Powered By Blogger

22 Ocak 2016 Cuma

KORKUSUZ ADAM (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Mehmet Aslan
Kamera: Şevket Kıymaz, Nejat Okçugil
Yapım: Avcı Film / Suzan Avcı


Oyuncular: Fikret Hakan, Selma Güneri, Yıldırım Gencer, Suzan Avcı, Atilla Ergün, Necdet Çağlar, Baki Tamer, Devlet Devrim, Süha Tuna, Vasfi Uçaroğlu, Hüseyin Zan, Sadettin Düzgün, Zeki Tüney, Kaya Vakin, Hüseyin Güler, İhsan Mutlu, Kazım Kartal


Konu: Yeni keşfedilen bir bomba kapsülünün peşine düşen casuslarla bir Türk ajanının maceralı öykü.

KORKUNÇ ARZU (1966)

Yönetmen: Cevat Okçugil
Senaryo: Süavi Sualp
Kamera: Necat Okçugil
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu


Reji Asistanları: Kemal İskender, Samim Utku, Muzaffer Fırat, Laboratuvar Şefi: Cemil Orhon, Laboratuvar: Bayram Güzel, Süleyman Koyuncu, Erol Yıldırım, Muharrem Gündüz, Senkron: Cemal Sezer, Montaj: Öral Özütürk, Mahmut Eskici, Sesleri Çeken: Marko Buduris, Işıklar: Mehmet Çakar (Ender Işık Servisi), Işık Direktörü: Şevket Yılmaz, Operatör Asistanı: Mehmet T. Özdemir, Ar Direktör: İsmail Konca, Prodüksiyon Amiri: Arif Eriş, Şarkılar: Sevim Şengül,


Oyuncular: Yusuf Sezgin (Orhan Demir), Selma Güneri (Nilgün), Pervin Par (Şantöz Mine Suna), Senih Orkan (Ferit) Muzaffer Tema (Selim), Necdet Tosun (Muhasebeci Hüsnü), Striptiz: Sabina, Silvana Panpani (Fatma Hanım), Hüseyin Güler (Polis), Zeki Sezer (Polis), Bedri Çavuşoğlu (Yargıç), Ömer Kayam, Şener Işık, Mehmet Gerçek, Müjgan İpek,


Konu: Güzel bir genç kız, Boğaz’ı gören karlı tepede, sıkı sıkıya tuttuğu mektubu okuyor; Buram buram sen kokuyor mektupların Nilgün’üm.. Her an her dakika senle doluyum. Geçen kuşlarla sana sevgiler gönderiyorum.. Oradasın biliyorum, seni tanıdığım yerde. O yolda, o ağaçların altında.. İkimiz için çalışıyorum, gelecekteki mutlu günler için.. Geçen her saniye daha da yaklaştırıyor beni sana. İçimde hem senin hem de vatanımın hasreti “Orhan, bir buçuk yıldır Almanya’da işçi olarak çalışıyor. Genç kızın abisi Selim, delikanlının yoksulluğu nedeniyle, evlenmelerini uygun bulmamış.


Genç kız sonunda, beklediği haberi alır; “Çarşamba 2’de, o kır kahvesinde olacağım.” Nilgün’üne kavuştuktan sonra ilk işi Selim Bey’e gidip, kız kardeşini ‘tekrar’ istemek olur. “Biliyorsunuz Almanya’daydım.. Biraz para ve bir araba ile geri döndüm. Hemen bir tamirhane açacağım. Demek istiyorum ki durumum iyi. Nilgün’ü mesut edebilirim. Bu günlerin birinde, Ferit, Selim’i hayranı olduğu Şantöz Mine ile tanıştırır. Selim o kadar hızlı ki, genç kadın “Acele etmiyor musunuz” dediğinde çoktan yatağa uzanmışlardı bile. Olayların gelişmesi de hızlı olur. Mine’nin, ondan ‘sızdıracağı’ parayı Ferit’le bölüşeceğini açıklaması ve Muhasebeci Hüsnü’nün ‘bazı hesapları’ incelemesi ile ortağını daha iyi tanıyor. “Bana kazık atan, paramı çalan.. kız kardeşimi iğrenç planlarına alet etmeye kalkan birine inanmıyorum artık. Masken düştü Ferit.” İki sevgili ve vicdan azabıyla kıvranan Mine için zor günler. Delikanlı, gerçeği ortaya çıkarmak için, bir fırsatını bulup Adliye Sarayından kaçar. (Murat Çelenligil – sinematürk ınternet veri tabanı)

 

KONFORLU NECLA (1966)

Yönetmen: Aram Gülyüz
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Manasi Filmeridis
Yapım: Saner Film / Hulki Saner


Oyuncular: Selda Alkor, Yusuf Sezer, Yılmaz Köksal, Vasfi Uçaroğlu ve Orkestrası


Konu: Bond özentisi karateci bir kızın öyküsü.

KOLSUZ KAHRAMAN (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam “Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun
romanından uyarlama. ”
Kamera: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat Köseoğlu

Sesleri Alan ve Müzikleri hazırlayanTuncer Aydınoğlu,

Oyuncular: Fatma Girik (Bela Çiçeği), Cü-neyt Arkın (Yiğit Alpago), Murat Soydan (Tay Camako), Suzan Avcı (Sarı Çiçek), Atıf Kaptan (Hiyong tu Siyong), Reha Yurdakul (Gültekin), Aytaç Yürükaslan (Nu Bing), Muammer Gözalan (Arı Balat), Zeli Alpan (Ezired), Ergun Köknar (Hancı), Fethi İnan (Topal Tilki), Nahire Karay, Selahattin İçsel, Adnan Mersinli, Behçet Nacar, Bora Üstüntaş, Bahri Özkan, İsmail Varol,


Konu: Tarihi fantaysa adıyla andığımız bu filmlerde, gene Yeşilçam sinemasının birbirinden mükemmel o dönemlerde olduğu kadar hala günümüzde bile unutulmayan oyuncular (starlar) yer almışlardır.
“Babası daha çocukken öldürülen genç bir Türk savaşçısı (Cüneyt Arkın) babasının katili olan Çin komutanı Bu Ming’i bulmak üzere yola çıkar. 


İntikamını alana kadar adsız biri olarak yaşamak zorunda olan savaşçı düşmanın sarayına ulaşır. Onu öldürdükten sonra, yolda gelirken karşılaştığı güzel ‘Bela Çiçeği’ (Fatma Girik)’nin de yardımıyla saraydan kaçmayı başaran ve obasına geri dönen savaşçıya ‘Yiğit Alpago’ ismi verilir. Ancak öldürüldüğü adamın kızı Sarı Çiçek, Alpago’dan intikam almaya yemin eder ve yeğeni olan Çin bahadırı ‘Tay Camako’yu (Murat Soydan) çağırır. Alpago kolsuz ve sakat bir adam kılığına girerek ünü bütün Çin’de yayılmış olan rakibini araştırmak için yola koyulur”.

KOCA YUSUF (*) (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Çetin Karamanbey
Kamera: Feridun Kete
Yapım: Yavuz Film


Oyuncular: Fatma Girik, Özdemir Han, Necdet Mahvi Ayral, Feridun Çölgeçen


Konu: Koca Yusuf’un pehlivanlık öyküsü.

_________________________________

(*) Koca Yusuf (1857-1898) Ününü bütün dünyaya yayan büyük pehlivan. 1857 yılında Şumnu'nun Karalar köyünde doğdu. Ufacık bir çocukken köyde danalarla boğuşmaya başladı, sonra kispeti ayağına geçirip güreşmeye koyuldu. Ünü önce Deliorman'ı, sonra Kırkpınar'ı kapladı. Türk güreşinin gelmiş geçmiş en büyük pehlivanı olarak ortaya çıktı. Avrupa ve Amerika'da yaptığı bütün güreşleri kazandı. 1898 yılında Amerika'dan dönerken bindiği vapurun batması sonucu öldü. Mezarı dahi yoktur. Koca Yusuf yalnız Türk güreşinde değil, güreş dünyasında da büyük bir zirvedir. Er meydanları Koca Yusuf'u, güreş tarihimizin en büyük pehlivanlarından biri olan ve 26 yıl Kırkpınar'ın başpehlivanlığını elinden bırakmayan ünlü Kel Aliço'nun karşısında tanıdı ilk kez. 27'inci yılda da başpehlivanlığı rakipsiz alacağını umarak Kırkpınar'a gelen Kel Aliço burada “Başa güreşeceğim” diyen Deliormanlı Yusuf isminde körpe bir çocukla karşılaştı. Herkes er meydanlarının pek yaman kurdu Kel Aliço'nun bu “tüysüz kızan”ı karşısına çıktığına pişman edeceğini umuyordu. Ancak Deliormanlı Yusuf, öylesine yaman bir güreş çıkarıyordu ki, buna Kel Aliço da şaşırmış ve güreş alemindeki meşhur gaddarlığını dahi ortaya koymaktan çekinmemişti. Ancak saatler uzayıp gittiği halde Aliço neticeyi lehine çeviriyordu. Üstelik ilerlemiş bir yaşta bulunan ünlü pehlivanda yorgunluk alametleri baş göstermeye başlamış ve durumu tehlikeye düşmüştü. 26 yılın başpehlivanı Aliço'nun böyle bir pehlivana yenilerek güreş dünyasındaki tahtını kaybetmesine kimsenin içi razı gelmiyordu. Havanın kararmasını fırsat bilenler güreşi yarıda bıraktırmak istediğinde Aliço'nun gür sesi er meydanını kapladı: – A be burası Kırkpınar'dır... Er meydanıdır buncağaz. Burada yenişene kadar güreş tutulur. Zift fıçıları, çıralar ne güne duruyor? Tutuşturun oncağazları... Pişmiş güreş bırakılır mı hiç?

Bu kızancağıza yenilmek kaderimde varsa bırakın yensin beni... Hem ben artık bu er meydanlarından çekileceğim. Aliço'yu yenmek talihini bir daha bu Yusufcağız nerede bulacak? Aliço'nun bu sözleri Yusuf'u öylesine duygulandırmıştı ki, gözyaşlarını tutamadı ve büyük ustanın eline sarılıp öptükten sonra titrek bir sesle ona adetâ yalvardı:


–Ustaların ustası, pehlivanların pehlivanı, koçyiğit ağam benim! Gel bırakalım şu güreşi. Sözlerinle yendin sen beni. Elimde ayağımda derman komadın. Bu söylediklerinden sonra ben seni tutamam gayri. İstersen sen tut beni, vur sırtımı yere... Aliço da meydanı çevreleyen kalabalığı teşkil edenler gibi çok duygulanmıştı. Nerede ise ağlayacaktı. Deliormanlı Yusuf'un alnına sıcak bir bûse kondurdu:


– Bu meydan bundan sonra senindir artık. Senin gibi bir pehlivan ortaya çıktıktan sonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralar-dan. Ödül de, başpehlivanlık da senindir. İkisine de güle güle sahip ol. İkisi de sana helal olsun oğul, dedi.


Ve o günden sonra Türk güreşinde Koca Yusuf'un devri başladı. Er meydanlarında kasırgalar yaratıp rakip tanımayan bir kuvvet olarak ortaya çıkan ve yalnız cüssesinden ötürü değil, güreş değerinden ötürü de “Koca” sıfatını alan büyük Türk pehlivanı yenecek rakip bırakmadı. Bunu fırsat bilen açıkgöz organizatörler onu Avrupa'ya götürdüler. Avrupa'dan sonra Amerika'da yaptığı güreşleri de kazanan ve dünyanın en ünlü pehlivanlarını sıraya dizen Koca Yusuf'a Amerika'da milyoner bir kadın aşık olmuştu. Bu kuvvet ilahından çocuk sahibi olmak istiyordu. Yusuf bunu işittiği zaman, “Ben buraya damızlık gelmedim” diye kükredi. Avrupa ve Amerika'daki güreşlerinden 800 altın kazanmıştı Koca Yusuf. Bunları kemerine yerleştirip Fransız bandıralı La Buorgogne varupu ile yurda dönerken bindiği gemi Atlas Okyanusu'nda sis yüzünden İrlanda bandıralı Cromartyshre gemisiyle çarpıştı. 721 yolcunun bulunduğu La Buorgogne, kaşla göz arasında sulara gömülüvermişti. Bu kez denizin içinde bir panik başlamıştı. Denize dökülenler, filikalara atlayıp canlarını kurtarmak istiyorlardı. Koca Yusuf da can havliyle bir filikanın kenarına yapışmıştı. Filika'da bulunanlar onun heybetli vücudu ile sandalı devirmesinden korktular. Önce yüzüne, kafasına kürekle vurmayı denediler. Fakat dev yapılı adamın çelik pençeleri sanki filikaya kilitlenmişti. Yarılan kafasından ve suratından akan kanlar posbıyıklarının üzerine doğru iniyordu. Onun bu hali filikada bulunanlara daha büyük bir dehşet vermişti. İçlerinden canavar ruhlu bir tanesi filika içinde bulunan ve ipleri kesmek için kullanılan ufak bir baltayı kaptığı gibi o çelik pençelere vahşi bir ihtiras içinde rastgele indirmeye başladı. Bileklerinden kesilip kopan o çelik pençeler gevşedi ve Koca Yusuf'un o dev vücudu Atlantik Okyanus'unun derinliklerine doğru gömülüp gitti...(kyn: http://www.biyografi.net)

KİBAR HAYDUT (1966)

 “YALNIZ ADAM” – “NAMLUDAKİ ADAM”

Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Ali Uğur
Yapım: Ni-Va Film / Murat Köseoğlu


Oyuncular: Yılmaz Güney, Nebahat Çehre, Feridun Çölgeçen, Devlet Devrim, Muammer Gözalan, Erol Günaydın, Tunç Oral, Ali Seyhan, Danyal Topatan, Liza Loren, Sunay Sun, Ali Seyhan


Konu: Polisin uzun süredir aradığı bir adam (Yılmaz Güney), çımacı kılığına girip, bir yolcu gemisinde saklanır. Kamarasına giz-lendiği yolcu gemisinin sahibi, nişanlısı tarafından terk edilen zengin bir ailenin şımarık kızıdır (Nebahat Çehre). Kız, gemide saklanan delikanlıyla tanışır ve ondan hoşlanır. Yolculuk boyunca birlikte olduğu genç adamı, İstanbul'a geldiklerinde ailesine tanıştırır. Zengin aile, evlerinde dostlarına daver verip partiler düzenlerler. Bu davet ve partilere kızın sevgilisi de katılmaktadır. Ancak adam, bu tür sosyete partilerine alışık olmadığı için bir türlü uyum sağlayamaz. Havaya giremediği için de yabancı-laşır, Kıza göre, genç adam çok kabadır.


Sık sık düzenlenen bu partilerin birine kızın babasının iş ortağıyla oğlu da gelmiştir. Kızın sevgilisi bu adamdan hoşlanmaz. Bir takım oyunlar çevirdiğinin farkındadır. Gerçekten de adamın amacı, ortağı olduğu iş yerine tek başına sahip olmaktır. Ve sonunda kızın babasının tüm malına el koyar. Borç yüzünden oturdukları evleri bile sanlığa çıkarılmıştır. Kızın babası, iş ortağı yüzenden bir anda bütün servetini kaybetmiştir.

Kızın sevgilisi, beş parasız ortada kalan aileyi zor durumdan kurtarmak için kolları sıvar. Çeşitli kılıklara girer. İş ortağını ve oğlunu sıkıştırır. Böylece işyerindeki kasa defterlerinin ve senetlerin sahte olduğu ortaya çıkar. Malların salısı yapılacağı gün, garip bir adam alıcı olarak gelir. Bir kalemde yüklü bir çek yazarak evi ve malları satın alır. Bu esrarengiz adam, kızın sevgilisidir. Genç adam, mahkemede kızın babasının suçsuzluğunu belgelerle ıspatlar,.. Asıl suçlunun iş ortağı olduğu anlaşılır. Ve delikanlı aileyi huzura kavuşturduktan sonra sevdiği kızla evlenir. “Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”


►Güneyin kayıp filmlerinden biri. Yılmaz Güney, karşılıklı oynadığı Nebahat Çehre'yle, filmin çekimi sırasında evlendi. Hillton Oteli'nde çekilen çiftin gerçek düğün sahneleri filmin sonuna eklendi.

 

KISKANÇ KADIN (1966)

Yönetmen : O. Nuri Ergün
Senaryo: Osman F. Seden (*)
Kamera: Necati İltaç
Yapım Akün Film/ İrfan Ünal Recai Akçaoğlu


Prodüksiyon Amiri: İbrahim Seven, Prodüksiyon Asistanı: Yorgo İstavridis, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Montaj: Özdemir Arıtan, Prodüktör: İrfan Ünal, Recai Akçaoğlu, (Acar Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır).
 

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Hülya Koçyiğit, Çolpan İlhan, Suma Pekuysal, Mualla Sürer, Orhan Elmas, Natuk Baytan, Tevfik Urgal, Muammer Gözalana, Timuçin Caymaz,

Konu: Asil bir ailenin kızı olan Rukiye (Suna Pekuysal) ailece tanıştıkları, çok zengin ve yakışıklı bir adam olan Kemal Seden(Cüneyt Arkın) ile evlenmek için can atmaktadır. Karısını kaybetmiş olan bekâr adam tüm kadınlarında da gözdesidir. Rukiye’nin hizmetine bakan ve Rukiye’nin annesinin (Mualla Sürer) sekreterliğini yapan genç ve güzel Nevin (Hülya Koçyiğit), Ke-mal Bey’in dikkatini çeker. Karısının ölümünden sonra hayata küsmüş olan ve hiç kimseye ilgi duymayan Kemal Bey, Nevin’le ilgilenmeye başlayınca; Rukiye’nin asilzade annesi kıskançlık yaparak Nevin’i işten kovar. Bu durum karşısında sessiz kalmayan Kemal Bey, genç kızı (Nevin) bırakmamaya karar verir ve kısa zamanda aralarında gelişen yakınlaşma büyük bir aşka dönüşür. Ancak evlenip, Kemal’in oturduğu köşke gelin giden Nevin’i, bura kıskanç bir kadın, ürkütücü sırlar ve kâbus dolu bir hayat beklemektedir.
______________________________

 (*) Daphhne Du Maurier’in (1907-1989) romanından Philip MacDonald’ın (1901-1980) uyarladığı ve Alfred Hitchcock’un (1899-1980) 12 Nisan 1940 yılında Amerika’da (USA) gösterime giren “Rebecca” filminden, Başlıca rolleri; Laurence Olivier (1907-1989), Joan Fontaine (1917), George Sanders (1906-1972) ve Judith Anderson (1897-1992) paylaşmışlardır. (Kyn: The Internet Movie Database)

KIRIK SAZ (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Abdurrahman Palay
Kamera: Manasi Filmeridis
Müzik ve Türküler: Yıldız Tezcan
Yapım: Pesen Film / Nevzat Pesen


Reji Asistanı: Selâhattimn Dursun, Kamera Asistanı: Tamer Öz, Prodüksiyon Amiri: Niyazi Vanlı, Montaj, Senkron: Nazım Özer ,Negatif Montaj: Tanas Petridis, (Süperfon Film Stüdyosunda Seslendirilmiş, Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Yusuf Sezgin, Yıldız Tezcan, Hüseyin Baradan, Atıf Kaptan, Mehemet Ali Akpınar, Necip Tekçe, Leman Akçatepe, Selahattin İçsel, Faik Coşkun, Gülten Ceylan, Abduırrahman Palay, Türküler: Adnan Varveren,


Konu: Birbirlerini seven iki gencin evlenmelerine karşı çıkan babanın öyküsü.

21 Ocak 2016 Perşembe

KIR ATLI EFE (1966)

Senaryo ve Yönetmen: Nuri Akıncı
Kamera: Cezmi Ar
Yapım: Dadaş Film / Kadir Kesemen


Oyuncular: Ahmet Mekin, Tijen Par, Tunç Oral, Necdet Çağlar, Mehmet Ali Akpınar, Sırrı Elitaş, Necati Er, Hamza Gül, Hikmet Olgun


Konu: Çobana aşık olan, bir köylü kızın öyküsü.

KIRAN KIRANA (1966)

Yönetmen:  Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran
Kamera:Ali Yaver
Yapım:Metin Film / Işık Toroman


Oyuncular: Eşref Kolçak (Kamil), Nilüfer Aydan (Gül), Engin İnal, Önxder Somer, Tuncel Kurtiz, Cahit Irgat, (Cahit), Sedef Türkay, Ali Seyhan


Konu: Sonunda suçsuz olduğu anlaşılan bir gençle, sevdiği kızın aşk ve macera öyküsü.

KENAR MAHALLE (1966)


Senaryo ve Yönetmen: Seyfi Havaeri
Foto Direktörü: Ali Uğur
Yapım: Uyanış Film


Şarkılar: Mualla Mukadder, Bekir Sıtkı Sezgin,


Oyuncular: Parla Şenol, Muhterem Nur, Yılmaz Duru, Suphi Tekniker, Çolpan İlhan, Sami Ayanoğlu, Müşerref Çapın, Hüseyin Baradan, Nusret Camgöz, Ali Köksal, Senih Orkan, Hüseyin Kaşif


Konu: Kötü yola düşürülmüş fakir bir kızı kirli yaşamından kurtararak evlenen bir romancının öyküsü.

KENARIN DİLBERİ (1966)

Yönetmen: Osman F. Seden
Görüntü Yönetmeni: Necati İltaç
Müzik Metin Bükey
Yapım Ak-Ün Film / İrfan Ünal


Yönetmen Asistanları: Erden Kral, Erdal Aksü, Kamera Asistanı: Salih Dikişçi, Müzik Direktörü: Metin Bükey, Prodüksiyon Amiri: İbrahim Seven, Prod. Asistanı: İlhan Akaota, Dekorlar: Yüksel Tanık, Set Amiri: Basri Büyükcan, Yardımcıları: İsmet Demirkol, Hacı Fidan, Şoray Kanat, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Senkron: Taner Oğuz, Arif Özalp, Labaratuvar: Tanaş Recai Karataş, Ses: Tuncer Aydınoğlu,
(Acar Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir)


Oyuncular: Türkan Şoray (Türkan/Necla İzmen), Göksel Arsoy (Ekrem Çarlı), Nubar Terziyan Ekrem’in babası), Hayri Caner (Darbukacı), Mürvet Sim (Ekrem’in annesi), Senih Okran (Kemancı Ali), Hulusi Kentmen (Aziz İzmen), Necdet Tosun (Zurnacı), Gürel Ünlüsoy (Melih Sater), Kenan Pars (Necmi), Mualla Sürer (Ayşe Ana), Gülten Ceylan, Renan Fosforoğlu (Sunucu), Necabettin Yal,


KONU: İki karekteri birden oynamaktadır Şoray. Bir tarafta zengin bir ailenin şımarık, esrarkeş ve alkolik olan her istediğini alan bir kız; diğer taraftan ise fakir ve gururlu, yaşamını şarkı söyleyerek geçiren mert bir kız. Kader her iki kızın da yakasına yapışmıştır artık. Belediye ekiplerince yakalanan Türkan ve arkadaşlarını zengin bir iş adamı olan H. Kentmen, para cezalarını ödeyerek karakoldan kurtarır. Ancak tek bir şartı vardır o da, bağımlılıktan hastanede yatan ve tedavi altında olan kızının yerine geçmesi. Fakir Türkan sırf hasta olan mahalle komşularının hasatne ve ilaç giderlerini karşılayabilmek için bu işi kabul eder. Ancak zaman içinde nişanlısı Göksel Arsoy’a aşık olur. Ve olaylar sürpriz gelişmelerle devam eder gider.
 

KATİLLER DE AĞLAR (1966)

Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü: Orhan Kapkı
Yapım: Duygu Film / Ülkü Erakalın


Reji Asistanı Zuhal Üstüntaş, Celal Ersöz, Kamera Ast: Suat Pekak, Işık Şefi: Atacan Boran, Ses Kayıt: Yorgo İlyadis, Prodüksiyon Amiri: Semih Sarıoğlu, Laboratuvar Şefi: Hilmi, Başcan, Laboratuvar: Gani Maraşlıoğlu, Hayati Akbulut, Erdoğan Dolapçı, Ziya Uçar, Montaj: Diamendi Filmeridis, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, (Erman Film Stüdyosunda hazırlanmıştır)


Oyuncular: Ayhan Işık, Selda Alkor, Esen Püsküllü, Kenan Pars, Suzan Avcı, Engin İnal, Toron Karacaoğlu, Zafer Önen, Necdet Yakın, Necdet Çağlar, Hüseyin Zan, Kaya Volkan, Sevil Uluyol, Cevat Kurtuluş, Mahmure Handan, Memduh Alpar


Konu: İşlediği bir suç yüzünden hapiste yıllarca yatan Ayhan’ın hayata tutunma öyküsü. Yıllardan sonra karısı Selda’yı bulacak, kızı esende can düşmanı kenanın tuzağına düşmek üzeredir.

Not: Bu hikayeden yararlanarak 1971 yılında Memduh Ün bu filmin ikinci çekimi niteliğinde olan “Gönülden Yaralılar” adı altında çekmiştir. “Bknz: Gönülden Yaralılar “

KARTAL YAVRUSU “HAMİDO” (1966)

Yönetmen: Ümit Utku
Senaryo: Sadık Şendil
Kamera: Yılmaz Gürbüz
Yapım: Kervan Film / Ümit Utku


Oyuncular: Nuri Sesigüzel, Nilüfer Aydan, Hüseyin Baradan, Hüseyin Peyda, Meral Kurtuluş, Selâhattin İçsel, Mustafa Yavuz, Ali Seyhan, Abdullah Ferah, Asım Nipton


Konu: Siirt dağlarında geçen asker kaçağı eşkıya Hamido’nun öyküsü.Eşkıya Hamdo ‘nun yakalanışı ile ilgili haber , Milliyet Gazetesi’nin 3 Haziran 1966 tarihli sayısında şu şekilde duyurulmuştur.



 

KARANLIKLAR MELEĞİ (1966)

Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran
Kamera: Manasi Filmeridis
Yapım: Melek Film / Şahan Haki


Işıklar: Kenan Eryılmaz, Işık Ekibi: İsmet Özçınar, Rıfat Yurtçu, Ahmet Zorkalkan, Kamera Asistanı: Taner Öz, Reji Asistanları: Yücel Çakmaklı, Tolgay Ziyal, Set Ekibi: Muammer Küçüktan, Orhan Başkan, Yusuf Yıldırım, Laboratuvar Şefi: Hilmi Başcan, Laboratuvar: Gani Maraşlıoğlu, Hayati Akbulut, Erdoğan Dolapçı, Seslendiren: Yorgo İlyadis, Prodüksiyon Amiri: Semih Sarıoğlu, (Erman Film Stüdyorunda Hazırlanmıştır).

,
Oyuncular: Cüneyt Arkın (Kemal Dikmen), Hülya Koçyiğit (Gül), Neriman Köksal (Jale), Erol Tezeren (Dr. Ali), Cevat Kurtuluş (Uşak Osman), Sevim Sevil, Ertuğrul Bilda (Sabri Bey), Nezihe Güler (Gül’ün annesi), Sela-hattin İçsel (Dede), Dursune Şirin (Bacı), Haydar Karaer (Üvey Baba), Ali Ramazanoğlu,


Konu: Kendisini aşırı derecede kıskanan karısı Neriman’ın aşırı hızla sürdüğü otomobil kaza yapar. Neriman ölür, yazar Cüneyt’in yüzünde ise korkunç bir yara izi kalır. Cüneyt için artık her şey bitmiş, gecelerin adamı olmuş bütün insanlardan nefret eder hale gelmiştir. Bir gece serserilerin elinden kurtardığı kızın kör olması onun için bir teselli kaynağı olmuştur. Kör kız Hülya’yı kendi yanına alır, zamanla ikisi arasında büyük bir aşk başlıyacak, hatta Hülya’yı ameliyata bile razı edecektir.


Doktor Erol’un yaptığı ameliyat başarılı geçer, ama Hülya gördüğünü belli etmez. Cüneyt’i estetik ameliyat için yurt dışına gitmeye razı eder. Ve olaylar gelişerek devamla tatlı sona ulaşılır.