Powered By Blogger

5 Ocak 2018 Cuma

CEMİLE/YALANCI (1968)

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Ayşe Saşa
Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı
Yapım: Saner Film / Hulki Saner

Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Cemile), Murat Soydan (Murat), Ferit Şevki (Osman), Çolpan İlhan )Azize), Reha Yurdakul (Rafet), Ali Seyhan (Kumarbaz), Faik Coşkun (meyhaneci), Süheyl Eğriboz (fedai), Hakkım Kıvanç (fedai), Behçet Nacar, Renan Fosforoğlu, Oktay Yavuz, Aynur Aydan, Ali Demir, Mustafa Yavuz, Yusuf Sezer, Yaşar Güçlü, Muzaffer Mozayik, Haluk Orçun Çocuk Yıldız: Zafer Karakaş

Konu: Osman, kötü bir dünyanın içinde yaşamaktadır. Hileli kumar her türlü pis olayların adamıdır. Bir gün fedailerin karşı koymasına rağmen Rafet""in gazinosunu basar. Bütün emeli oraya sahip olmaktır. Rafet satmak istemeyince silah zoruyla gazinoyu Rafet""ten satın alır. Osman çocukluğunu çok acıklı ve zor şartlar arasında geçirmiştir. Bütün sertliği, zorbalığı ondan kaynaklanmaktadır. Annesinin mezarını ziyarete giden Osman bir buket çiçeği kabrin üzerine bırakırken kendi kendine konuşur ve geçmişe döner.  
Vapurda 9-10 yaşlarında bir çocuk, annesiyle İstanbul""a babasını aramak  üzere gelmektedir. Ne yazık ki babasının aradıkları adreste intihar ettiğini öğrenirler. 

Kimseleri yoktur. Babasının akrabası Azize""yi arayıp bulurlar. Bir pavyonda çalışan Azize, annesine de orada iş bulur. Ve Onları da yanına alır. Osman hep annesinin aşağılandığını görür. Hayat çok zordur. Zayıfın güçlü olması lazımdır. Osman dalavereleri ve kumarı küçücük yaştan iyice öğrenmiştir. Acımasız dünyada bütün bu talihsizliklerin yanı sıra Osman annesini kaybeder. Sevgili annesi, Cemilesi, Prenses Cemile yoktur artık. Üstüne üstlük bir de Osman sakat kalmıştır. Osman sazlardan, eski şarkılardan birini ister, kimse o şarkıyı bilmemektedir. Ama sigara satan genç kız o şarkıyı söyler Genç kıza adını soran Osman, Cemile cevabını alınca çok duygulanır. Osman Cemile’yi evine getirir. Orada beraber yaşadığı Murat ve annesine tanıştırır. Osman onu halka Prenses Cemile diye takdim edecektir. Cemile bir gün Murat’la dertleşirken ona aşkını itiraf eder. Cemile gazinoda ilk gecesinde seyirciye ,ben Prenses değilim, fakir bir şarkıcı kızım, diye açıklama yapar ve kendisini Osman’ın yeniden var ettiğini itiraf ederek ona teşekkür eder. Osman, Cemile’ye bir yüzük hediye eder, Eve gelir gelmez kendisini büyüten analığına Cemile’yi sevdiğini ve onunla evlenmek istediğini söyler. Çiçekçi de Murat""la karşılaşan Osman, ona Cemile ile evleneceğini ve göndereceği çiçeğe kartı Murat’ın yazmasını ister. Murat şok olmuştur. Canından çok sevdiği ağabeyine hiçbir şey söyleyemez. Cemile evden kaçar, Murat’ı çağırır, beraber kaçalım diye yalvarır. Murat kabul etmez. Osman bütün yardımcılarına Cemile’yi aratmaktadır. Cemile meydanda yoktur. Fakat Rafet’ten gelen bir telefon Cemile’nin onun gazinosunda işe başlayacağı haberidir. Rafet tedbirini alır. Adamlarına tembih eder. Osman gelince dövülecektir. Fakat Osman gazinoyu basar, Cemile’yi kaçırır. 

Arabada bekleyen Murat’a emanet eder. Sen onu al götür, sakın bırakma. Ben 4-5 gün ortalardan yok olacağım. Murat’ın da dayanma gücü tükenmiştir. Birlikte kaçmaya karar verirler. Cemile Osman’ın intikam alacağına da inanmaktadır. Tam kaçacakları sırada Osman gelir. Cemile onu sevmediğini, ondan nefret ettiğini haykırır. Murat dayanamaz, Sevdiği erkek benim ağabey, der. Cemile ile kaçmaya başlarlar. Osman onları tabancasını ateşleyerek kovalar. Murat vurulmuştur. Ama Jandarmalar yetişmiştir. Cemile ağlamaktadır. Yarası ağır olmayan Murat hastaneye kaldırılır. Osman iyice kendisini içkiye vermiştir. Kumar masalarından kalkmamaktadır. Her şeyini kaybetmiştir. Murat’ın annesi, onu büyüten kadını bulur.

Yalvarıp ikna eder, beraber gazinoya gelirler, herkes ona, hoş geldiniz Osman Bey diye hitap etmektedir. İltifatlar etmektedir. Son zamanlarda itilip kalkılan Osman’ın içi ısınmıştır. Ana oğul bir masaya otururlar. Sahnede Cemile şarkılarına başlamadan evvel Beni yetiştiren, her şeyimi borçlu olduğum, fakir babası Osman Bey diye onu takdim eder."

ÖDÜL:
 6. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (25 Mayıs – 5 Haziran 1969)

► Hülya Koçyiğit "En Başarılı Kadın Oyuncu"
► Ferit Şevki “En İyi Yardımcı Oyuncu”
► Zafer Karakaş, “En İyi Çocuk Oyuncu”

Jüri Üyeleri: İlhan Filmer, Nevzat Pesen, Tarık Buğra, Altan Demirkol, Çetin Şencan, Selçuk Altan, Sadık Şendil, Ali Cemali, Kamuran Kıratlı, Kaya Çakmakçı, Meral Savcı, Işık Aras, Nüvit Kodallı, Melih Başar, Melih Üstüngör, Erdoğan Bağlum 



CEHENNEMDE BOŞ YER YOK (1968)



Yönetmen: Yavuz Figenli
Senaryo: Ali Fuat Kalkan
Operatör: Rafet Şiriner
Yapım: Şafak Film / Alaettin Perveroğlu

Oyuncular: Eşrref Kolçak, Nil Kutval, Turgut Özatay, Sami Tunç, Hakkı Kıvanç, İsmet Erten, Cafer Kaya

Konu: Bir kamyon şoförünün öyküsü.

CASUS KIRAN (1968)

Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo Çetin İnanç
Foto Direktörü Rafet Şiriner
Yapım: Atadeniz Film/Yılmaz Atadeniz

Sesleri Alan: Marko Buduris, Negatif Montaj: Oral Özütürk, Ses Montaj: Mahmut Eskici, Senkron: Cevat Sezer, Laboratuar Şefi: Cemil Orhon, Asistan: Bayram Güzel, Prodüksiyon Amiri: Nevzat Altındal, Set Amiri: Nizam Ergüden, Reji Asistanı: Çetin İnanç, Operatör Ferhat Bakır, (Yıldız Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir)

Oyuncular: Sevda Ferdağ, İrfan Atasoy, Yıldınm Gencer, Suzan Avcı, Reha Yurdakul, Erol Günaydın, Cahiı lrgat, Faruk Panter, Hüseyin Zan, Seyyal Taner, Gülgün Erdem, Haydar Karaer, Mehmet Büyükgüngör, Zeki Sezer, Ümit Kader, Mete Mert, Feridun Çakar, Motorsiklet Akrobıotları: Mayk Murat, Gogo Kemal,

Konu: Casus Kıran (İrfan Atasoy), hem sevgilisi hem de yardımcısı lan Sevda (Sevda Ferdağ) ve can dostları Bıdık (Erol Günaydın) ile birlikte İstanbul'daki uluslararası bir çeteyle savaşa girişir Maskeli adı verilen bir reisin yönettiği çete; bir yandan Beyrut, Şam gibi ülkelerde faaliyet gösterirken, diğer yandan İstanbul'da gizli teşkilatın işlerine karışır ve bu arada İngiliz asıllı bir kimya profesörünü kaçırır. Casus Kıran ve sevgilisi Sevda, profesörü kurtararak yetkililere teslim ederler. Sevda'nın babası, polis teşkilatında görev yapan Cahit Bey'dir (Cahit Irgat). Casus Kıran kendisine yardım ettiği halde onu hiç tanımaz. Hatta kızının Casus Kıran'ın sevgilisi ve en yakın arkadaşı olduğundan bile haberi yoktur. Her zaman kötülere karşı olup iyilerin yanında yer alan Casus Kıran, pelerinli siyah giysileri ve motoruyla uluslararası casus şebekesine aman vermez, onları yakalayarak adalete teslim eder.


 

CAN PAZARI / ÖLECEKSİN (1968)

Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Nejat Okçugil
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu

Oyuncular: Yılmaz Güney, Nil Kutval, Hayati Hamzaoğlu, Funda Postacı, Kayhan Yıldızoğlu, Osman Alyanak, Necabettin Yal, Kudret Şandra, Sadri Karan, Mustafa Dağhan

KONU: Taşralı bir genç olan İlyas (Yılmaz Güney), Bingöl’den yola çıkıp İstanbul'a gelir. Bir otele yerleşir. Müsellim (Hayati Hamzaoğlu) adlı bir adamı aramaktadır. Müsellim, İlyas'ın kan davalısıdır. Yıllarca süren bu kan davası yüzünden, birbirine düşman iki aile büyük kayıplar vermiştir. Şimdi ölüm sırası Müsellim'dedir. İçi kin dolu olan İlyas, bu koca şehirde onu nasıl ve nerede bulacaktır?  İstanbul'da kanlısının izini süren İlyas, bir balıkçıdan Müsellim'in bir boya fabrikasında çalıştığını öğrenir. Ancak balıkçı, daha önce davranarak durumu Müsellim'e haber verir. Paniğe kapılan Müsellim, fabrikadaki hesabını kesip kayıplara karışır. İlyas geç kalmıştır. Boya fabrikasına gidip sekreter kızdan (Nil Kutval) kanlısının fabrikayla ilişkisini kestiğini öğrenir, ama inanmaz... Bir akşam fabrika çıkışında kızı bekler. İçi rahat değildir. Ne var ki aldığı cevap yine aynıdır. Korku içinde yaşayan Müsellim, İlyas'tan kurtulmanın yollarını arar. Onun kaldığı oteli bulup pusuya yatacaktır. İlyas, sekreter kızla bir parkta buluşur. Müsellim'i neden aradığını anlatır. Birlikte otele doğru yürürler. İlyas, kızdan ayrılıp otele gireceği sırada, Müsellim gizlendiği yerden çıkıp silahını ateşler. Genç adam yere yıkılır, Müsellim kaçar. Silah sesleri üzerine kız dönüp gelir. İlyas'ı yaralı olarak evine götürür. Kurşunu çıkarıp onu tedavi eder. Bir süre sonra da İlyas'ı sevdiğini hisseder. Gönlünü ilyas'a kaptıran genç kız, artık bu kan davasından vazgeçmesini ister. Birlikte korkusuz ve mutlu bir hayata geçmeleri için önerilerde bulunur. İlyas, önceleri direnirse de sevdiği kızın baskılan karşısında son kararını verir. Sevgilisinin uyarılarıyla yanlış bir yolda olduğunu anlayıp silahındaki tüm kurşunları çıkarır. Artık öldürmekten vazgeçmiştir. Yeni bir hayata başlamaya hazırlanan İlyas, evden çıktıktan sonra sokağın başında birden Müsellim'le karşılaşır. Müsellim'in elinde silahı vardır. İlyas'ın üzerine gelir. İlyas, "Dur ateş etme, yemin ederim ki seni öldürmeyeceğim," deyip düşmanını durdurmaya çalışır. Müsellim, "Hayır, sana inanmıyorum," der ve silahını ateşler. Boğuşurlar. İlyas, Müsellim'in elinden silahını alır. Bu kez Müsellim, öldürmemesi için yalvarmaktadır. Ancak İlyas, "Bu defa ben sana inanmıyorum," deyip silahındaki tüm kurşunları düşmanının üzerine boşaltır. Müsellim son nefesini verirken, İlyas da aldığı kurşun yaraları sonucu ölür. (Agah Özgüç, “Bütün Filml eriyle Yılmaz Güney” syf, 222)