Powered By Blogger

5 Ekim 2015 Pazartesi

NAMUS UĞRUNA (1960)

Senaryo ve Yönetmen Osman F. Seden
Kamera Kriton İliadis
Yapım Kemal Film / Osman F. Seden


Yön. Asist.: Mehmet Dinler; Prod. Amiri: Adnan İrkut; Set Amiri: Hasan Danabaşoğlu; Kamera Asist.: Yavuz Gönenç; Işık Asist.: İlhan Aslım, Fikret Güryalçın; Set Ekibi: Cemi! Paskap, Ali Kan; Işık Şefi: Necati İltaç; Prod. Temsilcisi: Yüksel Tanık; 

(Acar Film Stüdyosu'nda Hazırlanmış ve Seslendirilmiştir)

Oyuncular: Eşref Kolçak, (Eşret), Peri Han (Neriman), Memduh Ün, (Kenan), Serpil Gül ,(Gül), O. Nuri Ergün, Suphi Kaner, Eşref Vural, Diclehan Baban, Mualla Sürer, Haydar Karaer, Memduh Alpar, Leman Akçatepe, Bedri Çavuşoğlu, Hakkı Haktan, Asim Nipton, Hüseyin Güler, İlhan Hemşehri, Yaşar Şener


► Küçük bir mahallede yaşanan bir aile dramını büyük şehrin acımasız kuralları içinde yoğuran Seden, saf insanların dünyasının. Kötü insanların çirkin emelleriyle nasıl gölgelendiğini melodramın tuzaklarına düşmeden vermektedİr.


Bir garajda şoförlük yapan Eşref (Eşref Kolçak), aynı mahallede oturan ve fakir bir kız olan Neriman'a (Peri Han) aşıktır. Bir müddet peşinde koştuktan sonra, evlenme teklifi yapar. Eşref'in annesi ise oğlunu mahallede terbiyesi ve namusu ile tanınan Gül (Serpil Gül) ile evlendirmek istemektedir. Fakat Eşref, Gül'ün babası zengin, kesemiz onlara uymaz diyerek Neriman'ı tercih eder. Üstelik Neriman daha güzel ve alımlıdır. Sonunda evlenirler. Neriman'ın bitmek bilmeyen istekleri yüzünden Eşref, çok borçlanır. Neriman çılgınlar gibi alışverişe, düşkündür. Kocasının verdiği kira paralarını bile giyime ve süse harcar. Bu arada, mahalleden yıllar evvel ayrılarak kötü yola düşen ve çok zengin olan Perihan'la görüş-meye başlarlar. Perihan, Neriman'ı alır, kendi evine götürür. Ona elbiselerinden verir, ne kadar güzel bir kadın olduğunu, eline birçok fırsat geçebileceğini, bunları iyi değerlendirmesini söyler. Eşref bu görüşmeye çok kızar.bir sabah peşine düşer. Kenan'ın evine kadar takip eder. Eve gizlice girerek Kenan'ı ve karısını vurur. Daha sonra terk edilmiş bir eve sığınır. Polis, teslim olmasını söyler ama a edemez. O esnada Gül gelir, Eşref'e yaklaşarak onu ikna etmeyi başarır. Teslim olan Eşref'e onu bekleyeceğini söyler.


Yozlaşmış çevre ve arkadaşlar ailenin genç üyelerini etkilediği kadar büyüklerini de etkileyebilir" temasından yola çıkan Seden, çok başarılı olduğu büyükşehir dramlarından birini daha işlemiş, ortaya özgün bir yapıt çıkarmıştı.
Gayet yalın ve oldukça rahat bir anlatımı olan, ne vermek istediğini bilen ve kendinden emin bir sinema diliyle perdeye aktarılan "Namus Uğruna da, Usta, kendisi için baştan beri bir tutku olan gerilimi, ama psikolojik gerilimi yeterli dozda filme yansıtır ve sanatının doruğüna çıkar. "Düşman Yolları Kesti" örneğinde olduğu gibi Seden, bu filmde kendini ortaya koyuyor, bir yönetmen olarak ağırlığını fazlaca hissettiriyordu. Bu bakımdan "Namus Uğruna", onun filmografisinde oldukça önemli bir yere sahiptir.


Seden, "Namus Uğruna"nın hikayesini düz bir çizgide yürütmüş, bazen monotonluğa bile kaçabilecek bir sadelik ve açıklığa kavuşturmuştu. Anlatımı alabildiğine rahat, ölçülü ve soğukkanlıydı; özellikle J:!dümünde bu anlatım göz alıcı bir ustalığa varmakta idi.


Düşman Yolları Kesti" ile biçim ustalığını ispatlayan Seden, "Namus Uğruna"yla daha önceki büyükşehir dramlarının entrikalarını, kişilerini çatışmalarını bir senteze götürüyor; çeşitli denemelerinin getirdiği bir taşkınlık ve rahatlıkla, eninde sonunda belirli bir noktaya varıyordu. Namus Uğruna’da Seden'in tipik kişileri olan iyiler ve kötüler daha karşı karşıya geliyor, süresiz mücadelelerini sürdürüyorlar. Öykü Seden'in kurduğu şaşmaz ve çok tutumlu bir düzen içinde bu dörtlünün etrafında dönüp dolaşıp sonuçlanıyor. Ve hikaye. mahallelerin birinde başlayıp kentin "yüksek" semtlerine varıncaya kadar sürüyor. Bir tarafta kenar mahalleIerin birinde eşiyle yaşayan dürüst bir delikanlı, ötetarafta çevresinden, sürdüğü sönük yaşantıdan usanan kira parasını süs eşyalarına düşüncesizce harcayan, lüks tutkusuna kapılmış eşi; bu mahalle dilberini ele geçirmek isteyen istismarcı bir patron ve ona yardımcı olan bir fahişe. Bu kişiler, bir bakıma Seden'in kuklalarıdır, üstelik iyice tanıdığımız kuklalardır bunlar. Davranışlarıyla, patlamalarıyla, sakatlıklarıyla. Seden bu kuklalarını yerleştirip kamerasını etrafında döndürüp dolaştırıyor ve iyice yaklaşıyor onlara, gözlerinin içine girinceye dek. Bir an gelecek, dürüst kenar mahalle delikanlısı patlayacak, gürültü patırtı kopacak ve kötüler cezasını bulacak. Burnu peşin olarak biliyoruz, çünkü Seden bize tüm bunları daha önce de anlatmıştır. Buna rağmen bile bile kurulan oyunun içine giriyoruz, bile bile dalıyoruz; inanmadan, yapaylığını bilerek meraktan dolayı.


"Namus Uğruna", Türk sinemasının teknik bakımdan en sağlam filmlerinden biriydi. Bu film de yönetmen, mizansenden kurguya kadar alışılmışın dışında "güçlü" bir çalış-ma yapıyordu. Film, Seden’in varabildiği en uç noktayı belirliyor, sinemanın "iyi teknikeri" hakkında beslenen ümitlerin artışına vesile oluyordu.


Seden, yer yer oldukça belirgin bir şekilde yakın planlar kullanmış, karakterlerin psikolojik gerilimini olduğu gibi perdeye yansıtmıştı. Senaryonun tutarlılığı, teknik başarı ve yine isabetli seçilen oyuncu kadrosu, filmin başarısını arttıran unsurlardı. “Gülşah Nezaket Maraşlı, “Türk Sinemasında Düet”,


ÖDÜL


► 9 – 22 Mayıs 1961 arasında İstanbul Belediyesi Sanat Festivali çerçevesinde
► "Namus Uğruna". Ten iyi 2. Film
► Eşref Kolçak “en iyi erkek oyuncu

 

MAHALLENİN SEVGİLİSİ (1960)

Yönetmen Memduh Ün
Senaryo Halit Refiğ, Bülent Oran

Operatör Turgut Ören
Yapım Uğur Film / Memduh Ün


Yönetmen Yardımcısı: Halit Refiğ - Erdoğan Tokatlı, MÜzik: Abdullah Yüce


Oyuncular: Muhterem Nur, Efgan Efekan, Suphi Kaner, Necdet Tosun, Salih Tozan, Rüya Gümüşata, Suna Pekuysal, Neşet Berküren, Recep Şen, Mürvet Sim, Adnan Uygur, Faik Coşkun, Selahi İçsel, Osman Türkoğlu, Rüya Gümüşata


KONU: Ün kendisinden hiç beklenmeyecek yolda, yapımcıların o pek bağlandıkları (hem güldürücü, hem ağlatıcı) film kalıbına uygun, bir film ortaya koymaktaydı. Mahalenin Sevgilisi'nde kaba komedi ile aşırı duygululuk yarış halindeydi. Bütün bun-lara dayanılmaz nitelikte alaturka şarkılar, feci bir okuyuş, kötü bir seslendirme, genel olarak başarısız diyaloglar eklenince Ma-hallenin Sevgilisi Ün'ün ikinci dönemindeki en zayıf film olarak ortaya çıkmaktaydı.


Not: Memduh Ün bu seneye kadar devam eden Yakut filmle olan ortaklığını bozmuş ve oğlunun adını taşıyan Uğur filmi kurarak 2007 yılına kadar sürecek olan yapımcılığa da bu filmle başlamış ve 28 günde bitirmiştir. .

LİMAN YOSMASI (1960)

Yönetmen Şinasi Özonuk
Senaryo Şevket Aktunç
Foto Direktörü Manasi Filmeridis
Yapım Aktunç Film / Şevket Aktunç


Dansları hazırlayan: Jak Bıçakçı ve Balesi, Danslar: Semra Yıldız Eser: Şevket Aktunç, Temel Karamahmut, Prodüktör: Abdullah Ataç, Reji Asistanı: Boğadır Ayanoğlu, Kamera Asistanı: Nedim Akanlar, Laborant: Davut Öner, Montaj: Sezai Elmaskaya, Senkron: Adrine Muradyan, Işıklar: Feyzi Eryılmaz, Sesleri alan: Yorgo İliadis, (Day Film stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Işın Kaan (Ayhan), Suzan Jaja (Oya), Ahmet Tarık Tekçe (gazino patronu), Aliye Rona (Fatma), Kadir Savun (Arif abi), Mirella Valdi (Leyla), Avni Dilligil (Yakup kaptan), Semih Sezerli (Kıvılcım), Asım Nipton, Vahi Öz, Abdullah Ataç, Mualla Sürer, Osman Türkoğlu,


Konu: Gayrı meşru bir kızı ve üvey oğlu olan bir kaptanın macerası

KÜÇÜK KAHRAMAN “Kanlı Mektup” (1960)

Yönetmen Türker İnanoğlu
Senaryo Murat Akovalı
Foto Direktörü Turgut Ören
Kameraman Mustafa Yılmaz.
Yapım:  Aker Film / Murat Akovalıgil


Oyuncular: Türkan Şoray, Baki tamer, Cavidan Dora, Mehmet Özekit, Diclehan Baban, Sadettin Erbil, Sadri karan, Sevil Sev, Zeki Çan, Necati Dalgakıran, Semra Gül, Küçük Yıldız: Attilla Engin, Necdet Tosun, Nuri Genç


Konu: İstiklal savaşı sorasında geçen bir çavuşla, oğlunun kahramanlık öyküsü.


Not: Türkan Şoray’ın ilk filmi. Türkan Şoray, Karagümrük'teki ev sahiplerinin oyuncuolan kızı Emel Yıldız (panter Emel) ile birlikte bir film setine gider ve Yeşilçam'a adım atar. Burada Türker İnanoğlu tarafından keşfedilir ve Emel Yıldız'ın yerine filminde başrol oynar.

4 Ekim 2015 Pazar

KÖYDE BiR KIZ SEVDİM (1960)

Yönetmen Türker İnanoğlu
Senaryo M. Çetinklaya
Foto Direktörü Nejat Okçugil
Yapım Çan Film / Zeki Çan


Oyuncular: Baki Tamer, Türkan Şoray, Zeki Çan, Salih Tozan, Erol Taş, Necati Dalgakıran, Hülya Oktar, Asım Nipton, Küçük Yıldız: Atilla Engin


Konu: Birlikte büyüdüğü üvey kardeşine aşık olan Ali ile, çalıştığı çiftliğe sahip olmak için kirli, işler çeviren üç adamın öyküsü

KOPUK/KALDIRIM ÇOCUĞU (1960)

Yönetmen Ömer Faruk Özakbaş
Senaryo Kemalettin Çelme
Operatör Fahri Danışman
Yapım Özkaya Film / Nusret Özkaya
Şarkılar: Kaplan Tarsuslu


Oyuncular: Fatma Girik, Nusret Özkaya (Camgöz), Sabiha İzer, Rengin Arda, Ali Han, Diclehan Baban, Engin Duru, Tahir Eviner, Ali Han, Derviş Yıldız, Sedat Özkaya, Necati Dalgakıran, Çocuk Yıldız: Enver Yapar


Konu: Fakir bir adamın karısı doğum sırasında ölmüştür. Adam yeni doğan bebeği ve iki yaşındaki çocuğunu bir cami avlusuna bıırakır. Aradan yıllar geçer ıki kardeş sokak serserisi olarak innsanlara zarar vermeye başlar. Bu durum içlerinden birinin fakir bir kızı sevmesıyle sona erer.

KIRIK KALPLER (1960)

Yönetmen Burhan Bolan
Senaryo Sadık Şendil
Kameraman Kemal Çakuş
Yapım Neptün Film


Oyuncular: Muzaffer Tema, Evrim Fer, Bü-lent Oran, Nubar Terziyan, Muazzez Arçay, Aliye Rona

KIRIK ÇANAKLAR (1960)

Yönetmen Memduh Ün
Senaryo Halit Refiğ, Lale Oraloğlu
(Morris'in "Tahta Çanaklar" adıyla çevrilen oyunundan)
Foto Direktörü Turgut Ören
Yapım Be-Ya Film / Nusret İkbal


Prodüksiyon Amiri: Hayati Onurlu, Set Amiri: Niyazi Er, Dekoratör: Duygu Sağıroğlu Montaj, Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: İlya Pençoğlu, Laboratuvar: Cemil Paskap, Matipo: Yılmaz Bora, Ses: Marko Buduris, Yönetmen Yardımcısı: Halit Refiğ, Orhan Tokatlı, Sanat Yönetmeni: Duygu Sağıroğlu, (Erman Film stüdyosunda seslendi-rilmiştir. )


Oyuncular: Lale Oraloğlu, Turgut Özatay, Salih Tozan, Reha Yurdakul, Mualla Kaynak, Engin Deniz, Mahmure Handan, Asım Nipton, Niyazi Er, Adnan Uygur, Hayati Onurlu, Çocuk Yıldız: Rüya Gümüşata (8 yaşında)


KONU : Kamyon şoförü Cemal ve ailesi maddi zorluklar içinde yaşamaktadır. Karısı Sabahat evdeki yoğun iş temposunun yanında yaramaz kızı Ayten ve yaşlı kaynatası Hüseyin’in bakımı yüzünden çok yorulmaktadır. Cemal de işteki sorunlarından ve karısının şikayetlerinden bıkmıştır. Aksi bir ihtiyar olan Hüseyin Dede en çok afacan torunu Ayten’le anlaşmaktadır. Kafa kafaya veren dede-torun Sabahat’in evden kovulmasına sebep olur. Üstelik Cemal’de gözü olan komşusu Mualla genç kadına büyük bir iftira atarak ailenin dağılmasına sebep olur. Senaryo, Edmund Morris'in yazmış oldugu Tahta Çanalar adlı oyundan uyarlanmıştı. Yalnız oyunla senaryo arasındaki büyük yorum farkı dikkat çekiciydi. Çünkü oyunun sonunda, yaşlı adamı huzurevine atıyorlardı. Oysa Oraloğlu'nun yazdığı senaryoda, ihtiyar pılı pırtısını toplayıp evden giderken, gelini arkasından koşuyor ve yeniden eve dönmesini istiyordu. Ve tüm aile filmin son sahnesinde bir araya geliyor, Salih Tozan (yaşlı adam) tabakları kırdığı zaman, keyiflenip gülüyordu. Amerikan oyununda, aile, yaşlı adam için tahta çanaklar yaptırmıştı ve ihtiyarı huzurevine kaldırdıktan sonra bunları atmaya kalkıyorlardı. Ama küçük kız çocuğu durduruyordu ana babasını. Onları atmayın, siz de yaşlandığınız zaman, ben bunları sizin önünüze koyacağım diyordu. . Bizdeki örf ve adetler. insancıl öğeler batı toplumlarından farklı olduğu için Oraloğlu'nun yaptığını mantıklı ve tutarlı kılıyordu, Ancak Lale Oraloğlu'nun senar-yosu yeterli değildi. Halit Refiğ yeniden tretman hazırladı. Ama öykünün ana hatla-rına dokunmadı.


Kırık Çanaklar Berlin Festivali'ne davet edildi. Ön kurulu geçmiş, festivalde gösterilmişti. Maçoluğa takılmışlar orada. Çünkü Turgut kadınlara haşin davranıyordu, kötü konuşuyor, aşağılıyor, dövüyordu. Nusret Ikbal söylemişti bana, döndüğünde. Festivale Mualla Kaynak ve Lale Oraloğlu'yla beraber gitmişlerdi. Şimdi ben filmin başarısı ardındaki bazı gerçeklerden söz etmek istiyorum. Atilla Tokatlı başarılı bir çevirmen, onurlu bir aydındı. Adı sinema tarihimizde de geçen, ama benim dil ve sinema duygusu olarak aşırı ilkel bulduğum Denize Inen Sokak adlı filmiyle, Kırık Çanaklar'ın ödül aldığı Belediye Festivali'ne katılmıştı. Seçici kuruldakilerden çoğu Türk sinemasını horlayan entel kişilerden kuruluydu. Filmin, meslekten kişiler alınmamıştı. Ayağı yere basmayan batıcı, kendi kültürünü ve tarihini küçümseyen entelleri görünce biz filmciler alevlenmiş, Belediye'ye koşmuştuk Derdimizi anlatmış seçici kurula sinemanın saygınkişilerinin de katılmasını istemiştik, Ihsan Ipekçi, Yuvakim Filmeridis gibi saygın kişilerdi bunlar. Önerimiz doğru görülmüş seçici kurula katılmışlardı. Kırık Çanaklar kazandı festivalin birincilk ödülünü. Ayrıca en iyi yönetmen ödülünü de bana verdiler. Sonradan öğrendik; bu girişimimiz olmasa, sinemayla ilgisi olmayan entellerln oyu Denize Inen Sokak'a gidecekmiş, film 'yozlaşmış sinemamıza yepyeni ve taze bir soluk getiriyormuş diye. (Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor)


ÖDÜL:


► 1. Türk Film Festival’inde (1961 

► “Kırık Çanaklar” En başarılı film 
► Memduh Ün “ en iyi yönetmen” 
► Lale Oraloğlu “en iyi yardımcı kadın oyuncu”

(Jüri Üyeleri: Burhan Arpad, Baha Gelenbevi, Orhan Hançerlioğlu, Semih Tuğrul, Asude Zeybekoğlu, Sabahattin Eyü-boğlu, Haldun Taner, Lütfi Ö. Akad, Vedat Ar)

 

KANLI FİRAR (1960)

Senaryo ve Yönetmen Orhan Elmas (Metin Erksan'ın eserinden)
Görüntü Yönetmeni Turgut Ören
Yapım Be-Ya Film / Nusret İkbal


Reji Asistanı: Nuri Ergün, Prodüksiyon Amiri: Macit Doğudan, Yardımcı: Nubar Terziyan, Ar Direktör: Sami Pandır, Kamera Asistanı, Kenan Kurt, Prodüksiyon Ekibi: Zeki Tezcan, Yılmaz Gürbüz, İsmail Kızıldağ, Orhan Aykanat, İbrahim Biran, İhsan Alpat, H. Danabaşoğlu,, Montaj: Sezai Elmaskaya, Senkron: Özdemir Arıtan, Nazmi Özer, Laboratuar: Ziya İnsel, İbrahim Yıldırım, Müzik: Erdem Buri

Oyuncular: Ayhan Işık (Tahir), Belgin Doruk (Türkan), Atıf Kaptan (Hakkı), Ahmet Tarık Tekçe, Salih Tozan (Türkan babası), Semih Sezerli (Avni), Hulusi Kentmen (Komiser), Sezer Tansuğ (eczacı), Asım Nipton (Tacizci), Faik Coşkun (Kuyumcu), Erol Taş ( Bekçi), Reşit Çıldam (polis)


KONU: Sekiz yıllık hapis hayatından sonra tahliye olan Tahir, yeni bir yaşam kurmaya hazırlanmaktadır. Yıllardır gördüğü kanlı rüyalardan kurtulmak isteyen genç adam, bir tersanede iş bulur, ancak bela peşini bırakmaz. Günün birinde ölmeyi arzulayan mutsuz ve umutsuz Türkan’la karşılaşır ve genç kıza yaşama sevinci aşılayıp evlenme-yi teklif eder. Türkan kendisini kandırıp terk eden sevgilisinin acısını Tahir’le unutmaya çalışırken, genç adam istemeden karıştığı cinayetler yüzünden yine polisin takibinde-dir

KADERİME AĞLARIM (1960)


 “Abdo ile Bendigar”

Yönetmen Nişan Hançer
Senaryo Hüseyin Peyda
Görüntü Yönetmeni Fethi Mürenler
Yapım Birsel Film / Özdemir Birsel
Müzik: Metin Bükey


Oyuncular: Hüseyin Peyda, Serpil Gül, Kadir Savun, Hayri Esen, Nubar Terziyan, Mümtaz Alpaslan, Emel Yıldız, Danslar: Semra Yıldız


Konu: Birbirine kavuşamıyan iki düşman aile çocuklarının aşk öyküsü.

KAHPE (1960)


Senaryo ve Reji Aydın Arakon
Fotoğraf Direktörü Şadan Kâmil
Yapım Acar Film / Murat Köseoğlu


Operatör Asistanı: Melih Sertesen, Reji Asistanı: Mesude Özkılıç, Mithat Sertesen ,Dekorları Çizen: Aydın Arakon, Aksesuar: Nazım Akbulut, Sahne Müdürü: Melih Üstüngör, Dekorları yapan: Bilal Uysal, Işıkçı: Bahattin Acınur, Ahmet Ateş, Kenan Eryılmaz, Laboratvuar: Mihal İskarpetis, Recai Karındaş, Mahmut Babacan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Montaj ve Senkron: Mehmet Bozkuş, Sesleri Alan: Lâmi Kâmil, Dublaj Rejisörü: Hayri Esen, 

(Acar Film stüdyosunda çevrilmiş ve seslendirilmiştir)

Oyuncular: Glksel Arsoy, Belgin Doruk (Ayla), Gönül Bayhan, Atıf Avcı, Nubar Terziyan, Muammer Gözalan, İhsan Devrim, Erol Taş, Şarkılar: Feriha Tunceli, Danslar: Anna Ünal,


Konu: Mühendis Bülent pavyonda aldığı bol alkol sayesinde dansöz Anna ile beraber olmak üzere kızın evine gider. Ancak kız yatak odasında öldürülür ve suç Bülent’in üstüne kalır. İstanbul’a kaçmak zorunda olan Bülent oyuna düştüğünün farkında değildir.

İLK AŞK (1960)

Senaryo ve Yönetmen “*” Hulki Saner
Foto Direktörü Costas Prosos
Yapım Arı Film / Hulki Saner


Oyuncular: Belgin Doruk, Kenan Pars, Suphi Kaner, Arşavir Alyanak, Semra Yıldız


Konu: Mutluluğu bulamayan bir ressamın, bir vapur yolculuğu sırasında tanıdığı Selma ile olan aşk öyküsü.

______________________________

 “*” Delmer Daves ve Leo Mc Carey’in senaryosundan Amerikalı (U.S.A) yönetmen Le Mc Carey’in rejisiyle 11 Temmuz 1957 tarihinde Amerika’da gösterime giren “An Affair to Remember” (Unutamadığım Aşk) isimli filmden uyarlama. Filmde başlıca rolleri dönemin dünyaca dev oyuncularından Gary Grant, Deborrah Kerr oynamışlardır. (Kyn: Internet movie database)

İÇİMİZDEN BİRİ “Ölüm Çemberi” 1960)

Senaryo ve Yönetmen Türker İnanoğlu
Görüntü Yönetmeni Mustafa Yılmaz
Yapım Erler Film / Türker İnanoğlu


Şarkılar: Semra Atılay, Danslar: Aysel Tanju, Müzik: Metin Bükey


Oyuncular: Turhan Seyfioğlu, Orhan Boran, Kenan Pars, Cavidan Dora, Aysel Tanju, Ahmet Tarık Tekçe, Sadettin Erbil, Sadri Karan, Necdet Tosun, Erol Taş, Zeki Çan, Vahi Öz, Kudret Şandra, Mustafa Dağhan, Faik Coşkun, Hüseyin Güler, Hüseyin Zan, Fuat İmer


KONU: Karapençe çetesi, hepsine adı karışmış, bir türlü yakalanamayan bir gizli haydut topluluğudur. Yurtdışından yeni ve yüklü bir parti kaçak uyuşturucu gelecektir. Müşterileri Arap Sadri adlı başka bir gangsterdir. Çetenin başı olan Karapençe’yi ise ne gören vardır, ne bilen. Adamları bile onu tanımaz. Çete karıştığı bir soygunda cinayet işler. Komiser Kenan (Kenan Pars) soygunu araştırıp, perde arkasındakilere ulaşmak için barda arkadaşlık kurduğu Leyla’ya (Cavidan Dora) kendini alıcı tüccar olarak tanıtır. Arap Sadri ise, Karapençe çetesine sızmak için araya bir casus sokmak ister. Karapençe çetesi, gelecek olan kaçak malları beklemektedir. Polis ise çoktan kaçak malları değiştirmiştir. Arap Sadri ve adamları ile Karapençe çetesini yakalar. Karapençe ise kaçar. Kenan, polisle birlikte kaçtığı evi kuşatır. Teslim olmayan Karapençe vurularak yakalanır. Maskesi çıkarıldığında Karapençe’nin kimliği deortaya çıkar. Bu azılı çetenin başı; bar kızı Leyla’dır…


Barda çalışan Aysel (Aysel Tanju) bu iş için biçilmiş kaftandır. Bu arada Aysel polisle de işbirliği yapmaktadır. Barın patronu Sadri’nin adamı olduğu için o da Leyla ile aynı yerde çalışmaya başlar. Tüccar kimliğindeki Kenan, birşeyler bildiğinden, belki de Karapençe’nin adamı olduğundan şüphelendiği Leyla ile aşk ilişkisine girer. Çetenin elemanı olan Orhan bu yaşamdan bıkmıştır. Aysel’le işbirliği yapıp bildiklerini polise anlatırlar. Aysel’in Kenan’a da bulundukları yeri haber vermesi sonucu polis limanda pusu kurar

GÜZELLER RESMİ GEÇİDİ (1960)

Senaryo ve Yönetmen Osman Nuri Ergün
Senaryo Osman F. Seden
Operatör Kenan Kurt
Yapım Seden Film / Osman F. Seden


Kamera Asistanı: Yavuz Gönenç, Işık: İlhan Aslım, Aksesuar: Ali kan, Prodüksiyon Ast: Cemil Paskap, Dekor: Saim Bilge, Montaj: Mehmet Bozkuş, Ali Siyavuş, Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Seslendiren: Lâmi Kâmil, Müzik Direktörü: Metin Bükey, 

(Kemal Film stüdyosunda çekilmiş, Acar Film stüdyosunda seslendirilmiştir.)

Oyuncular : Türkan Şoray, Ahmet Tarık Tekçe, Nilüfer Sezer, Canan Erdura, Rauf Alazan, Feridun Karakaya, Nubar Terziyan, Osman Türkoğlu, Faik Coşkun, Yüksel Tanık, Necati İltaç, Orhan Aykanat, Hasan Danabaşoğlu, Saim Bilge, Yaşar İzgi, Sevim Emre, Nurinisa Tokses, Aynur Akın, Ümit Şener, Semra Atalay, Azize Tüzem,  Şarkılar: Halk Oyunları Eşliğinde: Sevim Tanürek, Ümit Şener, Semra Atalay, Azize Tözem, Nurinisa Tokses, Aynur Akın, Şemsi Yastıman, Güler Gürses, Metin Bükey ve Korosu, Sebilci Hüseyin, Kaplan Tarsuslu, Celal Adanalı, Ali Kocadinç

KONU: Son dakikada güzellik yarışmasına giren bir genç kızın öyküsü.: 


Arabistan'ın zengin kralı çok hastadır ve ölmek üzeredir. Üvey oğlu Ebu Ahmet, babasının ölmesini ve mirasın kendisine kalmasını heyecanla beklemektedir. Kral öldüğü zaman vasiyet-namesi açılır ve tüm mirasını İstanbul'da yaşayan fakat ismini ve nerede olduğunu bilmediği akrabası Ayşe'ye bırakır. Ayşe hakkında tek bildiği dans ve şarkıcılığa me-rakı olduğu ve bacağında doğuştan gelen yıldız şeklinde bir lekedir. Avukatları vasıtasıyla kızı aramalarını ister. Eğer Ayşe ortaya çıkmazsa tüm miras üvey oğlu Ebu Ahmet'e kalacaktır. Ahmet bunu kabul etmez ve İstanbul'a giderek Ayşe'nin de katılacağını düşünerek bir yarışma düzenlemeye karar verir ve Ayşe'yi bulduğunda öldürecektir. Ayşe'de yarışmaya katılır ve kovalamaca başlar.

Not: Film, 14 Mart 1961 tarih ve 15 sayılı karar ile sansür kurulunca yasaklanan filmler listesinde yerini almıştır.

GECELERİN ÖTESİ (1960)

Senaryo ve Yönetmen Metin Erksan
Kamera Mengü Yeğin
Yapım Ergenekon Film / Nejat Duru


Oyuncular: Kadir Savun, Erol Taş, Hayati Hamzaoğlu, Ziya Metin, Tolga Tigin, Suna Selen, Suphi Kaner, Metin Ersoy, Oktar Durukan, Yılmaz Gruda, Maria Dolce


KONU: Metin Erksan, ilk gerçekçi köy filmi denemesi kabul edilen "Aşık Veysel'in Hayatı"ndan sekiz yıl sonra Toplumsal Gerçekçi yönelimini başlattığı kabul edilen "Gecelerin Ötesi"ni çevirir.


► "Gecelerin Ötesi" aynı mahallede yaşayan 7 gencin öyküsünü anlatır. Birbirlerinden farklı yaşantı ve ideallerin içinde olan bu gençlerin tek ortak yanı onlara mutluluk getireceğine inandıkları paraya sahip olmaktır. Bunun için bir çete kurarlar ve benzin istasyonları soymaya başlarlar. Uzun yol şoförü, ailesine bakmak zorunda olan fabrika işçisi, Amerikaya gidip şöhret olma hayalleriyle yaşayan iki müzisyen, arzuladığı sanatı yapamayan idealist bir tiyatrocu, maddi imkansızlık yüzünden sevdiği kızla evlenemeyen ve yine parası olmadığı için yosma sevgilisiyle gezip tozamayan bir gencin biraraya gelerek soygunlar yapmasının hikayesidir anlatılan.


Filmin başarısı kahramanların ve olayların son derece inandırıcı bir şekilde ele alınmasından kaynaklanıyor. Film, Adnan Menderes'in "Her mahallede bir milyoner yetiştiriciğiz" sözünden yola çııkılarak o milyonerler yetişirken bu tip kişilerin ortaya çıkacağını vurguluma amacı güdüyordu. Film, toplumun değişik katlarında yaşayan, karışık tutkulardaki gençlerin. para ihtiyacı etrafında iyi niyetli birleşmelerini temeldüşünce olarak alıyordu. Birtakım hırsızlık cinayet olaylarıdan sonra tek suçlu olan toplum, bunca genci harcıyordu. Tiearet maksadı güdülmediği besbelli olan bu fılm, bize, 1960 yılı içinde sanat gayesinin sinemamızda bir mesele haline geldiğini göste-ren delillerdendi.
Metin Erksan "Gecelerin Ötesi"ni Türk Sinemasında, o anda yapılanların dışında, sıra dışı bir film olarak görür:


Ben 1959'da 'Gecelerin Ötesi' ni çekiyordum. O sıralar politik yetkenin ağzına bir laf takılmıştı. "Her mahallede bir mlyoner yetiştireceğiz". Kendi kendime dedim ki, evet böyle bir düşünce olabilir, ama her mahallede bir milyoner yetiştirilirken, aynı mahallede başka şeyler de yetişir. Bir grup çocuğu aldım ve film çektim. O zamana kadar böyle bir film yoktu. Bu filme çok dikkatli bakmak lazım. O zaman sezdiğim ve düşündüğüm mesele 1970'lere doğru anarşi ile gündeme gelmeye başladı. O çocuklar yetişmeye başladı. O gün atılan tohumları ben o filmde gördüm. O filmin temelinde 1965 sonrası vardır. Ben bunu sinemacı sezgimle 1959'da görmüştüm. Bir grup çocuk bir araya gelerek benzin istasyonları soyarlar. Bazı eleştirmenler filmin üzerinde o zaman da durdular, yazılar yazdılar.


Hatta Türk sinemasında 'toplumsal gerçekkçilik' akımını başlatan ilk film gibi sözler söyleniyor. Bunlar yeterli sözler değil, o filme dikkatle bakmak lazım. Filmin gerek içerikte, gerekse biçimde birtakım hataları olabilir, ya da yeteneğim o kadardı. Mesele bu değil. Filmde yaşanan devirle ilgili hangi ipuçları var. Mesela ben filmi çekerken 27 Mayıs Ihtilali'nin olacağını bilmiyordum. Ancak filmi çekerken ihtilal başladı. Buna şaşırdığımı söyleyemem. Çünkü politik yetke Türkiye'yi bunaltmıştı o sıralar. Bir takım poliitik, toplumsal, ekonomik baskılar vardı. Toplumun üzerinde başka türlü oluşmalar vardı. Ben o gürültü içinde, bu filme gereğikadar bakılmadığına inanıyorum. 'Gecelerin Ötesi' 1960-1970 devresini iyice sınırlayan bir filmdir.


Film, hem düzeni eleştirdiği, hem de popülist politikalar ve pembe yalanların etkilediği insanların bir an önce köşeyi dönme arzu-sunda iken hayatın gerçeklerine çarpıp yıkılmasını anlatan ilk film olduğu için sinema tarihimiz açısından büyük önem taşımaktadır. O zamanki politik yetkeyi eleştiren bir film olarak "Gecelerin Ötesi"nin sansür kuruluyla sorunsuz ilişkiler yaşadığını dü-şünmek bile hayal olur. Filmin senaryosu da diğer film senaryoları gibi sansür kuruluna gönderilir ve defalarca geri gelir. Alim Şerif Onaran'ın imzasının da olduğu bir sansür kurulu tarafından filmin senaryosu, bazı yerlerinin değiştirilmesi için defalarca yönetmene geri gönderilir. Örneğin filmin içinde bir sahne vardır ki, yönetmen bu sahnenin gerçekten zararlı olup olmadığı üzerine yıllarca düşündüğünü söylüyor. Suna Selen ve Hayati Hamzaoğlu, filmin bir yerinde Üsküdar'da karanlık bir odanın içinden İstanbul'un ışıklarına bakarlar. Kız, nikah tarihini alan nişanlısına; "Artık İstanbul'un ışıklarına yalnız bakmayacağım, sen ola-caksın yanımda. Yalnız olduğum geceler bu pencerenin önünde hep bu ışıklara baktım. Onlarda sevinç, zenginlik ve mutluluk vardı çoğu geceler bir daha dönmemek üzere o ışıklara gitmek istedim. Biliyor musun Üsküdar'ın kızlarını pervanelere benzetirler, hani ışığa koşup sonra da ölen pervanelere." der. Sansür bu sözün senaryodan çıkarılmasını ister. Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun 6. maddesinin "e" şıkkı uyarınca, yani milli rejime aykırı olan siyasi, iktisadi ve içtimai ideoloji propagandası yapmak, Asya, Avrupa kıtaları arasında ayırım yapmak vs. gibi nedenlerle bu bölümün filmden çıkarılmasını ister.Metin Erksan, filmin gösterilmesini filmin prodüktörü Nejat Duru'nun askerliğini Harbiye'de yapması ve orada o zamanlar yüzbaşı olan Rıfat Baykal’ tanımasına bağlıyor:
“Filmin çekimleri bitti. Nejat, Rıfat Baykal ve ben Ankara'ya Film Kontrol Merkezi'ne gittik. Rıfat Baykal, o zamanlar Milli Birlik Komitesi'ndeydi. Sansür kurulu üyeleri bizim filmi onlarla birlikte seyretmemize ve filmin bazı sahnelerine itiraz edemediler. Yani Rıfat Baykal olmasa, sansürden gösterim için 'Evet' izninin çıkması oldukça zor olacaktı.”


Gecelerin Ötesi"nin müziğinde Modest Petroviç Musssorgski'nin "Bir Sergiden Tablolar" adlı piyano süitinden ve Schönberg'in buluşu kabul edilen oniki ton müziğinden bölümler kullanan Metin Erksan, bu filmin senaryosuyla bir de ödül kazanır. Film, 1961 yılında Türk Sinema Sanatçıları Derneği ile İstanbul Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri Türk Film Festivali'nde "En Iyi Senaryo" ödülünü (Metin Erksan) ve "En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünü (Kadir Savun) kazanır. "Gecelerin Ötesi" bir de Edinburg Film Festivali macerası yaşar. Yönetmen, filmin Edinburg Film Festivali'ne gidip gitmediği, gittiyse bile oynayıp oynamadığı konusunda kesin bilgilerin olmadığını söylüyor. (“Metin Erksan Sineması, “Birsen Altıner, syf, 37”)


Ödüller:


 1961 2. Türk Film Festivali’nde
Metin Erksan “En Başarılı Senaryo”


(Jüri Üyeleri: Burhan Arpad, Baha Gelenbevi, Zeki Faik izer, Orhan Hançerlioğlu, Semih Tuğrul, Asude Zeybekoğlu, Sabahattin Eyüpoğlu, Haldun Taner, Lüfü Ö. Akad, Vrdat Ar)


► 1961, Sinema Dergisi yazarları seçiminde;


“En İyi Film”
Metin Erksan “En İyi Yönetmen


(Jüri Üyeleri: Selmi Andak, Hayri Caner, Agah Özgüç, Semih Tuğrul, Metin Öner, Çetin A. Özkırım) “Kyn: Agah Özgüç”