Powered By Blogger

17 Ekim 2015 Cumartesi

AFFETMEYEN KADIN (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden, “*”
Kamera: Necati İltaç
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden



Ses: Tuncer Aydınoğlu; Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Recai Karataş; Montaj: Arif Özalp, Taner Oğuz; Neg, Montaj: Ali S. Berkan; Dekor: Saim Nahit Bilge; Işıklar: İlhan Aslım; Set Amiri: Hasan Nurdan; Yön. Asist.: Orhan Aykanat; Kamera Asist: Kenan Davutoglu; Prod. Amiri: Adnan İrkut, (Kemal Film Platosu'nda Çekilmiş, Acar Film Stüdyosu'nda Hazırlanmış ve Seslendirilmiştir)

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Hülya), Ediz Hun (Kemal), Fikret Hakan (Fikret), Nebahat Çehre (Leyla), Hulusi Kentmen, Nubar Terziyan, Hayri Esen, Senih Orkan, Yılmaz Gruda, Muammer Gözalan, Zeki Tüney, Haydar Karaer, Ergun Köknar


Konu: Hülya, yaptığı kimya deneyi esnasında büyük bir patlama yaşanması sonucu hastaneye kaldırılmıştır. Bundan sonra bir daha hiç göremeyebilir. Savcı da hastaneye gelmiştir ve Hulusi Beyle görüşüyordur. Hulusi Bey kısaca şu anda çevresinde olan insanlardan bahseder. Kemal Hülya'nın babası Necmi Bey tarafından okutulmuştur ve çok iyi bir kimya mühendisi olmuştur. Aynı şekilde Hülya da iyi bir kimya mühendisidir. Kemal Hülya'ya aşıktı ama ne yazık ki bu tek taraflıydı. Aksine Hülya Kemal'i abisi gibi görüyordu. Fikret'in de onların yanlarında işe başlamasıyla bu iyice ortaya çıktı. Fikret herkesin gönlünü kazanabilen biriydi. Ama aynı zaman da bir o kadar tekinsiz bir insandı. Hülya'yı kendisine aşık etmeyi başaran Fikret bir şekilde Hülya'nın babası Necmi Bey'in razı olmamasına rağmen onunla evlenmeyi başardı. Buna daha fazla dayanamayan Kemal şirketten ayrıldı. Daha sonra Necmi Bey'in ölürken bıraktığı vasiyetle işleri biraz değiştirdi. Fikret her şeyin tamamen Hülya'ya bırakılmasına ve kendisinin söz hakkı olmadığı bu vasiyete çok bozuldu. Ama vasiyetteki bir madde onun adeta kanına girdi. Karısının sürekli bir sakatlık yaşaması durumunda söz hakkı ona geçebilir-di. Daha sonra anlarız ki zaten bu patlama da onun marifetidir. Tam bu zamanlarda vasiyette onun da adı geçen Leyla Amerika'dan döner. Tam olarak aklı bir karış havada bir kız olan Leyla hiçbir iş öğrenememiştir. Leyla'nın gelmesiyle Fikret kendiniaslında gayet açık edecek şekilde onunla aşk yaşamaya başlamıştır. Fakat aynı evdeki bu ilişkiyi Hülya biraz da iyi niyeti yüzünden göremez. Bu arada ilk ameliyat başarısız geçmiştir. Artık Fikret yönetimi ele geçirme konusunda iyice umutlanmıştır. Zira yakın zamanda kumar borcu için büyük bir para ödemesi gerekmektedir. Fakat Hülya yanlışlıkla kasete kaydedilmiş Leyla ve Fikret'in konuşmalarını duyar. Artık oyun bozulmuştur. Bunun üzerine Kemal'in buldu-ğu Amerikalı çok ünlü bir doktor tarafından ameliyat edilir ve gözleri açılır. Ama o bunu kimseye söylemez. Çünkü Fikret ve Leyla'dan intikamını almak istemektedir. Bu yüz-den yönetimin Fikret'e geçmesini de istemez. Ama Fikret artık çaresizdir ve eşinin mirasına konabilmek için onu öldürmeyi planlamaya başlar. Leyla'yı da zorla bu işe ortak etmeyi başarır. Fakat kurdukları basit tuzaktan Hülya kurtulur. Bundan sonra gördüğünü ve her şeyi bildiğini Kemal'e söyler. Fakat Fikret'in gözü artık iyice dönmüştür ve bu iş için kumarhaneden birilerini tutar. Fakat katil eve giderken Hülya'nın kendisine yazdığı mektubu gören Fikret vicdan azabına yenik düşer ve Kemal ile birlikte eve gider. Hülya'yı kurtarırken Fikret ölür ve kendisini affettirmeyi başarır. Leyla da gerçeği öğrendikten sonra vicdan azabına dayanamayıp intihar etmiştir. Her şey olup bittikten sonra Hülya gerçek aşkının Kemal olduğunu fark edebilmiştir.


Film, yaralanarak hastaneye kaldırılan bir kadının başına gelen bu şüpheli kazanın, savcı tarafından soruşturulmasıyla başlıyor. Genç kadının hastaneye kaldırılma anına kadar geçen olaylar, savcının soruları ve genç kadının amcasının (Hulusi Kentmen) cevaplamaları ile sürekli geriye dönüşler yapılarak veriliyor.

Kimya mühendisi Hülya (Hülya Koçyiğit), babası Necmi Bey'in yanında büyüttüğü ve yine bir kimya mühendisi olan Kemal (Edz Hun) ile birlikte aynı laboratuarda çalışır. Kemal, genç kıza evlenme teklif eder. Ancak Hülya, onu dost olarak gördüğünü söyleyerek reddeder. Daha sonra, laboratuara gelen yeni kimyager Fikret (Fikret Hakan) ile evlenmeye karar verir. Çocukluğunu sefalet içinde geçirmiş haris bir genç olan Fikret, servete düşkündür. Bu yüzden Necmi Bey'in öldükten sonra bıraktığı vasiyetin: "Hülya ani bir hastalık ve sakatlık geçirmediği taktirde, kocası Fikret mali konularda hiç bir söz sahibi olamaz..., maddesini hazmedemez. Karısına hırçın davranmaya başlayan Fikret, Amerika'dan dönen Hülya'nın yeğeni Leyla'ya (Nebahat Çehre) aşk ilan eder. Hem Leyla'ya hem de mirasa kavuşmayı aklına koyan Fikret, laboratuara giderek kimyasal maddeleri birbirine karıştırır. Art arda iki patlama olur ve Hülya hastaneye kaldırılır.


Hülya kör kalır. Fikret, her akşam Hülya'ya uyku ilacı verir ve Leyla'nın yanına gider. Bir müddet sonra Leyla, kör olan genç kadının önünde, onu kocası ile aldatmaya tahammül edemez. Aralarından çekip gitmeyi düşünse de Fikret mani olur. Bu arada kumarda para kaybeden Fikret, borcunu ödeyebilmek için vasiyetin "hastalık ve sa-katlık durumunda..... maddesine dayanarak şirketlerin yönetimini ele geçirmeye yeltenir. Amcası ve şirketin avukatı (Nubar Terziyan) buna müsaade etmezler. Fikret daha da hırçınlaşır, Hülya hakkında tehlikeli şeyler düşünmeye başlar. Kocasının bu tehlikeli planlarından tamamen habersiz olan Hülya, müzik dinlerken, tesadüfen Leyla ile kocasının konuşmalarının banda kaydedilmiş kısmını dinler. Kocası ile Leyla'nın kendisini aldattığını anlar. Dünyası yıkılan Hülya, yine de bir şey belli etmez. Kumar borcu gittikçe çoğalan Fikret, şirketin yönetimini ele geçirmek için yeniden harekete geçer. Fakat bu kez de Hülya buna izin vermez. Üstelik, kocasının şiddetle karşı çıkmasına rağmen, bir kez daha ameliyat olur. Yeniden görmeye başlar ama kimseye belli etmez. Amacı, etrafında dönen oyunları kendi gözleriyle görmektir. Fikret, Hülya'yı öldürmeyi kafasına koyar. Planını Leyla'ya da açar ve yardım ister. Bütün bu olanlara artık tahammül gücü kalmayan Leyla, eşyalarını toplar. Fakat Fikret gene karşı çıkar ve Leyla'yı feci şekilde döver Kocasının çok yeni olduğu için, başrolü paylaşankendisini öldüreceğinden iyice şüphelenen Hülya, Kemal'e gözlerinin gördüğünü ve onunla son kozunu paylaşacağını söyler. Fikret, kiralık bir katil tutar. Bu arada Leyla, Hülya'nın ikinci ameliyattan beri kör olmadığını öğrenir, şoka girerek intihar eder. 


Bundan habersiz olan Hülya, aynı gece Kemal’i çağırır, Fikret'e yazılmış bir mektup ve kendi-sini bırakması için yarım milyonluk bir çek verir. Kemal evden ayrıldıktan sonra katil eve girer. Katille Hülya arasında kovalamaca yaşanırken, Kemal de Fikret'i mektupla çeki verir. Hülya'nın artık gördüğünü söyler. Fikret mektubu okudukça yaptıklarından pişman olur. Sonra katili hatırlar. Ama her şey için çok geç olduğunu, Hülya'nın öldürüldüğünü söyler. Her ikisi de eve gelir. Kati-lin kurşunuyla Fikret vurulur, o da katili öldü-rür. Son kez Leyla'yı görmek için odasına gittiğinde, kızın cesedi ile karşılaşır. Son bir güçle Hülya'nın yanına gelerek af diler ve ölür. Tüm bu kötü olaylardan sonra Kemal ile Hülya evlenerek mutluluğa ererler.

 İki yıldır sırf ekonomik krizi atlatmak için kendi deyimi ile "sıra filmler dizisi" çeken Usta, 'Aetmeyen Kadın" filmi ile 1964-1965 sezonuna iddialı bir şekilde girer. İhanet, aşk, entrika, saf genç kız, masum delikanlı gibi Yeşilçam'ın geleneksel melodram unsurlarını taşıyan bu Film, profesyonel anlatımıyla tutarlı bir çizgi çizerek, Usta'nın filmografisinde sağlam bir yere oturur.
Filmin çekimlerine başlandığı ilk günlerde başrol oyuncuları, bu filme başladıkları için oldukça heyecanlıdır. Zira bu film, yalnızca yönetmeni için değil, onlar için de pek çok şey ifade etmektedir. Hülya Koçyiğit "Şimdiye kadar oynadığım en güçlü rollerden biri." derken; Fikret Hakan, son yıllarını kırık dökük filmlerde oynamakla geçirdiğini söyüyor ve ekliyor: "Yılanların Öcü'nden bu yana beni doyuracak, güçlü bir role düştüm sayılmaz. Bu yıl sanat hayatımın bir dönüm noktasında bulunuyorum. Bu filmde çok çarpıcı, şaşırtıcı bir kimyager Fikret ile karşılaşacaksınız. Sefalet dolu çocukluk yıllarının kompleksinden kurtulamayan, hemkendisine hem de çevresindekilere yaşamayı zehir eden bir Fikret...


 Kimyager Fikret kumar oynayıp baldızını iğfal eder, kansını öldürmeye teşebbüs edip onun mirasına konmak ister. Ama bütün bunları yaptığı zaman bile onda affedeceğiniz bir yan bulacağınızı sanıyorum." Filmin romantik jönü Ediz Hun ise, oyunculukta henüz diğer güçlü oyuncuların karşısında oynamaktan çekindiğini, başta bir an için tereddüt ettiğini itiraf ediyor: Açok konuşmak gerekirse Fikret Hakan gibi bir oyuncu karşısında oynamaktan çok çekiniyordum. Çünkü daha beşinci filmimdi. Elbette ki ezilmek istemezdim."
Usta ise, üzerinde titizlikle çalıştığı bu filminden oldukça umutludur:


"1964-1965 en hızlı yılım olacak. Süleymaniyeli Ali iddialı filmlerimden ilki... İşte bu çektiğim Affetmeyen Kadın da öyle. Böyle bir filmin Türk sinemasında yapıldığını sanmıyorum. Kamera cambazlığına kaçmadık. Ediz ile Hülya harika. " Bu filmin çekimleri sırasında kötü bir de talihsizlik yaşanıyor.' Hülya Koçyiğit, çekimler sırasında ayağı takılıp önündeki kapının camına sağ kolunu çarpıyor ve hafif bir şekilde yaralanıyor. Kısa süren tedavi sonrasında Koçyiğit, sete yeniden dönüyor. Filmde, her ne kadar Hülya'nın Fikret'le evlenmeye karar verme sebebi o kadar net değilse bile, özellikle de "Fikret" karakteri oldukça iyi ele alınmış ve başarılı bir şekilde işlenmiş. Tabii bu rolüyle Fikret Hakan'ın mükemmel bir oyun çıkarttığını da unutmamak gerekir. Bunuın dışında sağlam bir senaryoya dayanan filmde, Usta'nın rahat ve yalın anlatımı öne çıkmış. Finaldeki gerilim sahneleri de, aşırı şiddet gösterisine başvurulmadan başarılı bir şekilde kotarılmış. Film, Usta'nın nefis anlatımıyla, kişisel bir çalışma olarak filmografisindeki temel taşrından biri olarak yerini alıyor. “Gülşah Nezaket Maraşlı, a.g.e, syf: 171”


__________________________________________




“*” Senaryosunu Ivan Goff’un (1910-1999) yazdığı, yönetmenliğini Michael Gordon’un (1909-1993) 1960 yılında yaptığı; başrollerini Lana Turner (1921-1995), Antony Quin (1915-2001), Sandra Dee’nin (1942-2005) oynadığı “Portrait in Black” Karanlık Yüzler filminden uyarlama. (www.imdb.com)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder