Senaryo: Fuat Özlüer
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Yapım: Erler Film / Türker İnanoğlu
Oyuncular: Filiz Akın, Kadir İnanır,
Atıf Kaptan, Sami Hazinses, Hüseyin Zan, Mualla Fırat, Kayhan Yıldızoğlu,
Yadigâr Ejder, Mahmure Handan, Turgut Boralı, Nubar Terziyan, İlhan Hemşehri,
Mualla Fırat
KONU: Murat (Kadir İnanır) Almanya da çalışan
bir fabrika işçisidir. Maria ise (Filiz Akın) zengin bir Alman işadamının
kızıdır. Bir gün hafif bir trafik kazası sonucu Murat ve Maria tanışır. Aynı
günün akşamı Murat iş arkadaşlarıyla gittiği bir barda Maria ile karşılaşır.
Sudan bir nedenle barda çıkan kavga sonucu Murat ve arkadaşları tutuklanır. Ama
ertesi gün Maria’nın tanıklık etmesiyle kurtulurlar. Bu alçakgönüllü, dürüst ve
güzel Alman kızı Murat’ı derinden etkilemiştir. Maria’nın duyguları da
Murat’ınkinden farklı değildir. İki genç arasında duygusal bir ilişki başlar.
Maria davet ettiği doğum günü partisinde Murat’ı ailesi ile tanıştırır. Babası
Maria’nın bir işçiyle, hem de yabancı uyruklu bir işçiyle evlenmesine karşı
çıkar. Bunun üzerine Maria ile Murat Türkiye’ye birlikte gitmeye karar
verirler. Maria için, dil, din, ırk ayrılıklarından doğabilecek sorunlar
umurunda bile değildir. Emin olduğu tek şey Murat’ı tüm yüreğiyle sevdiğidir.
Hiçbir güçlük onu durduramayacaktır. Babasının şikayeti sonucu polisler Murat’ı
sınır dışı eder. Maria da Murat’la birlikte gider. Onun ailesi ile tanışır ve
müslüman olarak adını Meral diye değiştirir. Murat ile eski Maria, yeni Meral
evlenirler. Maria’nın babası izlerini sürmektedir. Yaşadıkları yeri bulur ve
yanlarına gelir. Annesinin ağır hasta olduğunu söyleyerek kızından Almanya’ya
dönmesini ister. Meral Almanya’ya Murat’la birlikte döner. Maria’nın babası
Almanya’da iken gizlice Murat’ın çantasına uyuşturucu koydurtur ve ihbar eder.
Murat polis tarafından tutuklanır .
Meral eşinin suçlu olduğuna
inanmamaktadır. Bu yüzden ailesini suçlar ve evi terk eder. Bu arada Murat bir
fırsatını bulup polisin elinden kaçar ve Meral’le buluşur. Sahte pasaportla
Almanya’dan kaçacaklardır. Ama polise yakalanırlar. Bu yolun geriye dönüşü
olmadığının farkında olan Meral’le Murat polisle bir kovalamacaya girer. Meral
açılan ateşle vurulup biricik sevgilisinin kucağında can verir. Murat çılgına
döner ve polislere ateşle karşılık verir ve o da öldürülür. Kader, acımasız
yüzüyle iki ayrı dünyadan gelmiş olan iki sevgiliye bir parça mutluluğu çok
görmüştür. Ve bu trajik oyunun kazananı yoktur...
Çevre ve
mekan değişimi sinemamızın yıllardır kendine göre bir takım öyküler anlatan yönetmeni
Orhan Aksoy'u hiç mi hiç etkilemiyor. Almanya'da yaşayan bir milyon Türk
işçisinin yaşamı, dertleri, sorunları, Aksoy'un umurunda değil... İnanılmaz bir
pembe gözlülde ve çağımızda hiçbir toplumda hiçbir sanatçının inatla sürdürmeyi
artık düşünemeyeceği bir bireycilikle eğiliyor, Almanya olayına... Bir Türk
işçisi ile zengin bir aileden gelen bir Alman kızının aşkını anlattığı "
Almanyalı Yarim", aynı konuyu binlerce kez işlemiş Türk filmlerinden
hiçbir ayrılık taşımıyor. Sürekli aşk fılmleri yapmak insanın adını
"hassas yönetmen"e çıkarabilir, "aşk fılmleri yönetmeni"ne
çıkarabilir belki... Aksoy'un filmlerini hala seven, bu filmlerde hala gözyaşı
döken vatandaşlar da bulunabilir. Ama Aksoy'un fılmlerinin, bizim gibi kalbi
nasır bağlamışlara söyleyecek bir sözü yok. O yoluna gitsin, biz yolumuza... Ve
umalım, hiç karşılaşmamak üzere...”Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut
Yılları” syf, 85”