Powered By Blogger

8 Mart 2020 Pazar

KIRIK BİR AŞK HİKAYESİ (1981)


Yönetmen: Ömer Kavur
Senaryo: Selim İleri, Ömer Kavur
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Yapım: Alfa Film/Necip Sarıcaoğlu, Ömer Kavur

Yönetmen Yardımcıları: Aslı Selçuk, Mehmet İnhan, Görüntü Yardımcısı: Ali Utku, Set Teknisyenleri Bedri Uğur, Selim Acar, Nusret Yılmaz, Özgün Müzik: Cahit Berkay, Diyaloglar: Selim İleri, Aydınlatma: Aslan Yıldız, Süleyman Çekiç, Hayrettin Kara, Metin Devrim Renk Uzmanı: Hikmet Kuyucu, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Efektler: Orhan Aykanat, Görüntü Kurgusu: Ömer Kavur, Turgut İnangiray, Eşlemem: Sedat Karadeniz, Negatif Kurgu: Mustafa Kul, Yapım Görevlileri: Zafer Par, Sadık Deveci, Asım Par, Teknik Yönetmen: Zafer Par, (Yeni Lâle stüdyosunda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Kadir İnanır, Hümeyra, Ka-muran Usluer, Neriman Köksal, Halil Ergün, Özlem Onursal, Nezihe Becerikli, Güler Ökten, Orhan Çağman, Reha Kral, Ferdağ Ferda, Osman Çağlar, Orhan Aykanat, Leylâ Altın, Ahmet Açan, Madelet Tibet, Mehmet Esen, Günnur Akay, Gülşen Girginkoç, Nimet Aktaş, Erten Üçgören, Erol Özkök, Kâzım Eryüksel, Çetin Akkoç,

KONU: Fuat (Kadir İnanır), Ayvalık'ın yeni zenginlerinden zeytinyağı tüccar Recep Bey borçlanmış, yağ fabrikası sahibi bir eş ailesinin içki ve kumara düşkün oğludur. Fuat, çıkar ilişkilerine dayalı bu ortam içinde Recep beyin kızı Belgin'le (Özlem Onursal) sevmediği halde nişanlanmak zorunda kalır. İçine kapanık, küskün bir kişiliği olan Fuat, İstanbul'dan Ayvalık'a atanan, edebiyat öğretmeni Aysel'e (Hümeyra) garip bir ilgi duyar. Orta yaşlı öğretmene gösterdiği yakınlık nedeniyle ilk kez kendini mutlu hisseder. Ne var ki yerleşik ahlak kuralları ve çevre baskısı Aysel'i çok sevdiği Fuat'tan koparacak. Ayvalık'ı terk ederken Fuat, boş ve şımarık bir kişiliği olan Belgin'e teslim olmak zorunda kalacaktır.

Ödül:
19. Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması (1 – 9 Ekim 1982)

► ”En iyi üçüncü film",
► Ömer Kavur “En iyi yönetmen",
► Salih Dikişçi "en iyi görüntü yönetmeni",
► Cahit Berkay "en iyi müzik"
► Orhan Çağman "en iyi yardımcı erkek oyuncu" .

Jüri Üyeleri: Bilgin Adalı, Rekin Teksoy, Füruzan, Cihat Çiftçili, Süreyya Duru, Sami Güner, Ekrem Çatay, Önder Ay-dınlı, Ayşe İçli, Erman Şener, Ahmet Gönen, Nazan Akgün.

* "Kırık Bir Aşk Hikayesi", bir kasaba çevresini betimlemesiyle ilgi çekici ama, bu çevreye yerleştirdiği baş kahramanları, bulanık kadın öğretmen kişiliği ve ulaştığı: bildiriye zayıflık içeren bir öyküye sahip. Kavur'un anlatımı ise tek tek görüntülerin güzelliği (Salih Dikişçi), doğal dekor kullanımındaki başarı, nişan bölümü gibi kalabalık sahnelerin ustalıklı yönetimi yanı sıra, genel ritm yönünden durgun, adeta fotoroman anlatımına yakın durumda. Kamera genellikle hareketsiz çekimler içinde. Bunu yalnızca anlatılan kasabadaki tekdüze yaşamına uygunluk arayışıyla, açıklamak sanırım doyurucu olmaz. Oyuncular, Hümeyra dışında pek aksamıyor. Halil Ergün ve Kamuran Usluer'in değişik kompozisyonlarına Güler Ökten'in oyununa özellikle değinmek gerek. (Nezih Coş, Varlık S: 903, Aralık 1982)

* Olaylar usta işi bir kurguyla akıcılıktan bilerek uzaklaştırılmış. Gereksiz bir gerilimin yerini, insan ilişkilerinden doğup gelişen ve en ince ayrıntılarına dek uzayan bir kişi, bir çevre tanımlaması almış. Bu anlatım sonucu da, izleyen sadece iki kişinin sevda öyküsünü değil, aynı zamanda bu öyküyle bütünüyle ilişkileri olan kişi kişileri de gereğince tanıma olanağını bulmuş (Burçak Evren, Görüntü, S: 19, Haziran 1982)

* Ayvalık'da eşraftan birinin oğlu, ailenin borçlu olduğu diğer bir eşrafın kızı ile evlenir. Halbuki genç, kasabaya gelen Edebiyat öğretmenine ilgi duymaktadır. Yasak aşk sonuç vermez, iki genç zorunlu olarak evlenirler.

Film kasaba çevresini ve varlıklı kasaba ailesinin kadınlarını oldukça başarılı sergilerken, kasabaya yabancı aydın kadının durumunu yeterli biçimde yansıtamamıştır. Filmde gereksiz bir gerilimin yerini, insan ilişkilerinden doğup gelişen ve en ince ayrıntılara dek uzayan bir kişi, bir çevre tanımlaması almış.

Aydın sayılan sevgilisi uğruna koşulları zorlamaya çalışan, fakat sevgilisinin çevre baskılarına karşı çıkamadığını görüp, kendisi de geri adam atarak kaçmayı yeğleyen bir kadın Aysel Öğretmen. Filmde Hümeyra'nın oynadığı Aysel kişiliği, yeterince tutarlı çizilmemiş. Çevre baskısından bağımsız davranmamakla suçladığı sevgilisi gibi, kendisi de özgür kadın imajı yaratamamış. Film, kasaba çevresini ve varlıklı kasaba ailesinin kadınlarını oldukça başarılı sergilerken, kasabaya yabancı aydın kadının durumunu yeterli biçimde yansıtamamıştır. Doç.Dr. Şükran Esen "80'ler Türkiye’sinde Sinema"

* İlerinin romanlarından tanıdığımız, o gerçek bir dostluk, yalansız-dolansız bir ilişki arıyan, dostluk ve aşk sözcüklerini bir yerde birleştirmeye çabalayan, ama arayışları gündelik yaşamın tüm bayağılıkları, yapaylıkları, kabalıkları içinde örselenen, yıpranan, eskiyen kişilerin öyküsü... Selim İleri yalnız bu mu? Değil, kuşkusuz... Aynı zamanda toplumla belli bir uyuşum sağlamaya, toplumcu eylem içinde yerlerini almaya, bireysel arayışlarını, sevgi, dostluk gereksinmelerini toplumun daha üst ve daha genel düzeydeki arayışlarıyla denkleştirmeye çalışan kişilerin öyküsü bu... Bireysel arayışların, birey olduğunu duyumsamanın, bu anlamda bireyci olmanın toplumcu olmakla, toplum için de arayış içinde almakla çelişmeyeceğini düşünen kişilerin...

Kırık Bir Aşk Hikâyesi"nin unutulmaz öğretmen Bedri'si (Kamran Usluer), "eskiyi yadsıyoruz, yerine de yeni bir şeyler kuramıyoruz" diyor... Ege kıyısındaki bu küçük ve güzel kentte, kültürün "içki ve kumardan oluştuğunu" ekliyor... "Eşraftan eski bir ailenin oğlu" Fuat (Kadir İnanır), "yeni zengin bir tüccarın kızı" ile evlenmekten başka çare bulamıyor. Çünkü bu evlilik, eski eşraf ailesine artık sahip olmadıkları rahatlığı getirecektir. Ama o. güzelliğine karşın bir türlü gönül yakınlığı duyamadığı Belgin'dense (Özlem Onursal), yalnızlığını ve zengin iç alemini mesleğiyle birlikte kasabadan kasabaya taşıyan orta yaşlı öğretmen Aysel'i (Hümeyra) seçecektir.

"Kırık Bir Aşk Hikâyesi" de Ömer Kavur'un anlatımının doruğuna ulaştığı, sayısız yan oyuncusuyla, şiirli diyaloglarıyla ve çevre betimlemesiyle değer kazanmakladır. Filmde herkes üstüne düşeni yapmıştır, her oyuncu başarılıdır. Yine de. Antalya'da kazandıkları ödülü hak eden Orhan Çağman, Güler Ökten ve de Kâmran Usluer'e özel bir selam... Hümeyra’nın doğal oyununu övmek İsterim, ama Fuat'la tartışma sahnesinde, İlla da genç adamdan tokat yemek istermişçesine nedensiz bir hırçınlığa, edepsizliğe dönüşen oyununa anlam veremedim. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

* "Sadeliğin altında yatanları bir bilsen" der, ailesinin içinde bulunduğu maddi zorluğu aşabilmesi için eşraftan zengin birinin kızıyla evlenmek zorunda bırakılan Fuat (Kadir İnanır) yakınlaştığı Aysel öğretmene (Hümeyra). Aysel'in birçok şeyi arkasında bırakarak sadelik, sakinlik beklentisiyle geldiği bu sahil kasabasında, hayat göründüğü gibi değildir gerçekten. Kız kardeşi, eniştesi ve annesiyle yaşayan Fuat, evleneceği kız Belgin, onun kendini içkiye, kumara vermiş ağabeyi Yavuz ve diğerleri... Hepsi işlerini, ilişkilerini, evliliklerini kısaca kasaba hayatının içinde kendilerine biçilen toplumsal rolleri bir şekilde sürdürüyor görünmekle, aslında bir yalnızlığı sürdürmek
tedirler.

Bu mutsuzluğa katlanamayan, bir tek Fuat gibidir. Bir de resim öğretmeni Bedri... Onlarınsa birbirleriyle dost olmak dışında bu çemberi kıracak güçleri yoktur. Beraber balık tutmaya çıktıklarında Fuat "sen olmasan çıldırırdım herhalde" der Bedri'ye. Bedri ise daha fazla anlam katamadığı bu hayata geride resimlerini bırakarak kendi eliyle son verir. Fuat için Aysel'e duyduğu aşk, bu sıkıştırılmışlıktan kurtulmak için bir başkaldırı aracı haline gelir zamanla. Hem kendine, hem evleneceği kızın ailesine, onların ekonomik dayatmalarına, sonra da bütün kasabaya meydan okur Fuat. Ama bir yere kadar. Düzen, bireyi kendi içine hapsetmekte gecikmez. Sonra her şey eskisi gibi olur. Fuat Belgin'le evlenir, Aysel başka bir yere gider. Yıllar sonra mutluluğun yanlarından geçtiğini" itiraf edeceklerdir. Çember kalmış, aşk kırılmıştır.

Klasik melodram filmlerine çok yakın duran bu hikâyeyi son derece sade bir dille aktarıyor Ömer Kavur. Selim İleri, romancılığının temel izleklerinden olan aşk arayışındaki yalnız insan tiplerini ve bireysel olanda toplumsalı arayışı senaryosuna da yansıtmış. Toplumsal fonun belirlediği mutsuz sonuna rağmen oyuncularının performansı ve anlatımıyla da etkili olan, insanda buruk tatlar bırakan bir film, Kırık Bir Aşk Hikâyesi. Ömer Kavur'un Yusuf ile Kenan gibi daha toplumsal kaygılar içeren, giderek Gizli Yüz gibi daha bireysele yöneldiği film serüveni içinde bir ara nokta olarak da görülebilir. (İbrahim Türk) “www.europeanfilmfestival.com”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder