Senaryo ve Yönetmen: Safa
Önal
“Esat Mahmut Karakurt’un aynı isimli romanından ”
Foto Direktörü: Nejat
Okçugil
Müzik: Metin Bükey
Yapım: Er Film / Berker
İnanoğlu
Montaj: Nevzat Dişiaçık, Senkron:
Arif Özalp, Negatif Montaj: Osman Bilen, Laboratuar Şefi: Recai
Karataş, Seslendiren: Tuncer Aydınoğlu, Kamera Asistanı: Tuncay
Ural, Işık: Ender Işık Servisi, Prodüksiyon Amiri: Sadri Karan, Dublajı
Yöneten: Sacide Keskin, Şarkı “Ölünceye Kadar” Beste: Avni Anıl, Söz: İ.
Behlül Pektaş, Teknik Direktör: Samim Utku, (Acar Film Stüdyosu Renkli
Laboratuarlarında hazırlanmıştır).
Oyuncular:
Ayhan Işık (Bedri Nejat), Zuhal Aktan
(Berrin), Arzu Okay (Nesrin), Hayal Sirer (Nimet), Salih Güney (İhsan), Yılmaz
Gruda (Av. Ziya), Feridun Çölgeçen (Feridun Taner), Özen Tutucu (Seniha), Ayfer
Temizsoy, Nevat Okçugil (Nazan), Mahmure Handan (Şaziment), Muammer Gözalan
(Ağır ceza üyesi), Mustafa Yavuz, Faik Coşkun (Meyhaneci), Müşerref Çapın
(Nimet), Özcan Özgür (Doktor), Mehmet Büyükgüngör (Nikah Memuru), Ali Demir
(Polis)
Konu: Faik Coşkun’un pompalı ‘lüx’ lambasıyla
aydınlatılan sahil meyhanesinde yürek sızlatan Keman Taksimi.
Nejat;
“Deniz görünmeli evimizden. Bir de bahçesi olmalı. Geceleri o bahçede kayan bir
yıldıza dileklerimizi fısıldamalıyız. Çocukluğumdan beri çalışarak, hayatla
boğuşarak büyüdüm ben. Hayal kuracak vaktim olmadı. Sadece böyle bir evi, orada
geçecek hayatı özlerdim. Yağmurlu gecelerde tramvay beklerken bu hayalle
ısınırdım. Bunları unuttuğumu sanıyordum. Hayal yaşım geçti sanıyordum.”
Nesrin ;
“Öyle bir evimiz var bizim. Seni oraya götüreceğim. Şehirden uzak. Denize
yakın. Pencerelerde, kapılarda bekleyeceğim seni. Bütün bir günün yorgunluğuyla
geleceksin. O yorgunluğunu da seveceğim. Günlerimiz, gecelerimiz sevgiyle
dolacak. Hizmet edeceğim sana. Yemekte, sahilde, okurken, uyurken hep seni
seyredeceğim .Bedri Nejat. ‘Ceza Hukuku Müderrisi’. Yazarın tüm kahramanları
gibi Avrupa’da, Parlak siyah saçlarının şakaklarını örttüğü .” yerde beyazlar
görünüyor Çok ciddi ve konuşurken kimsenin yüzüne bakmıyor. Kız kardeşi Berrin
ve ev işlerine yardım eden Şaziment Kalfa’dan başka kimsesi yok. Derslerde Ceza
Kanununun 423. maddesini anlatırken esip gürlüyor. Genç kızların ‘en mukaddes
kıymeti’ konusunda çok hassas; “Mendil hırsızı telafisi kabil bir suç
işlemiştir. Fakat öbürünü çalan..”
Sakınılan göze çöp batarmış.
Evlenmek üzere olduğu Nimet’in iki yıl önce böyle bir şey yaşadığını öğrenince
köpürür; “Lekeli bir kadınla evlenemem ben. Bu leke ile kirlenemem.” Berrin ise
Nimet’i affetmesini istiyor.
Nejat ; “Başkasının koynunda
bir sokak kadını gibi yatmış, tabiatın ancak kocaya bahşettiği en büyük kıymeti
yabancı birine teslim etmiş. Nasıl affederim?”
Berrin ; “Onun karşısına
hırsız gibi çıkan, tertemiz bir kızı yalanlarıyla mahveden erkek namussuz
olmuyor da niçin zavallı kadınlara atılıyor bu kapkara leke?”
Nejat ; “Erkeğin, feda
edilecek böyle üstün bir manevi değeri yoktur..”
Kardeşinin de aynı durumda,
dahası Mühendis İhsan’dan iki aylık hamile olduğunu bir bilse. Delikanlı
“Şirketin bir fabrika projesi için Avrupa’ya” gitmek(!) zorundaymış.
Nejat, aylar sonra o güzel
deniz kenarında Nesrin’le beraber olduktan sonra “Böyle bir şey benim için en
büyük ahlaksızlıktı. Böyle bir kadınla erkeğin düşmanıydım. Nimet’i
affedebiliyorum şimdi. Bir genç kız bir an için kendinden geçebilirmiş. O kızın
en yüce değerini alan erkek de bir haydut olmayabilirmiş” diyecektir.
Ama bu
arada Nimet canına kıymış. ‘Müderris’ perişan. Savcı arkadaşı Ziya toparlanması
için onu Yalova, Termal’deki Büyük Otel’e (romanda Büyükada’daki Marmara
Oteli’ne) götürür. Tüm bu olanlardan sonra kadınlara karşı daha da mesafeli.
Sarışın afet Seniha’nın ilgisinden söz eden arkadaşına “Kadın lafı açma bana”
demişti. Ama kaderin önüne geçilmiyor.
Nesrin..Deri tüccarı merhum
İsmail Bey’in kızı (Sf. 57). Romanın sonundaki mahkemede ise babasının adı
Cavit olur (Sf. 208). 19 yaşında. ‘Orta tahsilini’, (romanı Esat Mahmut yazdığı
için) kaçınılmaz bir şekilde Paris’te yapmış. Orman yolunda karşılaşırlar. Nejat
hiç yüz vermiyor ama bu güzel kıza fazla direnemeyeceğini anlayabiliyoruz.
‘Nejat ‘hiçbir şeye yeniden
başlamayacak kadar isteksiz’ ama Ziya başka türlü düşünüyor; “Bir gün bir
başkasında aşkı da mutluluğu da bulacaksın nasıl olsa. Bu kız niçin Nesrin
olmasın?”
Asıl kıyamet, Berrin, İhsan’ın Nesrin’le evlenmek üzere olduğunu
anladığında kopuyor. Genç kız kaçarken bir kamyonun altında kalır. (Roman çok
farklı. O gururlu ağabeyin fellik fellik kürtaj yapacak doktor araması çok
ilginçti.) Sonrasında Nejat’ın hukuk falan düşünecek hali yok. İhsan’ı öldürür.
450. maddenin 4. fıkrası gereği ipe gidecekken Nesrin’in mahkemedeki
konuşmasından sonra 7 yıl için İmralı’ya gönderilir. (Romanda ise açıklamada
bulunan Bülent ve ceza 7 buçuk yıl.) (Murat Çelenligil – sinematürk veri
tabanı)
FİLMİ İZLE