Powered By Blogger

27 Nisan 2020 Pazartesi

YAŞAMAK (1988)


Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Nurettin Erişen
Görüntü Yönetmeni: Mahmut Demir
Yapım: Jöntürk Film/Müjgan Aydın

Organizasyon: Mersinli Film, Müzik Direktörü: Cengiz Tekin, Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu, Göksel Güngör, Renk Uzmanı: Hayati Akbulut, Organizasyon: Adnan Mersinli, Yılmaz Eşsiz, Rafet Kalkan, Güngöz Eşsiz, Ahmet Karaca, Yönetmen yardımcıları: Mustafa Mayadağ, Atila Fener, Görüntü Yardımcıları: Uğur Kovan, Turgut Uyanıkusta, Laboratuar: Hüseyin Kuğu, İzzet Tatlıcı, Selahattin Kılıççeken, Montaj, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Selahattin Kılıççeken, Çekim Düzenlemesi; Enis Özaydın, Yaşar Ekinci, Metin Baydam, Işıklar: Hüseyin Kılınç, Gürbüz Şengül,
Yeni lale Stüdyosunda seslendirilmiş ve Kısmet Stüdyoda hazırlanmıştır

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Banu Alkan, Yılmaz Zafer, Tarık Tarcan, Kenan Pars, Mahmut Cevher, Cemal Gencer, Meral Orhonsay, Selin Dilmen, Pembe Mutlu, Kemal İnci, Handan Adalı, Enver Demirkan, Levent Çakır, Nebahat Çehre, Eşref Kolçak, Çeçilya, Bilal İnci, Nuri Alço, Küçük Demet, Cengiz Tekin, Ahmet Gergin, Nejat Gürgen, Mehmet Aydın, Adnan Mersinli, Ahmet Karaca, Kadir Kök, Ali Güney, Yılmaz Kurt, Mehmet Uğur, Aslı Anıl, Sema Özler, Küçük kaan Özler,

Konu: Film, çeşitli nedenlerle intihar eden beş insanın öyküsünü konu alır. Ölüm döşeğindeki arkadaşının son arzusunu yerine getiremeyen Selim intihar eder. Ölümcül bir hastalığa yakalanan fabrikatör Nihat da bu sırada iş hayatında yaşadığı sorunlar nedeniyle intihara yeltenir. Ünlü bir aktör olan Ahmet ise şöhretini ve ailesini yitirince intihara sürüklenir. Hayat kadını Serpil yaşadığı hayattan bunaldığı için, Kemal ise kanundışı işleri bırakamadığından intihara kalkışır. Yaşama sevincini kaybeden bu beş insanın yolları bir hastanede Doktor Cemal’le kesişir. Cemal, hastaları yeniden hayata bağlamaya çabalar. (Hasan Sakın)

YASAK iLiŞKi (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Orhan Elmas
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım: Sezer Film/Sezer İnanoğlu

Yönetmen Yardımcısı: Nezih Tunar, Kamera Yardımcısı: Bülent Terzioğlu, Prodüksiyon Yardımcısı: Haluk Ceylan, Set Şefi: Nazif Kündem, Yardımcıları: Ali Çağla, Selâhattin Vural, Işık: Erol Karaşiray, Cumali Balcı, Salih Balık, Prodüksiyon: Fikret Ertuğtul, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşses, MontajSenkron: Nejdet Tok, Laboratuar: Şems Tokgöz, Aslan Tektaş, Baskı: Armağan Köksal, Fehmi Acar, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Sultan Yıldırım, Seslendirme Yönetmeni: Erhan Yazıcıoğlu, Telecine: Marg TV Stüdyoları,
(Sineray Stüdyolarında hazırlanmıştır).
Oyuncular: Cüneyt Arkın, Ahu Tuğba, Neslihan Acar, Turgut Özatay, Nevzat Okçugil, Akın Tunç, Zeki Sezer, Kâmil Sesli, Nuri Tuğ, Gülten Ceylan,

Konu: Filmde, kızı ve sevdiği kadın arasında bir seçim yapmak zorunda kalan bir adamın hikâyesi anlatılır. Zengin bir iş adamı olan Serdar, bir trafik kazasında karısını kaybeder. Kızı Nazlı bu olaydan sonra uzun bir süre tedavi görür. Serdar, iyileşmesi için bütün vaktini kızına ayırır. Bir gün Serdar, arkadaşının tavsiyesi üzerine Gülbahar adında bir kadınla beraber olur. O gece Gülbahar’dan çok etkilenir ve onunla evlenmeye karar verir. Ancak kızı Nazlı bu evliliğe engel olmaya çalışacaktır. (Meltem İşler Sevindi)


YARIN CUMARTESi (1988)




Senaryo ve Yönetmen: Bilge Olgaç
Eser: Güner Sümer
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Engin
Yapım: Emek  Can Film/Nazmi Özer
Can Özer

Müzik: Fahir Atakol, Istvan Leel, Sanat Yönetmeni: Murat Kosova, Işık Şefi: Turgut Köse, Sanat Yönetmeni: Murat Morova, Kurgu: Bilge Olgaç,

Oyuncular: Duygu Asena, Bülent Bilgiç, Erdal Özyağcılar, Güzin Özipek, Hüseyin Kutman

Konu: Kocası hapse girdikten sonra aynı evde kayınbiraderiyle aşk yaşayan kadının öyküsü. Kocasının eve dönmesiyle kocasına durumu anlatan kadının kocası, evi ve karısını terk eder

YANSIMA (1988)



Senaryo ve Yönetmen: Taner Aşkın
Görüntü Yönetmeni: Ümit Ardabak
Müzik: Arif Erkin
Yapım: Star Film/Taner Aşkın

Oyuncular: Mahmut Cevher, Nilgün Akçaoğlu, Merih Akalın, Haluk Kurtoğlu, Mehmet Akan, Sevim Çalışgir

Konu: Film, geçirdiği kaza sonucu hayatı değişen bir adamın öyküsünü konu alır. Avukat Murat, geçirdiği bir kaza sonucu komaya girer. Uyandığında ise Sevgi adında bir kadını sayıklar. Üstelik karısı Arzu’yu tanımamaktadır. Bununla birlikte bir süre sonra travmayı atlatır. Ancak geçirdiği kazanın etkileri devam etmektedir. Murat bu süreçte karısıyla olan bağlarını kopararak eskiden ilişki yaşadığı Sevgi’ye yaklaşır. Ancak kazanın etkileri bununla bitmez. Murat bu süreçte geçmişte yaşadıklarının bir muhasebesini de yapacaktır. (Hasan Sakın)

YABANCI (1988)


Yönetmen: Yavuz Figenli
Senaryo: Safa Önal
Kamera Rafet Şiriner
Yapım: Topkapı Film/Yaşar Tunalı

Renk uzmanı: Hayati Akbulut, Laboratuar: Hüseyin Kuğu, İzzet Tatlıcı, Negatif Montaj: Selahattin Kılıççeken, Sesleri Alanlar: Gültekin Çavuş, Senkron, Montaj: Cevat Sezer, Işık: Ömer Ekmekçi, Fazlı Sekizler, Set Ekibi: Engin Aydın, Adnan Yurdaer, Reji Asistanı: Işıl Han, Kamera Asistanı: Halil Kırlangıç, Prodüksiyon Asistanı: Cemal Gonca, Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Zan, Müzik: Mahmut Tuncer,
Yeni Stüdyoda Seslendirilmiş ve Kısmet Stüdyosunda renklendirilmiştir

Oyuncular: Mahmut Tuncer, Sibel Gökçe, Yavuzer Çetinkaya, Ali Tutal, Hasan Yıldız, Arap Celal, Yüksel Gözen, Kemal kan, Yaşar Kutbay, Yılmaz Kurt, Mustafa Özkan, Mürüvvet İşsever, Ramis Yalçın,

Konu: Kan davası öyküsü.

ÜMİTLER KIRILIRSA (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen
Görüntü Yönetmeni: Ferhat Bakır
Yapım: Arkan Film/Halit Arkan

Oyuncular: Akın Uğurlu, Murat Soydan, Turgut Özatay, Engin Aksu, Enver Dönmez, Kemal Çapraz, Didem Özonuk, Hasan Yıldız, Ali Ateş, Leman Alp, Fatma Üstüntaş, İbrahim Kurt

Konu: Filmde, ünlü bir şarkıcıyı kaçıran bir grup arkadaşın öyküsü anlatılır. Erol, bir gecekondu mahallesinde dostlarıyla birlikte fakir bir yaşam sürmektedir. Erol’un arkadaşı Çapraz’ın kızı ölümcül bir hastalığa yakalanır. Ancak Erol ve arkadaşlarının ameliyat için gerekli parayı temin etmesi mümkün değildir. Bu nedenle herkes, Çapraz’ın teklifini kabul etmek zorunda kalır. Buna göre dört arkadaş, ünlü şarkıcı Güneş’i kaçırarak fidye isteyecektir. (Hasan Sakın)

ÜÇÜNCÜ GÖZ (1988)


Yönetmen: Orhan Oğuz
Senaryo: Nuray Oğuz
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Kurgu: İsmail Kalkan
Müzik: Onay Oğuz, Önder Foçan
Yapım: Yol Film/Tarık Akan, Orhan Oğuz

OYUNCULAR: Tarık Akan, Selçuk Özer, Meral Konrad, Ferda Ferdağ, Yavuzer Çetinkaya, Devrim Sümer, Savaş Ay, Fehmi Yaşar, Orhan Çağman

Konu: Filmde, senaryo yazmaya çalışan bir yönetmenin yaşadığı bunalım konu edilir. Yönetmenlik yapan Tunç, yeni filmi için bir kasabada mekân bakar. Senaryosu için etrafındaki her şeyi gözlemler. Ancak yazdıklarını beğenmeyerek sürekli değiştirir. Gördüğü bazı olayları hikâyeleştirmeye çalışır. Ama bir türlü istediği gibi olmaz. Bir gece Tunç, eski bir oyuncu olan komşusu Seniha hanıma gider. Seniha hanımın söylediği bazı şeyler ona ilham verir. Eve dönerek senaryonun başına oturur. Yazdığı senaryoya kendini çok kaptıran Tunç, ruhsal bir çöküntünün içine girecektir. (Meltem İşler Sevindi)

ÖDÜL:
2. Ankara Film Şenliği’nde (1989)
► Meral Konrat “Umut Veren Yeni Oyuncu ► ”Üçüncü Göz “En İyi 3. film”
► Orhan Oğuz “En İyi Görüntü Yönetmeni”

Antalya 26. Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (2 – 8 Ekim 1989)
► Tarık Akan “En İyi Erkek Oyuncu”
► İsmail Kalkan “En İyi Kurgu”

Jüri Üyeleri: Hürrem Erman, Türker Atakan, Sabahattin Atmaca, Yavuz Bülent Bakiler, Rafet Bintez, Atilla Dorsay, İzzet Günay, Nuri Çetin, Doç. Dr. Faruk Kalkan, Yavuz Turgul, Kadri Yurdatap.

8. İstanbul Uluslar arası Film festivali’nde
► Orhan Oğuz “Üstün Başarı Belgesi”

* Orhan Oğuz, yeni filmi "Üçüncü Göz"de Batı sinemasının çokça işlediği bir temaya sarılmış. Bir yönetmenin "yaratıcılık bunalımı" ele alınıyor. Yeni çevireceği filmin baş kişilerini sürekli hayalinde yaşatan, onları biçimlendirmeye çalışan sanatçımız, gerçekle düş arasındaki gelgitlerinde, yaratısın sancılarım somut biçimde duyumsuyor. Bu sancılar giderek bir doğum sanrasına dönüşüyor. Bu "doğum" sonucu ortaya çıkan, etli canlı biçimde "müstakbel" filmin baş kişisidir. Ancak o, bir kez "hayata geçince", yaratıcısının buyruklarını dinlemeyecek, onun kendisine biçtiği rolü üstlenmek istemeyecek, Öyküye kendi finalini getirmek İsteyecektir.

"Her şeye Rağmen’in yönetmeninin yeni filmi, görüldüğü gibi, klasik bir temaya el atmasına karşın, cüretli, giderek "küstah" bir film... Yaratıcılık bunalımım bir "doğum sancısı" ile eşleştirmek, giderek öykünün/filmin bas kişisini perdede somutlaştırmak? Fellini bile buna cür"et edememişti... diye eleştiriler duyar gibiyim. (Nitekim duydum da!

Ne var ki senaryocu Nuray Oğuz/ yönetmen Orhan Oğuz ikilisi, bu ilginç ve "farklı" filmde, neredeyse olanaksızı gerçekleştirmeyi, ilk ağızda böylesine " İrkiltici" gelen bir konu/temayı, son derece hoş, inandırıcı ve içgerilimli bir film haline getirmeyi başarmışlar. Her an groteske, gülünce kayabilecek bir konuyu, sanki "usturanın ince ağzında" tam bir dengede tutmasını bilmişler Olağanüstü bir çekimle (bir tünelden çıkmakta olan bir dekovil) başlayan film, süreklİ olarak görsel/sinemasal düzeyini koruyor. Yaşanan gerçekle kafadaki gerçek birbirine karışmaya başladığı andan itibaren. işi bir kurgunun da yardımıyla İsmail Kalkan' a yeniden bir film sanki nefes nefese izlenir hale geliyor. Gerçekle düşün bu inanılmaz karşılaşması, sanatçının hayal ettiğinin bu şaşırtıcı somutlaşması, yadırganmıyor, tersine sinemanın büyülü dokunuşuyla inanırlık, yaşarlık kazanıyor.

"Üçüncü Göz", ilginç, başarılı, farklı bir film. Tarık Akan’ın oyunu ve ayrıca Selçuk Özer, Meral Konrad'ın katkıları olumlu. "Herşeye Rağmen” filminin başarısıyla adeta "ulusal kahraman" niteliği kazanan bir yönetmenin bu yine çok başarılı filmi nerede, ne zaman, hangi salonlarda seyirci karşısına çıkabilecek? Merakla bekliyorum. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

UYANIK GAZETECİ (1988)


Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: İhsan Yüce, Kartal Tibet
Kameraman: Rafet Şiriner
Özgün Müzik: Cahit Berkay
Kurgu: Mevlüt Koçak
Yapım: Cem Film/Yahya Ali Kılıç

Oyuncular: Kemal Sunal, Nesrin Akkoç, Murat Yılmaz, İhsan Yüce, Ahmet Açan, Renan Fosforoğlu, Selahattin Fırat, Kutay Köktürk, Necdet Yakın, Aydın Tezel, Kaya Gürel, Ekrem Gökkaya, Reha Yurdakul, Ferdi Akarnur, Rafet Şiriner, Ali Rıza Cevizli,

Konu: Ali (Kemal Sunal) kendini uyanık sanan bir muhabirdir. Ne varki uyanık olmadığı gibi çokta saftır ve üstelik patronu da onu kovmak için bahane aramaktadır. Sonunda gazeteden kovulan Ali, tam o sırada yeni ve cok tehlikeli bir görev için tekrar işe alınır. Teröristlerin kuşatma altına aldığı sınır köylerinden birine giderek, orada olup biteni yazıp, gazetede haber yapacaktır. Bu işe dört elle sarılan Ali olaya kendini iyice kaptırır. Fakat yalnışlıkla gittiği bir köyde, yöre halkı için geleneksel olmuş, köyler arası güreş müsabakasını savaş hazırlığı olarak algılar ve bunu gazetesinde yayınlatır. Ali ülkenin gündemine bomba gibi düşer ve ortalık iyice karışır. Ve bu durumu düzeltmekte yine Aliye kalır….

UMUT YARINA KALDI (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Özkan
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Yapım: Z Film/Yavuz Özkan

Yardımcı Yönetmen: Zeynep Tor, Görüntü Yön.Yrd: Metin Erdoğdu, Set Fotoğrafları: Ali Taşkıran, Kurgu: İsmail Kalkan, Seslendirme Yönetmeni: Ersan Uysal, Ses Kayıt: Gökhan Şıracı, Miksaj: Erkan Aktaş, Eyüp Yıldız, Eşleme: Mustafa Kalkan, Renk Düzenleme: Adnan Şahin, Negatif KurguBaskı: Zekeriya Şahin, Işık Sorumlusu: Mustafa Koçyiğit, Işık Yardımcıları: Turgut Küçük, Mehmet Ali Gündoğdu, Jenerik: İlhan Demirel, Özkan Sevinç (Grafart), Set Sorumlusu: Murat Özlük, Set Ekibi: Mahir Demir, Sadık Türkkan, Çevre Düzenleme: Murat Morova, Yapım Sorumlusu: Can Özer, Yapım Görevlisi: Selahattin Koca, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Lale Yurdatapan, Aycan Çetin, Lale Mansur, Zeynep Kurmuş, Bülent Güzelkan, Dilek Damlacık, Mustafa Göçmen, Yavuz Özkan, Duygu Asena, Mustafa Göçmen, Arif Keskiner, Metin Deniz, Savaş Ay, Mazlum Gökmen, Selahattin Duman, Neslihan Yargıcı, Melih Aşık, Refik Erduran, Komet

Konu: Rantiye yalnızlıktan bıkmış evinin odalarını sanatçılara kiralar. Bir odada piyanist,diğer odada bir yönetmen kalmaktadır. Yönetmen tüm eşyalarını satmış son filminde kendi ölümünü çekmeye hazırlanmaktadır. Piyanistin yanına okuldan bir balerin yerleşir. Bir süre sonra piyanist ile balerin arasında bir ilişki başlar. Yönetmen filmini çekmekten vazgeçer. Sonra balerinin eski kocası çıkagelir. Bir anlık mutluluk da son bulur.

TOPRAĞIN GÜCÜ “KANLI TOPRAK” (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam
Görüntü Yönetmeni: Soner Saygılı
Yapımcı: Kulis Film/ Halil Can

Set Ekibi: Ercan Tuvan, Adnan Alın, Sabahattin Dal, Işık Ekibi: Gaffur Avare, Tarık Barlas, Işık Direktörü; Mehmet Çakar, Prodüksiyon Amiri: İsmail Varol, Sesleri Alan: Barış Ören, Nazım Oren, Montaj, Senkron: Arif Özalp, Yönetmen Yardımcısı: Reyhan Karaca, Yardımcı Yönetmen: Demirhan Ersunar, Kamera: Taner Saygılı,
Kısmet Film stüdyosunda hazırlanmış ve Ören Film stüdyosunda seslendirilmiştir

Oyuncular: Murat Soydan, Güzin Doğan, Erol Taş, Hülya Erçel, Yadigar Ejder, Akın Tunç, Sami Hazinses, Ahmet Karaca, Zühal Üstüntaş, Kudret Karadağ, Ünal Tekinli, Mustaf Özkaya, Niyazi Gökdere, Küçük Oyuncu: Fatih Karaca

Konu: Bekir Ağa yıllar önce gittiği Almanya’dan köyüne döner. Parasını ikiye katlamıştır, ancak karısı orada ölmüştür. Köye girerken gördüğü Elif’ten çok etkilenir ve onunla evlenmek ister... Ancak Elif onun yokluğunda bir yabancıyla evlenmiştir. Toprak alıp köye yerleşen Ömer adlı yabancı, kimsesiz kalan genç kıza sahip çıkmış ve mutlu bir yuva kurmuştur. Hem bu evliliği, hem de Ömer’in mert ve onurlu tavırlarını kabullenemeyen Bekir Ağa ailenin başına kabus gibi çökecektir. Maddi manevi baskı altına almaya çalıştığı Ömer’in kolay lokma olmadığını anladığında hileye başvurmaktan da çekinmeyecektir.



TANRI SENİ KORUSUN (1988)


Yönetmen: Gökhan Güney
Senaryo: Haşmet Zeybek
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Form Ajans/Yavuz Işıklar

Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Zan, Yapım Sorumlusu, Dursun Güleryüz,

Oyuncular: Gökhan Güney, Pakize Suda, Kadir Savun, Sema Peker, Salih Kırmızı, Yusuf Sezgin, Menderes Samancılar, Gül Sekman, İzzet Güleryüz, Yaşar Kutbay, Nedim Doğan, Cihan Alp, İbrahim Kurt, Mehmet Samsa,

Konu: Filmde, bir kabadayı ve bir psikolog arasında yaşanan aşk ilişkisi anlatılır. Psikolog olan Mine’nin hastalarından Salih, kumar borcu yüzünden tehdit edilir. Mine de hastasına yardımcı olmak için kabadayılardan Şahin’le görüşmeye gider. O günden sonra Mine ve Şahin arasında bir arkadaşlık başlar. Bir süre sonra da birbirlerine âşık olurlar. Ancak bu aşk Şahin’in işlerinin bozulmasına neden olacaktır. (Meltem İşler Sevindi)

ŞAFAK SÖKERKEN (1988)


Yönetmen: Cüneyt Arkın,
Senaryo: Nurettin İrişen
Görüntü Yönetmeni Ümit Ardabak
Yapım: Uzman Filmcilik/Kadir Turgut, Ferit Turgut

Renk Uzmanı: Hayati Akbulut, Laboratuar: Hüseyin Kuğu, İzzet Tatlıcı, Selahattin Kılıççeken, Montaj, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Selahattin Kılıççeken, Set: Hüseyin Ünlü, Alaaddin İzgü, Gültekin Zincirkıran, Işık: İbrahim Sabuncu, Ayhan Kural, Doğan Erdoğdu, Kamera Yardımcısı: Volkan Kocatürk, Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Eşsiz, Teknik Yönetmen: Nurettin İrişen, (Kısmet Stüdyosunda renklendirilmiş ve Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir )

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Emre Demirer, Osman Betin, Kadir Kök, Yılmaz Kurt, Akif Kilman, Yüksel Gözen, Mustafa Özkaya, İsmet Şahinbaş, Kazım Gültekin, Ali Ateş, Seyfettin Karadayı,

Konu: Filmde, hapisten firar eden bir adamın hikâyesi anlatılır. Kemal, daha bir çocukken işlediği bir suç yüzünden hapse mahkûm edilir. Aradan uzun yıllar geçer ve Kemal hayatının geri kalanını memleketinde geçirmek ister. Şartlı tahliye olabilmek için bir plân yapar. Ancak mahkûmiyetinin devamına karar verilir. Kemal de bir yolunu bulup firar eder. Daha sonra Kemal, yanına rehine olarak aldığı bir çocukla uzun bir yolculuğa çıkacaktır. (Meltem İşler Sevindi)

SÜRGÜN (1988)




Yönetmen: Avni Kütükoğlu
Senaryo: Zeki Göker
Görüntü Yönetmeni: Şener Işık
Yapım: Adana Film/Hüsnü Çetiner

Oyuncular: Berhan Şimşek, Filiz Aker, Sibel Savaş, Sümer Tilmaç

Konu: Mafyadan kaçıp bir kulübeye saklanan kabadayı ile gazeteci kızın aşkları.


SOKAK ÇOCUĞU (1988)




Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Safa Önal, Melih Gülgen
Kamera: Ergun Özdemir
Yapım: Gülgen Film/Melih Gülgen

Oyuncular: Oya Aydoğan, Cemal Gencer, Suzan Avcı, Çocuk Oyuncu: Burak Gülgen (D: 1978)

Konu: Kendi hallerinde bir aile tek oğulları olan Burak’ın üzerine titremektedir. Yeni bir araba aldıkları gece bunu kutlarlar ama eve dönüşte bir kaza olur ve baba hapse düşer. Anneoğul yalnız ve çaresiz kalırlar. Arabanın borcu ve diğer borçlar altında ezilirler, anne kötü yola düşürülür. Bir gün Burak annesinin ahlak zabıtası tarafından yakalandığını öğrenir ve evi terk ederek sokaklarda yaşamaya başlar.


SİS (1988)


Senaryo ve Yönetmen: Zülfü Livaneli
Müzik: M. Teodarakis, Zülfü Livaneli
Görüntü Yönetmeni: Jurgen Jurgens
Yapım: İnter Film/ Ülker Livaneli ve TXC Film Zürih

Kurgu: Hilmi Güver, Kamera Asistanı: Michael Wiesweg, Jenerik: Hilmi Güver, Işık Şefi: Recep Biçer

Oyuncular: Rutkay Aziz, Uğur Polat, Aslı Altan, Sevtap Parman, Menderes Samancılar, Kenan Pars, Elia Kazan (Misafir oyuncu), Ülkü Tamer, Aytaç Yürükaslan, Eray Özbal,

Konu: 27 Mayıs devrimiyle başlayıp 1970'li yıllara kadar uzanan iki ayrı siyasal dönem içinde bir ailenin dağılma ve giderek parçalanma öyküsü. Ülkenin çalkantılı bir dönem yaşadığı, kardeşin kardeşi vurduğu günlerde hakim eskisi avukat Ali Fırat (Rutkay Aziz), beklenmedik bir olayın içine sürüklenir. Oğlu Murat öldürülmüştür. Bu siyasal kargaşa ortamında onu öldüren karşıt görüşe sahip kardeşi midir? Olaylar bu kuşkular içinde sürüp gider..

ÖDÜL:

Antalya 26. Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (2 – 8 Ekim 1989)

► "Sis" "en iyi 2. film".
► Menderes Samancılar "en iyi yardımcı erkek oyuncu
Jüri Üyeleri: Hürrem Erman, Türker Atakan, Sabahattin Atmaca, Yavuz Bülent Bakiler, Rafet Bintez, Atilla Dorsay, İzzet Günay, Nuri Çetin, Doç. Dr. Faruk Kalkan, Yavuz Turgul, Kadri Yurdatap.

10. Akdeniz Film Şenliğ'i'nde (Valenciaİspanya 1989)
► "Sis" Büyük Ödül "Altın Palmiye"yi , Yugoslav yönetmen Markoviç'in "Buluşma Noktası" adlı filmlyle paylaştı.

Akdeniz. Sinemaları Buluşması'nda (Fransa 1989) Montpellier kentinde düzenlenen yarışmada
► "Sis" büyük ödülü (Altın Antigone)

Sinema Yazarları'nın "198990 Mevsiminde en Iyi filmler seçiml"nde
► Dördüncülük,
► Zülfü Llvaneli "en Iyi senaryocu",
► "En Iyi film müzikçisi"
► Jurgen Jurgens, Ertunç Şenkay'la "en. iyi. görüntü yönetmeni
► Rutkay Aziz ise "en iyi erkek oyuncu" seçildi.
►"Sis", ayrıca Kültür Bakanlığ'ı ödülüyle değerlendirildi.

* Sis, kimi özentili anlatım biçimlerini hesaba katmazsak, yakın dönemin olaylarına cesaretle yaklaşmayı, deneyen ve denediğini de bir ölçüde gerçekleştiren, titiz, yürekli bir çalışmanın örneği. Bu cesur çalışmada tüm oyuncularla olağanüstü görüntülerin ustası Jurgen Jurgens'in de büyük katkısı var tabii. (Burçak Evren, Türk Sinemasında Yeni Konumlar, s.156, Broy Yayınları 1990). “Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü”

* "Üstümüze bir gölge düştü oğlum" diye konuşur filinin sonunda avukat Ali Fırat. Bu "gölge" veya içinde yitip gidilen "sis", 1970 sonlarında Türkiye'nin içine düştüğü/düşürüldüğü korkunç bunalımdır. Sokaklarda adım başı bir adam vurulmakta, kaba güç kol gezmekte, siyaset çaresiz kalmış bulunmaktadır. "Kardeşin kardeşi vurduğu" günlerdir. 27 mayıs devriminde birer çocuk olan Murat ve Erol kardeşler, artık koca birer delikanlıdırlar. Ama filmin hemen başında, Murat açık bir pencereden gelen "hain" bir kurşunla vurulur. Adli tıp raporu, İki kardeşin "düşman" örgütlerden olduklarının anlaşılması, evde kaybolan bir tabanca... Tüm bunlar, artık pek genç olmayan, bir zamanlar "Türkiye'de işkence olmadığına" inanmış, idealleri yorgun, yanlış davalarda haksız kararlar vermemek için hâkimlikten istifa etmiş avukat Ali Fırat'ta oğlu Murat'ın katilinin diğer oğlu Erol olduğu kuşkusunu uyandırır. Görüldüğü gibi "Sİs"in ana teması, lam anlamıyla tragedyalara yakışan bir temadır. Ali Fırat, önce derinden derine İşleyen şüpheyi reddeder. Ama sonunda, hem de katil zanlısının yakalanmasına karşın, gerçeği öğrenmeye sıvanır. Her tragedyada olduğu gibi, gerçek kendini ancak adım adım ele verecek ve ona yaklaştıkça, Oidipus'ta da olduğu gibi, felâketler üst üste yığılacaktır. Fırat için artık son amaç hayatta kalan tek oğlunu, toplumsal/siyasal mekanizmaların, inanılmaz yaygınlıktaki örgütlenmelerin, önyargıların, kamuoyunun ve basının eşit katkılarıyla örülen "ölüm tuzağından kurtarmaktır. Ama ölümün kol gezdiği bir İstanbul'da (bir Türkiye'de) bu artık mümkün müdür?

Zülfü Livancli'nin politik tragedyası "Sis", bir avuç insan arasında oluşan öyküsü aracılığıyla, bir toplumun çalkantılı bir dönemini ana çizgileriyle perdeye getirmeyi amaçlayan yürekli filmlerden... Bir Amerikan (veya Amerikan tara Fransız: "Ölümsüz" gibi) usulü gerilimi değil, daha bize Özgü, daha ağır, daha yoğun bir gerilimi alttan alta sürdüren (ve ancak İkinci yarıda belli tempo düşüklükleri gösteren) film, yakın tarihimizin korkunç (ve korkunçluğu hep anımsanması gereken) bir döneminden yaman bir kesit veriyor. Belki biraz fazla simgesel kalan, gerçekliğin tam köklerine inmekten çekinen bir film,,. (Özellikle basının, polisin, yargının katkılarının yeterince netleşmemiş olmasından söz ediyorum). Ama filmin her şeye kargın ve her şeyin üstünde, bir ruhbilimsel irdeleme, trajik bir temele yaslanmış bir bireysel/ailesel öykü olduğu göz ardı edilmemeli. Toplumsal çalkantıların paramparça ettiği bu aileyi, birbirinden kuşku duyan, giderek birbirini vuran aile bireylerini, birbirine girift olmuş acılı insan yazgılarını hep görmedik, yaşamadık mı, 12 Eylül'e doğru dolu dizgin giden Türkiye'de? Siyasetin bunca yozlaşması, az mı dram yarattı, az mı acılar serpti toplumun bağrına? "Sis", bu dönemin üstüne üstüne giden yürekli bir film... Yan tutmadan, silahlı eylemleri tümüyle yargılayarak, hoşgörüsüzlüğü hangi yandan gelirse gelsin mahkûm ederek...

Ve bunu yaparken "sinema olmayı da hiç savsaklamayarak,., Livaneli'nin ilk ” filmi "Yer Demir Gök Bakır"dan çok daha yumuşak ve güvenli kamerası, bu kez hep gün doğum veya batımlarında kavranmış bir alacakaranlık İstanbul'unu karsımıza getiriyor. Bildik, tanıdık mekânlar, trajik öykülere sanki hiç görmediğimiz birer dekor oluşturuyor. Bir boğaz görüntüsü, geceye ışıklarını salmış bir asma köprü bir cami silueti, görkemli Beyoğlu levanten yapıları, bizce bilinmedik dinsel törenlerin yapıldığı eski sokakların izbe evleri, yoksullukları içinde siyasal/ideolojik eylemlere ucuza kiralık katiller yetiştiren sur dipleri vb. yerler. "Sis"e alabildiğine inandırıcı, ama aynı zamanda sinemasal mekânlar oluşturuyor. Öte yandan Livaneli şaşırtıcı bir oyuncu seçimi gerçekleştirmiştir. Rutkay Aziz, ilk kez bu denli nüanslı, zengin bir oyun veriyor sinemada.. Sis, her karenin yerini bulduğu, kimi aklaklıkları hemen yalnızca senaryodan kaynaklanan, öyküsünü görkemli biçimde sinemalaştırmış önemli bir film. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”