Yönetmen: Mehmet Aslan
Senaryo: Yılmaz Güney
Kamera: Cengiz Batuhan
Yapım: Özleyiş Film / Nami
Dilbaz
Oyuncular:
Yılmaz Güney, Hayati Hamzaoğlu, Nükhet
Egeli, Nil Armay, Osman Alyanak, İsmet Erten, Elif Esen, Hüseyin Zan, Hakkı
Kıvanç, Sırrı Elitaş, İhsan Gedik
Konu: Ünlü bir kasa hırsızı olan Yılmaz
(Yılmaz Güney), cezasını bitirdikten sonra şartlı olarak hapisten çıkar. Bundan
sonraki günlerini bir sürgün olarak Kayseri yöresinde geçirecektir. Genç kasa
hırsızı, Kayseri'de bağlı olduğu karakola, sürgündeki varlığını kanıtlamak için
her gün imza atıp yoklamasını yaptırır. Sabıkalı genci, sürgündeki disiplinli
yaşamı bir hayli değiştirip uslandırmıştır. Onu yasa gereği dikkatle
izleyenlerden biri de karakoldaki komiserdir. Komiser, genç adamı Kayseri'ye
ilk geldiği gün sevmiş ve suskun kişiliğinin etkisinde kalmıştır.
Sürgündeki
delikanlı, o yörede gördüğü bir kıza (Nükhet Egeli) âşık olur. Kayserispor
antrenörünün kızıdır bu. Aşıklar sık sık buluşup gizlice dolaşırlar. Yılmaz,
kızı babasından istemeyi düşlemektedir. Böyle bir girişimde bulunması için de
kızım babasının mutlu bir gününü yakalaması gerekmektedir. Aşık delikanlı,
Kayserispor'un şampiyonluk maçını kazanacağı günü sabırsızlıkla bekler.
Bu sırada
Kayseri'ye birtakım karanlık yüzlü adamlar gelir. Bu kişiler, onun yıllarca
tanıdığı soyguncu arkadaşlarıdır. Eski kasa hırsızı her şeye bir sünger
çektiğinden adamlara yüz vermez. Soyguncuların amacı, Yılmaz'ı ele geçirip
Kayseri'deki büyük bir fabrikanın kasasını açtırmaktır. Yılmaz teklifi kabul
etmez. Güzel bir kadını yem olarak kullanıp, yatağına gönderirlerse de sonuç değişmez.
Yılmaz artık o eski günlere dönme niyetinde değildir.
Soyguncu arkadaşları bu kez
de kaba kuvvete başvurup Yılmaz'ın sevdiği kızı kaçırırlar. Bir kitapçı
dükkânından telefon ettiklerinde olay ortaya çıkar. Genç adam, telefonda genç
kızın sesini duyunca paniğe kapılıp kararını verir. Sevdiği kızı kurtarabilmek
için bu soyguna katılmaktan başka seçeneği olmadığını anlar.
Büyük soygun, Kayserispor'un
maçı sırasında gerçekleştirilecektir. Yılmaz fabrikanın kasasını açtıktan
sonra, soyguncular kızı sakladıkları yeri gösterirler. Delikanlı, terk edilmiş
eski, yıkık bir caminin avlusuna girerken, adamlar arabalarına binip kaçarlar.
Kızı avlunun ortasında perişan bir halde bulur. Sevdiği kıza vahşice tecavüz
edilmiştir.
Hiç beklemediği bu olay
karşısında çılgına dönen delikanlı, vakit geçirmeden soyguncuların peşine
düşer. Suçluları teker teker yakalayıp öldürür. Yine de acısı dinmez. Tutuklu
bulunduğu hapishanenin penceresinden, intihar eden sevgilisinin cenazesini
yaşlı gözlerle izlerken, yüreğindeki acısı daha da büyür...”Agah Özgüç, “Bütün
Filmleriyle Yılmaz Güney”