Powered By Blogger

3 Mart 2020 Salı

BİZE KOCA GEREK (1980)






Senaryo ve Yönetmen: Semih Servidal
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Önder Film/Çetin Dağdelen

Montaj: Recep Pala, Işık: Mehmet Çakar, Kaya Ören Stüdyolarında hazırlanmıştır

Oyuncular: Seda Sevinç, Cesur Barut, Sema urdan, Gül Sevil, Nizam Ergüden , Gonca Gülüm Baki Tamer, Mehmet Ezici, Zafir Sebah,

Konu: Taşradan gelen bir gencin, hayat kadınlarıyla olan ilişkileri

BİTMEYEN AZAP (1980)





Yönetmen: Oğuz Gözen
Senaryo: Nadire Zeybel (Yaşar Koçer’in hikayesinden)
Kamera: Mükremin Şumlu
Yapım: Evren Film / Funda Gürkan

Oyuncular: Erol Büyükburç, Funda Gürkan, Emel Büyükburç, Mustafa Dik, Hasan Yıldız, Server Türk, Cemal Orhan, Nevin Ekin, Nejat Gürçen, Yılmaz Kurt, Ali Demir, Cemal Orman

Konu: Gangster ve yankesici olan iki kardeşin maceraları.


BİR GÜNÜN HİKAYESİ (1980)


Yönetmen: Sinan Çetin
Senaryo Mehmet Günsur, Sinan Çetin
Kamera Ertunç Şenkay
Yapım: Belge Film/Sabahattin Çetin Özgün

Müzik: Cem Usal, Jenerik: Eyüp Görgüler, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Seslendirme Yönetmeni: Mustafa Alabora, Montaj ve Senkron: Mevlut Koçak, Yönetmen Asistanları: Jan Brindizi, Salih Kalafatoğlu, Set Teknisyenleri: Vumali Cingü, Ömer Babu, Mecit Polatkıran, Kamera Solak, Asistanları: Hüseyin Arlı, Mehmet, Yapım Asistanları: Nermin Ünsal, Mürşit Çetin, Haluzin, (Yeni Lâle Film Stüdyosunda seslendirilmiş ve renklendirilmiştir )

Oyuncular: Nizamettin Ariç, Fikret Hakan, Nur Sürer, Şerif Sezer, Erdoğan Akduman, Erdinç Bora, Ali Fuat Onan, İhsan Tebret, Aslan Ariç, Nail Çetin, Mustafa Buğan

Konu: Bir maden ocağında çalışan Mustafa (Fikret Hakan), göçük altında kalan ağabeyinin karısı Emine (Şerif Sezer) ile, o yörenin töreleri gereğince evlenmek zorunda kalır. Ama Mustafa'nın asıl sevdiği, ağabeyinin karısının kardeşi Zeynep'tir (Nur Sürer). Zeynep ise Mustafa'yı hâlâ sev-mektedir. Mustafa, bu zorunlu evliliğin getirdiği acıdan biraz ohun kurtulabilmek için eski sözlüsü Zeynep'i Nizam'la (Nizamettin Ariç) evlendirmeye karar verir. Nizam, Mustafa'nın kendine en yakın bulduğu arkadaşıdır. Ve Mustafa, parasal sorunları nedeniyle patronları ile aralarında sürtüşme olan maden ocağı işçilerini toplayıp düğüne getirir. Çalışma yerinde işler aksayınca maden ocağı sahibi, bu kez kiralık katiller tutar. Düğünden dönen işçilerin üzerine ataş açtırır. Mustafa can verir. Zeynep, Mustafa'nın arzusu üzerine zorunlu bir evlilik yaptığı Nizam'la ne kadar istemese de yeni bir hayata başlayacaktır.”Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü cilt2”, syf.132”

ÖDÜL
Hyeres Genç Sinema Festivali'nde 12-19 Eylül 1982) (Fransa)
► Halk Jürisi Büyük Ödülü
19. Antalya Ulusal Altın Portakal Film Festivali’nde
► Nur Sürer, "En Başarılı Kadın Oyuncu" ödülü aldı.

* Filmin malzemesini aşan birkaç konunun varlığı ve geri dönüşlerin çokluğu yönetmenin söylemek istediklerini bir yan-dan anlaşılmaz yaparken, Öbür yandan da ne yazık ki etkisiz hale getirmiş. Ama tüm bu olumsuz yanlarına rağmen, Çetin'in ilk yönetmenlik sınavını verdiği "Bir Günün Hikâyesi"nde, sinema-mız için yenilik sayılabilecek soluklu öğelere rastlamak mümkün. Çetin, abartıya kaçmadan yalın bir şekilde anlattığı insan ilişkilerini, şaşılası bir ayrıntı zenginliği içinde sunmanın üstesinden gelebil-miştir. (Burçak Evren, Milliyet, 21 Ocak 1983)

* Üç yıl sonra özgürlüğüne kavuşan film” Sinan Çetin'in çevrilişi nerdeyse üç yıla yaklaşan ilk filmi "Sabah", ismi "Bir Günün Hikâyesi"ne dönüşmüş olarak sonunda sinemalarda gösteriliyor. Film, gerçekten de bir gün içinde geçiyor. Ama bol bol kullanılan geriye dönüşler, bize öyküyü ve kişileri daha geniş bir zaman süresi içinde sunmuyor da değil. Maden işçisi Mustafa (Fikret Hakan), ağabeyi İsmail'in karısının kardeşi Zeynep'le (Nur Sürer) sevişmektedir. Ancak İsmail'in bir kazada ölmesi üzerine, töre gereği, onun dul karısıyla (Şerif Sezer) evlenmek zorunda kalır. Zeynep'i de, maden arkadaşı, bir göçükte hayatını kur-tarmış olan Nizam Ali'ye (Nizamettin Ariç) nişanlar... Düğün günü, işçilere ayrılma izni vermeyen (ve bir-iki sahnede gerçek emekçi çıkarlarına sırt çevirmiş bir "sarı sendika" mensupları oldukları duyumsatılan) yöneticiler, dönüşte, kamyonu kurşunlatır ve dört işçinin haya-tına son verirler, vs.
"Bir Günün Hikâyesi", bir ilk filmin tüm kusurlarım ve bazı erdemlerini taşıyor. Filmin sansüre karşı verdiği uzun savaşım-da neleri, hangi sahneleri ve anlamları yitirdiğini bilmiyoruz kuşkusuz ve film, bir yandan her ilk filmin, hem de sansüre karşı direnmiş her filmin biz de uyandırdığı sempatiye de peşinen sahip... Ama filmin bu haliyle önemli bir sinema yapıtı sayılmasına da olanak yok. Sinan Çetin, filmin büyük bölümünde gerçekçilik yerine simgeciliği, stilizasyonu seçmiş. Kişiler hemen hiç konuşmuyor, konuşmanın yerini yakın planların daha belirgin kıldığı uzun bakışmalar alıyor... Filmin dörtlü "gönül hikâyesi" gerçi bir hayli net biçimde beliriyor, ama işçilerle ilgili bölüm için aynı şey söylenemez. Paralarını mı alamıyorlar, atamıyorlarsa niye alamıyorlar, düğüne gitmekten niye alıkonuyorlar, "sarı sendika"nın adam kurşunlatmaktaki amacı nedir?.. Tüm bunlar belirsiz olarak kalıyor. Kuşkusuz 12 Eylül öncesi işyerlerinde çeşitli politik nedenler ve karanlık amaçlarla, bu tür provokasyon eylemleri çok olmuştu, şimdilerin sinemasında bu olaylara değinmek, bunları sergilemek, göstermek de gerekir. Sinema, toplumun yakın geçmişteki yaralan, sorunları üstüne eğilip bunları deşme görevini de taşıyan bir çağdaş ve sorumlu sanatsa eğer... Ama "Bir Günün Hikâyesi"nin (bu haliyle) bu irdelemeyi gereğince yaptığını söylemek zor...

"Bir Günün Hikâyesi", hayatın karmaşıklığım, yoğunluğunu perdeye getiremeyen, üslupçu bir deneme olarak kalıyor bizce... Sinan Çetin'in sonraki filmlerinde bu düzeyi aştığını söylemek gerekir. Tüm oyuncuların, ama özellikle hemen her sahnede değişen yüz anlamıyla perdemize önemli bir kazanç olduğu söylenebilecek Nur Sürer'in başarısını da övmek isterim. (Atilla Dorsay, 12 Eylül Yılları ve Sinemamız” Syf,281)

* Sansürün öngördüğü kesinti ve eklen tilerle, bütünlüğü zedelenmiş, ne dediği belirsizleşmiş, ayakları havada bir "ilk film" olmuş çıkmış. Bir anlamda Sinan Çetin'den daha çok sansürün filmi denebilecek "Bir Günün Hikâyesi" tüm acemiliklerine karşın, konuşmalara gerek bırakmayan, ayrıntıları önemseyen, yakın planların ağır bastığı, simgci bir sinema dili kurma çabalarının belirginleştirdiği, eline kamerayı alan bir genç sinemacının, etkisiz ve yetersiz ilk film denemesi niteliğinde. (Sungu Çapan, Milliyet Sanat Dergisi, S.: 65, 1 Şu-bat 1983)


BİR GÜN O DA KADIN OLACAK (1980)


Senaryo ve Yönetmen: Semih Servidal
Görüntü Yönetmeni: Erhan Canan
Yapım: Servidal Film/Semih Servidal

Oyuncular: Dilber Ay (Lale), Tevfik Atakan (Tevfik), Doğan Kamuran (Kemal), Oya Başak, Perizat (Türkan), Erol Şen (Otel müşterisi), Baki Tamer (Lalenin babası), Alpay Ziyal (Reşit), Remziye Fırtına, Nizam Ergüden, Sabahat İzgü

Konu: Evlenmeyi hayal ederken, batakhanelere düşen ve sonunda köyüne dönmek zorunda kalan bir kadının erotik öyküsü

BEYOĞLU ARKA SOKAKLAR (1980)






Yönetmen: Salih Dikişçi
Senaryo: Mehmet Güler
Kamera: Hüseyin Arlı
Yapım: Güler Film/Mehmet Güler

Oyuncular: Funda Gürkan, Hakan Özer, Yaşar Yağmur, Turgut Özatay, Filiz Ta-mer, Süheyl Eğriboz, Burcu, Renan Fosforoğlu, Alpay Ziyal, Salih Özaltın, Mehmet Ezici, Cem Eser


BEŞ PARASIZ ADAM (1980)





Senaryo ve Yönetmen: Foto Direktörü:
Kenan Kurt
Yapım: Emek Film/Nazmi Özer

Renk Uzmanı: Tümay Rızai, Yardımcıları: Şemsi Tokgöz, Armağan Kök-sal, Seslendiren: Erkan Esenboğa, Montaj: İsmail Kalkan, Senkron: Mustafa Kent, Negatif Montaj: Selahattin Kılıççeken, Set Teknisyenleri: Şeref Yılmaz, Aslan Gül, İbrahim Kul, Hacı Fidan, Işık Teknisyenleri: Hayrettin Kara, Recep Biçer, Işık Direktörü: Aslan Yıldız, Yardımcı Yönetmenler: Adem Ayral, Kâmil Renklidere, Prodüksiyon Amiri: Mustafa Doğan, Ar Film Stüdyosunda ha-zırlanmış,
Yeni Film stüdyosunda seslendirilmiştir.

Oyuncular: İlyas Salman, Ali Poyrazoğlu, Ali Şen, Sümer Tilmaç, Adile Naşit, Kadir Savun, Necla Soylu, Funda Gürçen, Sami Hazinses, Nejat Gürçen. Batuğ Özer (Küçük Yıldız), Erdinç Akbaş, Özcan Özgür,

Konu: Beş parası olmayan beş adamın türlü türlü macerası konu edilmekte.


BERDUŞ (1980)


Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: İhsan Yüce
Kamera: Rafet Şiriner
Yapım: Bizim Film/Behçet Nacar

Oyuncular: Behçet Nacar, Ayfer Özcan, Baki Tamer, Ata Saka, Baykal Kent, Recep Filiz, Fahri Aktürk, Arap Celal, Nezihe Güler, Süheyl Eğriboz

Konu: Zengin bir ailenin başı, erkek çocuklarıyla derttedir. Ama onları bu dertten kurtaracak biri çıka gelecektir.


BENİ BÖYLE SEV (1980)



Senaryo ve Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
(Tarık Dursun Kakınç’ın bir hikayesinden)
Kamera: Sertaç Karan
Müzik: Esin Engin
Yapım: Metin Film/Işık Toraman

Oyuncular: Azize Gencebay, Fikret Hakan, Talat Bulut, Jale Efecik, Mehmet Özden, Ertuğrul Gökhan, Osman Alyanak

Konu: Kan kanserine yakalanan ve onu seven iki erkeğin öyküsü.

BEN TOPRAKTAN BİR CANIM (1980)


Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Engin
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Teknik Ekip: Bedri Uğur, Erdil Demirbağ, Azmi Yıldız, Ömer Babu, Işık Ekibi: Mustafa Koçyiğit (şef), Bayram İlvur (ydm), Metin Erdoğdu, Yardımcı Yönetmen: Arif Erkuş, Eyüp Halit, Kamera Asistanı: Galip Kızılova, Dublaj Yönetmeni: Abdurrahman Palay, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Kurgu Eşleme: Mevlut Koçak, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Yapım Yönetmeni: Selahattin Koca, Emrah Şimşit, (Yeni Lale Film stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Orhan Gencebay, Necla Nazır, Yıldırım Gencer, Nejat Özbek, Semra Türel, Aliye Rona, Sümer Tilmaç, Abdurrahman Palay, Kadir Savun, Bedri Uğur, Orhan Elmas , İhsan Yüce, Nuri Tuğ, Zeki Tüney, Erdoğan Seren, Mustafa Yılmaz, Niyazi Vanlı, Gülçin Feray, Garibe Gündem, Nermin Özses, Merih Fırat, Çocuk Yıldız, : Suat Özbek,

KONU: Toprak ağasına kul olmayı kabul etmiş köylü bir delikanlı, ağanın emri üzerine bir iş adamını vurarak hapse girer. Fakat tam vurduğu anda iş adamının küçük kızının çıkagelip ağlayarak kendisini yumruklaması vicdanında çok derin izler bırakır ve hapiste geçen yıllar boyunca bunun pişmanlığını yaşar. Tüm bu yaşananları cahilliğine verir. Hapiste geçirdiği yıllarda kendisini eğitmeye başlar, okuma yazma öğrenir, kitaplar okur. Bu arada eski bir mafya babasıyla tanışır ve onun hayatını kurtarır. Yıllar sonra hapisten çıkınca mafya babasının sağ kolu olur. Artık zengin ve güçlüdür. Bu arada vurduğu iş adamının akıbetini sorar soruşturur. Hayatta tek gayesi onu bulup ondan af dilemektir. İş adamı sakat kalmış, tüm varını yoğunu yitirmiş, kızıyla birlikte yoksul bir hayat sürmektedir. Kız bir pavyonda babasından gizili dansözlük yaparak para kazanmaya çalışmaktadır. 

Gencebay, kızı pavyondan alıp bir şirkette sekreterlik verir, sebep olarak babasına olan eski bir borcunu gösterir. Kıza iyilikleri bununla bitmez, daha sonra vurduğu adamla tanışır, adam onu hatırlamaz. Gencebay, iş adamını tekrar hayata bağlamak ister. Onu kaybettiği fabrikasının başına tekrar geçirir. Fakat bu arada fabrikanın sütünde çıkarı olan başka biri vardır: Kendisini azmettiren eski toprak ağası. Onunla yolları kesişir. Kısa bir hesaplaşma diyaloğundan sonra, toprak ağası, köyden "ağamızdır, kuluz" mantığında olan başka bir cahil insanı Gecebay'ı vurdurmak üzere tutar. Bu arada Gencebay kıza babasını vuranın kendisi olduğunu açıklamıştır. Kız bu şokun etkisiyle sevgi ve içinde büyüttüğü nefret arasında kalır, fakat sonunda sevgisi ağır basar. Derken...Daha sonra...Gencebay ile kızın birlikte yürüdükleri bir sırada cahil köylü çıkagelir, Gencebay'ı vurur; kız adama "katil katil" diye haykırırken Gencebay'ın son sözleri "katil değil, kurban, kurban..." olur.

BEN KÖYÜMÜN DELİSİYİM (1980)




Senaryo ve Yönetmen: Hidayet Pelit
Kamera: Soner Saygılı
Yapım: Pelit Film / Hidayet Pelit
Helmut Laboratuarlarında renklendirilmiştir

Oyuncular: Mehmet Bozdoğan, Zafir Seba, Mihrican Bahar, Sevgi Koçak, Bülent Pelit, Talat Gözbak, Hüseyin Zan, Feryal Feray, Adem Bayraktar, Mehmet Ezici, Fehmi Güley, Zeynep Gürses, Emine İvek, Fehmi Gülay, Mustafa Küçük, Küçük Yıldız: Levent Pelit,

Konu: Büyük kentteki yaşamdan bıkıp kendisini köyüne atan bir adamın öyküsü.

BEDDUA (1980)


Senaryo ve Yönetmen: Osman F. Seden, Melih Gülgen
Kamera: Kenan Kurt, Ender Turgut, Serdar Selvidal,
Müzik: Bülent Ersoy
Yapım: Gülgen Film/Melih Gülgen
Işık Şefi: Aslan Yıldız, Yardımcıları: Hayrettin Kara, Bayram İlvur, Ar Direktör: Halil Dede, Asistan Rejisör: Tolgay Ziyal, Prodüksiyon Müdürü: Necdet Kökeş, Prodüktör Temsilcisi: Memduh Karakaş, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Negatif Montaj: Cem İspir, Senkron Montaj: İsmail Kalkan, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşses, Laboratuar: Selahattin Ka-ya, Ziya Uçak, “Beddu” söz Yazar: İlkan San, Beste: Coşkun Sabah, Müzik Direktörü: Bülent Ersoy, (Yeni Stüdyoda seslendirilmiş )

Oyuncular: Bülent Ersoy, Mine Mutlu, Kadir Savun, Turgut Özatay, Cem Erman, Diler Saraç, Nubar Terziyan, Osman F. Seden, Hakkı Çağdaş, Şermin Ölçman, Kazım Kartal, Hüseyin Kâşif, Necdet Kökeş, Hakkı Kıvanç, Giray Alpan, Niyazi Gökdere, Çetin Başaran,

KONU: Osman Fahir Seden’in başlayıp Melih Gülgen'in bitirdiği Bülent Ersoylu Beddua filminin senaryosunu da Melih Gülgen ile birlikte yazmışlardı. Bülent Ersoy, bir taşra kasabasında anne ve babası ile yaşayan, 'güzel, müziğe düşkün bir gençtir. Küçükken ırzına geçilen Bülent, de acımasız bir babanın dayaklarıyla çok kötü bir çocukluk geçirir.

"Büyüyünce babasından gizli müzik dersleri alır. Müzik hocasının yardımıyla İstanbul'a gelir, konservatuvar sınavları-na girer. Sonra konservatuvarda hoca olur. Kendisini gazinosunda çalıştırıp şarkıcı olarak büyük bir ün ve servete kavuşmasına yardımcı olan Ertuğrul'un (Osman Seden) kızı Perihan (Mine Mutu) ile aralarında duygusal bir ilişki başlar" Ancak Ertuğrul iflas etmek üzeredir ve kızını bir başkasıyla evlendirir. Kocası ise kumara düşkün biridir. Bülent, kızın düştüğü durumu görünce çok üzülür. Onu bu kötü kocanın elinden kurtarmaya çalışır.

Sonunda birbirlerine kavuşurlar, günahlarından arınmak ve geçmişe tövbe etmek için geldikleri cami avlusunda vurularak ölürler. Finalde ise iki sevgilinin ruhları önce göğe yükselir, sonra da el ele tutuşarak bulutlar arasında mutlulukla koşarlar.

"Bu filmin tek ilginç yönü var bence," diyor Atilla Dorsay, "o da sinemasal değil, sosyolojik... Yapımcıların Bülent Ersoy'la Mine Mutlu'yu bir araya getirmeleri, hele finalde Mutlu'yu iyice soyarak bir yarım aşk sahnesi çevirtmeleri ilginç... Çünkü iki kişilik de, biri soyunan kadın, vamp kadın, utanmaz dişi; öbürü cinselliğini sanatıyla, sanatını da cinselliği pekiştiren 'eşcinsel şarkıcı', günümüz Türk toplu-mundaki cinsel özlemlerin, tutkuların, saplantıların ve çalkantıların iki temel odak noktasını oluşturuyor."

Film, gerçekten oldukça başarısız bir çizgi izlemektedir. Filmi yarıda bırakmış olan Usta'ya, bu başarısızlığın ne kadarını atfedebiliriz, pek bilinmez. Zira, özellikle de filmin sonları -ki Melih Gülgen ta-mamlamıştı- melodramı artık vıcıklaştıran bir havaya bürünüyor, final bölümü ise tahammül sınırlarını zorluyor-du. “Gülşah Nezaket Maraşlı a.g.e. syf: 213 ”

BANKER BİLO (1980)


Yönetmen: Ertem Eğilmez
Senaryo: Yavuz Turgul, /Sadık Şendil
Kamera: Ertunç Şenkay
Işık Şefi: Ekrem Köksalan
Işık Asistanı: Veli Özcan, Şükrü Kara
Yapım: Arzu Film/Ertem Eğilmez

Oyuncular: İlyas Salman (Bilo), Meral Zeren (Zeyno), Ahu Tuğba (Necla), Şener Şen (Maho), Münir Özkul (Hasan), Nizam Ergüden (İbrahim), Orhan Aydınbaş (Belediye Başkanı), Tevfik Şen (Pıolis), Nermin Özses (Hatice), Ali Demirel, Yusuf Çetin, Cev-det Arıkan (Polis), Akif Kilman, Haydar Karaer, Ahmet Koç, Soner Ağın, Hüseyin Bulut, Aysun Güven, Nuri Tuğ, Sabahat İzgü

Konu: Bilo yoksul bir köylü çobanıdır. Cano ile evlenebilmesi için gerekli olan parayı kazanmak amacıyla Almanyaya gitmek ister. Hemşerisi Maho onu Almanya diye İstanbul'a getirir. Saf köylü delikanlısı şehirde tutunmak için uğraşır ama Maho tarafından sürekli kandırılır. Öyle ki Maho, ticari işleri için evlendiği karısını Bilo’nun yavuklusuyla aldatır. Cano'nun gözü paradadır. Anası da kızının zengin olduğu için Maho ile olan ilişkisini onaylar. Sonunda uyanan Bilo paralanınca kız ve ailesi Bilo'nun peşine düşmüştür ama Bilo, Maho'nun karısıyla evlenecektir.

Dinamik Bir Güldürü:
Türk sinemasının son döneminde birden ortaya çıkan bir tür var: Toplumsal taşlama türü... Yeni çıkan bir tür değil gerçi... Ama son aylarda özellikle dikkati çeki-yor. Bunun bir nedeni, seyircinin komedi filmlerine ve özellikle belli bazı güldürü sanatçılarına gösterdiği büyük ilgi... Böylece bu sanatçıların varlığından yararlanarak bazı romanları filme aktarmak, bazı önemli konulara değinmek, bazı mesajları seyirciye iletmek olanağı araştırılıyor. "Devlet Kuşu", "Zübük", yasaklanan "Talihli Amele"den sonra, "Banker Bilo"da bu tür filmlerden... İlk ikisinin Kemal Sunal'a dayalı olmasına karşılık, son ikisi, son dönemin ilgi çeken güldürü oyuncusu İlyas Salman'a dayalı olarak düşünülmüş ve çekilmiş...

"Banker Bilo", iki köylü arkadaşın serüvenini anlatıyor. Bilo ne denli saf, temiz birköy delikanlısı ise, hemşerisi Maho da o denli hinoğlu hindir. Maho, önce hemşerilerini Almanya'ya götürüyorum diye kandırıp dağ bayır gezdirdikten sonra getirip İstanbul'un göbeğine bırakıyor... Sonra raslantının yine çıkardığı Bilo'yu usanmadan ve sonuna dek sömürüyor: Önce onu sözüm ona "ortak" etliği bayilik işinde istif ettiği kaçak mallar basılınca, suçu Bilo'ya yüklüyor ve onun yıllarca "içerde" kalmasına neden oluyor. Bilo hapisten çıktığında, Maho kurduğu şirketleri holdinge dönüştürmüş ve köşeyi çoktan dönmüştür. Oturduğu apartmana kapıcı diye aldığı Bilo'nun eski yavuklusuyla da işi pişirmiştir. Maho, bu kez de saf Bilo'yu onunla buluşmalarında alet olarak kullanır. Ama "yumuşak atın çiftesi pek olur" hesabınca saf ve temiz köy çocuğu Bilo, sonunda öyle bir uyanacaktır ki, Maho'nun işi tamam olacaktır.

"Banker Bilo", dinamik, akıcı bir senaryonun hızlı, aksamayan bir anlatımla perdeye getirildiği sevimli bir güldürü...

Toplumumuzda iş hayatındaki kolay ve çabuk yükselmelere, üç kağıtçılığa dayalı köşeyi dönmelere de belli bir eleştiri getiriyor. Ama film, asıl gücünü kuşkusuz oyuncularından alıyor. Çünkü, konu gereği, bir "oyuncu filmi" bu... İlyas Salman ve Şener Şen'in ustalıkla, inandırıcılıkla çizdikleri Bilo ve Maho tipleri, filmin bel kemiğini oluşturuyor. İki oyuncu da, dört dörtlük bir "aktör gösterisi" sunuyor ve filmin rahatça izlenmesinde asıl etken oluyorlar... “Atilla Dorsay,” 12 Eylül Yılları ve Sinemamız” syf, 108 ”


BAĞRIYANIK ÖMER (1980)


Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Senaryo: Osman F.Seden
Görüntü Yönetmeni: Abdullah Gürek
Yapım: Yaşam Film / Gazanfer Dirlik

Set Ekibi: Yılmaz Şengelli, Hacı Fidan, Aziz Kıskanç, Işık Ekibi: Kahraman Kongur, Metin Devrim, Kamera Asis-tanı: Ümit Ardabak, Asistan Yönetmen: Ali Kıvıorcık, Ses Mühjendisi: Erkan Esenboğa, Renk Uzmanı: Ha-yati Akbulut, Zafer Akbulut, Kurgu : İsmail kalkan, Negatif Kurgu: Nevzat Dişiaçık, (Yeni Stüdyoda seslendiril-miş, Helmut Stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Müslüm Gürses, Oya Aydoğan, Güneş Işık, Baki Tamer, Ali Şen, Yılmaz Kurt, Mehmet Samsa

Konu: Sevdiği kıza tecavüz eden ağanın oğlunu öldürerek intikamını alan ada-manın öyküsü

AZGIN BAKİRELER (1980)


 Senaryo ve Yönetmen: Semih Servidal
Görüntü Yönetmeni: Erhan Canan
Yapım: Yaşam Film/Gazanfer Dirlik

Oyuncular: Dilber Ay, Zerrin Egeliler, Enita Enderson, Seda Sevinç, Cesur Barut, Sema Nurdan, Gül Sevil, Nilgün Ceylan, Nizam Ergüden

Konu: Gazete ilanlarından iş ararken, randevu evlerine düşen genç kızların erotik öyküsü.

AYRILIK KOLAY DEĞİL (1980)




Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Tanju Gürsu
Foto Direktörü: Çetin Tunca
Film Müzikleri: Türküola
Yapım: Kuzey Film/Tanju Gürsu, Seyfettin Özkasap

Kamera Asistanı: Hüseyin Çakıroğlu, Asistan Rejisör: Engin Temizer, Set Amiri: Sonay Kanat, Seslendiren: Erkan Esenboğa, Montaj-Senkron: Mevlut Koçak, Set Asistanları: Ekrem Çınaroğlu, Taci Erşen, Prodüksiyon Asistanı: Bedri Uğur, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Prodüksiyon Amiri: Selahattin Koca, (Yeni Lale Stüdyosunda hazırlanmış-tır).

Oyuncular: İbrahin Tatlıses, Perihan Savaş, Neriman Köksal, Hayati Hamzaoğlu, Gül Vergon, Hüseyin Peyda, Eray Özbal, Aliye Rona, Hasan Çelik, Mesut Sürmeli,

Konu: Ünlü bir şarkıcı olan bir zamanların çiftlik işçisiyle, birlikte büyüdükleri ağa kızının aşk öyküsü.