Araştıran ve Derleyen: Yalçın ÖZGÜL 2024 Şubat ayı sonuna kadar Blog'a aktarılan film sayısı 7642 adet olmuştur. Film aktarımı devam ediyor.
9 Mart 2020 Pazartesi
KIRMIZI KELEBEK (1982)
Yönetmen: Aykut Düz, Peter Maris
Kamera: Salih Dikişçi
Yapımcı: H. Oğuz Çetiner
Reji Asistanı: Muharrem Özabat, Prodüksiyon
Amiri: Abdullah Cevdet Ataç, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa,
(Yeni Lale Film Stüdyosunda hazırlanmıştır,
Yen Stüdyoda seslendirilmiştir)
Oyuncular : Bulut Aras, Bahar Öztan,
Yılmaz Köksal, Gordon Mitchel, Tony Caroll, Sümer Tilmaç, Abdullah C. Ataç, Ata
Saka, Yadigar Ejder, İbrahim Kurt, Atilla Ergün,
Konu: Asırlar boyu kıymetli kelebek
şeklindeki pırlantayı elde etmek isteyen çetelerin savaşı
KELEPÇE “DAYI CEMİL” (1982)
Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Ali Fuat Kalkan
Foto Direktörü: Sedat Ülker
Yapım: Anıt Film / Mehmet
Karahafız
Anıt Işık Şef: Rıfat Yurtçu,
Kazım, Kamil Zaim, Set: İsmail Kündem, En-ver Kündem, Reji Asistanı: Nuri
Kırgeç, Kamera Asistanı: Mehmet Batıbey, Sesleri Alan: Kunt
Tulgar, Laboratuar: Aslan Tektaş, Senkron: Necdet Tok, Prodüksiyon
Amiri: Cihat Karahan, (Kunt Film
Stüdyosunda hazırlanmıştır)
Oyuncular: Cüneyt Arkın, Eşref Kolçak, Hikmet
Taşdemir, Karaca Kaan, Hüseyin Peyda, Bülent Demir, Nuri KIrgeç, Halit İvgin,
Osman Betin, Kazım Kartal, Hüseyin Güler, Mehmet Edizsoy, Baykal Kent, Kibra
Arda, Kadir Kök, Mehmet Uğur, Aydın Haberdar, Mehmet Samsa,Tevhid Bilge,
İbrahim Kurt, Hakkı Kıvanç, Süheyl Eğriboz, Günay Güner, İhsan Gedik,
Konu: Polis olan Dayı cemil (Cüneyt Arkın) uyuşturucu tacirlerinin kökünü kazımak istemektedir.gençleri
zehirleyen bu kişilerin peşindeki bir polisin öyküsü ve kendi oğlunu da bu
zehirle kaybedecekken sonu mutlu sonla biten bir Cüneyt arkın filmi. (Memduh Ün
Filmlerini Anlatıyor, Vadullah Taş)
KANİJE KALESİ (1982)
Yönetmen: Yılmaz Atadeniz
Senaryo: Turgut Özakman
Kamera: Ali Uğur
Yapım: Dadaş Film/Kadir
Kesemen
Oyuncular: Cüneyt Arkın, Melike Zobu, Lütfü
Seyfullah, Yavuz Selekman, Tuncer Necmioğlu, Hüseyin Peyda, Ata Saka, Nevin
Aypar, Ömer Korkmaz
Konu: Osmanlı İmparatorluğu’nun Viyana
kapılarına dayandığı dönemde geçen film, Kara Pençe Osman adlı bir cengaverin
kahramanlıkları etrafında gelişir
KADER BİZE DÜŞMAN MI (1982)
Senaryo ve Yönetmen: Ümit Efekan
Kamera Orhan Oğuz
Yapım: Dinç Film /Dinçer Önal
Fono Film stüdyosunda
Renklendirilmiştir
Oyuncular: Demir Demirkol, Tülay
Erçetin, Aytekin Akkaya, Hayati Hamzaoğlu, Meltem Işık, İsmet Erten, Tevhit
Bilge, Baykal Kent, Yadigar Ejder
Konu: Ağa ile çatışmaya giren iki kardeşin
öyküsü. Ağanın fabrikasında işçi olarak çalışan Demir, ağanın kızını sever. İki
genç birbirlerinden hoşlanmaktadırlar. Öte yandan tatil için gittikleri bir
şehirde Demir’in asker arkadaşı olan Baykal’ın babası Tevhit gazino patronudur.
Burada masalar üstünde dans eden Meltem, Aytekin’in eski sevgilisidir. Onu gazinodan
alarak evlenir mutlu bir yuva kurar. Diğer taraftan biribirini seven iki genci
evlendirmek amacıyla, kızı fabrika sahibi ağadan istemeye giderler. Ve olaylar
gelişerek devam eder.
KAÇAK (1982)
(Orhan Kemal'in aynı isimli
romanından)
Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz
Müzik: Sadık Gürbüz
Yapım: Ödül
Filmcilik Reklamcılık T.c. Ltd.Şti./Erol Şehbecerir
Yönetmen yardımcıları: Şahin Gök, Seç-kin Yaşar, Prodüksiyon
Amiri: Fikret Ertuğrul, Prodüksiyon Yardımcısı: Ali Ateş, Işık
Şefi: Ömer Ekmekçi, Işık Yardımcısı: Abdullah Ferah, Teoman Sayın,
Set Amiri: Taci Erşan, Set Yrd: İbrahim Öner, Sami Öner, Laboratuvar:
Adnan Şahin, Mustafa Oruç, Senkron: Cevat Sezer, Ses ve Miksaj: Erkan Aktaş,
Negatif Montaj: Mustafa Karataş, Mustafa Aktaş, Matipo: Erol Şahin, Prodüktör:
Fedai Öztürk, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)
Oyuncular: Tarık Akan, Fatma Girik,
Hayati Hamzaoğlu, Ali Tutal, Sırrı Elitaş, Alper Şenbecerir, Coşkun Göğen, Jale
Efecik, Ata Saka, Celile Toyon, Tahsin Koray, Tevfik Şen, Yusuf Çetin, Ali
Ateş, Bahri Ateş, Ahmet Kostarika, Nilgün Ceylan, Abdullah Ferah, Fikret
Ertuğrul, Ömer Ekmekçi, Küçük Yıldız: Mehmet Kırmızıgül,
KONU: Yoksul köylülerin yıllardır ekip
biçtikleri topraklara zorla sahip olmak isteyen Ağa'ya (Ata Saka), Habib (Tarık
Akan) tek başına karşı çıkar.. Çünkü kendi gibi Ağa'ya ırgatlık yapan köylüler
onu bu davada yalnız bırakmışlardır. Habib ne kadar yalnız kalsa da Ağa için
bir çıbanbaşıdır. Bu nedenle Ağa'nın adamları Habib'i öldüresiye döverler. Ama,
bir gece gizlice eve giren Habib, Ağa'yı öldürür ve kaçar. Ağanın adamlarının
peşine düştüğü çatışmada yaralanır. Kaçmayı başaran genç köylü, küçük oğluyla
tek başına yaşayan çamaşırcı Hacer'in (Fatma Girik) evine sığınır. Almanya'ya
gidip bir daha dönmeyen kocası yüzünden beş yıldır erkeksiz yaşayan mutsuz
kadın, katil köylüye ilgi duyar. Birbirlerini severler. Hacer'in oğlu Mehmet de
Habib'i yüzünü yıllardır görmediği babası zanneder. Üç kişilik bu sıcak,
duygusal yakınlaşma sonunda kaçmaya karar verirler. Ancak peşlerinde olan
Ağa'nın adamları onları otobüs terminalinde yakalar. Habib bu çatışmada hepsini
öldürür. Ve çatışma-dan sonra jandarmaya teslim olur.
► "Kaçak"
sinemamızda gereksinmesini duyduğumuz sinema edebiyat yaklaşmasının özgün ve
başaılı bir örneği mi? Bu soruya tümüyle olumlu bir yanıt vermek oldukça zor.
Öncelikle yazın alanındaki Kaçak, bir film için gerekli olan malzemeyi ve
görsel zenginliği içermiyor. Memduh Ün, elindeki dar ve sınırlı malzemeden bir
film yaparken, birtakım olaycıklara da gereksinme duymuş. Ve tabii yan
olaycıkların eklenmesi, bir yandan Orhan Kemal'in yapıtını zedelerken, öbür
yandan da serüven sinemasının bilinen beylik kalıplarına göz yummuş, Buna
karşılık özellikle ev içindeki sahnelerde Memduh Ün'ün Orhan Kemal'in dünyasını
yakaladığı da görmezlikten gelmek olanaksız. (Burçak Evren, Milliyet, 25 Şu-bat
1983)
► Akad’ın Üç
Tekerlekli Bisikleti’nde kişiler arasındaki ruh bilimsel ilişkilerin ve bekleyiş
süresindeki boş anların ustaca anlatımı dikkati çekiyordu. Ün'ün filmi ise
baştaki toplumsal duyarlığıyla iyi puan alıyor, çamaşırcı Hacer'in gündelik
yaşantısını ve kaçak Habip’le ilişkisini aksamayan inandırıcı bir dille vermeyi
başarıyor. "Kaçak", kimi zaman Ün'ün 20 yıl önce yaptığı küçük insanları
anlatan filmleri anımsatıyor. Ancak sonlara doğru Habip’le ağanın adamları ve
polis arasında bir serüven, bir kovalamaca entrikası öyküye ağırlığını koyuyor
ve film zayıflıyor. (Nezih Coş Nokta, s.:1, 28 Şubat - 6 Mart 1988)
Memduh Ün Anlatıyor:
Orhan Kemal'in Aç Tekerlekli
Bisiklet başlıklı hikayesinden yola çıkan Vedat Türkali bir senaryo üretmiş,
1962 yılında Lütfi Akad'n tamamlayamadığı filmi 1964 yılında ben tamamlamıştım:
Orhan Kemal film sonrası, bu hikayeyi Kaçak adlı bir romana dönüştürmüştü. Ben
bu romanı okuduğumda çok sevdim. Aynı konu olmasına karşın roman filmle bire
bir örtüşmüyordu.
Ödül Filmin sahiplerinden
Fedai Öztürk bir gün yazıhaneme geldi, firmalarına bir film yapmamı istedi.
Konu seçmeyi bana bıraktı. Oturduğum masanın ardındaki kitaplıktan Kaçak
romanını çekip uzattım Fedai'ye. Bunu okuyun, onaylarsanız yapalım dedim.
Okudular mı bilmiyorum, ortağı Erol Şenbecerir'le birlikte onayladılar. Safa,
romandan bir senaryo uyarladı. Yalnız final iyi değildi, romanın sonu açıktı.
İki sevgili İstanbul'da buluşmak üzere ayrılıyorlardı. Ama o günkü sansürden
böyle bir filmin çık111"51 olanaksızdı, çünkü suçlunun ceza görmesi için
muhakkak yakalanması gerekiyordu.
Filmi Antakya'da çektim.
Orada yaşayan filmin Adana işletmecisi Arif Dökmeci yöreyi iyi tanıyordu, bize
yardımcı oldu. Filmin çekim süresi 30 güne yakındı. Ticari başarısı 7-7,5
civarında oldu. Mekan
gezerken gösterdikleri, bir ağanın sınıra yakın yüzme havuzlu, kemerli
villasını çok beğendim. Evi gezdiğim sırada ağa orada yoktu, ama kahyası
yumuşak davranmış, olabilir demişti. Ama ağa döndüğünde, villayı kesinlikle
veremeyeceğini söyledi. Kibar Feyzo filmini o villada çekmişler üç dört yıl önce.
Şener Şen ağa rolünü oynuyormuş ve Kemal Sunal havuzda, ağa rolünü oynayan
Şener'in suratına işemiş. Film gösterime girdikten sonra köylüler ağaya tavır
almışlar. Sen ağasın, nasıl olur da kendi mekanında bir ağanın suratına
işemesine izin verirsin diye. Bu villaya takmıştım kafamı, tam istediğim bir
mekandı çünkü. Fatma'ya, valiye gitmesini söyledim. Vali, emniyet müdürü filan
toplantıdayken, Fatma açmış kapıyı girmiş içeri. birden şaşırmışlar, sonra
tanıyınca, hoş geldin beş geldin demişler. Fatma anlatmış derdimizi. Vali olaya
el koymuş. Ağa kaçakçılığa bulaşmış bir adammış. Vali devreye girince ortadan
kayboldu. Villayı bize açtılar, böylece orada çekim yapabildik. “Memduh Ün
Filmlerini Anlatıyor, Vadullah Taş”
İFFET (1982)
Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: Yavuz Turgul
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Özgün Müzik: Cahit Berkay
Yapım: Uzman Filmcilik/Ferit Tutgut, Kadir Turgut
Yardımcı Yönetmen: Ahmet Sezerel, Prodüksiyon Amiri: Şerif
Ablak, Set Ekibi: Taci Erşan, Aziz Kıskanç, Aydınlatma Yönetmeni: İbrahim
Sabuncu, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Kurgu: Mevlüt Koçak,
Laboratuar Şefi: Kâmil Kutay, Negatif Montaj: Osman Koşkan, (Özen
Film Stüdyosunda hazırlanmıştır).
Oyuncular: Müjde Ar, Faruk Peker, Savaş
Başar, Ergün Uçucu, Damla Çoşkunoğlu, Suna Selen, Ahmet Evintan, Ayten Erman,
Buket Sayhan,
Konu: Kendisini evlilik vaadiyle
aldatarak kirleten çapkın şoförden intikam alan bir kenar mahalle dilberinin
öyküsü.
İffet (Müjde Ar) ve Cemil
(Faruk Peker) birbirlerine aşıktır. Ancak iki sevgilinin aşkları mahallenin
diline düşünce babası İffet’i evden kovar, ortada kalan ve teyzesinin yanına
sığınan İffet kısa süre sonra piyasanın en çok aranan mankeni olur. Artık sıra
kendisine olan tutkusu geçen ve onu terk edip, bu hallere gelmesine neden olan
Cemil’-den intikam almaya gelmiştir…Bu arada Cemil İffet’in kız kardeşine de
göz koymuş ve ona zorla sahip olmuştur. Yatak odasında Cemil’i ve kız kardeşini
yarı çıplak gören İffet olanları fark edip, Cemil’i öldürür.
► Margaux Hemingway’in
“Lipstick/Ruj” filmini anımsatan konunun benzerliği, daha önce Yeşilçam’da
başka filmlere çıkış yolu olmuştur ama, “İffet” boynuz sonradan çıkar kulağı
geçer örneği bundan öncekileri hayli aşan, ilginç bir çalışma (Ersin Pertan,
Güneş G. 5 kasım 1982) “Agah Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü 2. Cilt”
ISLAK MENDİL (1982)
Görüntü Yönetmeni: Kaya
Ererez
Yapım: Gülşah Film/Selim
Soydan
Yardımcı Yönetmen: Nezih
Tunar, Ali Kıvırcık, Kamera Asistanı: Erdo-ğan Çakıroğlu, Set
Teknisyenleri: Bedri Uğur, İbrahim Uğurlu, Giray Alpan, Işık Şefi: Mustafa
Koçyiğit, Teoman Sayın, Sesleri Alan, Erkan Aktaş, Montaj: Nevzat
Dişiaçık, “Islak Mendil” Söz: Ahmet Selçuk İlkan, Müzik: Hüseyin
Emre, Prodüksiyon: Selahattin Koca, Yapım Sorumlusu, Kadri
Yurdatap, (Fono Film stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir).
Oyuncular: Ümit Besen (Ümit), Canan
Perver (Canan), Yalçın Gülhan (Mithat), Münir Özkul, Pembe Mutlu, Neriman
Köksal, Yıldırım Gencer (Canan’ın babası), Nuri Alço (Nuri), Şemsi İnkaya,
Nubar Terziyan, Hakkı Kıvanç, Küçük Yıldız: Yalçın Avşar,
Konu: Konservatuvar öğrencisi Ümit,
bir ağanın kızı olan Canan'la evlenir. Ağa kızını reddeder. Aile zor durumda
kalır. Ümit'in gazino sahibi arkadaşı Mithat yardımcı olur. Gazinoda şarkı
söylemeye başlar. Mithat ise Canan'a göz koymuştur. Bir gece zorla sahip olmak
isterken Ümit yetişir, arkadaşı ile karısının arasında bir ilişki olduğunu
sanarak çocuğunu alıp evi terk eder. Boşanırlar. Canan babasının yakın arkadaşı
Nuri ile evlenmek zorunda kalır. Düğün gecesi polisler eroin kaçakçısı Nuri'yi
yakalarlar. Hatasını anlayan Ümit, tekrar Canan'la beraber our.
ISLAK GÜNEŞ (1982)
Yönetmen: Savaş Eşici
Senaryo: İhsan Yüce
Kamera: Hüseyin Özşahin,
Taner Öz
Özgün Müzik: Cahit Berkay
Beste: Selahattin Cesur
Yapım: Barış Film/Savaş
Eşici
Oyuncular: Deniz Uğur, Berhan Şimşek, Melike Zobu
Konu: Dağdan kente inerek taksi şoförlüğü
yapan bir eşkıya eskisiyle, karşılaştığı kızın öyküsü.
HÜLYAM (1982)
Görüntü Yönetmeni : Çetin Tunca
Yapım: Ödül Film/Erol Şenbecerir
Işık Şefi: Şevket Yılmaz, Yardımcısı:
Metin Devrim, Mehmet Uluyol, Set: İbrahim Öner, Ömer Babu, Taci Erşen, Prodüksiyon
Ekibi: Şerif Ablak, Fikret Ertuğrul, Yönetmen Yardımcısı: Arif
Erkuş, Kameraman: Serdar Selvidal, Laboratuvar: Adnan Şahin,
Mustafa Oruç, Montaj: Nevzat Dişiaçık, Negatif Montaj: Muzaffer
Karataş, Matipo: Hasan Örnek, Sesleri Çeken: Erkan Aktaş, (Fono
Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir)
Oyuncular: Gökhan Güney (Gökhan),
Güngör Bayrak (Hülya), Ahmet Mekin, Osman F. Seden, Neriman Köksal, Ünsal Emre,
Bilgen Gökçen, Diler Saraç, Cem Erman, Süheyl Eğriboz, Çetin Başaran, İbrahim
Kurt, Bülent Bilgiç, Hüseyin Kutman, Fevzi Gür, Jale Efecik, Oya Filiz, Tevfik
Şen, İhsan Gedik, Yılmaz Kurt, Hakkı Kıvanç, Süheyl Eğriboz, Kudret Karadağ,
Zeki Sezer, Nuri Tuğ, Berç Zurnik, Bilgen Gökçen
Konu: Gökhan şoförlük yapmakta ve zengin bir
kıza aşık olmaktadır. Kız beyaz zehire alışmıştır. İkisi arasında büyük bir aşk
başlar. Ve olaylar gelişir devam eder. Sonunda mutlu sonla biter.
HATIRLADIN MI (1982)
Senaryo ve Yönetmen: Oğuz
Gözen
Kamera: Erdoğan Ererez
Müzik: Selahattin Sarıkaya
Yapım: Arkan Film / Halit
Arkan
Oyuncular: Selma İstanbullu, Halit Arkan, Levent
Çakır, Turgut Özatay, Süheyl Eğriboz, Handan Altın, Güner Özonuk, Ali Demir,
Alpay Ziyal, Yılmaz Kurt, Nusret Altun, Tugay Toksesaşkları
Konu: Sokaklarda afiş asan bir gençle şöhrete
erişmiş bir şarkıcı kadının arasında geçen aşk.
Not: 1972 yılında “Oğuz Gözen!in
senaryosuyla çekilen “Denizden Gelen Kız” filminin , aynı senaryo ile tekrar
beyaz perdeye aktarılması. (Oğuz Gözen)
HASRET SANCISI (1982)
Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni : Salih Dikişçi
Yapım: Erman Film/Hürrem Erman
Laboratuvar: Selahattin
Kaya, Ziya Uçak, Mustafa Yıldız, Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Montaj:
Mevlut Koçak, Negatif montaj: Gültekin Çavuş, Sesleri Alan : Erkan
Esenboğa, Işık Şefi: Turgut Köse, Hayrettin Kara, Ali Rıza Dulda, Set
Ekibi: Ercan Akyıldırım, Fikret Güryalçın, Turan Alak,
(Yeni Lale Film stüdyosunda hazırlanmış ve
seslendirilmiştir.)
Oyuncular: Ferdi Tayfur, Çiğdem Tunç, Suzan Avcı,
Neriman Köksal, Nuri Alço, Nejat Özbek, Ali Sururi, Kadir Savun, Fusun Uçar,
Atilla Ergün, Osman Seden, Barış Dikişçi (çocuk yıldız)
Konu: Gemicilik yapan Ferdi, mahallenin güzel
kızı Seher ile sözlüdür. Seher bir terzi atölyesinde çalışmakta ve zengin bir
hayat sürmenin hayalini kurmaktadır. Ferdi, sevgilisinin isteği üzerine işinden
ayrılır ve kendisine daha çok kazanabileceği bir iş aramaya başlar. Ancak
bulduğu iş Seher'i memnun etmez. Bu arada Seher, atölyeden arkadaşı Minnin
esrarengiz ölümüne şahit olur. Mine zengin sevgilisi Ekrem'den hamile kalmış
ancak kandırıldığını anlayınca intihar etmiştir. Ekrem'in ailesi oğullarını ve
itibarını korumak için Seher'i oğullarına eş olarak seçerler. Bu teklif, zengin
hayatın özlemini kuran Seher'in başını döndürür ve evlenme teklifini kabul
eder.
HAKKARİ'DE BİR MEVSİM (1982)
Senaryo: Onat Kutlar
Görüntü Yönetmeni: Kenan
Ormanlar
Müzik : Timur Selçuk
Yapım: Kentel Film/Kenan
Ormanlar
Oyuncular: Genco Erkal, Şerif Sezer, Erkan Yücel,
Macit Koper, Rana Cabbar, Erol Demiröz, Berrin Koper ,Zeynep Irgat,
Konu: Pir Köyüne atanan öğretmen orada yeni
bir dünya bulacaktır. Çocuklarına; okuma yazmayı, sayı saymayı, bulaşıcı
hastalıklardan korunmayı, diş fırçalamanın yaralarını, dünyanın döndüğünü,
yıldızların uzak olduğunu öğrettir: Onlar'ı tanıyacaktır. Onlar ki:
"sözlerinin eri, yalancı, çıkarcı, esirgemezler. korkak. inatçı, sabırsız,
bencil, cömert, içen, çaresiz, çalan, her şeyini veren, karda çıplak ayakla
yürüyen, esmer, dağlı, erkeklerin gözleri sürmeli, kadınların gözleri sürmeli,
kulakları ve burunları küpeli alınları döğmeli.
Öğrettikleri yanında onlardan,
belki yaşamın önceden belirlenmiş ezberlenmiş bir biçimi olmadığını
öğrenecektir. Bir köyde bir mevsim boyu öğretmenlik yapan ve o yörenin
insanları ile, sorunlarıyla özdeşleşen bir aydınının öyküsünü Kıral, sade ve
duyarlı bir dille anlatır. Edgü'nün kendine has dili ile şiirselliğe yaklaşan
anlatımı, Kıral'ın filminde doğa görüntüleri ile Edgü'nün şiirselliği boyutuna
ulaşırsa da kendi içinde bütüinlüğe ulaşan bir sadelikle alçak perdeden
melodisi ile coşkulu Edgü'nün dünyasını yakalar.
ÖDÜLLER:
Uluslararası 33. Berlin Film
Festivali’n-de (1983), Dört Ödül.
Gümüş Ayı “Festival Jüri
Özel Ödülü”
Uluslararası Sinema
Yazarları Fede-rasyonu FIBRESCI Ödülü (Bu ödül Fransız yapımı “Pauline a la
Plage” ile paylaşıldı.
Uluslararası Evan gelisohe
Film Jürisi Inter film Ödülü.
Akdeniz Kültür Film Festivali’nde
(Korsika 1983) “en iyi film”
Sinema yazarlarının
seçiminde (1988)
► “Hakkari’de Bir Mevsim”
2.nci film.
► Onat Kutlar “en iyi
senaryocu”
► Erkan Yücel “Özel saygı”
Ödülü.
* Büyük sözlerden, aşırılıklardan,
özentiden, slogan edebiyatından uzak yalın, gerçekçi ve sağlam bir özellik
taşıyor. Çağdaş sinemanın tüm öğelerini değerlen diren yeterli bir senaryo,
Erden Kıral’ın yönetiminde daha güçlenerek yine yalın, yine çağdaş bir sinema
diliyle, gerçek bir başarı düzeyine ulaşmış. Kenan Ormanlar’ın o güzelim
görüntüleri ise senaryo ve yönetimle bütünleşmiş. Çerçeveleme, ışık ve renk
ustalığı, filmin her karesinde kendisin belli ediyor. Timur Selçuk’ın
aşırılıklardan arınmış, dengeli ve geri planda kalmayı yeğleyen müziği, son
derece etkili. Oyunculara gelince, hepsi yerli yerinde, Yoncalı köyünün tüm
bireyleri, hele çocuklar, kırk yıllık oyunculara taş çıkartan bir yalınlık
örneği sunuyorlar. Kısası, Hakkari’de Bir Mevsim, bütünüyle Türk sinemasının
bir yüz akı. (Çetin A. Özkırım, 33. Uluslararası Berlin Film Festivali Günlüğü,
Varlık, S.:907, Nisan 1983) “Agah Özgüç “Türk Filmleri Sözlüğü 2. Cilt”
* Ferİt Edgü'nün bu tür,
yaşanmış bir deneyimi (27 Mayıs'ın en ilginç kararlarından biri olan, yedek
subaylığı köy öğretmeni olarak yapma uygulaması sayesinde), çok kişisel biçimde
kâğıda döken "O" romanından yola çıkan "Hakkâri'de Bir
Mevsim", Dibek seslerinin düzenli temposu eşliğinde. Karlarla kaplı bu dağ
başı köyüne gelen Öğretmen, artık geride bıraktığı sevgilisi, kitapları, Le
Monde gazetesi, andan vs. ile bağlı olduğu kendi öz çevresini kısa sürede
tümüyle unutmak zorunda kalacaktır. Yaşam burada öylesine farklıdır ki.,. Yılın
8-9 ayı dış dünyayla ilişkisi kopmuş, bu unutulmuş, kaybolmuş köyde, daracık
yollar, engin çayırlar, ırak ve hep beyaz tepeler, düz damların üstünde
eğlenen çocuklar, küçük pencerelerin ardında bir görünüp bir kaybolan yüzleri,
ne olduğu bilinmeyen hastalıklardan ölüp giden çaresiz bebeler vardır...
Büyük
kenttekilere bunca değişik bir dünyayı anlatmak olanaksızdır, "yüzlerce
fotoğraf çekilse de"... Öğretmenimiz, buraya "kendini bulmaya
gelmiştir, oysa başkalarını bulacaktır." Yalnız başkalarını mı? Gerçeğin,
kendi toplumsal gerçeğinin bambaşka, hayal bile edemeyeceği bir yüzünü
keşfederken, bu dış yolculuğa koşut olarak kendi iç yolculuğunu da
tamamlayacak, kendi kişiliğini de araştıracaktır. Yoksa onun gerçek
"yeri", biraz da olsa yararlı olduğu, bir şeyler verebildiği,
öğretebildiği bu İnsanların yanı mıdır? Ders yılının bittiğini haber veren
müfettişe, şaşkınlık içinde "ama benim gidecek yerim yok ki" demesi
belki de bunu anlatmaktadır.,.
Hakkâri'de
Bir Mevsim"i onca heyecan uyandırdığı Berlin şenliğinde göreli 4 yıl
olmuş.. Hey gidi gözünü sevdiğim Türk sineması!.. Filmlerini tıktığı depolarda
veya devlet emriyle yakan, en büyük sanatçılarını, en önemli filmlerini
yasaklayan, dünyanın alkışladığı filmleri kendi ülkesinde kendi televizyonunda
oynat-mayan Türk sineması... İşte "Hakkâri" ancak 4 yıl sonra kendi
ülkesinde... Kim kazançlı çıktı bu gecikmeden, kimlerin eline ne geçti? Filmi 4
yıl sonra aynı keyifle izlerken, Türk sinemasının dönüm noktalarından biri
olduğunu bir kez daha düşünüyorum. Geri kalmışlık üzerine filmlerimize,
"köy filmlerine artık geriye dönülemeyecek bir mesafe aldırıyor bu film...
Kişisel
bilinçle toplumsal bilincin böylesine kaynaşabildiği, böylesine çarpıcı,
"egzotik" bir çevrede geçtiği halde folklorizmden böylesine uzak
kalabilmiş bir film, köy filmi sorunsalına da tam bir yanıt getirmiyor mu? Tüm
o vurucu görüntüler, o şok sahneleri, kaba saba bir öyküye, duyguları sömüren
bir konuya değil, usul usul verilen bir gözlem Filmine, bir bilinçlenme
sürecine maddi bir çerçeve oluşturuyorlar çünkü... Dış dünyanın, somut
gerçeğin çarpıcı görünümleriyle, öğretmenimizin alabildiğine içe dönük, kişisel
serüvenü birbirlerine sürekli ve karşılıklı yansıyor yoğun bir alışveriş
oluşturuyorlar... Öğretmen, somut gerçekle birlikte kişisel gerçeğini de
arıyor, buluyor. Ve filmin içerdiği o anlatılmaz şiir, o sürekli gerilim, bu
karşılıklı hesaplaşmanın boyutlarından ve bunların (ilmik karalıklarının doğru
bulunmuş ve kullanılmış olmasından kaynaklanıyor. "Hakkâri'de Bir Mevsim"den
sonra Türk sinemasında arlık geri kalmışlık üzerine film yapmak, elbette
olanaksız değil, ama daha zor...
Ve iletişimsizliği anlatıyor
film... Çağımızın en büyük sorunlarından biri olan... Ama Bergman veya
Anlonioni vari bir modern insan iletişimsizliği' değil. Daha somut, maddi
temellere dayanan, dil ve kültür farklılığından kaynaklanan bir iletişimsizlik...
Ama öğretmenimiz bunu da yenmeyi ve çocuklarla, sonra onlar aracılığıyla
büyüklerle de ildiğim kurmayı başaracaktır. Doğuda onca farklı bir yazgıyı
yaşayan insanlarımızla bu iletişimi kurmak için uğraşmıyor muyuz? Bu filmin
getirdiği umudun, iyimser bildirinin bu açıdan, bırakınız yasaklanmak,
sevinçle, onayla karşılanması gerekmiyor mu, resmi ideoloji tarafından?
Ve her
önemli sanal yapıtı gibi, film kendi kültürel referanslarını taşıyor. Caflo
Levi'nin Önemli kitabı ve ondan Francesco Rosi'nin yaptığı "İsa Eboli'dc
Durdu" filmini, bizim edebiyatımızdan "Yaban",
"Çalıkuşu", "Bozkırdaki Çekirdek", ayrıca Jean-Paul
Sar-Irc'ın "Sözcükler" adlı yapıtlarım anımsamamak mümkün mü?
"Hakkâri"de Kenan Ormanların görüntüleri, Timur Selçuk'un müziği,
başta Genco Erkal, Şerif Sezer, Rana Cabbar, ne yazık kİ artık aramızda
olmayan Erkan Yücel, tüm oyuncuların katkısı unutulur gibi değil.
"Hakkari'de Bir Mevsim’'in ülkemize ve sinemamıza rötarlı ve gecikmeli
gelişi-ne "hoş geldin" diyoruz. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve
Sinemamız”
► 1983 Berlin Uluslararası
Film Festivali'nde dört ayrı ödül kazanan Erden Kıral'ın "Hakkari'de Bir
Mevsim" adlı filmini, Film Denetleme Kurulu; "Devlet otoritesini
zaafa düşmüş gösteren görüntü ve diyaloglara yer verdiği, konunun devlet ulus
bütünlüğünü bozucu biçimde işlendiği gerekçesiyle Türkiye'de yasaklamıştı.
"Hakkari'de Bir Mevsim"in bir Türk-Alman ortak yapımı olması
nedeniyle yurtdışında yasaklanması engellenememişti.
Filmi yasaklayan karara
karşı açılan dava nedeniyle verilmiş olan 7 Haziran 1983 tarihli bilirkişi
raporunda; filmin anayasa ve Demokratik Hukuk Devleti ilkelerini ya da Anayasa
güvencesi altında bulunan temel hak ve özgürlükleri tehlikeye sokucu veya
saygınlığını yitirici etki yaptığı söylenemez" denmekteydi. Bu görüşe
uyarak Ankara 3. İdari Mahkemesi 16 Mayıs 1984 tarihli kararıyla, denetleme
kurulu kararını iptal ederek filmin gösterimine olanak sağlamıştı. Sorunsal bir
filme dönüşmüş olan "Hakkari' de Bir Mevsim" geç de olsa, Türkiye'de
izleyiciyle buluşabilmişti. “Artun Yeres, “Sakıncalı 100 Film” syf, 259”
* Hakkari'de Bir Mevsim, sinemamızın
ölçülerine göre ele aldığı folklorik malzemeyi kullanırken egzotikliği oldukça
alt düzeyde tutabilen bir örnek. Kahramanın yabancılığını olduğu kadar, bu
yabancılığın yaşandığı dekoru da en temel unsurlarına indirgeyerek stilize
eden, seyirciye tanımadığı ayrıntılarla sersemIetmek yerine, bu yabancılık
öyküsünün "her yerde yaşanabilecek yönlerine dikkati çeken bir yaklaşıma
sahip. Ne var ki filmin bu üslubu soğuk kanlılığının belli bir kararsızlığı
gizlediğini düşünenler de çıkabilir. Çünkü, Hakkari'de Bir Mevsim filminin
beslediği birilerinden farklı iki kaynak var. Bir tanesi Türk aydınının köyle
karşılaşmasını konu edinen romanlar geleneği, öteki ise Ferit Edgü'nün, filmin
çıkış noktası olan romanına rengini veren, daha yenilikçi roman anlayışı, daha
moemist temalar.
Hakkari'de Bir Mevsim bu iki
uç arasında, ağırlığı sürekli bir uca bir bu buca kaydırarak ilerliyor. Zaman
zaman konunun memleket romanı ucunda yaratıcı çözümler buluyor (sınıftaki ders
sırasında öğrenme süreci üzerine düşünebiliyor mesela), kimi zaman da düpedüz
sosyal melodram oluveriyor (yine sınıftaki veda sahnesini düşünün) öteki uçta
ise gerçeklik ve görecelik ilişkisi üzerine ilginç şeyler söylendiği anlar var
(iki ayrı yoruma yol açan düş sahnesi filmin kendini aştığı bir nokta bence).
Ama bu kaynaklar birbirleriyle daha sıkı örülmeyi, daha amaçlı biçimde
ilişkilendirmeyi bekler gibiler. Filmde dikkati çeken bu." Fatih ÖZGÜVEN,"
.
GÜNAHA GİRME (1982)
Yönetmen:
Natuk
Baytan
Senaryo : Erdoğan Tünaş
Görüntü Yönetmeni : Rafet
Şiriner
Yapım: Cumhur Film/Yahya
Kılıç
Oyuncular : Ferdi Tayfur, Serpil Çakmaklı, Oya
Aydoğan, Yıldırım Gencer, Turgut Özatay, Nuri Alço
Konu: Bir şoför kötü arkadaşları tarafından
eroine alıştırılır. Karısı ve çocuğunu terkeder. Kardeşi onu bu kötü yoldan
kurtarmaya çalışır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)