Powered By Blogger

31 Mart 2018 Cumartesi

ADALI KIZ (1976)


Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Senaryo:Yılmaz Tamtürk, Oksal Pekmezoğlu
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Saner Film/Hulki Saner

Yardımcı Yönetmen: Arif Erkuş, Kameraman: Bedii Ener, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Prod. Yrd: Ergin Demirçubuk, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Set Ekibi. Necip Koçak, Ömer Bubu, Hacı Fidan, Işıklar: İsmet Yurtçu, Ali Pir, Laboratuvar: Ziya Uçak, Ahmet Kuru, Recep Kakmak, Montaj-Senkron: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Mustafa Karataş, (İpek Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Müjde Ar (Eda), Murat Soydan (Ali Yılmaz), Mehtap Ar (Eda’nın arkadaşı), Gönül Hancı, Orhan Aklan, Necla Soylu (Eda’nın arkadaşı), Ahmet Turgutlu (Asım baba), Gündüz Aker, Cevdet Arıkan, Nermin Hoşses, Korhan Abay, Elvan Ilgaz, Ziya Ilgaz, Zeki Sezer, Misafir Sanatçı: Gönül Ülkü

Konu: Eda grup arkadaşlarıyla beraber yatla denize açılır, çok şımarık olan bu grup eğlencenin doruğunda iken motorları bozulur. Görünürde kara yoktur. Rüzgâr yoktur, denizin ortasında kalmışlardır. İki gün geçmiştir. Bir sabah Eda uzaktan bir balıkçı motoru görür ve bütün yattaki grup bağırmaya başlar. Yardım isterler. Onları duyan balıkçı motoru yanaşıp tekneyi kendininkine bağlar, kıyıya yakın bir yere çekmeye başlar. Balıkçı motorundaki adamın yakışıklılığına bütün kızlar hayran kalır. Adam hiç konuşmaz onları adanın sahiline çekmeyi başarır. irler." Yatın tamiri biter. Hareket etme zamanı gelmiştir. Eda ile Yabani de ordadır. Eda, Yabani’e alıştığını oraları çok sevdiğini söyler. Yabani de ona aşık oldu-ğunu, onunla kalmasını ve evlenmesini ister. Yabani tekneye gelir, kaptan nişanlarını ilan eder, içkiler içilmeye başlar. Kaptan bu kadar dans yeter şimdi geleneğe göre damadın ıslanması lazım diyerek Yabani’i suya atar ve onu denizde bırakan tekne uzaklaşmaya başlar. Yabani bana bunu yapmayacaktın Eda diye inler. Yabani denizde klmıştır. biraz ileride baba- kız balıkçılık yapan bir tekne onu ve ona yaklaşan köpekbalığını görürler. Oya-lanmak için resim çalışmalarına başlayan Eda bir dükkândan resim malzemeleri almak için alışverişe girer. Tezgâhtar kız istediklerini hazırlarken gözü tezgahtaki gazeteye ilişir. Yabani’in resmi gazetededir ve o gün bir konferansı olduğu konusundadır. Eda koşa, koşa konferans salonunun olduğu yere gider. Onun köpek balıkları hakkında verdiği konferansı dinlemeye başlar. Bir kere daha ne kadar kibirli ve yakışıklı olduğunu görür bilgisi anlatımı onu şaşkına çevirir. Hayran olmuştur. Bir ara göz göze gelirler. konferansın bitiminde alkışlardan sonra Eda2nın yanına gelir beraber çıkarlar. Ali Eda’ya iyi davranır. Evine getirir. Ertesi günü buluşmak üzere sözleşirler. Beraber gezmeye başlarlar. Eda mutludur. Eda gazetelerin ondan söz ettiğini onunla iftihar ettiğini söylerken Ali de Pazar günü bir parti vereceğini ve ona bir sürprizi olduğunu söyler. Partiye Eda’nın bütün arkadaşları da davetlidir. Pazar günü gelmiştir Eda ile Ali dans etmekte, arkadaşları hayran bakışlarla onları izlemektedir. Ali bir ara salondan çıkar geri geldiğinde elinde köpek balıkları hakkında yazdığı kitabı vardır, onu Eda’ya verir. Sürpriz olarak ta nişanlanacağı kızın kendisini köpek balıklarından kurtaran Neslihan olduğu açıklar, Eda buna çok kızar ve partiyi terk eder. Dadısı ve arkadaşları Ali’in şehri terk ettiğini söylerler.

Eda anlamıştır Ali’nin gittiği yer adadır. Oraya gider. Asım baba bir düğün kon-voyunun başındadır. Bu Ali’in düğünüdür. Ona gitmek ister, onu bu haliyle de sevdiğini söylemek isteyen Eda’ya Asım baba gitmesine engel olur. Düğün içinde Ali’yi gören Eda seni her türlü seviyorum diye bağırır. Ve koşarak oradan uzaklaşıp yardan kendini denize atar. Ali’siz yaşamaktansa ölümü tercih etmiştir. Ali Eda’nın peşinden atlamıştır. Gelen bir köpek balığı ve denizde kan görülür. Herkes dehşet içindedir. Ama Ali Eda’yı kurtarır. Kucağında yukarı çıkarır. Neslihan hakikati anlamıştır. Onlar hala birbirlerini çılgınca sevmektedir.

30 Mart 2018 Cuma

ZIMBALA BEHÇET (1975)


 "BEHÇET 76"

 Yönetmen:Yavuz Figenli
Senaryo:İhsan Yüce
Kamera:Rafet Şiriner
Yapım:Bizim Film/Cengiz Nacar

Oyuncular: Behçet Nacar (Behçet, Kazım Kartal, Hülya Şengül (Nilgün), Turgut Özatay (Seyfi), Süheyl Eğriboz (Zeki), Doğan Tamer (Kadri), Gönül Eren, Nilgün Ceylan, Anna Margaret, Tevhit Bil-ge (Feridun), Menderes Samancılar, Baki Tamer, İhsan Yüce, İsmet Erten, Baykal Kent (Kerim), Lütfü Engin (fedai), Hasan Ceylan, İbrahim Kurt

Konu: Öldürülen babasının intikamını almak için yollara düşen bir gencin öyküsü.

ZAMPARA (1975)


Senaryo ve Yönetmen:T. Fikret Uçak
Kamera:Abdullah Gürek
Yapım:Funda Film/Fethi Oğuz

Oyuncular: Ünsal Emre, Elif Pektaş, Birtane Güngör, Leyla Şahin, Meral Deniz, Gündüz Akar, Süheyl Eğriboz, Gündüz Akar, Kazım Eryüksel

Konu: Bir foto muhabirinin çeşitli kadın-larla yaşadığı aşkların öyküsü

YOK DEVENİN BAŞI (1975)


Senaryo ve Yönetmen:Yücel Uçanoğlu
Kameraman: Dinçer Önal
Yapım:Gaye Film/Erdoğan Tilav

Prodüksiyon Amiri: Semih Servidal, Gaye Işık Serrvisi, Şef: İlyas Akarsu, Kamera Asistanı: Sedat Ülker, Laboratuar ve Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Asitanı: Ziya Uçak, Montaj ve Senkron: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Mustafa Karataş, Ses Mühendisi: Feridun Kınay, Asistanı: Şakir Ozan, (İpek Film Stüdyosunda seslendirilmiş ve renklendirilmiştir)

Oyuncular: Sermet Serdengeçti, Sevda Karaca, Perihan Ateş, Hadi Çaman, Alev Altın, İsmail Hakkı Şen, Alpay İzer, Ayten Güvenç, Nizam Ergüden, İbrahim Uğurlu,

Konu: Sermet Güneydoğudaki aşiret ağalarından birinin çobanlığını yapmakta, İstanbul'da okuyan kız kardeşine para göndermektedir. Ağası ile tartışan Sermet İstanbul'a doğru tek varlığı olan devesi ile yola çıkar ve kardeşinin yanına gider. Okuyor sandığı kardeşi ise bir genelevde çalışmaktadır. Diğer kızlar Sermet'i deve üstünde görünce onu zengin bir Arap Prensi sanırlar.


YIRT KÂZIM (1975)


Yönetmen:Semih Evin
Senaryo:Kâzım Kartal
Kamera:Şehmuz Dağlar
Yapım:Erkan Film/Erkan Abacı

Dekorlar: Yüksel Tanık, Abdullah Budak, Ender Işık Servisi; Ses Mühendisi: Feridun Kınay, Laboratuar: Sabahattin Hoşsöz (Şef), Ziya Uçak, Recep Çakmak,İpek Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.

Oyuncular: Kâzım Kartal, Vicky Vonberg, İ. Hakkı Şen, Yüksel Gözen, Gül Verger, Mio Eyle, Giray Alpan, Gülten Kaya, Sönmez Yıkılmaz,

Konu: Bir şoförle erkek delisi olan bir kadının öyküsü.

► "Yırt Kazım" filminin başında bir deli (Kazım Kartal) doktorlara anlatıyor ...

Burası akıl hastanesi; deli bir küreye bakıyor ve "çıktı ulan dünyanın çivisi" gibiler-den bir nutuk atıyor. Dünya çok berbat bir yermiş falan, doktorlar dinliyorlar adamı "hımmmmmmm" diyorlar. Semih Evin bu sahnede deliyi konuştururken, bakın lan herif ne akıllı aslında falan gibi bir şeyler söylemek istiyor ama matema-tiği kuvvetli bu adamın edebiyatı zayıf olduğundan Semih Evin'in de bu deliden bir farkı kalmıyor. Filmin konusu monusu önemli değil zaten. Çünkü se-naryosuz film bu kadar olur.

Deli bir süre akıl hastanesinin bahçesinde düşünen adam heykelinin yanında onu taklit ederek oturduktan sonra, şehre dönüyor. Şehir bizim İstanbul Beyoğlu, 75'in Beyoğlusu, eski deliler, eski dilenciler bir rüyadan çıkar gibi çıkıyorlar tekrar karşımıza. 75'in insanları, cadde henüz trafiğe açık. Anadollar, Murat 124'ler, treyleybüsler, pavyon tabelaları. Birden Semih Evin sembolik bir anlatıma başlıyor. Hayda nereden çıktı bu başına bal kabağı geçirmiş adam ... Bir bal kabağı konuşuyor, tehditler savuruyor, inanın böyle bir sahne var.

Film bir süre böyle sembolik şeylerle gidiyor. Bir tarz deniyor olabilir, ya da filmin başındaki deli gibi saçmalıyor. Filmin başındaki deli, Kazım Kartal bir pavyonda iş buluyor. Patronun sol kolu olmak istiyor, patronla tartışıyorlar, "hayır sağ kolum olacaksın" "hayır sol", neyse işe alınıyor. Karşılarında başka bir rakip çete var. Onlar da manyak. Kazım bunları marizliyor. Marizlenen manyak çetenin elemanları da eşcinsel olduğunu tahmin ettiğim patronlarından dayak yiyorlar. Herkesi tokatlayan patron, elemanlarından birini okşuyor, "Sana da mı vurdum yoksa, hay elim kırılaydı da vuramasaydım" diye sızlanıyor .

... Aynı patron, başka bir sahnede belden yukarısı çıplak antreman yapan Sönmez Yıkılmaz'a ağzının suları akarak bakıyor ve "aslanım benim, yiğidim benim, kendine iyi bak sen lazımsın" gibi şeyler söylüyor
Çok samimiyim, eşcinselliğin bu kadar üstü kapalı, direk seyirciye çaktırmadan işlendiği başka bir film seyretmedim. Erkek erkeğe öpüşmüyorlar ama patron bazı erkek elemanlarına itina gösteriyor.

Neyse biz gene filme dönelim, filmdeki kadınlar yaramaz; yağ, selülit içindeler, belli ki ucuz olsun hesabı. Dönemin yıldız seks oyuncuları yok bu filmde. Bu yüzden de sanıyorum İsveçli bir striptizciyi oynatmışlar. Kadın dans sahnesi dışında sıfır. Bembeyaz oluyor şu kuzeyIiIer. Devamlı saçmalayan Kazım,ormanda kovaladığı Kuzeyli gavur karısını soyuyor ve külodunu yırtıyor. Kazım'ın tek yırttığı sahne de bu. Kötü filmler bana niye iyi geliyor bunu anlamış değilim. Dedim ya öpüşmek şart değil. “Osman Cavcı, “Yanlış Anlaşılmış Filmler” ”

YE KÜRKÜM YE (1975)


Senaryo ve Yönetmen:Aram Gülyüz
Foto Direktörü:Abdullah Gürek
Yapım:Yıldız Film / Manuk Manukyan

Montaj, Senkron: Osman Koşkan, Süleyman Karakaya, Işıklar: Kahraman Kongur, Reji Asistanı: Ali Kıvırcık, Kamera Asistanı: Galip İkibir, Jenerik: Refik Onubil, Set Ekibi: Nurettin Uygarlı, Teoman Sayın, Dursun Ayyıldız, İsmail Mercan, Prodüksiyon Amiri: Mehmet Güler,

Oyuncular: Mete İnselel, Arzu Okay, Melek Görgün, Orçun Sonat, Nalân Çöl, Hakkı Kıvanç, Tevfik Şen, Yeşim Yükselen, Kamer Baba, Tijen Doray, Kamer Sadık, Gündüz Akar, Nur Soylu, Yusuf Çetin, Şeyda Selen, İlhan Hemşeri, Cemi Akacan, Yusuf Çağatay, Muzaffer Yenen,

Konu: Film, İstanbul’dan Ege’ye tatile giden Zülküf ve Osman’ın, Sevinç ve Mine ile karşılaşmalarını anlatır. Zülküf ve Osman birlikte çalışan iki araba tamircisidir. Çalıştıkları yerin yirmi günlüğüne kapanmasını fırsat bilen iki kafadar, tamir için bırakılan lüks arabalardan birini alarak Ege’ye doğru yola çıkar. Bu sırada Sevinç ve Mine de evlenilebilecekleri zengin birer adam bulmak için Ege’ye doğru ilerlemektedir. Zülküf ve Osman, Ayvalık’ta Sevinç ve Mine ile tanışır. Zülküf ve Osman, bu sırada birileri tarafından takip edildiklerini anlar. Peşlerindeki adamlar, birkaç gün önce tamirhaneden kaçırdıkları arabanın sahipleridir. Arabanın uyuşturucu ile dolu olduğu ancak polis çevirmesinde anlaşılacaktır. (Aslan Erdem)


YE BENİ MAHMUT (1975)


Yönetmen:Yücel Uçanoğlu
Senaryo:İhsan Yüce
Kamera:Dinçer Önal
Yapım:Gaye Film/ Erdoğan Tilav

Reji Asistanı: Nurhan Soybak, Kamera Asistanı: Sedat Ülker, Işıklar: İlyas Akarsu (Gaye Işık Servisi), Prodüksiyon Amiri: Semih Servidal, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Asistan: Ziya Uçak, Ses Teknisyeni: Şakir Ozan, Negatif Montaj: Ziya Kuşdoğan, İhsan Yanık, (İpek Film stüdyosunda seslendirilmiş ve renklendirilmiştir)

Oyuncular: Feri Cansel, Mete İnselel, Emel Aydan, Nur-Ay, Mürüvvet Sim, Hadi Çaman, Renan Fosforoğlu, Özcan Öz-gür, Demircan Türkdoğan, Yüksel Gö-zen; Hadi Çaman, Müşerref Çapın, Kâzım Eryüksel, Necdet Yakın, İbrahim Kurt, Akif Kilman, Nizam Ergüden,

Konu: Emel sevgilisi Tanju ile evlenmek istemektedir. Ancak Tanju karşı çıkmak-tadır. Emel hamile kalınca, Tanju tarafın-dan da reddedilir. Çocuğunun babası olacak birisini aramaya başlar ve Mah-mut ile karşılaşır


YATAK HİKAYESİ (1975)


Senaryo ve Yönetmen:Vural Pakel
Kamera:Ali Yaver
Yapım:Barış Prodüksiyon / Vural Pakel

Oyuncular: Kadir İnanır, Fikret Hakan, Zerrin Arbaş, Süleyman Turan, Turgut Boralı, İlhan Hemşeri

Konu: Film, biri kasabalı diğeri şehirli iki dolandırıcının maceralarını konu edinir. Tarık, bir kasabada yaşayan ve yakışıklılığını kullanarak kandırdığı kadınlardan kopardığı paralarla geçinen biridir. Cüneyt de benzer yöntemlerle geçinen şehirli bir dolandırıcıdır. Cüneyt, uzun süredir takip ettiği ve dolandırmayı plânladığı zengin bir kadının yanında Tarık’ı görür. Tarık’ı şehirden göndermeye çalışa da başarılı olamaz. Sonunda birlikte çalışmaya karar verirler. Bir süre yolunda giden işler, paranın paylaşacağı an bozulur. Tarık ve Cüneyt, kaybedenin şehri terk edeceği bir iddiaya girer. Otele giren ilk zengin kadını kendisine âşık ederek dolandırmayı başaran şehirde kalacaktır. Her ikisi de ustalıkla oyunlarına başlar. Fakat dolandırmaya çalıştıkları kadın hakkında ikisinin de bilmediği bir şey vardır. (Aslan Erdem)


YAŞAMAK DAHA ZOR (1975)


“ZOR YAŞAM” 

Senaryo ve Yönetmen:İlhan Engin
Kamera:Abdullah Gürek
Yapım:Çiler Film / Semih Sarıoğlu

Oyuncular: Aytaç Arman, Aysun Güven, Sema Eyüboğlu, Orçun Sonat, Mehmet Yağmur

Konu: Yaşamanın ölmekten daha zor olduğunu anlatan bir öykü.

YARIŞ (1975)


Senaryo ve Yönetmen:Yavuz Özkan
Görüntüleyen: Nihat Çifteoğlu
Yapım:Özgün Film/Yusuf Niş

Işık: İlhan Aslım, İsmail Sandalcı, Set İşçileri: İbrahim Kul, Abdullah Menay, Nurettin Akgül, Baki Soğukpınar, Renk Uzmanı: Türker Vatan, Montaj: İsmail ksalksan, Sabit Özergül, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratuar İşçileri: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, Selahattin Kaya, İsmet Tomaçgil, Prodüksiyon: Ergin Demirçubuk,

Oyuncular: Nebahat Çehre, Halil Ergün, Sevil Üstekin, Hayat Alabora, Şevki Erdal, Bilgin Babacan,

Konu: Filmde, cezaevinden firar eden bir idam mahkûmuyla insanlara güvenini kaybeden bir kızın öyküsü anlatılır. İdam cezasına çarptırılan bir adam hapisten kaçar. Ailesinin yanına giderek vedalaşıp ayrılır. Feribota bindiği sırada bir kadının intihar girişimine şahit olur. Kadını ölümden kurtaran adam onu bir eve götürür. Burada kadının iyileşmesine yardımcı olur. Bir süre sonra ikili arasında bir yakınlaşma başlayacaktır. (Koray Sevindi)

YARIN OLMAZ ŞİMDİ (1975)


Senaryo ve Yönetmen: Mehmet Aslan
Kamera:Muzaffer Turan
Yapım:Hayat Film/Şevki Tosunoğlu

Set Elemanları: Mehmet Tüzün, Ahmet Zorkalkan, Aydın Helvacıoğlu, Kamera Asistanı: Ufuk Turan, Rejisör Asistanı: Ali Nuri Utku, Asistan Rejisör: Adem Ayral, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, İs-mail Karataş, Laboratuar Şefi: Recai Karataş, Altan Sertesen, Negatif Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Prodüksiyon Müdürü: Şükrü Rodop, Prodüksiyon Amiri: Mehmet Güler,

Oyuncular: Yılmaz Köksal, Aytaç Arman, Meral Orhonsay, Mine Sun, Gülten Kayakışla, Tarık Şimşek, Şeref Çokşeker, Selahattin Ersoy, Tahsin Ko-ray, Sebahat Işık, Okşan Ay, Sezin Se-zer, Aydın Haberadr, Yılmaz Kurt, M. Ali Güngör,

Konu: Film, Jale ve Hale isimli iki kadını bulmak için İstanbul’a gelen Metin’in ve ona yardım eden Rıza’nın hikâyesini anlatır. Metin, Jale ve Hale isminde iki fahişenin peşine düşmüştür. Amacı onları bulup fahişelikten kurtarmaktır. Metin ve Rıza, aradıkları kadınları bir genelevde bulur. Bir şekilde Jale ve Hale’yi oradan çıkarır. Jale, zengin fakat ilgisiz bir aile ortamında büyümüş, kendisini bir anda genelevde bulmuştur. Hale ise fakir bir öğrenciyken arkadaşları yüzünden lüks yaşama alışmış ve gece hayatına savrulmuştur. Metin ve Rıza’nın, Jale ve Hale’yi genelevden kurtarması kolay olmayacaktır. (Aslan Erdem)


YARINLAR KİMİN (1975)


Rejisör:Mehmet Aslan
Senaryo:İhsan Yüce
Foto Direktörü:Erdoğan Engin
Kameraman:Orhan Oğuz
Yapım:Lamek Film/Kemal Demircioğlu

Reji Asistanları: Nurhan Soybakış, Atilla Ortanoğlu, Işık Şefi: Rıdvan Varol, Asistanlar: Yusuf Avcı, Mehmet Varol, Set Teknisyenleri: Sonay Kanat, Şeref Yılmaz, Mehmet Yılmaz, Prodüksiyon Amir: Erol Kesler, Ramazan Özdemir, Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu, Asistanı: Erkan Esenboğa, Laboratuar: Hasan Örnek, İsmet Tomaçgil, Selahaddin Kaya, Abdullah Akdeniz, Telesine: Marg Video Stüdyoları: Yemel Güner, Emin Zengel

Oyuncular: Aytaç Arman, Bahar Erdeniz, Tarık Şimşek, Birtane Güngör, Kenan Pars, Işık Yavuz, Handan Adalı, Telat Gözbak, Hakkı Kıvan. Sabahat Işık, Günay Güner, Salahattin Güçlü, Kenan Karagöz, Yusuf Çetin, Cango Kemal, Kadir Kök, İbrahim Kurt, Sönmez Yıkılmaz, Osman Han, Mustafa Doğan, Yılmaz Kurt, Mehmetali Güngör ve Anuşka

Konu: Arkadaşı tarafından kötü yola sürüklenen sevgilisini kurtarma çabası veren bir haraççı

YARINLAR BİZİM (1975)



Senaryo ve Yönetmen:Remzi Jöntürk
Kamera:Tuncay Ural
Yapım:İstanbul Ticaret
Nejat Okçugil

Oyuncular: Hakan Balamir, Tugay Toksöz, Yeşim Tan, Bilal İnci, Mete İnselel, Feridun Çölgeçen, Muazzez Arçay, Ali Ceylan, Yıldırım Yanılmaz, Gülten Kaya

Konu: Sevgilisini kötü yola düşüren üç kötü adamdan intikam alan bir gencin öyküsü.


YARINLAR BİZİM (1975)


Senaryo ve Yönetmen:Safa Önal
Kamera:Kaya Ererez
Yapım :Akün Film/İrfan Ünal

Oyuncular: Ali Rıza Binboğa, Betül Aşçıoğlu, Kadir Savun, Ali Cağaloğlu, Feridun Çölgeçen, Oktar Durukan, Necdet Yakın, Hamit Yıldırım, Ekrem Dümer, Hakkı Kıvanç, Giray Alpan, İlhan Hemşe-ri, Muzaffer Yenen, Ali, Demir, Nermin Özses

Konu: Bir toprak parçası sahibi olup, üstüne kendisine ait bir ev yapmak isteyen inşaat işçisinin öyküsü. Ancak bütün parasını toplayıp, köydeki tarlasını dasatarak elde ettiği parayla aldığı arsada, önce oranın toprak ağasına haraç vermek zorunda kalır, sonra da bu iskan dışı arazide bir gecekondu yapmasına belediye izin vermez. Rıza'nın tüm çabaları boşunadır. Ne insanlar ondan yanadır ne de yasalar. "Yarınlar Bizim" diye seslenen şarkısının eşliğinde Rıza karısı ve çocuğuyla küçük insanları korumayan bir toplum düzeninin korkunçluğunu algılarken , film de son bulur.

* Sosyalist toplumlarda kişiler ancak: topluma verdikleri yarar ölçüsünde üne kavuşabilir, eski deyimiyle "meşhur olurlar"... Toplum yapısı, kişilerin bazı nedenlerle üne kavuşmasına, topluma verdikleri bir şeyin karşılığı olmayan nimetlere erişmesine izin vermez. Kapitalist toplumlarda ise, kişiler bazen bir anda çok şeye kavuşur, emeklerinin, bilgilerinin, yeteneklerinin karşılığı olmayan şeyler de elde ederler. Bu bazen çıkarıIan "kahraman yaratmak" doğrultusunda olan kitle haberleşme araçları, basın, sinema, TV, radyo, vs. yoluyla da gerçekleşir. Özellikle Türkiye gibi çarpık toplumlarda, bu oluşumlara sıkça rastlanır.

Ali Rıza Binboğa’da bir anda böylesine üne kavuşan kişilerden biridir. Binboğa'yı Halkın üne kavuşturduğu, gösterdiği ilgiyle kahraman' yaptığı ileri sürülecektir burada. Önemli olan halkın veya başkasının seçimi değil, sistemin bu tür olguları yaratacak, 24 saat içinde kahramanlar ve şöhretler doğuracak biçimde işleme-sidir. Gerisi ise herkesin malumudur: Binboğa, kişisel çabalarıyla da reklamını iyi yürütmüş, Yarınlar’ı, izleyen şarkılarıyla müzik değeri olmadığını kanıtlamış, bu arada içine düştüğü zor durumda "denize düşen yılana sarılır" misali, en güçlü rakibi TV'nin tanıttığı ve herkese ve her şeye sarılmakta olan sinemanın çağrısına uyarak kendisini beyaz perdede bulmuştur. Gerek bu tür "yıldırım usulü" şöhret olmalara karşı olmam, gerekseBinboğa'nın fiziğine ve de müziğine hiçbir zaman ısınamamış olmam nedeniyle, "Yarınlar Bizim" isimli filme de olumsuz bir tavır içinde gittiğimi itiraf ederim ...

Ancak, "Yarınlar Bizim", kabullenmek gerekir ki, akıllıca ve ustaca çevrilmiş bir film ... Safa Önal, öyküyü 'yazarken olsun, filmi yönetirken olsun, Ali Rıza Binboğa'nın TV'deki kişiliğine uygun bir ısmarlama öykü yazmak yerine, ayakları yere basan, sağlam bir öykü içinde Binboğa'yı yepyeni bir kişilikle kullanmak istemiş... Ve başarmış... Karşınızda bulduğumuz, ilginç, giderek başarılı bir film, ve TV'deki "şovmen" kişiliğinden uzak, içten, sıcak bir oyunu ve oyuncu kişiliğini sergileyen bir Binboğa...

"Yarınlar Bizim", İstanbul'da her gün yüzlercesi olan, zaman zaman gazetelere yansıdığında farkına vardığımız bir olayı öykülüyor... Bir toprak edinip üstüne kendine ait bir ev oturtup, küçük ailesi ile birlikte yaşamak isteyen bir inşaat işçisinin öyküsü bu ... Ancak, tüm parasını toplayıp, köydeki tarlasını da satarak elde ettiği parayla aldığı arsada, önce oranın "toprak ağasına haraç vermek zorunda kalacak, sonra da bu  iskan dışı arazide bir gecekondu yapmasına belediye izin vermeyecek-tir. Rıza'nın tüm uğraşları boşunadır: Ne insanlar ondan yanadır, ne de yasalar... "Özgürlük ve barış"ın tüm insanla-rın olduğunu söyleyen, "Yarınlar Bizim" diye seslenen şarkısının eşliğinde, Rıza, karısı ve çocuğuyla küçük insanları korumayan bir toplum düzeninin korkunçluğunu algılarken, film noktalana-caktır.

Safa Önal, bir zamanlar "Yelpaze" türü kadın dergileri için duygulu öyküler yazan bir hikayeciydi. Önal, sinemada bir süre yaşam gerçeklerinden uzak bir 'konfeksiyon sinemasını sürdürdü. Ancak duygusallığı gözlemciliği ile belli bir bileşime ulaştığında geçerli filmler yapmaya başladı. Önal'ın "Umut Dünyası" syf, 103 ”

ve "Yüreğimde Yare Yar"la girdiği bu yolda "Yarınlar Bizim" önemli bir aşama... Önal, bir tek olay çevresinde yoğunlaşan, hemen hiç bir abartma ve gerçekdışı gözlem taşımayan bu yalın öykünün gücünü, yine yalın bir anlatımla vurguluyor. Bir tür gerçekçilikle, sözünü ettiğim iki filmde de görülen bir tür içe dönük sinemanın karışımı, filme kendine özgü bir sıcaklık veriyor. Yine sözü edilen filmlerde görülen (ve bu kez, Binboğa'yı üne kavuşturan şarkının sözleriyle de son denli uyuşan) bir öğe, bu filmde de var: küçük insanların arasında gerçek dostluk, yaşama ve onun çeşitli sorunlarına direnmeye olanak veren iş ve güç birliği ...

"Yarınlar Bizim", dış çekimlerdeki başarı, düzgün bir kurgu, seviyeli bir kamera çalışması ve müzikle de. desteklenen, olumlu bir ürün... Binboğa ise, yineliyelim, bu filmdeki değişik oyunuyla sinemamıza kazanılmış bir yeni değerdir. Böylece, "Yarınlar Bizim"i, TV sinema arasında genellikle olumsuz ve yüzeyde olarak gelişen alışverişin olumlu bir örneği olarak kabul etmek de olanaklıdır. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”

YAKALARSAM SEVERİM (1975)




Yönetmen:Semih Evin
Senaryo:Recep Filiz
Foto Direktörü:Cengiz Batuhan
Yapım:Akdağ Film/Sami Tunç

Oyuncular: Mahmut Hekimoğlu, Gönül Hancı, Emel Özden, İlhan Daner, Atilla Ergün, Sami Tunç, Mürvet Sim, Yaprak, Muzaffer Hepgüler, Asuman Arsan, Kadri Ögelman, Canan Candan

Konu: Bir bale grubuyla yurtdışına elmas kaçıran bir şebekenin öyküsü.