MANİSA TARZANI (1993)
Yönetmen:
Orhan Oğuz, Senaryo: Nuray Oğuz, Eser:, Mustafa Pala
(gerçek bir yaşam öyküsünden), Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz Yapım:
Promete Film Ltd.Şti Cengiz Ergun Sanat Yönetmeni: Mustafa Ziya
Ülkenciler, Kurgu: Nevzat Dişiaçık, Müzik Atilla Özdemiroğlu, Jenerik:
Hilmi Güver, Yapım Sorumlusu: Canan Yüce, Proje Danışmanları: Mustafa
Pala, Hakkı Avan, M. Ertuğrul Dayıoğlu, Pınar Avşar Bulut, Yapım
Koordinatörü: Sadık Deveci, Yönetmen yardımcıları: Ertan Vecdi
Küçükbaş, Çağan Irmak, Hakan Arslan, Sanat Yön. Yrd: Erol Taştan, Yaşar
Kartoğlu, Selda Çiçek, Yapım Yönetmeni: Oktay Barkan, Yapım Ast: Canan
Yüce, Set Amiri: Erdal Sümer, Set Ekibi¨Recai Sümer, İsmail Hakkı
Dilaver, Tolga Sümer, Işık: Süleyman Çekiç, Işık Ekibi: Uğur
Kerman, Erol Şenyüz, Kamera: Cenap Cevahir, Abdülkadir Candemir, Ses:
Nihat Titiz, Boom Operatörü: Selçuk Kıray, Makyaj: Rengin
Özaltun, Set Fotoğrafçısı: Yalçın Sayın, Ulaşım: Ekrem İsmail
Saran, Fuat Çiftçi, Şerafettin Pekmez, Mehmet Cengiz, Basın ve Halkla
İlişkler: Hakan Sonok, Görüntü Efektleri ve Jenerik: Hilmi Güver,
Sait Dinek “Sineoptik LTD. Şti”, Laboratuar Kontrol: Yusuf Z. Özbek,
Film Yıkama: Orhan Turgut, Kopya Baskı: Mustafa Koç, Negatif
Kurgu: Selahattin Turgut, Ses Miksaj: Tuncer Aydınoğlu, Ses
Efekt: Ayhan Arlı, Optik: İhsan Küçüktepe, “Sinefekt Laboratuarında
hazırlanmış ve Yeni lale Film stüdyosunda seslendirilmiştir” T.C.Külltür
Bakanlığı, Manisa Belediyesi Manisa İli Çevre Koruma Vakfı Manisa Birlik Yapı
ve Kredi Bankası ve ATV’nin Katkılarıyla
Oyuncular: Talat Bulut
(Ahmet Bedevi), Serap Sağlar (Hatice Öğretmen), Pınar Avşar Bulut (Deli
Fadime), Ayton Sert (Topal Kadir), Nihat Nikerel (Cemal), Kutay Köktürk
(Binbaşı), Ahmet Açan (Hasan Usta) Özlem Savaş (Hafifmeşrep Kadın), Gül Arda
(Eşme), Ayhan Tanrıver (1.Vali), Muzaffer Çetinyılmaz (2.Vali), Nihat Nikerel,
Mehmet (Mustafa öğretmen), Ozan Ayhan
(Parti Başkanı), Murat Ergür (Emin), Nurettin Özel (Belediye Reisi), Ali Rıza
Özbilgiç (Nakırcı), Mehmet Duyar (Şekerci), Kadri Kocabaş (Doktor), İsmail
karagöz (Tuhafiyeci), Erol Göçer (Ragıp), Erdoğan Akhan (Selahattin Hoca),
Erdal Sümer (Mahkum), Alaattin Sakar (Belediye Muavini), Server Mutlu (Muavine
gelen adam), Umut Değişmez (Küçük Emin), Çağan Irmak (Mühendis), Cenap Cevahir
(Kahveci), Erdim Boray (Hapishane Müdürü), Ahmet Nuri Aydın (1.Gazeteci), Nazmi
Soyutürk (2.Gazeteci), Zafer Kabadayı (İlkokul Müdürü), Muzaffer Gün
(Çığırtkan), Abdülkadir Candemir (Kahveci Çırağı), Erol Şenyüz (Buldozer
Şoförü), Perda Işıl (Arastak Kadın), Güner Göçer, Deniz Yılmaz, Ülker Aşkın
(Kermesteki kadınlar), Suna Tanrıver (Şifa arayan kadın), Selda Çiçek
(Binbaşının Çavuşu), Alim Yaman (Kitapçı), Uğur Kerman (Otobüs Muavini), Rengin
Özaltun (Belediye sekreteri), Zeynep Dalçam (Parti sekreteri), partililer: Osman
Çevik, Vedat Kuşçu, Emre Akın, Ali Kudret Çetin, Mustafa Tezeren, Erdal Dinçer,
Çeşmedeki kadınlar: Nermin Metin, Ayşe Özkök, jandarmalar: Taner Gencer,
İbrahim Olan, Emin’in arkadaşları: Sezer Soykök, Nihat Özkan, Erol
Karakaş, Kadir Poslu, Sivil polisler: İsmail hakkı Dilaver, Yaşar
Kartoğlu, Nesrin Okumuş (Cadı), Çocuklar: Serdar Telvanlar, Mevlüt
Gündoğdu, Nurgül Ölmez, Serkan Canik, Muerat Er, İdris Apaydın, Ozan Doğan
Pekmez
Konu:
Yaşamını doğa ve insan sevgisine adayan çevre gönüllüsü, İstiklal Madalyası
sahibi, eski asker Ahmet Bedevi'nin öyküsü. Kurtuluş Savaşı sonrası Manisa'ya
çok uzaklardan ilginç bir konuk gelir. 16 yıl kahramanca cephelerde dövüşmüş,
savaşın acılarını derinden yaşamış bir askerdir Ahmet Bedevi (Talat Bulut). Bu
gizemli genç adam, yanmış yıkılmış ölü bir kenti yeşillendirmek uğruna bir
onurlu savaş daha verecektir. Ölü doğayı yeşille yeniden canlandırmak için
verdiği mücadeleye karşı çıkanlar, ona "deli" diyenler, onu
"casus" olarak sorgulayanlar olsa bile yılmayacaktır. Çevresinde
Manisa Tarzanı olarak ün yapan Ahmet Bedevi, halkın katılımıyla bu savaşın
sonunda insan sevgisine dayalı yeşil bir dünya yaratmayı başaracaktır.
&
Kulaklarımızda uzaktan uzağa yankılanan Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi 1899'da
doğmuş, İstiklal Savaşı'na katılıp gazi madalyasıyla memleketine, Manisa'ya
dönmüş. Orada karşılaştığı, savaştan yeni çıkmış, yanmış yıkılmış bir ülkede,
yeşile, ağaca, doğaya sırtını dönmüş, yapılaşmanın, betonlaşmanın çağdaşlaşmak
olduğu inancındaki bir yönetim ve de toplum anlayışı.
Ahmet Bedevi, anlaşılan
Türkiye'nin ve de dünyanın ilk çevrecilerinden ... Tam bir doğa ve yeşil
tutkunu ... Çalışmaya başladığı belediye sarayının bahçesindeki betonu kırıp
ağaç dikmeye, tazecik fiidanIarın tutması için çevredeki dağlardan toprak
getirmeye, çeşme başında bekleşen köylü kadınların haline acıyıp dağ başında
akıp giden suyu kente indirmeye sıvanan biri Bedevi ...
Çevreciliğin Ç'sinin bile bilinmediği bir
dönemde, genelde yeşile ve ağaca pek dost olmayan bir toplumda, Ahmet
Bedevi'nin işi kolay olmuyor doğal olarak. İftiralara uğruyor, suçlamalarla
karşılaşıyor. Sonunda o da kenti terk edip kendisine yurt olarak doğayı seçiyor
ve dağ başında Tarzan gibi yaşamaya başlıyor. Jane'i ve Çita'sı eksik bir
Tarzan ... Bu eksantrik kişilik, anlaşılan yıllar boyu pek ciddiye alınmıyor.
Bu tür garip ve gariban, hafif kaçık bir adam olarak basında kendisinden söz
ettiriyor. Ama yaptıklarının gerçek anlamı pek meydana çıkmıyor.
Film ise sade, yalın, yer yer
belgesel tadında kıvrak bir sinemayla anlatılmış bir Manisa Tarzanı destanı.
Ahmet Bedevi 1963'te öldüğüne göre, bunca yıla yayılmış bir öyküyü anlatmak
kolay değil. Film, yer yer alaylı biçimde verilmiş tek parti dönemi bürokrat
tipleri, yerel halktan çizilen inandırıcı portreler, çok iyi kullanılmış
çocuklar ve de çok partili hayata geçişimizin ve ilk gerçek anlamda seçimlerin
biraz Amerikanvari sergilenmesi gibi ilginç özellikleri başarıyla kullanıyor.
Yine
de eksiklikleri var: zamanın geçişi, özellikle doğa ve ağaçlarla, onların
büyümesi ile illgili bağlamda çok iyi verilemiyor. Yerel Tarzanımızın kurduğu
ve yaşamını adadığı o "fidanlık", özellikle uzun yıllar sonra, adı
edildiği gibi, insanı büyüleyen bir "yeşil cennet" olmaktan, öyle
gösterilmekten uzak..
Finalde ise, o "kıyımı", bir
cehenneme dönüşen ağaç kesimini gerçek bir cehennem gibi duyumsatmak
gerekiyordu. Bu çok iyi başarılamamış. Manisa Tarzanı, sinemamız için çok yeni
ve ilginç bir konuya değinen farklı bir Türk filmi. Tüm çevrecilerimizin kişi
ve örgüt düzeyinde bu filme sahip çıkmalarını da içtenlikle öneriyorum. “Atilla
Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 113”
FİLMİ İZLE