Powered By Blogger

24 Kasım 2022 Perşembe

 

MANİSA TARZANI (1993) 


Yönetmen: Orhan Oğuz, Senaryo: Nuray Oğuz, Eser:, Mustafa Pala (gerçek bir yaşam öyküsünden), Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz Yapım: Promete Film Ltd.Şti Cengiz Ergun Sanat Yönetmeni: Mustafa Ziya Ülkenciler, Kurgu: Nevzat Dişiaçık, Müzik Atilla Özdemiroğlu, Jenerik: Hilmi Güver, Yapım Sorumlusu: Canan Yüce, Proje Danışmanları: Mustafa Pala, Hakkı Avan, M. Ertuğrul Dayıoğlu, Pınar Avşar Bulut, Yapım Koordinatörü: Sadık Deveci, Yönetmen yardımcıları: Ertan Vecdi Küçükbaş, Çağan Irmak, Hakan Arslan, Sanat Yön. Yrd: Erol Taştan, Yaşar Kartoğlu, Selda Çiçek, Yapım Yönetmeni: Oktay Barkan, Yapım Ast: Canan Yüce, Set Amiri: Erdal Sümer, Set Ekibi¨Recai Sümer, İsmail Hakkı Dilaver, Tolga Sümer, Işık: Süleyman Çekiç, Işık Ekibi: Uğur Kerman, Erol Şenyüz, Kamera: Cenap Cevahir, Abdülkadir Candemir, Ses: Nihat Titiz, Boom Operatörü: Selçuk Kıray, Makyaj: Rengin Özaltun, Set Fotoğrafçısı: Yalçın Sayın, Ulaşım: Ekrem İsmail Saran, Fuat Çiftçi, Şerafettin Pekmez, Mehmet Cengiz, Basın ve Halkla İlişkler: Hakan Sonok, Görüntü Efektleri ve Jenerik: Hilmi Güver, Sait Dinek “Sineoptik LTD. Şti”, Laboratuar Kontrol: Yusuf Z. Özbek, Film Yıkama: Orhan Turgut, Kopya Baskı: Mustafa Koç, Negatif Kurgu: Selahattin Turgut, Ses Miksaj: Tuncer Aydınoğlu, Ses Efekt: Ayhan Arlı, Optik: İhsan Küçüktepe, “Sinefekt Laboratuarında hazırlanmış ve Yeni lale Film stüdyosunda seslendirilmiştir” T.C.Külltür Bakanlığı, Manisa Belediyesi Manisa İli Çevre Koruma Vakfı Manisa Birlik Yapı ve Kredi Bankası ve ATV’nin Katkılarıyla

Oyuncular: Talat Bulut (Ahmet Bedevi), Serap Sağlar (Hatice Öğretmen), Pınar Avşar Bulut (Deli Fadime), Ayton Sert (Topal Kadir), Nihat Nikerel (Cemal), Kutay Köktürk (Binbaşı), Ahmet Açan (Hasan Usta) Özlem Savaş (Hafifmeşrep Kadın), Gül Arda (Eşme), Ayhan Tanrıver (1.Vali), Muzaffer Çetinyılmaz (2.Vali), Nihat Nikerel, Mehmet  (Mustafa öğretmen), Ozan Ayhan (Parti Başkanı), Murat Ergür (Emin), Nurettin Özel (Belediye Reisi), Ali Rıza Özbilgiç (Nakırcı), Mehmet Duyar (Şekerci), Kadri Kocabaş (Doktor), İsmail karagöz (Tuhafiyeci), Erol Göçer (Ragıp), Erdoğan Akhan (Selahattin Hoca), Erdal Sümer (Mahkum), Alaattin Sakar (Belediye Muavini), Server Mutlu (Muavine gelen adam), Umut Değişmez (Küçük Emin), Çağan Irmak (Mühendis), Cenap Cevahir (Kahveci), Erdim Boray (Hapishane Müdürü), Ahmet Nuri Aydın (1.Gazeteci), Nazmi Soyutürk (2.Gazeteci), Zafer Kabadayı (İlkokul Müdürü), Muzaffer Gün (Çığırtkan), Abdülkadir Candemir (Kahveci Çırağı), Erol Şenyüz (Buldozer Şoförü), Perda Işıl (Arastak Kadın), Güner Göçer, Deniz Yılmaz, Ülker Aşkın (Kermesteki kadınlar), Suna Tanrıver (Şifa arayan kadın), Selda Çiçek (Binbaşının Çavuşu), Alim Yaman (Kitapçı), Uğur Kerman (Otobüs Muavini), Rengin Özaltun (Belediye sekreteri), Zeynep Dalçam (Parti sekreteri), partililer: Osman Çevik, Vedat Kuşçu, Emre Akın, Ali Kudret Çetin, Mustafa Tezeren, Erdal Dinçer, Çeşmedeki kadınlar: Nermin Metin, Ayşe Özkök, jandarmalar: Taner Gencer, İbrahim Olan, Emin’in arkadaşları: Sezer Soykök, Nihat Özkan, Erol Karakaş, Kadir Poslu, Sivil polisler: İsmail hakkı Dilaver, Yaşar Kartoğlu, Nesrin Okumuş (Cadı), Çocuklar: Serdar Telvanlar, Mevlüt Gündoğdu, Nurgül Ölmez, Serkan Canik, Muerat Er, İdris Apaydın, Ozan Doğan Pekmez

Konu: Yaşamını doğa ve insan sevgisine adayan çevre gönüllüsü, İstiklal Madalyası sahibi, eski asker Ahmet Bedevi'nin öyküsü. Kurtuluş Savaşı sonrası Manisa'ya çok uzaklardan ilginç bir konuk gelir. 16 yıl kahramanca cephelerde dövüşmüş, savaşın acılarını derinden yaşamış bir askerdir Ahmet Bedevi (Talat Bulut). Bu gizemli genç adam, yanmış yıkılmış ölü bir kenti yeşillendirmek uğruna bir onurlu savaş daha verecektir. Ölü doğayı yeşille yeniden canlandırmak için verdiği mücadeleye karşı çıkanlar, ona "deli" diyenler, onu "casus" olarak sorgulayanlar olsa bile yılmayacaktır. Çevresinde Manisa Tarzanı olarak ün yapan Ahmet Bedevi, halkın katılımıyla bu savaşın sonunda insan sevgisine dayalı yeşil bir dünya yaratmayı başaracaktır.


& Kulaklarımızda uzaktan uzağa yankılanan Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi 1899'da doğmuş, İstiklal Savaşı'na katılıp gazi madalyasıyla memleketine, Manisa'ya dönmüş. Orada karşılaştığı, savaştan yeni çıkmış, yanmış yıkılmış bir ülkede, yeşile, ağaca, doğaya sırtını dönmüş, yapılaşmanın, betonlaşmanın çağdaşlaşmak olduğu inancındaki bir yönetim ve de toplum anlayışı.

Ahmet Bedevi, anlaşılan Türkiye'nin ve de dünyanın ilk çevrecilerinden ... Tam bir doğa ve yeşil tutkunu ... Çalışmaya başladığı belediye sarayının bahçesindeki betonu kırıp ağaç dikmeye, tazecik fiidanIarın tutması için çevredeki dağlardan toprak getirmeye, çeşme başında bekleşen köylü kadınların haline acıyıp dağ başında akıp giden suyu kente indirmeye sıvanan biri Bedevi ...

Çevreciliğin Ç'sinin bile bilinmediği bir dönemde, genelde yeşile ve ağaca pek dost olmayan bir toplumda, Ahmet Bedevi'nin işi kolay olmuyor doğal olarak. İftiralara uğruyor, suçlamalarla karşılaşıyor. Sonunda o da kenti terk edip kendisine yurt olarak doğayı seçiyor ve dağ başında Tarzan gibi yaşamaya başlıyor. Jane'i ve Çita'sı eksik bir Tarzan ... Bu eksantrik kişilik, anlaşılan yıllar boyu pek ciddiye alınmıyor. Bu tür garip ve gariban, hafif kaçık bir adam olarak basında kendisinden söz ettiriyor. Ama yaptıklarının gerçek anlamı pek meydana çıkmıyor.

Film ise sade, yalın, yer yer belgesel tadında kıvrak bir sinemayla anlatılmış bir Manisa Tarzanı destanı. Ahmet Bedevi 1963'te öldüğüne göre, bunca yıla yayılmış bir öyküyü anlatmak kolay değil. Film, yer yer alaylı biçimde verilmiş tek parti dönemi bürokrat tipleri, yerel halktan çizilen inandırıcı portreler, çok iyi kullanılmış çocuklar ve de çok partili hayata geçişimizin ve ilk gerçek anlamda seçimlerin biraz Amerikanvari sergilenmesi gibi ilginç özellikleri başarıyla kullanıyor.


Yine de eksiklikleri var: zamanın geçişi, özellikle doğa ve ağaçlarla, onların büyümesi ile illgili bağlamda çok iyi verilemiyor. Yerel Tarzanımızın kurduğu ve yaşamını adadığı o "fidanlık", özellikle uzun yıllar sonra, adı edildiği gibi, insanı büyüleyen bir "yeşil cennet" olmaktan, öyle gösterilmekten uzak..


 Finalde ise, o "kıyımı", bir cehenneme dönüşen ağaç kesimini gerçek bir cehennem gibi duyumsatmak gerekiyordu. Bu çok iyi başarılamamış. Manisa Tarzanı, sinemamız için çok yeni ve ilginç bir konuya değinen farklı bir Türk filmi. Tüm çevrecilerimizin kişi ve örgüt düzeyinde bu filme sahip çıkmalarını da içtenlikle öneriyorum. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 113”


FİLMİ İZLE 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder