Powered By Blogger

6 Ocak 2018 Cumartesi

KAHVECi GÜZELİ (1968)

Yönetmen: Muzaffer Arslan
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü: Necati İltaç
Yapım: Sine Film / Muzaffer Arslan

Montaj: ve Reji Asistanı: Kenan Davutoğlu, Negatif Montaj: Ali Berkan, Müzik: Turgut Dalar, Işık Direktörü: Kenan Eryılmaz, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Yüksel Tanık, Set Amiri: Avni Turan, Set: Hacı Fidan, Kamera Asistanı: Kâzım Çakırman, Teknik Elemanlar: Recai Karakaş, Tanas Petridis, Osman Bilen, Nevzat Dişiaçık, Şarkılar: Kamuran Akkor, Orkestra: Vasfi Uçaroğlu ve arkadaşları,

Oyuncular: Türkân Şoray (Nermin), Murat Soydan (Ayhan Alp), Yusuf Sezgin (Ekrem), Pervin Par (Yıldız hemşire), Muzaffer Tema (Selim), Cevat Kurtuluş (Herr Rudolf), Nedret Güvenç (Fatma), Ayfer Feray (Belma), Feridun Çölgeçen (Osman), Natuk Baytan (Sir Harold), Kayhan Yıldızoğlu (Mösyö Şarl), Kadri ögelman (Doktor), Muammer Gözalan (Doktor), Selahattin İçsel (nikah memuru), Hüseyin Kutman (yazı işleri md), Zeki sezer (gazete görevlisi), Şükran Soner (sekreter), Talia Saltı (hizmetçi), Seyfi havaeri, Küçük Yıldız: Nihal Kaplangı (Gül),

Konu: Henry Mancini’nin ‘Charade’ (1963) için yaptığı ‘The Drip-Dry Waltz’ melodisi.. Tarabya Oteli’nde saray giysisiyle konuklara kahve veren Nermin ve ona hayran, Fransız, İngiliz, Alman üç şirin turist..
Mösyö Şarl ; “Teşekkür ederim Matmazel. Bu kahvede inanın ki zehir olsa içerdim.” Nermin ; “Zehir içerseniz, kızlar iltifatları kimden duyarlar.” Herr Rudolf ; “Ne zaman siz kahve yapıyor ben çok içiyor sonra da ölmek.” Nermin ; “Öyleyse ben kahve yapmayayım Herr Rudolf; “O zaman da ölmek var, yapmıyor için.” Nermin ; “Ne yapayım Herr Rudolf, siz ölmeye karar vermişsiniz artık.” Sör Harold ; “Sizinle baş başa bir kahve ne zaman içebilirizdir?” Nermin ; “Annemle babam kahve içmeme izin verdikleri zaman.”

Karısı Fatma ve kızı Nermin ile çok mutlu bir yaşantısı olan Selim Bey, çocukluk arkadaşı Osman Bey’in Tarabya Oteli'nde müdürlük yapıyor.

Ailesinden gizlediği kalp sorunları için "Gereken dikkati göstermiyorsun kendine" diyen doktoru ile konuşurken onu daha yakından tanıyoruz; "Merak etme doktor. Kızımı evlendirmeden, torunumu kucaklamadan ölmeye niyetim yok.” Arzusu gerçekleşemeden, torununun doğumu sırasında ölecektir. Otelciliğin her bölümünü öğrenmek isteyen genç kız, şimdi de, müşterilere Türk Kahvesi sunuyor. Adı 'Kahveci Güzeli'ne çıkmış. İlgi odağı olmasına karşın o ‘belki çok uzun zaman sonra belki yarın karşılaşacağı masal prensini bekliyor’. Hemen o günlerde, bir konuğa "Kahveniz efendim" dediğinde Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Ayhan Alp'le göz göze gelir. Ekrem'in, çırpınarak, yıllardır yapamadığını Ayhan'ın bir bakışı yapar. "Herr Rudolf'u kahve içmek için Gazete'ye çağırmıştım. O da buraya gelmem için ısrar etti. 'Başka yerde kahve içmem' dedi. (Genç kızın gözlerinin ta içine bakarak) Haklıymış. Hem de çok haklı. İnsanı ilk anda saran, büyüleyen bir güzelliğiniz var Nermin hanım. Yıllarca aranan fakat görmeden izah edilemeyen bir güzellik.. Bilmem neden, sanki aramızda konuşulacak bir şey varmış gibi geldi..”
"Kimsesizim.. Önce Darüşşafaka'ya sonra da üniversiteye girdim. Gazeteci oldum.. Ve size rastladım.. Sonunda anladım ki siz, kendimi bildim bileli beklediğim, yolunu gözlediğim sevgiliydiniz."

Nedense, siyah beyaz filmlerin ilk dakikalarındaki mutluluk hep kısa sürer. Onlar (ve biz), içmeden sarhoş gibiyken, bir gün Yazı İşleri Müdürü, Atatürk ve Yunus Nadi'nin aydınlattığı odasında şöyle diyor "Sana gene yol göründü Ayhan.. Vietnam'a gidiyorsun." Vietnam.. ‘

Bir ay sürmesi planlanan görevi uzar. Yakınında patlayan bir bomba ile yaralanır ve öldü zannedilir. Ancak gözleri görmez bir halde esir düşmüştür. Bir çocuk beklediğini öğrenen Nermin, bu mutluluğu yaşayamadan, ölüm haberi ile kendisini öldürmeye kalkar. Annesi hastanede şöyle konuşuyor "Babanla bir çare bulduk yavrum.. Bir müddet çiftliğimize gideceğiz.. Çocuğun doğuncaya kadar orda kalacağız.. Sonra 'benim' çocuğumla döneceğiz. Doğuracak kadar gencim. Kimse sırrımızı bilmeyecek."

Aylar sonra çiftlikten, Nermin'in 'kardeşi' Gül'le beraber ama Selim Beysiz (ikinci krizi atlatamamış) dönerler.

Ayhan'ın ve babasının acısıyla geçen dört yıl. Üstelik, kızına ablası gibi davranmak zorunda. Bir gün oynarken yaralanan Gül'ü hastaneye götürdüklerinde doktor "Yarası hafif ama yalnızca annesi (yanına) girebilir" diyor. O güne kadar susan Nermin her şeyi Osman Beylere anlatır. Ailesinin duraklamasına karşın, Ekrem evlenme isteğini tekrarlıyor. Tam da o günlerde, öldü zannedilen Ayhan İstanbul'a döner.

Ancak, Nermin'e ‘kör hayatının karanlığı ile gölge olmaktansa, bir süre sonra unutulacak kalpsiz bir adam rolü oynamayı tercih eder'. Gazete'nin, bakımı için görevlendirdiği Yıldız hemşireyi nişanlısı olarak tanıtıyor ; "Erkekler ne yazık ki, kadınlar kadar sadık ve sabırlı değiller.. Ölmeyen aşklar yalnızca romanlarda olur Nermin Hanım."

Çaresiz, Ekrem'le evlenmeyi kabullenir. Nikâh masasında, Ekrem’in sözleri ; "İmzayı atmadan önce hayatım boyu bana arkadaşlık edecek eşime bir şey sormak istiyorum ; Ayhan'ın savaştan kör olarak döndüğünü biliyor musun?.. Şu anda dışarıda bahçede olduğunu da biliyor musun?.. Yanılmıyorsam şu defteri imzalamaktansa ona koşmayı tercih edersin."

Ayhan ve Gül'e sarılmış haldeyken Nermin'in sözleri "Benim mutluluğum sensin. Ben seni seviyorum. Her şeyinle.. Ne olur ben de sana göz olayım, ışık olayım.." (Murat Çelenligil – www.sinematurk.com) 

 

KAFKAS ŞEYTANI “Aslan Bey” (1968)

Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Yalınkılıç
Kamera Kaya Ererez, Mükremin Şumlu
Yapım: Objektif Film / Yavuz Yalınkılıç

Müzik: Cuma Pamuk, Türküler: Erden Ener, Laboratuar Şefi: Hikmet Kuyucu, Laboratuar: Hayati Akbulut, Özkan Sevinç, Abdurrahman Tepetam, Montaj Senkron: Osman Koşkan, Aleko Aleksandır, Negatif Montaj: Hüsam Üren, Sesleri Alan: Marko Buduris, Dublaj Rejisörü: Abdurrahman Palay, (Özen Film renkli film stüdyosu’nda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Yılmaz Güney, Seyyal Taner, Erol Taş, Nuran Aksoy, Remzi Cöntürk, Sami Tunç, Zeki Tüney, Sema Yaprak, Şerife Yaprak, Ali Seyhan, Erol Yeşilyaprak, Yaşar Şener, Süheyl Eğriboz, Sırrı Elitaş, Kerem Menoğlu, Hakkı Haktan

Konu: 1875 yılında Kafkasya'da geçer. Bu bölgede yaşayan Türkler zor durumdadır. Bölgeye egemen olan Rus orduları,Türk köylerini basar, yoksul köylülerden zorla vergi toplarlar. Vergilerini veremeyen köylüleri, kadınları masum çocukları acımasızca kurşuna dizerler. Yine bir baskın sırasında Türk beylerinden Hamza, küçük oğlu Aslan'ı kahyasına teslim eder. Askerler Hamza'yı öldürürler.

Aradan yıllar geçer. Kahyanın büyütüp yetiştirdiği Aslan (Yılmaz Güney) delikanlı olmuştur. Kahya, babasının atını ve kılıcını ona teslim eder. Bundan böyle düşman askerlerine karşı savaşacaktır . Yüzünü mendille maskeleyen Aslan Bey'in ünü tüm çevreye yayılmıştır. Büyük kayıplar verdikten sonra kurtarıcılarına kavuşan Türkler silahlanırlar. Askerlerini bozguna uğratan Rus generali İlyuşin (Erol Taş), emir verir. Aslan Bey her kimse yakalanıp öldürecektir.

Aslan Bey ve üç arkadaşı, yollarının üzerinde rastladıkları bir Rus teğmenini çevirirler. Adı Vladimir olan genç teğmen, yeni mezun olmuştur. Görevli olarak Rusya'dan gönderilmiştir. Aslan Bey, Vladimir'in elbiselerini giyip Rus askeri kimliğiyle general İlyuşin'in konağına gider .Konak yabancı değildir. Aslan Bey'in çocukluk yılları, bu konak ve çevresinde geçmiştir.Aslan Bey; generalle tanıştırılır. Rus subayı kimliğiyle salakça hareketler yaparak kendine aptal süsü verir. Kimse ondan şüphelenmez. Türk köylerine yapılacak baskınların haberlerini alıp, anında harekete geçer. Gizlice ortadan kaybolup Aslan Bey giysileriyle düşman askerlerine saldırır ve Türkleri korur. Baskınları önler. Sonra da sessizce düşman karargahına döner. General İlyuşin, yatağına girmeyen Türk kızlarını vahşice öldüren zalim bir askerdir. Sapık eğilimlidir. Öldürdüğü kızların cesetleriyle sevişerek kendini tatmin eden bir ölü sevicidir. İlyuşin, Rus askeri zannettiği Aslan Bey'e özel bir görev verir. Rusya'dan gelecek kızı İlonka'yı (Nuran Aksoy), tren istasyonunda karşılayıp karargaha getirecektir. Kızı, muhafızlarla birlikte karşılayıp babasına teslim eder.

Bir baskın sırasında Türkleri kurşuna dizilmekten kurtaran Aslan Bey, karargaha omzundan yaralı olarak döndüğünde, General İlyuşin aldatıldığını anlar. Aslan Bey kıskıvrak yakalanır. Ertesi gün kurşuna dizilecektir. İlonka, engel olmaya çalışır. Babasına, Aslan Bey'i sevdiğini söyler. Bu beklenmedik itiraf karşısında general kudurur. Kızına işkence yapar.

Aslan Bey'in esir düştüğü haberi Türk köylerine yayılır. Köylüler toplanır. Özellikle de köy kadınları ve kızlar topluca, generalin şerefine verilen ziyafete katılırlar. Düşman askerlerini sarhoş edip idam mangasının silahlarındaki kurşunları değiştirirler. Aslan Bey kurtulur. Silahlanan köylüler karargahı basarlar. Aslan Bey ile general İlyuşin konağın içinde karşı karşıyadırlar. Silahlar çekilir. Generalin silahından çıkan kurşunlardan biri, onları merdiven başında izleyen İlonka'ya isabet eder. Kız düşüp ölür. Aslan Bey, tüm kurşunları zalim generalin vücuduna sıkar. Köylüler karargahı teslim alır. Aslan Bey, atına atlayıp gider.4

KAFKAS KARTALI (1968)



Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Eser ve Senaryo: Sevda Sezer
Foto Direktörü: Gani Turanlı,
Yapım: And Film /Turgut N. Demirağ

Reji Asistanları: Çetin İnanç, Celal Ersöz, Kamera Asistanları: Ender Turgut, Nuri K. Tüzüner, Prodüksiyon: Orhan Çağman, Hamdi Delibalta, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Yardımcısı: Ömer Ekmekçi, Renkli Laboratuar: Brüksel/Belçika, (And Film Stüdyosunda çekilmiş ve Süperfon stüdyosunda seslendirilmiştir )

Oyuncular: Fikret Hakan, Fatma Girik, Esen Püsküllü, Turgut Özatay, Yıldırım Gencer, Reha Yurdakul, Sami Hazinses, Doğan Dolay, Gülten Ceylan, Yavuz Karakaş, Leman Öztürk, Yusuf Çağatay, Nermin Özses

Konu: Çarlık Rusya'sında Şeyh Şamil (R.Yurdakul) önderliğindeki Kafkasya Türkleri bağımsızlık mücadelesi vermektedir. Ruslar hiç yoktan Türk köylerine saldırarak Şeyh Şamil'i bulmaya çalışmaktadır. Halka işkence yapan Ruslar'a daha fazla dayanamaayan Şeyh Şamil teslim olur. General Boris ivanoviç (T.Özatay) Şeyh Şamil yakalandı diye sevinirken Kafkas Kartalı adıyla ortaya çıkan maskeli bir kahramandan dolayı yeniden rahatsız olmaya başlar. Kafkas Kartalı aslında Rus sarayından prens Grisko'dur. (F.Hakan) Onun babası da bir Türk'tür.

Çocukluğundan beri sarayda olduğu için herkesin güvenini kazanmıştır. Gerçek adı Galip'tir. Saraya Moskova'dan gelen leydi Bianca'ya (F.Giirik) aşık olmuştur. Boris'in kızı Olga'da (E.Püsküııü) Murat (D.Dolay) adlı bir Türk gencine aşık olmuştur. Bianca ve Olga prens Grisko'nun aslında Galip olduğunu anlamışlardır. General Boris ve adamları Kafkas Kartalı ile uğraşırken Şeyh Şamil'i ellerinderı kaçırırlar. Kafkas Kartalı'nın prens Grisko olduğunu başka bir prens olan Orlaf (Y.Gencer) ortaya çıkarır. Bu arada Bianca'yı kullanarak onu yakalar. General Boris buna sevinmiştir ama o hala Şeyh Şamil'in peşindedir. Prens Orlof ise Galip'in Moskova'ya gönderilmesini ve Çar önünde cezalandırılmasını istemektedir. Fakat Bianca buna izin vermeyecek ve Galip'in kaçmasını sağlayacaktır. “Burçak Evren, “İki Ün’lü Kadın Fatma Girik”

► Filmin TV'de gösterilen kopyasmm Jeneriğinde eserin ve senaryonun yazarı olarak Sevda Sezer gösterilmektedir. Ancak yönetmen Yılmaz Atadeniz, senaryo ve eserin Sevda Sezer ile ilgisi olmadığını belirtmektedir. Film Kafkasya’da geçen bir avantür filmdir ve konu olarak bir Zorro uyarlamasıdır. Kendisini pısırık gösteren bir çarlık ordusu subayı aslında Rus işgaline karşı çalışanbiridir ve gözlerini kapatan bir maske ile ve tek başına çarlık kuvvetlerine kök söktürürken, Rus başarır. “Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” syf, 183”

KADIN SEVERSE (1968)



Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo : Safa Önal “Esat Mahmut Karakurt’un 1939 yılında yazdığı aynı isimli romanından uyarlama”,
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı
Yapım: Duygu Film / Ülkü Erakalın

Yönetmen: Ülkü Erakalın, Reji Asistanı: Zühal Durumeriç, Kamera Asistanı: Fikret Füruzan, Montgaj-Senkron: İsmail Kalkan, Ar Direktör: Stavro Yuannidis, Set Amiri: Basri Büyükcan, Prodüksüyon Amiri: İbrahim Seven, Işık Direktörü: Fehmi Eryılmaz (E-DE-KA Işık servisi), Renk uzmanları: Turgut Ören, Zihniye Ören, Set Elemanları: Yılmaz Angün, Sadi kanat, Ahmet, Seslendiren: Nevzat Pesen, (Saner Film Laboratuarında hazırlanmış, Süper Fon Film Stüdyosunda seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Türkan Şoray, Ekrem Bora, Mine Mutlu, Meral Sayın, Mine Soley, Şaziye Moral, Muzaffer Yenen, Sabahat Işık, Misafir Aktör: Cenk Er

► " Ölürken de yalnız seni düşünüyorum Ferit! Şimdi Sedef adasındayım. Hani seninle burada buluştuğumuz geceler, bana, denizin üzerinde parıldayan ayın ışıklarını göstererek, bütün bu yollar sonsuzluğa gider derdin. İşte bu sonsuzluğa giden yolların üzerindeyim ben! (Romanın arka kapağında yer alan açıklama)