Powered By Blogger

25 Nisan 2020 Cumartesi

HATIRASI VAR (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Muharrem Gürses
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Mutlu Film/Müfit İlkiz

Oyuncular: Arif Susam, Figen Başaran, Rafet Kalkan, Burcu Tekgül, Cemal Gencer, Renan Fosforoğlu, Hüseyin Kutman, Şahin Özer, Muharrem Gürses, Ayşin Soylu, Fehmi Durguner, Ethem Temizkan, Öykü Orkun, Suph, Yazıcı, Reyhan Başaran, Ali Ateş, Müzik Direktörü: Arif Susam,

Konu: Piyaniste aşık olan nişanlı bir kızın aşkı.

17 Nisan 2020 Cuma

HANIM (1988)


Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Nezihe Aras, Halit Refiğ
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Müzik: Cemal Reşit Rey, Adnan saygun
Yapım: Odak Film/Cengiz Ergun

Sanat Yönetmeni: Betül İncedayı, Kamera Yardımcısı: Füsun Tunca, Yapım Yardımcısı: Muhlis Asan, Işık Şefi: Ali Salim yaşar, Işık Yardımcıları: Şevket Gezen, Murat İşçi, Set Şefi: Erdal Sümer, Set Yardımcıları: Recai Sümer, Celâl Şekeroğlu, Seslendirme Yönetmeni: Osman Görgen, Jenerik: Sineray Film Stüdyosu, Teknik Yönetmeni: Seçkin Yaşar, Renk Düzeltme: Adnan Şahin, Baskı: Zekeriya Şahin, Laboratuar: Yahya Öztürk, Negatif Kurgu: Eyüp Yıldız, Sesleri Alan: Gökhan Şıracı, Özel Ses Efektleri ve Miksaj: Erkan Aktaş, Efekt: Sudi Yılmaz, Yapım Yönetmeni: Ahmet Şişman, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Konu: Yıllar önce bir deniz kazasında yüzbaşı kocasını yitiren Osmanlı paşası torunu Olcay Hanım (Yıldız Kenter) ölüm korkusuyla yaşamaktadır. Çünkü rahim kanseridir.Ama asıl korkusu kendi ismini verdiği kedisidir. Yaşamının tek dostu ve canlı varlığı olan kedisine, ölümünden sonra kim sahip çıkacaktır?

Ödül:
► 26.Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (2 – 8 Ekim 1989)
► Hanım En iyi 3. Film
► Halıt Refiğ, “En iyi Yönetmen”
► Eşref Kolçak “ En iyi yardımcı oyuncu”

Jüri Üyeleri: Hürrem Erman, Türker Atakan, Sabahattin Atmaca, Yavuz Bülent Bakiler, Rafet Bintez, Atilla Dorsay, İzzet Günay, Nuri Çetin, Doç. Dr. Faruk Kalkan, Yavuz Turgul, Kadri Yurdatap. ,

* "Hanım", bizlere yalnızca yaşlılık, ölüm, hayvan sevgisi gibi sinemamız için oldukça yeni temalara dayalı bu öyküyü anlatmıyor. Filmin dokusu içinde, aynı zamanda değişen, yok olan, yıkılan bir İstanbul'un ve bununla koşut biçimde yozlaşan insan ilişkilerinin de acısı var. Diğer bir deyişle, bir kentin, bir mekanlar bütününün yozlaşmasını, çöküşünün insan ilişkilerine ustalıkla yansıtmasını biliyor film. Bu açıdan, yaşamı Olcay Hanım'ınkine koşut biçimde, yok olmanın eşiğine gelmiş, çürümüş eski bir Boğaziçi çatanasında, Necip kaptanla Olcay Hanım'ın yaptıkları son gezinti, çok usta bir sinema bölümü olmakla kalmıyor, sözünü ettiğim değişimi de keskin biçimde vurguluyor.

Hanım", baştan sona büyük bir sadelikle, ancak kesin bir sinema ustalığının getirebileceği bir yalınlıkla anlatılmış, tam bir bütünlüğe ulaşmış bir film, Örnekse, Olcay Hanım'ın "otobüs seferi", söz konusu çatana gezisi, Olcay Hanım'ın yalnız sinemamızda değil, dünya sineması içinde bile antolojilere girebilecek güzellikteki "ölümü". Veya yine Olcay Hanım'ın "eşinin hayali" ile konuşmaları, finaldeki pencereden görünümü. Bu sahneler, yalnızca fantastik bir anlatım geleneğine sahip olmayan sinemamızda, bu yönde alabildiğine ekonomik tutulmuş olmalarına karşın çok etkileyici olmakla kalmıyor, ders alınacak sinema ustalıkları İçeriyor. Yıldız Kenter'in ve Eşref Kolçak'ın oyunları, özellikle Yıldız Hanım'ın tüm deneyimini koyduğu Olcay Hanım kompozisyonu yıllarca aklımızdan çıkmayacak. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yoılları ve Sinemamız

► Hanım" yitip giden yaşam biçimlerine, eski insanlara, eski değerlere sessiz bir ağıt, bir veda şarkısı. Şimdiye dek filmlerine ve kahramanlarına toplumsal değişim bağlamında hep entelektüel bir uzaklıktan bakmış olan Halit Refiğ'in, kendisinin de iddia ettiği gibi "içinden geldiği gibi" en duygusal filmi. Yaşamı bir katlanış, bir acı çekme olarak gören geleneksel kültürümüz hüzün, elem, keder gibi duygulara hiç yabancı değil zaten. Bu ideoloji ve duygular sinemamızın temel direklerinden biriydi yıllardır. Şimdi geri dönüyor. İİbrahim Altınsay, Gözyaşı geri döndü, Güneş g., 6 Ocak 1990) “Agah Özgüç, Türk Filmleri sözlüğü”

GÜN UZAR YÜZYIL OLUR (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Hocakulu Narlıyef
Eser: Cengiz Aymatov
Görüntü Yönetmeni: Nurtay
Yapım: Tuğra Film/Yılmaz Duru, Sovin Film
Rus Ortak Yapımı

Oyuncular: Tarık Tarcan, Maya Ahmedova, Maisa Almasava, Yılmaz Duru

Konu: “Köle olmak istemiyorsan, dilini, dinini kökenini unutma” teması üzerine kurulmuş bir efsanenin 9. Yüzyılda geçen öyküsü.

GÖMLEK (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Bilge Olgaç (Osman Şahin'in eserinden)
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Müzik: Serdar Yalçın
Yapım: Pınar Film /Altan Şenol
Kurgu: Bige Olgaç

Oyuncular: Berhan Şimşek, Erdal Özyağcılar, Şehnaz Dilan, Savaş Yurttaş, Erol Demiröz, Füsun Demirel, Nurettin Şen, Erdinç Bora, Yaşar Güner, Yaman Tarcan, Çetin Öner, Hikmet Taşdemir, Gökhan Koray, Kemal Yıldırım,Mert Egemen,
Aytekin Özen, Ali İnce,
,
Konu : Arva’da. hazine toprağının ekilmesi yüzünden ağa ile köylüler arasında çıkan olaylarda maraba Mustafa ağayı vurur. Bu olay diğer ağalar arasında endişe yaratır. Bunlardan biri de Pulan ağası Behram'dır. Behram Ağa marabaların kendi aralarında konuşmalarından kuşkulanır, konuşanların içinde Eno da vardır. Ağa günlerce düşünür sonunda marabaya bir ziyafet yemeği verir. ve o yemekte gördüğü rüyadan ve rüyasında ki şıh Kavstan söz eder ve sözünü marabalardan Eno'yu evlat edinmek istediğini açıklayarak bitirir. Giydiği ağalık gömleğinin içine Enonun da girmesini ister: gömleği birlikte giyerler sonra ağa çekilir, gömlek Eno' nun üzerinde kalır. Herkes olaya şaşırır ve bir anlam veremez. Eno ise bu değişim karşısında zamanla eski sertliğini, ağaya karşı direncini, tutumunu yitirir, boyun eğer. . Aradan bir zaman geçip, Eno'nun bu halini beğenmeyen Mürsel Dayı ve Azap Safo, bir kenara çekerek 'gömlek giyilmekle ağa olunamayacağını' Eno'ya anlatırlar. Bir süre daha geçer. Bir gece Mürsel Dayı’nın kapısı çalınır. Açınca karşısında Eno'yu gömlek giymiş olarak görür, Eno, hiç konuşmadan kapı kapı bütün köyü dolaşır. En sonunda Behram Ağa’nın kapısına dayanır. Behram ağanın yüzüne çıkardığı gömleği atarak yarı çıplak marabanın narasına karışır. “Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” syf, 205”

1990 yıöında 3. Ankara Film Festivali’nde AFSAD özel ödülü.

MARABA: Tek dal cigara ve bir kap yemeğe köle gibi çalışan insan. Güneydoğudaki toprak ağalığının getirisidir. maraba toprağa bağlı insanlardır. Toprakla birlikte satılıp, alınır.

*   köy sahibi Şemo Ağa, "maraba”nın gitgide başkaldırdığım ve eski usullerle buna karşı duramayacağını seziyor. Ama "ağalıkta çare tükenmez"i başkaldırının önderi gözüken yoksul Eno'yu "evladı" ilan ediyor çoluk çocuksuz ağamız. Ve ona "ağalık gömleği"ni giydiriyor. Eno, artık bir "ağa veliahtı'dır, ağalığın nimetlerinden köşe bucağından da olsa yararlanmaya başlamıştır. Böylece ağaya karsı başkaldırı da öndersiz kalmış olacaktır.

"Gömlek", geçmişte "Kaşık Düşmanı", "İpekçe" gibi filmlerin yaratıcısı Bilge Olgaç'ın yine ilginç bir filmi. Film, bir yandan "ağalık" kurumunun varlığını sorguluyor ve bu kuruma karşL, özellikle ilk yanda "militan" bir başkaldırıyı öngörüyor. Ancak film, özellikle ikinci yarıda tavrını bir güldürüye dönüştürmeyi seçiyor.

"Gömlek", Olgaç'ın örneğin "İpekçe"deki biçimci anlatımı da sıkça kullandığı, yer yer çok özgün bir güldürü dozuna da ulaşan ilginç bir film. Eno'nun gömleği giymesi gibi birkaç sahne ise sinemamızdaki güldürü sahnelerinden bir seçmeceye rahatça girebilir. Berhan Şimşek ve Erdal Özyağcılar'ın karşılıklı olarak gerçekten de döktürdükleri ve dayanılmaz birer oyun sergiledikleri filmde, Serdar Yalçın da işlevsel müziğiyle dikkati çekiyor. "Gömlek", kuşkusuz yılın en ilginç yerli filmlerinden biri. Bir kadın yönetmenin böylesine bir "erkek komisu"na el atması ve aldığı sonuç, ayrıca övgüye değer. “Atilla Dorsay, "12 Eylül Yılları ve Sinemamız”


GİRDAP / ÇABA (1988)




Yönetmen: T.Fikret Uçak
Senaryo: Recep Filiz
Görüntü Yönetmeni: Himmet Arı
Yapım: Akyol Film/Ertuğrul Akyol

Oyuncular: Selma Poyraz, Tuğrul Meteer, İhsan baysal, Gülseren Tutar, Çetin Başaran, Recep Filiz

Konu: Soygun yapan kardeşinin suçunu üzerine alan bir gençle, öksüz bir köylü kızının aşk öyküsü.

GEMİLERİ YAKMAK (1988)




Yönetmen: Avni Kütükoğlu
Senaryo: Cumhur Kaynak
Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker
Yapım: CineArt Film / Cemil Hacıömeroğlu

Oyuncular: Bülent Bilgiç, Fulden Uras, Gönül Tansel, Attila Ergün, Bülent Kayabaş, Erdinç Akbaş,

Konu: Yaşamda her işte başarılı olamayan ve nişanlısına da ihanet ederek bir bar şarkıcısyla ilişkiye giren uçarı bir gencin macerası.

GECE DANSI TUTSAKLARI (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Mahinur Ergun
Kameraman: Erdoğan Engin
Müzik: Fuat Domaniç
Yapım: Hakan Film/Hakan Balamir

1. Ast: Çetin Tokay, 2. Ast: Dilek Büyükoktar, Kamera Ast: Haluk Bener, Sanat Yönetmeni: Haluk Gedik, Montaj: Mevlut Koçak, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Ses Sorumlusu: Kahraman Kaplı, Ses Yardımcısı: Selim Acar, Doğal Ses Kayıt: Çetin Tokay, Set Yardımcısı: Cemal Acar, Resimler: Haluk Gedik, Işık Şefi: Doğan Volkan, Işık Yardımcısı: İbrahim Temiz, Levent Güldalı, Yapım Sorumlusu: Tufan Balamir, Koreograf: Mehmet Sander, Stüdyo: Sineray, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Film Yıkama: Sema Toksöz, Aslan Tektaş, Film Baskı: Armağan Köksal, Fehmi Acar, Dublaj Yönetmeni: Kahraman Atahan, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım.

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Zeynep), Cihan Ünal (Haluk), Orçun Sonat (Kenan), Amanda Jane Grant (Hayat), Suhan Haydar (Murat), Ali Sürmeli (Ahmet). Meltem Avcı (Lale), Volkan Güntel (Menejer), Selahattin Duman (Patron),  Nilüfer Tilla, Nurhan Günay, Burak Haydar (Burak), Aliye Özer (Meltem), Dansçılar: Mehmet Sander, Micaeli Grant, Muhabirler: Metin Coşkun, Mevlut Yüksel, Bülent Şen, Ayşe Durukan, Ünal Fıstıkçı, Dilek Ayaz
oğlu

Konu : Filmde, iki kadın arasında kalan bir adamın hikâyesi konu edilir. Zeynep, edebiyat fakültesi mezunu bir gazetecidir. Fakat asıl yapmak istediği şey iyi bir öykü yazarı olmaktır. Haluk, çalıştığı gazetede yaşanan bir yönetim değişikliğiyle çıkar karşısına. Geçimsiz bir yönetici olan Haluk, kısa sürede Zeynep’e âşık olur. İkilinin mutlu ilişkisi, Zeynep’in evinde kalan genç dansçı Hayal’in devreye girmesiyle değişir. Artık iki kadın ve bir adamdan söz etmek gerekmektedir. Haluk, Zeynep’i sevmektedir. Ancak Hayal’in ehlileşmemiş kadınlığı onu kendine doğru çekmektedir. (Ayşe Adlı)


GAZETECİ KIZ (1988)


Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Haşmet Zeybek, Melih Gülgen ([1])
Görüntü Yönetmeni: Serdar Servidal
Yapım: Gözde Film/Zikri Göksoy

Ses Mühendisi: GüLtekin Çavuş, Prodüksiyon Amiri: Osman Çağlar, Set Ekibi: Hüseyin Ergüder, Selahattin Geçgel, Aydınlatma: Gülgen Film Isık Servisi Şef: Mazhar Eröz, Reji Asistanı: Muharrem Özabat, Kamera Asistanı: Bülent Terzi, Montaj: Melih Gülgen, Senkron: Alaattin Durmaz, Negatif Montaj: Mustafa Karataş, Kamera: Serdar Selvidal, Mustafa Yılmaz, Prodüktör: Hüseyin Baydar, Kısmet Film Stüdyosunda hazırlanmış, Yeni Film Stüdyosunda seslendirilmiştir

Oyuncular: Serpil Çakmaklı, Tolga Savacı, Orhan Alkan, Alev Altın , Nilgün Ceylan, Günseli özdiş, Necla Gülkan, Özkan Bayrak, Leyla Akın,

Konu: Annesini bir erkekle yakaladıktan sonra kadınlara düşman olan akıl hastası bir katilin peşine düşen bir gazeteci kız..
Bu filmde Serpil Çakmaklı iki rolde, ikiz kadeşi rolünde de oyunuyor ama ikiz kardeş olarak dilsiz ve kör durumda..


[1]  Amerikalı yönetmen Ken Widerhorn’un 27 Mart 1981 yılında vizyona giren, Eric L. Bloom ve Ron Kurtz’un senaryosunu yazdığı “Eyes of a Stranger” (Yabancının Gözleri) isimli filmden uyarlama.


FERMAN (1988)




Senaryo Yönetmen : Yücel Uçanoğlu
Foto Direktörü: Sedat Ülker
Özgün Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Erka Film/Erhan Erzurumlu

Set Görevlileri: Nazif Kündem, Can Dişiaçık, Aziz İnce, Işık Görevlileri: Seklahattin İlhan, Ali Koşum, Fazlı Sekizler, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Tufan Tümer, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Tümay Rızai, Remzi Tokgöz, Armağan Köksal, Senkron: Metin Çeşmebaşı, Mustafa Kalkan, Soner Şenbecerir, Negatif Kurgu: Ömer Aksu, Yapım Sorumlusu: Erol Deniz, Kamera: Ali Utku, Yardımcı Yönetmen: Ali Kıvırcık, Kurgu: Sedat Karadeniz, (Sineray Stüdyolarında hazırlanmıştır )

Oyuncular : Melike Zobu, Berhan Şimşek, Filiz Taçbaş, Ümit Yesin, Selahattin Fırat, Filiz Taçbaş, Yılmaz Kurt, Küçük Yıldız: Erdem Kıvırcık,

Konu: Film, töre gereği yengesiyle evlenmek zorunda kalan bir gencin öyküsünü konu alır. Seydali, askerliğini bitirip köyüne dönünce babasının işlerini devralır. Ailede herkes evin büyük oğlu Şeyhmus’un Almanya’dan dönmesini beklemeye başlar. Seydali ise köyde görüp âşık olduğu Gülfidan’la evlenmeye karar verir. Başlık parasını temin edemeyen Seydali, ağabeyi Şeyhmus’tan yardım ister. Ancak Şeyhmus, dönüş yolunda trafik kazası geçirerek ölür. Töre gereği Seydali, yengesi Meryem’le evlenmek zorundadır. (Hasan Sakın)

EVCiLiK OYUNU (1988)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Safa Önal
Foto Direktörü: Çetin Gürtop
Yapım: Sezer Film/Sezer İnanoğlu

Prodüksiyon: Fikret Ertuğrul, Yönetmen yardımcısı: Nezih Tunar, Kamera Yardımcısı: Bülent Terzioğlu, Prodüksiyon Yardımcısı: Haluk Ceylan, Set Şefi: Nazif Kündem, yardımcıları: Ali Çağla, Selahattin Vural, Işık Şefi: Erdinç Koç, Yardımcıları: Hakan Canan, Hüseyin Devrim, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşses, Montaj, Senkron, Necdet Tok, Laboratuar: Şems Tokgöz, Aslan Tektaş, Baskı Armağan Köksal, Fehmi Acar, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Seslendirme Yönetmeni: Erhan Yazıcıoğlu, Sineray Film Stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Ahu Tuğba, Tarık Tarcan, Nil Ünal, Mehtap Ar, Ergun Köknar, Akın Tunç, Diler Saraç, Ekrem Dümer, Kamil Sesli, Nezih Tunar,

Konu: Filmde, bir fahişe ile bir mühendisin kısa süreliğine kesişen hayatları konu edilir. Orhan’ın çalıştığı ofiste mühendislerden birinin terfi alacağı konuşulmaktadır. Fakat bu terfide yalnızca çalışmalar değil yaşayış biçimi de önemlidir. Terfiyi alabilmek için karısıyla iyi geçinmeye çalışan Orhan, karısı Sibel’den umduğu karşılığı bulamaz. Anlaşmazlıkları her geçen gün artmaktadır. Sonunda Sibel, Orhan’ı terk eder. Bu duruma üzülen Orhan bir pavyonda bulur kendini. Burada Mehtap ile tanışır. Ertesi sabah aniden ziyarete gelen patron Orhan ve Mehtap’ı evli zanneder. İkili bir süreliğine de olsa evli hayatı yaşayacaktır. (Meltem İşler Sevindi)

ES DELi RÜZGAR (1988)



Yönetmen: Kaya Ererez
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Kaya Ererez
Müzik: Burhan Bayer
Yapım: Rüzgar Film/Kaya Ererez

Oyuncular: Küçük Emrah, Elif Onat, Süleyman Turan, Mine Sun, Günay Girik, Turgut Özatay, Yaşar İpek, Bayram İlvur, Yusuf Çetin, Seyfettin Karadayı, Yaşar Şener, Tolga Su

Konu: Filmde, uzun yıllar hapis yatan bir adamın hayatı konu edilir. Emrah, daha bir çocukken işlediği bir suçtan hapse atılır. Uzun yıllar hapis yattıktan sonra tahliye edilir. Yalnız yaşayan annesi ve kız kardeşine bakmak için iş aramaya başlar. Ancak bir türlü istediği gibi bir iş bulamaz. Bu süreçte hapisten çıkan arkadaşları Emrah’a kanunsuz işler yapmayı teklif eder. İlk başlarda bu teklifi kabul etmeyen Emrah, daha sonra istemediği işler yapmak zorunda kalacaktır. (Meltem İşler Sevindi)

EMANET (1988)




Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Muzaffer Turan
Yapım: Sezer Film/Sezer İnanoğlu

Oyuncular: Kadir İnanır, Tanya Aslan, Salih Kırmızı, Efgan Efekan, Mazan Ayas, Turgut Özatay, Nevin Aypar, Tunç Parscan, Renan Fosforoğlu, Kenan Pars, Süheyl Eğriboz, Hakkı Kıvanç, Sırrı Elitaş, Aliye Rona

Konu: Güney illerimizde büyük kente gelen iki aile ile yer altı dünyasının kabadayıları arasındaki çatışmanın öyküsü.

ELVEDA MUTLULUKLAR (1988)


Yönetmen Şahin Gök
Senaryo Safa Önal
Görüntü Yönetmeni Ertunç Şenkay
Yapım Emek Film/Nazmi Özer

Eşleme: Turgut İnangiray, Yapım Yönetmeni: Selahattin Koca, Yönetmen Yardımcıları: Muharrem Özabat, Gülden Özer, Kamera Asistanı: Volkan Kocatürk, Negatif Kurgu: Mustafa Kul, Laboratuar Şefi: Mustafa Yıldız, Renk Uzmanı: Selahattin Kaya, Işık Teknisyenleri: Oğuz Yaralı, Ömer Ünal, Ses Kayıt: Gültekin Çavuş, Seslendirme Yönetmeni: Ayşin Atav, Seslendirme Yönetmeni Yardımcısı: Ali Berge, Set Teknisyenleri: Murat Özlük, Mahir Aydın, Efekt: Atilla Ertüz, (Yeni Lale Stüdyosunda hazırlanmış, Yeni Stüdyosunda seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Ferdi Tayfur (Ferdi), Filiz Taçbaş (Zeynep), Yusuf Sezgin (Yalçın), Nur İncegül (Cemile), Fikret Fırtına (Ferdi'nin Annesi), Zuhal Üstüntaş (Zeynep'in Annesi), Baki Tamer (Zeynep'in Babası), Mümtaz Alpaslan (Yalçın'ın Babası), Nuri Tuğ (Mahalleli), Şahin Çelik

Konu: Ferdi Tayfur’un o dönem meşhur olan şarkısı “Elveda Mutluluklar” üzerine çekilen arabesk filmi.


EL KAPILARI (1988)



Senaryo ve Yönetmen: Erdoğan Tokatlı
Müzik: Claude Larson
Kameraman Salih Dikişçi
Yapım: Topkapı Film/Yaşar Tunalı

Sesleri Alan: Gültekin Çavuş, Göksenil Güngör, Senkron, Montaj: Cevat Sezer, Müzik: Claude Larson, Sven Torstenson, Işık Ekibi: Bülent Gençoğlu, Turgut Küçük, Tarık Oflu, Set Ekibi: Engin Aydın, Adnan Yurdaer, Kamera Asistanı: Mehmet Öztürk, Yardımcı Yönetmen: Süreyya Tezel, Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Zan, Genel Koordinatör: Erdoğan Gözen,

Oyuncular: Tarık Akan, Cavidan Akyol, Yaman Okay, Emel Demirhan, Cezmi Baskın, Erol Demiröz, Erdal Alver, Erdoğan kara, Kemal Kan, Zeki Göker, Gönül Demirkol, Özlem Büyükburç, İsmail Varol,

Konu: Irgat ve hizmetçinin Çukurova’da geçen aşk öyküsü.


DÜTTÜRÜ DÜNYA (1988)


Yönetmen : Zeki Ökten
Senaryo: Umur Bugay
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Müzik: Tarık Öcal
Kurgu: Erol Şahin
Yapım: Şeref Film/Şeref Gür

Yönetmen Yardımcıları: Melâhat Cengiz, Zeki Demirkubuz, Mehmet Ulukan, Adnan Acar, Kamera Asistanı: Levent Oran, Ses Çekimi: Gökhan Şıracı, Miksaj: Erkan Aktaş, Renk Düzenleme  Laboratuar: Adnan Şahin, Negatif Baskı: Zekeriya Şahin, Kurgu: Nevzat Dişiaçık, Işık Ekibi: Mehmet Uluyol, Sebahattin Gayretli, Set Teknisyenleri: İsmail Kündem, Enver Kündem, Tuncer Şahin, Yapım Sorumlusu: Veli Salman, Yapım Görevlisi: Orhan Emek,
(Fono film stüdtolarında hazırlanmıştır).

Oyuncular: Kemal Sunal, Jale Aylanç, Ayberk Çölok, Cezmi Baskın, Erdal Gülver, Şebnem Erkekli, Güzin Çorağan, Yaşar Akın, Nurhan Özenen, Birsen Dürülü, Zaim Güvenç, Asuman Çiğiltepe, Begüm Acar, Sema Kölegen, H. İbrahim Kalaycı, Yaşar Karakulak, Koray Ergun, Ali çakır, Bahtiyar Aytaç, Hakkı Gültekin, Esma Yüce, Şule Mutlu, Recep Yener, Nail Korkmaz, Üzeyir İptaş, Muzaffer Yıldız, Abdurrahman Köroğlu, Nihat Ağrılı, Öztürk Tosun, İsmail Kündem, Adnan Acar, Oben Cansu (Vedet Oryantal), Konuk Oyuncular: Orhan Çağman, Erol Demiröz, Selçuk Uluergüven , İhsan Yüce

Konu: .Ankara’nın sisli kömürlü  kokulu, çamurlu gecekondu semtlerinin birinde yasayan Dütdüt Mehmet. Hayatını geceleri pavyonda klarnet çalarak kazanmaktadır. Akşamları gittiği pavyondan, sabahın erken saatlerinde döner. Mehmet’ın. karısı, lisede Okuyan kızı. zeka özürlü oğlu ve küçük kızıyla yaşadığı bu ev. sahibi olan İş bitirici memur kayınbiraderi tarafından müteahhide verilmiştir ve bir an önce boşaltılması gerekmektedir. Mehmet bir taraftan ev aramaya, bir taraftan para biriktirmeye çalışır. Ama asıl umudu bir gün kaset yapacağına inandığı besteleridir. Bu arada evin boşaltılmasını isteyen kayınbiraderi Mehmet'e yardım etmek istediğini, onun için bir iş bulduğunu söyler. Aslında Mehmet bu adama güvenmemekledir ama çaresizdir. İşi kabul eder. Kızılay'da bir çakmak tamir tezgahının başında duracaktır. Gece gündüz çalışmak zor olsa da dişini sıkar. Ama bir sabah geldiğinde tezgahın başında başka bir adam görür. kovulmuştur. Bu seter inşaat işi bulur. Bir süre sonra oradan da kovulur. Artık Mehmet'in yapabileceği bir şey yoktur. Yönetmen Zeki Ökten, Sinema yazarı Burçak Evren'in deyimiyle '"Düşman'da yakaladığı, yenik insan aracılığıyla toplumu gözlemlemek yöntemini bu kez de başarıyla uygular" ve duyarlık dozu yüksek bir başyapıta dönüştürür. Pehlivan Recep rolündeki emektar tiyatro ve sinema oyuncusu Ayberk Çölok'un pavyonda bir sandalyeyle güreş tutması ise yalnızca "Düttürû Dünya"nın en unutulmaz sahnesini oluşturmakla kalmayıp, sinema tarihimizdeki, hatta dünya sinema tarihindeki en benzersiz sahnelerden biri olma özelliğini taşımaktadır. İnşaat işçilerinin kolaya ekmek doğramasından hapisteki oğlunu ziyaret etmek için yollara düşen komşu teyzeye, karısı evden kaçan bekçiye kadar incelikli bir Özal'lı yıllar eleştirisine de girişen "Düttürürü Dünya". Kemal Sunal'a 2. Ankara Film Şenliğinde En İyi Ürkek Oyuncu ödülü getirmişti. Film boyunca yüzü pek gülmeyen, yalnızca bazen acı acı tebessüm eden Sunal'ın oyunculuğu mükemmeldir gerçekten de. Usla işi. ağlatıcı bir finale sahip filmde Ökten’in asistanlığını Zeki Demirkubuz’un yaptığını da belirtelim. (En iyi 100 Türk filmi– Sinema)

ÖDÜL:
2. Ankara Film Şenliği'nde (1989)
►Kemal Sunal "En iyi oyuncu "
1989 yılı Sinema Yazarlarının geleneksel seçimleri sonucun da
►"Düttürü Dünya", "en iyi üç film"den biri seçildi.

v    Düttüd'e alışılmışın dışında bir Kemal Sunal’ı izliyoruz. Sunal'ın Femandelvari donuk gülünçlüğü Dütdüd’ün kişiliği ile dört dörtlük bir doğallık ve kesişme sağlıyor. Bu da filmi, çoğu Kemal Sunal filmlerindeki "gülünç film" olma özelliğinden çıkarıp sıra dışı, ilginç, duyarlı bir yapıta dönüştürüyor. (Erdal çetin, Milliyet g., 29 Eylül 1988)

v    Yönetmenin başarısı bir pavyon klarnetçisinin öyküsünde evrenselliği yakalamış olması. Umur Bugay'ın senaryosunun kendisine sunduğu insan malzemesini, titiz bir çalışma ile sinematografik bir bütünlüğe kavuşturan Ökten, özellikle "Düşman" filminde yakaladığı yenik insan aracılığıyla toplumu gözlemlemek yöntemi, "Düttürü Dünya"da başarıyla uyguluyor. (Yavuzer Çetinkaya, Milliyet Sanat d., s.201, 1 Ekim 1988)

v    'Düttürü Dünya", Ökten'in pek sevdiği tarzda, bir öykünün kıvrımları ayrıntıları, yan tipleri, küçük gelişimleri aracılığıyla toplumca yaşanan günden, özellikle ekonomik çöküşten ve kitlesel çaresizlikten genişçe bir panorama çizmeyi amaçlıyor. Tıpkı geçmişte söz gelimi "Düşman", "Faize Hücum", "Pehlivan", "Yoksul" vb. filmlerde olduğu gibi... Bunun İçin nispeten değişik bir çevre, bir pavyon seçilmiş ve "pavyon hayatı", kaytan bıyıklı, kavgacı lümpen müşterileri, hacıağaları, sesi olmayan şarkıcıları, balık eti dansözleri, fedaileri, bıkkın suratlı çalgıcıları (pardon, filmin bir verinde "Dütdüt'ün uyardığı gibi, "müzisyenleri") ile, oldukça İnandırıcı biçimde canlandırılmış. Bu arada, yan tipler ve motifler aracılığıyla, devlet dairelerini saran rüşvetten "siyasî" tutuklamalara çeşitli olgulara da değiniliyor.
Film, sonuç olarak birden çok kuş vuran, Ökten'in amaçladığına yakın bir toplumsal yelpazeye yayılan, ilginç ve düzeyli bir çalışma. Yine de insanın İçinde belli bir doyumsuzluk giderek belli bir burukluk bırakıyor..

Ayberk Çölok'un. olağanüstü "eski pehlivan" gardropçusu, Güzin Çorağan'ın birkaç çizgiyle çok başarılı biçimde yaratılmış pavyon "kadını, Selçuk Uluergüven'in yine çok canlı pavyon sahibi vb. tiplerden gelmiyor bu burukluk yalnızca... Aralarında Ökten'inkiler de bulunan 1970'lerİn/Sû başlarının kimi filmlerini, onların havasını ve aynı zamanda sınırlarını anımsatıyor. "Düttürü Dünya", çizdiği toplumsal panoramanın günümüzden olmasına karşın, biraz geride kalmış, tozlanmış bir sinema izlenimi bırakıyor. Hele senaryonun ve onan uzantısı olan filmin, yer yer, anlattığı şeylerin Önemine, içerdiği duygusallığa "hayran", tüm bunların fazlasıyla bilincine de "narsislik" bir tavra bürünmesi!., Allah'tan, filmin finali, alabildiğine denetlenmiş, usta işi denecek kadar ekonomik biçimde geliyor... Ve toplumca itildiğimiz kolektif çılgınlık, filmin ne yazık ki tümüyle içermeyi başaramadığı ince bir ironiyle somutlaşıveriyor Bu kadarı bile, Zeki Ökten sineması içinde büyük bir aşama değilse de, günümüzün yoz sinemasal görünümü içinde az şey değil. Kuşkusuz, Kemal Sunal'ın tiplemesinin dışındaki zengin kompozisyonunu da bu ilginç filmin en olumlu öğeleri arasında düşünmek gerekir. “Atilla Dorsay. a.g.e. ”