Senaryo ve Yönetmen: Memduh
Ün
Görüntü Yönetmeni: Orhan
Oğuz
Konuşmalar (Diyalog): Bülent
Oran, Kemal Sunal, Memduh Ün
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün
Yardımcıları: Adem Ayral,
Melahat Cengiz, Kamera Yardımcısı: Necdet Kaygın, Set Ekibi: Kemal
Kundak, Yılmaz Sengelli, Sesleri alan: Necip Sarıcıoğlu, Montaj: Memduh
Ün, Işık Şefi: Recep Biçer, Senkron: Necdet Tok, Negatif
Montaj: Mustafa Kul, Laboratuvar: Mustafa Yıldız, Selahat-tin Kaya,
Renk Uzmanı: Hikmet Ku-yucu, Prodüksiyon Müdürü: Reha Yurdakul, Prodüksiyon
Yardımcısı: Günay Girik,
(Lale Film stüdyosunda hazırlanmış, yeni stüdyoda
seslendirilmiştir.)
Oyuncular: Kemal Sunal, Nilgün Saraylı, Reha
Yurdakul, Sevil Üstekin, Fatoş Sezer, Ekrem Dümer, Ahmet Turgutlu, Renan
Fosforoğlu, Nejat Gürçen, Necdet Yakın, Acslan Altın, Tuncer Sevi, Seyfettin
Karadayı, Zeki Sezer, Osman F. Seden, Memduh Ün, Muzaffer Civan, Ekrem Dümer,
Osman Seden, Çocuk Yıldız: Ece Alton
Konu: Kemal geçinmek için bin bir türlü iş
yapan, futbol meraklısı bir gençtir. Ekmeğini taştan çıkaran delikanlı, bir gün
bir kenara bırakılmış, kundakta bir bebek bulur. Ona acır ve yanına alır; bakar
büyütür.
Memduh Ün
Anlatıyor:
Garip'in
konusunu ellili yıllarda seyretti-ğim küçük bir kız çocuğunun baş rolünü
üstlendiği Yasemin adlı bir Mısır filminden aldım, çok büyük ticari başarı
sağlamış bir filmdi. Yasemin, Charlie Chaplin'in Yumurcak'ının uyarlamasıydı
aslında. Ama erkeği kız yapmış, konuyu daha derinleştirmişlerdi. Bu konuyu
Kemal'e iki sene boyunca defalarca teklif ettim. Yanaşmadı. Bir çocukla
oynamaktan korkuyordu sanıyorum, çocuk rol çalar diye düşünüyordu herhalde.
Sonunda peki dedi. Ben de çoğu filmimde olduğu gibi Bülent Oran'ı Levent'teki
evimize kapadım. Bülent öğleye kadar çalışıyor, sonra çıkıyor, aldığı öteki
senaryolarla uğraşıyordu. Akşam geliyor, bizde kalıyordu. Sabah kaldığımız
yerden devam ediyorduk.
Film 25 iş gününde çekildi.
Ticari başarısı, çok iyiydi. Filmi bugün yeniden seyrettiğimde, bu filmime
karşı haksız davranmışım duygusu geldi. Çünkü çok düzgün çekilmiş bir film bu.
Benim iyi filmlerim arasına girmesi gereken bir film. Komedi sahnelerini yüzüme
gözüme bulaştırmamış komedi havasından melodrama geçişi de iyi ayarlamışım.
Ama film gösterime
girdiğinde, çoluk çocukla pek buluşmadı. Salon sahipleri böyle demişlerdi.
Sinemaya çok sayıda çocuk girmemiş çünkü. Açıklamasını kolayca yapabilirim
bunun. Filmin ancak belli blr bölümü, yani baş taraftaki sahneler çocukların ve
Kemal Sunal filmlerinin hedef kitlesinin hoşuna gidecek türdendi sonlarda film
drama dönüşüyordu. Filmin baştaki temposu, ortalarda biraz düşer gibi oluyor,
ama ondaki trajik durumları seyirciye daha iyi yaşatabilmek için gerekli. Flmin
so-nundaki mahkeme sahnesi de çok başarılı Ağlamamak mümkün değil.
Kemal Sunal
büyük bir oyuncu. "Eşşoğlu eşşek" diyerek, atasözlerini tersine
çevirerek şöhret olmuş biri değil asla. Gerçek oyunculuğunu bu filmde
görüyoruz. Kemal bir filminde bir kadın oyuncuyla oynadığı zaman, kolay kolay
onunla bir daha oynamazdı. Belki de dedikodudan korkuyordu, eşini çok seven,
ailesine çok bağlı biriydi. İçe dönük bir yaşam sürerdi. Beraber o kadar içki
içmemize beraber olmamıza karşın iç dünyasından fazla bir şeyler sızdırmazdı.
Filmdeki kadın rolü pek
önemli değildi. Aradık ve Nilgün Saraylı'yı bulduk. Bahar Öztan'ın kardeşiydi.
Orta karar bir oyuncuydu. Filmde de idare etmiş, rolü sakatlamamış.
(“Memduh
Ün Filmlerini Anlatıyor, Vadullah Taş Kabalcı yayınları, Ağustos
2009-İstanbul”)