Powered By Blogger

17 Ekim 2015 Cumartesi

ANA BİZİ EVERSENE (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Muharrem Gürses
Görüntü Yönetmeni: Cezmi Ar
Yapım: Televizyon Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Ahmet Mekin, Nilüfer Aydan, Barboros Erbesler, Gülgün Erdem, Nevzat Kığı, Feridun Çölgeçen


Konu: evlenmek isteyen bir ailedeki gençlerin aile içindeki komedisi.

ALTIN KELEPÇE (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Hicri Akbaşlı
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım: Cihan Film / Suzan Yakar


Oyuncular: Muzaffer Tema, Muhterem Nur, Önder Somer, Hasan Ceylan, Mürvet Seyfioğlu, Gül Azme (Çocuk Oyuncu)


Konu: Kelepçe takarak gezen aşıkların öyküsü.

AHTAPOTUN KOLLARI (1964)

Yönetmen: Nevzat Pesen
Senaryo: Kevkep Öktem
Görüntü Yönetmeni: Kriton İlyadis
Yapım: Pesen Film / Nevzat Pesen


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Çolpan İlhan, Sadri Alışık, Gülbin Eray, Abdurrahman Palay, Özdemir Han


KONU: Kefkep Öklem’in kendi öyküsünden yazdığı senaryoda; Anadolu'dan (İzmir) İstanbul'a artist olmak için gelen (evden kaçan) bir kızın büyük kentteki bir günlük öyküsünü anlatır. Uçakta aileye yazılıp düşürülen mektup, bu mektup üze-rine iz süren uçak personeli: Beyoğlu'nun (Yeşilçam'ın) arka sokakları. artist ajansları. eskimiş yıldız adayları, ve hayal dünyasının gerçek yönünü tanıdıktan sonra eve dönüş, mutlu son. “ Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” syf, 169


ÖDÜL:


 1965’de düzenlenen İzmir Film Şenliği’nde;
► “En başarılı 3. Film”
► Kriton İlyadis “En İyi Kameraman”
► Çolpan İlhan “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülü ile ödüllendirilmişlerdir

AĞAÇLAR AYAKTA ÖLÜR (1964)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Safa Önal (*)
Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: And Film/Turgut Demirağ - Uğur Film/Memduh Ün,
(Acar Film Stüdyolarında hazırlanmıştır).


Oyuncular: Yıldız Kenter (Büyükanne), İzzet Günay (İzzet/Orhan), Hulusi Kentmen (Asım), Semra Sar (Semra/Ayşe), T. Fikret Uçak (Orhan), Recep Şen (Mümeyyiz Bey), Osman Türkoğlu (Osman Efendi), Orhan Çoban (Garson), Faik Coşkun, Danyal Topatan, Haydar Karaer, Mehmet Ali Akpı-nar, Selahattin İçsel


 .Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde (1964)

► İzzet Günay “En İyi Erkek Oyuncu 

► Yıldız Kenter (En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülü ile ödüllendirilmiştir.

Konu: Yıldız Kenter) onlardan geriye tek hatıra kalan torunları Orhan'ın (Fikret Uçak) üzerine titremektedirler. Gel gör ki haşarı, yaramaz mı yaramaz Orhan'ın eli de biraz uzundur ve bir gün onu gizlice para aşırırken gören dedesi tarafından tokatlanınca gurur yapar evi terk eder. Bu sıralarda Orhan daha henüz 15-16 yaşlarındadır.


Torun Orhan'ın gitmesi ile büyükanne'nin de yaşama sevinci gider, hastalıklı ve içine kapanık bir insana dönüşür. Asım bey'in kahvehane arkadaşları vardır; birbirinden tonton üç emekli amca yaşlarını başlarını almış, gündüz kahve akşam da kafa çeken. Dördü bir araya geldiler mi fikirler üretmek gibi maharetleri vardır. Derler ki Asım bey'e; 


- Asımcığım... Torununun ağzından mektuplar yazarak avutsana karıcığını.
İşte Asım bey de torununun ağzından sürekli mektuplar yazar. Mektuplarında onu büyütür, Amerika'ya yollar, mimar yapar, hatta orada tanıştırdığı bir Türk kızı ile evlendirir falan. Bu mektuplar on beş yıl aralıksız devam eder. Ta ki; Orhan (cidden nasılsa Amerika'ya gitmiştir) ona geri geleceğini bildiren bir telgraf çekene kadar.


Büyük anne torununun geleceğini duyunca yer yerinden oynar tabi; Hallaç çağrılır yorganlar elden geçirilir, karyola cilalanır, oda havalandırılır, her şey Orhan için baştan aşağı yenilenir adeta. Neyse efendim. Büyük günün gelip çatmasına bir gün kala Asım bey gazetede ne haberi okusun? Orhan'ı getirecek olan uçak düşmüş meğer. Yolculardan kurtulan da yok.


Asım bey aklında torunu Orhan’ı düşünüp sokaklarda avare dolaşırken, intihar etmeküzere olan bir kızı (Semra Sar) son anda kurtarır. Bu kızcağız da annesini yeni kaybetmiştir. İki dertli insan birbirlerine açılırlar. Semra'ya gelini olma rolünü verir. Torundan evvel, gelini bulmuştur Asım bey, iş şimdi torunu bulmaya kalmıştır.

______________________________

 “İspanyol sinema adamı Alejandro Casona’nın (23.3.1903 – 17.9.1965) “Los Arboles mueren de pie” isimli senaryosundan uyarlama.

AFİLLİ DELİKANLILAR (1964)

Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman


Oyuncular: İzzet Günay, Sadri Alışık, Gülsün Kamu, Kenan Pars, Suna Pekuysal, Cevat Kurtuluş


Konu: Başları dertten kurtulmayan kumar-baz ve çapkın iki arkadaşın maceraları

AFFETMEYEN KADIN (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden, “*”
Kamera: Necati İltaç
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden



Ses: Tuncer Aydınoğlu; Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Recai Karataş; Montaj: Arif Özalp, Taner Oğuz; Neg, Montaj: Ali S. Berkan; Dekor: Saim Nahit Bilge; Işıklar: İlhan Aslım; Set Amiri: Hasan Nurdan; Yön. Asist.: Orhan Aykanat; Kamera Asist: Kenan Davutoglu; Prod. Amiri: Adnan İrkut, (Kemal Film Platosu'nda Çekilmiş, Acar Film Stüdyosu'nda Hazırlanmış ve Seslendirilmiştir)

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Hülya), Ediz Hun (Kemal), Fikret Hakan (Fikret), Nebahat Çehre (Leyla), Hulusi Kentmen, Nubar Terziyan, Hayri Esen, Senih Orkan, Yılmaz Gruda, Muammer Gözalan, Zeki Tüney, Haydar Karaer, Ergun Köknar


Konu: Hülya, yaptığı kimya deneyi esnasında büyük bir patlama yaşanması sonucu hastaneye kaldırılmıştır. Bundan sonra bir daha hiç göremeyebilir. Savcı da hastaneye gelmiştir ve Hulusi Beyle görüşüyordur. Hulusi Bey kısaca şu anda çevresinde olan insanlardan bahseder. Kemal Hülya'nın babası Necmi Bey tarafından okutulmuştur ve çok iyi bir kimya mühendisi olmuştur. Aynı şekilde Hülya da iyi bir kimya mühendisidir. Kemal Hülya'ya aşıktı ama ne yazık ki bu tek taraflıydı. Aksine Hülya Kemal'i abisi gibi görüyordu. Fikret'in de onların yanlarında işe başlamasıyla bu iyice ortaya çıktı. Fikret herkesin gönlünü kazanabilen biriydi. Ama aynı zaman da bir o kadar tekinsiz bir insandı. Hülya'yı kendisine aşık etmeyi başaran Fikret bir şekilde Hülya'nın babası Necmi Bey'in razı olmamasına rağmen onunla evlenmeyi başardı. Buna daha fazla dayanamayan Kemal şirketten ayrıldı. Daha sonra Necmi Bey'in ölürken bıraktığı vasiyetle işleri biraz değiştirdi. Fikret her şeyin tamamen Hülya'ya bırakılmasına ve kendisinin söz hakkı olmadığı bu vasiyete çok bozuldu. Ama vasiyetteki bir madde onun adeta kanına girdi. Karısının sürekli bir sakatlık yaşaması durumunda söz hakkı ona geçebilir-di. Daha sonra anlarız ki zaten bu patlama da onun marifetidir. Tam bu zamanlarda vasiyette onun da adı geçen Leyla Amerika'dan döner. Tam olarak aklı bir karış havada bir kız olan Leyla hiçbir iş öğrenememiştir. Leyla'nın gelmesiyle Fikret kendiniaslında gayet açık edecek şekilde onunla aşk yaşamaya başlamıştır. Fakat aynı evdeki bu ilişkiyi Hülya biraz da iyi niyeti yüzünden göremez. Bu arada ilk ameliyat başarısız geçmiştir. Artık Fikret yönetimi ele geçirme konusunda iyice umutlanmıştır. Zira yakın zamanda kumar borcu için büyük bir para ödemesi gerekmektedir. Fakat Hülya yanlışlıkla kasete kaydedilmiş Leyla ve Fikret'in konuşmalarını duyar. Artık oyun bozulmuştur. Bunun üzerine Kemal'in buldu-ğu Amerikalı çok ünlü bir doktor tarafından ameliyat edilir ve gözleri açılır. Ama o bunu kimseye söylemez. Çünkü Fikret ve Leyla'dan intikamını almak istemektedir. Bu yüz-den yönetimin Fikret'e geçmesini de istemez. Ama Fikret artık çaresizdir ve eşinin mirasına konabilmek için onu öldürmeyi planlamaya başlar. Leyla'yı da zorla bu işe ortak etmeyi başarır. Fakat kurdukları basit tuzaktan Hülya kurtulur. Bundan sonra gördüğünü ve her şeyi bildiğini Kemal'e söyler. Fakat Fikret'in gözü artık iyice dönmüştür ve bu iş için kumarhaneden birilerini tutar. Fakat katil eve giderken Hülya'nın kendisine yazdığı mektubu gören Fikret vicdan azabına yenik düşer ve Kemal ile birlikte eve gider. Hülya'yı kurtarırken Fikret ölür ve kendisini affettirmeyi başarır. Leyla da gerçeği öğrendikten sonra vicdan azabına dayanamayıp intihar etmiştir. Her şey olup bittikten sonra Hülya gerçek aşkının Kemal olduğunu fark edebilmiştir.


Film, yaralanarak hastaneye kaldırılan bir kadının başına gelen bu şüpheli kazanın, savcı tarafından soruşturulmasıyla başlıyor. Genç kadının hastaneye kaldırılma anına kadar geçen olaylar, savcının soruları ve genç kadının amcasının (Hulusi Kentmen) cevaplamaları ile sürekli geriye dönüşler yapılarak veriliyor.

Kimya mühendisi Hülya (Hülya Koçyiğit), babası Necmi Bey'in yanında büyüttüğü ve yine bir kimya mühendisi olan Kemal (Edz Hun) ile birlikte aynı laboratuarda çalışır. Kemal, genç kıza evlenme teklif eder. Ancak Hülya, onu dost olarak gördüğünü söyleyerek reddeder. Daha sonra, laboratuara gelen yeni kimyager Fikret (Fikret Hakan) ile evlenmeye karar verir. Çocukluğunu sefalet içinde geçirmiş haris bir genç olan Fikret, servete düşkündür. Bu yüzden Necmi Bey'in öldükten sonra bıraktığı vasiyetin: "Hülya ani bir hastalık ve sakatlık geçirmediği taktirde, kocası Fikret mali konularda hiç bir söz sahibi olamaz..., maddesini hazmedemez. Karısına hırçın davranmaya başlayan Fikret, Amerika'dan dönen Hülya'nın yeğeni Leyla'ya (Nebahat Çehre) aşk ilan eder. Hem Leyla'ya hem de mirasa kavuşmayı aklına koyan Fikret, laboratuara giderek kimyasal maddeleri birbirine karıştırır. Art arda iki patlama olur ve Hülya hastaneye kaldırılır.


Hülya kör kalır. Fikret, her akşam Hülya'ya uyku ilacı verir ve Leyla'nın yanına gider. Bir müddet sonra Leyla, kör olan genç kadının önünde, onu kocası ile aldatmaya tahammül edemez. Aralarından çekip gitmeyi düşünse de Fikret mani olur. Bu arada kumarda para kaybeden Fikret, borcunu ödeyebilmek için vasiyetin "hastalık ve sa-katlık durumunda..... maddesine dayanarak şirketlerin yönetimini ele geçirmeye yeltenir. Amcası ve şirketin avukatı (Nubar Terziyan) buna müsaade etmezler. Fikret daha da hırçınlaşır, Hülya hakkında tehlikeli şeyler düşünmeye başlar. Kocasının bu tehlikeli planlarından tamamen habersiz olan Hülya, müzik dinlerken, tesadüfen Leyla ile kocasının konuşmalarının banda kaydedilmiş kısmını dinler. Kocası ile Leyla'nın kendisini aldattığını anlar. Dünyası yıkılan Hülya, yine de bir şey belli etmez. Kumar borcu gittikçe çoğalan Fikret, şirketin yönetimini ele geçirmek için yeniden harekete geçer. Fakat bu kez de Hülya buna izin vermez. Üstelik, kocasının şiddetle karşı çıkmasına rağmen, bir kez daha ameliyat olur. Yeniden görmeye başlar ama kimseye belli etmez. Amacı, etrafında dönen oyunları kendi gözleriyle görmektir. Fikret, Hülya'yı öldürmeyi kafasına koyar. Planını Leyla'ya da açar ve yardım ister. Bütün bu olanlara artık tahammül gücü kalmayan Leyla, eşyalarını toplar. Fakat Fikret gene karşı çıkar ve Leyla'yı feci şekilde döver Kocasının çok yeni olduğu için, başrolü paylaşankendisini öldüreceğinden iyice şüphelenen Hülya, Kemal'e gözlerinin gördüğünü ve onunla son kozunu paylaşacağını söyler. Fikret, kiralık bir katil tutar. Bu arada Leyla, Hülya'nın ikinci ameliyattan beri kör olmadığını öğrenir, şoka girerek intihar eder. 


Bundan habersiz olan Hülya, aynı gece Kemal’i çağırır, Fikret'e yazılmış bir mektup ve kendi-sini bırakması için yarım milyonluk bir çek verir. Kemal evden ayrıldıktan sonra katil eve girer. Katille Hülya arasında kovalamaca yaşanırken, Kemal de Fikret'i mektupla çeki verir. Hülya'nın artık gördüğünü söyler. Fikret mektubu okudukça yaptıklarından pişman olur. Sonra katili hatırlar. Ama her şey için çok geç olduğunu, Hülya'nın öldürüldüğünü söyler. Her ikisi de eve gelir. Kati-lin kurşunuyla Fikret vurulur, o da katili öldü-rür. Son kez Leyla'yı görmek için odasına gittiğinde, kızın cesedi ile karşılaşır. Son bir güçle Hülya'nın yanına gelerek af diler ve ölür. Tüm bu kötü olaylardan sonra Kemal ile Hülya evlenerek mutluluğa ererler.

 İki yıldır sırf ekonomik krizi atlatmak için kendi deyimi ile "sıra filmler dizisi" çeken Usta, 'Aetmeyen Kadın" filmi ile 1964-1965 sezonuna iddialı bir şekilde girer. İhanet, aşk, entrika, saf genç kız, masum delikanlı gibi Yeşilçam'ın geleneksel melodram unsurlarını taşıyan bu Film, profesyonel anlatımıyla tutarlı bir çizgi çizerek, Usta'nın filmografisinde sağlam bir yere oturur.
Filmin çekimlerine başlandığı ilk günlerde başrol oyuncuları, bu filme başladıkları için oldukça heyecanlıdır. Zira bu film, yalnızca yönetmeni için değil, onlar için de pek çok şey ifade etmektedir. Hülya Koçyiğit "Şimdiye kadar oynadığım en güçlü rollerden biri." derken; Fikret Hakan, son yıllarını kırık dökük filmlerde oynamakla geçirdiğini söyüyor ve ekliyor: "Yılanların Öcü'nden bu yana beni doyuracak, güçlü bir role düştüm sayılmaz. Bu yıl sanat hayatımın bir dönüm noktasında bulunuyorum. Bu filmde çok çarpıcı, şaşırtıcı bir kimyager Fikret ile karşılaşacaksınız. Sefalet dolu çocukluk yıllarının kompleksinden kurtulamayan, hemkendisine hem de çevresindekilere yaşamayı zehir eden bir Fikret...


 Kimyager Fikret kumar oynayıp baldızını iğfal eder, kansını öldürmeye teşebbüs edip onun mirasına konmak ister. Ama bütün bunları yaptığı zaman bile onda affedeceğiniz bir yan bulacağınızı sanıyorum." Filmin romantik jönü Ediz Hun ise, oyunculukta henüz diğer güçlü oyuncuların karşısında oynamaktan çekindiğini, başta bir an için tereddüt ettiğini itiraf ediyor: Açok konuşmak gerekirse Fikret Hakan gibi bir oyuncu karşısında oynamaktan çok çekiniyordum. Çünkü daha beşinci filmimdi. Elbette ki ezilmek istemezdim."
Usta ise, üzerinde titizlikle çalıştığı bu filminden oldukça umutludur:


"1964-1965 en hızlı yılım olacak. Süleymaniyeli Ali iddialı filmlerimden ilki... İşte bu çektiğim Affetmeyen Kadın da öyle. Böyle bir filmin Türk sinemasında yapıldığını sanmıyorum. Kamera cambazlığına kaçmadık. Ediz ile Hülya harika. " Bu filmin çekimleri sırasında kötü bir de talihsizlik yaşanıyor.' Hülya Koçyiğit, çekimler sırasında ayağı takılıp önündeki kapının camına sağ kolunu çarpıyor ve hafif bir şekilde yaralanıyor. Kısa süren tedavi sonrasında Koçyiğit, sete yeniden dönüyor. Filmde, her ne kadar Hülya'nın Fikret'le evlenmeye karar verme sebebi o kadar net değilse bile, özellikle de "Fikret" karakteri oldukça iyi ele alınmış ve başarılı bir şekilde işlenmiş. Tabii bu rolüyle Fikret Hakan'ın mükemmel bir oyun çıkarttığını da unutmamak gerekir. Bunuın dışında sağlam bir senaryoya dayanan filmde, Usta'nın rahat ve yalın anlatımı öne çıkmış. Finaldeki gerilim sahneleri de, aşırı şiddet gösterisine başvurulmadan başarılı bir şekilde kotarılmış. Film, Usta'nın nefis anlatımıyla, kişisel bir çalışma olarak filmografisindeki temel taşrından biri olarak yerini alıyor. “Gülşah Nezaket Maraşlı, a.g.e, syf: 171”


__________________________________________




“*” Senaryosunu Ivan Goff’un (1910-1999) yazdığı, yönetmenliğini Michael Gordon’un (1909-1993) 1960 yılında yaptığı; başrollerini Lana Turner (1921-1995), Antony Quin (1915-2001), Sandra Dee’nin (1942-2005) oynadığı “Portrait in Black” Karanlık Yüzler filminden uyarlama. (www.imdb.com)

 

ADANALI TAYFUR KARDEŞLER (1964)

Yönetmen: Zafer Davutoğlu
Senaryo: Osman F. Seden (“Korsikalı Kardeşler” filminden uyarlama) “*”
Görüntü Yönetmeni: Necati İltaç
Fon Müzikleri: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Kemal Film/Osman F. Seden


Kamera Asist.: Kenan Davutoğlu; Yön. Asist.: Ergin Günaçan, Ses: Tuncer Aydınoğlu; Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Recai Karataş; Montaj: Arif Özalp, Taner Oğuz; Neg. Montaj: Ali S. Berkan; Dekor: Saim N. Bilge; Işık: İlhan Aslım, Fikret Gülyalçın, Muzaffer Durusoy, Set Amiri: Hasan Nurdan; Ekip: Kazım Çakırman, Özer Korkmazlar, İsmail Kırımlıoğlu, Rafet Ateş, Kemal Eker, Aksesuar: Cemil Paskap; Proclo Temsilcisi: Adnan İrkut, Prodüksiyon Amiri: Yüksel Tanık, Prodüksiyon Asistanı: Cemil Paskap, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, ( Kemal Film Pla-tosu'nda Çekilmiştir. Acar Film Stüdyosu'nda Hazırlanmıştır)

Oyuncular: Öztürk Serengil, Türkan Şoray, Efgan Efekan, Ahmet Tarık Tekçe, Kadir Savun, Gülseren Esen, Hüseyin Baradan, Handan Adalı, Orhan Aykanat, Haydar Karaer, Zeki Tümey, Ahmet Kostarika, Ah-met Turgutlu, Hüseyin Zan, Yavuz Karakaş, Yüksel Tanık, , Faruk Panter, Abbas Goralı, Cemal Akyıldız, Hasan Nurdan, Misafir Aktirist: Sevda Ferdağ,


Konu: Tayfur (Öztürk Serengil) ve Necmi (Öztürk Serengil), bebekken, babalarının düşmanları tarafından bir baskın sırasında ayrılmış ikiz kardeştirler. Tayfur bir baskın sırasında kaçırılır. Necmi ise kurtarılmıştır. Tayfur Adana’dan İstanbul’a getirilerek, bir cami avlusuna bırakılır. Hayatı yokluk içinde geçer. Necmi ise annesinin yanında ve kız kardeşi Türknan (T. Şoray) ile Adana’da büyür.


 Bir müddet sonra Necmi Adana’daki varlıklarını satarak İstanbul’a yerleşir ve yer altı dünyasının babaları arasına girer. Necmi kardeşi Türkan’ı zengin bir adamla evlendirmek ve sonra da adamı ortadan kaldırarak milyonlarına sahip olmak istemektedir. Türkan ise bu evlilikten kaçmaktadır. Bir gün tesadüf eseri kayıp kardeş Tayfur’la karşılaşır ve ondan yardım ister. Bu duruma çözüm olarak Tayfur’un ikiz kardeşi Necmi’nin yerine geçecektir. Anca bu olayların karmaşık bir hal almasına sebebiyet verecek-tir.
___________________________________


“*” The Corsican Brothers’’ 1941 yılı Yapımı. Alexadre Dumas’ın (1802-1870) bir romanından, George Bruce’nin (1898-1974) adaptasyonundan Gregory Ratoff’un (1897-1960) yönetmenliğinde çekilen bir filmden uyarlama. Bu filmde rol alan başlıca oyuncular; Douglas Fairbank Jr. (1909-2000), Akim Tamiroff (1899-1972), Ruth Warrick (1915-2005) (kyn: the Internet movie database)

ADALARDAN BİR YAZ GELİR BİZLERE (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Abdurrahman Palay
Görüntü Yönetmeni: Ali Yaver
Yapım: Kurt Film / Nehmet Arancı


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Tanju Gürsu, Öztürk Serengil, Hulusi Kentmen, Sami Hazinses, Yıldız Kafkas, Gülgün Erdem, Mine Sun, Kaya Volkan, Tomris Bora, Mine Soley, Hülya Demirtay


Konu: İzne gelen üç bahriyeli ile pansiyonda kalan balerinlerin güldürüsü.

ACEMİ ÇAPKIN (1964)

Yönetmen:  Nejat Saydam
Senaryo: İlhan Engin , Nejat Saydam
Kamera Melih Sertesen
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu

Acar Film stüdyosunda çevrilmiş ve hazırlanmıştır

Prodüksiyuon Amiri: Melih Üstüngör, Laboratuvar: Mihak İskarpetis, Recai Karataş, Erkal Taner, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Reji Assistanı: Zeki Dimcoy, Prodüktör Asistanı: Güngör, Operatör Assi.: Tosun Bayrı, Teknik Ekip: Mustafa Köyük, Hikmet Türk, Hüseyin Demirayak, Işıklar: Fehmi Eryılmaz, Ahmet Ateş, Dekorlar: Basri Büyükcan, Bilal Uysal, Aksesuar: Nejat Dekorasyon Mağazası ve Nazım Akbulut, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu


Oyuncular: İzzet Günay, Tijen Par, Gülbin Eray, Ahmet Tarık Tekçe, Sunay Uslu, Birsen Kaplangı, Sadettin Erbil, Turan Göker, Zafer Önen, Feridun Çölgeçen, Birsen Bengü, Yılmaz Bengü, Salih Özmutlu, Cem Taylan, Merih Dincoy, Muammer Gözalan, Meral Kurtuluş, Turhan Göker, Gülbin Eray, Salih Özmutlu, İsmail Varol, Fadıl Garan Necdet Yakın, Nihal Kaplangı (Çocuk Oyuncu)

KONU: Daktilo kursu işleten bir gençle, kurs öğrencisi üç genç kızın öyküsü.

ABİDİK GUBİDİK (1964)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Günşıray Film / Orhan Günşıray


Kurgu: Oğuz Taner, Dekor: Sohban Koloğlu, Yönetmen Yardımcısı: T. Fikret Uçak, Suna Artun, Kamera Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Negatif Kurgu: Ali Berkan, Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Işık: Cengiz Arlı, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Fehmi Tengiz, Asistan: Burhan Yeşildağ, Set Amiri: Danyal Topatan, Set Ekibi: İsmail Çavdar, Mustafa Buvan, Mithat Yılmaz, Şarkılar Suzan Bizimer, (Acar Film Stüdyo-larında hazırlanmıştır).


Oyuncular: Öztürk Serengil (Hüsnü Deveci/Kamil İnceses), Ajda Pekkan (Ayşe), Aysel Tanju (Nesrin), Hüseyin Baradan (Zalim), Ahmet Tarık Tekçe (Hakem), Sami Hazinses (Zalimin Adamı), Nubar Terziyan (Tarık), Hayati Hamzaoğlu (Fahri), Danyal Topa-tan, Bedros Çiçekyan, Muzaffer Yenen, Selahattin İçsel, Yaşar Şener, Ayhan Altunç, Eyüp Sabri, Mehmet Gerçek


Konu: Ünlü bir şarkıcıya benzeyen bir kah-veci çırağının öyküsü

ZORAKİ MİLYONER (1963)

Yönetme Orhan Elmas
Senaryo Attila Oğuz
Müziği Derleyen Fecri Ebcioğlu
Foto Direktörü Gani Turanlı
Yapım Artist Film / Recep Ekicigil


Reji Asistanı: İsmet Soydan, Montaj-Senkron: Vehbi Argüden, Temel Gürsu, Negatif Montaj: Ali Berkan, Laboratuvar: Mihal Skarpetis, Recai Karataş, Mahmut Babacan, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu,(Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Orhan Günşıray, Filiz Akın, Kadir Savun, Öztürk Serengil, Suzan Avcı, Devda Nur, Mertiç Başaran, Hasan Ceylan, Talât Gözbak, Fikret Uçak, Selâhattin Altıok, Kadri Ögelman, Orhon Erdamar

ZİFAF GECESİ (1963)

Senaryo ve Yönetmen: Hüsnü Cantürk
Eser: Valâ Nurettin
Operatör: Cahit Engin
Müzik: Şefik Gürmeriç
Yapım: Kulüp Film / Hüsnü Cantürk


Oyuncular: Fatma Girik, Efgan Efekan, Ahmet Tarık Tekçe, Hüseyin Baradan, Gülderen Ece, Hüseyin Kâşif, Afif Yesari, Danyal Topatan, Ahmet Turgutlu, Asım Nipton, Mine Soley, Yaşar Şener


Konu: Evlenen bir çiftin gerdek gecesi yaşa-dıklarının komedisi.

ZEHİR HAFİYE (1963)

Yönetmen: Dr. Arşavir Alyanak
Senaryo: Fikret Arıt (Gıyas Ersü’nün bir eserinden)
Foto Direktörü: Memduh Yükman
Yapım: Tül Film
Erman Film Stüdyosunda hazırlanmıştır

Reji Asistanı: Mehmet Aslan, Prodüksiyon Amiri: Semih Sarıoğlu, Seslendiren: Yorgo İlyadis, Montaj ve Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Kurgu: Turgut İnangiray, İlya Pençoğlu, Laboratuvar: Hayati Akbulut, Yılmaz Erman, Erdoğan Dolapçı, Laboratuvar Şefi: Hilmi Başcan, Prodüktör: Hürrem Erman,


Oyuncular: Leyla Sayar, Fikret Hakan, Suphi Tekniker, Sevda Nur, Mine Soley, Asım Nipton, Nuri Ergün, Yaşar Şener, Hüseyin Güler, Hakkı Kıvanç, Talat Gürova, Hakkı Haktan, Hayri Esen,


Konu: Cinayete kurban giden bir dansözle katili arayan bir gazetecinin macerası.

YOLCU (1963)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Yılmaz Gürbüz
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Erler Film / Türker İnanoğlu


Yönetmen Yardımcısı: İsmail Konca, Kamera Asistanı : Hasan Uçar, Şarkılar: Müzeyyen Senar, Işık Şefi: Hüseyin Özşahin, Dublaj Yönetmeni: Sacide Keskin, Sesleri Alan: Nihat Sevinç , Necip Sarıcıoğlu, Montaj: Metin Miroğlu, Laboratuvar: Cemil Orhon, Prodüksiyon Amiri: Sadri Karan, Set Amiri: Bahtiyar Değirmenci, (Ören Film Stüdyolarında hazırlanmıştır. )


Oyuncular: Turgut Özatay (Turgut), Muhterem Nur (Gül), Aysel Tanju, Yılmaz Duru (Yıllmaz), Gülderen Ece, Aysel Tanju, Kadir Savun, Hüseyin Baradan (Reşat), Osman Alyanak, Necdet Tosun, Özcan Bilge, Zeki Alpan, Sadri Karan, Ziya Onay,


KONU Zengin babası Gül’ü (Muhterem Nur) varlıklı biriyle evlendirmek ister. Gül şoförleri Turgut’a (Turgut Özatay) aşıktır. Babasına rağmen onunla kaçıp evlenir. Bir kızları olur. Mutludurlar. Turgut taksicilik ya-par. Randevucu Melahat’ın evindeki hırsız-lığı polise yakalatan Turgut’a, Melahat ve dostu Reşat (Hüseyin Baradan) düşman olur. İntikam için “Turgut kaza geçirdi” diye Gül’ü çağırıp ilaçlı su içirerek bir erkekle başbaşa bırakırlar. Turgut’a da “Karın ran-devuevinde” şeklinde haber verirler. Tuza-ğa düşen Turgut, Gül’ü görüp kızıyla birlikte evden kovar. Gül’ü babası da kabul et-mez. Yerleştiği otelin sahibi ona gazinonun vestiyerinde iş verir. Sesi güzel olan Gül sahneye de çıkar. Yıllar geçer. Annesinin işinden habersiz büyüyen Aysel (Aysel Tan-ju), avukat sevgilisi Yılmaz (Yılmaz Duru) ile evlenecektir. Öte yandan Turgut bir gün arabası ile Melahat’e çarpar. Yaptıkların-dan pişman olan Melahat Turgut’a tüm gerçeği anlatır. Turgut eşini ve kızını arar. Patronu Ziya Gül’e arandığını haber verir. Gül, Turgut olduğunu anlar ve Aysel’e herşeyi anlatır. Aysel endişelenir. Ama Yıl-maz için bunun önemi yoktur. Aysel hasta annesine ilaç almak için patronu Ziya’dan alacaklarını ister. Reşat da oradadır ve Aysel’e göz koyar. Parayı vereceğini söyle-yen Ziya odada Aysel’i Reşat’la bırakır. Reşat kıza saldırır. Tam o anda merak için-de bara gelip odaya giren Gül Reşat’ı öldürür. İdamla yargılandığı mahkemede susan Gül, kızının üzülmesine dayanamayıpher şeyi itiraf edince beraat eder. Yılmaz ile Aysel evlenirken, Gül de kavuştuğu Turgut’-la mutluluğu yeniden yakalamanın sevinci-ni yaşamaktadır…

YEDİ KOCALI HÜRMÜZ (1963)

Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Ali Yaver
Yapım: Kurt Film / Mehmet Arancı


Oyuncular: Suna Pekuysal, Efgan Efekan, Öztürk Serengil, Necdet Tosun, Sami Hazinses, Ahmet Tarık Tekçe, Erol Günaydın , Müjdat Gezen, Mualla Sürer, Cemal Sahir,


Konu: İmam nikâhlı kocalarıyla alay edip onları birbirine düşüren bir kadının öyküsü


Yedi Kocalı Hürmüz ilk kez 1963 yılında Sadık Şendil tarafından kaleme alındı. Şendil, Yeşilçam'daki altın zamanlarını yaşadığı o yıllarda, Berduş'tan (1957) Altın Kafes'e (1958) pek çok filmle kendini kanıtlamış bir senaristti. Tüm bu yıllar boyunca tiyatro yazarlığından da uzak kalamayan Şendil, 1980'lere kadar sürdürdüğü sanat yaşamında 150'ye yakın filme imza attı. Filmlerinin arasında Kanlı Nigar (1968), Süt kardeşler (1976) ve Gırgıriye (1981) gibi yıllardır izlesek de bıkmadığımız örnekler çok.

Böylece Yedi kocalı Hürmüz'e ilk kez hayat vermiş olan Şendil, komediyle süslenmiş bu sıra dışı hikâyeyle dönemine rağmen "ahlaksızlık"la suçlanmayan, aksine toplumun sempatisini kazanan bir "Hürmüz" yaratmayı başarmıştı. Olaylara kadınların gözünden bakan, başkarakterinin çapkın bir kadın olduğu Yedi kocalı Hürmüz'ün ilk sinema versiyonu 1963 yılında Yılmaz Atadeniz tarafından, Suna Pekuysal'ın oyunculuğunda filme çekildi.


Sonraları gönlünü fantastik sinemaya kaptırıp, Türk izleyicisini "Zorro", "Kızıl Maske" gibi karakterlerle tanıştıran Yılmaz Atadeniz'in bu ilk yönetmenlik denemesi sinema seyircisi tarafından ilgiyle karşılandı.Ancak bir talihsizlik sonucu filmin kayıtlarının yok olmasıyla bugün Yedi Kocalı Hürmüz'ün bu ilk versiyonunu izleme şansımız kalmadı ne yazık ki.


İlk Hürmüz'e hayat veren Suna Pekuysal'a gelecek olursak; sanatçı o dönemlerde tiyatro ve sinemayı bir arada yürüten, genç ve yetenekli oyuncularımızdan biriydi. Pekuysal'ın 100'e yakın filmle doldurduğu sinema kariyerine karşın 250'den fazla oyunda yer almış olması onun sahne aşkının da bir kanıtı aslında. Sanatla dolu dolu geçen 53 yılın sonunda geçtiğimiz yıl hayata gözlerini yuman Pekuysal'ın "Sahnede ölmek istiyorum!" sözlerini nasıl unutabiliriz ki?