Powered By Blogger

10 Mart 2018 Cumartesi

İKİ SÜNGÜ ARASINDA (1973)


Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü: Enver Burçkin
Yapım: Kervan Film / Ümit Utku

Müzik: Metin Bükey, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu Bican Afşar, Dublaj Direktörü: Hayri Esen, Ar Direktör Prodüksiyon Amiri: Niyazi Er,

Oyuncular: Murat Soydan, Zeynep Aksu, Suzan Avcı, Mine Sun, Aliye Rona, Önder Somer, Suna Pekuysal, Mualla Sürer, Nubar Terziyan, Güzin Özipek, Muazzez Arsoy

Konu: “Hiç yaşındayım. Yaşamadım ki yaşımı bileyim.” Emine yargıçlara bunları söylüyor. ‘Nüfus kâğıdındaki yaşı 23, mahkemede 7. Dava sırasında, pencereden görünen kırlangıç yuvasına bakıyordu Aka Gündüz, eserini (1929-Resimli Ay Matbaası) ‘Türk inkılâbının öz evladı olan Adliye Vekili Mahmut Esat Beyefendiye ithaf etmiş’. (Mahmut Esat Bozkurt bazen Esat Mahmut Karakurt ile karıştırılıyor.) Romanın dili bunca yıl sonra bile çok sade… Her iki Yeşilçam çevriminde müzik düzenlemeleri Türk sanatçılar tarafından yapılmış. 1952’de Nedim V. Otyam, ikincisinde Metin Bükey. Zeynep Aksu’nun ‘Yaban Gülü’ (1970) filminde olduğu gibi burada da hiç yabancı müzik yok… Kadınlar koğuşundaki konuşmaları bir Rumeli türküsü ile dinliyoruz; ‘Pencere Açıldı Bilal Oğlan’. Melahat, Tulumbacı Tırnak Niyazi’nin kapatmalığından Bando Mızıkacı Celal’e ustura atmaya kadar dünyanın uçkuruna 40 düğüm atmış. Doktor Fikret’e Emine için “Zavallı kızcağızın, ebesi hariç, doğduğundan beri karşısına çıkan en iyi insansın belki de” derken kendisine biraz haksızlık ediyor… ‘Yatık Emine’nin (1974) yaşadıkları ile kıyaslanınca buradaki Emine şanslı sayılır. Yılları ‘iki süngü arasında’ geçmiş ama hiç olmazsa çevresinde Melahat, Fikret, Memduh, Nesrin, Sami (romanda İhsan, Mehmet) var. Genç kızın Sami Efendiyle olan evliliği ne oldu belli değil. (Jeyan Mahfi Ayral, belki de Rıza Tüzün seslendirdiği için ona ‘Rıza’ diyor.) Doktor’la konuştuğu sahnelerdeki müzik Dede Efendi’nin Rast Semaisi; “Yine Bir Gülnihal Aldı Bu Gönlümü.” Zaten sevdiği de sık sık odasına bir demet gül gönderir. Ama Fikret’in onu “Bana da mı inanmıyorsun” diyerek tokatladığı sahne çok rahatsız edici… Sarışın afet Cihanyandı, Cemil’in ilgi duyduğu kadının ‘evli’ olduğunu duyunca “Evli mi? Ulan ‘saraylı’ olsa ne olur be. Senin gönlün istesin aslanım. Dünyanın en namuslu kadınını koynuna sokmazsam bana da Cihanyandı demesinler” diyor. Bu amaçla kullandığı ‘ilaçlı şerbet’ belki de ‘ilaçlı bira’nın öncüsüdür. Bir sahnede Belkıs Özener’in sesiyle çok güzel bir kanto söylüyor; “Kurulsun masalar//Açılsın rakılar//Gerdanıma dizilsin//Sarı sarı liralar”… Cemil, Askeri Tıbbiye öğrencisi. Sonradan okulu bitirir. Üstelik çok güzel tambur çalıyor. ‘En meşhur ressamları kıskandıracak kadar güzel resim yapmasını becerir’. Yalnız biraz unutkan. Belki de içkili olduğu için tavan arasındaki odada genç kızın ‘en değerli şeyini aldığını’ unutuyor… Fikret’i (dublajı da yöneten) Hayri Esen; Emine ve bayan gardiyanı Jeyan Mahfi Ayral; Melahat ve Cihanyandı’yı Alev Koral; Ferhunde’yi Aliye Rona; Sami’yi Rıza Tüzün; Memduh ve filmin sonunda Leyla Hanım diyen denizciyi Erdoğan Esenboğa; Cemil ve Cihanyandı’nın evini basan polisi Toron Karacaoğlu seslendirmiş… Kalfa rolündeki Sabahat Işık’ı hiç konuşmadığı birkaç sahnede izliyoruz. Ailemizden biri gibi… Romanda iki ağlatı; Doktor’un oğlu ‘çıldırıp ölmüş’(sf. 145). Avukat Mehmet’in kızı, bir isim benzerliği nedeniyle ‘iki süngülü arasında’ mahkeme mahkeme dolaştırılmasına dayanamayıp kendini öldürmüş (sf. 155)… Emine; “Doğru yolda tek insan ne fark eder. Bütün insanları değiştirebilmek önemli. Dışarıdaki bütün insanları.” (kyn: Murat Çelenligil – sinematürk Internet veri tabanı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder