tek başına döver. Ali ile Nuri seyreder. Soyguncular kaçar. Tekrar nikaha giderlerken Kör kız gelir Ameliyat olmuş gözleri açılmıştır. Nuri’yi Ali zannederek sarılır. Bedia karışıklığın sebebini sorar. Nuri açıklar. Kız Ali’ye gider sarılır. Araba yıkama yerini satın alan Ali Gelecektir, Rıfat panik halindedir. Ali eskort ile gelir arabadan iner Kız arabadan gülerek onları izler. Rıfat Ali’"yi tanımaz önünde eğilir. Rıfat hazır ola geçer, Hortum ister hortumla Rıfat’ın her tarafını ıslattırır. Ali tekrar arabaya biner ve Kızla beraber nikah için giderler


ÖLÜM YOLU (1985)


Yönetmen: Halit Refiğ
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Senaryo: Erdoğan Tünaş, Fuat Özlüer
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu 
Yönetmen Yardımcısı: Muzaffer Hiçdurmaz, Seçkin Yaşar, Kamera Asistanı: Mustafa Kuzu, Işık Şefi: Ali Salim Yaşar, Işık Ekibi: Murat Omay, Kadir Dökmeci, Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu, Dublaj Yönetmeni: Devrim Parscan, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Montaj: Mehmet Bozkuş, Negatif Montaj: Ali Berkant, Renk Uzmanı: Saba-hattin Hoşsöz, Laboratuvar: A. Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Prodüksiyon Amiri: Fehmi Tengiz, Prodüksiyon Ekibi: Adnan İrkut, Necati Şimşek, (Sineray Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Kadir İnanır, Hülya Avşar, Tanju Gürsu, Dinçer Çekmez, Coşkun Göğen, Erol Tezeren, Necip Tekçe, İhsan Yüce, Sümer Tilmaç, Bülent Ufuk, Ümit Belen, Hüseyin Güler, Mürüvvet İşsever,

KONU: Cezaevine nakledilmekte olan Mehmet (Kadir İnanır), Haydar (Tanju Gürsu), Ali (Erol Tezeren), Nuri (Coşkun Göğen), Mahmut (İhsan Yüce), Arap (Necip Tekçe) ve Sabri (Dinçer Çekmez) adlı mahkumlar, yolda kaza geçirip kaçarlar. Nişanlısı ile oradan geçmekte olan Zeynep’i (Hülya Avşar) durdurup nişanlısını öldürdükleri genç kızı rehin alırlar. Peşlerine düşen polisi de öldürüp bir dağ evine saklanırlar. Zeynep’in babasından fidye isterler. Bu arada Nuri ve Sabri Zeynep’i sürekli taciz etmekte, Mehmet ise genç kızı korumaktadır. Komiser Kenan (Sümer Tilmaç) telefon konuşmasını dinleyip fidyenin verileceği yeri öğrenir. Mahmut ve Arap’ı baskında ele geçirir. Mehmet ve diğerleri yer değiştirir ve girdikleri evin sahibi Ömer, eşi ve çocuğunu da rehin alır. Ömer bir fırsatını bulup polise haber verir. Mehmet iyi davrandığı için genç kız bir tek ona güvenir. Bu arada Sabri Ömer ve tüm ailesini öldürür. Hepsi Ali’nin bildiği bir kulübeye sığınır. Ali köyüne gider. Nuri ve Sabri Haydar’la Mehmet’ten kurtulma planı yapar. Zeynep’le Mehmet birbirlerini sevmişlerdir. Geceyi birlikte geçirirler. Ali köyünde yakalanır. Radyodan bunu duyan Mehmet, Haydar, Nuri ve Sabri yine yer değiştirir. Şehre yiyecek için inen Nuri de yakalanır. Zeynep’e saldıran Sabri’yi Mehmet öldürür. Polis yerlerini bulup baskına gelir. Haydar polisleri oyalar ve vurulur. Mehmet’le Zeynep kaçar, evliymiş gibi otele yerleşir. Başka ülkeye kaçmak için tekne çalarlar. Tekne sahibinin haber verdiği polis otelde Mehmet’i sıkıştırır. Zeynep sevdiği adamın ölmesini istemez, onu teslime ikna eder. Boş silahla dışarı çıkan Mehmet’i komiser Kenan vurur. Zeynep kader kurbanı sevgilisinin cansız bedenine sarılır, kalır…

" Erler Film'in özellikle Erdoğan Tünaş imzasını taşıyan bu tür iş filmlerine gitmiyorum. Gitmeyi gerektirmiyor bu filmler, Türker İnanoğlu. Erdoğan Tünaş ve de yönetmenleri (Halit Refığ, Orhan Elmas ya da bir başkası, fark etmez) sanırım bizim bu filmleri görüp yazmamızı da beklemiyorlar (yoksa bekliyorlar mı?). Bir rastlantı sonucu izlemek durumunda kaldığım "Ölüm Yolu", bende şu temel izlenimi bıraktı.

1985'in Halİt Refığ’i iddiasız, boyutsuz iş filmleri yapmayı kabul etmiş, söyleyecek sözü olmayan (ya da sözü varsa bile ertelemiş) bir 'yorgun savaşçıdır. Bir zamanların bitmez tükenmez kuramsal tartışmaları da, 'Ulusal Sinema" savlan da, "Bir Türke Gönül Verdim" ya da "Fatma Bacı" gibi bildiri, düşünce tanıyan filmler de, "Aşk-ı Memnu" nun olgunluğu da, sanki talihsiz bir "Yorgun Savaşçı" serüveninin ağırlığı altında ezilip tuzla buz olmuştur. Eskisinin tersine Refiğ, senaryoya katılmak şöyle dursun, senaryoyu elden bile geçirme isteği (ya da gücü) duymamakta, Erler Film klişelerinin ruhsuz, cansız kişilerini resimlendirmekle yetinmektedir. Senaryodaki kimi 'bariz' komiklikleri bile gidermeye yeltenmemektedir; Örneğin filmdeki iki değişik ve ikisi de birbirinden dramatik olaydan sonra (birinde Hülya manyak' Coşkun’un tecavüzüne uğramıştır, öbüründe ise uçurumdan aşağı düşmüştür), evet, bu İki olaydan sonra, Kadir İnanır, büyük bir ciddiyetle şöyle der Hülya'ya: "Geçmiş olsun"!.. Bu filmi gördükten sonra, bize de bir zamanların iddialı, tutuklu, hırslı yönet-meni Halİt Refığ'e aynı şeyi söylemek kalıyor: 'Geçmiş olsun!...


OYUN BİTTİ (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen
Görüntü Yönetmeni: Mükremin Şumlu
Müzik: Kadir Şeker
Yapım: Ajans Arı/Taner Öz

Oyuncular: Şehriban Gül, Bülent Bilgiç, Engin Aksu, Turgut Özatay, Kemal Çap-raz, Cemal Orman, Yılmaz Kurt

Konu: Babasından miras kalmış kimsesiz bir kızla, çadır tiyatrosunda palyaçoluk yaparken kendisini zengin müteahhit olarak tanıtan üçkağıtçı bir gencin öyküsü anlatılmaktadır.

► Bu filmin çekimler sırasında Bülent Bilgiç film ücretinden arta kalan para verilmezse, seti bırakacağını söylüyordu. Yapımcı Taner Öz (Vahi Öz’ün oğlu “şimdi yaşamıyor) sözüne güvenilir ve kadrodaki her kişi parasını zamanında alır, hiç bir zorluk çıkmazdı. Belli ki ortada o an için ufak bir problem vardı. Prensiplerinden ödün vermeyen yönetmen, bu baş kaldırı karşısında filmi Bülent Bilgiç olmadan da bitirebileceğini biliyordu. Ve Necati Bilgiç ortada bırakılır film setine minibüslerle gidilerek çekime başlanır. Sahne B. Bilgiç’in sevgilisiyle (Şehriban Gül) buluşacağı ve ona evlenme teklif edeceği bir sahnedir. Zaten N. Bilgiç bu sahnelerin onsuz çekilemeyeceği düşüncesiyle restini çekmiştir. 

Bundan sonrasını Yönetmen Oğuz Gözen şöyle anlatmaktadır. “Filmdeki setçilerden birini amorstan Bülent’in yerine oynatacak, yakın plan ve tekrarlarını diyalog değiştirerek bu sahneye kaydıracaktım. Boyu posu tıpkı Bülent’e bezmeyen işçiye Bülent’in kıyafetlerini giydirerek ve berberde de saçlarını da Bülent gibi kestirerek. Ortaya yeni bir Bülent çıkarmıştım. Ve bundan sonra Bülent’i Şehriban’la tanıştırmış, filmdeki kötü adamlarla dövüştürmüş ve gereken sahneleri çekip bitirmiştim. Artık Bülent Bilgiç bile filmi seyrederken hangi sahnede oynayıp hangi sahnede oynamadığını teşhis etmesi bile imkansız hale gelmişti. Bu Bülent’le ilk ve son çalışmamız olmuştu.” (Orhan Oğuz, “Bir Yeşilçam Masalı”)

14 NUMARA (1985)


Yönetmen: Sinan Çetin
Senaryo: Sinan Çetin, Ömer Uğur (İrfan Yalçın'ın "Genelevde Yas" adlı romanından)
Görüntü Yönetmeni : Cem Molvan
Özgün Müzik: Barış Manço, “Kurtaran Ekspres
Yapım: Plato Film/Sinan Çetin

Oyuncular: Hakan Balamir, Serpill Çak-maklı, Bülent Bilgiç, Keriman Ulusoy, Nilüfer Aydan, Özlem Tekçe, Hikmet Gül

KONU: Yaprak köyünden gelip geneleve sermaye olmuştur. Çalıştığı evin en genç ve güzel kızıdır. Aynı evde çalışan Zargananın hasta ruhlu dostu Arap Yaprak ile ilgilenilr. Zargana ölünce Arap, Yaprağın başına dert olur. Kaba kuvvetle himayesine alır, Yaprak çaresizdir. Yaprak genelevde tanıştığı önce müşterisi sonra sevgilisi olan Necmi’yi sever. Necmi de Yaprak'a aşıktır. Evlenmek istemektedir. Arap buna karşı çıkar, Necmi’yi tehdit eder, Yaprak'ı döver. Yaprak Necmi ile düğün hazırlığı yaparken, Arap tarafından bıçaklanarak yaşamını yitirir.

22. Antalya Film Şenliği'nde "En iyi fim" seçildi.

►Sinan Çetin "En iyi Yönetmen" ,
►Hakan Balamir ise "En Başarılı Erkek Oyuncu" ödülü aldı.

*Antalya Şenliği birincisi "Dul Bir Kadın'dan sonra, bu kez ikinci gelen film "14 Numara" gösterime girdi. Ve tıpkı "Dul Bir Kadın" gibi, belli sinemasal nitelikler içerse de, yine de Türk sinemasının günümüzde eristiği düzey içinde, ilginç olmanın ötesine geçip tam bir başarıya erişemiyor bu film... Sinan Çetin, oldukça uzun bir aradan sonra yaptığı filmini, İrfan Yalçın'ın "Genelevde Yas" isimli romanına da-yandırmış. Taşradan gelip geneleve düşmüş Yaprak isimli bir kadının serüveni bu... Yaprak, çalıştığı evin en genci, en güzeli. Hikâyesi, diğer genelev kadınlarınkinden pek farklı değil. Sonu da... Görmüş geçirmiş genelev kadını Zargana'nın bin bir numarayla başa çıkabildiği, yarı kaçık Arap, Yaprak'la ilgilenmekte gecikmiyor. Zargana'nın ölümü üzerine bu ilgi bir ilişkiye dönüşüyor. Diğer yandan, kadınsız toplumumuzda kimileyin genelev kadınlarına bile yönelebilen delikanlı sevgilerinden biri Yaprak'ı buluyor, temiz bir genç, Necmi, onu teliyle duvağıyla genelevden alıp evinin kadını" yapmak istiyor. Ali Yapraklın "kötü kaderi", onu kapıda beklemektedir...

"Genelevde Yas", okuduğumda beni pek etkilemeyen, oldukça düz, yalın, giderek sığ bir roman denemesiydi. Sinan Çetin, bundan coşkulu, "pitoresk", yüreği atan bir film yapmayı denemiş. Çetin'in o heyecanlı, yerinde duramaz, kıpır kıpır kişiliği füme de sinmiş sanki. Sinema yaşamı aralıklarla süren, kendini bir türlü Yeşilçam’a tam anlamıyla kabul ettiremeyen Sinan Çetin, sanki bu filmle "yönetmenliğini kanıtlamak", sinema bilgisini göstermek, hem özgün, hem de "iş yapacak" bir film kotarabileceğini kanıtlamak islemiş." Sinan Çetin, "14 Numara"da belki bunları gerçekten de kanıtlıyor. Filmi ödüller aldı, Antalya'da ikinciliğin yanı sıra en iyi yönetmen de seçildi. Ayrıca filmi duyduğuma göre iyi iş de yapıyor. Ama insan filmi izledikten sonra geriye baktığında ne türden bir hikâye izlemiş olduğunu düşününce düş kırıklığına uğruyor. Çetin, ilginç, değişik, kendine özgü birkaç kişilik yaratmayı, bunların arasındaki ilişkileri gergin, sinirli, gerilim dozu yüksek sahnelerle vermeyi, genelev gibi Türk toplumu için hala çok önemli bir kuruma, geçmişteki "Vesikalı Yarim", "Baraj" vb. gibi filmlerden daha gerçekçi biçim-de yaklaşmayı bilmiş. 

Ancak anlatılan hikâye, asıl özüne indirgendiğinde, Türk yazını ve sineması içindeki tipik, alışılmış "genelev duyarlığının ötesine geçip çağdaş bir çizgiye ulaşamıyor. Sonunda belalısı tarafından, teli duvağı İçinde vurulan genelev kadını, "kader değişmez" temasının "genelev kadınının kaderi hiç değişmez" çeşitlemesini bir kez daha işleyen geleneksel, giderek tutucu bir öykü değil mı? Sinan Çetin, kimi genelev filmlerinin "pembe gerçekçiliğinden uzaklaşmak istemiş. Ama bu kez ters yönde bir abartmaya düşmüş. Sokağın çamurundan evin pisliğine, her şey öylesine çirkin, kötü. iç burucu ki! Filmin açılış bölümündeki çok ilginç belgesel çaba, bu nedenle aşırı bir dram atizasyona, haydi sözcükten korkmayalım, melodrama gelip dayanıyor. Her şey, etkili olsun, "pitoresk" olsun diye uğraşılmış... Zargana'nın "patetİk" kişiliğinden Arap'ın çılgın öfkesine, bu tutum kişilere de yansımış. Her şey bir doz fazla, bir doz abartılmış gibi... Sinan Çetin trenleri de çok seviyor anlaşılan (ben de severim). Ama habire yinelenen tren motifi, aşırı kullanımı bir yana, işlevsel bile değil. Çünkü sonunda Yaprak'ın "kaderini belirleyen, trenle aile namusunu temizlemek için İstanbul'a gelen ağabey değil... Final bölümü ise, oldukça uzun tutulmuş bîr ağır çekim içinde, sanki geç kalmış bir Feckİnpah etkisini sinemamıza taşıyor. Ama son dönemde daha çok, yalın, sade, "ekonomik" anlatımlara yönelen kişisel beğenimiz nedeniyle "14 Numaraya belki biraz haksızlık ettik. Sinan Çetin'in bu heyecanı, içtenliği, "patetik" olanı arayışı, sinemamız için aslında önemli bir kazanç. Biraz denetlenmesi kaydıyla. Biraz 'rol kesen" Keriman Ulusoy pek değil, ama Özellikle Hakan Balamir, çok zor bir rolün hakkım veren usta işi bir oyun veriyor. Barış Manço'nun müziği de, Çetin'in amaçladığı stilize, destansı anlatıma uymuş. Kuşkusuz son söz yine seyircinin olacak... “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”


ONLAR DA SEVDİLER (1985)



Senaryo ve Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Görüntü Yönetmeni: Serdar Servidal
Yapım: Metro Film/Zeki Kafalı

Oyuncular: Vahdet Vural, Şehnaz Dilan, Yılmaz Köksal, Meral Boduroğlu, Gönül Bayhan, Turgut Özatay

Konu: Film, bir pavyonda dansözlük yapan kadınlara âşık olan iki köylü gencin öyküsünü konu alır. Vahdet ve Kasım küçük bir köyde çiftçilik yapan iki gençtir. Ürettikleri sebzeleri satmak amacıyla sık sık şehre giden iki arkadaşın şehirdeki tek eğlencesi ise hovardalık yapmaktır. Bu seferlerden birinde bir pavyona giren ikili dansözlük yapan Arzum ve Nihal’e âşık olunca başlarına gelmedik kalmaz. Pavyondan olaylı şekilde kovulan iki genç, âşık oldukları kadınlara ulaşmaya çalışır. Bu yüzden pavyona yeniden girebilmek için türlü yollara başvuracaktır. (Hasan Sakın)



O KADINLARDAN BiRi (1985)


Senaryo ve Yönetmen: Ülkü Erakalın
Foto Direktörü: Mükremin Şumlu
Koordinatör: Aziz Sarıkaya
Yapım: Metro Film/Zeki kafalı

Yapım Yönetmeni: Cihat Karahan, Set Teknisyenleri: Ahmet Kavak, Cavit Aydın, Işık Mazhar Eröz, Şef: Hüseyin Kılıç, Yardımcısı: Osman Koşkan, Reji Asistanı: Handan Adalı, Laboratuvar: Tümay Rızai, Şemsi Tokgöz, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Montaj, Senkron: Cevat Sezer, Negatif Montaj: Ali Berkan, Ömer Aksu, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Seslendirme Yönetme-ni: Ayşin Atav, Koordinatör: Aziz Sarıkaya, (Sineray Stüdyolarında hazırlanmış ve renklendirilmiştir)

Oyuncular: Bulut Aras, Deniz Akbulut, Nuri Alço, Saltuk Kaplangı, Handan Adalı

Konu: Filmde, kocasının ilgisizliği yüzünden farklı arayışlar içerisine giren bir kadının hikâyesi anlatılır. Büyük bir şirketin sahibi olan Turgut sürekli iş seyahatlerine çıkar. Seyahatleri bir süre sonra karısı Serpil’le sorun yaşamasına neden olur. Serpil kocasından bulamadığı ilgiyi şirketin elemanlarından Yalçın’da aramaya başlar. Turgut, karısının kendisini aldattığını öğrense de bilmiyormuş gibi davranır. Bununla birlikte karısına karşı öteden beri kin duyan Turgut, farklı hesaplar peşindedir. (Hasan Sakın)