*Senaryo ve yönetmen: Cemil Ağacıkoğlu, Görüntü Yönetmeni: Cemil Ağacıkoğlu, Yapım: Sezgi Üstün, Taha Altaylı
Oyuncular: Serkan Ercan, Ilgaz
Kocatürk, Kenan Bal, Hale Akınlı, İlyas Özçakır
Konu: Hırslı ve biraz da
hayalperest bir adam olan Tarık'ın işleri planladığı gibi gitmez. Borç batağına
girmiştir üstüne üstlük eve ve işyerine haciz gelmiştir. Bu durum evliliğini de
sarsmaktadır. Borçlarını kapatmak için son çare olarak aklına memleketindeki
tarlanın satılması gelir. Ama ailesinin olurunu almalıdır. Babaocağına
gittiğinde babası biraz çekimser k davransa da annesi onu da ikna eder; böylece
ellerindeki yegâne tarlayı tarık'a vermeyi kabul ederler. Fakat küçük kardeşi
Emre, abisine yardımcı olmak için onunla beraber İstanbul´a gidecektir. Tarık
istemeye istemeye kardeşiyle İstanbul´a doğru yola çıkar. Fakat bu yolculuk
ikisini de hiç tahmin etmedikleri yeni kapılar açacaktır.
& Bu bir yol
filmi...Bencil, bazen kabalaşan ve giderek yalnızlaşan Tarık'ın (Serkan Ercan)
yaşamından bir kesit. Onu izlerken bir söz geliyor aklıma; "Kim o kadar
yakından bakıldığında masum olabilir ki?". "Devlet Düşmanı"
filmiydi sanırım; suçsuz birini suçlamak için yakın ve detaylı takibe alan
gizli servis ajanı söylüyordu. Film Tarık'ın yüzünde yol alan bir film, Tarık'a
yakın, burnunun dibinde geçiyor. Ve Tarık bu yüzden tüm hisleri, tepkileri ve
mimikleri ile ruh dünyasını size açık ederek adeta bir psikanalizin eşliğinde
tüm benliğiyle ortalığa saçılıyor.
Bazen donuk, hırslı, telaşlı ve kaygılı yüzünde... Oyuncuya hatta
yüzüne bu kadar yakın durabilme tercihi sanırım zor bir tercih yönetmen için.
Filmini oyuncuya ve oyuncunun yeteneklerine bırakmak...Ama Serkan Ercan
yönetmenin bu zor tercihinin hakkını veriyor ve layıkıyla işin üstesinden
geliyor. 23. Uluslararası Adana Film Festivali (Altın Koza) uzun metraj yarışma
filmleri kapsamında gösterilen ve galasında izlediğim filmin sonunda sorularımızı
yanıtlayan Cemil Ağacıkoğlu'na da sordum bu zor tercihini. Bilerek isteyerek
yapılmış bu tercihin sonuçlarından da memnun olduğunu söyledi. Serkan Ercan'la
beraber ortaya çıkan ve tasarlanan filmin oyuncuya bu kadar yakın seyretmesi de
yetenekli oyuncu sayesinde sorun olmamış film de.
Minimalist görüntileri, çok dar bir sosyolojik aralıktan iddiasız
söylemleri ve konusundaki hatasız realitesi ile izlenmeye değer bir film. Bir
festival filmi Tarla. Ilgaz Kocatürk' ün arada tekleyen ve zorlama mimikleri
dışında sizi filmden koparan hiçbirşey yok. Ama yeni başlayan oyunculuğu adına
bence iyi bir başlangıç yapmış oda. Kenan Bal epeyce yaşlanmış baba rolünde çok
iyi.
Filmin müzik kullanımında göze çarpan cimriliği tersine gerçek
seslerde abartılı bonkör. Defalarca gümleyen araba kapıları ve asfaltta seyrederken
yolun sesi filmde kulak tırmalamıyor ve hatta filmin dramasına katkıda bulunuyor.
Seyir halindeyiz ve Tarık'ın inişli çıkışlı psikolojisi eşliğinde yol alıyoruz.Yaşamının en kötü ticari batağından çıkmak için önüne çıkan
herkesin üstüne basan ve giderek
yalnızlaşan, çaresiz Tarık'ı izlerken hep aklımda
"Kim o kadar yakından bakıldığında masum olabilir ki?" geçiyordu.
Tarık bir suçlu değildi ya da kaçak ama çaresizliği ve bundan çıkış için
denediği yollar ile masumda değildi... Bunu görmek için de evet, ona bu kadar
yakından bakmak gerekliydi. (Mustafa Irmak)