Powered By Blogger

7 Nisan 2020 Salı

ÇOCUKLAR ÖLMEMELİ (1987)


Yönetmen: Hasan Karcı
Senaryo Cemil Uysal
Görüntü Yönetmeni Hüseyin Çakıroğlu
Yapım: Akay Film Hüseyin Ererez, Hüseyin Çakıroğlu
Set Ekibi: Ekrem Çınaroğlu, Azmi Murat, Işık Şefi: Mazhar Eröz, Prodüksiyon Amiri: Savaş Asyalı, Kamera Asistanı: Hakan Canan, Yönetmen Asistanı: Melih İzmirli, Laboratuvar Şefi: Selahattin Kaya, Montaj, Senkron: Yusuf Aldırmaz, Negatif Montaj: Mustafa Kul, Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu, Ses Asistanı: Göksenil Güngör, Seslendirme Yönetmeni: Esen Günay, Lale Film Stüdyolarında hazırlanmış ve seslendirilmişti

Oyuncular: Yalçın Gülhan, Özlem Onursal, Figen Arık, Yusuf Çetin, İhsan Yüce, Sabahat Işık, Yaşar Dirican, Küçük Yıldızlar: Aslı Asyalı, İlker Asyalı, Birtanem

Konu: Küçük yaşlarda hastalanan bir çocukla, onu kurtarmak için yaşamını hastahane kapılarında geçiren yoksul olan böbrek satıcısı babanın dramatik öyküsü.

ÇİL HOROZ (1987)


Yönetmen Süreyya Duru
Senaryo: Macit Koper (Oktay Rıfat'ın aynı isimli oyunundan uyarlama)
Görüntü Yönetmeni: Muzaffer Turan, Salih Dikişçi
Yapım: Murat Film/Süreyya Duru
Müzik: Nedim Otyam

Oyuncular: Hülya Avşar (Ayten) Selçuk Özer (Şoför Hasan), Tulu Çizgen (Sultan), Ayla Algan (Sıdıka), Savaş Yurttaş (Arif Enişte), Sedat Savtak (Ahmet)

Konu: Gecekonduda yaşayan üç kız kardeşin öyküsü. Kardeşlerden en büyüğü (Ayla Algan) evli, ortancası (Tuluğ Çizgen) ise dul ve mutsuz bir kadındır. Bir gençle ilişkisi olan en küçük kardeş (Hülya Avşar), dul ablasıyla dost hayatı yaşayan şoför Hasan'ın (Selçuk Özer) da kendisinde gözü vardır. Talihsiz kız, kaçtıkça Hasan üzerine gelir... Ayrıca baba-sının kocası da (Savaş Yurttaş) baldızını rahat bırakmaz. Fırsat buldukça saldırgan hareketlerini sürdürür. Şoför Hasan'ın niyeti ciddidir. Evlenmek ister. Ama dul abladan da bir türlü vazgeçmez.

ÇEMBER (1987)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Gürsoy
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Sahra Film/Şahabettin Yılmaz

Oyuncular: Hakan Ural, Arzu Aydın, Mu-rat Soydan, Coşkun Göğen, Derya Timu-çin, Arzu Şahin, Serap Alkaner, Melek Bozkurt

Konu: Bir defile için Bodrum’a giden manken kızlar, birer birer öldürülürler. Ve sonuçta kızları öldüren katil ortaya çıkartılır

ÇARK / ÖLMESİ LAZIMDI (1987)


Yönetmen: Muzaffer Hiçdurmaz
Senaryo: Haşmet Zeybek, Bekir Yıldız , Tarık Akan, Muzaffer Hiçdurmaz
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Ererez
Müzik: Cahit Berkay, Cem Karaca
Yapım: Burak Film/ Kaya Ererez, Sungur Esen, İbrahim Mertoğlu

Eser: Bekir Yıldız, Set Amir: Erdal Sümer, Yardımcıları: Recai Sümer, Aziz Kıskaç, Işık şefleri: Recep Bi-çer, İbrahim Sabuncu, Işık yardımcıları: Fazlı Sekizler, Kaan Güner, Sü-leyman Ilbaz, Şevki Tatlı, Matibo: Fehmi Acar, Armağan Köksal, Laboratuar: A. Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Aslan Tektaş, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Fatoş Yıldırım, Ses Mühendisi: Erkan Esen-boğa, Montaj: Necdet Tok, Senkron: Soner Şenbecerir, Metin Çeşmebaşı, Mustafa Kalkan, Yapım Sorumlusu: Osman Çağlar, Yapım Yardımcısı: Can Dişiaçık, Kameraman yardımcısı: Metin Erdoğdu, Jenerik: Kemal Acehan, Yönetmen Yardımcıları: Ümit Hiçdurmaz, Fatih Rahmanlı, Sineray Film Stüdyolarında hazırlanmıştır

Oyuncular: Tarık Akan, Müge Akyamaç, Savaş Yurttaş, Erol Demiröz, Oktay Sözbir, Günay Girik, İhsan Yüce, Muazzez Kurtoğlu, Bekir Yıldız, Haşmet Zeybek, Erdal Sümer, Hikmet Karagöz, Kenan Bal, Diler Saraç, Zehra Alptürk, Savaş Tamer, Cezmi Baskın, Dursun Ali Sağıroğlu, Ferdi Akarnur, Ferdi Atuner, Zehra Alptürk, Sevim Şendil, Cihat Ta-mer, Şadan yardım, Kemalettin Tuğcu, Aşkın Ceylani, Seyfettin karadayı,

Konu: Dört işçi arkadaşın mücadelesi. Cam fabrikasında çalışırken patronla tartışan işçiler, işten çıkarılır. Tersane de çalışırken de patron tarafından grev kırıcı olarak kuIlanıldıklarını fark ederek işten ayrılırlar. Kazlıçeşme'de zor koşullarda çalışırken bir arkadaşları ölür. Bu iş kazasından sonra işçiler örgütlenip grev başlatırlar. Bu arada işçilerden birinin karısı kocasının işsiz günlerinde polis ola-rak çalışmaya başlamıştır. Grev başla-dıktan sonra grevci koca ile polis karısı karşı karşıya gelirler.

Ödül:

Ankara ı. Film Şenliği’nde (1988), Ca-hit Berkay "en iyi müzikçi"

v    "Çark", günümüzün emekçi kesiminin yaşamından, sorunlarından ses getiren bir film... Uzun süre asistanlık yaptıktan sonra ilk filmini gerçekleştiren Muzaffer Hiçdurmaz, bize günümüz İstanbul'unun bir de işçi gözüyle görülmüş durumunu yansıtıyor. Kahramanlarımız, oldukça yoksul bir çevreden gelme, değişik yaşlarda dört kafadar emekçi... Önce cam sanayiinde çalışıyorlar. Ancak emeklerinin gerçek karşılığını almak istediklerinde, "plastik rekabeti" dolayısıyla camcılığın öldüğünü söyleyen patron tarafın-dan kapı önüne konulu veriyorlar... Daha sonra gemi onarımında çalışmayı deniyorlar, ama bu kez de patron tarafın-dan, tıpkı kendilerinin de başına geldiği gibi, "grev kıncı" olarak kullanıldıklarını fark ediyorlar. Bir sonraki aşama ise Kazlıçeşme'deki deri atölyelerinde çalışmaktır.

Burada İstanbul'un göbeğinde, inanılmaz, akıl almaz sağlık koşulları içinde çalışırken meydana gelen bir kaza, kahramanlarımızın öncü olduğu haklı bir grevi başlatacaktır… "Çark", aslında pek başarılı bir film değil. Hiçdurmaz son derece hızlı, adeta soluk almaya vakti olmayan işlevsel bir anlatımla, kimi sorunların üstüne gitmeye, kimi bildiriler vermeye çalışıyor. Bunu yaparken, filminin yaşamla özdeşleşmesine, hayatın nabzını yakalamasına fırsat bırakmıyor. Her şey yalnızca olması gerektiği gibi, tüm diyaloglar en klasik türden, filmin tüm kalabalık sahnelerinde yönetmenin "haydi" diyen sesini işitiyor gibi oluyorsunuz.

Eksiklikler, filmin belli bir güç içermesine de engel olamıyor. Çünkü sinemamızda özellikle 12 Eylül'den ve Yılmaz Güney'le Yavuz Özkan'ın kimi filmlerinden beri yokluğu duyumsanan işçi sinemasına bir örnek bu film... 1980'li yıllarda, Atıf Yılmaz'ın filmleri veya Başar Sabuncu'nun "Kupa Kızı", "Asılacak Kadın" vb. filmleri dolayısıyla, "İşte ger-çek burjuva filmleri" nitelemesini yaptığımız, manşetler attığımız okurlarımızın hatırındadır. Çünkü sinemayı sarıp sarmalamış olan "lumpen" örtünün kalkmasını, daha değişik kategoriler oluşmasını, eğer Türkiye'de bir küçük - burjuvazi oluşmuşsa, bunun kendi filmlerini yapmasını ve izlemesini doğal buluyoruz. Ama aynı biçimde, emekçi sınıfların da, emekçi kökenli yönetmenler aracılığıyla kendi filmlerini yapması ve seyretmesi olanaklarının var olması koşuluyla İşte "Çark", 12 Eylül'den beri yapılmış belki ilk işçi filmi olma önemini taşıyor... Filmin çeşitli aksaklıkları, kalabalık sahnelerde, özellikle finalde elde edilen etki gücüyle sanki unutuluyor, geriye günümüz Türkiye’sinde kimi zaman hata "vahşi" dönemi yaşayan bir kapitalizmin, sağlıksız bir kentleşmenin, dengesiz bir sanayileşmenin hala mümkün kıldığı emek sömürüsünden hazin görünümler kalıyor. Özellikle yineleyelim, İstanbul'un göbeğinde Kazlıçeşme rezaletinin sürüp gitmesi gerçek bir utançtır. Film, kimi belgesel tadında bölümleriyle bu tür saptamaları yapı-yor. Gerisi, yani bir emekçi sınıfı sinemasının Ayzenştayn veya Yılmaz Güney sinema-sı düzeyine ulaşması ise, belki ilerde gelecek... (Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”)

ÇAKIRCALI MEHMET EFE (1987)


Senaryo ve Yönetmen: T. Fikret Uçak
Görüntü Yönetmeni: Şener Işık
Kurgu: Necdet Tok
Yapım: İlker Film/Çetin Dağdelen

Oyuncular: Tanju Korel, Özlem Onursal, Hayati Hamzaoğlu, Eşref Kolçak, Kazım Kartal


CÜZZAMLI (1987)


Senaryo ve Yönetmen: Ahmet Yüzüak
Kamera: Ferhat Bakır
Müzik: Muzaffer Özdemir
Yapım: A.B.F./Barış Ören

Oyuncular: Salih Kırmızı, Pembe Mutlu, Recep Filiz, Yücel Aksoy, Remo Değerli, Semra Acar

Konu: İstanbul'da bir gecekondu ma-hallesin karısı Yazgül (Pembe Mutlu) ve çocuklarıyla birlikte yaşayan Enver (Salih Kırmızı), vücudunda başlıyan ağrılar nedeniyle doktora gider. Genç adam cüzamlıdır. Hastalığının karısına ve çocuklarına geçme korkusuyla tec-rit edilr.


CENNET GÖZLÜM (1987)


Yönetmen: Ümit Efekan
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü: Salih Dikişçi
Yapım: Pınar Filmcilik/Halis Şenol

Yardımcı Yönetmen: Mesut Taner, Müzik Direktörü: Orhan Gencebay, Prodüksiyon Amiri: Ahmet Çakarlı, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Işık Ekibi: Yusuf Güney, Mustafa Kır, Vahap Öztan, Set Teknisyenleri: Emre Özlük, Cengiz Öktem, Kamera Asistanı: Metin Erdoğdu, Cemal Dursun, Reji Asistanı: Sibel Kocataş, Laboratuvar: Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Aslan Tektaş, Kurgu-Eşleme: Necdet Tok, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım (Sineray Stüdyolarında hazırlanmıştır)

Oyuncular: Orhan Gencebay, Peri-han Savaş, Orçun Sonat, Haluk Kurtoğlu, Hikmet Taşdemir, Ebru Gülcan, Volkan Başkut, Cüneyt Tanver, Yaşar Kutbay, Yaprak Akçan, Faruk Savun, Özlem Önen, Sema Yal-çın, Ahmet Açan,

Konu: Orhan namuslu biridir ve nedense, haksızlığa uğramış, otuz yıl hapse mahkum olmuş ve on beş yıldır hapiste perperişan sürünen bir mahkumdur. Üstelik çilesi dolsun diye on beş yıl daha bekleyecektir. Orhan sadakatli karısı Nevin'i boşamış ve evinden uzaklaşmış, bunu da eşi ve iki çocuğu hapse düşmüş babaları nedeniyle acı çekmesin diye yapmış. Nevini gerçekleri gizlemiş onlardan; babalarının kendilerini terk ettiği yalanını söylemiş çocuklara. Nevin ise ailenin reisi konumundadır ve bir mağazada satış müdürlüğü yapar, "edebiyle" çalışır, kendisinin ve çocuklarının geçimini zar zor sağlar. Yaşı geçkin, kibar görünümlü mağaza sahibi ona ilgi duymaktadır.

Mağaza sahibi, Nevin'e baskı yapmakta ve hayatlarını birleştirmenin iki çocuk için de olumlu olacağını söylemektedir Orhan'ın Nevin'den doğma iki çocuğu da işte böyle bir dönemde yetişiyorlardı. Bu iki çocuk emek akıtarak değer oluşturma gayesinden uzaktırlar; oğlan kendini hazcılığa vermiş, hayatın keyfini içkide, dansta, uyuşturucu da arayıp haybecilik peşinde koşan ve hazır para, avanta kollayan bir adam; kız da, güzel giyime, süse, kendini göstermeye, gösterişe meraklı bir kız olup çıkmıştır.

Oğlanın durumu kızdan beterdir üstelik. Çünkü bir baltaya sap olmamakta direnmektedir, arkadaşları ise eğlencenin, uyuşturucunun, alkolün tatlı yaşamın esirleridir. Oğlan bu paralı tayfanın yaşam standartlarına uyum sağlamak için annesinin paralarını çalıp harcamaktadır.

Dışarıda olaylar böyle gelişirken beklenmedik bir şey olur, adalet on beş yıl sonra gerçekleşir. Onca sene sonra Orhan'ın masum olduğu anlaşılır ve erken tahliye edilir hapishaneden. Fakat uzun süre hapis yatacağını düşünerek ailesini dağıtmış olması büyük bir talihsizliktir onun için. Nevin son hapishane ziyaretinde patronun evlenme isteğinden, böylece çocukların geleceğinin kurtulacağından bahsettiği için Orhan karısına söyleyemez cezasının sona erdiğini. Orhan sessiz sedasız hayata karışır, hayatla tek başına kaynaşmaya çalışır karısına salındığını haber etmeden.

Bir gün eski dostu Tahir'le karşılaşır. Eski dost büyümüş, baba olmuştur şimdi, büyük bir servete kavuşmuş, güçlenmiştir. Yardım elini uzatır Tahir eski dostuna. Orhan Tahir'in restoranında şarkıcılık yaparak hayatını kazanmaya karar verir ama arkadaşının ısrarlarına karşın kumar ve haraç işlerine karışmayı reddeder.

Orhan aldığı büyük darbeden, geç gelen adaletle boşa hapis yatmasından sonra sessiz sedasız şekilde çalışmaya ve toparlanmaya başlar. Piyanist şantörlük yapar, bir yandan da çocuklarını izler uzaktan. Oğlunun uğursuz bir arkadaşı aracılığıyla uyuşturucu işine sürüklendiğini görür. Uğursuzun, kızına musallat olduğunu da fark eder ve kendince çabalamaya başlar. Elinden geleni yapar ama bu pis işleri beceren uğursuzun Tahir'in oğlu olduğu gerçeğiyle karşılaşır sonunda. Hikayenin kötü adamları ise kaçınılmaz biçimde kan döker, her şey kördüğüm olur, (Vadullah Taş)

CEHENNEM ATEŞİ (1987)


Yönetmen: Cüneyt Arkın
Senaryo: Aykut Düz
Görüntü Yönetmeni: Şener Işık
Yapım: Adana Film/Hüsnü Çetiner

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Hale Haykır, Aydın Haberdar, Cüneyt Tari, Aykut Düz

Konu Film, Kıbrıs’ta Rum çetecilerine karşı mücadele eden özel bir Türk birliğinin maceralarını konu edinir. Rum çeteleri, Kıbrıs’ta Türkler’e karşı sistemli bir katliam hareketine girişir. Ancak yapılan katliamlar dünya kamuoyunda tepki çekince hain bir oyun oynanır. Buna göre çeteciler bir grup Rum çocuğunu öldürerek suçu Türk askerlerine atacaktır. Ancak bu plân Türk ordusu tarafından haber alınınca özel bir tim görevlendirilir. Rum çocukların rehin tutulduğu karargâh kısa sürede ele geçirilir. Ancak Türk kuvvetleri, karargâhı Rum çetecilere karşı savunmak zorunda kalacaktır. (Hasan Sakın)

CANEVİMDEN VURDULAR (1987)


Yönetmen: Ümit Efekan
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Ümit Ardabak
Yapım: Kerem Film /Kemal Dilbaz

Oyuncular: Emrah İpek (Küçük Emrah), Nazlı Birand, Fatih Mühürdağ, Efkan Efekan, Diler Saraç, Hüseyin Kutman, Sevim Çalışgir, Yaşar Kutbay, Akif Kılıvan, Hülya Birbilen,

CAN YOLDAŞIM (1987)


Yönetmen: Gökhan Güney
Senaryo: Suphi Tekniker
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Kurgu Film/İsmail Kalkan

Oyuncular: Gökhan Güney, Nil Ünal, Sevsin Cantürk, Reha Yurdakul, Menderes Samancılar, Bulin Düzel, Renan Fosforoğlu, Leyla Somer Küçük Yıldız: Güney

Konu: Çok zengin bir fabrikatörün kızı olan Leyla (Nil Ünal), bir süreden beri seviştiği şarkıcıyla evlenir. Mutludurlar. Bu evlilik ten bir de çocukları olmuştur. Ne var ki bu mutlu evliliğe sürekli karşı çıkan babası Saim (Reha Yurdakul), gençlere rahat vermez. Kiralık adamlarını peşine takıp baskı hünerlerini ortaya serer, Çok sevdiği karısını bir yangın sonucunda yitiren genç adam, kendini alkole verir. Ve sonunda tüm sevgisini can yoldaşı olan çocuğu Serkan'la paylaşıp, geride kalan acılı günleri unutmaya çalışır


BÜTÜN KUŞLAR VEFASIZ (1987)


Yönetmen: Alev Akakar
Senaryo Ahmet Barut
Kamera Halit Aysan
Yapım: Öz Barut Film/Cesur Barut

Montajk, Senkron: Yusuf Aldırmaz, Negatif Montaj: Göksenin Güngör, Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu, Lale Stüdyosunda hazırlanmış, Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir

Oyuncular: Mahmut Hekimoğlu, Deniz Akbulut, Aydemir Akbaş, Cengiz Tekin, Ateş Böceği Ercan, Bülent Bilgiç, Halil Ergün, Müjdat Gezen, Leyla Somer, Nükhet Egeli, Ergun Köknar, Engin İnal, Sadettin Erbil, Mahmut Cevher, Mürvet İşsever, Nur İncegüzel, Recep Bülbülses, Seyfettin Karadayı,

Konu: Zengin bir kızla, orta halli bir gencin eo lilik öyküsü. Genç çiftin bir tartışma sonucu mutlulukları bozulur. Genç kadın (Deniz Akbulut), zengin bir ailenin kızı olması nedeniyle oldukça şımarıktır. Kocasını (Mahmut Hekimoğlu) terkeden genç kadın, ba-ba evine döner. Terkedilen koca ise bir pavyona gidip, mutluluğu içki kadehlerinde bulmaya çalışır. Bu ara pavyonda çalışan bir kadınla (Leyla Somer) tanışır. Bir süre sonra da birlikte yaşarlar. Sonuçta, hatasını anlayan karısı tekrar kocasına döner. Ve pavyon da çalışan sevgilisi de, barışmalarını anlayışla karşılayıp aralarından çekilir.

BURALI OLMAYAN BİRİ (1987)






Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Macit Koper
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Fors Film

Oyuncular: Talat Bulut, Nilgün Akçaoğlu, Hüseyin Peyda, Nuran Ak-soy, Yüksel Gözen, Yaman Okay, Baykal Kent, Şener Gezgen, Nevin Aypar

BOMBA (1987)


Senaryo Ve Yönetmen: Melih Gülgen
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Yapım Gülgen Film/Melih Gülgen

Prodüksiyon: Semih Servidal, Set Ekibi: Ahmet Topal, Kamera Asistanı: Ahmet Servidal, Görüntü Yönetmeni: Ergun Demir, Montaj: Melih Gülgen, Senkron, Revizyon: Veli Akbaşlı, Negatif Montaj: Mahmut Eskici, Laboratuar: Selahattin Kaya, Mustafa Yıldız, Müzik: Asım Ekren, Cengiz Özdemir, (Yeni Lale Film stüdyosunda hazırlanmış)

Oyuncular: Asım Erken, Güngör Bayrak, Eşref Kolçak, Yıldırım Gencer, Kenan Pars, Turgut Özatay, Nevin Aypar, Bülent Koral, Yüksel Gözen, İhsan Baysal, Arzu Dikmen, Fahri Öztürk, Arzu Atalay, Mümtaz Alpaslan, Gündüz Akar, Seyfettin Karadayı, Bruno Messi, Caroline Corbert,

Konu: Asım ve Güngör aynı orkestrada çalışan iki sevgilidir. Bir gün gazinoya giderlerken yolda lüks bir otomobil içinde vurulmuş bir erkek bulurlar, hastaneye giderlerken adam yolda ölür. Adamı öldüren mafya ikiliyi takip etmeye başlar ve olaylar birbirini izler. Bu arada Asım’ın polis emeklisi babasını öldürürler. Asım olayı çözmeye çalıştıkça batağa saplanır.


BİZ DOĞARKEN GÜLMÜŞÜZ (1987)


Yönetmen: İsmail Güneş
Senaryo: Yusuf Özaslan
Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker
Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Varlık Film /Lokman Kondakçı
Yapım Görevlisi: Kutay Köktürk, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Montaj: Sedat Karadeniz,

Oyuncular: Komedi Dans Üçlüsü: (Erol Köse, Hakan Rullas, Murat Akaya), Erol Günaydın, Suna Pekuysal, Leyla Somer, Şeyda Dilek, Cavidan Akyol, Arzu Aydın, Şemsi İnkaya, Sönmez Yıkılmaz, Kutay Köktürk, Şeyda Paftalı, Seyhan Esen, , Baykal Kent, Yüksel Gözen, Gül Yalaz, Hakkı Kıvanç, Halduın Kanık, Nevin Ekin, Osman Cavcı, Hikmet Karagöz, Arzu Aydın, Kutay Köktürk, Cavidan Akyol, Seyhan Esen, Safinaz Gönlübol, Mehmet Akdil, Mehmet Uğur, Oktay Güzeloğlu, Emine Küçük, Nuri Tuğ, Evrensel Orduhan, Toygun Ateş, İbrahim Kul, Ra-miz Yalçın, Regaip Yamanlar, Kemal Gültekin, Mevlut Çınar, Misafir Oyuncu-lar: Cemal Çolak, Süheyl Eğriboz, Abdurrahman Gençtürk, Şemsi İnkaya, Menderes Samancılar, Sönmez Yıkılmaz,

Konu: Sinemadaki dünyayı ve bu dünyayı oluşturan kahramanları hicveden bir güldürü.


BİRİ VE DİĞERLERİ (1987)


Senaryo ve Yönetmen: Tunç Başaran
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Müzik Süheyl Denizci
Yapım: Magnum Film / Tunç Başaran

Sanat Yönetmeni ve Bar Dekoru: Jale Başaran, Kurgu: Tunç Okan, Sanat Yönetmeni: Jale Onanç, Yardımcı Yönetmen: Hülya Orca, Yönetmen Yardımcısı: Saime Akçura, Kamera Asistanı: Ahmet Servidal, Set Fotoğrafları: Naci özer, Labora-tuar: Ufuk Kayar, Işık Şefi: Gürcan Küçükler, Mustafa Doğan, Makyaj: Corci, Kuaför: Ahmet Karasu, Makyaj Asistanı: Çiğdem Usluer, Kuaför Asistanı: Gürbüz Ulaş, Efekt: Sudi Yılmaz, Prodüksiyon Amiri: Arda Çetin, Set: Hikmet Aydın, Ali Meyet, Mehmet İnci, Seslendirme Yönetmeni: Mustafa Alabora, (Sinefekt Laboratuıarlarında hazırlanmış ve Yeni lale Laboratuaraında seslendirilmiştir )

Oyuncular: Aytaç Arman Barış), Meral Oğuz (Gülin), Sharon Sinclair, Reha Yurdakul, Güler Ökten (Müşteri), Füsun Demirel (Hasan’ın karısı), Savaş Yurttaş (Ferit), Engin İnal (Müşteri), Mücap Ofluoğlu (Nedim), Kemal İnci (Şef Gar-son), Hikmet Karagöz, Turgay Betil (Barmen Ali), Bülent Oran (Faruk), Nuret-tin Şen (Hasan), Uğurtan Sayıner (Kemal), Kutay Köktürk (Patron), Hikmet Karagöz (Mahmut), Ramiz Yalçın

Konu: Günümüzde moda olan entel barlardan birinin ve düşsel bir aşkın Öyküsü. Yağmurlu bir gecede, genç bir adam bir bara sığınır. Bilinmeyen bir kadını beklemeye koyulur. Oysa böyle bir kadın yoktur. Varsa da bir türlü gelmez. Genç adam, barın müşterilerini izlerken, beklediği değil, hiç beklemediği güzel bir kadın gelir. Yan yana düştükleri barda duygusal bir yakınlaşma başlar. Ve bu şiirli düş, kadının kocası gelip onu alıncaya kadar sürer... Düş, yağmurlu bir sabahta yeniden bir yalnızlığa dönüşmüştür.

Ödül:
24. Antalya Film Şenliği'nde (1987)
"Jüri özel ödülü”
Ø    7. Uluslar arası İstanbul Sinema Günleri (1988) “En İyi Film”

v    Tunç Başaran’ın Dönüş Filmi:

Çokluk Beyoğlu'nda toplanmış olan "entel barlarından birinin bir gecesi... Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurdan kaçarak buraya sığınan bir adam, bir kadını düşler ve bekler (bekler mi?)... Ona sürekli telefon eder (eder mi?)... Bu arada bar, gündelik müşterileriyle dolmaktadır. Eski oyuncular, efsaneleşmiş tiyatrocular, boşanmış çiftler, şen dullar, geveze reklamcılar, düşünen yönetmenler, "Kibar kadın" havalarındaki randevuevi yosmaları, bir gecelik macera peşinde koşan sonradan görme para babaları, vs. vs... Bu arada, Aytaç Arman'ın ince yakışıklılığını taşıyan "yabancı" ile bir dönemin Türkân Şoray'ını sürekli düşün-düren "kadın" (Meral Oğuz) arasında bir yakınlaşma olur...

"Biri ve Diğerleri", çok uzun bir süredir (15 yıl mı?) sinemadan kopmuş olan Tunç Başaran'ın "dönüş filmi"... Başaran, bu 15 yılda alabildiğine "teknik" kazanmış. (Reklamcılığın önlenemez sonucu!).. Tek bir mekânda geçen film, ustaca geçişlerle, ustaca bağlantılarla, yumuşak bir sürükleyicilikle anlatılıyor. Mekân tekdüzeliğini fark etmiyorsunuz bile... Ama ya senaryo? Ne yazık ki Başaran, burada aynı düzeyi tutturamamış... Bir tür Başaran / Edmond Rostand / Sabri Esat Siyavuşgil ortak çalışması bu...

Başaran, Rostand'm "Sirano dö Berjerak" çevirisinden (rahmetli Siyavuşgil'in imzasını taşıyan o güzel çeviri) o denli yararlanmış!.. Bu 'Sirano duyarlığı", aşırı kullanılmış olmasının yanı sıra yine de filmin senaryosu içinde en ilginç bölümleri oluşturuyor. Çünkü geri kalanı, özellikle filmin 2 başkişisi, Aytaç Arman ve Meral Oğuz arasındaki tüm konuşmalar, öylesine sıradan, öylesine banal"... Bir "aydın filmi" yapmak savıyla ortaya çıkan Başaran, filmine bu tür bir filmin mutlaka gereksindiği "mots d'auteur"ü, Türkçesi ilginç, esprili, zekâ eseri sözleri, diyalogları katamamış... Elbette Başaran bir Neil Simon değil... Yine de böyle bir film için, sanırız biraz daha incelikli, esprili bir senaryo gerekirdi.

Biri ve Diğerleri", ilginç bir deneme... Ama bir kez daha, sinemamızın temel eksikliği olan senaryonun darbesini yemiş ve hedeften vurmaktan yoksun kalmış... Yine de, umalım ki Başaran, sinemaya "kesin dönüş" yapmış olsun... (Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve sinemamız”, syf, 213)

v    Evet, mekânı, bu mekânın oluşturduğu atmosferi ve ortaya koyduğu kişilerle değişik bir film "Biri ve Diğerleri". Ama ne var ki (Özgüven dostumuzun dediği gibi Türk filmi yazanlar için kaçınılmaz bir kelime bu) her değişik film tam bir başarıyı da peşinde sürükleyip getirmiyor. Erdemleri denli, bu erdemlere yakışmayacak kusurları ve hataları da içeriyor. Filmin en büyük hatası yada şablonu ise, alegorik ve simgesel bir anlatımı tümüyle dışlaması. (Burçak Evren, "Biri... Ve Diğerlerinin cesareti, Güneş, 15 Ocak 1988) ”