Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü: Enver
Burçkin
Yapım: Kervan Film / Ümit
Utku
Müzik: Metin Bükey,
Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Laboratuar Şefi: Recai Karataş,
Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu Bican Afşar, Dublaj Direktörü: Hayri
Esen, Ar Direktör Prodüksiyon Amiri: Niyazi Er,
Oyuncular:
Murat Soydan, Zeynep Aksu, Suzan Avcı,
Mine Sun, Aliye Rona, Önder Somer, Suna Pekuysal, Mualla Sürer, Nubar Terziyan,
Güzin Özipek, Muazzez Arsoy
Konu: “Hiç yaşındayım. Yaşamadım ki yaşımı
bileyim.” Emine yargıçlara bunları söylüyor. ‘Nüfus kâğıdındaki yaşı 23,
mahkemede 7. Dava sırasında, pencereden görünen kırlangıç yuvasına bakıyordu
Aka Gündüz, eserini (1929-Resimli Ay Matbaası) ‘Türk inkılâbının öz evladı olan
Adliye Vekili Mahmut Esat Beyefendiye ithaf etmiş’. (Mahmut Esat Bozkurt bazen
Esat Mahmut Karakurt ile karıştırılıyor.) Romanın dili bunca yıl sonra bile çok
sade… Her iki Yeşilçam çevriminde müzik düzenlemeleri Türk sanatçılar
tarafından yapılmış. 1952’de Nedim V. Otyam, ikincisinde Metin Bükey. Zeynep
Aksu’nun ‘Yaban Gülü’ (1970) filminde olduğu gibi burada da hiç yabancı müzik
yok… Kadınlar koğuşundaki konuşmaları bir Rumeli türküsü ile dinliyoruz;
‘Pencere Açıldı Bilal Oğlan’. Melahat, Tulumbacı Tırnak Niyazi’nin
kapatmalığından Bando Mızıkacı Celal’e ustura atmaya kadar dünyanın uçkuruna 40
düğüm atmış. Doktor Fikret’e Emine için “Zavallı kızcağızın, ebesi hariç,
doğduğundan beri karşısına çıkan en iyi insansın belki de” derken kendisine
biraz haksızlık ediyor… ‘Yatık Emine’nin (1974) yaşadıkları ile kıyaslanınca
buradaki Emine şanslı sayılır. Yılları ‘iki süngü arasında’ geçmiş ama hiç
olmazsa çevresinde Melahat, Fikret, Memduh, Nesrin, Sami (romanda İhsan,
Mehmet) var. Genç kızın Sami Efendiyle olan evliliği ne oldu belli değil.
(Jeyan Mahfi Ayral, belki de Rıza Tüzün seslendirdiği için ona ‘Rıza’ diyor.)
Doktor’la konuştuğu sahnelerdeki müzik Dede Efendi’nin Rast Semaisi; “Yine Bir
Gülnihal Aldı Bu Gönlümü.” Zaten sevdiği de sık sık odasına bir demet gül
gönderir. Ama Fikret’in onu “Bana da mı inanmıyorsun” diyerek tokatladığı sahne
çok rahatsız edici… Sarışın afet Cihanyandı, Cemil’in ilgi duyduğu kadının
‘evli’ olduğunu duyunca “Evli mi? Ulan ‘saraylı’ olsa ne olur be. Senin gönlün
istesin aslanım. Dünyanın en namuslu kadınını koynuna sokmazsam bana da
Cihanyandı demesinler” diyor. Bu amaçla kullandığı ‘ilaçlı şerbet’ belki de
‘ilaçlı bira’nın öncüsüdür. Bir sahnede Belkıs Özener’in sesiyle çok güzel bir
kanto söylüyor; “Kurulsun masalar//Açılsın rakılar//Gerdanıma dizilsin//Sarı
sarı liralar”… Cemil, Askeri Tıbbiye öğrencisi. Sonradan okulu bitirir. Üstelik
çok güzel tambur çalıyor. ‘En meşhur ressamları kıskandıracak kadar güzel resim
yapmasını becerir’. Yalnız biraz unutkan. Belki de içkili olduğu için tavan
arasındaki odada genç kızın ‘en değerli şeyini aldığını’ unutuyor… Fikret’i
(dublajı da yöneten) Hayri Esen; Emine ve bayan gardiyanı Jeyan Mahfi Ayral;
Melahat ve Cihanyandı’yı Alev Koral; Ferhunde’yi Aliye Rona; Sami’yi Rıza
Tüzün; Memduh ve filmin sonunda Leyla Hanım diyen denizciyi Erdoğan Esenboğa;
Cemil ve Cihanyandı’nın evini basan polisi Toron Karacaoğlu seslendirmiş… Kalfa
rolündeki Sabahat Işık’ı hiç
konuşmadığı birkaç sahnede izliyoruz. Ailemizden biri gibi… Romanda iki ağlatı;
Doktor’un oğlu ‘çıldırıp ölmüş’(sf. 145). Avukat Mehmet’in kızı, bir isim
benzerliği nedeniyle ‘iki süngülü arasında’ mahkeme mahkeme dolaştırılmasına
dayanamayıp kendini öldürmüş (sf. 155)… Emine; “Doğru yolda tek insan ne fark
eder. Bütün insanları değiştirebilmek önemli. Dışarıdaki bütün insanları.”
(kyn: Murat Çelenligil – sinematürk Internet veri tabanı)