Powered By Blogger

14 Kasım 2015 Cumartesi

DİŞİ DÜŞMAN (1966)

Senaryo ve Yönetmen:Nejat Saydam
Kameraman: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu


Kamera Asistanı: Tosun Bayrı, İsmail Varol, Negatif Kurgu: Ali Berkan, Laboratuvar: Sedat Tuncel,  Recai Karataş, Tanas Petriyadis, Işık Şefi: Cengiz Aral, Ahmet Ateş, Aksesuar: Nazım Akbulut, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Senkron: Arif Özalap, Taner Oğuz, Kurgu: Özdemir Arıtan, Dekor Uygulama: Bilal Uysal, Fethi İnan, Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, Set: Musa Uyguner, Hikmet Tülek, Mustafa Arda,


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Cengiz), Hülya Koçyiğit (Asuman), Ajda Pekkan (İren), Tanju Şarman, Reha Yurdakul, Sadettin Erbil, Hüseyin Baradn, Baki Tamer, Atıf Kaptan, Mümtaz Alpaslan, Hakkı Haktan, İsmail Varol, Adnan Mersinli, Vahit Volkan, Doğu Erkan, Kaya Volkan, Necabettin Yal, Osman Türkoğlu, Memduh Alpar, Hüseyin Salıcı, Recai Aktü.

Konu: Asu amcası ile birlikte kalan bir genç kızdır. bir gece evdeki kadın çığlıklarından korktuğu için sevgilisini çağırır. Asu`nun sevgilisi amcasının bazı gizli işler çevirdiğini anlar. Büyük bir balo verilecektir ve bu baloda da bazı gizli işler olacağını anlayan Asu sevgilisine söyler.


DERTLİ GÖNÜLLER (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Orhan Aksoy
Kamera: Orhan Kapkı
Müzik ve Şarkılar: Münir Nurettin Selçuk
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman


Çalanlar: Emin Ongan, Cahit Peksayar, Hilmi Rit, Necdet Yaşar, Mübeccel Işınbak, Yorgo Bacanos, Hüsnü Özenen, Koro: İnci Çayırlı, Selma Ersöz, Nebahat Yadikaz, Tülin Yakarçelik, İpek Birgül,


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Yusuf Sezgin, Semih Sezerli, Cahit Irgat, Nevin Aypar


Konu: Bir ailenin üvey evladı olduğunu yıllar sonra öğrenen delikanlının öyküsü.

DENİZCİLER GELİYOR (1966)

Yönetmen:Feyzi Tuna
Senaryo:Sadık Şendil
Kameraman Mike Rafelyan
Yapım: Arzu Film / Ertem Eğilmez, Nahit Ataman


Reji Asistanları: Cevat Şahiner, Müjdat Gezen, Kamera Asistanı: Yaşar Memişoğlu, Set Amiri: Yılmaz Kanat, Set Yardımcıları: Halis Özeri Tezcan Has, Işıklar: Hüseyin Özşahin, Laboratuvar: Gani Maraşlıoğlu, Hayati Akbulut, Erdoğan Dolapçı, Laboratuvar Şefi: Hilmi Başcan, Montaj ve Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Prodüksiyon Amiri: Vecdi Bendertli,


Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Ekrem Bıra, Tugay Toksöz, Süleyman Turan, Şeref Gedik, Meral Sayın, Önder Somer, Hulusi Kentmen, Münir Özkul, Erol Tezeren, Sevinç Pekin, Nezihe Güler, Feryal Koçyiğit, Mahmure Handan, Müjdat Gezen, Emel Turgut, Me-ral Aşkın, Münir Özkul,


Konu: Deniz Harp Okulu’nu bitirmiş dört subay ve bir binbaşı rütbesindeki kızın öyküsü.

DEHŞET YARATAN ADAM (1966)

Yönetmen:Nejat Okçugil
Senaryo:Tuncay Ural
Kameraman: Dinçer Önal
Yapım: Yıldız Film / Cevat Okçugil


Oyuncular: Yılmaz Gündüz (Türk James Bond’u), Nurlan San, Orhan Aklan, Sadettin Erbil, Gülbin Eray, Talat Gözbak, Nevzat Bilsel, Nevzat Okçugil, Ali Ekdal, Kudret Karadağ, Zuhal Tan


Konu: Bir polis hafiyesiyle, bir cinayet şebekesinin öyküsü.

DAMGALI KADIN (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Orhan Aksoy
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman


Oyuncular : Hülya Koçyiğit, Kartal Tibet, Tülin Elgin, Metin Serezli,

Konu: Mücevher hırsızlığı yapan bir adamla ortak çalışan bir kadın gerçek sevgiyle karşılaştığında yeni bir hayata başlamak ister. Ancak kötü yürekli bir adam sevgilisine zarar vermek isteyince aşkı için fedakarlık yapmak zorunda kalacaktır .

DAMGALI ADAM (1966)

Yönetmen:Süreyya Duru
Senaryo:Remzi Cöntürk
Kamera: Mahmut Demir
Yapım: Duru Film  / Naci Duru


Oyuncular: Cüneyt Arkın, Esen Püsküllü, Gülsüm Kamu, Ayfer Feray, Abdurrahman Palay, Necdet Çağlar, Leman Öztürk, Mürüvvet Sim, Reşit Çıdam, Çocuk Artistler: Ömer Dönmez (Ömercik), Turgut Baydar, Necip Tekçe


Konu: Karısını ihmal ederek onun kötü yollara düşmesine sebep olan bir baba ile yıllar sonra hesaplaşmasını konu alan dramatik bir film.


Not : Agah Özgüç’ün “Türk Filmleri Sözlüğü’nde” ve diğer bazı kaynaklarda senaryocu olarak Suavi Sualp’in adı geçmekte ise de, “5555 Afişle Türk Sineması” (Türker İnanoğlu) kitabında yer alan afişte senaryocu olarak "Remzi Contürk” (Jöntürk) adının yer aldığı görülmektedir. (y.ö)

DAĞDA SİLAH KONUŞUR (1966)

Yönetmen:Orhan Elmas
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Orhan Çağman
Yapım: Birsel Film / Özdemir Birsel


Oyuncular: Tunç Okan, Ajda Pekkan, Hüseyin Baradan, Mahir Özerdem, Atıf Kaptan, Yıldırım Yıldıran, Hasan Ceylan


Konu: Köyünden ayrılıp gurbete giden bir adamla köylü karısının yalnızlığı.

ÇİRKİN KRAL (1966)

Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Ali Yaver
Yapım: Metin Film/M. Işık Toroman


Seslendiren: Necip Sarıcı, Dublajı İdare Eden: Sacide Keskin, Negatif Montaj: Ender Tekin, Kenan Hacaman, Senkron: Mustafa Kent, İsmail Kalkan, Operatör Asistanı: Tangör Toydemir, Reji Asistanı: Savaş Eşici, (Lale Film Stüdyosunda hazırlanmıştır),

Oyuncular: Yılmaz Güney, Nurlan San, Aydemir Aydın, Mehmet Karademiz, Muzaffer Yenen, Tuncel Kurtiz, Enver Dönmez, Toto, İsmet Ertan, Kenan Jolga, Reha Yurdakul, Ergun Köknar, Ayfer Feray, Hüseyin Zan, Gülgün Erdem, Suzan Avcı, Mine Soley, Şarkılar: Sevim Şengül,


Konu: Bir gece sabaha karşı dört kabadayı, Gülbahar adlı pavyona girip olay çıkarırlar. Pavyonun allını üstüne getirip bar sahibinin karısı Ayfer'i (Ayfer Feray) döverler. Ayfer'in, çevresinde Kara Nara adıyla tanınan kabadayılardan kotası Cahit (Tuncel Kurtiz) bir süreden beri hapiste yatmaktadır. Başlarındaki Oski (Hüseyin Zan) adlı kabadayı ile üç serseri bu kez, Kara Nara'nın kızı Nurlan'ı (Nurlan San) kaçırmak isterler. Bu sırada karşılarına beyaz ceketli, papyonlu genç bir adam çıkar, arabasıyla saldırganların önünü keser. Önce serseriler, bu salon adamı görünüşündeki delikanlıyla alay ederlerse de sonuç (ersine gelişir. Bıçkın delikanlı (Yılmaz Güney), saldırganlara dayak atıp kızı ellerinden kurtarır.
Genç adam olaydan sonra adının Nurlan olduğunu öğrendiği kızı evine götürür. Olayla ilgili bilgi alır, onu sorgular. Üski ve adanılan yine rahat durmazlar. Tek gözü siyah bantla kapalı patronları Ahmet'ten (Reha Yurdakul) aldıkları emirle bu kez de kızın annesi Ayfer'i kaçırıp bir evde bağlı tutarlar. Çeşitli takma adlarla olayın içine giren delikanlı, arkadaşı gazeteci Virgül'den (Aydemir Akbaş) peşine düştüğü kişilerle ilgili bilgi alır. Bir sûre sonra Kara Nara hapisten çıkar. Karısını ve kızını kaçıranın Çirkin Kral olduğunu zanneden bar sahibi, onunla karşılaşınca aralarında kavga çıkar, kapışırlar. Gerçekler ortaya çıkınca da dost olurlar.

Birlikte tek gözlü patronun peşindedirler, Kaçırılan Ayfer'le Nurlan'ın nerede olduklarını araştırırlarken, yerlerini bilenlerden Tekgöz'ün uyuşturucu bağımlısı metresi Suzan (Suzan Avcı) öldürülür. Önce Ayfer'in hapsedildiği Güneş Plajı'ndaki ev saplanır. Ayfer kurtarılır. Nurlan da şebekenin asıl büyük patronu olan Vampir Reha'nın (Ergun Köknar) randevu evindedir. Reha, Nurlan'ı alıp bir gemiyle kaçmaya hazırlanırken Kara Nara ve Yılmaz evi basarlar. Nurlan kurtulur. Yılmaz'la düello eden Vampir Reha, aldığı bir kılıç darbesiyle çatıdan aşağı düşer. (“Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney)

ÇİNGENE (1966)

Yönetmen: Nuri Akıncı 
Eser ve Senaryo:Zafer Sülek (*)
Kamera:Cezmi Ar
Yapım:Dadaş Film / Kadir Kesemen
.
Foto: Mustafa Akergül, Işık Direktörü: Ekrem Köksalan, Reji Asistanı: Ferhan Üçoklar, Operatör Asistanı: Necdet Kığı, Laboratuar Şefi: Cemil Orhon, Asistanlar: Erol Yıldırım, Muharrem Gündüz, Ertunç Şenkay, İbrahim Eken, Matipo: Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu, Montaj Senkron: Cevat Sezer, Süleyman Karakaya, Ali Ün, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Mahmut Eskici, Prodüksiyon Amiri: Nevzat Kığı, (Yıldız Film Stüdyosunda seslendirilmiş ve hazırlanmıştır)


Oyuncular: Ahmet Mekin, Sevda Ferdağ, Ayfer Feray, Tuncer Necmioğlu, Tuncel Kurtiz, Hüseyin Peyda, Devlet Devrim, Sunay Sun, Selçuk Demircioğlu, Fahri Adalı, Mustafa Alev, Halim Özbek, Sabahaddin Öge, Muharrem Gürses, Danyal Topatan, Seyfi Havaeri, Melek Ayseven,Vural Akbabagil, Taner Bayyurt, Rauf Altıntak, Hüseyin Güler, Muzaffer Mozaik, Abidin Taşdelen, Sait Korur, Mahmut Tarakçı, Zeki Alpan, Danslar: Sedef İnci, Müzik Direktörü; Kudret Şandra, Şarkılar: Mine Şen, Sevim Özses,


Konu: Pilot olan Cem (Ahmet Mekin), eşiyle tartıştıktan sonra, pek elverişli olmayan hava koşullarında, sorumlu kişinin ikazına ve karşı koymasına rağmen uçağa binerek bilinmeyen bir yöne doğru uçar, Fırtınalı bir havada biraz uçtuktan sonra düşer ve uçaktan yaralı olarak kurtulur, Uçağın düştüğünü duyan çingene kızı Cemile (Sevda Ferdağ) hemen oraya gider ve baygın bir şekilde yatan Cem'i çadırına kadar götürerek onu tedavi eder, Cem gözlerini açtığında belleğini yitirmiştir. Nerede olduğunu bilmez, Cem'i çadırına alarak yaralarını saran Cemile ilk görüşte ona aşık olmuştur. Gerçi yıldız falına göre kendisi de bir fırtınalı gecede doğmuş, yine bir fırtınalı bir gecede tanımadığı bir erkeğin kanı avucuna bulaşmıştır. Çingenelerin inanışlarına göre bu durum bir felaketin habercisidir, Ama Cemile ne inanışlarına ne de annesinin ikazlarına aldırış etmez, bu yabancıya gönül verir. Ama çeribaşı Kör Memo'nun (Hüseyin Peyda) oğlu Davut'un da (Tuncel Kurtiz) gönlü çingene güzeli Cemlle'dlr. O da Cemile için , onun istediği kırmızı elbise ve ayakkabıları satın almak için başını belaya sokup yaralanır. Ama tüm obanın yetişkin erkeklerinin gözdesidir Cemile. Dansıma kim dayanırsa onunla evlenirim derse de gönlü hep yabancıda, kurtardığı pilot Cem'dedir. Sonunda ondan hamile kalır. Ama Cem çingenelerin arasından tekrar yaşadığı çevreye döner. Cemil'e bir süre onu bekler ve geleceğinden emindir. Sonunda Cem sevdiği kadına kavuşur. Obanın falcısı ise, önceleri yabancının gelişini bir felaketle yorumlarken, onların birleşmesinden sonra "bazen yıldızlar da yalan söyler" diyerek mutluluklarına ortak olur.

________________________________
 (*) 27 Ağustos 1947 yılnda gösterime giren ve Amerikalı yönetmen Mitchell Leisen’in yönettiği, Frank Butler ve Helen Deutsch’in senaryosunu yazdığı, Baş Rollerini Ray Milland, Marlene Dietrich, Bruce Lester’in paylaştıkları “Golden Earrings” (Altın Küpeler) filminden uyarlama. Ayrıca “Altın Küpeler” adıyla 1966 yılında Orhan Aksoy’un yönettiği film, adı geçen bu filmden esinlenerek mi çekilmiş olduğu bilinmemektedir.

ÇITKIRILDIM (1966)

Yönetmen: O. Nuri Ergün
Senaryo: Beyza Salman
Kamera: Orhan Kapkı
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Ak-Ün Film / İrfan Ünal—Recai Akçaoğlu


Prodüktör Temsilcisi: İbrahim Seven, Reji Asistanı: Erdal Aksu, Kamera Asistanı: Suat Pekak, Prodüksiyon Yardımcıları: Yorgo İstaviklis, İlhan Işık Direktörü: Fehmi Eryılmaz, Set Amiri: Erol Büyükan, Yardımcıları: İsmet Demirkol, Nuri Akzambak, Hacı Fidan, Sesleri Alan: Turgut Aydınoğlu, Montaj: Özdemir Arıtan, Şarkılar: Ajda Pekkan, (Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Filiz Akın, Cüneyt Arkın, Salih Güney, Semiramis Pekkan, Gülsüm Kamu, Sevinç Pekin, Hulusi Kentmen, Mürvet Sim, Feridun Çölgeçen, Aziz Basmacı, Cevat Kurtuluş, Mualla Sürer, Osman Alyanak, Necdet Tosun, Emire Erhan, Serpil Bilsen, Meral Özen, Gülten Ceylan, Buket Sokullu, DSabahat Akbaş, Mahmure Handan, Faik Coşkun, Zeki Alpan, Feriha Eyüpoğlu, Ayben Erman, Senay Ülkü, Tülin Oktay,


Konu: Fabrikatör Cemil Bey ve Sabiha Hanımın kızları Filiz, Özel Sahil Kız Kolejinin son sınıfında okuyan güzel, cin gibi, yaramaz, yerinde duramayan, cıvıl cıvıl bir genç kızdır. Gece herkes uykudayken, bir gölge ağır ağır kuzeni olduğunu öğreneceğimiz Ergunun odasına çıkıp siyah renkli akrebi genç adamın üstüne bırakıyor.


Uyanıp, dehşet içinde çığlıklar atan delikanlıyla bir örümcekten korktu diye alay etmesi de cabası. Sabahları okula gittiği 34 HA 224 plakalı üstü açık Ford ve emektar şoförleri şaşkınlık içindedir. Genç kızın arkadaşlarını yoldan alarak okula gittiklerinde tam 13 öğrenci arabadan iniyor. Her ders, öğretmenin müdüre Filiz için yakınması ile sona erer.


Edebiyat dersinde sınıfa kedi getirir. Aralarda da boş durmaz. Okulun yüksek duvarlarını aşıp komşu villanın bahçesinden, bahçıvanı deli ederek topladığı erikler Fizik öğretmeni sıfırcı Azizin dersinde yerlere dökülünce ortalık yine karışır. Orhan ise, Filizin aksine ciddi, sorumluluk sahibi, annesinden başka kimsesi olmayan, yeni öğretmen olmuş bir genç. Delikanlı geldikten sonra, eskiden derslerle hiç ilgisi olmayan, bir öğretmeni sorduğunda numarasını bile anımsamayan, fizik hocasının Notların spor toto kolonu gibi dediği Filizde büyük bir değişim olur. İlk günler, Orhan’ın evden getirdiği ve domates, peynir, zeytinden oluşan mütevazı öğle yemeği ile alay eden genç kız, biraz zaman geçince ona aşık olur. İkisi de Fuzuli’nin Aşk derdiyle hoşem dediği duyguları yaşarlar. Filizin uçarı hali kalmıyor. Artık çok çalışkandır. Son birkaç ayda gösterdiği üstün başarı bütün hocalarını sevindirir. Arkadaşları da onun Orhan’a olan sevgisini anlıyorlar. Okulca yapılan bir kır gezisindeki bir tatsızlık ; Nüket, salıncağın ipini incelterek Orhana bir oyun oynamak ister. Arkadaşına engel olmaya çalışan Filiz hırçınlık yapınca Orhan onu tokatlar. ‘Okul müdürünün odasında, Filizin annesi tarafından suçlanınca ; Evet, kerimenize vurdum. Aynı küstahlığı bir daha yapsa gene vururdum. Eğer daha önce siz veya sayın pederleri aynı usulü biraz deneseydiniz netice hiç de fena olmazdı. Daha sonra, Sabiha Hanımın karşısında ezilip büzülen müdüre ; Size gelince, doğrusu size acıyorum. Hiç şahsiyetiniz kalmamış. Bu basit, şımarık çocukların elinde oyuncak olmuşsunuz. Ailelerinden gördüğünüz maddi yardım sizi kıskıvrak bağlamış. 


Yalnız merak ediyorum, neden okul yerine bir bakkal dükkânı açmadınız.
Burada vicdan ve meslek haysiyeti satacağınıza soğan ve patates satardınız. Zaten okulunuzda, pardon ticarethanenizde kalacak değilim. Tayinimi istemiştim. Anadolu’da ama gerçek bir okula tayinim gelmiş. Gidiyorum. Hoşça kalın.

Filizin üzüntüsünü anlatmaya sözcükler yetmez. Bu durumu gören Ergun, amcası ile konuşur. Orhan’ın gideceği gün Cemil Bey evlerine gelir. Genç öğretmeni haklı bulup ona, kızını getirmiştir ; İster döv ister sev.. Adam edinceye kadar .Hadi bakalım, okulunu bitirmekle senin öğrenciliğin bitmiştir. Ama senin öğretmenliğin ise asıl bundan sonra başlıyor. Orhan ve Filiz birbirlerine sarılmışken, film mutlu son ile biter. (Murat Çelenligil – Sinematürk Veri Tabanı)

ÇILGIN GENÇLİK (1966)

Yönetmen:İlhan Engin
Senaryo:İlhan Engin, Yücel Uçanoğlu (*)
Foto Direktörü:Memduh Yükman
Yapım :Lamek Film / Kemal Demircioğlu


Laboratuvar Şefi: Hilmi Başcan, Laboratuvar: Gani Maraşlıoğlu, Erdoğan Dolapçı, Hayati Akbulut, Montaj Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Seslendiren: Yırgo İliadis, Asistan: İlia İliadis, Prodüksiyon Amiri: Adil Kıbıcı, Işık Şefi: Kenan Eryılmaz, Reji Asistanları: Yücel Çakmaklı, Tolgay Ziyal, Kamera Asistanı: Muzaffer Turan,


Oyuncular: Selma Güneri, Salih Güney, Kuzey Vargın, Semiramis Pekkan, Adnan Şenses, Özkan Yılmaz, Güven Erte, Sevim Sevil, Hakkı Haktan , Memduh Ünsal, Mahmure Handan, Filiz Özkişmir, Sabahat Işık, Hakkı Haktan, Selahattin Ersoy, Hüseyin Salıcı, Giray Alpan, Osman Baştuğ,


Konu: Serseri ve çılgınca gayesiz bir hayat yaşayan gençlerin öyküsü.Bu hayat otomobil hırsızlığıyla başlayacak,daha sonra cinayete kadar gidecektir..

_______________________________________
(*) Yunanlı yönetmen Aleko Sakallarios’un 1959 yılında senaryosunu yazdığı ve yönettiği “Xylo bgike apo ton paradiso, To” (Dayak Cennetten Çıkmadır) isimli fişlminden uyarlama. Filmde rol alan başlıca oyuncular: Aliki Vougiukklaki, Dimitris Papamichael, Orestis Makris rol almışlardır (www.imdb.com)

13 Kasım 2015 Cuma

ÇEŞME MEYDANLI ALİ (1966)

Yönetmen: Hasan Kazankaya
Senaryo: Şinasi Önengüt
Operatör: Kaya Ererez
Yapım: Kazankaya Film / Hasan Kazankaya


Reji Asistanı:
Nurdan Nur, Yardımcı Rejisör: Bernando Dandria, Kamera Asistanı: Mustafa Kuzu, Sedat Ülker, Set ve Işık Elemanları: İlyas Kürtün, Çertin İlter, Cemil Koncagül, Naci Çakmak, Nurhan Çiçekliyer, Set Amirleri: Erol San, Şahin Kızıltaş, Işık Şefi: Mazhar Eröz, Prodüksiyon Amiri: Kadir Topçu, Laboratuar Şefi: Hilmi Başcan, Laboratuar Asistanları:Hayati Akbulut, Gani Maraşlıoğlu, Erdoğan Dolapçı, Okay Kömürcü, Montaj,Senkron: Turgut İnangiray, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Sesleri Alan: Yorgo İlyadis, İlya İlyadis, (Erman Film Stüdyosunda Hazırlanmış ve seslendirilmiştir)


Oyuncular: İzzet Günay (Ali), Gülsüm Kamu (Gülsüm), Necip Tekçe, M. Ali Akpınar, Hasan Ceylan, Niyazi Vanlı, Selahattin Ersoy, Güzin Özipek,


Konu: Çevresinde kabadayı olarak bilinen bir adamın öyküsü.

ÇAMAŞIRCI GÜZELİ (1966)

Yönetmen:Hulki Saner
Senaryo: Erdoğan Tünaş “Bernard Show’un “Pigmalyon” isimli oyunundan ”
Kamera: Turgut Ören
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Oyuncular: Türkan Şoray, Ediz Hun, Avni Dilligil, Cin Ali, Feridun Çölgeçen, Hasan Ceylan, Saadet Eliaçık


Konu: Sokaklarda şarkı söylerken bir rastlantı sonucu yaşamı değişen bir kızla, milyoner bir gencin öyküsü.

ÇALIKUŞU (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden (Reşat Nuri Güntekin’in aynı isimli romanından)
Kamera: Kenan Kurt
Müzik: Nedim V. Otyam
Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden


Prod. Temsilcisi
: Adnan İrkut; Prod. Amiri: Hasan Nurdan; Yön. Asist.: Erden Kıral, Uğur Duru, Fevzi Tatbak; Kamera Asist.: Özer Kormazlar; Prod. Asist.: Cemil Paskap; Ar Direktör: Yüksel Tanık; Işıklar: İlhan Aslım; Işık Asist.: Bedri Uğur, Hasan Özdoğan, Nedim Karabulut; Dekorlar: Saim Nahit Bilge; Kostümler: Muazzez Doğan; Aksesuarlar: Fikret Güryalçın, Ercüment Saraç, Avni Keser, Rıza Şenışık; Montaj: Özdemir Arıtan; Senkron: Arif Özalp, Taner Oğuz; Neg. Montaj: Ali S. Berkan; Laboratuvar: Tanaş Petridis, Recai Karataş; Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu; (Kemal Film Platosu'nda Çekilmiştir. Acar Film Stüdyosu'nda Hazırlanmış ve Seslendirilmiştir)


Oyuncular: Türkan Şoray (Feride), Kartal Tibet (Kamuran), Kadir Savun (Dr. Hayrullah Bey), Cahit Irgat (Şeyh Yusut), Zeynep Değirmencioğlu (Munise), Aliye Rona (Hatice Hanım), Kerim Afşar (Yzb. İhsan Bey), Bedia Muvahhit (Fransız okulu başmuallimesi), Parla Şenol (Feride'nin çocukluğu), Muzaffer Tema (Nizamettin Bey), Serpil Gül (Müjgan), Şaziye Moral (Besime Hanım), Nubar Terziyan (Aziz Enişte), Mürüv-vet Sim (Ayşe Hanım), Necdet Mahfi Ayral, Cahide Sonku, Neriman Köksal, Eşref Kolçak, Mualla Sürer, Vahi Öz, Nedret Güvenç, Suna Pekuysal, Efgan Efekan, Çolpan İlhan, Kani Kıpçak, Önder Somer, Yılmaz Gruda, Hümaşah Hican, Şakir Arseven, Samiye Hün, Emel Turgut, Sevil Candan, Nezahat Tanyeli, Ayşegül Devrim, Tolga Tığin, Devlet Devrim, Nezihe Güler, Nevin Nuray, Mümtaz Ener, Ferah Nur, Hale Rakunt, Leman Akçatepe, Gürel Ünlüsoy, Hayri Esen, Mine Sun, Nur İnsel, Nurlan San, İlhan Hemşehri, Muazzez 00gan, Emire Erkut, Osman Türkoğlu, Ömercik, Gülten Ceylan, Kadriye Tuna, Hüseyin Salıcı, Giray Alpan, Sabahat Işık, Reha Kıral, Bedros Çiçekcan, Muammer Gözalan, Feridun Çölgeçen, Renan Fosforoğlu, Ali Seyhan, Selahattin İçsel, Danyal Topatan, Nuri Altınok, Ergun Köknar

Konu: Uzunluğu nedeniyle sinemalarda iki bölüm halinde gösterilen filmde: Annesini küçük yaşta kaybetmiş olan Feride (Türkan Şoray), babası Nizamettin Beyi (Muzaffer Tema) de savaşta kaybedince, hayatta tek yakını olan teyzesi Besime Hanımın (ŞaziyeMoral) yanına yerleşir. Feride ele avuca sığmayan, oldukça haylaz ve yaramazlığıyla çevresindekileri bıktıran bir çocuktur. Bu yüzden ona "Çalıkuşu" lakabını takarlar. Okul çağına gelince, bir Fransız okuluna yatılı olarak verilir. Bu arada, okul yıllarından beri teyzesinin oğlu Kamuran'a (Kartal Tibet) bir türlü kabullenemediği garip bir ilgi duymaktadır. Okulunu bitirip çok güzel bir kız olunca, Kamuran da ona aşık olur. Fakat Kamuran oldukça uçarı ve çapkın bir gençtir. Her ne kadar Feride'ye aşık olsa da başka kızlarla onun gözü önündeflört etmekten çekinmez. Son olarak Kamuran'ı aşığıyla bir ağacın altında yakalayan Feride, bir de onun başkasıyla evleneceğini duyunca, gururu incinir ve yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden teyzesinin evinden ayrılır. Anadolu'da öğretmenlik yapmaya başlar. Ele avuca sığmayan Feride, bundan sonra bir yaprak gibi oradan oraya savrulacaktır. Öğretmen olarak ilk gittiği yer, Zeyniler adlı küçük bir köydür. Oldukça eski olan ve arka bahçesinde mezarlık bulunan okulda, eski alfabeyle ders veren Hatice Hanım (Aliye Rona) adında yaşlı bir hoca vardır. Dindar olan Hatice Hanım, Feride'yi kızı gibi sever. Feride, buradaki öğretmenliği sırasında bir dizi olayla karşıla-şır. Haksızlıklara karşı gelmeye çalışır ve güçsüz çocukları korur. Köyde, annesi kötü yola düşüp aklını kaybettiği için köylüler ve çocuklar tarfından horlanan Munise (Zeynep Değirmencioğlu) adında bir kız çocuğunu evlat edinir. Bundan sonra küçük Munise'yi her gittiği yere götürecek, Kamuran' da bıraktığı sevgiyi bu küçükte bulacaktır.


Zeyniler’deki okul kapandıktan sonra, bu kez bir şehire tayin edilir. Fakat orada öğretmenlik yerine askeriyede doktor olan Hayrullah Bey'in (Kadir Savun) yanında hemşirelik yapar. Aynı zamanda da bazı konaklarda Fransızca dersleri vermeye başlar. Güzelliği ile dillere düşen Çalıkuşu’nun adı bu kez Gülbeşeker konmuş, kendisine aşık birçok genç peşinden koşmaktadır. Burada da türlü olaylarla karşılaşır. Feride, en son bir konakta tuzağa düşürülmeye çalışıldığını anlayınca buradan ve şehirden kaçar. Bu kez Kuşadası'na öğretmen tayin edilir. Burada, artık emekli olmuş olan Hayrullah Bey ile yeniden karşılaşır. Hayrullah Bey babacan bir insandır ve Feride'yi kızı yerine koymaktadır. Kurtuluş Savaşı başlamış, Feride'nin tayin edildiği okul bu kez bir hastane haline getirilmiştir. Böylece tekrar hemşireliğe başlar. Bu arada, ateşli bir hastalığa yakalanan Munise'sini de kaybetmiştir. Bir gün, İstanbul'dan gelen bir haberle Kamuran'ın evlendiğini öğrenir. Buna çok kızmakla birlikte, çok da üzülür. 

Çünkü Kamuran'a duyduğu aşk hiçbir zaman azalmamıştır. Kalbine gömdüğü aşkın verdiği acıya rağmen, mesleğinin gerektirdiği tüm fedakarlıklara katlanmaktadır. Savaş sürerken, cephedeyken 'yüzünden ağır yaralar almış olan Yüzbaşı İhsan (Kerim Avşar) adlı bir genç getirilir. Yüzbaşı, Feride'ye ilgi duysa da, ameliyattan sonra yüzündeki yara izleri kalınca ona açılamaz. Ancak Feride, onun bu duygularını hissetmiş ve evlenme teklif etmiştir. Kendisine acındığı hissine kapılan Yüzbaşı, bunu gururuna yediremez ve tekrar cepheye döner.


Etrafta, Feride hakkında yeniden dedikodular yayılmaya başlar. Bir baba gibi Feride'yi her türlü fenalıktan korumaya çalışan Doktor Hayrullah, dedikoduların daha fazla yayılmaması ve onun zarar görmemesi için genç kıza evlenme teklif eder. Feride buna çok şaşırsa da, bu güne kadar baba bildiği adamın teklifini çaresiz kabul eder. Evlendikleri gün Hayrullah Bey'in odasına gelinliğiyle girdiğinde, Hayrullah Bey ona kahkahalarla güler, kendisini kızı gibi gördüğü' bundan sonra da böyle olacağını, bu evliliğ namusunu koruyabilmesi için formalite olduğunu söyler. Bir gün Hayrullah Bey, Feride'nin günlüğünü bulur. Günlükten, onun bugüne kadar söylemediği, kendisini diyar diyar gezdiren sırrını nihayet öğrenir. Feride hala Kamuran' a aşıktır. Bir müddet sonra ölen Hayrullah Bey, ölmeden evvel günlüğü bir paket yaparak Kamuran'a vermesi, için Feride'ye emanet eder.


Feride, herşeyden habersiz, paketi Kamuran'a verir. Kamuran Feride'nin hala kendine aşık olduğunu öğrenince, teyze kızı Çalıkuşu Müjgan'ın (Serpil Gül) da yardımıyla onu yeniden kazanmaya çalışır. (Gülşah Nezaket Maraşlı “Türk Sinemasında Düet”)

 Kuşkusuz Çalıkuşu'nun başarısını yalnızca bu kadar çok çevrilmesine bağlamak yanlış olacaktır. Filmin olay örgüsüne baktığımızda Çalıkuşu yani Feride erkek çocuk gibi yetişmiştir. Çünkü annesi yoktur. Hıçkırık'ın Kenan'ı nasıl anne sevgisinden uzak büyümüşse aynı şekilde Feride de bu bağı kuramamıştır. Üstelik bir asker olan babası tarafından yetiştirilmiş, anne figürünü önce katı kuralları olan baba daha sonra da okulda rahibelerden almıştır. Feride'nin teyzesinin oğlu ve sevgilisi Kamuran ise kız gibidir. Feride Kamuran'a "Sen yanlış doğmuşsun; Sen kız, ben erkek olacakmışım" der. Ancak bir yandan da Kamuran’ı kıskanır. Onun başka bir kadınla beraber olmasına dayanamaz. Tüm zerafetine, kadınsı tavırlarına karşın Kamuran kadınların hoşlandıkları, üstelik çapkın bir erkektir. Feride Hıçkırık'ın Nalan'ı gibi Kamuran'ın sevgilisini "domuz", "sarı çıyan" olarak nitelendirir. Çünkü tüm rahat tavırlarına karşın bir kadındır. Bu tür kadınları kınar . Ferıde de başka bir kadın yüzünden Kamuranlı terk ettikten sonra Anadolu yollarına düşer. O artık vatan için savaşan bir muallimedir. Kadın hakları savunucusu olur. Ancak düşlerini hep gelin olmak süsler. Ev işlerini yapmaktan hoşlandığını sık sık belirtir. Böylece bir yandan çağdaş kadın imgesini sunarken, bir yandan da geleneksel kadın imgesini yansıtır. Hıçkırık'da Ahmet Oktay'ın belirttiği gibi kadın toplumsal kimliğe sahip değilken Çalıkuşu'nda bu kimlik oluşmuştur.


Öte yandan Feride erkekler için de bir sevgi nesnesidir. Her gittiği yerde erkekler ona aşık olurlar. Çalıkuşu olan adı, bir yerde ipek böceği, başka bir yerde Gülbeşeker olur. Feride hep kendisine aşık olan erkekler yüzünden şehir değiştirmek zorunda kalır. Bu yüzden erkekleri "fena mahluklar" olarak niteler. Ayrıca "Ah, bu erkekler! Hepsinde aynı gurur, aynı kendini beğeniş.

 Bizim de bir kalbimiz olduğunu, bizim de mutlaka isteyecek bir şeyimiz olabileceğini bir türlü akıllarına getirmek istemiyorlar" diyerek erkekleri tanımlar.
Feride aslında erkeklerin kendisine gösterdiği ilgiden memnundur ve kendisini çok beğenir. Aynaya bakar. Kendisini izler. Gözlerini,yanaklarını, çenesini öpmek için aynaya uzanır ve öper. Fakat aynaların da erkek icadı olduğundan insanın kendi kendine saçlarını, gözlerini öpememesinden yakınır. Feride tüm erkeklere olan düşmanlığına karşın kadınsı yanından hiçbir şey kaybetmemiştir. 0, erkeklerin seksüel arzularına seslenen bir kadındır.


Feride bu imgelerin yanı sıra vefalı kadın ve annelik rolünü de üstlenir. Feride Kamuran'a sadık kalır. Kamuran ise başka bir kadınla evlenir ve çocuk sahibi olur. Karısı öldükten sonra Feride ile tekrar karşılaşır. Feride onun çocuğuna analık ederek bu rolü de üstlenir. Daha önce de Munise adlı kız çocuğunu evlat edinerek bu rolü üstlenmiştir.


Bu kadın imgelerinin yanı sıra Feride de seven kadın, terk edilen kadın dolayısıyla mutsuz kadın imgelerine de rastlamak olanaklıdır. Böylece filmi izleyen kadınların Feride'nin kişiliğinde özdeşleşebilecekleri pek çok kadın imgesi vardır. Ayrıca NilgünAbisel sinemanın Türkiye'de tek popüler kültür biçimi olduğu yıllarda, ekonomik koşulların gereği olarak ya da en azından talebi arttırmak amacıyla kadın seyirciye yönelik 'erkek bakışının dengesini taşıyan çok sayıda film yapılmış olduğunu vurgular.


Çalıkuşu’nda oluşan arketipler konaklar, rahibe okulları, Anadolu, savaş, aşk, öğretmenlik, ayrılık, hemşirelik ve analıktır. Kuşkusuz Hıçkırık, Çalıkuşu ve Üç Arkadaş gibi filmlerin kült konumuna oturmasındaki nedenlerden biri de bu filmlerin romantik olmalarıdır. Rauf Mutluay'a göre romantizm, belli yaşların zorunlulukla yaşadığı bir dönemdir; romantik Feride'nin bu onur kavgası, çalışkan ve iyi yürekli öğretmen adayının gerçeklikle yaşatılması, her kuşağın bu esere uğramasını gerektirecektir. İyimser mutluluğuyla ulaştığı sonuç da, kendi durumlarına çözüm arayan nice aşk kırgınlarının özlemlerine denk düşer. Kamuran pişmanlığı, kadın okurların isteğine uygun; Hayrullah Bey babacanlığı ise namus anlayışımıza koşuttur.


Öte yandan bu filmlerde melodramdan güldürüye dek sinema türlerinin pek çoğunun da bir arada barındığını görmek olanaklıdır. Çalıkuşu kimi kez komedi kahramanı kimi kez ise bir melodram kahramanı ile izleyicinin karşısına çıkar ve onların hoş anlar yaşamasına neden olur. (Canan Uluyağcı) “Sinema Yazıları, Seçil Büker ”


"Çalıkuşu", Yeşilçam'ın bilinen melodram kalıplanı aşmış, Ustanın kendine münhasır çekim açılarıyla, yakın planlarıyla ve bu kez kararlılıkla sürdürülen duru anlatımıyla özgün bir eser olarak ortaya çıkmıştır.Türkan Şoray'ın hayalimizdeki Feride'yi silerek kendini ortaya koyduğu oyununa rağmen, geniş ve tutarlı bir kadroyla desteklenen bu gerek mekan seçimi gerek oyuncu seçimi ve yönetimi bakımından en anılmaya değer çalışmasıdır. Çalıkuşu", sinema camiasında Kemal Film bir "prestij filmi" olarak anılmakla birlikte, tekniği sapasağlam bir üstün yapım olarak hala yerini korumaktadır. (a.g.e.)

 1966'da, yayınlanışından 44 yıl sonra sinemaya uyarlanan Çalıkuşu'nda Reşat Nuri, Feride'nin serüvenini anlatır. Edebiyat tarihimizin en tanınmış romanlarından olan Çalıkuşu, Feride'nin serüveni yanında, fonda imparatorluk Türkiye'sini çeşitli tipleri ve sosyal yapıları ile verir; Feride ve Kamuran'ın inişli çıkışlı aşkları olayIarın arasına yerleştirilir.


1947 yılında Turgut Demirağ tarafından sinemada ki ilk filmi olarak planlanan, Çalı-kuşu'nun yapım maliyeti yönünden ertelen-mesi, beyaz perdeye uygulanmasını gecik-tirmiş fakat sulandırılmış bir çok benzerinin yapılmasını engelleyememiştir. Feride ile Hayrullah Bey'in kağıt üzerinde kalan evlilik-leri pek çok filmimizde tekrarlanmış, bu tür senaryo yazarlarımız/ yönetmenlerimiz tara-fından çok sevilmiştir.


1966'da; ilk düşünüldüğünde olduğu gibi, hayli kabarık bir maliyetle sinemaya uyarlanan Çalıkuşu; film olarak romanın gördüğü itibarı görmemiştir. Nedeni ise, değinildiği gibi, benzerlerinin fazlaca yapılmış olması ve genelde sinema seyircisi ile roman okurunun (hele 60'lı yıllarda) farklılık göstermesidir.(“Orhan Ünser “Kelimelerden Görüntü
ye” syf; 40)

12 Kasım 2015 Perşembe

CİBALİ KARAKOLU (1966)

Yönetmen:Hulki Saner
Senaryo Adnan Saner
Foto Direktörü: Turgut Ören
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Prodüksiyon Amiri: Nevzat Altındal, Set Amiri: Şerif Ablak, Prodüksiyon Asistanı: Metin Ok, Işıklar: Ender Işık Servisi, Şef: Mehmet Çakar, Laboratuvar: Cavit Korkmaz, Abdullah Akdeniz, Dublaj Amiri: Hayri Esen, Erkan Esenboğa, Montaj-Senkron: Aleksi Aleksanduru, Asistan Rejisör: Oksal Pekmezoğlu, Kamera Asistanı: Zihniye Ören,
(Saner Film Stüdyosunda Hazırlanmış, Süperfon’da seslendirilmiştir.)


Oyuncular: Cüneyt Arkın (Orhan), Muammer Karaca (Cafert Saba/Necip Zoka), Sevda Ferdağ (Ayfer), Sevim Emre (Esen), Mualla Sürer (Esen’in annesi), Renan Fosforoğlu (Esen’in babası), Naci Girgin, Müşerref Çapın (Cafer’in karısı), Faruk Pekel (Polis), Naci Girgin (Vasfi), Rıza Pekkutsal (Bekçi Rıza), Necabettin Yal (Komiser Muavini)


Konu: Cibali Karakolu, Haliç"teki Cibali semtinin iskelesine yakın bir yerdedir. Eski tip bir binadaki bir semt Karakoludur. 40 sene evvelsinin yokluk dönemlerinde Cibali Karakolu"nda çalışanlar bu yoklukların tümünden nasibini almaktadır. Karakoldaki Bekçi Rıza tam bir çarıklı kurmay zekasına sahip olup herkesin huyuna gitmeyi kendine iş edinmiştir. Cibali Karakolu"nun Emniyet Amiri Cafer Sapa, zekasıyla ve idareciliği ile tam bir görev adamıdır. Amirlerini çok iyi idare ederken, eş dostla da neşesini bulmasını bilir. Karakolda pek nadir olarak iş gören Cafer Sapa kendini haklı görmektedir. Çünkü Karakolda ne daktilosu çalışır ne de telefonu. Cafer Sapa arada sırada çalan telefonlara devamlı olarak ben birinci sınıf Emniyet Amiri Cafer Sapa diye ciddiyetle cevap vermeyi ihmal etmez. Cafer Sapa ayrıca çok çapkındır. Kendisinin Ayfer isminde bir metresi vardır. Metresine para verirken bir hayli cömert olan Cafer Sapa, kendisini kadına bir tüccar olarak tanıtmıştır. Cafer Sapa"nın evinde kiracı olan Orhan isminde genç ona bir hayli zor günler geçirtmektedir. Bu arada Cafer"in metresini de tavlamış olan Orhan artık uslanmaya karar vermiş ve Esen isminde bir kızla nişanlanmıştır. Orhan ne yapıp, yapıp düğünü Esen"in babasına yaptırmayı ayarlar. Nihayet düğün günü gelir. Birinci sınıf Emniyet Amiri Cafer Sapa da düğüne davetlidir. Karısı ile düğüne gelir. Yalnız aynı düğüne Ayfer de gelmiştir. Orhan"ın yakın arkadaşı Ayfer"i idare etmek için kendisinin damat olduğunu söyler. Orhan da misafirmiş gibi etrafta dans eder. Akıl almaz karışıklıkların yaşandığı o gece evde arkadaşını kurtarmaya gelen Orhan da vardır. Cafer Sapa yatakta, Ayfer"le yakalanmamak için don gömlek kaçar Cafer"in karısı da eve gelince Cafer Sapa o korkunç zekasıyla herkesi idare ederek karısını alır ve evden gider. Orhan"ın arkadaşının çabalarıyla son tatlıya bağlanır ve Cafer Sapa Cibali Karakolu"ndaki vazifesine başlar, bu karışıklıktan sonra ilk yapacağı bir randevu evi basmaktır.