Powered By Blogger

22 Mart 2018 Perşembe

MAVİ BONCUK (1974)


Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo Sadık Şendil
Foto Direktörü : Hüseyin Özşahin
Yapım: Arzu Film/Nahir Ataman

Reji Asistanları: Sami Güçlü, Orhan Topçuoğlu, Renk Uzmanı: S. Türker Vatan, Sesleri Alan : Necip Sarıcıoğlu, Asistanı: Ender Teker, Laboratuar: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, İsmet Tomaçgil, Selâhattin Kaya, Montaj Senkron: İsmail Kalkan, Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Set Ekibi: Azmi Yıldız, Şeref Yılmaz, Ahmet Ballıbaba, Salim Okar, Kamera asistanı: Orhan Oğuz, Işık Şefi: Yusuf Tümen, Işık Yardımcısı: Mehmet Aydoğmuş, Şarkılar: Emel Sayın Müzik: Rıza Silahlıpoda ve ritm 68 orkestrası, Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Kanat, (Yeni Stüdyo’da renklendirilmiş ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Emel Sayın, Tarık Akan, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Halit Akçatepe, Münir Özkul, Kemal Sunal, Adile Naşit, Perran Kutman, Feridun Çölgeçen,

Konu: Yeşilçam'ın eni konu bayatlamakta olan güldürü anlayışına 1970'lerde yapımcı ve yönetmen olarak yeni bir soluk getiren Ertem Eğilmez'den, her zaman olduğu gibi zengin bir kadroya dayanıp sıradan insanların dostluk ve dayanışmasını anlatan; güven, sadakat, sorunlara karşı ortak mücadele ve birlikte var olabilmek üzerine, sıcak, sevimli bir film... Altı arkadaş gazinoda Emel Sayın'ı dinledikten sonra, 'fikis menü' meselesini yanlış anladıkları için gelen hesabı ödeyemeyince dayak yiyip dışarı atılırlar. İntikam almak için ünlü şarkıcıyı kaçırıp fidye istemeye ve gazinocuyu iflas ettirmeye karar verirler. Bir diğer amaçları da alacakları parayla dağ başında bile olsa 'garibanlar için bir gazino' açmaktır. Kaçırdıkları şarkıcıyı evlerinin tavan arasına gizlerler. Tahmin edileceği üzere, içlerinden en yakışıklı olanıyla güzel şarkıcı arasında aşk başlayacak, bir tür 'Stockholm Sendromu' Yaşanacaktır.Gösterime girdiğinde sinema gişelerinin önünde uzun kuyruklara ve karaborsacıların "Haydi! 7 filmlik kadro! 7 filmlik kadro!" bağırışlarına yol açan Mavi Boncuk", zengin kız/fakir delikanlı temasını tekrarlayan tipik bir 'şarkıcı filmi' olmakla birlikte özellikle unutulmaz diyalogları ve oyuncuların müthiş bir sempati yaymaları nedeniyle dört beş sinemasever kuşağının yakın ilgisine ve sevgisine mazhar olmuş durumda. Kendisini oynayan Emel Sayın, güzelliğinin zirvesinde... 'Yakışıklı' rolündeki Tarık Akan da aynen öyle... Ama aslında filmin lokomotifi bu ikili olmakla birlikte, başta Kemal Sunal olmak üzere yan kadronun hakkı kesinlikle teslim edilmeli. .

Bu açıdan tam anlamıyla kolektif çalışmaya dayanan, Ertem Eğilmez-Arzu Film ekolünün tüm unsurlarının tekrarlandığı bir filmdir "Mavi Boncuk". Öyle ki yıldız oyuncu Tarık Akan ön plana kendisinin değil öykünün geçmesini ister gibidir.
Ekibin en aptalı, ikide bir bozulan külüstür bir arabası olan Kaymakam Cafer rolündeki Kemal Sunal da boynundan sarı-lacivertli kaşkolü eksik etmeyen Baba Yaşar rolündeki Münir Özkul da gerçekten harika bir iş çıkartmışlardır. Hu arada Cafer'e neden 'Kaymakam' dendiğini soracak olursanız, Yalovalı olduğunu söylemekle yetinelim! Emel Sayın'ın kaçırıldığı evin duvarlarındaki "Avare", "Kiev'deki Adam", "Rüzgar Gibi Geçti", "General Palton", "Yedi Kardeşe Yedi Gelin", "Vahşi Kahraman" gibi filmlerin afişleri de sinema tarihine küçük bir saygı gösterisi niteliğindedir ki film bileti karaborsacılığı yapmış olan Baba Yaşar'a göre onlar "Hayatımızın filmlerinin afişleri"diı\ (TA.) Sinema En İyi 100 Film



FİLMİ İZLE 


MAHCUP DELİKANLI (1974)


 “MALIN GÖZÜ"

Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera: Kaya Ererez
Yapım: Akün Film / İrfan Ünal

Oyuncular: Tarık Akan, Gülşen Bubikoğlu, Nazan Adalı, Birtane Güngör, İ. Hakkı Şen, Handan Adalı, Leman Akçatepe

Konu: Öğrenimini Avrupa'da yapan bir genç İstanbul’a geri döndüğünde beraber olduğu hırçın ve kötü kalpli kızı terk etmek ister. Çünkü başka bir kıza aşık olmuştur ve evlenme kararı almışlardır. Sevdiği kızı istemeye gittiklerinde karşılaştığı manzaraya inanamaz. Ayrılmaya çalıştığı sevgilisi ile evlenmek istediği kız, kardeştirler.

MAĞLUP EDİLMEYENLER (1974)


 “KANUNSUZ KARDEŞLER 

Senaryo ve Yönetmen: Nazmi Özer
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Emek Film /B Nazmi Özer

Oyuncular: Yıldırım Önal, Yılmaz Köksal, Tülin Örsek, Melek Görgün, Orçun Sonat, Tugay Toksöz, Ünsal Emre, Kazım Kartal, Hamit Yıldırım

Konu: Film, tarihi eser kaçakçılığı yapan bir çeteyi çökertmek isteyen polis ajanı Kerim’in hikâyesini anlatır. Reis, gençliğinde tarihi eser kaçakçılığı yapmış ve yakalanarak on beş yıl hapis yatmıştır. Bu uğurda hem karısının ve küçük oğlu Selim’in izini kaybetmiş hem de büyük oğlu Günsüz Ali ile arası açılmıştır. Günsüz Ali, kaçakçılık yapan Tahsin’in adamlarından biridir. Aslında polis olan Kerim, Tahsin’in elindeki tarihi eserleri çalmak için Erol ve Günsüz Ali ile anlaşır. Bu operasyon Reis ve ailesi ile pek çok gerçeği de gün yüzüne çıkaracaktır

MACERA YOLU (1974)


Yönetmen: Nejat Okçugil
Senaryo: Hamdi Değirmencioğlu
Kamera Tuncay Ural
Yapım: İstanbul Ticaret / Nejat Okçugil

Oyuncular: Zeynep Değirmencioğlu, Beyza Başar, Aykut Bora, Muzaffer Tema, Tarık Şimşek, Rıza Genç, İbrahim Kurt, Sabahat Işık, Selahattin Güçlü, Niyazi Gökdere, Mehmet Yağmur, Ekrem Çınar, Münevver Çelikkol,

Konu Film, bisikletle yolculuk yapan iki genç kızın gerilimli öyküsünü konu alır. Hülya, Antalya’da yaşayan genç ve güzel bir kızdır. Anne ve babası Avrupa’ya giden Hülya, arkadaşı Ayşe’yi Antalya’ya davet eder. Böylece iki kız baş başa tatil yapacaktır. Hülya, kısa süre sonra bisikletle Akdeniz turuna çıkmayı teklif eder. Ayşe bu teklife sıcak bakmaz, ancak Hülya’nın ısrarına daha fazla dayanamaz. İki kız, Antalya’dan çıkarak Bodrum’a kadar bisikletle gitmeyi plânlar. Yol boyunca sürekli taciz edilen iki kızı gerilimli bir yolculuk beklemektedir.


KUMA (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Atıf Yılmaz, Tarık Dursun K. (Cahit Atay'ın "Ana Hanım Kız Hanım" oyunundan)
Kamera: Çetin Tunca
Müzik : Yalçın Tura
Yapım : Erman Film / Hürrem Erman

Oyuncular : Fatma Girik, Hakan Balamir, Nuran Aksoy, Aliye Rona, Tuncer Necmioğlu, Ülkü Ülker

KONU: Kocasına çocuk veremeyen bir köylü kadın, eve kuma girmesine razı olur ve kumasını kendi bulur. Yeni gelen kadın da çocuk doğuramamaktadır. Fakat ilk kadın bu arada hamile kalır. Kıskanan kuma iftira eder ve köylüler" kahpe " dedikleri kadını öldürmek için ağaca bağlarlar. Kocası yetişip kadını kurtarır ve köyden giderler.

KÖYDEN İNDiM ŞEHiRE (1974)


Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo: Zeki Alasya, Sadık Şendil
Kamera: Hüseyin Özşahin, Erdoğan Engin
Kurgu: İsmail Kalkan
Yapım : Arzu Film/Ertem Eğilmez

Sanat Yönetmeni: Hasan Nurdan, Yapım Yönetmeni: Erdoğan Kar, Yapı Sorumlusu: Nezih Tunar, 1. Yönetmen Yrd.: Sami Güçlü, 2. Yönetmen Yrd.: Orhan Topçuoğlu, Kamera Asistanı: Orhan Oğuz, Negatif Kurgu: Sezai Elmaskaya, Laboratuar Şefi: Hasan Örnek, Laboratuar: İsmet Tomaçgil, Selahattin Kaya, Renk Düzenleme: Türker Vatan, Işık Şefi: Yusuf Tümen, Ses Kayıt: Necip Sarıcıoğlu, Senkron: Mevlüt Koçak, Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Kanat, Set Amiri: Necip Koçak, Set Ekibi: Ekrem Ülgey, Rauf Öztürk, Hüseyin Bulut, Seslendirme Yönetmeni: Yılmaz Sengelkli,

Oyuncular: Kemal Sunal Saffet), Zeki Alasya (Himmet), Metin Akpınar (Hayret), Halit Akçatepe (Gayret), Meral Zeren (Emine), Mine Mutlu (Ali Rıza’nın baldızı), Leman Çıdamlı (Ali Rıza’nın karısı), Oya Alasya (Himmetin karısı), Perran Kutman (Gülsüm), Tekin Akmansoy (Ali Rıza), Mete İnselel (Resepsiyonist), Cengiz Nezir, Abdi Algül, Günay Güner, Hüseyin Alp, Ekrem Ülgey, Necip Sarıcıoğlu, Necip Koçak, Rauf Öztürk, Hüseyin Bulut

KONU: Kayserili dört kardeşten olan kahramanlarımız, paralarını sırtlarına vurdukları gibi Ankara'nın yolunu tutarlar. Ancak burada onları türlü maceralar beklemektedir. “Salak Milyoner’in devamı niteliğinde bir film.

* Ertem Eğilmez'in Devekuşu Kabare Tiyatrosu oyuncularından yararlanması devam ediyor. Geçen yılın iyi iş yapan "Salak Milyoner" filminin bittiği yerden başlıyor "Köyden İndim Şehire“.. Kayserili dört kardeşten oluşan kahramanlarımız, paralarını (yani altınlarını) sırtlarına vurdukları gibi Ankara'ya koşuyorlar. Ancak burada onları türlü serüvenler bekliyor... Eğilmez'in bütün yaptığı, Devekuşu’cuların, yıllarını verdiği alışkanlık ve ortak bir çalışma ürünü olan senaryonun getirdiği buluşları birbiri ardına dizişini ve seyirciyi zaten görünmeleriyle güldürmeye yeten sempatik kişiliklerini, perdeye aktarmak... Gülünüyor gerçi. Ama bu kadarı ne sinema açısından başarılı bir filmden söz etmemize, ne de Ertem Eğilmez’in geçen yılki filmleri için vardığımız olumlu yargılarımızı tekrarlatmamıza yeterli değil. Üstelik filmin, her halde aceleyle vizyona çıkma zorunluluğundan olacak, son derece bozuk bir seslendirme ile programa konmuş olmasını da, seyirciye, hele böyle bunalımlı bir dönemde duyulması gerekli saygıyla bağdaştıramadığımızı belirtelim... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 110”




KOMANDO BEHÇET (1974)


Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Aykut Düz
Operatör: Sertaç Karan
Yapım: Metin Film / Işık Toroman,

Reji Asistanı: Hüseyin Karadayı, Kamera Asistanı: Selçuk Karan, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bircan Avşar, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Altan Sertesen, Ender Film Işık Servisi: Aydın Yurteri (Şef), Teknik Ekip: İsmail Gündem, Mehmet Söğütoğlu, Ömer Bubu, Kostüm: Niyazi Er, Talip Okçu,
(Acar Film Stüdyosunda seslendirilmiştir).

Oyuncular: Behçet Nacar, Emel Özden, Kazım Kartal, Altan Günbay, Danyal Topatan, Aykut Düz, Aşkın Sever, S. Karadayı, Bahar Aşkın, Ata Saka, Sönmez Yıkılmaz, Salih Kolkıran, Metin Erkut, Adil Yılmaz, Mehmet Uğuyr, Mustafa Doğan, Nurettin Kaygısız, Nejat Özemre

Konu: İç savaş süren bir ülkede generallerden birisi eski kahramanlardan Behçet'i ülkesine çağırıp, ordularını eğitmesini ister. Behçet teklifi kabul eder. Generalin askerlerini eğiten Behçet, generalin sarayındaki kadınları da teker teker eğitir.


KİRALIK SERSERİ (1974)


Yönetmen: Mehmet Aslan
Senaryo: Rauf Ozangil
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Şafak Film / Alaettin Perveroğlu

Oyuncular: Yılmaz Köksal, Seyyal Taner, Turgut Özatay, Hayati Hamzaoğlu, Gülten Ceylan, Meral Kurtuluş, Renan Fosforoğlu, Ekrem Dümer, Şeref Çokşeker, Cemal Ertokuş, Küçük Yıldız: Uğur Perveroğlu

Konu: Filmde, bir fabrikatörle ona tıpatıp benzeyen bir serserinin başından geçenler anlatılır. Rıdvan Başar büyük bir fabrikatördür. Rıdvan Bey’in ölümünden sonra işlerin başına damadı Mahmut geçer. Ancak fabrika işçileri, Rıdvan Bey’in oğlu Hasan’ın yönetime geçmesini istemektedir. Hasan ise babasının ölümünden sonra yaşadığı psikolojik sorunlarla boğuşmaktadır. Doktorlar, âşık olması koşuluyla Hasan’ın iyileşeceğini söylerler. Bu nedenle Kadriye Hanım, kardeşini evlendirmeye karar verir. Mahmut ise Hasan’ı haklarından feragat ettirip öldürmeyi tasarlar. Ancak Hasan kaçarak saklanır. Öte yandan Hasan’a tıpatıp benzeyen Ali adındaki bir serserinin ortaya çıkışıyla birlikte bütün plânlar değişecektir..

KİN (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Natuk Baytan
Kamera Cahit Engin
Yapım: Erman Film / Hürrem Erman

Oyuncular: Cüneyt Arkın (Kenan), Ahmet Mekin (Emn. Amr. Şükrü), Fedra Büyükgüneş, Yıldırım Gencer (Reşat Taner), Erol Taş (Hasan Dayı), Sönmez Yıkılmaz (Reşat’ın adamı), Yavuz Selekman (Reşat’ın adamı), Tarık Şimşek (Tarık), Günay Güner, Kudret Karadağ (Hakkı Yılmaz),

Konu: Karısını bir olaya tanık olduğu için onu vururlar. Kenan (Cüneyt Arkın) ise karısını vuranların hepsini öldüremeden yakalanır ve hapse girer. Diğerlerini de öldürmek için kendini bilerek hasta eder ve Hava değişimi için izinli olarak hapisten çıkar. Bu arada Kenan'ın yuvada bir kızı vardır. Onu yakalayan Komiser (Ahmet Mekin) birden karşısına çıkar ve onu uyarır Çünkü komiser de maksadının farkındadır. Kenan'ın eli kolu bağlıdır artık. Mafya ise mahalle esnafını haraca bağlamıştır ve onların da umudu Kenan'dır. Daha sonra Mafya onun da kahvehane'sine haraç almak için gelir. Fakat haracı vermez, vermediği için de döverler. O da karşı koymak ister ama komiserin söyledikleri aklına gelince vazgeçer. Mafya ise bir sonraki gün tekrar gelir ama bu sefer onları bir sürpriz bekler. Kenan daha fazla dayanamaz karşılığını verir. Artik o nu kimse durduramaz ve intikamını alacaktır. Alır da. (www.cuneytarkin.com)

KİLLİNG KOLSUZ KAHRAMANA KARŞI (1974)


Yönetmen: Müjdat Saylav
Senaryo: Sadık Şendil, Burak Sezgin
(Killing Fotoromanı ve Wang Yu filmlerinden)
Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker

Yapım : Saray Film / Müjdat Saylav Teknik Direktör: Cem Esertepe, Prodüktör: Cengiz Kırtan, Karate Hocası: Hakan Bahadır,

Oyuncular : Karaca Kaan, Beyza Başar, Erbey Efem, Linda Wilyams, Chan Yung, Meri Pavonee, Yaşar Güçlü, Oktar Durukan, Enver Dönmez, Murat Aksoy, Yılmaz Kurt, Ejder Acar


KIZIM AYŞE (1974)


Yönetmen: Yücel Çakmaklı
Senaryo: Berrin Giz, Atilla Gökbürü, Yücel Çakmaklı
Eser: Necip Fazıl Kısakürek
Kamera: Mike Rafaelyan
Yönetmen Yardımcısı: Atilla Gökbörü
Yapım: Elif Film/Yücel Çakmaklı / Çağdaş Film Ortak yapımı

Oyuncular : Yıldız Kenter (Huriye Bacı), Necla Nazır (Ayşe), Deniz Erkanat (Melahat), Şükran Güngör (Kâzım), Mahmut Hekimoğlu (Ömer), Nazan Adalı, Selçuk Özer, Tülin Örsek, Hamit Yıldırım (Mehmet), Turgut Boralı, Semih Sezerli, Ahmet Turgutlu, Turgut Boralı

Konu: Fakir köylü kadın Huriye Bacı (Yıldız Kenter) kızı Ayşe'yi (Necla Nazır) okutabilmek için İstanbul'a taşınır. Maddi zorluklar içinde kızını okutmağa çalışır. Saf duygular içinde büyümüş Ayşe'nin arkadaşları yüzünden yoldan çıkması ile başlayan olaylar annesine isyana kadar gider. Çileli anne üzüntü içinde yıkılmış bir vaziyette köyüne döner. Daha sonra gelişen olaylar neticesi doğru yolu bulan Ayşe, annesinin haklılığını anlar ve hep beraber mutlu bir yaşam için çaba sarfederler.

ÖDÜL:
1974 yılı 11. Antalya Altın Portakal
Yıldız Kenter “ en iyi yardımcı oyuncu”

► Yücel Çakmaklı, günümüz insanının sorunlarını teşhiste ve bunlan çözümlemede kendine özgü nitelikler taşıyan ve siyasal planda MSP ile örgütlenmiş bulunan düşüncenin, sinemamızdaki belli-başlı temsilcisi olarak film yapmayı sürdürüyor. Bu düşünceye göre; günümüz Türk insanının baş sorunu, "ahlak" sorunudur. Yüzyıllar boyu süregelmiş, toplumumuza damgasını vurmuş İslam ahlakının, yüzyılı aşkın Batıya dönme, modernleşme çabaları sonucu, toplumdaki işlevini yitirmesi, bunun yerine getirilmeye çalışılan ve köklerini Batı akılcılığından alan bir düşünme/yaşama biçiminin ve ahlak sisteminin toplumun tümünce benimsenmemesi yüzünden, günümüz Türk insanının manevi dayanaklarını yitirmiş, boşlukta kalmış olmasıdır. İslam düşüncesinin, günümüzde bile bireysel ve toplumsal, her türlü soruna yeterli çözümler getirdiğini ileri süren, toplumumuzda Batıya dönüşle başlayan kültür ikileşmesini ve bunun getirdiğ Batıdan aldığımız birçok şeyi iterek kendi kökenimize, öz değerlerimize, yani İslam ve Türk olana dönüşle çözümleyebileceğimizi ileri süren bir görüş. Kuşkusuz, doğru bazı gözlem ve saptamalardan yola çıkıyor, böyle bir görüş. .


Türk toplumunda Tanzimat1a yoğunlaşan bir kültür ikileşmesinin, geçmişle ve eski kültürle ani hesaplaşmaların getirdiği bir kültür ve düşünce kopukluğunun var olduğu söylenebilir. Türk düşünce yaşamında son yıllarda büyük tartışmalara yol açmış bu konu, siyasal planda M5P'den MHP'ye çeşitli partilerce işlenirken, sinemada ise şimdilik Çakmaklı ekolü tarafından temsil ediliyor ve toplumun değişik kesimlerine, ümmet ve şeriat özlemi taşıyan gerçek gericiden, öz değerlerini dirençle saklayan geniş halk kitlelerinin, Süleymaniye'de bayram sabahının, Ramazan geceleri sahur heyecanının, Üsküdar'ın ahşap evlerinin tadını ve zevkini yitirmemiş duyarlığına dek, çeşitli duygulara seslenmek olanağına sahip görülüyor.
Ne var ki bazı gerçek saptamalar ne teşhisin tümünün ne de tedavi yönteminin aynı biçimde doğnı .olması sonucunu getirmiyor. "Oğlum Osman"da Çakmaklı'nın mesajı Batının tekniğini bilimini alıp İslam ahlakının yaşama biçiminin, namaz niyazı, kaç-göçü, harem-selamıyla korunması idi. Oysa endüstrileşme, üretim ilişkilerini toptan değiştirecek yeni bir sürece girme demekti ve bu yeni çağ, kuşkusuz kendi ahlakını birlikte getirecekti .. "Kızım Ayşe"de köy/şehir zıtlaşması, geleneklere, öz değerlere bağlılıkla, İstanbul sosyetesindeki köksüz, iğreti, dejenere yaşam karşı karşıya getiriliyor. Huriye kadın'ın bilinçsizcesine de olsa öz değerlerini, Batı usulü bir yozlaşmaya karşı korumak, kızı Ayşe'yi kurtarmak için giriştiği mücadele, Çakmaklı'nın şematik ve kaba çizgili öyküsüyle veriliyor. Çakmaklı, hikayesini öylesine kurmuş, tiplerini öylesine belirlemiş ki, davasını başından kazanmış. Çünkü gelenekçiliğe karşı verdiği, çağdaşlaşma, Batılılaşma değil, sadece, (Türkiye'de küçük bir zümrenin sürdürdüğü ve Türkiye ölçüsünde bir durum ve sorun olduğuna inanmadığım) yozlaşmanın dibine inmiş bir "hızlı gençlik" yaşamı... Üstelik bu çevrenin kişileri birer karikatür·grotesk'liğiyle verilmekle kalmıyor, filmin sonunda sadist, manyak, katil ruhlu yanlarıyla bir korku filmi kahramanı kimliğine bile bürünüyorlar. Seyirci "zavallı kız ... ne denli yanlış bir seçim yapıtı" değil, "zavallı kız ... ne kötü insanların eline düştü" diyor. Bir "klinik vaka"ya dönüyor film, mesajı "özel"den çıkıp "geneline ulaşamıyor. Biçim yönünden Çakmaklı'da gelişme, olgun bir sinemaya kayma var. Ancak, örneğin filmin en özenli planı olan, günbatımında gençleri çift çift el ele gösteren (ve Antonioni'nin "Zabriskle Point"ının bir bölümünü andıran) sahnenin, içerdiği estetikle seyircide aksi yönde bir özlem yarattığı ve Çakmaklı'nın düşüncesine ters düştüğü söylenebilir.
Daha genel bir planda söylemek gerekirse, Çakmaklı'nın yanlışı, aslında çok karmaşık. olan· bazı sorunları çok basmakalıp; şematik biçimde ele alması ... Türkiye'deki kültür ikileşmesinin aydında ve halk sezgisinde yarattığı dram, yitip giden ve yerine yenileri konamayan karşı duyulan özlem, Batılılaşma çabasının getirdiği bunalım, edebiyatımızda örneğin bir Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Huzur" romanındaki düzeyde ele alınmadı sinemamızda henüz ... "Kızım Ayşe’de toplumumuzda burjuva eleştirisi mi yapılmak isteniyor? Gözlem yanlış, sahte, gerçek değil... Ayşe'nin gerçeği görmesi, kişiliğine, benliğine dönmesi ise, hiçbir düşünsel, kültürel ve ahIâksal dönüşüme dayanmayan, yalnızca birkaç ters olaya, kötü bir "rastlantı"ya dayandırılan bir değişme olarak sunulduğu için film, mesajını da veremiyor. Türkiye'de burjuva sınıf nasıldır? Nasıl yaşar? Çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu, insancıl değerlerini yitirmişliği nasıl meydana çıkar?
Popülist ve demagog bir "köy yaşamı" gerçek ve çağdaş seçenek nedir? Bu soruların cevabı,·bir rastlantı sonucu aynı temaları işleyen başka.,bir filmde, "Arkadaş"ta daha sağlam biçimde veriliyor. Türkiye'de bugün. "sağ" ve "sol" diye isimlendirilen görüşlerin birtakım sorunları teşhiste birleştikleri, ama asıl doğru teşhisin ve geçerli çözümün geriye değil, ileriye dönük cepheden gelebileceğine küçük, ama anlamlı bir örnek bu ... Düşünce aanında henüz çocukluk dönemini yaşayan, olgunluğa geçmemiş olan sınemamızın bu tür sorunlara bakışında ise Kemal Tarih araştırmacı ve Tanpınar duyarlığı, henüz uzak dağların ardında gözüküyor... “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 116”

KISMET (1974)


Yönetmen : Temel Gürsu
Senaryo: Vural Pakel
Kamera: Muzaffer Turan
Yapım: Özer Film/Vural Pakel, Enver Özer

Reji Asistanı: Nilgün Karagüler, Asistan Rejisör; Ümit Efekan, Kamera Asistanı: Ahmet Demir, Prodüksiyon Amiri: Ercan Tuman, Prodüksiyon Asistanı: Şahin Gök, Set Elemanları: Abdullah Bağbuğ, Kazım Pekmez, Yusuf Yıldırım, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Asistanları: Ömer Ekmekçi, Süleymen Çekiç, Sesleri Alan; Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan,

Oyuncular: Neşe Karaböcek, İzzet Günay, Efkan Efekan, Ali Poyazoğlu, Bülent Kayabaş, İhsan Devrim, Feridun Çölgeçen, Necdet Yakın, Enver Dönmez, Nubar Terziyan, Ehat Alinçe, Ufuk Aydın, Necla Soylu, Şeref Misafirleri: Süleyman Turan, Fikret Hakan, Öztürk Serengil, Seyyal Taner, Feridun Karakaya, Esin Engin

Konu: Fakir bir şarkıcı kızla, tesadüf sonucu zengin olmuş bir delikanlının öyküsü.

KIBRIS'TA TÜRK ASLANLARI (1974)


Senaryo ve Yönetmen: Kayahan Arıkan (Tancan Akın)
Kamera: Nedim Akanlar
Yapım: Sevinç Film / Sevinç Sergici

Oyuncular: Hayati Hamzaoğlu, Yıldırım Gencer, Gülgün Erdem, Bilâl İnci

Konu: Kıbrıs'ta geçen bir kahramanlık öyküsü


KARTAL YUVASI (1974)


Yönetmen: Natuk Baytan
Senaryo: Tarık Dursun K, 
Foto Direktörü: Cahit Engin
Yapım: Çağdaş Film / İzzettin Yılmaz, M. Enis Uğurlugil

Oyuncular: Yıldız Kenter, Cemil Şahbaz, Ceyda Karahan, Yılmaz Gruda, Güner Sümer, Türker Tekin, Oktar Durukan, Dinçer Çekmez, Ülkü Akbaba, Mete Sezer, Metin Çekmez, Şükran Güngör, Coşkun Akan, Işın İçsevel, Şerif Çoksever, Şükran Güngör,

Konu: Kıbrıs'ta bir Türk kadını, Rumlara karşı koyar. İngiliz nişanlısı ile oğlu İngiltere'den Kıbrıs'a döner. Onlar da bu direnişe katılırlar.


(Köpekler) “Straw Dogs” 1971 yılında David Zelag Goodman ile Sam Peckinpah’ın ortaklaşa yazdıkları senaryodan, Sam Peckinpah’ın (1925-1984) rejisiyle ortaya çıkan filmden uyarlama. Başlıca rollerde Dustin Hoffman,(1937), Susan George (1950) ve Peter Vaughan (1923) paylaşmışler.


KARATECİLER İSTANBUL’DA (1974)


Yönetmen: Viktor Lam
Senaryo: Cha Low, Erdoğan Tünaş,Fuat Özlüer
Foto Direktörü: Tat Lung,
Yapım: Erler Film/Türker İnanoğlu, (Türk-İtalyan-Hong Kong Ortak yapımı)

Işıklar: Erler Işık Servisi, Şef: Şevket Yılmaz, Jenerik: Refik Onubil, Prodüksiyon Asistanları: Necati Şimşek, Ahmet Akgün, Mehmet İnci, Asistan Direktör: Samim Utku, Kameraman: Hüseyin Karındoyuran, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Ses Mühendisi: Tuncer Aydınoğlu, Dublaj Yönetmeni: Kemal Bilici, Teknik Direktör : Metin Miroğlu, Ar Direktör: Sohban Koloğlu, Prodüksiyon Direktörü: Memduh Karakaş, (Acar Film Stüdyosunda seslendirilmiştir)

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Helen Pou, Orhan Günşıray, Wang Li, Lou Wing, Bülent Kayabaş, Attila Ergün, Atıf Kaptan, Birtane Güngör, Figen Han, Turgut Özatay, Necip Tekçe,

Konu: Erol (Cüneyt Arkın), kız kardeşi Yasemin’le mutlu bir hayat süren başarılı bir polistir. Uzakdoğu mafyasının en belalı adamı olan Wang, Hong Kong’tan uçakla Türkiye’ye gelir. Wang bütün Uzakdoğu sporlarını çok iyi bilen sıkı bir dövüşçüdür ve rakiplerini alt ederken kesinlikle kollarını kullanmamaktadır. Onun Türkiye’ye giriş yapacağı istihbaratını alan Emniyet Müdürlüğü, Wang’ı bulup tutuklaması için Erol’u görevlendirir. Çünkü Wang, kaçakçılık, soygun, cinayet gibi kirli işlere boğazına kadar batmış azılı bir mafya gangsteridir. Hong Kong emniyet teşkilatı da boş durmamış, Wang’ın peşinden tıpkı onun gibi iyi bir dövüşçü olan ajanı Wang Ti’yi İstanbul’a göndermiştir. Havaalanında herkesi atlatıp İstanbul’da izini kaybettiren Wang, gelir gelmez bir dizi cinayete karışır. Helen (Helen Pou) adındaki Çinli kıza da şantaj yapmaya ve onu öldürmekle tehdite başlar. Korku içindeki Helen Erol’dan kendisini korumasını ister. Wang Ti’nin yanı sıra, Helen’in aracılığıyla da Wang’ın izini bulan Erol’la bu ölüm makinesi karateci katil arasında, Uzakdoğu dövüş tekniklerinin en mükemmel örneklerinin sergilendiği öldüresiye bir kavga başlar. Bu acımasız kavganın içinde kimin son ve kesin bitirici darbeyi vuracağı ise, ikisinden biri ayakta kalana dek asla belli değildir… (cuneytarkin.com)