Powered By Blogger

4 Kasım 2022 Cuma

 

AĞRI’YA DÖNÜŞ (1993)

Yönetmen: Tunca Yönder, Senaryo: Tunca Yönder, Aykut Tankuter Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi Yapım: Yeni Yapımlar Ltd./ Meltem Yönder Eser: Haluk Şahin, Sanat Yönetmeni: Cana Dölay, San. Yönetmen. Yrd: Emine Sabahat Abacı, Erol Potur, Set Fotoğrafları: Ragıp Toklucu, Altan Tunk, Set Ekibi: Şeref Yılmaz, Ahmet Mersinli, ,Mahşer Özer, Kadir Arıoğlu, Aydın Cantürk, Kamera Asistanı: Tuncay Kapusuz, Makyöz: Leda Seriz, Neslihan Atabaş, Kuaför: Davut Başkaya, Prodüksiyon Amiri: Mahmut Dağıstanlı, Prodüksiyon Asistanı: Engin Yalçın, Seslendirme Yönetmeni: Aziz Acar, Kurgu: Ayhan Ergürsel, Müzik: Serdar Kalafatoğlu, Yönetmen Yardımcıları: Serpil Güler, Nermin Eroğlu, Laboratuar: Şafak Film, Ses Kayıt: Burhan Şahin, Işık Aydın Türkeri, Yapım Koordinatörü: Handan Yalvaç,


Oyuncular
: Can Gürzap, Haluk Kurtoğlu, Ayşegül Aldinç, Bennu Yıldırımlar, Murat Coşkuner, Tunca Yönder, Tuncel Kurtiz “Sayın Bay” Aydın Tolan, Suat Ülhan, İbrahim Karamehmet, Behruz Fizuzment, Mehmet Ulay, Taner Aşkın, Recep Yener, Arif Pişkin, Hasan Şahintürk, Hazma Zeytinoğlu, Haluk Bozgeyikli, Kerem Köktürk, Suna Öktem, Belgin Sunal, Şaibe Tekbay, Erdoğan Kapısız,

Konu: Oğlu ve geliniyle birlikte yaşayan emekli bir albayın geçmişe dönüşünün öyküsü...1940'lı yıllarda Doğu Beyazıt'ın köylerinden birinde üsteğmen olarak görev yapan Mehmet Şahin, Ağrı Dağı eteklerinde ailece gezinti yaptıkları sırada trajik bir olayla karşılaşır. Aynı köyde öğretmenlik yapan eşi Muhsine sisli ve karlı havada kaybolur. Tüm aramalara karşılık Muhsine bulunamaz. Yıllardır karısının acısıyla yaşayan emekli albay, doğum yapmak üzere olan gelini ve bir gazetede yöneticilik yapan oğluyla Doğu Beyazıt'a gitmeye karar verir. Gidecekleri yer oğlunun doğduğu ve karısını kaybolduğu Sürbahan köyüdür. Muhsine'nin ölümünden buyana Doğu Beyazıt'a hiç gitmemiş olan gönlü yaralı albay, oğluyla gelininin yolculuğuna acılı günleri anımsayarak katılır (Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü Cilt 3” )

6. Uluslar arası Ankara Film Festivali’nxde (1994)

►Bennu Yıldırımlar “Umut veren kadın oyuncu”

 8. Adana Altın Koza Film Festivali’nde (1994)

►Tuncel Kurtiz “en iyi erkek oyuncu.


FİLMİ İZLE 




 

AĞLAMA SEVGİLİM (1993)

Senaryo ve Yönetmen: Oğuz Gözen, Görüntü Yönetmeni: Mükremin Şumlu, Yapım: As Film/ Mehmet Aksu

Oyuncular: Engin Çağlar, Bahar Mete, Samim Meriç, Mustafa Erçel, Turgut Özatay, Kazım Kartal, Yalçın Erkan

Konu: Çevresindeki katı kurallarıyla ün yapan bir kabadayı ile intihar girişimi sonucu hayatını kurtardığı kimsesiz bir genç kızın dramatik aşk öyküsü.

Not: Film 1982 yılında Oğuz Gözen tarafından çekilen “Dünyamı Yıkmasaydın” filminin bir kopyası .

 



1993 YILINDA GÖSTERİME

 GİREN FİLMLER




 

ZOR GÖREV (1992)


Senaryo ve Yönetmen: Hasan Karcı, Görüntü Yönetmeni: Mahmut Yumuşak, yapım: Venüs Film//Hasan Karcı

Oyuncular: Murat Soydan, Ethem Çakır, Yusuf Çetin, Pervin Tekgül, Süreyya Mertoğlu

Konu: Manken ajanıs çalıştırdığı model kızları zengin müşterilerine seks için pazarlar. Gazeteci bir kız olayları takip için polisle iŞbirliği yaparak ajansa Manken olarak girer. Ve böylece olaylar gelişerek devam eder

ZIKKIMIN KÖKÜ (1992)


Yönetmen: Memduh Ün, Senaryo: Memduh Ün, Macit Koper, (Muzaffer İxgü’nün bir eserinden) Eser: Muzaffer İzgü, Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz, Müzik: Cahit Berkay, Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap Kurgu: Nevzat Dişiaçık, Çevre Düzeni: Esra Avcı Tuncer, Ali Yenel, Yönetmen Yardımcısı: Şebnem Ceyhan, Uğur Ün, Süreyya Kilimci, Fotoğraf: Yalçın Sayın, Yapım Ekibi: Günay Girik, Perihan İnici. Aynur Gültekin, Hayri Tunar, Kamera Asistanı: Cenap Cevahir, Negatif Kurgu: Eyüp Yıldız, Laboratuar: Yahya Öztürk, Mustafa Oruç, Renk Düzenleme: Adnan Şahin, Işık Şefi: Süleyman Çekiç, Işık yardımcısı: Halil İbrahim Çekiç, Muammer Doğan, Set Ekibi: Hüseyin Ünlü, Alaaddin İzgü, Turgut Karasu, Cem Erden, Jenerik: Özkan Sevinç (Prodart), Dizgi: Fürüzan Canayaz, Refik Birsöz, Ses Kayıt: Ercan Okan, Efekt ve Mix: Ercan Aktaş, Negatif Montaj: Eyüp Yıldız, Ayla Şahin, Seslendirme Yönetmeni: Ersin Sanver, (Fono Film stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Menderes Samancılar (Ahmet, Muzo’nun babası), Günay Girik (Büyük Muzo), Meriç Başaran (Havva), Elif İnci (Raziye), Sırrı Elitaş (Bedri), Kemal İnci (Cumali), Eray Demirkol, Erdal Cindoruk, Hüseyin Akşen, Asuman Arsan (Münevver), Süreyya Kilimci (öğretmen), Hayri Tunar (Müdür), Nuri Özaydın Müfettiş), Emin Esen (besleme), Bünyamin Satanoğlu (Muhtar), (İsmail Ökke, Necdet Yakın (Zihni), Yusuf Çağatay (1. üye), Sait Özkılıç (2. üye), Cem Erden (Kıvırcık), Hakan Hançerli (Sefa), Eray Demirkol (Seyyit), İbrahim Severoğlu (Dilenci), İsmail Ökke (Yaşlı adam), Perihan İniici (Fethiye), Sevgi Genç (bir kadın), Hüseyin Ünlü, Mahmut Hazım Kısakürek, Aynur Gültekin (Müjgan), Emre Akyıldız (Küçük Muzo)

KONU; Küçük Muzo, yoksul bir ailenin çocuğudur. Adana'da bir gecekonduda, annesi, trahomlu ağabeyi ve işsiz babasıyla yaşamaktadır. Muzo, mahallede darı satarak, ev kirasını bile veremeyecek kadar büyük bir sıkıntıya düşen yoksul ailesine katkıda bulunmaya çalışır. Balonları çok seven, ama parasızlıktan onlara sahip olamayıp balon satıcılarının peşine takılarak düşler kurak Muzo'nun çocuk yüreğinde asıl tutkusu sinemadır. Eski film parçalarını birbirine ekleyerek, tahtadan yapılmış bir oyuncak göstericiyle, mahalle arkadaşlarına sinemacılık yapar. Aradan 10 yıl geçmiştir. Sevimli bir delikanlı olan Muzo, yeni komşularının kızı ile ilk aşkını yaşar. Bu sevdanın sonunda evlilik gündeme gelirse de Muzo, okumayı seçecektir.


ÖDÜLLER:

Asturias (İspanya) Sinema Festivali'nde (1993)

►Memduh Ün "En İyi Yönetmen",

7. Adana Altın Koza Film Festivali'nde (1993)

 "En İyi Film",

► "En İyi Yönetmen",

► "En İyi Senaryo",
    ► Menderes Samancılar "En İyi Erkek Oyuncu"
    ► Elif İnci "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu",
    Çasod (Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği)'nin (1993) seçiiminde

►Emre Akyıldız "Jüri Özel Ödüıü".

Kültür Bakanlığı (1993) "Sinema Başarı Ödülü",

 SİYAD (Sinema Yazarları Derneği'nin seçiminde (1994)

► "En İyi 2. Film"

► "Menderes Samancdar "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu"

8. Uluslararası Udaipur (Hindistan) Çocuk ve Gençlik Filmleri Festivali'nde (1995)

"En İyi Film",

4. Uluslararası CineJunior (Fransa) Çocuk Filmleri Festivali'nde (1994)

►"En İyi Film".

& Zıkkımın Kökü'nü, final bölümü dışında izlemiştim. Ancak Memduh Ün, filmini yeniden kurgulamış. Öyle ki film tanınmayacak kadar değişmiş. Bu yeni kurgu da sanırım ki lehte olmuş.

Muzaffer İzgü'nün öz yaşamsal romanından yola çıkan Ün, bizlere 1940'ların Adana'sından, yaşanmış ve zor koşullarda geçen bir çocukluğu anlatıyor. Ne varki "Muzo"nun çocukluğu, tüm yoksulluğa ve ağır yaşam koşullarına karşın, mutsuz ve üzücü bir çocukluk değiL. Klasik melodramların tersine (ve gerçek yaşama daha uygun biçimde), neşe ve umut, üzüntü ve karamsarlıkla hep iç içe var oluyor. Ve en karanlık durumlarda bile, insanlar küçük dokunuşlar ve _ayrıntılarla yaşamı (ve filmin seyircilerini) aydınlatmayı başarıyorlar.

Zıkkımın Kökü, "küçük" bir film: Sadece 80 dakika sürüyor ve çok büyük şeyler amaçlamıyor. Ancak iyi çizilmiş sınırları ve alçakgönüllü yaklaşımı içinde, hoş ve sevimli bir fılm bu… Buram buram yaşama sevinci ve çağdaşlaştırılmış bir hümanizma içeren ... Memduh Ün, çevreyi, mekanı ve oyuncuları çok iyi değerlendirmesini bilen olgun sinemasıyla, çok şeyi tam yerinde ve dozunda çözümlemiş. Böylece fılm yüreğe dokunan bir içtenliğe ulaşıyor ve dünya üzerindeki bir çok şenlikten aldığı övgü ve ödülleri hak ettiğini doğruluyor. Menderes Samancılar, Meriç Başaran ve küçük Emre Akyıldız'ın bu başarıdaki payları da az değil... “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları

& Zıkkımın Kökü" gerçekçi bir film. Çünkü hakiki bir hayat hikayesi üzerine, Muzaffer İzgü'nün çocukluğu üzerine kurulu. Hakiki bir mekanda, Adana'nın yoksul mahallelerinde geçiyor. Küçük insanların küçük sevinçlerini, küçük kederlerini severek işleyen Memduh Usta'nın elinde de erbabına düşmüş. Bütün bir çocukluk döneminden seçilip alınmış episodlar belki biraz kopuk ama, Muzo'nun varlığı onları birbirine bağlıyor. Üstelik hem komik (çünkü İzgü yazmış), hem de küçük duyarlılıklar taşıyan (çünkü Ün çekmiş) episodlar bunlar. (Sevin Okyay, Arkitekt d., Ocak 1994)

 

Memduh Ün Anlatıyor:

Zıkkımın Kökü'nü Kanal 6'nın parasal desteği, video satışından gelen paralar Kültür Bakanlığı desteği, kendi sermayem ve Kadri Yurdatap ortaklığıyla çektim. Adana Belediyesi'nin sponsorluğunu da unutmayayım. Bütün otel, yemek, araç giderlerini Adana Belediyesi karşılamıştı. Özel Kalem Müdürleri Hayri Bey bütün çekimler boyunca yanımızda olmuş mekanların bulunmasında, alınmasında her türlü yardımcı olmuştu. Ayrıca filmde okul müdürünü de oynadı.

Filmin bir de televizyon macerası olmuştu. Dönemin güçlü kuruluşu Kanal 6 Ahmet Özal tarafından yönetiliyordu. Beş usta yönetmeni davet ettiler: Atıf Yılmaz, Ömer Kavur, Ali Özgentürk, lrfan Tözüm ve beni. Her birimizden 45'er dakikalık üç diziden oluşacak filmler istediler. Karşılığında 500 er bin lira para verdiler.

Ben Zıkkımın Kökü filmini 45 er dakikalık üç filmlik dizi olarak tasarladım. Oldukça uzun bir film çekmiştim. Ama kurguya oturduğumuzda, bu kez tek film olarak yayınlayacaklarını söylediler. Bu nedenle çektiğim birçok sahneyi atmak zorunda kaldım. Gene de film 3000 metre civarında olmuştu. Ayrıca Ahmet Özal'ın bir başka kazığı da, filmin gösterim haklarıyla ilgili yaptığımız anlaşmaya göre ödenmesi gereken ek tutarın ödenmemesiydi. Ahmet Özal ihtarnameleri yanıtsız bırakmış, sonra da kanaldan ayrılmıştı. Bu para hiçbir zaman ödenmedi.

Olaylı başlanmıştı çekimlere. Ben ekipten ayrı bir otelde kalıyordum. Film ekibi kente geldiğinde, bir üniversitenin kampüsüne yerleştirildi Adana Belediyesi tarafından. Fakat kampüs şehirden çok uzaktı ve ekibin de ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Orada bir gece kalındı. Ertesi gün sete çıktık. Emre Akyıldız'ın mısır sattığı bir sahneyi çekecektik. Ekip çok şikayetçiydi. Bunun üzerine, ben de filmi bıraktığımı ve lstanbul'a döneceğimizi söyledim. Çünkü bir ekip bu kadar rahatsızsa, filmi düzgün bir şekilde çekme olanağımız yoktu. Bu noktada Özel  Kalem Müdürü Hayri Bey devreye girdi, sorunu çözeceğini söyledi. Belediyeye gitti. Biz öğleye kadar paydos etmiştik. Hayri Bey döndüğünde, ekibin şehir içindeki Koza otele alındığını söyledi. Öğle sonrası motor dedik, ama moral bozukluğuyla çalıştığım için pek başarılı olamamıştım. Üstelik de Emre iştahla yemesi gereken tavuktan iğreniyordu. Kurguda attım bu sahneyi, kullanmadım. (Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor, Kabalcı yayınları,2009 İstanbul)


FİLMİ İZLE 



 

YAŞAMAK İNSAN GİBİ (1992) 


Senaryo ve Yönetmen: Mehmet Ezici, Görüntü Yönetmeni: Mükremin Şumlu, Yapım: Doruk sanat Merkezi: Aygün Kara


Oyuncular: Özlem Onursal, Yalçın Gülhan, Mehmet Ezici

Konu: Çakmaklara gaz doldurarak geçimini sağlayan bir genç konduğu mirasla zengin olur. Bir pavyon kadınına bu arada aşık olur ve tüm parasını kadına harcar, sonunda sevdiği kadını öldürür.

Not: 2 Eylül 1983 günü nişanlısı tarafından öldürülen Feri Cansel’in yaşamından bir kesit.

 

YAĞMUR BEKLERKEN (1992) 



Yönetmen: Tunca Yonder, Eser ve Senaryo: Tank Buğra Görüntü Yönetmeni: Tevfik ŞenoI, Yapım: Yeni Yapımlar Ltd./ Bahattin Ozan Sanat Yönetmeni: Cem Köroğlu, Müzik: Serdar KaIafatogIu

Oyuncular: Cevdet Arıcılar, Seray GözIer, Nilüfer AçıkaIın, Mehmet KeskinoğIu, KemaI Bekir, Haluk KurtoğIu, Eşref KoIçak, Mehmet Özekit, Tuncer Necmioğlu, Çetin KoroğIu, Mutlu Güney, Yeşim Alıç, Süer İzat, Ferda Tancay, Ejjder Akışık, ZeIiha Güney, Alp GiritIi, Cem KurtoğIu

Konu: 1930'Iu Yillarda çok partiIi siyasaI yaşama geçiş dönemi üzerine kurulu bir öykü.

Not: Altı bölümlük bir TV dizisi olarak çekilen bu film daha sonra sinema filmine dönüştürülmüş ve vizyona sokulmuştur.

ÖDÜL:

Çasod (Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği) Seçiminde (1993)

►Cevdet Arıcı “En iyi erkek oyuncu

 

VAGON (1992) 


Yönetmen Semir Aslanyürek, Senaryo: Ivan Juk, Semir Arslanyürek, Görüntü Yönetmeni: Hayk Kirakosyan, Kurgu: Nadya Pribilovskaya, Yapım: Hiltaş Ltd./ İbrahim Karamehmet

Oyuncular: Hans Odd, Yuri Çernov, Aleksandr Martinov, Edward Martseviç, Julia Tarkhova, Irina Priymak

Konu: SSCB'inde sosyalist iktidarın sona ermesiyle, çeşitli sosyalist örgütlerden burs alan çoğu öğrenci gibi, filmin kahramanı da sınır dışı edilir. Genç "yabancı" bu işlemler sırasında havaalanından kaçarak tekrar şehre döner ve terkedilmiş bir binada, kaçak bir yaşam sürmeye başlar. Bu arada, eski düzene muhalif bir sürü insaanın aynı binada kaçak olarak yaşadıklarını görür ve onlarla beraber varlığını sürdürür. Gizlendikleri eski binanın restorasyonuna başlanacağı gün "yabancı", arkadaşlarıyla birlikte terkedilmiş bir vagona sığınır. Ne var ki lokomotifsiz vagon birden hareket eder ve onları "bilinmeyene" doğru götürür. Aslında bütün film, film kahramanlarından birinin yazdığı bir romanın olaylarından ibarettir.

Not: Semir Arslanyürek'in ilk uzun metrajlı sinema filmi. Film tümüyle Moskova'da çekildi.

 

 

TANIK (1992)


Senaryo ve Yönetmen: Samim Utku, Görüntü Yönetmeni: Ali Engin, Yapım: Metro Film/Zeki Kafadar


Oyuncular: Gönül Yazar, Reha Yeprem, Enver Demirkan, Ertekin


Konu: Şarkıcılık yapan bir kadın resim galerisinde bir cinayete tanık olur. Katil bu tanığı ortadan kaldırmak istemektedir. Konu polise intikal eder ve katil ile polis arasında bir kovalamaca başlar.

 

 

SÜRGÜN (1992)


Yönetmen: Mehmet Tanrısever, Senaryo: Mehmet Tanrısever, Mehmet Uyar, Görüntü Yönetmeni: Hüseyin Özşahin Yapım: Feza Film/ Mehmet Tanrısever Hikaye: Hüseyin Karatay, Söz Yazarı: Mehmet Uyar, Yardımcı Yönetmen: Metin Çamurcu, Sanat Yönetmeni: Türkan Kafadar, Kurgu; İsmail kalkan, Müzik: Esin Engin, Yardımcı Yönetmen: Metin Çamurcu, Yapım Sorumlusu: Hüseyin Akçalı, Yardımcısı: Mehmet Aytekin, Prodüksiyon Amiri: Hasan Kubilay, Prodüksiyon Yardımcıları: Yılmaz Terzioğlu, Ünal Akgün, Işık Şefi: Zafer Kutlu, Işık Yardımcıları: Ethem Kaygusuz, Ahmet Boldaş, Set Amiri: Giray Alpan, Makyaj: Hakan Kültür, Kostüm: Talip Okçul, Kamera Asistanları: Hüseyin Devrim, Yaşasr Ünlü, Set Teknisyenleri: Ercan Tuman, Ercan Akyıldırım, Aslan Gül, Yaşar Davutoğlu, Mehmet Sezer, Reji Asistanları: Gültekin Alihocagil, Ufuk Maden, Video Kamera: Refik Caferoğlu, Bülent Tezioğlu, Ulaştırma: Haşim Eroğlu, Haydar Kazak, Alaaddin Melezoğlu, Ses Kayıt ve Miksaj: Erkan Esenboğa, Ses Kayıt Asistanı: Burhan Şahin, Renk Düzeltmre: Türker Vatan, Uğur Orbay, Laboratuar: Ekrem Şen, Arif Şengül, Film Baskı: Veli Burç, Uğur Orbay, Negatif Montaj: Bülent Özayan, Tamer Eşkazan, Efekt: Ayhan Arli, Seslendirme Yönetmeni: Erkan Esenboğa,

Oyuncular: Bulut Aras (öğretmen), Gamze Tunar (Hacer), Orçun Sonat (Ali Osman), Lütfü Seyfullah (Muhtar), Macit Flordun (Molla), Erol Taş (Çavuş), Fatma Belgen (Hatice), Halit Akçatepe (Hurşit), Tarık Tanrısever (Durmuş), Nezihe Becerikli (Fadime), Hasan Nail Canat (Katıırcı), Engin İnal (İlkokul Müdürü), İsmail Kalkan (İmam), Bülent Polat (lokaldeki öğretmen), Giray Alpan (İlköğretim Müdürü), Hakkı Kıvanç (Başçavuş), Kemal İskender (Orman Şefi), Kamil Sesli (Tapu Memuru), Fatma Günüşen (Muhtarın Karısı), Mehmet Akça (dede), Ercan Tuman (köylü), Müleyke Tanrısever, İsmail Aküzüm (Recep), Coşkun Albayrak (Kazım), Ahmet Demir (görevli)

Konu: Büyük şehirden uzak bir köye sürgün gönderilen ve orada muhtarın batıl inançlardan ötürü. Yalan yanlış bilgilerle tutuklanan bir öğretmenin mücadelesi ve köy halkına bıraktığı yardımlaşma, düzenleme ve aydınlık gibi kavramları bırakmasıyla şekillenen etkileyici bir film. "Bulut Aras" bir köye öğretmen olarak atanır ve birçok şeyi değiştirir. Değirmen yapar, köyün yolunu açar, okul'un tadilatını halleder. Bu yaptıklarına kıskanan eli kolu uzun köy muhtarı "Lütfü Seyfullah"tır. Köyde birçok şeyi değiştiren öğretmen en sonunda yine sürgün gönderilir.


ÖDÜL 45. uluslararası Salerne Film Festivali'nde (1992)

►"En İyi 2. Film",

11. Taşkent Film Festivali"nde (1992)

►"En İyİ 2. Film"

► "İlk Fİlmİnİ Çeken Yönetmen".

4 Mehmet Tanrısever filmine büyük bir özen göstermiş, çok detaylı çalışmış ve büyük bir emek sarfetmiş. Daha ilk sahnelerden film insanı kuşatıyor, duygularla bütünleştiriyor... Yakın tarihimizin yanlış uygulamalarına sessiz ve sössüz bir başkaldırı diyebiliriz, ya da bir hesaplaşmanın filmi. (İsmail Fatih Ceylan, Yörünge d., s: 26,2 Ağustos 1992)

4 Tanrısever, inançları doğrultusunda kurduğu bu basit öyküyü sade bir şekilde anlatmış. Ortada propaganda, sömürü, slogan yok. (Yani Kemalistler açısından korkulacak birşey yok!) Yasaklanan o meşhur sahneye gelince: Etrafına çocukları toplamış kur'an okuyan köy imamının evi basılıp kitapları yakılıyor. O kadar. Yani, yakın tarihimizin bir bölümünde büyük olasılıkla gerçekleşmiş bir olay, hiçbir şekilde abartılmadan gösterilmiş. (Durul Taylan, "Sürgün: Abartısız, sade", Sinema g., s: 90,2329 Ocak 1993)


FİLMİ İZLE 



 

SEVDALARIN ÖLÜMÜ (1992) 

Senaryo ve Yönetmen: Mesut Uçakan, Görüntü Yönetmeni: Ergun Özdemir, Müzik: Ahmet Güvenç, Yapım: Yeni Atlas İletişim/ Durmuş Korkmaz

Oyuncular: Perihan Savaş, Yalçın Gülhan, Başak Zebil, Ünsal Emre, Baki Tamer, Nevin Aypar, Hasan Ulusoy

Konu: Hırsları ve kompleksleri yüzünden eşinden ayrılmış Sevda adlı genç kadının yıllar sonra çocuğu Şebnem'e kavuşmak isteyişini ve eski kocası Kerim ile çatışması.

 

 

SESSİZ KARANLIK (1992) 

Senaryo ve Yönetmen: Samim Utku, Görüntü Yönetmeni: Ali Engin, Yapım: Metro Film/Zeki Kafalı

Oyuncular: Nazan Saatçı, Reha Yeprem, Tolga Aşkıner, Akın Tunç, Şeref Umut, Hakan Ergeç

Konu: Zengin bir kadınla onu öldürmek isteyen kocasının öyküsü.

 

SARI TEBESSÜM (1992)


Senaryo ve Yönemen Seçkin Yaşar, ([1]) Görüntü Yönetmeni: Ümit Ardabak Müzik: Müzikotek, Yapım: Doku Film/ Ünal Küpeli, Seçkin Yasar 2. Yönetmen Yardımcısı: Ayşe Sezgin, Kamera Asistanı: Ahmet Servidal, Yapım Yardımcısı: Akar Çatalkaya, Sanat Yönetmen Yrd.: Ali Özgüley, Makyöz: Neslihan Atabaş, Kuaförler: İrfan Şafak, Ünal İlgören, Set Fotoğrafçısı: Serpil Yılmaz, Set Şefi: Mehmet İnci, Işıkçılar: Haydar Tuna, Hikmet Aydın, Setçiler: Hürrem Şeker, Adnan Yurdaer, Ulaşım: Hüseyin İnanç, Dublaj Yönetmeni: Ersin Sanver, Jenerik: Hilmi Güver, Sait Dinek (Sineoptik), Film Baskı: Mustafa Koç, Orhan Turgut, Film Yıkama: Ufuk Kayar, Selim Sınmaz, Negatif Montaj: Selahattin Turgut, Sinefekt Film laboratuvarlarında hazırlanmış ve Şafak Film stüdyosunda seslendirilmiştir. (Kültür Bakanlığı ve Kodak katkılarıyla)

Oyuncular: Şahika Tekand (Eda), Mahir Günşiray (Erdal), Levent Özdilek (İdris), Zuhal Gencer (Leylâ), Güner Özkul (Elâ), Kutay Köktürk (Aykut), Suna Selen (Güzin), Orhan Alkaya, (Enis) Ayşen Savaşkan (Yasemin), Ece Uslu (Neşe), Nilgün Üstün (Şükran), Güven Turan (Eleştirmen), Tarık Günersel (Haluk), Ayşenur Kocatopçu (İsris’in sekreteri), Dilek Demir (Aykut’un sevgilisi), Taner Çelensü (Erkek Müşteri), Benan Akosman (Kadın Müşteri), Sezen Buyurman (Kadın Dansçı), Tayfun Sav (Erkek dansçı), Ayşın Candan (Bardaki 1ç kadın), Ece Geçergil (Bardaki 2. kadın), Şebnem Önal, Erda’nın hizmetçisi), Nebahat Öztekin ( Güzin’in hiametçisi), Ünal İlgören (Cafedeki garson),

Konu: Eda (Şahika Tekand), bir resim galeriisinin sahibidir. Çevresinde sevilen bir şair olan kocası İdris (Levent Özdilek), bir kuuruluşun da sanat danışmanıdır. Bu entelllektüel çift, düşünsel açıdan uyum sağlamalarına karşılık, özellikle de Eda, cinsel yaşamında içten içe büyük bir mutsuzluk yaşamaktadır. Çünkü, İdris, alkolik ve iktidarsızdır. Kocası iş için Paris'e gittiğinde Eda, bir gece, alkolün de etkisiyle yakın dostları ressam Erdal (Mahir Günşıray) ile yatar. Bu ilişki giderek tensel bir tutkuya dönüşür. İki erkek arasında kalan Eda, cinsel aç lığını Erdal'ın yatağında giderirken, yine de kocasını sevmektedir. Ne var ki, Eda'ya tek başına sahip olmak isteyen Erdal, İdris'i kıskanmaya başlar. Bu ilişkiler sürüp giderken Eda, aralarındaki şiddetli tutkunun kendisini Erdal'ın şehvet kölesi haline getirdiğini fark eder. Ve Eda, sonunda Erdal'ı terk eder. (Agâh Özgüç)

ÖDÜL:

5. Uluslararası Ankara Film Festivali'nde (1993)

►Seçkin Yaşar ve İzzet Yaşar "Umut Veren Yeni Senaryo"
    ►Şahika Tekand "Seçiciler Kurulu Özel

&  Sçkin yaşar’ın merakla beklenen bu ilk filmi iktidarsız olduğu söylenen (oysa bizim gördüğümüz fılmde bu özelliği pek belirmeyen) bir şairle evli olan galeri sahibi bir kadının cinselliği genç bir ressam da bulmasının öyküsünü anlatıyor. Senaryo çok iyi oluşturuImamış. Çok benzer, giderek aynı durumların yinelenmesiyle dolu. (Belki gerçek yaşamda da böyledir, ama sinema, yaşamı alıp iki saatlik bir filmin ölçütlerine indirgeme sanatıdır.) Oyuncuların yönetimi de yer yer başıboş bırakılmış gibi. Işıklandırma, kurgu yanlışları da var. Ama sonuç olarak bu, bizce başarılmış bir ilk fılm. Yaşar öncelikle ele aldığı konunun ve kişilerin sonuna dek gitme, bizde hiç işlenmemiş ölçüde sert bir sadomazoşist ilişkiyi sonuna dek anlatma yürekliliğini göstermiş. Bunu yaparken de, sinemamızın gelenekselleşmiş kadın ve de (özellikle) erkek çekingenliklerini, "Oramı buramı göstermem, dilimi kullanarak öpüşmem, gerçekten seks yaparmış gibi davranamam ..."türünden karşı çıkışları önlemesini bilmiş. Karşımızdaki insanların gerçekkten tensel bir tutkuyu yaşadıklarını, ömürlerinin bir süresi içinde 'sekse teslim olduklanı' düşünmemek olanaksız. İşte erotik bir filmin olmazsa olmaz temel öğesi ... Sadece bunu başarabildiği için bile, ben kendi adıma Seçkin Yaşar'ı kutluyar, sinemamıza hoş geldin diyorum. Eğer erotizm ve kadın erkek birlikteliği üzerine fılmler yapmayı sürdürmek istiyorsa da, lütfen kimsenin dediğini dinlemeyip yoluna devam etsin! ...

&  Düşünsel ilişki mi, cinsel ilişki mi sorusunu getiren 'Sarı Tebessüm'ün neredeyse yarısı kapalı mekanlarda, bazı Hollywood filmlerine de gönderme yapılan, değişik yerlerdeki cinsel ilişki eylemlerine ağırlık veriyor. Oysa finalde, düşünce beraberliğinden yana nokta konuyor. Bu çelişkiyi sineye çeksek bile, oyuncu yönetimindeki yetersizliklerin yanısıra oyunculuk çabaları da müsamere düzeyini pek geeçemiyor. Sonuçta bu sadomazohist ilişki ve aşk üçgeni çeşitlemesi rahatlıkla hatta yer yer illgiyle seyrediliyor. (Sungu Çapan, Cumhuuriyet g., 10 Eylül 1993)


&  Seçkin Yaşar'ın ne yapmak istediği hiç belli değil. Belli ki o da bu dünyayı çok iyi tanıyor, bu dünyanın içinden geliyor. Ama "Sarı Tebessüm", yönetmenlerimizin büyük bir çoğunluğunun, dünya yıkılsa dönüp bakmayacaklarının bir kanıtı olmaktan öteye gidemiyor. Yat kalk, bunalım! Ortada "şehvetten kuduranlar" ölçüsü dışında bir şey yok. Yaşar'ın anlatmaya gücü yettiği, bildiği ve bilebildiği tek şey bu. (Tunca Arslan, Aydınlık g., 7 Eylül 1993)

& Eurimages temsilcimiz Faruk Günaltay'ın yapımcı ve yönetmenlerle yaptığı bir toplantıda, "Bu aşk üçgeni öykülerinden vazgeçin. Batı artık bunları izlemek istemiyor. Bunları yıllar önce yaptılar" dediği bir dönemde sinemamızın seyircisiyle iletişiminin bunca azaldığı bir dönemde, yeniden aşk üçgeni filmi çekmek, üstelik bunu çok kötü gerçekleştirmek, sinemamıza asıl darbeyi vuranların sinemacılarımız olduğunu düşündürüyor yeniden. (Tamer Baran, Antrakt d., s.: 26, Kasım 1993)

 

&"Tensel tutkuyu anlatabilmek, kuşkusuz usta işi bir biçim ve oyunculuğu gerektirir. Böyle, sırtını cinselliğe dayamış bir filmde, tutkuyu gösteren sahneler ön plana çıkmak zorundadır, ama "Sarı Tebessüm" filminde müsamere düzeyindeki oyunculuk, ne yazık ki filme ağır bir darbe daha indirmektedir. (Aslı Tunç, Antrakt d., s: 25, Ekim 1993)


& Sonuç olarak, "Sarı Tebessüm", bir ilk filmden beklenenden çok daha olgun sinema diline sahip bir ilk film. Ama iki ana karakterinde kastingi (Ankara'da jüri özel ödülünü hakkıyla olan Tekand hariç) bizzat hikayeyi baltalıyor (Bu arada, Zuhal Gencer'in çok başarılı olduğunu da belirtelim). Tabii, entellektüel bir çevrede geçen üçlü bir ilişkiyle ilgilendiğinizi varsayarsak. (Sevin Okyay, Nokta d., 5 Eylül 1993)


& Uzun yıllar ünlü yönetmenlere "asistanlık" yapan ve onlardan "feyz" alan Seçkin Yasar'ın "ilk" yönetmenlik denemesi olan Sarı Tebessüm biri kadın ikisi erkek üç kişi arasında yaşanan bir "aşk üçgeni" üzerine kuruluydu.

Film aynı zamanda sezonun gösterime giren "ilk" yerli yapımı olma özelliğine de sahipti. Dahası filmi Türkiye'deki Amerikan şirketlerinden biri olan Warner Bros işletiyordu. Warner Bros'un böyle bir karar almasında geçen yıl UIP (United International Pictures) film şirketi tarafından işletilen Seni Seviyorum Rosa ve Düş Gezginleri'nin sağladığı gişe başarılarının (!) da payı oldukça büyüktü. Ama unutulan ya da gözden kaçan nokta, bu filmlerin seyirci tarafından pek beğenilmemiş olmasıydı.

Her neyse başrol oyuncuları Şahika Tekand ve Mahir Günşiray'ın yataktan çıkmaya ve giyinmeye pek fırsat bulamadıkları bu film, gerek erotizme ve gerekse kadın erkek ilişkilerine oldukça "maço" bir gözle bakıyordu.

Daha gösterime girmeden üzerinde tartışılmaya başlanan filmi vizyona girdikten sonra izleyen herkes, filmin “9.5 Weeks” 9,5 Hafta'ya benzerliğinden bahsetmeye başladı. Ama asıl "tantana" arkadan geldi. Özel televizyonlardan biri, Sarı Tebessüm'ün gösterimde olduğu günlerde Zandalee adlı bir film yayınladı.

İşte ne olduysa o zaman oldu. Zandalee ile Sarı Tebessüm birbirinin aynıydı. Üstelik her yönüyle. Konusu, karakterleri ile, dramatik yapısı ile ve hatta diyalogları ile. Hani neredeyse iki film arasında "karbon kağıdı" varmışçasına "olur ama, bu kadar da olmaz ki" dedirten cinsten bir benzerlikti bu. Adeta tek yumurta ikizleri gibi. Ancak arada bazı farklılıklar olduğunu da söylemekte fayda var. En büyük fark ise iki film arasındaki "sanatsal" duyarlılık. Zandalee ne kadar sıcak ve duyguluysa, Sarı Tebessüm o kadar soğuk ve duygusuzdu. Bunu çok iyi analiz eden seyircilerin çoğu filmi daha yarısına gelmeden ya da yarısından biraz sonra "yarım" bırakarak kendilerini dışarıya atıyorlardı. Öyle ya da böyle yine de hatırı sayılır bir seyirci topluluğu tarafından izlenen Sarı Tebessüm zamanı gelip "miadı" dolunca da sessiz sedasız gösterimden çıktı. Ama erotizm in ve seksin neredeyse "peltesi"ni çıkaran bu filmin insanlara "offf' dedirten özelliği akıllardan çıkmadı, çıkmayacak. Yani kısaca gitti 500 milyon. (Nejat Çelik “Antrakt Sinema Dergisi” Haziran 1993 )

 


[1]  Mari Kornhauser’in eserinden, Sam Pillsbury’nin yönettiği ve 9 Mayıs 1991 yılında Almanya’da gösterime giren “Zandalee” isimli filmden uyarlama. Bu filmde başlıca rolleri; Nicolas Cage (1964), Judge Reinhold (1957) ve Erika Anderson (1963) oynamışlardır. (kyn: www.imdb.com) ,

 

ÖDEŞME (1992) 


Senaryo ve Yönetmen: Hasan Karcı, Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi, Yapım: Burç Film/ Fedai Öztürk


Oyuncular: Yalçın Gülhan, Şehnaz Dilan, Tuğrul Meteer, Etem Çakır, Selahattin Fırat, Enver Dönmez, Hülya Konuk, Neslihan Sezer, Pervin Tekgül


Konu: Aynı fırında çalışan fakir işçi ve aynı mahallede yaşayan zengin olmayı hayal eden bir gençle fabrika soygununa katılırlar. Soygunda işçilerden üçü yakalanır. Onları teşvik eden Cengiz kaçmayı başarır. Hapse giren işçilerden biri hapiste ölür. Sekiz sene serbest kalan diğerleri Cengiz’i bulup intikam almak istemektedirler .