Yönetmen: O. Nuri Ergün
Senaryo: Vecdi Uygun
Kameraman Ali Yaver
Yapım: Erbil Film Berker İnanoğlu
Montaj: Özdemir Arıtan, Prodüksiyon
Müdürü: Fehmi Tengiz, Reji Asistanı: Yunus Yılmaz, Kamera
Asistanı: Umur Uğur, Işık Şefi: Aydın Yurteri, Ender Işık Servisi), Seslendiren:
Tuncer Aydınoğlu, Stüdyo Elemanları: Nevzat Dişiaçık, Arif Özalp,
Osman Bilen, Adnan Açıklalın, Recai Karataş, Altan Sertesen, Sadettin Özmutlu,
Bedirhan Koç,
Oyuncular:
Ayhan Işık (Vedat),
Piraye Uzun (Semra), Kuzey Vargın (Ferit), Turgut Özatay (Salih), Feridun
Çölgeçen (Orhan), Yaşar Güçlü (Bekir), Leman Akçatepe (Vedat’ın annesi), Al
Ekdal (Cahit), Nevin Nuray (Yıldız), Hasan Ceylan (Davut), Asım Nipton
(Vedat’ın babası), Semra Sine (Nevin), Necip Tekçe, Cevdet Balıkçı (Davut’un
adamı), Necip Tekçe (Necip), Mustafa Yavuz (Selim), Haydar Karaer (Komiser),
Zeki Sezer (Doktor), Yaşar Güçlü,
,
Konu: “Kaşıyacak tırnak vermeyeceğiz
bunlara.” Vedat karşı çete için böylesine kesin konuşmuştu. Ama iki kardeşini
ve babasını kaybettiği gibi kendi paçasını zor kurtarıyor… Siyah beyaz filmde
bile rengârenk Beyoğlu ve kapkara çıkar çatışması. Bekir, şarkıcı Yıldız’ı
almaya gelmiş. Kennedy Otel’e gidecekler. Salih “Sen olduğun için sesim
çıkmıyor. Başkasıyla bu işi yapmaya kalksa müsaade etmezdim” diyor. (Bekir’in
mahcup kırıtması görülmeye değer.) Demek bu işler ‘patron müsaadesi’ ile. Meğer
genç kızı ‘yem’ olarak kullanırmış. İş anlaşılınca onu Adana’ya ‘postalıyor’…
Basireti mi bağlandı nedir, Vedat zavallı Bekir’i tek başına hem de sabahın
dördünde Salih’le konuşmaya gönderir. Yaşar Güçlü boğulurken, çoğu filminde
yaptığı gibi soyadına uygun dişlerini gösteriyor. Kareli ceketi o zamanın
modası… Turgut Özatay ve Hasan Ceylan nasıl her zaman böylesine inandırıcı olabiliyorlar…
Semra. “Gözleri hayat, neşe dolu. Siması çocuksu. İçten.” Vedat için evden
ayrılmış. Teyzesi ile kalıyor. Ama sonra bu konunun ne olduğu belli değil.
Piraye Uzun sanki rolünü pek sevmemiş. Filmin sonunda, kimbilir kaç yıl hapis
yatacak olan kahramanımıza “Unutmayacağım, ölünceye kadar bekleyeceğim” diyor.
Ama Yönetmen’in ‘tamam’ uyarısını bile ‘bekleyemiyor’. Sevdiğini götüren
polislerle ve Vedat’ın gözü yaşlı annesine sarılmış olarak biraz yürüdükten
sonra geri dönüp onlardan uzaklaşır. Kamera da ne yapsın objektifi ağacın
dallarına çeviriyor… Filmde kurşun ve sigara nedeniyle dumansız sahne yok gibi.
Vedat ve Cahit 7’şer; Davut 6; Ferit, Orhan, Bekir, Polis Müdürü, Davut’un
adamı Rıfat, Vedat’ın üç adamı birer sigara tüttürüyorlar. Ayrıca Salih 4
sigara iki pipo; Arap İhsan bir nargile içiyor. Çetenin biri tütünü bırakıp
biraz beklese, belki rakipleri kurşuna gerek olmadan hastalıktan gidecek. Semra
ile konuşan Komiser’in sigarasında devamlılık yok. Mermi yönünden herkes çok
cömert. Kimse 1–2 kurşunla yetinmiyor. En az 5 veya 10. Ferit öldürülürken
rekor kırılır; 17. Hele Davut Ağa’nın çetesiyle hesaplaşırken 33 kurşun. Bu
sırada Vedat “Tek başıma geldim” diyerek kuyruğu dik tutmaya çalışıyor. Oysa
adamlarından geriye pek kimse kalmamıştı zaten… Kan gövdeyi götürürken Komiser,
Vedat’ın annesine “Üzülmeyin, sakin olun. Gereken tedbir alındı. Kan
dökülmeyecek” demişti. Fakat sonrasında 6 kişi daha ölüyor… Johnny Harris’in
‘Movements’ (1970) albümündeki ‘Light my Fire’ (1967) (Robby Krieger) 8 sahnede
kullanılmış. Orijinali ‘The Doors’un olan bu eser Shirley Bassey ve Jose
Feliciano’nun yorumuyla da çok sevilmişti… Filmin ilk gösterimi Zerrin Zeren’in
‘Yazık Sana’ (Ülkü Aker) şarkısı ile aynı yılda; 1972… Ferit, Necip’i
öldürecek. Tabancası susturuculu ama seslendirirken normal patlama sesi
verilmiş… Cahit’in, Nevin’e ateş ettiği sırada ilginç bir durum var. Karısı
odanın soluna kaçarken o odanın sağına ateş ediyor… Doktor rolündeki Zeki
Sezer’in sesi iki tane… Afif Yesari, Celal’i ve Arap İhsan’ı oynuyor…
Abdurrahman Palay, Vedat ve Selim’i; Nevin Akkaya, Semra’yı; Pekcan Koşar,
Cahit’i; Zafer Önen, Bekir’i; Haldun Ergüvenç, Doktor ve Celal’i; Fuat İşhan,
Salih’i seslendirmiş… Vedat “Girdim bir kere bu amansız mücadeleye. Bırakırsam,
dönersem korkak derler. İki paralık olur itibarım” havalarında. Semra ise
bambaşka şeyler söylüyor; “Kim ne derse desin. Kanun kaçağı olmak mıdır itibar?
Ölümle burun buruna gelmek, her an tehlikede yaşamak mıdır?” (Yazan: Murat
Çelenligil – sinematürk internet veri tabanı)