Araştıran ve Derleyen: Yalçın ÖZGÜL 2024 Şubat ayı sonuna kadar Blog'a aktarılan film sayısı 7642 adet olmuştur. Film aktarımı devam ediyor.
21 Şubat 2018 Çarşamba
TATLI DİLLİM (1972)
Yönetmen: Ertem
Eğilmez
Senaryo: Sadık Şendil
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan
Engin
Yapım: Arzu Film/Ertem
Eğilmez
Oyuncular
: Tarık Akan, Filiz Akın, Kemal Sunal,
Zeki Alasya, Metin Akpınar, Suna Keskin, Halit Akçatepe, Hulusi Kentmen, Suphi
Tekniker, Münir Özkul, Suphi Tekniker, Suna Keskin,
Konu: İstanbullu varlıklı bir ailenin çocuğu olan Ferit (Tarık
Akan) tıp eğitimi görmesine karşılık büyük hobisi basketbol oynamaktır. Maçlar
öncesi dinlemek ve kamp yapmak için basketbol takımı ile beraber Emine'nin
(Filiz Akın) bulunduğu köye gider. Emine ise köy öğretmenidir ve bütün hayatı
köydeki insanlara yardım etmekle geçer.. İstanbul'da çapkınlıklarıyla ünlü
Ferit, Emine'den çok hoşlanır ve onun kalbini kazanmaya çalışır. Emine ilk başta
Ferit ile ilgilenmese de iki genç kısa süre sonra birbirlerine aşklarını itiraf
eder ve evlenmeye karar verirler. Evliliklerinin ilk günleri oldukça mutlu
geçer ancak Ferit'in İstanbul'dan gelen arkadaşları işleri bozar.
Arkadaşlarıyla ile birlikte İstanbul'a ve oradaki eski yaşamına geri dönen
Ferit Emine ile evliliğini unutur. Emine bir süre bekledikten sonra İstanbul'a
kocasını aramaya gider. Ancak acı gerçekler yüzüne vuracaktır: Ferit evliliğine
ailesine haber vermediği gibi, eski çapkınlıklarına geri dönmüştür. Bunun
üzerine Emine Ferit'e hayatının dersini vermek için kolları sıvar. Şehirli ve
oldukça bakımlı bir kadın şeklinde Ferit'in karşısına yeniden çıkacak, ikiz
kardeş Mine olarak gerçek kocasının kafasını karıştırmaya başaracaktır
TARKAN ALTIN MADALYON (1972)
Yönetmen: Mehmet Aslan
Senaryo: Sadık Şendil
Kameraman: Erdoğan Engin
Yapım: Arzu Film / Nahit Ataman
Sesleri Alan: Duyal
Karagözoğlu, Renk Uzmanı: Turgut Ören, Laboratuar Şefi: Hikmet
Kuyucu, Laboratuar: Hayati Akbulut, Sevinç Özkan, Hüseyin Kuğu, Montaj:
Aleko Aleksandru, Senkron: Osman Koşkan, Negatif Montaj: Hüsam
Üren, Işık Şefi: Mehmet Alışkan, Işıkçılar: Süleyman Çekiç, Ahmet
Yıldız, Set Amiri: Kadir Özel, Set Ekibi: Mustafa Koçyiğit,
Nurettin Akgül, Ahmet Avcı, Taci Erşan, Kamera Asistanı: Selçuk
Topçuoğlu, Ar Direktör Asistanı: Sabri Özaydın, Asistan Rejisörlerı: Muzaffer
Hiçdurmaz, Nurettin İrişen, Ar Direktör: Metin Deniz, Makyaj : Zeki
Alpan, Prodüksiyon Müdürü: Yılmaz Kanat, Bükey Stüdyosunda
seslendirilmiş,
Ören Renkli Film Stüdyosunda hazırlanmıştır
Oyuncular
: Kartal Tibet (Tarkan), Eva Bender
(Gosha), Altan Günbay, Zeki Alasya (Viking Kralı), Birsen Ayda, Pakize Suda,
Yeşim Tan, Halit Akçetepe (Kulke), Kamuran Usluer (Atilla), Mürüvvet Sim
Konu: Olayların başlangıcı Atilla (Kamuran
Usluer) ile Vandal Kralının kızı Honoria arasındaki büyük aşktır. Atilla
sevdiği kadından ayrımak zorunda kalır, ama ona madalyonunu verir. Yıllar sonra
madalyonu taşıyan haberci Atilla'ya Honoria'nın onunla görüşmek istediği
haberini getirir. Atila tek başına gider, Honoria'yı ve küçük oğlunu görür.
Ancak Vandalların yeni Kralı (Zeki Alasya) ve vezirinin (Altan Günbay) tuzağına
düşer. Tarkan gelir Atilla'yı kurtarır ancak Honoria ile oğlunun kaçırılmasına
engel olamaz.
Tarkanın
amacı bu kez Atilla'nın oğlunu kurtarmaktır. Ancak karşısında ise Neron'a
benzer çılgın bir kral, geceleri bir handa erotik danslar yapan maskeli bir
kraliçe (Birsen Ayda), gaddar bir vezir ve bir çok Vandal vardır. Yani
Tarkan'ın bundan sonra işi zordur ama gelişen olaylar sonunda mutlu sona
ulaşılır.
TANRI MİSAFİRİ (1972)
Senaryo: Vural pakel
Kamera: Çetin Tunca
Yapım: Özer Film / Enver Özer
Prodüksiyon Amiri: Kadir Akgün, Reji Asistanı: Atilla
Gökbürü, Kamera Asistanı: Can Öget, Sesleri Alan: Tuncer
Aydınoğlu, Bican Avşar, Laboratuvar Şefi: Recai Karataş, (Acar Film renkli laboratuvarında
hazırlanmıştır)
Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Ediz Hun,
İstemi Betil, Gülistan Güzey, Nazan Adalı, Erdoğan Seren, Raik Alnıaçık, İhsan
Yüce, Erdoğan Seren, Süheyla Artun, Hüseyin Salıcı, Necdet Tayfun, Oya Angun,
Çocuk Oyuncu: Ömercik (Ömer Dönmez D. 1959)
Konu: Aşk konusunda hayal
kırıklığına uğrayan topal ve zengin bir romancı kadının öyküsü.
ÖDÜL
► 10.Antalya Altın Portakal
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1 – 10 Haziran 1971)
► “Hülya Koçyiğit” En iyi
kadın oyuncu 1972
Jüri Üyeleri: Mahmut Baler, Nihat Akçan,
Melih Başar, Oğuz Özdeş, Ahmet Üstel, Cahit Gürbüzer, Vasil Anas, Metin
Çakalıklı, Zeki Özer, Kenan Değer, Atıf Başkan, Tuncer Özal.
TAM İSABET (1972)
Foto Direktörü: Muzaffer Turan
Yapım: Adalı Film / Handan Adalı
Laboratuvar: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz,
Selahattin kaya, Şükrü Güzel, Cihat Demir, Montaj Senkron: Mehmet
Özdemir, Negatif Montaj: Mevlüt Koçak, Prodüksiyon Amiri: Erol
Deniz, Teknik Direktör: Mehmet Bahadır, Kameraman: Ferhat Bakır, (Saner Film Stüdyosunda hazırlanmış ve
Bükey Stüdyoda seslendirilmiştir)
Oyuncular: Dinç Türk, Sami, Tunç,
Sevinç Pekin, Nazan Adalı, Attila Ergün, Oktar Durukan, Yeşim Yükselen, Nubar
Terziyan, Yaşar Güçlü, Adil Şengül, Tanju Şarman, Erol Şen, Yusuf Sezer, Lütfi
Engin, İhsan Bayraktar, Ahmet Karaca, Hasan Demirtaş, Tahir Uçal, Nilgün
Ceylan, “Gözlerin Deniz” şarkısını okuyan: Esin Engin
Konu: Kan davalı bir gencin
düşmanlarıyla mücadele öyküsü.
ŞEYTAN BURADAN GEÇTİ (1972)
Senaryo ve Yönetmen : Oğuz Gözen
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Fırtına Film / Ferit Bozkurt
Oyuncular: Ferit Bozkurt, Ceyda
Karahan, Danyal Topatan, İhsan Yüce, Ahmet Ündağ, Yaşar Güner, Suzan Kartal,
Ülkü Ülker, Baki Tamer, Yaşar Güçlü, Ünal Uğur
Konu: Şehrin bir yerinde şeytanı
gördüğünü iddia eden kadınların hikayesi. Son derece bıçkın ve böyle
dedikodulara boş veren bir gazeteci işin peşine düşer, araştırmalara başlarsa
da o da şeytanı gördüğünü idda etmeye başlar. Bu film çok az bir maliyetle dört
günde bitirilir.
ŞEYTAN TIRNAĞI “TOM BRAKS” (1972)
Senaryo: Işık Toroman
Kamera: Nihat Çifteoğlu
Yapım: Metin Film / Işık
Toraman
Seslendiren: Tuncer
Aydınoğlu, Bican Avşar, Asistan: Hasan Bektaş, Laboratuar Şefi: Recai
Karataş, Teknik Elemanlar: Recai Katataş, Arif Özalp, Tanaş Petridis,
Osman Bileni, Nevzat Dişiaçık, Hüseyin Demirayak, Ali Çiçek, Cemal Dursun, Ar
Direktör ve Dekorasyon: Haluk Tülümek, Şaner Aykan, Set Elemanları: Ercan
Duman, İsmet Özçınar, Hasan Demirtaç, Prodüksiyon Amiri: Şükrü Kirişçi,
Asistan Yönetmen: Tarık Gün, Kamera Asistanı: Erol Kesler, ( Acar Film renkli laboratuarında hazırlanmıştır)
Oyucular: İstemi Betil (Tom Braks), Deniz Erkanat
(Selmina), Hüseyin Zan (Sam Braks), Elif Pektaş, Zeki Tüney, Seyhan Gümüş,
Seyfettin Karadayı (Peder), Dündar Aydınlı (Kovboy Garingo), Doğan Tan, M. Ali
Güngör, Arap Celâl, Baki Akyel, Orhan Çoban (Rodrigez), İhsan Baysal (Mister
Con), Baki Akyol,
Konu: Çizgi film kahramanı Tom Braks’ın maceraları.
ŞEYTAN PENÇESİ (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Semih Evin
Kamera: Orhan Çağman
Yapım: Ilgaz Film / Mehmet Çakar
Oyuncular: Tugay Toksöz, Arzu Okay,
Hüseyin Zan, Oktar Durukan, Atıf Kaptan, Seyhan Gümüş, Nermin Özses, Erten
Üsgözen, Erdoğan Seren, Ahmet Kurula, Yusuf Çağtay, Tevfik Şen, Rıza Genç,
Niyazi Gökdelen, Tekin Culazade
Konu: Bir polisin macera dolu
yaşantısı
20 Şubat 2018 Salı
TAHİR İLE ZÜHRE (1972)
Yönetmen: Mehmet
Bozkuş
Senaryo: Nuri Kırgeç
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Osmanlı Film Mehmet
Karahafız, Hasan Çakır
Oyuncular:
Yıldıray Çınar, Fatma Belgen, Erol Taş,
Muazzez Kurtoğlu, Atıf Kaptan, Atilla Ergün, Türker Tekin, Mennan Hümaşa,
Mehmet Büyükgüngör, Salih vatansever, Zeki Alpan, Nuri Kırgeç, Gülten
CeylanYeşim Yükselen
Konu: Birbirlerini çok seven iki genç
ve onları ayırmaya çalışan zalim bir hükümdarın hikayesi.
ŞEYTAN KAN KUSTURACAK (1972)
Senaryo ve Yönetmen: T.
Fikret Uçak
Kamera: Dinçer Önal
Yapım : Gaye Film/Erdoğan
Tilav
Oyuncular:
Cihangir Gaffari, Tijen Doray, Oktar
Durukan, Hale Ünsal, Tahsin Koray, Şale Çakın, Hüseyin Zan, Danslar: Sedef İnci
Konu: Cinayete adı karışan delikanlının
kendisini temize çıkarmak için verdiği mücadele.
ŞEHVET KURBANI (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam
Foto Direktörü: Melih Sertesen
Müzik: Selman
Köseoğlu
Yapım:
Acar
Film / Murat Köseoğlu
Kurgu: Özdemir Arıtan,
Sanat Yönetmeni: Semih Sezerli, Reji Yardımcıları: Tonguç Sendur,
Güngör Ergül, Kameraman: Tangör Toydemir, Laboratuar: Recai
Karataş, Işık Şefi: Cengiz Arlı, Dekor: Bilal Uysal, Mustafa
Acar, Hasan Arslan, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu, İsmail Karataş, Bican
Avşar, Prodüksiyon Amiri; Rafet Gülerman, Set Amiri: Ahmet Ateş, Şarkılar:
Belkıs Özener,
(Acar Film Stüdyolarında hazırlanmış ve
seslendirilmiştir.)
Oyuncular:
Yıldırım Önal (Cahit), Sevda Ferdağ ,
Turgut Özatay (Sait), Muhterem Nur (Nermin), Tülin Örsek, Perran Kutman,
Hüseyin Kutman, Ekrem Dümer, Rafet Gülerman, Muammer Gözalan (başhekim), Şemsi
İnkaya, Abdullah Şahin, Muzaffer Cıvan, Muzaffer Yenen, İsmail Varol, Müjgan
Gözalan, Zülfikar Öner, Çocuk Oyuncu: Ömercik “d:1959” (Ömer Dönmez)
Konu: Bir şirkette veznedar olar görev yapan
Cahit (Yıldırım Önal) son derece namuslu ve disiplinli bir kişidir. İki çocuklu
ailesinden başka düşündüğü hiçbir şey yoktur. Çocukları ve eşi onun işten saat
kaçta çıkıp ne zaman vapura bineceğini, eve neler getireceğini bilir. Çünkü
evle iş arasında hiçbir yaşamı yoktur. Her zaman zamanında eve gitmeyi bir
alışkanlık haline getirmiştir. İş arkadaşlarının hafta sonları felekten gün
çalma önerilerini ise ailesine olan düşkünlüğünden her seferinde kibarca
reddeder. Cahit'in çalıştığı şirket Antalya'da bir arazi satın alır. Arazinin
sahibi ise paranın elden nakit olarak ödenmesini ister. Şirkette en güvendiği
adamı olan Cahit'e paraları vererek gemi ile Antalya götürmesini ister. Cahit
paralarla yola çıkar. Ama Çanakkale'de iki odalı lüks kamerasını genç ve güzel
bir kadınla paylaşmak zorunda kalır. Yolculuğu sırasında Cahit adının Ayla
(Sevda Ferdağ) olduğunu öğrendiği kadınla arkadaşlık kurar. Daha doğrusu kadın
kendisini mutsuz olarak tanıtarak Cahit'e yanaşır. Cahit önceleri babacan
tavırla mutsuz kadınla ilişki kurar ve ona yaşama küsmeyip umutlu olmasını
tavsiye eder ve kendisine de bu yolda gereken yardımı yapacağına söz verir.
Gemi Marmaris'e geldiğinde kadın ve Cahit kıyıya inerek gezerler. Bir süre
sonra kadın Cahit'i baştan çıkarmayı başarır. Cahit uyandığında hemen yanında
taşıdığı oldukça yüklü para dolu çantaya bakar. Paralar yerindedir ve
kuşkulanmasına hiç gerek yoktur. Kadın gemide tek başına değildir. Sait (Turgut
Özatay) adlı menajeri ile seyahat eder ve menajeri onu uyuşturucu bağımlısı
yaparak kendine bağlamıştır. Cahit'in yolculuğu Antalya'da sona erer. Ayla ise
İskenderun'a gidecek oradan da Adana'ya geçecektir. Cahit gemiden kadınla
vedalaşarak ayrılır ve Antalya'da parayı teslim edeceği çiftliğe gider. Ama
çantayı açtığı zaman paraların yerinde kağıt parçalarının olduğunu görerek
dolandırıldığını anlar. Beş parasız bir halde otostop yaparak kadının peşine düşer. Mersin'e oradan da
Adana'ya gider. Sokaklara yapıştırılmış afişlerden gemide çalıştığı kadının
gerçek adının Ayla Erdağ olduğunu ve Gül Pavyon'da çalıştığını görür. Peşine
takılır ama kadın onu tanımaz. Cahit'in artık yapacağı hiçbir şey yoktur. Bir
süre perişan halde çaresiz ve parasız dolaşır. Sonunda pavyon sahibi ortalık
işleri yapmak için işe alır ama sonra da para çaldığı iddiasıyla polise ihbar
eder. Cahit için tüm felaketler ard arda gelir. Bir rastlantı sonucu bir adamın
öldürülüşünü görür ve kimliğini adamın cebine koyarak kendi ölü gibi gözükür.
Cahit'in geride bıraktığı ailesi de perişan olmuştur. Eşi çaresizlikten bir
fabrikaya girerek çalışmaya başlar. Cahit ise paraların peşine düşer. Ama
birbiri ardınca gelen felaketler sonucu önce bir kaza geçirip sakat kalır
ardından da düşkünler evine sığınır. Ne gariptir ki aynı düşkünler evine
uyuşturucu nedeniyle erken yaşlanma hastalığına tutulan Ayla da yatırılır. Ayla
hiç konuşamaz ve çevresindekileri tanıyamaz. Kendi dünyası içinde artık
yapayalnızdır. Bir süre düşkünler evinde kalan Cahit'in adı Garip Ahmet olur.
Garip Ahmet düşkünler evinden çıktıktan sonra işportacılık yaparak çocukları ve
eşinin peşine takılır. Amacı onları yakından görmektir. Bir yılbaşı gecesi ise
ailesine tekrar kavuşur. Ama ailesi kendisini tanıyamaz. Tanıdığı zaman ise
artık çok geçtir.
Perley
Poore Sheehan’ın (1875-1943) hikayesinden Lajos Biro’nun (1880-1948)
adaptasyonuyla 1 Ekim 1927’de Victor Fleming’in (1889-1949) rejisiyle filme
aktarılan “The Way of all Flesh” isimli filmden uyarlama. Filmde rol alan
başlıca oyuncular: Emil Jannings (1884-1950), Belle Bennett (1891-1932)
ŞEHVET (1972)
Senaryo ve Yönetmen: Tunç Başaran
Foto Direktörü: Rafet Şiriner
Yapım: Hayat Film / Şevki Tosunoğlu
Sesleri Alan: Rauf Tözüm, Işık Şefi. Halit
Aysan, Jenerik: Refik Onubil, Laboratuar: Hasan Örnek, Abdullah
Deniz, Selâhattin Kaya, Şükrü Güzel, Prodüksiyon Amiri: Yavuz Işıklar,
Oynayanlar: Tamer Yiğit, Figen Han,
Fatma Belgen, Reha Yurdakul, Kudret Karadağ, Adnan Mersinli, Osman Han, Ufuk
Sönmez, Giray Alpan, Erol Yeşilyaprak, Niyazi Gökdere, Kadir Kök, Kâzım Kartal
Konu: Evden kaçan iki kızkardeşle,
çöllerde yaşadıkları çeşitli maceralardan sonra aşık oldukları bir kovboyun
öyküsü.
ŞEHMUZ/ÖLÜM YOLU (1972)
Yönetmen: Naki Yurter
Senaryo: İrfan Atasoy
Kamera: Muzaffer Turan
Yapım: Hülya Film / Naki
Yurter
Oyuncular:
İrfan Atasoy, Deniz Erkanat, Turgut
Özatay, Süleyman Turan, Seyhan Gümüş, Tanju Şarman, Oktar Durukan, Mehmet
Yağmur, Handan Adalı, İhsan Bayraktar, Ahmet Karatop, seyhan Gümüş
Konu: Babası ölen zengin ve genç bir iş adamı
işlerin başına geçince, kendisine tuzak kurulur. Amaç ondan yüklü bir miktar
para kopartmaktır. Kadınlar sayesinde tuzak başarıya ulaşır. Durumu öğrenen ve
zamanında bu aileden çok iyilik gören Şehmuz, iş adamının Yardımına koşar.
ŞAHMARAN (1972)
Yönetmen: Rahmi Kafadar
Senaryo: Ümit Karataş
Operatör: Paşa Gündoğdu, Yılmaz Ceylan
Yapım: Tanrıdağ Film / Melâhat Gürses
Efsaneye
göre Şahmaran yüzlerce yıl önce Tarsus'ta yaşayan yılan vücutlu kadın başlı bir
kahraman. Bahçesinde insanoğlunu cezbedecek her türlü yiyecek ve ziynet eşyası
bulunan Şahmaran kimsenin bilmediği bir yerde insanoğlundan uzakta yerin
altında yaşamış, ta ki insanoğlu Camsab tarafından bulunana kadar. Yoksul bir
ailenin oğlu olan Camsab bir gün ormanda bir kuyu dolusu bal bulmuş. Balı
çıkarmak üzere kuyuya inen Camsab'ı, bütün balı yukarı çeken arkadaşları aç
gözlülükleri yüzünden kuyuda bırakmış. Yalnız başına feryat eden Camsab tam da
ümidini kesmişken topraktan iğne deliği büyüklüğünde ışık sızdığını fark etmiş.
Cebindeki bıçak ile ışığın geldiği deliği büyüten Camsab, ömründe görmediği
kadar güzel bir bahçeye girmiş. Bu bahçede dünyada eşi benzeri olmayan
çiçekler, ortasında bir havuz ve çevresinde oturaklar ile bir yığın yılan
bulunuyormuş. Havuzun başındaki taht üzerinde insan başlı, süt beyaz vücutlu
bir yılan Camsab'a kendi diliyle hitap etmiş; 'Hoşgeldin insanoğlu,
çevrendekilerden korkma sen bizim misafirimizsin' Şahmaran Camsab'a türlü türlü
yiyecekler ikram edip kendi ülkesine nasıl ve neden geldiğini sormuş. Camsab
hikayesini uzun uzun anlatmış... Camsab'ı dinleyen Şahmaran başını sallayıp
'İnsanoğlu nankördür, hilekardır. Küçücük menfaatleri karşısında muazzam
zararlarına razı olur' demiş.
Şahmaran'ın
güvenini kazanan Camsab uzun yıllar bu bahçede yaşamış. Yıllar sonra bir gün
Şahmaran'a yaklaşan Camsab, ailesini çok özlediğini söyleyip 'Nolur beni aileme
kavuştur' diye yalvarmış.
Bunun
üzerine Şahmaran kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine
ve asla hamama girmeyeceğine dair söz vermesini istemiş. Çünkü Şahmaran'la
karşılaşan her kim olursa hamama gittiğinde vücudu pullarla kaplanırmış.
Şahmaran'a söz verip ailesine kavuşan Camsab uzun yıllar verdiği sözde durarak
Şahmaran'ın yerini kimseye söylememiş ve hiç hamama gitmemiş.
Derken
bir gün Camsab'ın yaşadığı ülkenin hükümdarı Keyhüsrev hastalanmış. Vezir,
hastalığın çaresinin Şahmaran'ın etini yemek olduğunu söylemiş ve herkesin
hamama getirilmesini istemiş. Önceleri direnen sonra zorla hamama götürülen
Camsab'ın vücudu hamama girince pullarla kaplanmış. Sonunda da yapılan
işkenceye dayanamayarak canını kurtarmak için kuyuyu göstermiş. Hemen kuyunun
başına gidilmiş ve Şahmaran dışarı çıkarılmış. Camsab'ı gören Şahmaran 'İşte
Camsab nihayet kanıma girdin. Ben insanoğluna itimat edilmeyeceğini biliyordum.
Fakat ne çare ki yine aldandım' demiş. Ölüme giderken de Camsab'a 'Beni toprak
çanakta kaynatıp ilk suyumu sana içirecekler sakın içme zehirlidir. İkinci
suyumu iç gövdemi de hükümdara yedir'
demiş Şahmaran'ın söylediklerini harfiyen yerine getiren Camsab ilk suyu vezire
içirip ikincisini kendisi içmiş. Etini de hükümdara yedirmiş. Vezir ölmüş
hükümdar da kısa sürede iyileşip Camsab'ı veziri yapmış. Efsaneye göre
Şahmaran'ın öldürüldüğünü yılanlar bilmemekte. Tarsus'un Şahmaran'ın
öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından basılacağı rivayet edilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)