Powered By Blogger

7 Nisan 2018 Cumartesi

TOSUN PAŞA (1976)


Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: Yavuz Turgul
Görüntü Yönetmeni: Kriton İliadis
Yapım: Arzu Film/Nahit Ataman

Kamera Asistanı: Güngör Özsoy, Yönetmen Yardımcısı: Sami Güçlü, Sesleri Alan: Necip Sarıcaoğlu, Yardımcısı: Erkan Esenboğa, Sistem: Flet Elektronik, Işık Şefi: Ekrem Köksalan, Yardımcıları: Veli Özşahin, Yüksel Güzel, Kurgu Senkron: İsmail kalkan, Mevlût Koçak, Sabit Özergil, Negatif Kurgu: Mahmut Eskici, Kâzım Çakırman, Laboratuvar: Hasan Örnek, Abdullah Akden, İsmet Karslı, Renk Uzmanı: Türker Vatan, Yapım Yönetmeni: Yılmaz Kanat, Ar Direktör: Hasan Nurdan, Set Ekibi: Necati Bostancı, İbrahim Kul, Ömer Babu, Taci Ersan, (Yeni Stüdyoda seslendirilmiş ve renklendirilmiştir).

Oyuncular: Kemal Sunal, Adile Naşit, Müjde Ar, Şener Şen, Ayşen Gruda, Bilge Zobu, Günfer Feray, Ergin Orbey, İhsan Bilsev, Zihni Göktay, Tuncay Gürel, Oya Aydonat, Filiz Toprak, Mete Sezer, Oktar Durukan, Akil Öztuna, Sıtkı Akçatepe, Nevin Güler, Ayten Erman, Hikmet Gül, Cevdet Arıkan, Ata Saka, Tevfik Şen, Akif Kilman,

Konu: Geçen yüzyıl sonlarında İskenderiye'de geçen bir film, oldukça kala-balık bir kadrosu var. Birbirlerine her alanda rakip olan iki büyük ailenin çekişmeleri anlatılıyor. Bir yandan" Yeşil Vadi" denen verimli bir bölge üstündeki mülkiyet savaşı sürüp giderken, diğer taraftan iki aile de İskenderiye valisinin kızına talip oluyorlar. Bunlardan biri, valiyi etkilemek için evin uşağını Kahire'den teftişe gelen ünlü büyük Tosun Paşa diye yutturmaya kalkıyor... Ve birbirini izleyen komik unsurlar ardı ardına gelip devam ediyor.

► Tosun Paşa, Arzu Filmin kalabalık kadrolu filmlerinden bir yenisi... Geçen yüzyıl sonlarında İskenderiye'de geçiyor film. Birbirlerine her alanda rakip olan  iki büyük ailenin çekişmeleri anlatılıyor. Bir yandan "Yeşil Vadi" denen verimli bir bölge üstündeki mülkiyet savı sürüp giderken, diğer yandan iki aile de İskenderiye valisin kızına talip oluyorlar. Bunlardan biri, valiyi etkilemek için evin uşağını Kahire'den teftişe ge-len ünü büyük Tosun Paşa diye yutturmaya kalkıyor, vs ...

Öykü, görüldüğü üzere, iki klasikleşmiş temanın iki aile arasındaki rekabetle, yanlışlıkla müfettiş sanılan kendi halinde insan temasının bir karışımı... Öykünün geçen yüzyılın Mısır'ına yerleştirilmesi ise, bazı sansür zorunluluklarından... Arzu Filmin artık iyice bilinen kadrosu, bilinen mimiklerini, oyunlarını bir kez daha yineliyorlar kamera karşısında ... Hiçbirinin tiplemesinde, esprilerinde en küçük bir yenilik yok. Sözgelimi Şener Şen'le Kemal Sunal arasındaki ilişkiler, çok değişik bir ortamda da olsa, tıpkı tıpkısına, iki oyuncunun Hababam Sınıfı serilerindeki jimnastik öğretmeni inek Şaban ilişkilerinin aynısı... Sinemada binlerce kez işlenmiş durumlar, espriler, bir kez daha yineleniyor. Tutulmuş reçeteler, bir kez daha ısıtılıp seyirci önüne sürülüyor. Bakalım, seyirci aynı yemekleri yemekten ne zaman bıkacak?

"Tosun Paşa", Cüneyt Arkın, Fikret Hakan, Ayhan Işık'tan sonra yönetmenliğe ge-çen bir diğer ünlü oyuncunun, Kartal Tibet'in ilk filmi... Bu olumlu adımı kutla-mak, daha iyi bir şeyler söylemek, yazmak istiyor insan. Ama "Tosun Paşa" üstüne ne yazabilirsiniz? Tibet de, bu koşullar içinde, tipik bir Arzu Film komedisini kurtarmaktan başka bir şey yapa-mamış. "Genç sinemacının sinemamızda yapabilecekleri şu ortamda öylesine sınırlı ki.. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 199 ”




TİLKİ PAYI (1976)


Yönetmen: Mehmet Aslan
Senaryo: Tamer Yiğit
Foto Direktörü: Salih Dikişçi
Yapım: Aslan Film/Turgut Öcal

Prodüksiyon Amiri: Semih Servidal, Set Teknisyenleri: Hüseyin Turan, Veli Özşahin, Ali Yelmen, Laboratuvar: Ahmet Uslu, Ziya Uçak Recep Çakmak, Negatif Montaj: Mustafa Karataş, Sesleri Alan: Feridun Kınay,

Oyuncular: Tamer Yiğit, Necla Fide, Yıldırım Gencer, Karaca Kaan, Hipi Coşkun, Yusuf Çetin, Ayşen SelvTarık Şimşek, Baki Tamer, İ. Hakkı Şen, Leman Akçatepe, Oya Yurdakul, Nilgün Ceylan, Tevfik Şen, Yaşar Güçlü

Konu: Beyaz zehir kaçakçılığını ortaya çıkaran bir polisin öyküsü,

TEPEDEKİ EV (1976)


Yönetmen: Remzi A. Jöntürk
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Barlık Film/Necdet Barlık

Kamera Asistanı: Bedii Ener, Reji Asistanı: Yıldırım Yanılmaz, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuvar: Ahmet Kuru, Ziya Uçak, Recep kaymak, Senkron: Mehmet Özdamar, Negatif Montaj: Mustafa Karataş, Sesleri Alan: Feridun Kınay, (İpek Film stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Tamer Yiğit, Arzu Okay, Tugay Toksöz, Hayati Hamzaoğlu, Turgut Özatay, Erol Günaydın, Hikmet Gül, Tevfik Şen, Şeref Pekşeker, Ahmet Kostarika, Kemal As, Ahmet Karaca, Engin Vural, Yusuf Çetin, Yılmaz Kurt, Mustafa Doğan, Muhteşem Er, Küçük Yıldız: Erman Yanılmaz

Konu: Geceleri barlarda, pavyonlarda hayat kadınlarıyla beraber olan genç bir akşam sarhoş kafa ile dolaşırken, bir kadınla karşılaşır ve gece beraber olur-lar. Sabah kalktığında ise, gece olanlar-dan habersiz olan delikanlı, olanları öğ-renince beyninden vurulmuşa döner.

6 Nisan 2018 Cuma

TEK BAŞINA (1976)


Yönetmen: Cüneyt Arkın
Senaryo: Mehmet Aydın
Kamera: Muzaffer Turan
Yapım: Acar Film/Murat Köseoğlu

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Peri Banai (cezayir asıllı), Yılmaz Gruda, Yüksel Gözen, Eşref Kolçak, Renan Fosforoğlu, Ersun Kazançel, Yusuf Çetin, İhsan Ge-dik, Kadir Kök, Kudret Karadağ, Yılmaz Kurt, Mehmet Uğur, Yadigâr Ejder, Küçük Yıldız: Göktürk Tütüncü

Konu: Bir cinayet olayına tanık olup, sonra da tüm gerçekleri ortaya çıkaran bir memurun öyküsü.

► Cüneyt Arkın, yönetmenliğe geçmek, isterken, son derece iyi niyetli davrandı. Bir ekip oluşturarak sağlam bir senaryo oluşturmaya çabaladı... Ne var ki sinemamızda birden ağırlaşan sansür koşulları, bu çabayı engelledi. Arkın, "Tek Başına’da zayıf, saçmalık ve mantıksızlıklarla dolu bir senaryo ile işe başlamanın ceremesini çekiyor. Korkunç bir cinayetin tek tanığı olarak ifade vermek uğruna ailesinin yaşamını tehlikeye atan ve sonunda büyük bir çeteye karşı "tek başına" savaşmak zorunda kalan bir adamın öyküsü, hiç de inandırıcı değil, Arkın'ın yönetimi, tipik Cüneyt Arkın filminde hiçbir şeyi değiştirmiyor: Yine koşan, döğüşen, haykıran, (aile veya görev) gibi soyut ve yapay ikilemler içinde kıvranan bir Cüneyt Arkın... Meraklıları için yalnızca Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılla-rı” syf, 253 ”..

TAVŞAN KIZLAR (1976)


"ÇILGIN TAVŞAN KIZLAR"

Senaryo ve Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Foto Direktörü: Kenan Kurt
Yapım: Yılmaz Tümtürk

Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuvar: Ziya Uçak, Ahmet Kuru, Recep Çakmak, Montaj, Senkron: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Mustafa Karataş, Seslendiren: Feridun Kınay, Yardımcısı: Şakir Ozan, Set Ekibi: Arif Yalabık, Ömer Bubu, Kameraman Asistanı: Cem Molvan, Işıklar: Musdtafa Koçyiğit, Yusuf Avcı, Reji Asistanları: Korkut Korcan, Mehmet Şenkal, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, (İpek Film stüdyosunda renklendirilmiş ve seslendiril-
miştir.

Oyuncular: Şeyda Senem, Orçun Sonat, Ceyhan Cem, Orhan Alkan, Feridun Çölgeçen, Tevfik Şen, Baykal Kent, Ca-nan Candan, Arzu Candan, Leman Akçatepe, Gülseren Sev, Sevda Seren, Gülten Kaya, Gülten Ceylan, Nurseren Vargel, Erdoğan Üçkaya, İbrahim Uğurlu, Cevdet Arıkan, Ahmet Karaca,

Konu: İki aşk arasında kalan bir kanun kaçağının öyküsü.

TAŞRA KIZI (1976)


Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Yılmaz Tamtürk, Orhan Elmas
Kameraman Hüseyin Özşahin
Yapım: Saner Film/Hulki Saner

Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Labaratuar: İsmet Tomaçgil, Hayrettin Çakmak, Kamil Kutay, Mahmut Doğan, Sesleri Alan: Feridun Kınay, Set Ekibi: Necip Koçak, Mansur Kırık, Mustafa Gevrek, Işıklar: Veli Özşahin, Teoman Sayın, Kamera Asistanı: Ertunç Şenkay, Yönetmen asistanı: Ümit Efekan, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Yardımcısı: Ergin Demirçubuk, (İpek Film stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Müjde Ar, Ahmet Sezerel, Sevda Aktolga, Sümer Tilmaç, Yaşar Yağmur, Şeref Çokşeker, İsmail Hakkı Şen, Baykal Kent , Ehat Alinçe, Saadet Gürses, Necla Fide, Cevdet Arıkan, Renan İpar, Metin Tuvank,

Konu: Vedat Süreyya genç bir bestekar ve şarkıcıdır. Onu gizli, gizli seven, televizyondan konserlerini kaçırmayan, odasında çekmecesinde sakladığı resmini öpüp okşayan Macide, teyzesi ile bir kasabada yaşamaktadır. Zengin bir ailenin kızı ile sözlü olan Vedat""ı, kızları ile bir an evvel evlendirmek isteyen anne baba bir gün dertleşirlerken, Mehlika hanım kocasını çok düşünceli olduğunu fark eder. Süleyman bey itiraf eder. Aklı fikri arkadaşı Haydar’ın kızındadır. Babasız- anasız kız, onu yanıma getirtmek istiyorum diye karısına açılır. Mehlika hanım ama onu okuttun diye cevaplayınca yüksek tahsiline devam etmesi lazım diyen kocasına olur verir. Süleyman bey kararlıdır. Özel arabası ve şoförü ile gidip Macide’yi İstanbul’a evlerine götürmek üzere alır. Artık ona amca demesini ister. Macide’nin teyzesi de bu işi destekler. Bu onun iyiliği içindir. Ertesi gün yemekte Sacide arkadaşlarıyla buluşacağından söz edince anne ve babası Macide""yi götürmesini, artık onun İstanbul’u tanıması gerektiğini söylerler. Sacide istemeye, istemeye beraberinde Macide’yi götürür. Sacide’nin arkadaşları onunla alay ederler. Süleyman beye onunla alay ettiklerinden, İstanbul’a katlanamadığından söz eden Macide geri dönmek istediğini söyler. Süleyman bey onun okumasını istediğini ve kendisi için yanında kalmasının, biraz kendini değiştirmesini, süslenmesini, giyim kuşam almasını söyleyerek Macide’ye çok içten sarılır. İçini çeker Tıpkı annen gibisin der. Macide mücadeleye kararlıdır. Okulunda çok başarılıdır. Cüneyt Sacide’ye bir kere daha aşkını itiraf eder, sadece Vedat’ın şöhretini sevdiğini itiraf ettirir. Neticede mutlaka Vedat""ın Macide’yi tercih edeceğini hatırlatır. Süleyman bey Macide’yi yanına çağırır. İyice fenalaşmıştır. Macide koltuğun yanına diz çöker, Süleyman bey ,sana çekmecemde bir mektup yazdım, bana bir şey olursa onu oku, der. Süleyman beyi muayene gelen Doktor, aileye baş sağlığı dileyerek odadan çıkar. Macide’nin mektubu okuma zamanı gelmiştir. Ama bu mektup değil sanki itiraf namedir. Sır olarak kalacaktır. Süleyman bey evlenmeden Macide’nin annesini tanımıştır. Kadın ondan hamile olduğunu saklamış bir kasabaya yerleşmiştir. Bunu bilmeyen Süleyman bey de Mehlika hanımla ev-lenmiştir. Öğrendikten sonra Macide""nin geleceğini garanti altına almış ve bir yaştan sonra da yanında yaşamasını sağlamıştır. Amcası bildiği Süleyman beyin kabrin babacığım diye ağlayan Macide, ona öz kız kardeşini daima koruyacağı yeminini eder. Konser İsimler filmin jeneriğinden alınmıştır. oyunu bitirmesi gerektiğinden söz eder, ısrar eder. Başarılı geçen konserden sonra kuliste Macide’ye sarılan kaldır bu sırrı aradan, neden beni reddediyorsun, diyen Vedat’la sarılmış pozdaki Macide’nin bir gazeteci resimlerini çekmiştir. Bu Sacide için bir rezalettir. Gazetede çıkan bu resimden sonra Macide’yi evden kovar. Macide Teyzesinin yanına döner. Her gün eriyip solmakta olan Macide’nin teyzesi bu haline tahammül edemeyip Vedat’a bu durumları bir mektupla bildirir. Hakikati anlatır. Onun Süleyman beyin öteki kızı olduğunu yazar. Bir gece teyze-kız akşam yemekleri yerken kapı çalınır. Gelen Sacide dir. Ablasına sarılır. Af diler. Arkasından Vedat ve Cüneyt girerler.

Her şey ortadadır. Sacide Cüneyt’i sevdi-ğini anlatır. Ablasıyla Vedat’ın artık mutlu olmaları gerektiğini, Macide’nin çok fazla fedakarlık yaptığını itiraf eder. Macide Vedat’la kucaklaşır ve evlenme teklifine evet der."




TANTANA KARDEŞLER (1976)


Senaryo ve Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Barlık Film/Necdet Barlık

Reji Asistanı: Recep Filiz, Kamera Asistanı: Ender Turgut, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Teknik Ekip: Hüseyin Turan, Bülent Eren, İbrahim Aydın, Işık Şefi: Ergun Şimşek (Barlık film ışık servisi), Laboratuvar: Ahmet Kuru, Ziya Uçak, Recep Çakmak, Negatif Montaj: Mustafa Karataş, Prodüksiyon Yönetmeni: Ali Ramazanoğlu,

Oyuncular: İlhan Daner, Halit Akçatepe, Serpil Barlas, Tülin Kazan, Bilge Zobu, Tutgut Özatay, Diler Saraç, Aysel Gürel, Necdet Yakın, Alev Altın, Saadet Gürses, Tevfik Şen, Tamer Yiğit, Renan Fosforoğlu, Baykal Kent, Remziye Fırtına, Arzu Candan, Konuk Sanatçı: Tamer Yiğit

Oyuncular: Miras uğruna büyük bir kent-te çeşitli serüvenler yaşayan iki kardeşin öyküsü.


TAKSİ ŞOFÖRÜ (1976)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Erdoğan Tünaş,
Safa Önal, Şerif Gören
Foto Direktörü: Cahit Engin, Salih Dikişçi
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün

Oyuncular: Kadir İnanır, Banu Alkan, Bora Ayanoğlu, İnanır, Levent İnanır

Konu: bir tezgahtar kız ve onu seven iki erkek biri zengin birde gariban bir taksi şoforü

ŞOFÖR MEMET (1976)


Senaryo ve Yönetmen : Sırrı Gültekin
Kamera: Suat Kapkı
Yapım: Gültekin Film/Sırrı Gültekin

Oyuncular: Müjdat Gezen, Betül Aşçıoğlu, Halit Akçatepe, Seden Kızıltunç, Cevat Kurtuluş, Diler saraç, Kayhan Yıldızoğlu, Aysel Gürel, Konuk Yıldızlar: Öztürk Serengil, Neco, Fecri Ebcioğlu

Konu: Rüyasında gördüğü kızla gerçek hayatında karşılaşan bir şoförün öyküsü.


ŞOFÖR (1976)


Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Suphi Tekiner,
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Ses Mühendisi: Necip Sarıcıoğlu
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Oyuncular: Orhan Gencebay (Haydar), Hülya Koçyiğit (Zehra), Elif Do-ğan, Suphi Tekniker (Mustafa), Birtane Güngör, Kâzım Kartal (Osman), Nezihe Güler, Asuman Arsan, Hakkı Kıvanç, Yılmaz Gruda (Polis), Hikmet Taşdemir, Tevfik Şen, Renan Fosforoğlu, Mürvet İşsever, Erol Şen, Nuri Tuğ, Aydın Haber-dar, Muzaffer Hiçdurmaz,

Konu: Şoför Osman uyuşturucu ticareti yapmayı reddedip işten ayrılmış, eve dönünce küçük kız kardeşinin yine Mus-tafa'yla kırıştırdığını öğrenmiş, kahveyi basarak "eski sabıkalı kahveciyi" evire çevire dövmüştür. Mustafa'nın hırslanıp içtiğini görürüz akşam meyhanede. Serüvenimizi başlatan tatsız olay gece-nin ilerleyen saatlerinde Osman'ın sırtından bıçaklanarak öldürülüşü olacaktır. Bıçak da kahveci Mustafa'nın bıçağıdır üstelik. Sonuçta tutuklanır Mustafa.

Zehra abisinin öldürülmesiyle yıkılmıştır. Mustafa'yı hapiste ziyarete gidip, "mutlaka onu öldüreceğim" söyler, buna yemin etmiştir. Çünkü Osman yalnızca ona abi değil sahici bir baba olmuştur. Zehra'nın üzerinde Osman'ın büyük hakkı vardır. Hem kız kardeşine kendi pis geçmişine bakmadan göz koymuştur hem de malı kapmak için "aslan gibi delikanlıyı" sırtından bıçaklamıştır. Ona dar edecektir

Haydar artık rotasını belirlemiştir. Gözü başka şey görmez; dosdoğru heefine doğru ilerler. Geceleri pavyondan alır dansöz Zehra'yı, Kazancı Yokuşu'ndaki evine bırakır. Artık kadının evi buradadır. Sabahları da kapısında dikilerek gidece-ği yere götürür. Haydar için HAYAT = ZEHRA demektir. Her şeyi Zehra'yla ilişklendirir hatta ve hatta yaşamını buna göre kurar. Zehra ve Haydar ilişkisinde yaşanan sıçrama yine tatsız bir olayla gerçekleşir.

Zehra pavyonda dans ederken kendine kesik atan iki yarmadan cebi para tutanı kiralık katil olarak kullanabileceğini düşünür. İşi konuşmak için taraflar bir iş çıkışı, kuytu bir mahalledeki bir köşkü uygun görürler. Zehra'ya aynı pavyonda çalı-şan, feleğin çemberinden geçmiş gözüken bir dansöz eskisi eşlik eder bu tehlikeli iş görüşmesinde. Ama yarmaların niyeti biraz daha farklıdır "bu iş görüşmesinden." Onların düşleri felekten bir gece geçirmektedir sazlı, sözlü. Hazır bulunan sahnede çalgıcılar ve içki masası vardır. Dahası "yarmalar" şehvetten kudurmaktadır. Zehra bu fikre itiraz eder, kimseyle sevişmek niyetinde değildir çünkü. Yarmalar ona zorla sahip olmaya kalkışacaktır. Haydar içeri girip yumruklarını ve tabancasını konuşturur.

► Olaylar dört cephede gelişiyor. İlkinde orta halli "tipik bir Türk ailesi" görüyoruz. Dinine bağlı, sert ama namıuslu bir kam-yon şoförü Osman. Bu babasız ailenin reisi konumunda. İki kız, bir erkek kardeş, yaşlı anneleriyle kendi halinde sade bir yaşam sürdürüyorlar. Bir nakliyat şirketinde kamyonda şoför olarak çalışıyor, ama kendisine verilen uyuşturucuyu istenen yere ulaştırmadığı için patronlarıyla ters düşüp dalaşıyor ve işinden oluyor. Kavgacı ve hırçın Osman evde de küçük kız kardeşiyle didişiyor. Saf, temiz, bahar çiçeği kokan kızın (Birtane Güngör) mahallenin sabıkalı, her şeye tövbe etmiş kahvecisiyle olan ilişkisi çok kızdırıyor Osman'ı. Engel olmaya çalışıyor buna; gidip Mustafa'yı herkesin içinde pataklıyor, ağzını burnunu kırıyor bir daha kız kardeşine yanaşmasın diye. Abla Zehra da bu konuda kendisi gibi düşünüyor üstelik, "davul dengi dengine çalsın" diyor. Zehra, abisine omuz vermiş biinçli bir kadın, terzilik işleri yapıyor eve katkı olsun diye.

Ikinci cephede, tek başına kırmızı Chevrole'siyle Orhan'ı izliyoruz, suskunca. müşteri bekliyor arabanın direksiyonunda. Üçüncü cephede, kahveci Mustafa'nın kahvesi var. Müşterilerle dolu içerisi, Gariban Mustafa geceleri burada sandalyeleri birleştirerek yatıyor, sevdiği kızı düşleyerek yumuşuyor, hayata katlanıyor. Senaryoya da katkıda bulunan Suphi Tekniker'in, güleçliğin aynı zamanda kent soyluluğun sindiği yüzüyle, üstelik Birtane'den en az on beş yaş büyük oluşuyla "bu rol için biçilmiş kaftan" olup olmadığını düşündürür haliyle. Yalnız 1976 yılının toplumsal hayatına bakarsak, O devrin evliliklerini incelersek, bu yaş farkının hem kadın hem de erkek için kabul edilebilir olduğu! Neden? Çünkü evlilikleri evlenenler değil ebeveynleri planlar, kızların söz hakkı olmaz, oysa damat adayının kızı bir görüp beğenmesi dahi yeterdi.

Dördüncü cephe ise, nakliye şirketinde gördüğümüz başta kara yüzlü, kara bıyıklı Hikmet Taşdemir'le -bu adamın şöhretinin neden Erol Taş ya da tecavüzcü Coşkun kadar yaygın olmadığını bir türlü anlayamadığım büyük isim- çevresine toplanmış ayak takımından oluşuyor. (Vadullah Taş)

ŞOK (1976)


Senaryo ve Yönetmen: Müjdat Saylav
Operatör: Mustafa Kuzu
Yapım: Ertunç Film/Müjdat Saylav

Prodüksiyon Amiri: Mehmet Gonca Ar Film Stüdyosunda seslendirilmiştir.

Oyuncular: Hakan Bahadır, Aysun Güven, Süheyl Eğriboz, Romina Terry, Arap Celal, Gönül Hancı, Oktay Gürsoy, Bilâl İnci, Atilla Ergün, Turgut Özatay, Kemal Coşkun, Yavuz Selekman,Karaca Kaan, Şeri Giray, Burçin Bozhan, Barış Korkmaz, Maria Luıs,

Konu: Zenginlerin parasını fakirlere dağıtan bir adamın öyküsü.


ŞEYTAN DİYOR Kİ (1976)





Yönetmen: Sırrı Gültekin
Senaryo: Sadık Şendil
Foro Direktörü: Kaya Ererez
Yapım: Gültekin Film/Sırrı Gültekin

Oyuncular: Pekcan Koşar, Betül Aşçıoğlu, Melek Görgün, Mete İnselel, Ali Şen, Hüseyin Peyda, İ. Hakkı Şen, Diler Saraç, Muazzez Arçay, Tanju Okay

Konu: Fakir bir şoförün, patronunun kızıy-la aşk öyküsü.


ŞAHİN – Bknz DELİ ŞAHİN (1976)


SÜTÜ BOZUK (1976)


Yönetmen: İrfan Atasoy
Senaryo: Bülent Oran
Kameraman: Suat Kapkı
Yapım: İrfan Film/irfan Atasoy

Laboratuar: Zülküf Yücel, Ercan Tuıman, Ercan Ertuğrul, Kahraman Kaplı, Prodüksiyon Amiri: Semih Servidal, Kameraman: Celal Köse, Renk Uzmanı: Türker Vatan, (Lâle Film Stüdyosunda seslendirilmiştir)

Oyuncular: Arzu Okay, Ünsal Emre, Tuncer Necmioğlu, İsmail Hakkı Şen, Semih Servidal, Leman Akçatepe

Konu: Genç iş adamı gece üç kişinin tecavüz etmek istediği bir kızı kurtarır ve kısa sürede aralarında bir yakınlık doğar. Ancak kız pavyonda çalışan ve her er-keğin koynuna giren bir kadındır. Bu durumu iş adamından saklamak ister.

SÜT KARDEŞLER (1976)


Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo: Sadık Şendil Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Gulyabani” isimli romanından uyarlama
Görüntü Yönetmeni: Kriton İliadis
Yapım: Arzu Film/Nahit Ataman,

Reji Asistanları: Kartal Tibet, Münir Özkul, Sami Güçlü, Kamera Asistanları: Güngör Özsoy, Haluk Baydur. Set Yönetmeni: Hasan Nurdan, Işık Ekibi: Yusuf Tümen (Şef), Yüksel Sevinç, Mehmet Gülol, Set Ekibi: Ahmet Ballıbaba, Taci Ersan, Aziz Kıskanç, İbrahim Kul, Renk Uzmanı: S. Türker Vatan, Seslendirme: Necip Sarıcıoğlu, Asistanı: Erkan Esenboğa, Sistem: Flet Elektronik, Kurgu: İs-mail kalkan, Senkron: Mevlut Koçak, Sabit Özergül, Negatif Kurgu: Mahmut Eskici, Kazım Çakırmanoğlu, Stüdyo: Hasan Örnek, Selahattin Kaya, Abdullah Akdeniz, İsmet Tomaçgil, İsmet Karslı, Yapım Yönetmeni: Yılmaz Kanat, (Yeni stüdyoda renklendirilmiş ve seslendirilmiştir.)

Oyunular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Hale Soygazi, Şener Şen, Ayşen Gruda, Yasemin Esmergül, Ali Şen, Türker Tekin, Ergin Orbey, Jale Altuğ, Dinçer Çekmez, Feridun Çölgeçen,

Konu: Melek Hanım Ramazan'ı sütoğlu sanıp konağına alır. Aslında sütoğlu Şaban'dır. Abisi Hüsamettin'den çekinip, Ramazan'ı damadı Bayram olarak tanıtır. Hem Hüsamettin hem de Şaban konağın güzel kızı Bihter'e aşık olurlar. Melek Hanım'ı delirtip ondan kurtulmak isteyen Bayram'ın babası Kerami Bey bir adam tutarak ev halkını korkutmaya çalışır. Sahte bir Gulyabani'yi geceleri eve salarak, planını uygulamak ister ama bu yalan rüzgarı içerisinde gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca işler iyice karışır.

* Yönetmen/yapımcı Ertem Eğilmez'in kendi şirketi olan, Arzu Film adına yaptığı filmler belli özellikler içermeleriyle dikkati çekiyorlar. Son bir kaç mevsimde bu filmlerin, gerek belli özellikleri, gerekse seyirciden gördükleri, geniş boyutlu ilgi, bu filmlerde ortak yanları aramayı gerektiriyor. Giderek ilerde, nasıl bır Amerikan sinemasında "Metro-Goldwyn-Mayer' komedileri" veya bir İngiliz sinemasında "Eagle Lion güldürüleri" geleceği olmuşsa, bizde de bır "Arzu Film komedileri akımından söz edilebilecek, belki de ..

Bu komedilerin en büyük özelliği kuşkusuz tam anlamıyla "popüler" olmaları.. 1970'lerin Türkiye’sine geniş seyirci kitlelerinin ilgisini çekebilecek, bu kitleleri güldürebilecek ne varsa kullanıyor Eğilmez. Günün en göze (ve kökenlen değişik kimisi sinemadan, kimi tiyatrodan kimi TV'den gelme) oyuncular; geniş ölçüde popülerliğe yatkın konular (kuşkusuz bunları da kökenlen çok, değişik); güncel her türlü olaydan esinlenen espriler, durumlar... Ve yine zaman zaman belli bir araştırmaya yöne-len. Yararlanmalar. Bazen "Kabare tiyatrosu" türünden, bazen eski ve ge-leneksel seyirlik oyunlarımızdan, vs.. ..

Eğilmez, bu kez bir klasik Türk yazarına el atıyor: Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın "Gulyabani" isimli popüler romanından yola çıkıyor.. Eğilmez'in "Arzu Film komedilerindeki esin kaynakları, zaman zaman, çoğu Sadık Şendil'e ait olan özgün senaryolardır. Zaman zaman Türk mizahının eserleridir (Hababam Sınıfı dizisindeki gibi). Bu kez, Gürpınar'ın ele alınmış olması kuşkusuz iyi bir seçimdir, çünkü Gürpınar edebi yetkinliği veya eksıiklığı bir yana, tam anlamıyla "popüler' bir romancıdır... Ne var ki Eğilmez'in "Gulyabani’en yola çıkması bir uyarlama anlamına gelmiyor kuşkusuz... Yalnızca bir genel entrika korunmuş, bir de belli bir zaman/mekan esinlenmesi söz konusu. Bunu içine, Eğilmez/Şendil ikilisi, bir haylı serbest biçimde kendi filmlerini yerleştiriyorlar: Arzu Filmin fetiş oyuncuları, güldürünün çeşitli öğeleri, ve "kolektif çalışma" sonucu ortaya çıktığı belirtilen çeşitli esprilerle...

Eğilmez, "Süt Kardeşler’le, önceki filmlerinde olduğu gibi, bir yandan belli bir başarıya ulaşıyor, bir yandan da önemli bir fırsatı kaçırıyor. Kaçırılan fırsat, Gürpnar'ın romancı özelliklerinden ve tasvir zenginliğinden yararlanarak, o dönem İstanbul'unun konak yaşamını, konaktaki çeşitli kişileri (dolayısıyla zümrelerin / katmanların) ilişkilerini veren, kendi boyutları içinde (ve güldürü biçi-minde) bir çağ filmi yapmak fırsatıdır; "Süt Kardeşler’de bunlar yok... Ne 1910’ların İstanbul'undan gerekli toplumsal yaşantı çizgileri, ne Gürpınar'ın zengin ayrıntıları, ne de kendine özgü tipleri var ... Ancak başka şeyler var bu filmde . Eğilmez, bir yandan tiplemeye dayanan bir komedi yapıyor: Elinin altındaki çok yetenekli ve görülmeleriyle bile güldürmeyi başaran bir dizi oyuncudan, örneğin bir Kemal Sunal’dan Adile Naşit'ten, Ayşen Gruda'dan gereği gibi yararlanarak...

 (Burada bir parantez açarak hepsi de çok başarılı oyuncu kadrosu içinde özellikle rol çalan bir oyuncudan, "komutan" rolündeki Şener Şen'den söz etmek ve kutlamak isterim)... Bir dizi yanlışlıkları üst üste ve iç içe işleyip "durum komedisi" denen öğeyi bol bol kullanarak... Bir de bunlara, Eğilmez'in özellikle bu filminde belirginleşen geleneksel Türk oyunlarından yararlanmak, Karagöz'ü, orta oyununu kullanmak çabası ekleniyor ... Örneğin filmin komik öğesinin bel kemiğini oluşturan Şaban, komutan çekişmesi, Karagöz/Hacivat zıtlaşmasının veya orta oyunundaki benzer zıtlaşmaların bir uzantısı gibi... Filmin tüm kişileri, bu zıtlaşma çevresinde destek kişiler görevini yüklenmiş gibiler zaten ... "Süt Kardeşler", beklenebileceği gibi bir Hüseyin Rahmi Gürpınar uyarlaması değil. Çeşitli uyarlama ve sinema kaygılarının, yalnızca güldürmek, güldürmeyi başaran bir film yapmak uğruna ikinci plana itildiği, bu açıdan yüzeysel kalan bir çalışma... Ama bizim eski seyirlik oyunlarımızın da hemen hemen tek amacının bu olduğu düşünüldüğünde, Eğilmez'in filmini amaçladığı bu çizgi içinde başarılı saymak mümkün .. Filmin Hüseyin Rahmi'nin adını hiç anmaması ise böylesine ünlü ve popüler bir romancıya karşı hiç de saygılı bir davranış değil... Gerçi film tam bir uyarlama değil... Ama bir esinlenme bile söz konusu olsa bu kadarı da belirtilebilirdi, belir-tilmeliydi...”Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 196”

* Türk sinemasının en sevilen güldürü filmlerinden biri "Süt Kardeşler" ... Yeşil-çam'ın başarı h senaristlerinden Sadık Şendil'in imzasını taşıyan senaryo, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın, batıl inançların cahil halk üzerindeki etkilerini esprili bir dille ele aldığı romanı Gulyabani'den yola çıkılarak oluşturulmuş ve birbirinden komik tiplerneler ve entrikalar ile güçlendirilerek özgün bir öyküye dönüştürülmüş. Durum komedisinin sinemamızdaki en başarılı yönetmenle-rinden biri olan Ertem Eğilmez'in temposu hiç düşmeyen usta anlatımı ve Kemal Sunal'dan Şener Şen'e, Adile Naşit'ten Halit Akçatepe'ye, Ali Şen' den Ayşen Gruda'ya uzanan oyuncu kadrosu da işin içine girince tadına doyulmaz bir seyirlik çıkmış ortaya.

Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde geçen öykü, safça bir delikanlı olan bahriye eri Şaban'ın bebekliğinden beri görmediği sütannesinden bir mektup almasıyla başlıyor. Şaban'ı görmek ve onu sütkardeşi Afife ile tanıştırmak için ısrar eden sütanne, mektuba Afife'nin bir de resmini iliştirince, entrika tüneline giden ilk yol da açılmış oluyor. Şaban'ın kurnaz arkadaşı Ramazan genç kıza bir anda tutuluyor ve Şaban ile yer değiştirmeye ve köşke kendisi gitmeye karar veriyor. Ancak iki bahriyeli arkadaşın henüz bilmedikleri bir ayrıntı var. O da, acımasız kumandanları Hüsamettin'in Afife'nin dayısı olduğu ve izin süresini aynı köşkte geçireceği! Şaban olarak köşke giren Ramazan, sütannenin ağabeyinden korkusuyla söylediği bir yalan üzerine damat Bayram'ın yerine geçerken, aniden çıkagelen damat Bayram, süt oğlan Şaban rolünü oynamak zorunda kalıyor. Sokaklarda avare avare dolaşırken inzibatlara yakalanan ve kim olduğu konusunda iyice kafası karışan gerçek Şaban'ın köşke gelmesi ve aile halkına kumandanın emir eri Ramazan olarak tanıtılması ise işleri iyice karıştırıyor. Tabii bu komik kimlik karmaşasına her gece Gulyabani ile yüz yüze gelen ve korkudan delirmek üzere olan kadınların durumu, sütanneyi delirterek köşke sahip olmaya çalışan damat Bayram'ın babası Kerami Bey'in entrikaları ve oluşan sayısız aşk üçgeni de eklenince, film durum komedisinin tüm gereklerini yerine getiren bir kahkaha tufanına dönüşüyor.

"Süt Kardeşler" kişiler arasındaki ilişkilerin, yanlış anlaşılmaların ve anlık durumların ortaya çıkardığı esprilere yaslanan türün sinemamızdaki en güzel örneklerinden biri. (P.T.) SİNEMA “En İyi 100 Film”