Powered By Blogger

18 Ekim 2015 Pazar

AŞKA SUSUYANLAR (1964)

Yönetmen: Feyzi Tuna/Cevat Şahiner
Senaryo: Erdoğan Tokatlı Feyzi Tuna
Görüntü  Yönetmeni: Ali Uğur Orhan Kapkı
Yapım: Kral Film / Kemal Dirim


Kamera Asistanı: Paşa Gündoğdu, Kaya Ererez, Ses Kayıt: Marko Buduris


Oyuncular: Ekrem Bora (Ekrem), Semra Sar (Suna), Özkan Yılmaz (Ahmet), Kenan Pars (Sedat), Nur İnsel (Tülin), Filiz Dirim (Meliha), Bahri Beyat (Suna’nın dostu), Renan Fosforoğlu (Hikmet Bey), Muazzez Arçay (Hikmet Beyin Karısı)


Konu: İki genç adam bir otel odasında tanışırlar. Bunlardan biri zengin (herhalde bu krem Bora’dır) diğeri ise mozayik işçisidir (bu genç de Özkan Yılmaz’dır sanırım). Bu iki delikanlı aşık oldukları genç kız için kavgaya tutuşmuşlardır. Genç ve güzel kız Semra Sar bu savaşta kimi seçmiştir?

17 Ekim 2015 Cumartesi

AŞK VE KİN / ÖLDÜKTEN SONRA BİLE/NEFRET (19654)

Senaryo ve Yönetmen: Turgut Demirağ
Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı
Yapım: And Film / Turgut Demirağ


Oyuncular: Belgin Doruk (Cahide Yalın), Leyla Sayar (Nevin Yalın), Cüneyt Arkın (Drç Kadri Ersoy), Turgut Özatay (Zihni, Yalın), Cenk Er (Şoför), Senih Orkan (Feridun Yalın), T. Fiktretb Uçak (Başsavcı Hikmet), İlhan Hemşeri (Dr. Kemal Emin) Feridun Çölgeçen, Ahmet Turgutlu (Vahi Yamaner), Afif Yesari, Tülin Özek


Konu: Evlendiği gece bir otomobil kazasında, belden aşağı kötürüm olan bir adamın, karısına hazırladığı korkunç akıbet. Nefret, korku, heyecan ve aşk birbirine ustaca iş-lenmiş Bu film Fadous Player Corp. Tarafından 90 bin dolar karşılığında Amerika ve Kanada`ya satılan ilk Türk Filmi özelliğini taşıyor.


Ödül:


 2.Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metreli Film Yarışması (24 Mayıs – 4 Haziran 1965)


► “En İyi Film”
► Gani Turanlı “En Başarılı Kameraman”


Jüri Üyeleri: Nejat Duru, Nurhan Nur, Sabahattin Ataker, Davut Ergün, Mehmet Dinler, Dr. Ak, Bn. Tolunay, Bn. Turgay, Dr. Burhanettin Onat.

ASLAN MARKA NİHAT “Aşk Otobüsü” (1964)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Mehmet Dinler,  Hulki Saner “*”
Görüntü Yönetmeni: Kosta Psaros, Kriton İlyadis
Yapım: Saner Film/Hulki Saner


Oyuncular: İzzet Günay, Hülya Koçyiğit, Hulusi Kentmen, Senih Orkan, Feridun Çölgeçen

Konu; Evden  kaçan bir kızla,  gazetecinin macerası
___________________________


“*”İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen Frank Capra’nın (1897-1991) 1934 yılında çektiği ve başlıca rollerini Clark Gable (Peter Warne), Claudette Colbert (Ellie Andrews), Walter Connolly (Alexander Andrews’in oynadığı “It Happened One Night” isimli filminden uyarlama

ASFALT RIZA (1964)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Bülent Oran
Operatör: Ali Yaver
Yapım: Kervan Film/ Kemal Utku


Reji Asistanı: Hayri Gülnar, Ses Mühendisi: Marko Buduris, Müzik Direktörü: Rauf Tözüm, Jenerik: Nuri Sesigüzel, Montaj: Diamendi Filmaridis, Negatif Montaj: Oral Öztürk, Laboratuvar: Cemil Orhon, Işıklar: Fehmi Eryılmaz, Prodüksiyon Amiri: Nuri Tuğ, (Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).


Oyuncular: İzzet Günay (Asfalt Rıza/Cumhur), Filiz Akın (Gül Paracan), Vahi Öz (Kâmil Paracan), Necdet Tosun (Laklak Necmi/Leman), Jale Öz (Gül’ün annesi), Ali Şen (Kibarcık Ali), Hüseyin Baradan (Piştol Kâzım), Mehmet Ali Akpınar (Alkopon Osman), Muharrem Gürses (Hafız Efendi), Gülen Kıpçak, Salih Özmutlu, İnci Duran, Lütfü Kopan, Hakkı Bilgen, Selma Durmuş, Ayhan Çağlayık, Danslar: Fatoş Serpil,


KONU Sonradan görme zengin bir ailenin kızı olan Gül (Filiz Akın) her erkeğin gönlünü çelecek kadar güzel bir kızdır. Bir gün Boğaz'da tek başına gezinirken peşine birkaç genç katılarak onu sarkıntılık eder. Gül(ü içine düştüğü güç durumdan, kendisini kaldırım mühendisi olarak tanıtan bıçkın bir külhanbey olan Asvalt Rıza (izzet Günay) kurtarır. Gül, ancak romanlarda rastladığı bu ilginç tiple sırf laf olsun diye arkadaşlık kurar. Kumar. içki ve kavgadan başka becerileri olmayan Asvalt Rıza daha ilk görüşte zengin kızına aşık olur ama aralarındaki sınıf farkını bildiğinden bunu söylemeye pek cesaret bulamaz. Gül da bu mahalle kabadayısına karşı kayıtsız değildir. Ama babası onun varlıklı biriyle evlenmesinden yanadır ve bunun için de evine gelen zengin damat adaylarına hoşgörüyle bakar ve hatta onların kızına çiçek yerine altın, pırlanta gibi değerli armağanlar getirmesinin daha doğru olacağı öğüdünde bulunur. Asvalt Rıza kabasaba külhanbey tipiyle Gül'ün sevgisini kazanamayacağın bildiğinden tipini-kimliğini değiştirmeye karar verir. Ama önce bu yen kimliğine kavuşabilmesi için yüklü bir para bulması gerekir. Can dostları Laklak Nemci (Necdet Tosun), Kibarcık Ali (Ali Şen) ve diğerleriyle kısa yoldan para kazanmanın peşine düşerler. kemanı ufak bir ücret karşılığında bir antikacıya bırakırlar, sonra da bir oyun çevirerek o kemanı aynı antikacıya, çok yüksek bir fiyatla satmayı becerirler. Yine ekip halinde bir hoca efendiye içi boş bir define sandığını oldukça yüksek bir fiyatla pazarlarlar!


Asfalt Rıza ve arkadaşları bir dizi dolandırıcılıktan sonra amaçladıkları paraya kavuşurlar. Artık Asfalt Rıza gitmiş, onun yerine yakışıklı bir delikanlı gelmiştir. Ama bundan Gül'ün haberi olmaz. Daha önceleri Gül'ün baba tarafından işsiz-güçsüz serseri olarak tanımlanan Asvflt Rıza, bu yeni kimli ile onun da güvenini ve sevgisini kazanmakta gecikmez. Asfalt Rıza'n son hamlesi ise Gül'ü kazanmak olur. Ve bunda da başarı kazanır.
(Burçak Evren, "Filiz Akın", Dünya KİV Yayınları, 2010)

ANNE ÇOK GÖRDÜ FELEK (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Nuri Akıncı
Görüntü Yönetmeni: Cezmi Ar
Yapım: Televizyon Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Muhterem Nur, Ferhan Tanseli, Uğur Kıvılcım, Nusret Ataer, Hüseyin baradan


Konu: Kızının mutluğu uğruna fedakarlıktan kaçınmayan annenin trajik öyküsü.
Azize Ar’ın bir hikayesinden yararlanılarak senaryosu Nuri Akıncı tarafından yazılan filmde, bir çadır tiyatrosu sahibi olan karı-koca ekonomik durumları bozulunca tiyatroyu kızlarına bırakırlar. Tiyatroyu ele geçirmeye çalışan bir serseri ise kendisi ile evlenmesi için gençkıza baskı yapar, genç kız bir başkasını sevmektedir. Sevdiği genç serseri tarafından öldürülür…. Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye”

ANLATAMAM UTANIRIM (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Yücel Hekimoğlu
Görüntü Yönetmeni: Yılmaz Gürbüz
Yapım: Merkez Film


Oyuncular: Pervin Par, Adnan Şenses, Kayahan Arıkan, Aysel Tanju, Levent Haskan, Mualla Sürer, Hüseyin Baradan.

ANKARA'YA ÜÇ BİLET (1964)

Yönetmen: Aydın Arakon
Senaryo: Enis Rıza Olcayto“*”
Görüntü Yönetmeni: Manasi Filmeridis
Yapım: And Film / Turgut Demirağ


Oyuncular: Leyla Sayar, Muzaffer Tema, Tanju Gürsu, Tülin Elgin, Önder Somer, Atlan Günbay, Kadri Ögelman, Sami Hazinses, M. Ali Akpınar, Danslar: Tahiye Salem


Konu: Eroin kaçakçılarıyla bir sivil polisin öyküsü.

____________________________________

“*” Clarence Budington Kelland”ın hikayesinden, “Robert Riskin”in senaryolaştırdığı ve “Fran Capra”nın (1897-1991) yönettiği (1936) ve baş rollerini Gary Cooper, Jean Arthur, George Bancroft’un oynadığı “Mr. Deeds Goes to Town” filminden uyarlanmıştır.

ANADOLU ÇOCUĞU (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden
Kamera: Necati İltaç
Müzik: Kenan Bükey
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Şarkılar: Sevim Şengül, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu; Senkron: Arif Özalp; Neg. Montaj: Ali S. Berkan, Dekor: Saim Nahit Bilge, Işıklar: İlhan Aslım, Reji Asistanı: Orhan Aykanat, Kamera Asistanı: Kenan Davutoğlu, Set Amiri: Hasan Nurdan, Prodüksiyon Temsilcisi: Adnan İrkut, Prodüksiyon Amiri: Yüksel Tanık, 

(Acar Film Stüdyosunda Seslendirilmiştir)

Oyuncular: İzzet Günay, Sadri Alışık, Neri-man Köksal, Serpil Gül, Ahmet Tarık Tekçe, Kadir Savun, Vahi Öz, Senih Orkan, Saadettin Erbil, Mürvet Sim, Sedat Demir, Orhan Aykanat, Ünal Gürel, Zeki Tüney, Haydar Karaer, Savaş Tuğ, Kerim Öztürk,


KONU: Üç kabadayı karısının iftirası yüzünden cinayetle suçlanıp hapse düşen arkadaşlarına yardımcı olmaya çalışıyorlardır. bu sırada istanbul''a gelen taşralı genç ile tanışırlar. bu genç de en az onlar kadar gözü pek biridir. kısa sürede dost olurlar ve taşralı genç de bir sır perdesi olan bu cinayet olayını araştırmaya başlar…

ANASININ KUZUSU (1964)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Suavi Sualp
Müzik: Yorgo İlyadis
Görüntü Yönetmeni: Memduh Yükman
Yapım: Melek Film / Şahan Haki


Oyuncular: Türkan Şoray (Türkan), İzzet Günay (Necati), Gürel Ünlüsoy (Adnan), Vahi Öz (Dayı), Bedia Muvahhit (Safinaz), Semih Sezerli (Orhan), Kaya Volkan, Zuhal Tan, Uğur Kıvılcım, Cevat Kurtuluş, Celal Ersöz, Mualla Sürer, Mahmure Handan (Dadı), Cevat Kurtuluş (Rafet), Uğur Kıvılcım, Asım Nipton (Eşref), Handan Adalı (Meral’in annesi), Jale Öz, Talia Saltı, Gülten Ceylan, Gülgün Erdem, Faik Coşkun


Konu: Anne etkisi altında büyüyen küçük bir memurun öyküsü.

ANA BİZİ EVERSENE (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Muharrem Gürses
Görüntü Yönetmeni: Cezmi Ar
Yapım: Televizyon Film / Nuri Akıncı


Oyuncular: Ahmet Mekin, Nilüfer Aydan, Barboros Erbesler, Gülgün Erdem, Nevzat Kığı, Feridun Çölgeçen


Konu: evlenmek isteyen bir ailedeki gençlerin aile içindeki komedisi.

ALTIN KELEPÇE (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Hicri Akbaşlı
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım: Cihan Film / Suzan Yakar


Oyuncular: Muzaffer Tema, Muhterem Nur, Önder Somer, Hasan Ceylan, Mürvet Seyfioğlu, Gül Azme (Çocuk Oyuncu)


Konu: Kelepçe takarak gezen aşıkların öyküsü.

AHTAPOTUN KOLLARI (1964)

Yönetmen: Nevzat Pesen
Senaryo: Kevkep Öktem
Görüntü Yönetmeni: Kriton İlyadis
Yapım: Pesen Film / Nevzat Pesen


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Çolpan İlhan, Sadri Alışık, Gülbin Eray, Abdurrahman Palay, Özdemir Han


KONU: Kefkep Öklem’in kendi öyküsünden yazdığı senaryoda; Anadolu'dan (İzmir) İstanbul'a artist olmak için gelen (evden kaçan) bir kızın büyük kentteki bir günlük öyküsünü anlatır. Uçakta aileye yazılıp düşürülen mektup, bu mektup üze-rine iz süren uçak personeli: Beyoğlu'nun (Yeşilçam'ın) arka sokakları. artist ajansları. eskimiş yıldız adayları, ve hayal dünyasının gerçek yönünü tanıdıktan sonra eve dönüş, mutlu son. “ Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” syf, 169


ÖDÜL:


 1965’de düzenlenen İzmir Film Şenliği’nde;
► “En başarılı 3. Film”
► Kriton İlyadis “En İyi Kameraman”
► Çolpan İlhan “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülü ile ödüllendirilmişlerdir

AĞAÇLAR AYAKTA ÖLÜR (1964)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Safa Önal (*)
Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: And Film/Turgut Demirağ - Uğur Film/Memduh Ün,
(Acar Film Stüdyolarında hazırlanmıştır).


Oyuncular: Yıldız Kenter (Büyükanne), İzzet Günay (İzzet/Orhan), Hulusi Kentmen (Asım), Semra Sar (Semra/Ayşe), T. Fikret Uçak (Orhan), Recep Şen (Mümeyyiz Bey), Osman Türkoğlu (Osman Efendi), Orhan Çoban (Garson), Faik Coşkun, Danyal Topatan, Haydar Karaer, Mehmet Ali Akpı-nar, Selahattin İçsel


 .Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde (1964)

► İzzet Günay “En İyi Erkek Oyuncu 

► Yıldız Kenter (En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülü ile ödüllendirilmiştir.

Konu: Yıldız Kenter) onlardan geriye tek hatıra kalan torunları Orhan'ın (Fikret Uçak) üzerine titremektedirler. Gel gör ki haşarı, yaramaz mı yaramaz Orhan'ın eli de biraz uzundur ve bir gün onu gizlice para aşırırken gören dedesi tarafından tokatlanınca gurur yapar evi terk eder. Bu sıralarda Orhan daha henüz 15-16 yaşlarındadır.


Torun Orhan'ın gitmesi ile büyükanne'nin de yaşama sevinci gider, hastalıklı ve içine kapanık bir insana dönüşür. Asım bey'in kahvehane arkadaşları vardır; birbirinden tonton üç emekli amca yaşlarını başlarını almış, gündüz kahve akşam da kafa çeken. Dördü bir araya geldiler mi fikirler üretmek gibi maharetleri vardır. Derler ki Asım bey'e; 


- Asımcığım... Torununun ağzından mektuplar yazarak avutsana karıcığını.
İşte Asım bey de torununun ağzından sürekli mektuplar yazar. Mektuplarında onu büyütür, Amerika'ya yollar, mimar yapar, hatta orada tanıştırdığı bir Türk kızı ile evlendirir falan. Bu mektuplar on beş yıl aralıksız devam eder. Ta ki; Orhan (cidden nasılsa Amerika'ya gitmiştir) ona geri geleceğini bildiren bir telgraf çekene kadar.


Büyük anne torununun geleceğini duyunca yer yerinden oynar tabi; Hallaç çağrılır yorganlar elden geçirilir, karyola cilalanır, oda havalandırılır, her şey Orhan için baştan aşağı yenilenir adeta. Neyse efendim. Büyük günün gelip çatmasına bir gün kala Asım bey gazetede ne haberi okusun? Orhan'ı getirecek olan uçak düşmüş meğer. Yolculardan kurtulan da yok.


Asım bey aklında torunu Orhan’ı düşünüp sokaklarda avare dolaşırken, intihar etmeküzere olan bir kızı (Semra Sar) son anda kurtarır. Bu kızcağız da annesini yeni kaybetmiştir. İki dertli insan birbirlerine açılırlar. Semra'ya gelini olma rolünü verir. Torundan evvel, gelini bulmuştur Asım bey, iş şimdi torunu bulmaya kalmıştır.

______________________________

 “İspanyol sinema adamı Alejandro Casona’nın (23.3.1903 – 17.9.1965) “Los Arboles mueren de pie” isimli senaryosundan uyarlama.

AFİLLİ DELİKANLILAR (1964)

Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Bülent Oran
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman


Oyuncular: İzzet Günay, Sadri Alışık, Gülsün Kamu, Kenan Pars, Suna Pekuysal, Cevat Kurtuluş


Konu: Başları dertten kurtulmayan kumar-baz ve çapkın iki arkadaşın maceraları

AFFETMEYEN KADIN (1964)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden, “*”
Kamera: Necati İltaç
Müzik: Fecri Ebcioğlu
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden



Ses: Tuncer Aydınoğlu; Laboratuvar: Mihail Skarpedis, Recai Karataş; Montaj: Arif Özalp, Taner Oğuz; Neg, Montaj: Ali S. Berkan; Dekor: Saim Nahit Bilge; Işıklar: İlhan Aslım; Set Amiri: Hasan Nurdan; Yön. Asist.: Orhan Aykanat; Kamera Asist: Kenan Davutoglu; Prod. Amiri: Adnan İrkut, (Kemal Film Platosu'nda Çekilmiş, Acar Film Stüdyosu'nda Hazırlanmış ve Seslendirilmiştir)

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Hülya), Ediz Hun (Kemal), Fikret Hakan (Fikret), Nebahat Çehre (Leyla), Hulusi Kentmen, Nubar Terziyan, Hayri Esen, Senih Orkan, Yılmaz Gruda, Muammer Gözalan, Zeki Tüney, Haydar Karaer, Ergun Köknar


Konu: Hülya, yaptığı kimya deneyi esnasında büyük bir patlama yaşanması sonucu hastaneye kaldırılmıştır. Bundan sonra bir daha hiç göremeyebilir. Savcı da hastaneye gelmiştir ve Hulusi Beyle görüşüyordur. Hulusi Bey kısaca şu anda çevresinde olan insanlardan bahseder. Kemal Hülya'nın babası Necmi Bey tarafından okutulmuştur ve çok iyi bir kimya mühendisi olmuştur. Aynı şekilde Hülya da iyi bir kimya mühendisidir. Kemal Hülya'ya aşıktı ama ne yazık ki bu tek taraflıydı. Aksine Hülya Kemal'i abisi gibi görüyordu. Fikret'in de onların yanlarında işe başlamasıyla bu iyice ortaya çıktı. Fikret herkesin gönlünü kazanabilen biriydi. Ama aynı zaman da bir o kadar tekinsiz bir insandı. Hülya'yı kendisine aşık etmeyi başaran Fikret bir şekilde Hülya'nın babası Necmi Bey'in razı olmamasına rağmen onunla evlenmeyi başardı. Buna daha fazla dayanamayan Kemal şirketten ayrıldı. Daha sonra Necmi Bey'in ölürken bıraktığı vasiyetle işleri biraz değiştirdi. Fikret her şeyin tamamen Hülya'ya bırakılmasına ve kendisinin söz hakkı olmadığı bu vasiyete çok bozuldu. Ama vasiyetteki bir madde onun adeta kanına girdi. Karısının sürekli bir sakatlık yaşaması durumunda söz hakkı ona geçebilir-di. Daha sonra anlarız ki zaten bu patlama da onun marifetidir. Tam bu zamanlarda vasiyette onun da adı geçen Leyla Amerika'dan döner. Tam olarak aklı bir karış havada bir kız olan Leyla hiçbir iş öğrenememiştir. Leyla'nın gelmesiyle Fikret kendiniaslında gayet açık edecek şekilde onunla aşk yaşamaya başlamıştır. Fakat aynı evdeki bu ilişkiyi Hülya biraz da iyi niyeti yüzünden göremez. Bu arada ilk ameliyat başarısız geçmiştir. Artık Fikret yönetimi ele geçirme konusunda iyice umutlanmıştır. Zira yakın zamanda kumar borcu için büyük bir para ödemesi gerekmektedir. Fakat Hülya yanlışlıkla kasete kaydedilmiş Leyla ve Fikret'in konuşmalarını duyar. Artık oyun bozulmuştur. Bunun üzerine Kemal'in buldu-ğu Amerikalı çok ünlü bir doktor tarafından ameliyat edilir ve gözleri açılır. Ama o bunu kimseye söylemez. Çünkü Fikret ve Leyla'dan intikamını almak istemektedir. Bu yüz-den yönetimin Fikret'e geçmesini de istemez. Ama Fikret artık çaresizdir ve eşinin mirasına konabilmek için onu öldürmeyi planlamaya başlar. Leyla'yı da zorla bu işe ortak etmeyi başarır. Fakat kurdukları basit tuzaktan Hülya kurtulur. Bundan sonra gördüğünü ve her şeyi bildiğini Kemal'e söyler. Fakat Fikret'in gözü artık iyice dönmüştür ve bu iş için kumarhaneden birilerini tutar. Fakat katil eve giderken Hülya'nın kendisine yazdığı mektubu gören Fikret vicdan azabına yenik düşer ve Kemal ile birlikte eve gider. Hülya'yı kurtarırken Fikret ölür ve kendisini affettirmeyi başarır. Leyla da gerçeği öğrendikten sonra vicdan azabına dayanamayıp intihar etmiştir. Her şey olup bittikten sonra Hülya gerçek aşkının Kemal olduğunu fark edebilmiştir.


Film, yaralanarak hastaneye kaldırılan bir kadının başına gelen bu şüpheli kazanın, savcı tarafından soruşturulmasıyla başlıyor. Genç kadının hastaneye kaldırılma anına kadar geçen olaylar, savcının soruları ve genç kadının amcasının (Hulusi Kentmen) cevaplamaları ile sürekli geriye dönüşler yapılarak veriliyor.

Kimya mühendisi Hülya (Hülya Koçyiğit), babası Necmi Bey'in yanında büyüttüğü ve yine bir kimya mühendisi olan Kemal (Edz Hun) ile birlikte aynı laboratuarda çalışır. Kemal, genç kıza evlenme teklif eder. Ancak Hülya, onu dost olarak gördüğünü söyleyerek reddeder. Daha sonra, laboratuara gelen yeni kimyager Fikret (Fikret Hakan) ile evlenmeye karar verir. Çocukluğunu sefalet içinde geçirmiş haris bir genç olan Fikret, servete düşkündür. Bu yüzden Necmi Bey'in öldükten sonra bıraktığı vasiyetin: "Hülya ani bir hastalık ve sakatlık geçirmediği taktirde, kocası Fikret mali konularda hiç bir söz sahibi olamaz..., maddesini hazmedemez. Karısına hırçın davranmaya başlayan Fikret, Amerika'dan dönen Hülya'nın yeğeni Leyla'ya (Nebahat Çehre) aşk ilan eder. Hem Leyla'ya hem de mirasa kavuşmayı aklına koyan Fikret, laboratuara giderek kimyasal maddeleri birbirine karıştırır. Art arda iki patlama olur ve Hülya hastaneye kaldırılır.


Hülya kör kalır. Fikret, her akşam Hülya'ya uyku ilacı verir ve Leyla'nın yanına gider. Bir müddet sonra Leyla, kör olan genç kadının önünde, onu kocası ile aldatmaya tahammül edemez. Aralarından çekip gitmeyi düşünse de Fikret mani olur. Bu arada kumarda para kaybeden Fikret, borcunu ödeyebilmek için vasiyetin "hastalık ve sa-katlık durumunda..... maddesine dayanarak şirketlerin yönetimini ele geçirmeye yeltenir. Amcası ve şirketin avukatı (Nubar Terziyan) buna müsaade etmezler. Fikret daha da hırçınlaşır, Hülya hakkında tehlikeli şeyler düşünmeye başlar. Kocasının bu tehlikeli planlarından tamamen habersiz olan Hülya, müzik dinlerken, tesadüfen Leyla ile kocasının konuşmalarının banda kaydedilmiş kısmını dinler. Kocası ile Leyla'nın kendisini aldattığını anlar. Dünyası yıkılan Hülya, yine de bir şey belli etmez. Kumar borcu gittikçe çoğalan Fikret, şirketin yönetimini ele geçirmek için yeniden harekete geçer. Fakat bu kez de Hülya buna izin vermez. Üstelik, kocasının şiddetle karşı çıkmasına rağmen, bir kez daha ameliyat olur. Yeniden görmeye başlar ama kimseye belli etmez. Amacı, etrafında dönen oyunları kendi gözleriyle görmektir. Fikret, Hülya'yı öldürmeyi kafasına koyar. Planını Leyla'ya da açar ve yardım ister. Bütün bu olanlara artık tahammül gücü kalmayan Leyla, eşyalarını toplar. Fakat Fikret gene karşı çıkar ve Leyla'yı feci şekilde döver Kocasının çok yeni olduğu için, başrolü paylaşankendisini öldüreceğinden iyice şüphelenen Hülya, Kemal'e gözlerinin gördüğünü ve onunla son kozunu paylaşacağını söyler. Fikret, kiralık bir katil tutar. Bu arada Leyla, Hülya'nın ikinci ameliyattan beri kör olmadığını öğrenir, şoka girerek intihar eder. 


Bundan habersiz olan Hülya, aynı gece Kemal’i çağırır, Fikret'e yazılmış bir mektup ve kendi-sini bırakması için yarım milyonluk bir çek verir. Kemal evden ayrıldıktan sonra katil eve girer. Katille Hülya arasında kovalamaca yaşanırken, Kemal de Fikret'i mektupla çeki verir. Hülya'nın artık gördüğünü söyler. Fikret mektubu okudukça yaptıklarından pişman olur. Sonra katili hatırlar. Ama her şey için çok geç olduğunu, Hülya'nın öldürüldüğünü söyler. Her ikisi de eve gelir. Kati-lin kurşunuyla Fikret vurulur, o da katili öldü-rür. Son kez Leyla'yı görmek için odasına gittiğinde, kızın cesedi ile karşılaşır. Son bir güçle Hülya'nın yanına gelerek af diler ve ölür. Tüm bu kötü olaylardan sonra Kemal ile Hülya evlenerek mutluluğa ererler.

 İki yıldır sırf ekonomik krizi atlatmak için kendi deyimi ile "sıra filmler dizisi" çeken Usta, 'Aetmeyen Kadın" filmi ile 1964-1965 sezonuna iddialı bir şekilde girer. İhanet, aşk, entrika, saf genç kız, masum delikanlı gibi Yeşilçam'ın geleneksel melodram unsurlarını taşıyan bu Film, profesyonel anlatımıyla tutarlı bir çizgi çizerek, Usta'nın filmografisinde sağlam bir yere oturur.
Filmin çekimlerine başlandığı ilk günlerde başrol oyuncuları, bu filme başladıkları için oldukça heyecanlıdır. Zira bu film, yalnızca yönetmeni için değil, onlar için de pek çok şey ifade etmektedir. Hülya Koçyiğit "Şimdiye kadar oynadığım en güçlü rollerden biri." derken; Fikret Hakan, son yıllarını kırık dökük filmlerde oynamakla geçirdiğini söyüyor ve ekliyor: "Yılanların Öcü'nden bu yana beni doyuracak, güçlü bir role düştüm sayılmaz. Bu yıl sanat hayatımın bir dönüm noktasında bulunuyorum. Bu filmde çok çarpıcı, şaşırtıcı bir kimyager Fikret ile karşılaşacaksınız. Sefalet dolu çocukluk yıllarının kompleksinden kurtulamayan, hemkendisine hem de çevresindekilere yaşamayı zehir eden bir Fikret...


 Kimyager Fikret kumar oynayıp baldızını iğfal eder, kansını öldürmeye teşebbüs edip onun mirasına konmak ister. Ama bütün bunları yaptığı zaman bile onda affedeceğiniz bir yan bulacağınızı sanıyorum." Filmin romantik jönü Ediz Hun ise, oyunculukta henüz diğer güçlü oyuncuların karşısında oynamaktan çekindiğini, başta bir an için tereddüt ettiğini itiraf ediyor: Açok konuşmak gerekirse Fikret Hakan gibi bir oyuncu karşısında oynamaktan çok çekiniyordum. Çünkü daha beşinci filmimdi. Elbette ki ezilmek istemezdim."
Usta ise, üzerinde titizlikle çalıştığı bu filminden oldukça umutludur:


"1964-1965 en hızlı yılım olacak. Süleymaniyeli Ali iddialı filmlerimden ilki... İşte bu çektiğim Affetmeyen Kadın da öyle. Böyle bir filmin Türk sinemasında yapıldığını sanmıyorum. Kamera cambazlığına kaçmadık. Ediz ile Hülya harika. " Bu filmin çekimleri sırasında kötü bir de talihsizlik yaşanıyor.' Hülya Koçyiğit, çekimler sırasında ayağı takılıp önündeki kapının camına sağ kolunu çarpıyor ve hafif bir şekilde yaralanıyor. Kısa süren tedavi sonrasında Koçyiğit, sete yeniden dönüyor. Filmde, her ne kadar Hülya'nın Fikret'le evlenmeye karar verme sebebi o kadar net değilse bile, özellikle de "Fikret" karakteri oldukça iyi ele alınmış ve başarılı bir şekilde işlenmiş. Tabii bu rolüyle Fikret Hakan'ın mükemmel bir oyun çıkarttığını da unutmamak gerekir. Bunuın dışında sağlam bir senaryoya dayanan filmde, Usta'nın rahat ve yalın anlatımı öne çıkmış. Finaldeki gerilim sahneleri de, aşırı şiddet gösterisine başvurulmadan başarılı bir şekilde kotarılmış. Film, Usta'nın nefis anlatımıyla, kişisel bir çalışma olarak filmografisindeki temel taşrından biri olarak yerini alıyor. “Gülşah Nezaket Maraşlı, a.g.e, syf: 171”


__________________________________________




“*” Senaryosunu Ivan Goff’un (1910-1999) yazdığı, yönetmenliğini Michael Gordon’un (1909-1993) 1960 yılında yaptığı; başrollerini Lana Turner (1921-1995), Antony Quin (1915-2001), Sandra Dee’nin (1942-2005) oynadığı “Portrait in Black” Karanlık Yüzler filminden uyarlama. (www.imdb.com)