Araştıran ve Derleyen: Yalçın ÖZGÜL 2024 Şubat ayı sonuna kadar Blog'a aktarılan film sayısı 7642 adet olmuştur. Film aktarımı devam ediyor.
24 Mart 2018 Cumartesi
ŞİRVAN (1974)
Yönetmen: Kemal Kan
Senaryo: Malatyalı Fahri
Kamera: Ali Uğur
Yapım: Dadaş Film / Kadir Kesemen
Oyuncular:
Ümit Tokcan, Aysun Güven, Ali Şen, Kadir
Savun, Muazzez Kurdoğlu,
Konu: Kasabada basmacılık yapan bir genç,
Şirvan adlı bir kızla tanışır. İki insan birbirlerine aşık olurlar. Bu sırada
genç bir kaza geçirir, kör olur. Şirvan da ağabeyisinin bir arkadaşı ile
evlendirilir. Düğün gecesi olayı öğrenen damat adayı bu iki sevgiliyi
birleştirmek isterse de kör genç bunu kabul etmez.
ŞİRİBİM ŞİRİBOM (1974)
Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Operatör: İzzet Akay
Yapım: Osmanlı Film / Mehmet
Karahafız
Oyuncular: Öztürk Serengil, Meral Orhonsay, Nalân
Çöl, Güzin Özipek, Ateş Böcekleri, Nuri Kırgeç, Ali Demir, Varol Ürkmez,
Türküler: Urfalı Namık Kemal
Konu: Öztürk çapkın bir adamdır. Avukat olan
karısı, iki erkek kardeşin davasını almış, Öztürk de bu sebeple davalının kız
kardeşleriyle tanışmıştır. Avukat, ve kız kardeşler bir olup Öztürk'e bir oyun
oynamaya karar verirler
ŞEYTAN (1974)
Senaryo Yılmaz
Tümtürk
Görüntü Yönetmeni: Nihat
Çifteoğlu
Yapım: Saner Film / Hulki
Saner,
Oyuncular:
Cihan Ünal, Meral Taygun, Agah Hün,
Canan Perver, Ergun Rona, İsmail Hakkı Şen, Ekrem Gökkaya, Erol Amaç, Ferdi
Merter, Ahmet Kostarika, Ali Taygun, Muzaffer Yener, Sabahat Işık
Konu: Ayten evinde kitap okurken
loş ışıklı salonun duvarlarından ve tavanından gelen garip seslerle irkilir.
Kızının odasına çıkar, Gül mışıl, mışıl uyumaktadır. Tavan arasından yine garip
sesler gelmeye devam etmektedir. Ayten bu evde 12 yaşındaki kızı Gül ve
hizmetkarlarıyla birlikte yaşamaktadır. Ertesi gün, Ayten evin Hizmetkarlarıyla
konuşur. Onlara tavan arasında fare olabileceğini ve kapan kurmalarını emreder.
Bütün gece çok rahatsız olduğundan söz eder. Tuğrul Bilge tıbbiyeyi bitirmiş,
ilmi kitaplar yazan bir Doktordur. Doktorluğunu aktif olarak yapsa, para
kazanacaktır. Ama o melankolilik dünyasında kendisini kitaplarına vermiştir.
Tuğrul’un annesi hasta ve bakıma ihtiyacı olan yaşlı bir kadındır. Dayısı,
Tuğrul’a hep sitem etmektedir. Annenin bakıma çok ihtiyacı var, bir an evvel
kısa yoldan zengin olmaya bak, onu rahat ettir diye. Gül’ün doğun günü neşeli
geçmektedir. Ayten, Ekrem’e geçen gün tenis kortundaki genç adam kimdi diye
sorar. Onun Tuğrul olduğunu öğrenir. Ekrem Tuğrul’un psikolojik kitaplar
yazdığını en son kitabının da ŞEYTAN olduğunu söyler. Partide Gül odasına daha
erken çıkmıştır. Misafirlere Ekrem piyano çalarken, merdiven başından
ayaklarına çamur gibi iğrenç bir sıvı akmaktadır. Ayten çığlık çığlığa
misafirlerden özür diler. Deliye dönmüştür. Evladına sarılır, onu banyoya sokar
yıkar ve sakinleştirici bir ilaç verip yatırır. Biraz sonra odadan çığlıklar
gelmeye başlar. Gül yatakta havalara fırlamaktadır. Annesi onu tutmaya çalışsa
da o da yatakla zıplamaya başlar. Gül’ü kliniğe götürürler. Doktor beyinde bir
bozukluk olduğundan şüphelenir. Bütün beyin filmleri çekilir. Doktorlar inceler
ve hiçbir şey çıkmaz. Doktorlar hemen Gül’ün evine giderler kız yine yatağın
üstünde müthiş hareketlidir. Acayip sesler çıkartmaktadır.
Ondan artık bir erkek sesi
gelmeye başlar. Biraz sonra da kalkar, o erkek sesiyle çek elini ulan pis herif
diye bağırıp doktoru bir yumrukla yere serer. Yine sakinleştirici iğne
yaparlar. Bu bilge adam, çantasından Kuran-ı Kerim’i ve zemzem dolu bir şişeyi
çıkartır. Zemzemi Gül’ün üzerine serpmeye başlar. Kuran’ı eline alır, dualar
okuyup Allah’a bu küçük kızı laneti şeytandan kurtar senin ateşten yarattığın
şeytan, topraktan ve bir kan pıhtısından yarattığın bu insandan çıksın artık
diye yalvarır, şeytan çıldırmıştır. Bu sefer yine kaybedeceksin diye
bağırmaktadır. Dualar devam eder. Abzem şiddetli bağırmalarla Şeytan alt
edilmek istenir. Ayten kızının ölüp ölmeyeceğinden endişelidir. Tuğrul tekrar
Gül’ün odasına bakmaya girer bu sefer Gül’deki Şeytan Tuğrul’!n annesi
olmuştur. O konuşmaktadır. Annenle beraber cehennemdeyiz diye bağırmaktadır. Tuğrul
ona bağırır. Bu durumda adam yine odaya gelir ben sana şeytanla konuşma demedim
mi der. Ve Kuran’ı eline alır, yine duaya başlar. Tuğrul’u odadan çıkartır. Bir
gürültü üzerine içeri giren Tuğrul yaşlı adamı yerde bulur, ölmüştür. Tuğrul
bütün gücü ile şeytana saldırır. Aralarında müthiş bir mücadele başlar Tuğrul
Gül’ün boğazını sıkmaktadır. Ama artık bağıran şeytan değil Gül’dür. Dualar ve
Allah’a sığınma şeytanı yenmiştir. Kendi bunalımlarından ve her zaman annesine
karşı çektiği vicdan azabından Tuğrul iyice kaçırmıştır kendini pencereden
atar. Gül ve Ayten evlerinden taşınırlar, yeni hayata başlamak üzere onları
anne kız bir camide dua ederken görürüz. Artık ruhları da rahata ermiştir.
Hayatları da düzene girmiştir."
► Son
derece ilginç ve önemli bir deneme olan "Şeytan", Hullki Saner'in
ısrarları sonucunda çevrilmiş bir film. "şimdir, The Exorcist"in
aynısını yapmak isteyen prodüktör Hulki Saner, bir gün Metin Erksan'a bir uçak
bileti verir ve Londra'da lüks bir otelde birkaç gün tatil yapması için yer
ayırttığını söyler. Bu arada "The Exorcist"i seyretmesini ve bu film
hakkında bilgi edinmesini ister. Metin Erksan dönüşünde, "Bu filmi ben
çekmem ama, sen de kimseye çektirme. Çünkü bu film olmaz." der:
Bu film hakkında orada pek
çok yazı okumuştum. Filmi buzdolabında çekmişler. Yani ağızdan çıkan dumanlar
için stüdyoya buzdolabı yapılmış. kamera önündeki ve kamera arkasındaki herkes
su altına dalan adamların giydiği elbiselerden giymişler. Filmin operatörü,
Amerikan Kameramanları Mecmuasında, kızı yukarıya çelik tellerle çektiklerini,
bu tellerin hepsinin gözüktüğünü, kare be kare bu tellerin rötuşlendiği,
tellerin sildirildiğini yazmış. Hulki Saner, benim 'Bu film olmaz' dememe kulak
asmadı, allem etti, kallem etti, bu filmi bana çektirdi. O zamanki parayla çok
da ucuza çıkan bir film oldu. Bir milyondan aşağı çekilmeyecek bu filmi 400 bin
liradan daha az bir bütçeyle çektik.
Metin Erksan, makyaj ve
teknik açısından batının imkanlarına sahip olmadığımız halde bu filmi çeker
ama, yaşadığı imkansızlıkları gidermek için de çok uğraşır. Sözgelimi kızı
yukarıya tellerle çekmek bile Türk sineması için teknolojik anlamda imkansız
bir olaydır:
Filmde
kızın yatağında yatarken yukarıya doğru havalanması sahnesi var. Biz de kızı
Hollywood'un yaptığı gibi tellerle yukarıya çekeceğiz. Önce kızı bağladık.
Hollywood kızı elektrikle yukarıya çıkardı, bizde böyle bir teknik yok. Ben,
telleri bucurgat ile çektirdim. Haliç'ten getirttiğim bucurgatla kızı sağa sola
sallamadan yukarı çektirdim. Bucurgatı çevirenlere, 'Bucurgatta hata bulursam,
ellerinizi koparırım ama, doğru çekerseniz sizi mükafat1andırırım, size 50 şer
lira veririm' dedim. Bu paraları hep cebimden ödemi prodüksiyona dahil değildir
bu paralar. Tellerin gözükmemesi için duvarlara çizgili kağıt aldırdım. Horizontal
basılmış çizgileri ben vertikal kullandım. Ayrıca tellerin gözükmeme si için
farklı bir ışık düzeni kurdurdum. Işığı arkadan koydurdum, ışık konturdan
gelince teller gözükmedi. Bizim Hollywood'un kullandığı tekniği kullanıp
telleri kazıtmamız imkânsız. Diyelim ki bir yolunu bulup kazıttırdınız, o zaman
film, 15 milyon dolar gibi, astronomik bir rakama çıkar.
Film çekilir, gösterime
girer ve büyük paralar kazanır. Hullki Saner, bir gün telefonla Metin Erksan'ı
arar ve ağlamaklı bir sesle "Beni mahvettin, çabuk gel" diyerek
ofisinde randevu verir. Metin Erksan, bu telefon konuşmasına bir anlam veremez
ve buluşma yerine gider. Bir grup Alman ve Hulki Saner,
kendisini beklemektedir. Hulki Saner, "Işte beni mahveden adam bu"
diyerek Metin Erksan'ı Almanlara tanıştırır. Almanlar, Metin Erksan'ı
"Müthiş bir filmdi" diyerek öpmeye, tebrik etmeye başlarlar. Metin
Erksan, olanlara anlam veremez ve bir süre sonra
olayın içyüzü ortaya çıkar. Hulki Saner, o yıllarda Almanya da bazı şirketlere
Türk filmleri satıyor. Bir gün bu şirketler de Hulki Saner'den palavradan bir
"The Exoreist" çekmesini ister. Hulki Saner, 'Böyle bir filmi çekse
çekse Metin Erksan çeker' diyerek, bin bir güçlükle yönetmeni ikna eder ama
Metin Erksan'ın palavradan bir film çekmeyeceğini hesaba katmaz. Almanlar,
filmi görünce çok beğenirler Fakat biz bu filmi satın alırsak çok para
kazanırız ama, kazandığımızın yüz mislini mahkemeye veririz. Başta William
Peter Blatty olmak üzere, filmin yapımcısı kapımıza dayan
William
Peter Blatty’nin (1928) kendi romanından yazdığı senaryodan, William
Friedkin’in (1935) rejisiyle 1973 yılında filme çekilen “The Exorcist” isimli
filmden uyarlama. Filmin başlıca rollerini, Ellen Burstyn (1932), Max von Sydom
(1929) ve Lee J. Cobb (1911-1976) oynamışlardır.
ŞENLİK VAR (1974)
Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü yönetmeni: Melih
Sertesen
Yapım: Acar Film / Murat
Köseoğlu
Kurgu: Özdemir Arıtan, Sanat
Yönetmeni: Semih sezerli, Yapım Sorumlusu: Gürcan Köseoğlu, Reji
yard.: Cevat Şahiner, Kamera Asistanı: Savaş Dinçel, Laboratuar
Şefi: Recai Karataş, Işık Şefi: Cengiz Arlı, Asıstan: Turgut
Köse, Dekor: Mustafa Acar, Bilal Uysal, Ses Kayıt: Tuncer
Aydınoğlu, İsmail Karataş, Bican Avşar, Prodüksiyon Amiri: Rafet
Gülerman, Set Amiri: Ahmet Ateş, Şarkılar: . Belkıs Özener,
(Acar Film Laboratuarlarında hazırlanmış ve seslendirilmiştir. )
Oyuncular:
Türkan Şoray (Zeliş/Leyla), Zeki Alasya
(Selim), Salih Kırmızı (Ekrem), Hülya Tuğlu (Canan), Nihat Ziayalan, Semih
Sezerli (süslü Kazım), Asuman Arsan (Cemile), Mualla Sürer (Güllü), Cevat
Kurtuluş (uşak Rıza), Muammer Gözalan (Hakim), Renan Fosforoğlu (doktor), Rıza
Tüzün, Faik Coşkun, Muzaffer Yenen, Mustafa Yavuz, Sabahat İzgü, Kürşat
Alnıaçık, Ahmet Açan, Günay Güner, Mehmet Uğur, Yaşar Şener, Lütfü Engin,
Mehmet Yüksel, Ömercik (Ömer Dönmez)
Konu: Filmde, birbirine benzeyen iki kadının
yer değiştirmesiyle yaşanan olaylar anlatılır. Zeliş, arkadaşlarıyla beraber
sokaklarda dolandırıcılık yapar. Bir gün köpeğini ararken kapısı açık bir köşke
girer. Köşkün sahibi ünlü şarkıcı Leyla Taner’dir. Leyla, Zeliş’i evde
eşyalarını kurcalarken yakalar. Zeliş’in kendisine tıpatıp benzer olduğunu fark
eder. İkisi de bu duruma çok şaşırırlar. Daha sonra Leyla ağır bir hastalık
geçirir. Dinlenmek için işlerine ara vermesi gerekir. Ama hasta olduğunu
saklamak ister. Zeliş’e geçici olarak onun yerine geçmesini teklif eder. Zeliş,
birkaç aylığına Leyla’nın yerine geçer. Ancak hiçbir şey plânladıkları gibi
olmayacaktır.
ŞEHİTLER (1974)
Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Tamer Yiğit
Kamera: Dinçer Önal
Yapım: Gaye Film / Necdet
Erdur
Oyuncular:
Tamer Yiğit, Orçun Sonat, Eşref Kolçak,
Kuzey Vargın, Fatma Belgen, Ahmet Arkan, Senar Seven
Konu: Film, özel bir görevle Kıbrıs Barış
Harekâtı’na katılan Üsteğmen Kemal’in ve dört arkadaşının hikâyesini anlatır.
Kemal, gizli bir görevle Kıbrıs’a gider, burada mücahitlerle buluşur. Öncelikle
Osman, Reşit, Ahmet ve Emin’i bulması gerekmektedir. Fakat mücahitlerin
arasında onları göremez çünkü hepsi hapishanededir. Onları hapishaneden
kurtarabilmek için kendisini de bir şekilde hapishaneye attırır. Yapılan tüm
işkencelerin sonunda arkadaşlarına kavuşur. Ekip, bir süre sonra hapishaneden
kaçar ve görevlerini yerine getirmek için harekete geçerler. Amaçları, Rumlara
istihbarat sağlayan ve tüm Türk savaş araçlarını takip eden radarı yok
etmektir.
ŞAŞKIN (1974)
Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Safa Önal
Kamera: Hüseyin Özşahin
Yapım: Haydar Film / Haydar Üçüncüoğlu
,
Oyuncular: Yalçın Gülhan, Ferdağ
Büyükgüneş, Hülya Tuğlu, Senar Seven, Mürvet Sim, Özcan Özgür, Halit Akçatepe,
Gönül Tansel, Mürüvvet Sim, Turgut Boralı, Hüseyin Zan, Renan Fosforoğlu,
Tayfun Çakar, Özden Yüce
Konu: Yaşlı bir kadın olan Mürüvet’ten
sızdırdığı paraları kadınlarla önce yiyen sonra yakalanan ve kadınlardan dayak
yiyen bir adamın erotik maceraları.
SÜTÇÜNÜN RÜYASI (1974)
Yönetmen: Ayhan Baturalp
Senaryo: Özcan Erol
Kamera: Fehmi Eryılmaz,
Yapım: Özay
Film
Oyuncular: Süheyl Eğriboz, Gülgün Erdem, Yeşim
Yükselen, Ceyhan Cem, Yaşar Güçlü, Zeki Tüney, Özcan Erol, Hakkı Kıvanç, Kudret
Karadağ, Enver Dönmez, Sami Boztunç, Muharrem Yücesan, Çocuk Yıldız: Ercan Erol
Konu: Film, Hurşit isimli bir
sütçünün hikâyesini anlatır. Sütçü Hurşit, kasabada yaşayan fakir biridir.
Aldığı bir mektupla eski hapishane arkadaşı Âsım’a yardım etmek için İstanbul’a
gider. Kaçakçı Harun ve çetesine karşı amansız bir mücadeleye girişir. Her şey
sona ermek üzereyken Harun’un adamları Hurşit’in oğlunu ve karısını kaçırır.
Hurşit verilen adrese gittiğinde oğlunun cansız bedenini bulur. O an delirir ve
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırılır. Hurşit, hastaneden
kaçarak bir mezarlığa gider. Mezarlıkta başına gelenler her şeyi
değiştirecektir.
SOSYETE BEHÇET (1974)
Yönetmen: Yavuz Figenli
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Topkapı Film / Yaşar Tunalı
Reji Asistanı: Erol Erdoğan, Operatör Asistanı: Taci
Saraç, Renk Uzmanları: Turgut Ören, Zihniye Ören, Senkron: Süleyman
Karakaya, Negatif Montaj: Bayram Türkkan, Osman Koşkan, (Ören Film
Stüdyosunda renklendirilmiştir.)
Oyuncular: Behçet Nacar, Gönül Tansel,
Kenan Pars, Hasan Ceylan, Özcan Özgür,Altınsel, Lütfi Engin, Arap Celal, Kadir
Kök, Özcan Özgür, Haydar Karaer,
Konu: Kendisine çok benzeyen
zengin bir iş adamının yerine gecen bir kabadayının öyküsü.
SOKAKLARDAN BİR KIZ (1974)
Senaryo ve Yönetmen: Nejat Saydam
Foto Direktörü: Melih Sertesen
Yapım: Acar Film/Murat Köseoğlu
Eser: Orhan Kemal, Müzik
Direktörü: Yalçın Tura, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar,
İsmail Karataş, Labopratruar Şefi: Recai Karataş, Montaj: Özdemir
Arıtan, Rejisör Yardımcısı: Cevat Şahiner, Kamera Yardımcısı: Savaş
İncer, Işık Şefi: Cengiz Arlı, Set Amiri: Ahmet Ateş,
Dekorlar: Bilal Uysal, Mustafa Acar, Prodüksiyon Amiri: Refet
Gülerman, Ar Direktör: Semih Sezerli, Prodüksiyon Temsilcisi: Gürcan
Köseoğlu
Oyuncular:
Hülya Koçyiğit (Nurhan), Orçun Sonat
(İhsan), Tuncer Necmioğlu (Vedat), Aliye Rona (Leyla), Ahmet Arkan (Cevdet),
Hikmet Taşdemir (Fikret), Reha Kıral, Handan Adalı (Analık), Asuman Arsan
(Konsomatris), İbrahim Delideniz, Osman Alyanak, Faik Coşkun, Ekrem Dümer,
İhsan Tomaç, Meziyet Nakkaş,
Konu: 1968 de yayınlanan romanda, Leyla
Anadolu'da gezgincilik yapan tiyatrolardan birinde kantocudur, Cemal ile
evlidir, Nurhan diye bir kızı vardır. Leyla’nın erkek düşkünlüğünü Cemal kabul
etmek zorunda kalır, Nurhan bunları görerek büyür ve gönlünü beş altı yaş büyük
olan İhsan'a kaptırır. Cemil’in gruptaki jönlerden birini. öldürmesi ve
cezaevine girmesi üzerine Nurhan İstanbul'a gelir, amcasının yanında da acılar
çeker. Leyla, İstanbul'a gelip pavyonda çalışmaya başlar. Nurhan burada
ihsan'ın yerine, komşuları Nimet'e tutkun denizci Cevdet’i koyar. Cevdet
kendini Nimet'ten ve yine kendini seven çingene kız; Cevriye'den; Nurhan'ı ise annesinin
dostu ve kendi arkadaşı Fikret ve pavyonun patronundan korumaya çalışır. Nurhan
ile Cevdet karı koca olmuş bir ev tutmuşlardır. Annesi, Fikret’ten kıskandığı
kızını Cevdet'e kötüler, Fikret ile ilişkisi olduğunu söyleyip öç almak ister.
Cevdet'in olmadığı bir gece Fikret Nurhan'a tecavüz etmeye kalkar fakat Nurhan,
Fikret'i vurup, öldürür. Cezaevine düşen Nurhan'ı Cevdet aramaz. Bir gün
Cevriye'nin uyarması ile, hatasını anlar ve Nurhan'a gider, Nurhan’ın da
suçsuzluğu anlaşılmıştır, önlerinde yeni bir yol vardır.
► Orhan
Kemal Katliamı: Orhan Kemal'in "sokağı" sokaktaki küçük insanları
bunlar mı? Onca ramanında, öyküsünde yarattığı dünya, kendine özgü iyimserliği,
yaşama sevgisi ve sevinci nerede? Bu pespaye me1odramın, Orhan Kemal'in
edebiyatımızdaki çok saygıdeğer yeri ve anısı ile hiçbir ilişkisi yoktur ve
olamaz ...
SiLEMEZLER GÖNLÜMDEN (1974)
Yönetmen: Ülkü Erakalın
Senaryo: Bülent Oran
Foto Direktörü. Salih Dikişçi
Yapım: Kardeşler Film / Ülkü Erakalın
Kamera: Ertunç Şenkay, Işık Direktörü: Aydın
Yurteri,
Oyuncular: Kâmuran Akkor, Yalçın
Gülhan, Fuat Soner, Nuray Belbüken, Nubar Terziyan, Aliye Rona, Aysel Gürel,
Muzaffer Yenen, Zeki Alpan, Şeref Oyuncuları: İlhan Daner, Parla Şenol ve Fuat
Soner,
Konu: Film, Hülya ve Filiz isimli
iki kardeşin yaşadıklarını konu edinir. Hülya bir yandan alkolik annesine bir
yandan da okuyan kardeşine bakmaya çalışan genç bir kadındır. Hayattaki tek
amacı, kardeşinin okulunu bitirmesidir. Bu amaç uğruna gazinolarda şarkıcılık
yapar. Filiz, okulu bitirince annesinin de ölümüyle yalnız kalan ablasının
yanına gelir. Hülya, Filiz’in dönüşüyle şarkıcılığı bırakmak zorunda kalır.
Filiz ise kısa süre içinde Ayhan’ın ofisinde iş bulur. Bir süre sonra ablasını
da bu işe aldırır. Filiz uzun zamandır Ayhan’a âşıktır. Fakat bu gerçeği ne
ablasına ne de Ayhan’a söyleyebilir. Ayhan ise görür görmez Hülya’ya âşık olur.
Hülya kardeşini üzmemek için aradan çekilir ve evi terk eder. Fakat yıllar
sonra Ayhan’ın ağabeyi sayesinde iki kardeş yeniden karşılaşacaktır.
SiLAH KARDEŞ ELiNDE (1974)
Yönetmen: Yılmaz Duru
Senaryo: Sabah Duru
Foto Direktörü: Suat
Kapkı
Yapım: Tura Film / Yılmaz
Duru
Laboratuar: Sabahattin
Hoşsöz, Negatif Montaj: Ziya Kuşdoğan, Montaj: Aram Keskinay,
Negait Montaj: Mustafa Karataş, Ses Montaj: Zeki Sivaslı, Ses
Mühendisi: Feridun Kınay, Prodüksiyon Müdürü: Abdullah Ataç,
Oyuncular:
Serdar Gökhan, Aysun Güven, Yılmaz Duru,
Kenan Pars, Feridun Çölgeçen, Necmi Altan, Mine Sun, Haluk Orçun, Abdullah Ataç
Konu: Film, fidye için zengin bir ailenin
çocuğunu kaçıran bir grup insanın hikâyesini anlatır. Vahit Koç’un torunu,
dadısı İnci ile birlikte kaçırılmıştır. Çocuğu kaçıran çete, Yaşar’ın kardeşi
Yusuf’a ait bir evde saklanır. O sırada tesadüf eseri Yusuf, eve gelir. Çete,
elinden geldiğince olayı saklamaya çalışsa da Yusuf, kötü bir şeylerin
döndüğünü hisseder. Sonunda da gerçeği öğrenir ve çete tarafından esir alınır.
Paranın ellerine geçeceği süreye kadar evdekiler çatışma yaşamaya başlar. Saat
ilerledikçe aralarındaki problem gittikçe içinden çıkılmaz bir hâle gelir. İki
kardeş, iyi ve kötü gibi birbirine zıt hâle gelir
SIĞINTI (1974)
Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Nurettin İrişen
Operatör: Orhan Kapkı
Yapım: Sezer
Film
Yönetmen
Yardımcısı: Erol Avcı, Kamera Asistanı: Suha
Kapkı, Ses Kayıt: Tuncer Aydınoğlu,
Oyuncular:
Kartal Tibet (Kemal Demir), Esen
Püsküllü (Fatma Akay), Kayhan Yıldızoğlu, Nubar Terziyan (Faik Baba), Bülent
Kayabaş (Doğan), Ali Şen (Yakup amca), Turgut Boralı (Dr. Halit), Feridun
Çölgeçen (Fahri Bey), Mümtaz Ener (Ağır ceza üyesi), İhsan Baysal (Ahmet Atılgan),
Semih Sezerli (Ağır ceza üyesi), Ekrem Dümer, (Savcı) Renan Fosforoğlu (Bakkal
Talât), Necla Baysal, İhsan Gedik (Sadık), Yaşar Şener (Rıfat abi), Zeki Sezer
(ağır ceza üyesi), Ahmet Karaca, Kumarbazlar: İbrahim Kurt, Kudret Karadağ,
Ekrem Gökkaya, Ali Ekdal, Hakkı Kıvanç, Osman Han, Niyazi Gökdere, Mustafa
yavuz, İhsan Bayraktar
Konu: Francis Lai’in ‘Le Passager De La Pluie’
(1970) (yönetmen Rene Clement) için yaptığı müziklerin de kullanıldığı filmde
Kemal’in Fatma’ya anlattıkları; “Anamı hiç tanımadım. Babam da, ben bacak
kadarken adam vurup mapushaneye düştü. Tek başıma kaldım çocuk yaşımda.
Sokaklarda, yangın yerlerinde, köprü altlarında büyüdüm. Babam mapustan
çıktıktan sonra aramadı beni. Babamken şu kadarcık hayrını görmedim. Bir mapus
arkadaşından öldüğünü öğrendim. Yattığı yeri bile öğrenemedim. Sonra
yetimhaneye düştüm. Ama, alışamadım oraya da. Yaptığım her şeyi suç sayıp
cezalandırdılar beni. Çocuklardan ikisi ile kapışmıştım bir keresinde.
Dövüyorlardı beni. İki kişi olunca gücüm yetmemişti. Elime geçen makası
salladım. İkisi de kanlar içinde düştüler yere. Ben de içeri girdim böylece ilk
defa. Sonra, birkaç defa daha girdim. Bir arayanım olmadı.
Hastalandım.
Şu yatakta günlerce yattım. Kapım mı çalındı… İnsanlar böyle olunca ben de kahrettim.
Onlardan daha zalim oldum. O yüzden pek kimse sokulmaz bana.”
Kemal..
Kendi halinde bir balıkçı. Şakakları, belki zor yaşam koşulları belki de
‘yaşının kemale ermesi’ nedeniyle hafifçe kırlaşmış. Kırmızı sandalı ile
tuttuğu balıkları mahallede satıyor. Fatma’nın yaşantısına karışmasından sonra
kayığı beyaza boyayıp, üzerine AK GÜVERCİN yazacaktır. Akşamları Faik Sonra da,
elinde avucunda kalan parayı Abbas’ın bitirimhanesinde tüketiyor.
Kumarhanedeki bir kavgada
kendisine yardım eden Doğan ve sokakta kalmış kimsesiz, kör Fatma’yla
karşılaşıncaya dek bu şekilde geçip gider.
Doğan.. Yedikule’de
oturuyor. Onun da kimsesi ve ‘şimdilik’ işi gücü yok. ”İnsan bir gaye uğruna
çalışmalı. Evinde anası babası, karısı çocuğu varsa çalışmalı. Adam tek başına
olunca çalışmak niye.”
Güzel Fatma.. “Eskişehir’de
doğmuşum ben. Babam memurdu. Annem ben küçükken ölmüş. Körlüğümle babamın ölümü
arka arkaya geldi. Halam vardı. İstanbul’a geldik sonra. Denizi hiç görmedim
senin anlayacağın. Kokusunu, bir de sesini duyuyorum, elimle değebiliyorum,
yetiyor.”
Halası öldükten sonra
Kemal’e rastlayıncaya dek günlerce sokakta kalır. “Yaşamak ölmekten zordu benim
için. Kemal zor olanı yaptı. Yaşattı beni. Yatacak bir yerim vardı artık.
Karnımı doyuran karşılık beklemeyen bir koruyucum vardı.”
Kemal, Doğan’ı ama asıl
Fatma’yı tanıdıktan sonra bir değişim gösterir. Önce genç kızı, sonra da tüm
insanları sever. Mahallede herkes şaşkın. “Hünerli kızmış. Baksana ne hale
geldi Kemal. Aferin kıza.”
O
günlerde, düşündüğü tek konu, sevdiği ama bunu bir türlü söyleyemediği
Fatma’nın gözleridir. Şişli Kliniğindeki Dr. Halit’ten genç kızın bir
ameliyatla (15 bin lira) görebileceğini öğrenir. “15 bin lira. Değil bulmak,
say deseler sayamam be.” Bitirimhaneyi soyar Ameliyattan birkaç gün sonra
sargılar çıkarıldığında Fatma’nın görebilmesinin bedeli, Kemal’in hapislerdeki
yılları dolacak gibiyken Mahallelinin bu parayı aralarında toplayıp vermesi ve
hafifletici nedenlerle iki sevdalı kısa sürede kavuşacaklardır.(Murat
Çelenligil – sınematürk Internet veri tabanı) SEZERCİK KÜÇÜK MÜCAHİT (1974)
Yönetmen: Ertem Göreç
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Er Film / Berker
İnanoğlu
Oyuncular:
Perihan Savaş, Orçun Sonat, Turgut
Özatay, Erol Taş, Nedret Güvenç, Şükriye Atav, İsmail Hakkı Şen, Atıf Kaptan,
İhsan Baysal, Cemil Yağmur, Ekrem Dümer, Diler Saraç, Cevdet Arıkan, Nezihe
Güler, Kudret Karadağ, Hasan Ceylan, Muzaffer Yenen, Ata Saka, Hakkı Kurt,
Turgut Boralı, Serpil Gül, Çocuk Yıldız: Sezer İnanoğlu (d:1967) ,
gösterecektir
Konu: Pilot Murat ile öğretmen Lale
birbirlerini severek evlenirler. Başarılı hava teğmeni Murat bir uçuş sırasında
uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybeder. Lale karnındaki bebeğiyle acılar
içinde kalır. Küçük Sezer dünyaya geldiğinde, yıllarca çocuk hasrete çeken teyzesi
ve eniştesinin yanında kalır. Bu sırada EOKA militanları Kıbrıs Türklerine
hayatı zindan etmektedir. Giderek tırmanan saldırı ve cinayetlerin birinde
Doktor Fikret ve karısı da öldürülünce minik Sezer ortada kalır. Ona çocuğu
olmayan bir çift sahip çıkar ve büyütür. Lâle kocasından sonra oğlunu da
kaybetmenin acısıyla akıl hastanesine düşer. Yedi yıl sonra Rumların baskı ve
terörü tekrar baş gösterir. Kıbrıs’taki kritik durum Türkiye’nin müdahalesine
ortam hazırlarken Sezer asker babası gibi küçük yaşında büyük kahramanlıklar
gösterecektir.
SEVMEK (1974)
Yönetmen:Ertem Göreç
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Orhan Kapkı
Yapım: Er Film / Berker
İnanoğlu
Oyuncular:
Perihan Savaş, Serdar Gökhan, Mesut
Engin, İhsan Baysal, Yavuz Karakaş, Hasan Ceylan, Ceyhan Cem, Turgut Özatay,
Yeşim Tan, Nevin Nuray, Hamit Has, Murat Sümer, Uğur Atakan, Yasemin Esmer,
Nubar Terziyan
Konu: Film, Leyla ile onu büyüten Şahin
arasındaki ilişki etrafında yaşananları anlatır. Şahin, yeraltı dünyasının
önemli isimlerinden biridir. Bir gün arkadaşı Bekir’den bir mektup alır. İdam
cezasına çarptırılan Bekir, kızı Leyla’yı Şahin’e emanet eder. Leyla’yı iyi
şartlarda yetiştirmesini vasiyet eder. Şahin, vasiyeti yerine getirerek
Leyla’nın iyi bir eğitim almasını sağlar. Aradan geçen zamanda Leyla genç ve
güzel bir kız olur. Leyla, Şahin’i babası olarak görmektedir. Ancak Şahin’in
ona karşı farklı duyguları vardır. Bu sırada Leyla, Erol ile tanışır ve
birbirlerine âşık olurlar. Ancak Şahin, ikilinin birlikteliği için en büyük
engel olacaktır
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)