Senaryo ve Yönetmen Metin Erksan
Kamera Mengü Yeğin
Yapım Ergenekon Film / Nejat Duru
Oyuncular: Kadir Savun, Erol Taş, Hayati Hamzaoğlu, Ziya Metin, Tolga Tigin, Suna Selen, Suphi Kaner, Metin Ersoy, Oktar Durukan, Yılmaz Gruda, Maria Dolce
KONU: Metin Erksan, ilk gerçekçi köy filmi denemesi kabul edilen "Aşık Veysel'in Hayatı"ndan sekiz yıl sonra Toplumsal Gerçekçi yönelimini başlattığı kabul edilen "Gecelerin Ötesi"ni çevirir.
► "Gecelerin Ötesi" aynı mahallede yaşayan 7 gencin öyküsünü anlatır. Birbirlerinden farklı yaşantı ve ideallerin içinde olan bu gençlerin tek ortak yanı onlara mutluluk getireceğine inandıkları paraya sahip olmaktır. Bunun için bir çete kurarlar ve benzin istasyonları soymaya başlarlar. Uzun yol şoförü, ailesine bakmak zorunda olan fabrika işçisi, Amerikaya gidip şöhret olma hayalleriyle yaşayan iki müzisyen, arzuladığı sanatı yapamayan idealist bir tiyatrocu, maddi imkansızlık yüzünden sevdiği kızla evlenemeyen ve yine parası olmadığı için yosma sevgilisiyle gezip tozamayan bir gencin biraraya gelerek soygunlar yapmasının hikayesidir anlatılan.
Filmin başarısı kahramanların ve olayların son derece inandırıcı bir şekilde ele alınmasından kaynaklanıyor. Film, Adnan Menderes'in "Her mahallede bir milyoner yetiştiriciğiz" sözünden yola çııkılarak o milyonerler yetişirken bu tip kişilerin ortaya çıkacağını vurguluma amacı güdüyordu. Film, toplumun değişik katlarında yaşayan, karışık tutkulardaki gençlerin. para ihtiyacı etrafında iyi niyetli birleşmelerini temeldüşünce olarak alıyordu. Birtakım hırsızlık cinayet olaylarıdan sonra tek suçlu olan toplum, bunca genci harcıyordu. Tiearet maksadı güdülmediği besbelli olan bu fılm, bize, 1960 yılı içinde sanat gayesinin sinemamızda bir mesele haline geldiğini göste-ren delillerdendi.
Metin Erksan "Gecelerin Ötesi"ni Türk Sinemasında, o anda yapılanların dışında, sıra dışı bir film olarak görür:
Ben 1959'da 'Gecelerin Ötesi' ni çekiyordum. O sıralar politik yetkenin ağzına bir laf takılmıştı. "Her mahallede bir mlyoner yetiştireceğiz". Kendi kendime dedim ki, evet böyle bir düşünce olabilir, ama her mahallede bir milyoner yetiştirilirken, aynı mahallede başka şeyler de yetişir. Bir grup çocuğu aldım ve film çektim. O zamana kadar böyle bir film yoktu. Bu filme çok dikkatli bakmak lazım. O zaman sezdiğim ve düşündüğüm mesele 1970'lere doğru anarşi ile gündeme gelmeye başladı. O çocuklar yetişmeye başladı. O gün atılan tohumları ben o filmde gördüm. O filmin temelinde 1965 sonrası vardır. Ben bunu sinemacı sezgimle 1959'da görmüştüm. Bir grup çocuk bir araya gelerek benzin istasyonları soyarlar. Bazı eleştirmenler filmin üzerinde o zaman da durdular, yazılar yazdılar.
Hatta Türk sinemasında 'toplumsal gerçekkçilik' akımını başlatan ilk film gibi sözler söyleniyor. Bunlar yeterli sözler değil, o filme dikkatle bakmak lazım. Filmin gerek içerikte, gerekse biçimde birtakım hataları olabilir, ya da yeteneğim o kadardı. Mesele bu değil. Filmde yaşanan devirle ilgili hangi ipuçları var. Mesela ben filmi çekerken 27 Mayıs Ihtilali'nin olacağını bilmiyordum. Ancak filmi çekerken ihtilal başladı. Buna şaşırdığımı söyleyemem. Çünkü politik yetke Türkiye'yi bunaltmıştı o sıralar. Bir takım poliitik, toplumsal, ekonomik baskılar vardı. Toplumun üzerinde başka türlü oluşmalar vardı. Ben o gürültü içinde, bu filme gereğikadar bakılmadığına inanıyorum. 'Gecelerin Ötesi' 1960-1970 devresini iyice sınırlayan bir filmdir.
Film, hem düzeni eleştirdiği, hem de popülist politikalar ve pembe yalanların etkilediği insanların bir an önce köşeyi dönme arzu-sunda iken hayatın gerçeklerine çarpıp yıkılmasını anlatan ilk film olduğu için sinema tarihimiz açısından büyük önem taşımaktadır. O zamanki politik yetkeyi eleştiren bir film olarak "Gecelerin Ötesi"nin sansür kuruluyla sorunsuz ilişkiler yaşadığını dü-şünmek bile hayal olur. Filmin senaryosu da diğer film senaryoları gibi sansür kuruluna gönderilir ve defalarca geri gelir. Alim Şerif Onaran'ın imzasının da olduğu bir sansür kurulu tarafından filmin senaryosu, bazı yerlerinin değiştirilmesi için defalarca yönetmene geri gönderilir. Örneğin filmin içinde bir sahne vardır ki, yönetmen bu sahnenin gerçekten zararlı olup olmadığı üzerine yıllarca düşündüğünü söylüyor. Suna Selen ve Hayati Hamzaoğlu, filmin bir yerinde Üsküdar'da karanlık bir odanın içinden İstanbul'un ışıklarına bakarlar. Kız, nikah tarihini alan nişanlısına; "Artık İstanbul'un ışıklarına yalnız bakmayacağım, sen ola-caksın yanımda. Yalnız olduğum geceler bu pencerenin önünde hep bu ışıklara baktım. Onlarda sevinç, zenginlik ve mutluluk vardı çoğu geceler bir daha dönmemek üzere o ışıklara gitmek istedim. Biliyor musun Üsküdar'ın kızlarını pervanelere benzetirler, hani ışığa koşup sonra da ölen pervanelere." der. Sansür bu sözün senaryodan çıkarılmasını ister. Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun 6. maddesinin "e" şıkkı uyarınca, yani milli rejime aykırı olan siyasi, iktisadi ve içtimai ideoloji propagandası yapmak, Asya, Avrupa kıtaları arasında ayırım yapmak vs. gibi nedenlerle bu bölümün filmden çıkarılmasını ister.Metin Erksan, filmin gösterilmesini filmin prodüktörü Nejat Duru'nun askerliğini Harbiye'de yapması ve orada o zamanlar yüzbaşı olan Rıfat Baykal’ tanımasına bağlıyor:
“Filmin çekimleri bitti. Nejat, Rıfat Baykal ve ben Ankara'ya Film Kontrol Merkezi'ne gittik. Rıfat Baykal, o zamanlar Milli Birlik Komitesi'ndeydi. Sansür kurulu üyeleri bizim filmi onlarla birlikte seyretmemize ve filmin bazı sahnelerine itiraz edemediler. Yani Rıfat Baykal olmasa, sansürden gösterim için 'Evet' izninin çıkması oldukça zor olacaktı.”
Gecelerin Ötesi"nin müziğinde Modest Petroviç Musssorgski'nin "Bir Sergiden Tablolar" adlı piyano süitinden ve Schönberg'in buluşu kabul edilen oniki ton müziğinden bölümler kullanan Metin Erksan, bu filmin senaryosuyla bir de ödül kazanır. Film, 1961 yılında Türk Sinema Sanatçıları Derneği ile İstanbul Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri Türk Film Festivali'nde "En Iyi Senaryo" ödülünü (Metin Erksan) ve "En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünü (Kadir Savun) kazanır. "Gecelerin Ötesi" bir de Edinburg Film Festivali macerası yaşar. Yönetmen, filmin Edinburg Film Festivali'ne gidip gitmediği, gittiyse bile oynayıp oynamadığı konusunda kesin bilgilerin olmadığını söylüyor. (“Metin Erksan Sineması, “Birsen Altıner, syf, 37”)
Ödüller:
1961 2. Türk Film Festivali’nde
Metin Erksan “En Başarılı Senaryo”
(Jüri Üyeleri: Burhan Arpad, Baha Gelenbevi, Zeki Faik izer, Orhan Hançerlioğlu, Semih Tuğrul, Asude Zeybekoğlu, Sabahattin Eyüpoğlu, Haldun Taner, Lüfü Ö. Akad, Vrdat Ar)
► 1961, Sinema Dergisi yazarları seçiminde;
“En İyi Film”
Metin Erksan “En İyi Yönetmen
(Jüri Üyeleri: Selmi Andak, Hayri Caner, Agah Özgüç, Semih Tuğrul, Metin Öner, Çetin A. Özkırım) “Kyn: Agah Özgüç”
Kamera Mengü Yeğin
Yapım Ergenekon Film / Nejat Duru
Oyuncular: Kadir Savun, Erol Taş, Hayati Hamzaoğlu, Ziya Metin, Tolga Tigin, Suna Selen, Suphi Kaner, Metin Ersoy, Oktar Durukan, Yılmaz Gruda, Maria Dolce
KONU: Metin Erksan, ilk gerçekçi köy filmi denemesi kabul edilen "Aşık Veysel'in Hayatı"ndan sekiz yıl sonra Toplumsal Gerçekçi yönelimini başlattığı kabul edilen "Gecelerin Ötesi"ni çevirir.
► "Gecelerin Ötesi" aynı mahallede yaşayan 7 gencin öyküsünü anlatır. Birbirlerinden farklı yaşantı ve ideallerin içinde olan bu gençlerin tek ortak yanı onlara mutluluk getireceğine inandıkları paraya sahip olmaktır. Bunun için bir çete kurarlar ve benzin istasyonları soymaya başlarlar. Uzun yol şoförü, ailesine bakmak zorunda olan fabrika işçisi, Amerikaya gidip şöhret olma hayalleriyle yaşayan iki müzisyen, arzuladığı sanatı yapamayan idealist bir tiyatrocu, maddi imkansızlık yüzünden sevdiği kızla evlenemeyen ve yine parası olmadığı için yosma sevgilisiyle gezip tozamayan bir gencin biraraya gelerek soygunlar yapmasının hikayesidir anlatılan.
Filmin başarısı kahramanların ve olayların son derece inandırıcı bir şekilde ele alınmasından kaynaklanıyor. Film, Adnan Menderes'in "Her mahallede bir milyoner yetiştiriciğiz" sözünden yola çııkılarak o milyonerler yetişirken bu tip kişilerin ortaya çıkacağını vurguluma amacı güdüyordu. Film, toplumun değişik katlarında yaşayan, karışık tutkulardaki gençlerin. para ihtiyacı etrafında iyi niyetli birleşmelerini temeldüşünce olarak alıyordu. Birtakım hırsızlık cinayet olaylarıdan sonra tek suçlu olan toplum, bunca genci harcıyordu. Tiearet maksadı güdülmediği besbelli olan bu fılm, bize, 1960 yılı içinde sanat gayesinin sinemamızda bir mesele haline geldiğini göste-ren delillerdendi.
Metin Erksan "Gecelerin Ötesi"ni Türk Sinemasında, o anda yapılanların dışında, sıra dışı bir film olarak görür:
Ben 1959'da 'Gecelerin Ötesi' ni çekiyordum. O sıralar politik yetkenin ağzına bir laf takılmıştı. "Her mahallede bir mlyoner yetiştireceğiz". Kendi kendime dedim ki, evet böyle bir düşünce olabilir, ama her mahallede bir milyoner yetiştirilirken, aynı mahallede başka şeyler de yetişir. Bir grup çocuğu aldım ve film çektim. O zamana kadar böyle bir film yoktu. Bu filme çok dikkatli bakmak lazım. O zaman sezdiğim ve düşündüğüm mesele 1970'lere doğru anarşi ile gündeme gelmeye başladı. O çocuklar yetişmeye başladı. O gün atılan tohumları ben o filmde gördüm. O filmin temelinde 1965 sonrası vardır. Ben bunu sinemacı sezgimle 1959'da görmüştüm. Bir grup çocuk bir araya gelerek benzin istasyonları soyarlar. Bazı eleştirmenler filmin üzerinde o zaman da durdular, yazılar yazdılar.
Hatta Türk sinemasında 'toplumsal gerçekkçilik' akımını başlatan ilk film gibi sözler söyleniyor. Bunlar yeterli sözler değil, o filme dikkatle bakmak lazım. Filmin gerek içerikte, gerekse biçimde birtakım hataları olabilir, ya da yeteneğim o kadardı. Mesele bu değil. Filmde yaşanan devirle ilgili hangi ipuçları var. Mesela ben filmi çekerken 27 Mayıs Ihtilali'nin olacağını bilmiyordum. Ancak filmi çekerken ihtilal başladı. Buna şaşırdığımı söyleyemem. Çünkü politik yetke Türkiye'yi bunaltmıştı o sıralar. Bir takım poliitik, toplumsal, ekonomik baskılar vardı. Toplumun üzerinde başka türlü oluşmalar vardı. Ben o gürültü içinde, bu filme gereğikadar bakılmadığına inanıyorum. 'Gecelerin Ötesi' 1960-1970 devresini iyice sınırlayan bir filmdir.
Film, hem düzeni eleştirdiği, hem de popülist politikalar ve pembe yalanların etkilediği insanların bir an önce köşeyi dönme arzu-sunda iken hayatın gerçeklerine çarpıp yıkılmasını anlatan ilk film olduğu için sinema tarihimiz açısından büyük önem taşımaktadır. O zamanki politik yetkeyi eleştiren bir film olarak "Gecelerin Ötesi"nin sansür kuruluyla sorunsuz ilişkiler yaşadığını dü-şünmek bile hayal olur. Filmin senaryosu da diğer film senaryoları gibi sansür kuruluna gönderilir ve defalarca geri gelir. Alim Şerif Onaran'ın imzasının da olduğu bir sansür kurulu tarafından filmin senaryosu, bazı yerlerinin değiştirilmesi için defalarca yönetmene geri gönderilir. Örneğin filmin içinde bir sahne vardır ki, yönetmen bu sahnenin gerçekten zararlı olup olmadığı üzerine yıllarca düşündüğünü söylüyor. Suna Selen ve Hayati Hamzaoğlu, filmin bir yerinde Üsküdar'da karanlık bir odanın içinden İstanbul'un ışıklarına bakarlar. Kız, nikah tarihini alan nişanlısına; "Artık İstanbul'un ışıklarına yalnız bakmayacağım, sen ola-caksın yanımda. Yalnız olduğum geceler bu pencerenin önünde hep bu ışıklara baktım. Onlarda sevinç, zenginlik ve mutluluk vardı çoğu geceler bir daha dönmemek üzere o ışıklara gitmek istedim. Biliyor musun Üsküdar'ın kızlarını pervanelere benzetirler, hani ışığa koşup sonra da ölen pervanelere." der. Sansür bu sözün senaryodan çıkarılmasını ister. Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun 6. maddesinin "e" şıkkı uyarınca, yani milli rejime aykırı olan siyasi, iktisadi ve içtimai ideoloji propagandası yapmak, Asya, Avrupa kıtaları arasında ayırım yapmak vs. gibi nedenlerle bu bölümün filmden çıkarılmasını ister.Metin Erksan, filmin gösterilmesini filmin prodüktörü Nejat Duru'nun askerliğini Harbiye'de yapması ve orada o zamanlar yüzbaşı olan Rıfat Baykal’ tanımasına bağlıyor:
“Filmin çekimleri bitti. Nejat, Rıfat Baykal ve ben Ankara'ya Film Kontrol Merkezi'ne gittik. Rıfat Baykal, o zamanlar Milli Birlik Komitesi'ndeydi. Sansür kurulu üyeleri bizim filmi onlarla birlikte seyretmemize ve filmin bazı sahnelerine itiraz edemediler. Yani Rıfat Baykal olmasa, sansürden gösterim için 'Evet' izninin çıkması oldukça zor olacaktı.”
Gecelerin Ötesi"nin müziğinde Modest Petroviç Musssorgski'nin "Bir Sergiden Tablolar" adlı piyano süitinden ve Schönberg'in buluşu kabul edilen oniki ton müziğinden bölümler kullanan Metin Erksan, bu filmin senaryosuyla bir de ödül kazanır. Film, 1961 yılında Türk Sinema Sanatçıları Derneği ile İstanbul Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri Türk Film Festivali'nde "En Iyi Senaryo" ödülünü (Metin Erksan) ve "En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünü (Kadir Savun) kazanır. "Gecelerin Ötesi" bir de Edinburg Film Festivali macerası yaşar. Yönetmen, filmin Edinburg Film Festivali'ne gidip gitmediği, gittiyse bile oynayıp oynamadığı konusunda kesin bilgilerin olmadığını söylüyor. (“Metin Erksan Sineması, “Birsen Altıner, syf, 37”)
Ödüller:
1961 2. Türk Film Festivali’nde
Metin Erksan “En Başarılı Senaryo”
(Jüri Üyeleri: Burhan Arpad, Baha Gelenbevi, Zeki Faik izer, Orhan Hançerlioğlu, Semih Tuğrul, Asude Zeybekoğlu, Sabahattin Eyüpoğlu, Haldun Taner, Lüfü Ö. Akad, Vrdat Ar)
► 1961, Sinema Dergisi yazarları seçiminde;
“En İyi Film”
Metin Erksan “En İyi Yönetmen
(Jüri Üyeleri: Selmi Andak, Hayri Caner, Agah Özgüç, Semih Tuğrul, Metin Öner, Çetin A. Özkırım) “Kyn: Agah Özgüç”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder