Powered By Blogger

7 Nisan 2020 Salı

ÇARK / ÖLMESİ LAZIMDI (1987)


Yönetmen: Muzaffer Hiçdurmaz
Senaryo: Haşmet Zeybek, Bekir Yıldız , Tarık Akan, Muzaffer Hiçdurmaz
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Ererez
Müzik: Cahit Berkay, Cem Karaca
Yapım: Burak Film/ Kaya Ererez, Sungur Esen, İbrahim Mertoğlu

Eser: Bekir Yıldız, Set Amir: Erdal Sümer, Yardımcıları: Recai Sümer, Aziz Kıskaç, Işık şefleri: Recep Bi-çer, İbrahim Sabuncu, Işık yardımcıları: Fazlı Sekizler, Kaan Güner, Sü-leyman Ilbaz, Şevki Tatlı, Matibo: Fehmi Acar, Armağan Köksal, Laboratuar: A. Tümay Rızai, Şems Tokgöz, Aslan Tektaş, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Fatoş Yıldırım, Ses Mühendisi: Erkan Esen-boğa, Montaj: Necdet Tok, Senkron: Soner Şenbecerir, Metin Çeşmebaşı, Mustafa Kalkan, Yapım Sorumlusu: Osman Çağlar, Yapım Yardımcısı: Can Dişiaçık, Kameraman yardımcısı: Metin Erdoğdu, Jenerik: Kemal Acehan, Yönetmen Yardımcıları: Ümit Hiçdurmaz, Fatih Rahmanlı, Sineray Film Stüdyolarında hazırlanmıştır

Oyuncular: Tarık Akan, Müge Akyamaç, Savaş Yurttaş, Erol Demiröz, Oktay Sözbir, Günay Girik, İhsan Yüce, Muazzez Kurtoğlu, Bekir Yıldız, Haşmet Zeybek, Erdal Sümer, Hikmet Karagöz, Kenan Bal, Diler Saraç, Zehra Alptürk, Savaş Tamer, Cezmi Baskın, Dursun Ali Sağıroğlu, Ferdi Akarnur, Ferdi Atuner, Zehra Alptürk, Sevim Şendil, Cihat Ta-mer, Şadan yardım, Kemalettin Tuğcu, Aşkın Ceylani, Seyfettin karadayı,

Konu: Dört işçi arkadaşın mücadelesi. Cam fabrikasında çalışırken patronla tartışan işçiler, işten çıkarılır. Tersane de çalışırken de patron tarafından grev kırıcı olarak kuIlanıldıklarını fark ederek işten ayrılırlar. Kazlıçeşme'de zor koşullarda çalışırken bir arkadaşları ölür. Bu iş kazasından sonra işçiler örgütlenip grev başlatırlar. Bu arada işçilerden birinin karısı kocasının işsiz günlerinde polis ola-rak çalışmaya başlamıştır. Grev başla-dıktan sonra grevci koca ile polis karısı karşı karşıya gelirler.

Ödül:

Ankara ı. Film Şenliği’nde (1988), Ca-hit Berkay "en iyi müzikçi"

v    "Çark", günümüzün emekçi kesiminin yaşamından, sorunlarından ses getiren bir film... Uzun süre asistanlık yaptıktan sonra ilk filmini gerçekleştiren Muzaffer Hiçdurmaz, bize günümüz İstanbul'unun bir de işçi gözüyle görülmüş durumunu yansıtıyor. Kahramanlarımız, oldukça yoksul bir çevreden gelme, değişik yaşlarda dört kafadar emekçi... Önce cam sanayiinde çalışıyorlar. Ancak emeklerinin gerçek karşılığını almak istediklerinde, "plastik rekabeti" dolayısıyla camcılığın öldüğünü söyleyen patron tarafın-dan kapı önüne konulu veriyorlar... Daha sonra gemi onarımında çalışmayı deniyorlar, ama bu kez de patron tarafın-dan, tıpkı kendilerinin de başına geldiği gibi, "grev kıncı" olarak kullanıldıklarını fark ediyorlar. Bir sonraki aşama ise Kazlıçeşme'deki deri atölyelerinde çalışmaktır.

Burada İstanbul'un göbeğinde, inanılmaz, akıl almaz sağlık koşulları içinde çalışırken meydana gelen bir kaza, kahramanlarımızın öncü olduğu haklı bir grevi başlatacaktır… "Çark", aslında pek başarılı bir film değil. Hiçdurmaz son derece hızlı, adeta soluk almaya vakti olmayan işlevsel bir anlatımla, kimi sorunların üstüne gitmeye, kimi bildiriler vermeye çalışıyor. Bunu yaparken, filminin yaşamla özdeşleşmesine, hayatın nabzını yakalamasına fırsat bırakmıyor. Her şey yalnızca olması gerektiği gibi, tüm diyaloglar en klasik türden, filmin tüm kalabalık sahnelerinde yönetmenin "haydi" diyen sesini işitiyor gibi oluyorsunuz.

Eksiklikler, filmin belli bir güç içermesine de engel olamıyor. Çünkü sinemamızda özellikle 12 Eylül'den ve Yılmaz Güney'le Yavuz Özkan'ın kimi filmlerinden beri yokluğu duyumsanan işçi sinemasına bir örnek bu film... 1980'li yıllarda, Atıf Yılmaz'ın filmleri veya Başar Sabuncu'nun "Kupa Kızı", "Asılacak Kadın" vb. filmleri dolayısıyla, "İşte ger-çek burjuva filmleri" nitelemesini yaptığımız, manşetler attığımız okurlarımızın hatırındadır. Çünkü sinemayı sarıp sarmalamış olan "lumpen" örtünün kalkmasını, daha değişik kategoriler oluşmasını, eğer Türkiye'de bir küçük - burjuvazi oluşmuşsa, bunun kendi filmlerini yapmasını ve izlemesini doğal buluyoruz. Ama aynı biçimde, emekçi sınıfların da, emekçi kökenli yönetmenler aracılığıyla kendi filmlerini yapması ve seyretmesi olanaklarının var olması koşuluyla İşte "Çark", 12 Eylül'den beri yapılmış belki ilk işçi filmi olma önemini taşıyor... Filmin çeşitli aksaklıkları, kalabalık sahnelerde, özellikle finalde elde edilen etki gücüyle sanki unutuluyor, geriye günümüz Türkiye’sinde kimi zaman hata "vahşi" dönemi yaşayan bir kapitalizmin, sağlıksız bir kentleşmenin, dengesiz bir sanayileşmenin hala mümkün kıldığı emek sömürüsünden hazin görünümler kalıyor. Özellikle yineleyelim, İstanbul'un göbeğinde Kazlıçeşme rezaletinin sürüp gitmesi gerçek bir utançtır. Film, kimi belgesel tadında bölümleriyle bu tür saptamaları yapı-yor. Gerisi, yani bir emekçi sınıfı sinemasının Ayzenştayn veya Yılmaz Güney sinema-sı düzeyine ulaşması ise, belki ilerde gelecek... (Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder