Yönetmen: İrfan
Tözüm
Senaryo: Macit
Koper
Görüntü Yönetmeni: Cem
Molvan
Müzik: Önder
Foca
Yapım: Muhteşem
Film/İrfan Tözüm
Sanat Yönetmeni: M.
Ziya Ülkenciler, Aydınlatma Yönetmeni: Süleyman Çekiç, Kurgu: Mevlut
Koçak,
Oyuncular: Hülya Avşar, Macit Koper, Yalçın Dümer, Mehmet Akan, Bülent
Oran,
Konu: Esra
(Hülya Avşar) roman yazma hevesinde olan uçuk bir kadındır. Ressam kocası Koray
(Yalçın Dümer) ise bir uyuşturucu tutkunudur. Esra, onu hastalığından
vazgeçiremez. Ve son çareyi, onu tedavi için hastaneye yatırmakta bulur. Ne var
ki, durum değişmez. Koray'ın bir başka tutkusu da varlıklı bir aileden gelme,
içine kapanık bir kişiliğe sahip antikacı Behzat'tır (Macit Koper). Behzat'la
Koray arasındaki garip ilişkiler sürüp giderken, Esra'da aralarına girer.
Esra'nın amacı babası hapiste olduğu yıllarda çocukluktan beri tanıdığı
Behzat'ın gerçek kimliğini çözebilmektir. Ve yazacağı roman nedeniyle onu
sorgular. Bir kadınla iki erkeğin ilişkileri, çatışmaları, garip ve karmaşık
bir biçimde sürüp gider.
Ø
Melodram'da ustalıklı fırça vuruşlarıyla Türkiye'nin geçtiği
baskıcı ara dönemlerin karabasanı da çiziliyor. Öykünün romantik dokulu
perdesinin arkasında puslar içinde, bu dönemlerden ürpertici kesitleri
görebiliyorsunuz. Mekan seçimi ve kullanımı, Melodram'da son derece başarılı.
Cem Molvan'ın ustalıklı, özenli görüntüleri çok iyi seçilmiş, öyküsünün
yapısıyla fevkalade bütünleşmiş iç ve dış mekanları oya gibi işliyor. (Erdal
Çetin, Milliyet g., 23 Mart 1989) “Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü”
Ø Tözüm öncelikle gereğinden
fazla konuşkan ve edebi senaryonun kurbanı olmuş. Ayakları yerden kesik üç
kişinin adeta bir köşe kapmaca oynarcasına birbirleriyle kelime oyunlarına
girişip, birtakım meçhul şeyleri sorgulamaya kalkmaları Melodram'ı bütünüyle bir
bilmece film haline getirmeye yetmiş. (Burçak Evren, Melodram: Entel olma
hevesi, Güneş g., 24 Mart 1989) “Agah Özgüç, a.g.e.”
Ø
" Melodram" ne anlatıyor? Doğrusu bu soruya yanıt vermek
pek kolay değil. Görebildiğimiz kadarıyla, bir ilişkiyi sürdüren iki erkeğin
arasına gelip karışmak isteyen bîr kadının serüveni bu... Boğaz tepelerinde
gerçekten de pek şirin bir evde oturan varlıklı antikacı Behzat'İa, genç,
yetenekli ve morfinman ressam Koray’ın aralarına gelip karışan, genç bir Pınar
Kür havalarındaki Esra, önce Koray'la yatıyor. Ama onun morfin ve Behzat
tutkunluğunu engelleyemiyor. Esra, bunun üzerine çocukluğundan beri tanıdığı,
babası içerdeyken onunla ilgilenmiş olan Behzat'ın gerçek kimliğini,
"kadın düşmanlığı" etiketi ardındaki gizlerini öğrenmeyi deniyor. Ama
Behzat, "ser veriyor, sır vermiyor," Sahi, iki erkeğin aralarındaki
ilişkinin niteliği nedir? Eşcinsel bir bağ mı? Bİr manevi babaoğulluk mu, yoksa
bir Pygmalion öyküsü mü? Seyircinin yorumu Özgürdür...
Kuşkusuz seyirci, bu filme herhangi bir biçimde katılıp katılmamakta
da özgür... Ben, tüm çabama karşın katılamadım. Üçü de söylenmesi olanaksız
diyaloglarla konuşan, cümlelerini (özellikle Macit Koper) gereksiz biçimde
vurgulayan, sanki bir Yeni Dalga veya Antonioni vari bunalım filminden fırlamışa
benzeyen kahramanlarımız, sorunlarına ve dünyalarına başkasını almakta, doğrusu
ya, pek cimri davranıyorlar. "Melodram", Batılıların küçümseyici
anlamda adlandırdıkları gibi, tam bir "entelektüel film" deneyi...
Bir tür "entelektüel mastürbasyon" filmi bu... Bu tür bir sinemayı
yapan Batılı ustalar yok değil. Ama onlar, Antonioni'ler, Bergman'lar,
Tarkovski'ler, sinemalarının yüksek düzeyiyle, filmlerini sinema zevkinin
topluca paylaşılabildiği orjilere dönüştürebiliyorlar. "Melodram"ın
senaryo yazarı ve yönetmeni ise, ne yazık ki, mastürbasyonlarında tek başlarına
kalmaya mahkûm gibiler. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” Aynı
eleştiri, Cumhuriyet Gazetesi’nin 24.3.1989 tarihli nüshasında “”Entelektüel
Film Deneyi” başlığı altında yer almıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder