Powered By Blogger

8 Mart 2020 Pazar

ÖLMEYEN ARKADAŞLIK (1981)


Yönetmen: Mehmet Dinler
Senaryo: Bülent Oran
Kameraman Soner Saygılı
Yapım: Pelit Film/Hidayet Pelit

Eser: Mehmet Karataşlı, Işık Şefi: Turgut Köse, Yardımcı: Ali Koşan, Rejisör Yardımcısı: Oya Pelit, Kamera Yardımcısı: Ali Tosunoğlu, Sesleri Alan: Kunt Tulgar, Renk Uzmanı: Aslan Tektaş, Prodüksiyon: Rahim ve Osman Gülcüoğlu,  Kunt Film Stüdytosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir

Oyuncular: Mehmet Karataşlı, Yılmaz Köksal, Semra Türel, Jale Efecik, Mehmet Ezici, Sami Hazinses, Attila Ergün, Süheyl Eğriboz, Hakkı Kıvanç, Bülent Pelit, Ateş Osman, Sabahat Işık, Mesut Sürmeli, Ziya Aklan, Nermin Özses, Yılmaz Kurt, Aydın Korkmaz, Kamer Sadık, Kadri Sesigür, Küçük Yıldız: Levent Pelit,

Konu: Arkadaş namusu uğruna katil olan bir şoförün öyküsü.

ÖĞRETMEN KEMAL (1981)


Yönetmen : Remzi Jöntürk
Senaryo: Mehmet Aydın
Görüntü Yönetmeni: Orhan Kapkı
Kamera: Recep Biçer
Yapım: Murat Film/Süreyya Duru

Işıklar: Ergun Şimşek, Erdinç Koç, Set Ekibi: Erdal Sümer, Sait Korur, Yılmaz Gençer, Prodüksiyon: Yılmaz Eşsiz, Yapım Yönetmeni: Nurettin İrişen,

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Fikret Hakan, Meral Orhonsay, Eşref Kolçak, Funda Gürçen, Selçuk Uluergüven, Nejat Gürçen, İsmail Cavcı, Suat Özbek, Zülfikar Divani, Recep Filiz, Talat Gözbak, Ayfer İdin, Nurten İdin, Reyhan Ulutürk, Aydın Haberdar, İhsan Gedik, M. Ali Korsanlı, Yadigar Ejder, Küçük Yıldız: Suat Özbek,

Konu: Karalar köyüne tayin edilen Atatürk ilkelerine bağlı devrimci idealist bir öğretmen, gericiler tarafından rahatsız edilir. Öğretmen köyün geri kalmışlığını atmak, herkesi çağdaş bir kültür ve ya-şayışına sokmak istemektedir. Gericiler Kemal'i durduramayınca bu kez ona iftira atarlar, Bir kızı iğfal ettiğini yayarlar. Öğretmen köylülerin saldırısına uğrar ve öldürülür. Olayı duyan eşkıya Ali Duran, olayın suçlularını bulur ve onları öldürerek öğretmenin intikamını alır.

► "Mustafa Kemal'in öğretmeni" Kemal'in yarı western, yarı çizgi-roman havasında anlatılmış serüvenleri... 1938 yılında bir köye öğretmen olarak atanan Kemal, Önce köyün hocasıyla, sonra da toprak ağasıyla çatışır. "Gerici birliğine karşı, yalnızca bir eski Kuvay-i Milliyeciyle hocanın kızı Ayşe'nin bilinçsiz sevgisi vardır, dayanabileceği... Bunlara, pitoresk bir köy eşkıyasının yardımı da ekle-nir ve Kemal'le eşkıya elbirliğiyle gerici takımım en kısa yoldan (yani kurşunla haklayarak) sindirirler…

Sinemamızın yıllar boyu en kötü alışkanlıklarla edindiği kalıpların, "Atatürk'ün 100. yılına adanan bir filme bile böylesine sinmiş olması ne acı... Filmi yapmış olanların iyi niyetinden kuşkulanmıyoruz. Onları 100. yılı böyle bir filmle sömürmek gibi bir suçlama altında bırakmayı da düşünmüyoruz. Olasıdır ki, bu işe en iyi niyetlerle girişmiş olsunlar... Ama, bunun için Sergio Leone'nin western'Ierinin, Halide Edip ve Yakup Kadri romanlarından kalma, (giderek onların da kuşkusuz gerisinde) gerici/ ilerici tanımlamalarının gölgesine sığınmak gerekli miydi? Hele öğretmen Kemal'in ilk iş olarak, köy halkının öylesine inandığı "adak ağacı’nı baltayı alıp "yıkıl gerici ağaç" türünden sözlerle kesmesi, Yeşilçam'ın aklı gelişmemiş sinemacılarının bile 1981 yılında başvurmaması gereken, toplum psikolojisi denen olaydan tümüyle nasipsiz bir "halkçılık gösterisi" idi. Yazık. .. İyi niyete ve 100. yılında Atatürk öğretmeninin böyle bir filmle anlatılmaya kalkışılmış olmasına yazık. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

► Remzi Jöntürk, Atatürk’ün doğum yıldönümünde büyük bir fırsat kaçırmış. Öyleki, Atatürk ilkeleri doğrultusunda bir film yapmak istemiş ya da düşünmüş Çünkü işi bir yerden sonra saptırıp, bir melodram koymuş ortaya. Tipler yanlış çizilmiş ... Bağıran çağıran, bol nutuk atan, acaip davranışlı kişiler. (Agah Özgüç, Yıldız, S.: 189, 4 Ocak 1982)

► "Vurun Kahpeye" ve "Kubilay" filmlerin den esintiler taşıyan "Öğretmen Kemal"in kıyafetlerinden diyaloglara, Marsilya kiremitleri görünen modern köy evlerine kadar ve teknik açıdan eleştirilecek yönleri ver elbette. (Turan Aksoy, Hey, S.:10, 11 Ocak 1982

OLMAZ OLSUN (1981)




Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Arda Uskan
Foto Direktörü: Sertaç Karan
Yapım: Kuzey Film/Tanju Gürsu, Seyfettin Özkasap

Oyuncular: Ferdi Tayfur, Necla Nazır, Kadir Savun, Hikmet Taşdemir, Defne Yalnız, Mete Sezer, Eray Özbal, Yalçın Afşar

Konu: Annesine aşık olan, oğlu gibi sevdiği bir çocukla, yeni hapisten çıkmış bir adamın öyküsü.


MUTLULUK HARAM OLDU (1981)


Senaryo ve Yönetmen: Muharrem Gürses
Kamera: Orhan Oğuz
Yapım: Kazanç Film/Mehmet Samsa

Oyuncular: Muzaffer Sonbahar, Funda Gürçen, Ali Şen, Turgut Özatay, Mehmet Samsa, Ülkü Ülker

Konu: Köprü altında yaşayan bir gençle, ona yardım etmek isteyen zengin bir kızın öyküsü.

MUTLU OL YETER (1981)


Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: Erdoğan Tünaş, Mehmet Aydın
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Erman Film/Hürrem Erman

Oyuncular: Müslüm Gürses, Serpil Çakmaklı, Neriman Köksal, Suzan Avcı, Reha Yurdakul, Çağla Sipahi, Kazım Kartal, Yılmaz Köksal

Konu: Çok zengin bir çiftlik sahibinin oğlu Müslüm (Müslüm Gürses), yıllar önce yitirdiği karısına benzeyen Leyla (Serpil Çakmaklı) ile karşılaşınca, ona aşık olur. Ne var ki Leyla, bir pavyonda dansözlük yapmaktadır. Belalısı Kazım'ın sermayesi olarak da paralı adamlara satılmaktadır. Müslüm arkadaşı Yılmaz aracılığıyla acı gerçeği öğrenir. Yine de Müslüm onunla evlenmeye kararındadır. Arkadaşıyla Leyla'yı pavyondan almaya giderler. Leyla'yı alıp götürürlerken, belalısı, Müslüm'ün arkadaşını bıçakla yaralar. Kazım hapse girer. Müslüm de Leyla ile evlenir. Kazım hapisten çıkar. Çeşitli olaylardan sonra Kazım, Müslüm'ü öldürür. Aynı anda Leyla da belalısını delik deşik eder. Bahtsız kadın Leyla, hapisten çıktıktan sonra Müslüm'ün ailesine döner.

MİLCANO /EYVAH (1981)


Yönetmen: Remzi A. Jöntürk
Senaryo: A. Fuat Kalkan
Kamera: Çetin Tunca
Yapım: Önder Film/Sungur Esen

Kamera Asistanı: Hüseyin Ererez, Işık: Rıdvan Varol, Renk Uzmanı: Türker vatan, Ses UIzmanı: Erkan Esenboğa, Eşleme: Mevlut Koçak, Yardımcı Yönetmen: Semih Servidal, (Şafak Film Stüdyosunda hazırlanmış, Yeni stüdyoda seslendirilmiştir. )

Oyuncular: Mahmut Tuncer, Ayşen Cansev, Yılmaz Köksal, Yıldırım Gencer, Yıldırım Önal, Ahmet Mekin, Aliye Rona, Işıl Yücesoy, Attila Ergün, Hüseyin Peyda, Ali Güney,

Konu: Çoban Mahmut'la (Mahmut Tuncer), kudurarak ölen Milcan'ın trajik aşk öyküsü.


MECNUN (1981)

“YAŞADIM MI BEN” (1981)

Yönetmen: Savaş Eşici
Senaryo: Arda Uskan,
Görüntü Yönetmeni: Taner Öz
Yapım: Nuran Film/Savaş Eşici

Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Montaj: Senkron: Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Mustafa Kul, Renk Uzmanı: Hikmet Kuyucu, Laboratuar: Selahattin Kaya, Mustafa Yıldız, Ziya Uçak, Set Ekibi: Nizam Ergüden, Bedri Uğur, Mustafa Buvan, Işık Şefi: Ömer Ekmekçi, Kamera Asistanı: Erdoğan Ererez, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak,
Yeni lale Film Stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Ercan Turgut, Deniz Uğur, Berhan Şimşek, Baki Tamer, Mehmet Ezici, Yıldırım Gencer, Necdet Kökeş, Nizam Ergüden, Erdoğan Seren, Çetin Tolbas, Ahmet Açan, Hasan Yıldırım,

Not: Film aynı yıl afişteki ismi değiştirilerek, “Yaşadım mı Ben” adıyla seyirci karşısına ikinci kez çıkarılmıştır. 

MAKBER / KADERİMİZ (1981)



Senaryo ve Yönetmen: Yücel Uçanoğlu
Kamera: Muzaffer Turan
Yapım: Sun Film/Erol Şenbecerir

Oyuncular: Burhan Çaçan, Pembe Mutlu, Ünsal Emre, Ahmet Mekin, Emel Tümer,

Konu: Birbirine kavuşamayan zengin kızla, fakir delikanlının öyküsü.

KÜRTAJ (1981)



Yönetmen: Ümit Efekan
Senaryo: Suphi Tekniker
Kamera: Salih Dikişçi
Yapım: Uzman Film/Ferit Turgut, Kadir Turgut

Set Ekibi: Engin Aydın, Mecit, İsmail, Işık: Gürcan Küçükerol Prodüksiyon Amiri: Hüseyin Çalışkan, Senkron Montaj: Osman Koşkan, Ses Mühendisi: Barış Ören, Reji Asistanları: Atilla Artanoğlu, Faruk Turgut, Müzik, Beste Direktörü: Ergun Özer,
Ören Film Stüdyosunda hazırlanmıştır

Oyuncular: Yalçın Gülhan, Suna Yıldızoğlu, Yusuf Sezgin, Suna Selen, Efgan Efekan, Nuray Aksoy, Ajlan Altuğ, Füsün Uçar,

Konu: İki erkek arasında kalan bir kadının dramatik öyküsü.


KİMBİLİR (1981)


Senaryo ve Yönetmen: Temel Gürsu
Foto Direktörü: Sertaç Karan
Yapım: Star – Met Film/Işık Toraman,
Turgut Akyüz

Set Çevre Düzeni: Ekrem Çınaroğlu, Sonay Kanat, İsmail Kündem, Naci Erşan, Reji Asistanı: Engin Temizer, Prodüksiyon Amiri: Şerif Ablak, Makyaj: Mime Türkoğlu (Kibariye Makyajı), Işık Ekibi: Aslan Yıldız, Hayrettin Kara, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Montaj ve Senkron: Mevlut Koçak, Negatif Montaj: Alaattin Durmaz, Renk Uzmanı: Sebahattin Hoşsöz, Laboratuar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Kamera: Ali Güvence, Asistan: Adnan Kazan, Müzikler-Band Kayıt: Pıolat Tezel (Polat Plak), Yeni Lâle Stüdyo ve Yeni Stüdyoda hazırlanıp seslendirilmiştir

Oyuncular: Kibariye, Fikret Hakan, Eray Erbal, Hulusi Kentmen, Zerrin Egeliler, Nesli Han, Füsun Altay, Coşkun Göğen, Nevzat Öncü, Celal Yonat, Yılmaz Kurt, Madelet Tibet, Giray Alpan, Celal Yonat,

Konu: Bir gazinoda hizmetçilik yaparken ünlü bir şarkıcı olup, şöhretin basamaklarını tırmanan Kibariye'nin öyküsü. ([1])

► Tuvalet temizlerken birden sahneye çıkıp üne kavuşan kör ve yoksul kızlar, ameliyat ettiği İlk hastaya asık olan temiz yüzlü, gencecik doktorlar, iki kardeşi aynı kıza aşık eden "kader", kardeşinin mutluluğu için aradan çekilip göz yaslarını içine akıtan "fedakâr ağabey"ler, delicesine sevip karşılık alamadığı için her şeyi yapmaya kararlı, ağızlıklarla sigara içip kürkler giyen zengin ve kötü kadınlar... Babadan, dededen kalma melodramın en klasik, en temel öğeleri. Yıllar yılı anlatıldığı halde yine de insanın en temel duygularına seslendikleri için eskimeyen, yıpranmaya direnen konular, temalar, entrikalar... Tüm bunlardan fışkıran ve belki bininci kez izlediğiniz halde yine de gözünüzden yaş, getirebilecek dirençli duyarlılıklar... Ama bu duyarlılıkları en beylik kalıplara döken, yeni hiçbir şey getirip söyleyemeyen tüccar - filmlerini yapan tüccar - yazar -yönetmenler... Bu tür filmlerden nasıl nefret ediyorum bu yüzden!..

Ama zaman zaman bu tür filmlerin kahramanlarını, sözgelimi Kibariye'yi nasıl seviyorum!.. Toplumun en alt katlarından gelen, en ezilmiş, en zavallı kalmış bir insanın, yalnızca ve yalnızca doğa vergisi bir sesle (ve biraz da şansla, kuşkusuz) toplumun üst kesimlerinin "kaymak tabakasının İlgi ve merak odağına gelip yerleşmesi, toplumun hakça bir düzen içinde kendisine vermediklerini en lüks gece kulüplerinin zengin ve gösterişli masalarından toplaması nasıl hoşuma gidiyor!.. Toplumumuzdaki bozuk dengelerin, haksızlık ve sömürülerin, çarpık sınıfsal oluşumun bireysel planda intikamı alınıyor sanki böylece... Yalnız kendi adlarına değil, temsil ettikleri ezilmişler, unutulmuşlar adına da kendilerini birden Tanrıça yapan kesimlerden bir ölçüde intikam alan Kibariye gibilerini seviyorum.

Kimbilir’de Kibariye, geçici bir efsane değil, belli bir kişiliği giderek içten bir oyun yeteneği bile olduğunu kanıtlıyor, Bir halk cevherinin yeni bir kanıtlamasını getiriyor, çevresindeki yıllanmış oyuncular arasında ezilmeyerek, tam tersine ön plana çıkarak.. Kimbilir, Kibariye’ye yakışmıyor, ama onun hatırı için görülebilir de…”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”




[1]  Kibariye (1960) - Manisa’nın Akhisar ilçesinden İzmir sahnelerine oradan İstanbul’a ve derken tüm Türkiye’ye mal olmuş bir ses bir yorumcu. 1980‘ lerde İzmir sahnelerinde çalışan Kibariye o yıllarda İzmir fuarına gelen tüm sanatçıların dikkatini çeker. Bunlar arasında Muzaffer Özpınar’ da vardır. Ünlü bestekar sanatçıyı o zamanlar İstanbul’da Stardust gazinosunu çalıştıran Turgut Akyüz’ e anlatır. Rahmetli Turgut Akyüz Kibariye’ yi dinlemek ister. İzmir’den İstanbul’a gelen Kibariye’nin kaderi de böylece değişmeye başlamış olur. Gazinocu Turgut Akyüz tarafından çok beğenilen Kibariye Stardust gazinosunda sahne almaya başlar.

Kibariye çok kısa sürede gerek sesi, gerekse yorum her şeyden önemlisi de doğallığıyla tüm meydanın dikkatini çeker. Böylece bir teklif yılbaşı gecesi (1980) TRT Televizyonundan gelir. Kibariye’nin yaşamını birden bire değiştiren yeni hayat başlamış olur. Kibariye 'Kimbilir' adlı parça ile çıkış yakalar ve 1980’lerden 1990’lara 21. Kaset yapmasını sağlar. Halkın Kibariye’ ye gösterdiği yoğun ilgi çeşitli gazinolarda gece kulüplerin de Anadolu ve Avrupa turnelerinde çalışması sağlar. Bu çıkış Özel TV kanallarının da ilgisini çeker. İlk Show Darısı Başınıza isimli evlendirmeyi konu alan eğlence programı ile Kanal 6 ile başlar, daha sonra "Eğlen Coş İşte Kiboş" ismi ile ATV’ de devam eder daha sonra Inter Star’da Kibariye Show ile ve de son olarak TGRT’ de yapılan program ile sona erer.

japonya'daki bir ses laboratuarında yapılan bilimsel araştırmanın amacı; 'dünyanın en kusursuz sesli sanatçısı'nı seçmekti. laboratuvarda, eserlerden rasgele bölümler alınarak icracıların doğru ses basıp basmadıkları kontrol edildi. aralarında ünlü yunan sanatçısı mikis theodarakis'in de bulunduğu yüzlerce sanatçı testten geçti. theodarakis 10 puan alabildi. sezen aksu, tarkan, burak kut, akrep nalan 30 puanın altında kaldı ve 'bu şarkıcılar şarkı söylerken bağırıyor ve cihazlarımızı bozuyor' yorumu yapıldı. muazzez abacı, muazzez ersoy, adnan şenses, ebru gündeş ise 80 puan alırken kibariye'nin yüzde 100 kusursuz ses çıkardığı bilgisayarlar tarafından onaylandı. aynı araştırma fransa ve A.B.D'de de tekrarlandı. sonuç aynıydı; dünyanın en kusursuz sesi kibariye'ye aitti. (28 Kasım 1996 Milliyet )




KIRIK BİR AŞK HİKAYESİ (1981)


Yönetmen: Ömer Kavur
Senaryo: Selim İleri, Ömer Kavur
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Alfa Film/Necip Sarıcaoğlu, Ömer Kavur

Yönetmen Yardımcıları: Aslı Selçuk, Mehmet İnhan, Görüntü Yardımcısı: Ali Utku, Set Teknisyenleri Bedri Uğur, Selim Acar, Nusret Yılmaz, Özgün Müzik: Cahit Berkay, Diyaloglar: Selim İleri, Aydınlatma: Aslan Yıldız, Süleyman Çekiç, Hayrettin Kara, Metin Devrim Renk Uzmanı: Hikmet Kuyucu, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Efektler: Orhan Aykanat, Görüntü Kurgusu: Ömer Kavur, Turgut İnangiray, Eşlemem: Sedat Karadeniz, Negatif Kurgu: Mustafa Kul, Yapım Görevlileri: Zafer Par, Sadık Deveci, Asım Par, Teknik Yönetmen: Zafer Par, (Yeni Lâle stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Kadir İnanır, Hümeyra, Ka-muran Usluer, Neriman Köksal, Halil Ergün, Özlem Onursal, Nezihe Becerikli, Güler Ökten, Orhan Çağman, Reha Kral, Ferdağ Ferda, Osman Çağlar, Orhan Aykanat, Leylâ Altın, Ahmet Açan, Madelet Tibet, Mehmet Esen, Günnur Akay, Gülşen Girginkoç, Nimet Aktaş, Erten Üçgören, Erol Özkök, Kâzım Eryüksel, Çetin Akkoç,

KONU: Fuat (Kadir İnanır), Ayvalık'ın yeni zenginlerinden zeytinyağı tüccar Recep Bey borçlanmış, yağ fabrikası sahibi bir eş ailesinin içki ve kumara düşkün oğludur. Fuat, çıkar ilişkilerine dayalı bu ortam içinde Recep beyin kızı Belgin'le (Özlem Onursal) sevmediği halde nişanlanmak zorunda kalır. İçine kapanık, küskün bir kişiliği olan Fuat, İstanbul'dan Ayvalık'a atanan, edebiyat öğretmeni Aysel'e (Hümeyra) garip bir ilgi duyar. Orta yaşlı öğretmene gösterdiği yakınlık nedeniyle ilk kez kendini mutlu hisseder. Ne var ki yerleşik ahlak kuralları ve çevre baskısı Aysel'i çok sevdiği Fuat'tan koparacak. Ayvalık'ı terk ederken Fuat, boş ve şımarık bir kişiliği olan Belgin'e teslim olmak zorunda kalacaktır.

Ödül:
19. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1 – 9 Ekim 1982)

► ”En iyi üçüncü film",
► Ömer Kavur “En iyi yönetmen",
► Salih Dikişçi "en iyi görüntü yönetmeni",
► Cahit Berkay "en iyi müzik"
► Orhan Çağman "en iyi yardımcı erkek oyuncu" .

Jüri Üyeleri: Bilgin Adalı, Rekin Teksoy, Füruzan, Cihat Çiftçili, Süreyya Duru, Sami Güner, Ekrem Çatay, Önder Ay-dınlı, Ayşe İçli, Erman Şener, Ahmet Gönen, Nazan Akgün.

* "Kırık Bir Aşk Hikayesi", bir kasaba çevresini betimlemesiyle ilgi çekici ama, bu çevreye yerleştirdiği baş kahramanları, bulanık kadın öğretmen kişiliği ve ulaştığı: bildiriye zayıflık içeren bir öyküye sahip. Kavur'un anlatımı ise tek tek görüntülerin güzelliği (Salih Dikişçi), doğal dekor kullanımındaki başarı, nişan bölümü gibi kalabalık sahnelerin ustalıklı yönetimi yanı sıra, genel ritm yönünden durgun, adeta fotoroman anlatımına yakın durumda. Kamera genellikle hareketsiz çekimler içinde. Bunu yalnızca anlatılan kasabadaki tekdüze yaşamına uygunluk arayışıyla, açıklamak sanırım doyurucu olmaz. Oyuncular, Hümeyra dışında pek aksamıyor. Halil Ergün ve Kamuran Usluer'in değişik kompozisyonlarına Güler Ökten'in oyununa özellikle değinmek gerek. (Nezih Coş, Varlık S: 903, Aralık 1982)

* Olaylar usta işi bir kurguyla akıcılıktan bilerek uzaklaştırılmış. Gereksiz bir gerilimin yerini, insan ilişkilerinden doğup gelişen ve en ince ayrıntılarına dek uzayan bir kişi, bir çevre tanımlaması almış. Bu anlatım sonucu da, izleyen sadece iki kişinin sevda öyküsünü değil, aynı zamanda bu öyküyle bütünüyle ilişkileri olan kişi kişileri de gereğince tanıma olanağını bulmuş (Burçak Evren, Görüntü, S: 19, Haziran 1982)

* Ayvalık'da eşraftan birinin oğlu, ailenin borçlu olduğu diğer bir eşrafın kızı ile evlenir. Halbuki genç, kasabaya gelen Edebiyat öğretmenine ilgi duymaktadır. Yasak aşk sonuç vermez, iki genç zorunlu olarak evlenirler.

Film kasaba çevresini ve varlıklı kasaba ailesinin kadınlarını oldukça başarılı sergilerken, kasabaya yabancı aydın kadının durumunu yeterli biçimde yansıtamamıştır. Filmde gereksiz bir gerilimin yerini, insan ilişkilerinden doğup gelişen ve en ince ayrıntılara dek uzayan bir kişi, bir çevre tanımlaması almış.

Aydın sayılan sevgilisi uğruna koşulları zorlamaya çalışan, fakat sevgilisinin çevre baskılarına karşı çıkamadığını görüp, kendisi de geri adam atarak kaçmayı yeğleyen bir kadın Aysel Öğretmen. Filmde Hümeyra'nın oynadığı Aysel kişiliği, yeterince tutarlı çizilmemiş. Çevre baskısından bağımsız davranmamakla suçladığı sevgilisi gibi, kendisi de özgür kadın imajı yaratamamış. Film, kasaba çevresini ve varlıklı kasaba ailesinin kadınlarını oldukça başarılı sergilerken, kasabaya yabancı aydın kadının durumunu yeterli biçimde yansıtamamıştır. Doç.Dr. Şükran Esen "80'ler Türkiye’sinde Sinema"

* İlerinin romanlarından tanıdığımız, o gerçek bir dostluk, yalansız-dolansız bir ilişki arıyan, dostluk ve aşk sözcüklerini bir yerde birleştirmeye çabalayan, ama arayışları gündelik yaşamın tüm bayağılıkları, yapaylıkları, kabalıkları içinde örselenen, yıpranan, eskiyen kişilerin öyküsü... Selim İleri yalnız bu mu? Değil, kuşkusuz... Aynı zamanda toplumla belli bir uyuşum sağlamaya, toplumcu eylem içinde yerlerini almaya, bireysel arayışlarını, sevgi, dostluk gereksinmelerini toplumun daha üst ve daha genel düzeydeki arayışlarıyla denkleştirmeye çalışan kişilerin öyküsü bu... Bireysel arayışların, birey olduğunu duyumsamanın, bu anlamda bireyci olmanın toplumcu olmakla, toplum için de arayış içinde almakla çelişmeyeceğini düşünen kişilerin...

Kırık Bir Aşk Hikâyesi"nin unutulmaz öğretmen Bedri'si (Kamran Usluer), "eskiyi yadsıyoruz, yerine de yeni bir şeyler kuramıyoruz" diyor... Ege kıyısındaki bu küçük ve güzel kentte, kültürün "içki ve kumardan oluştuğunu" ekliyor... "Eşraftan eski bir ailenin oğlu" Fuat (Kadir İnanır), "yeni zengin bir tüccarın kızı" ile evlenmekten başka çare bulamıyor. Çünkü bu evlilik, eski eşraf ailesine artık sahip olmadıkları rahatlığı getirecektir. Ama o. güzelliğine karşın bir türlü gönül yakınlığı duyamadığı Belgin'dense (Özlem Onursal), yalnızlığını ve zengin iç alemini mesleğiyle birlikte kasabadan kasabaya taşıyan orta yaşlı öğretmen Aysel'i (Hümeyra) seçecektir.

"Kırık Bir Aşk Hikâyesi" de Ömer Kavur'un anlatımının doruğuna ulaştığı, sayısız yan oyuncusuyla, şiirli diyaloglarıyla ve çevre betimlemesiyle değer kazanmakladır. Filmde herkes üstüne düşeni yapmıştır, her oyuncu başarılıdır. Yine de. Antalya'da kazandıkları ödülü hak eden Orhan Çağman, Güler Ökten ve de Kâmran Usluer'e özel bir selam... Hümeyra’nın doğal oyununu övmek İsterim, ama Fuat'la tartışma sahnesinde, İlla da genç adamdan tokat yemek istermişçesine nedensiz bir hırçınlığa, edepsizliğe dönüşen oyununa anlam veremedim. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

* "Sadeliğin altında yatanları bir bilsen" der, ailesinin içinde bulunduğu maddi zorluğu aşabilmesi için eşraftan zengin birinin kızıyla evlenmek zorunda bırakılan Fuat (Kadir İnanır) yakınlaştığı Aysel öğretmene (Hümeyra). Aysel'in birçok şeyi arkasında bırakarak sadelik, sakinlik beklentisiyle geldiği bu sahil kasabasında, hayat göründüğü gibi değildir gerçekten. Kız kardeşi, eniştesi ve annesiyle yaşayan Fuat, evleneceği kız Belgin, onun kendini içkiye, kumara vermiş ağabeyi Yavuz ve diğerleri... Hepsi işlerini, ilişkilerini, evliliklerini kısaca kasaba hayatının içinde kendilerine biçilen toplumsal rolleri bir şekilde sürdürüyor görünmekle, aslında bir yalnızlığı sürdürmek
tedirler.

Bu mutsuzluğa katlanamayan, bir tek Fuat gibidir. Bir de resim öğretmeni Bedri... Onlarınsa birbirleriyle dost olmak dışında bu çemberi kıracak güçleri yoktur. Beraber balık tutmaya çıktıklarında Fuat "sen olmasan çıldırırdım herhalde" der Bedri'ye. Bedri ise daha fazla anlam katamadığı bu hayata geride resimlerini bırakarak kendi eliyle son verir. Fuat için Aysel'e duyduğu aşk, bu sıkıştırılmışlıktan kurtulmak için bir başkaldırı aracı haline gelir zamanla. Hem kendine, hem evleneceği kızın ailesine, onların ekonomik dayatmalarına, sonra da bütün kasabaya meydan okur Fuat. Ama bir yere kadar. Düzen, bireyi kendi içine hapsetmekte gecikmez. Sonra her şey eskisi gibi olur. Fuat Belgin'le evlenir, Aysel başka bir yere gider. Yıllar sonra mutluluğun yanlarından geçtiğini" itiraf edeceklerdir. Çember kalmış, aşk kırılmıştır.

Klasik melodram filmlerine çok yakın duran bu hikâyeyi son derece sade bir dille aktarıyor Ömer Kavur. Selim İleri, romancılığının temel izleklerinden olan aşk arayışındaki yalnız insan tiplerini ve bireysel olanda toplumsalı arayışı senaryosuna da yansıtmış. Toplumsal fonun belirlediği mutsuz sonuna rağmen oyuncularının performansı ve anlatımıyla da etkili olan, insanda buruk tatlar bırakan bir film, Kırık Bir Aşk Hikâyesi. Ömer Kavur'un Yusuf ile Kenan gibi daha toplumsal kaygılar içeren, giderek Gizli Yüz gibi daha bireysele yöneldiği film serüveni içinde bir ara nokta olarak da görülebilir. (İbrahim Türk) “www.europeanfilmfestival.com”



KARDEŞ KURŞUNU (1981)



Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Sevim Tosunoğlu
Kamera: Mustafa Yılmaz
Yapım: Hayat Film/ Şevki Tosunoğlu

Oyuncular: Yıldıray Çınar, Mehlika Kenter, Mualla Omay, Yılmaz Köksal, Yusuf Sezgin, Turgut Özatay, Kudret Karadağ, Cemal Akçay, Aram Aktuç, Hüseyin Kaşif, Ajlan Aktuğ, Hüseyin Peyda, Küçük Yıldız: Yıldırım Murat Tosunoğlu

Konu: Suçsuz olduğunu anlayıp, kardeşini idamdan kurtaran bir savcının öyküsü ve bunlara karşı girişilen mücadele.

KARA GURBET (1981)


Yönetmen: Natuk Baytan
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni: Rafet Şiriner
Yapım: Cumhur Film/Yahya Kılıç

Asistanı: İsmail Güneş, Stüdyo: Ziya Uçak, Selahattin kaya, Mevlut Koçak, Işık: İsmet Yoğurtçu, Dublaj Yönetmeni: Sadettin Erbil, Set: Cengiz Öktem, Hüseyin Kını, Mehmet Senko, Abdullah Menay, Prodüktör: Ekrem Gökkaya, (Yeni Lâle Stüdyosunda Yapılmıştır).

Oyuncular: Ferdi Tayfur, Oya Aydoğan, Reha Yurdakul, Ekrem Gökkaya, Sümer Tilmaç, Selahattin Fırat, Attila Ergün, Baki Tamer, Muzaffer Nebioğlu, Macit Flordun, Ekrem Gökkaya, Güner Özenok, Şeref Coşkuner, Çetin Tarzan, Metin Ekin, Süheyl Eğriboz, Cevdet Balıkçı, Zeki Alpan, Mehmet Özekiz, Cevdet Arıkan, Apti,

Konu: Fakir Ferdi, zengin bir ailenin yardımıyla okur ve mühendis olur. Cemile ile evlenecektir ancak Cemile'nin kumarbaz olan ağabeyi bir cinayet işler ve suçu Ferdiye yükler. İki sevgili kaçarak kendilerini kurtaracaklarını zannederler.


KARA BAHTIM (1981)





Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Recep Filiz
Kamera: Sedat Ülker
Yapım: Ce-Ba Film/Nihat Cerit

Oyuncular: Osman Sezgin, Deniz Akbulut, Yusuf Sezgin, Aliye Rona, Turgut Özatay, Sami Hazinses

Konu: Aynı kıza aşık olup, sonunda kardeş çıkan bir balıkçıyla bir avukatın aşk öyküsü.

KANLI NİGAR (1981)

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Orhan Aksoy
Eser: Sadık Şendil
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Müzik KANLI NİGAR: Esin Engin
Yapım: Uğur Film/Memduh Ün

Ar Direktör: Niyazi Er, Reji Asistanı: Turgay Aksoy, Yardımcı Yönetmen: Muzaffer Hiçdurmaz, Kamera Asistanı: Cem Molvan, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Kurgu-Eşleme: Mevlût Koçak, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Negatif Montaj: Mustafa Kul, Işık: Ömer Ekmekçi, Recep Biçer, Remzi Biçer, Set Teknisyenleri: Mustafa Cuvan, Mehmet İnci, İbrahim Öner, Dublaj Yönetmeni: Orhan Aykanat, Makyör: Cemal Gonca, Laboratuvar: Selâhattin Kaya, Ziya Uçak, Prodüksüyon Müdürü: Reha Yur-dakul, Fevzi Barlas, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Negatif Montaj: Mustafa Kul, (Yeni Lale Stüdyosunda seslendirilmiş ve renklendirilmiştir.)

Oyuncular: Kemal Sunal (Abdi-Narçın), Fatma Girik (Nigar), Dinçer Çekmez (Agah), Sümer Tilmaç (İstinyeli Deli Eşref), Bahar Öztan (Lebibe), Pembe Mutlu (Bedide), Merih Fırat (Melike), Necla Soylu (Nadide), Yaşar Güner (Takacı Temel Reis), Nezihe Güler, Niyazi Er, Orfe Özkan,

Konu: Kanlı Nigar, tiyatrolarımızda çeşitli defalar oynandıktan, ve son olarak müzikal hale getirilip sahnelendikten sonra bu sefer de film haline geliyor. Bir zamanların İstanbul'unda randevuevi işleten Cihanyandı Kanlı Nigar'ın erkeklere ettiği oyunlar, kendisini bu yola düşürenlerden aldığı intikam, vs anlatılmakta. Osmanlı döneminin kent yaşamında kadının güç bulunur, zor erişilir bir kişi olması özelliğine dayanan ve bu yapı içinde "hafif kadın" imajına sarılarak bundan güldürü öğesi çıkaran bir oyun.

* "Kanlı Nigar’ın film serüveni için ne söylenebilir? Tümüyle bir iş filmi bu... Yani bu oyunu görmüş veya işitmişseniz, hakkında bir şeyler biliyor veya tahmin ediyorsanız, daha önce bir Kemal Sunal güldürüsü izlemişseniz ve Memduh Ün'ün sinemamızda rahat bir anlatıma erişmiş yönetmenlerden olduğunu biliyorsanız, filmden belli bir şeyler beklersiniz. İşte “Kanlı Nigâr" bu beklediklerinizi veriyor, ama yalnızca o kadarını. En küçük bir sürpriz, en ufak bir yenilik yok. beklenenin ötesine geçen... Heyecansız, esinsiz bir film bu... Belli klişelere, ezbere bilinen oyunlara dakikalar öncesinden tahmin edilebilecek gelişmelere dayalı. Fatma Girik'in özlediğimiz oyununu, birkaç yıl aradan sonra perdeye getirmekten başka pek bir özelliği yok...”Atilla Dorsay “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”