Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Mehmet Aydın, Melih
Gülgen , Kadir İnanır
Görüntü Yönetmeni: Ertunç
Şenkay, Çetin Tunca
Yapım: Gülgen Film/Melih
Gülgen
Eser: Mehmet Aydın, Renk
uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak,
Işıklar: Gülşah Film Işık Ekibi, Şef: Mustafa Koçyiğit, Set
Ekibi: Bedri Uğur, , Prodüksiyon: Fikret Ertuğrul, Ah-met Selvidal, Kamera
Asistanı: Cem Molvan, Reji Asistanı: Nursan Esenboğa, Yardımcı
Yönetmen: Şahin Gök, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Negatif
Montaj: Mahmut Eskici, Montaj: İsmail kalkan, Müzik: Cahit
Berkay, (Yeni Lâle Film stüdyosunda hazırlanmış, Yeni Stüdyoda
seslendirilmiştir)
Oyuncular: Kadir İnanır (Av. Kemal), Cristina
Haydar (Kristin), Bahar Öztan (Sevgi), Ekrem Bora (Ali Fuat), Sevda Ferdağ
(Oya), Yalçın Gülhan (Banıker Can), Nilgün Saraylı (Ayşe)Hüseyin Kaşif, Hüseyin
Peyda (Seyh Raşit), Neriman Köksal (Selime), Şükriye Atav (Kemal’in Annesi),
Yıldırım Gencer, Burak Gülgen, Yüksel Gözen, Osman Alyanak, İhsan Gedik,Günay
Güner, İbrahim Kurt, Çetin başaran, Yılmaz Kurt, Cemal Ersüer, Alpay Ziyal,
Küçük Yıldız: Fırat Gülgen (Evren),
Zengin bir
iş adamı tarafından sömürülen bir avukatın öyküsü.
► Melih Gülgen, 70'lerde Cüneyt Arkın'lı
'sosyal içerikli filmler' yapıyordu. Bu filmlerin fonunu, gangster, 'baba',
'Mafya' öyküleri oluşturuyordu. Gülgen, 80'lerde bu tür filmlere yeniden dönüş yapmak istediğinde, bu kez daha 'güncel' şeylere bel
bağlamış: Toplumca 'ekonomikleşmedik mi, ekonomik sorunlar mahalle kahvelerine
dek tartışılmıyor mu? Bu kez gangster çatışmalarının yerine 'holding'
çekişmeleri, Mafya öykülerinin yerine ise kredi ve bankerlik sorunları geçmiş.
'Halk çocuğu', avukat Kemal,
hukuk bilgisini, üçkağıtçı bir bankere paralarını kaptırmış mahalle halkının
mı, yoksa aynı bankerle işbirliği yapan ve ondan kredi alan, emrinde çalıştığı
işadamının mı hizmetine verecek? Aslında Kemal, o iş adamının emrine girdiği gün
seçimini yapmış olmalıydı, ama kuşkusuz filme malzeme gerektiği için o kadarını
pek kurcalamayın!..
"Bedel", aslında
ilginç ve güncel çağrışımları olabilecek bir konuyu gündeme getiriyor. Akıllı uslu
biçimde anlatılsa, ilginç bir film olabilirdi. Bazı sahnelerin, bazı
konuşmaların, bir semt halkının başarıyla kullanıldığı bazı çekimlerin verdiği
umut ise, özellikle Kadir İnanır'la Kristin Haydar'ın bitmek tükenmek bilmeyen
sevişme sahnelerini, hele hele yine Haydar'ın 'Arap şeyhi' (!) için yaptığı
'göbek dansını gördükten sonra tümüyle sönüyor. (Atilla Dorsay, “12 Eylül
Yılları ve Sinemamız)