Yönetmen: Rahmi Kafadar
Senaryo: Ümit Karataş
Operatör: Paşa Gündoğdu, Yılmaz Ceylan
Yapım: Tanrıdağ Film / Melâhat Gürses
Efsaneye
göre Şahmaran yüzlerce yıl önce Tarsus'ta yaşayan yılan vücutlu kadın başlı bir
kahraman. Bahçesinde insanoğlunu cezbedecek her türlü yiyecek ve ziynet eşyası
bulunan Şahmaran kimsenin bilmediği bir yerde insanoğlundan uzakta yerin
altında yaşamış, ta ki insanoğlu Camsab tarafından bulunana kadar. Yoksul bir
ailenin oğlu olan Camsab bir gün ormanda bir kuyu dolusu bal bulmuş. Balı
çıkarmak üzere kuyuya inen Camsab'ı, bütün balı yukarı çeken arkadaşları aç
gözlülükleri yüzünden kuyuda bırakmış. Yalnız başına feryat eden Camsab tam da
ümidini kesmişken topraktan iğne deliği büyüklüğünde ışık sızdığını fark etmiş.
Cebindeki bıçak ile ışığın geldiği deliği büyüten Camsab, ömründe görmediği
kadar güzel bir bahçeye girmiş. Bu bahçede dünyada eşi benzeri olmayan
çiçekler, ortasında bir havuz ve çevresinde oturaklar ile bir yığın yılan
bulunuyormuş. Havuzun başındaki taht üzerinde insan başlı, süt beyaz vücutlu
bir yılan Camsab'a kendi diliyle hitap etmiş; 'Hoşgeldin insanoğlu,
çevrendekilerden korkma sen bizim misafirimizsin' Şahmaran Camsab'a türlü türlü
yiyecekler ikram edip kendi ülkesine nasıl ve neden geldiğini sormuş. Camsab
hikayesini uzun uzun anlatmış... Camsab'ı dinleyen Şahmaran başını sallayıp
'İnsanoğlu nankördür, hilekardır. Küçücük menfaatleri karşısında muazzam
zararlarına razı olur' demiş.
Şahmaran'ın
güvenini kazanan Camsab uzun yıllar bu bahçede yaşamış. Yıllar sonra bir gün
Şahmaran'a yaklaşan Camsab, ailesini çok özlediğini söyleyip 'Nolur beni aileme
kavuştur' diye yalvarmış.
Bunun
üzerine Şahmaran kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine
ve asla hamama girmeyeceğine dair söz vermesini istemiş. Çünkü Şahmaran'la
karşılaşan her kim olursa hamama gittiğinde vücudu pullarla kaplanırmış.
Şahmaran'a söz verip ailesine kavuşan Camsab uzun yıllar verdiği sözde durarak
Şahmaran'ın yerini kimseye söylememiş ve hiç hamama gitmemiş.
Derken
bir gün Camsab'ın yaşadığı ülkenin hükümdarı Keyhüsrev hastalanmış. Vezir,
hastalığın çaresinin Şahmaran'ın etini yemek olduğunu söylemiş ve herkesin
hamama getirilmesini istemiş. Önceleri direnen sonra zorla hamama götürülen
Camsab'ın vücudu hamama girince pullarla kaplanmış. Sonunda da yapılan
işkenceye dayanamayarak canını kurtarmak için kuyuyu göstermiş. Hemen kuyunun
başına gidilmiş ve Şahmaran dışarı çıkarılmış. Camsab'ı gören Şahmaran 'İşte
Camsab nihayet kanıma girdin. Ben insanoğluna itimat edilmeyeceğini biliyordum.
Fakat ne çare ki yine aldandım' demiş. Ölüme giderken de Camsab'a 'Beni toprak
çanakta kaynatıp ilk suyumu sana içirecekler sakın içme zehirlidir. İkinci
suyumu iç gövdemi de hükümdara yedir'
demiş Şahmaran'ın söylediklerini harfiyen yerine getiren Camsab ilk suyu vezire
içirip ikincisini kendisi içmiş. Etini de hükümdara yedirmiş. Vezir ölmüş
hükümdar da kısa sürede iyileşip Camsab'ı veziri yapmış. Efsaneye göre
Şahmaran'ın öldürüldüğünü yılanlar bilmemekte. Tarsus'un Şahmaran'ın
öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından basılacağı rivayet edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder