Powered By Blogger

13 Mart 2020 Cuma

ACI EKMEK (1984)


Senaryo ve Yönetmen: Yılmaz Duru
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Yapım: Türk-Kan Film/Sabri Demirdöğen

Işık Şefi: Giray Alpan, Montaj, Senkron: Özdemir Arıtan, Ses Mühendisi: Tuncer Aydınoğlu, Prodüksiyon Amiri: Musa Ünlütürk, Teknik Direktör: Weber Benhari, Prodüksiyon Şefi: Anita Onimus, Müzik Ve Beste: Muzaffer Özpınar,
Acar Film Stüdyosunda hazırlanmıştır

Konu: Zengin bir adamın yanında “sütanneliği” yaparken, ünlü bir şarkıcı olan üç çocuklu bir köylü kadınının öyküsü.

Oyuncular: Bülent Ersoy (Belma), Fikret Hakan (Ahmet), Yılmaz Duru (Murat), Oktay Gürsel, Nur Ergin, Muhlis Dinç, Fethi Vurgun, İsmet Aktürk, Ahmet Yıldırım, Güler Diker, Hava Gani, Çocuk Yıldız: Hüray Gürsel,

Konu: Yeşilçam melodramlarının o vıcık vıcık duygusallığı, evlat acısı, ezilmişlik hasretlik ve acı çekme motifleriyle bir kez daha bu filmle gündeme getiriliyor. Seyirci böylesine cömertçe kullanılan duygusal motifler karşısında bir noktadan sonra kahkahalarla gülmeye başlıyor. (Burçak Evren, “Acı Ekmek, klinik bir Film” Güneş, 23 Ocak 1987) ”Agah Özgüç “Türk Filmleri Sözlüğü” Cilt 2 ”

Not: Film bütünüyle Almanya’da çekildi. Bülent Ersoy’un ameliyatla kadın oluşundan sonra çevirdiği ilk film.

ACI (1984)


Yönetmen: Ümit Efekan
Senaryo: Macit Koper
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı
Yapım: Uzkan Film/Ahmet Uz

Set Ekibi: Turgut Cıva, Uşar Davutoğlu, Ümit Yalçın, Işık Ekibi: Recep Biçer, Gürcan Ay, Erol Ekmekçi, Prodüksiyon Amiri: Özcan Kayacık, Kamera Asistanı: Hilmi Seriner, Ali Abbas, Yardımcı Yönetmen: Arif Erkuş,

Oyuncular: Deniz Akbulut (Zeynep), Yalçın Gülhan (Korkut), Berhan Şimşek (Selim), Kadir Savun (Hulusi), İhsan Devrim, Ekrem Dümer (Polis), İhsan Devrim, Hayri Caner, Tuncer Sevi, Metin Çeliker, Selma Sonat, Kahraman Acehan, Ersin Sanver, Ayla Başar, Benek Aksoy, Veysel Fidan, Nilgün Ceylan, Mahsel Özbaykal

KONU: Bir soygun nedeniyle intihar eden fabrikatör babasının intikamını almak için, soyguncuların peşine düşen bir kadının öyküsü.

ZULÜM (1983)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo: Arda Uskan
Kamera: Sertaç Karan
Yapım: Temel Film/Temel Gürsu

Reji Asistanı: Ömer Uğur, kamera Asistanı: Cem Esertepe, Işık: Aslan Yıldız, Recep Biçer, Set Teknisyenleri: Gürcan Küçüker, Engin Aydın, Selim Acar, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Montaj-Senkron: Mevlüt Koçak, Negatif Montaj: Gültekin Kaya, Suat İşlek, Renk Uzmanı: Sabahattin Hıoşsöz, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Asistan Rejisör: Engin Temizer, Prodüksiyon Amiri: Erol Emerle, (Yeni Lâle Film Stüdyosu’nda hazırlanmıştır.)

Oyuncular: Orhan Gencebay, Güngör Bayrak, Yıldız Kenter, Kadir Savun, Çetin Köroğlu, Turgut Özatay, Suat Özbek, Sırrı Elitaş, Ömer Uğur, Necati Er

Not: Filmin çekimleri, Foça’nın Bağarası köyünde yapılmıştır.

KONU: Çalışkan Rıza baba gayretli eşinin yardımıyla tarlasını sular, işletir. Komşu toprakların sahibi zengin ve güçlü Mustafa Ağa (Turgut Özatay) ise tarlasını kendisine salmadığı için vurur Rıza'yı. "Yalancı tanıklar" sayesinde paçayı sıyırır. Rıza'nın oğlu Orhan (Orhan Gencebay) büyür, Mustafa Ağa, Ayşe Kadın'a sürüp giden tarla kavgası yüzünden tekme tokat girişince küçük Orhan dayanamaz, iki el ateş eder Mustafa Ağa'ya. biri babasını öldürdüğü için, diğeri de annesini dövdüğü için.

Bu durumda hapse girer Orhan. Içeride kaldığı on dört yıl boyunca düşünmüş, olgunlaşmış, geçmişinden ders almıştır. Kan davasının bitmesi gerektiğine karar vermiştir. Amacı kasabaya döndüğünde bu töreyi söküp atmaktır. Orhan kararını vermiştir vermesine de, kinle büyümüş, gözlerini kan bürümüş kan davalıları olan Mustafa Ağa'nın dört yetimini hesap edememiştir. En büyük Recep (Sırrı Elitaş), ortanca Kazım (Necati Er) ve kız kardeş Zeynep oldukça kararlılardır. Hele hele Zeynep evlerinin balkonunda gösterişli bikinisiyle yarı çıplak dolaşırken, elinin hamuruna aldırmadan Recep ve Kazım ağabeylerinden daha çok öldürmek istediğini haykırmaktadır Orhan'ı.

Aralarında sadece İstanbul'da üniversitede okuyan Kemal Orhan gibi düşünür, Bu cinayetlerin insanlık dışı olduğunu söyler ama kimse dinlemez onu, gerektiğinde susturulur, gerektiğinde tokatlanır Orhan köye döndüğünde medeni bir şekilde düşman evine gider. Amacı bitmesidir bu töre cinayetleri saçmalığının. Ama Zeynep'in kurşunlarıyla karşılanır, canını zor kurtarır. Yaralanmıştır üstelik. Gidip civarda yaşayan dostu iyi kalpli balıkçı Hüseyin Reis'e (Kadir Savun) sığınır. Bu oğlanın yokluğunda Recep'le Kazım Orhan'ın yaşlı annesine etmedik eziyet bırakmazlar. Su bakraçlarını yerlere atar, bakkalı ona bir şey satmasın diye tehdit eder, ellerini sımsıkı bağlayıp eşeğin peşine tıakarlar yaşlı kadını, sonra onu köy meydanında gezdirir, rezil ederler .

Orhan da döner, annesine yapılan eziyet dursun diye bu kez Zeynep'i kaçırır köyün orta yerinde. Zahmetli bir takip başlayacaktır önce denizde, sonra karada. Orhan balıkçı dostunun barakasına getirir yorgun, bitkin, iki genç farkına bile varmadan aşık olmuşlardır birbirlerine. Günler geçmiş kardeşlerin azgınca takibi sonuçsuz kalmıştır. Zeynep Orhan'dan bir çocuğu olacağını anlayınca bu mutlu haberin ağabeylerini yumuşatacağı ve Orhan'ın hayatını kurtaracağı evine döner bir sabah. Ama yanlış yapmıştır. Kardeşler öfkeyle ağzını burnunu kırarlar, karnını tekmelerler üstelik. Azgınlıkları bu haberle azalacağına daha da artmıştır Recep ve Kazım'ın. Çocuklu bir karnı tekmelemek yatıştırma
mıştır onları. Orhan'ın annesi Ayşe Kadın'a da tecavüz ederler üstelik. Bu bardağı taşıran son damladır. Zavallı kadın oğlunu bu utançtan kurtarmak amacıyla intihar eder. Orhan elinden geleni yapmış ama becerememiştir, olmamıştır işte. Sona ermesini istediği kan davası istemediği şekilde devam edecek, yine kan dökülecektir. Tek tek öldürür kardeşleri. (Vadullah Taş)

ZİFAF (1983)


Yönetmen: Orhan Aksoy
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Çetin Gürtop
Yapım: Sezer Film /Berker İnanoğlu

Oyuncular: Ahu Tuğba (Çağla), Salih Güney (Tekin haznedar), Faruk Peker (Kenan), Nuray Yavuz, Orhan Alkan (Çağla’nın arkadaşı), Şemsi İnkaya (Fotoğrafçı Erol), Rüya Şamil, Alpay İzer, Nevzat Okçugil (Kenan’ın annesi), Nubar Terziyan (Kenan’ın babası Tahir), Turgut Özatay (Esat), Renan Fosforoğlu (Hakim)

Konu: Bir manken ajansında çalışan Çağla ile aynı ajansda kameramanlık yapan Kenan birbirlerini sevmektedir. ikili evlenmeye karar verirler ancak bu arada (Tekin) Çağla’ya aşık olur Tekin’in aşkından habersiz olan Çağla ve ve Kenan evlenirler buna dayanamayan Tekin, Çağla’yı zifaf gecesi öldürür. Bunun üzerine davası açılır zengin bir iş adamı Tekin’in lehine tanıklık eder ve Çağla’ya baskı yapar-lar bu baskılara direnen Çağla mahkemede Tekin’in lehine tanıklık eder Tekin delil yetersizliğinden beraat eder, Çağla ile Tekin arasında bir yakınlaşma olur evlenirler fakat Çağla Tekin’i zifaf gecesi öldürerek kocasının intikamını alır.

YORGUN (1983)



Yönetmen : İbrahim Tatlıses
Senaryo: Mehmet Aydın
Kamera: Kaya Ererez
Yapım: Tezcan Film/Mahmut Tezcan

Oyuncular: İbrahim Tatlıses, Seda Sayan, Şehnaz Dilan, Mesut Çakarlı, Asuman Arsan, Hasan Bora, Mahmut Tezcan, Sami Hazinses,

Konu: İbrahim paraya ve şöhrete kavuşmuş çok ünlü bir türkücüdür. Ancak bir müddet sonra bu yaşantının kendisine göre olmadığını anlar. Eski günlerini aramaktadır. Sahte sevgililerden de bıkmıştır. Tam bu sırada karşısına güzel bir kadın çıkar.

YILDIZLAR DA KAYAR (1983)


Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Erdoğan Tünaş, Ahmet Soner
Kamera: Orhan Oğuz
Müzik: Ferdi Tayfur
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Oyuncular: Ferdi Tayfur, Bahar Öztan, Yıldırım Gencer, Neriman Köksal, Hüseyin Peyda, Hulusi Kentmen, Nubar Terziyan, Yüksel Gözen, Küçük Yıldız: Burak Gülgen (d. 1978)

Konu: : Filmde, ailesinin mutluluğu için kendini feda eden bir adamın yaşadıkları konu edilir. Ferdi müzik piyasasının yıldızlarından biridir. Kariyerindeki başarıyı aile hayatında da yakalayan Ferdi, gazinolarda sahne alırken bir yandan da turnelere çıkmaktadır. Yaklaşan bir turne öncesi Sarı Davut’un hapisten çıktığı haberi gelir. Sarı Davut yıllar önce Ferdi’nin şöhrete kavuşmasına önayak olmuştur. Ferdi bu nedenle Davut’a vefa borcunu ödemek ister. Ancak Davut’un amacı Ferdi’yi uyuşturucu kaçakçılığına bulaştırmaktır. Önceleri Sarı Davut’un tehditlerine direnen Ferdi, sonunda işi kabul etmek zorunda kalır. Ancak henüz ilk işinde yakalanarak hapse atılır. Bu olay Ferdi’yi hem kariyerinden hem de yuvasından eder. (Hasan Sakın)

YIKILAN GURUR (1983)


Yönetmen: Temel Gürsu
Senaryo : Erdoğan Tünaş
Kameraman Sertaç Karan
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Renk Uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuvar: Selahattin Kaya, Ziya Uçak, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Montaj, Senkron: Mevlut Koçak, Set Ekibi: Bedri Uğur, Azmi Yıldız, Erol Yazıcıoğlu, Işık Ekibi: Mustafa Koçyiğit, Bayram İlvur, Prodüksiyon Asistanı: Erdoğan Üçkaya, Kamera Asistanı: Aytekin Çakmaklı, Asistan Rejisör: Engin Temzer, (Yeni Lale Film stüdyosunda hazırlanmıştır)

Oyuncular: Ümit Besen, Serpil Çakmaklı, Bilgen Gökçen, Bülent Kayabaş, Abdurrahman Palay, Civan Canova, Reha Yurdakul, Mine Soley, Damla Coşkunoğlu, Deniz Yılmazer, Şenay Seven, Hüseyin Aktunç, Hüseyin Kutman, Mesut Sürmeli, Mustafa Yavuz,

Konu: Film, bir iftira sonucu evlenmek zorunda kalan iki gencin öyküsünü konu alır. İş adamı İhsan Bey, aralarında çıkan bir anlaşmazlık sonucu oğlu Ümit’i evlatlıktan reddeder. Ümit bunun üzerine şehrin civarındaki bir tatil beldesinde yaşayan Bülent’in yanına yerleşir. Burada Bülent’in işlettiği bir kulüpte şarkıcılık yapmaya başlar. O sırada beldede tatil yapan Gamze ile Ümit’in yolları kesişir. Ümit kısa sürede Gamze’ye âşık olur. Ancak Gamze’nin tek amacı Ümit’in gururunu kırmaktır. Bu amaçla ona bir oyun oynamaya karar verir. Bu sırada Gamze tecavüze uğrar ve suç Ümit’in üzerine kalır. Bu durumda Gamze’nin Ümit’le evlenmekten başka çaresi kalmaz. (Hasan Sakın)


YAKTI BENİ (1983)


Yönetmen: Melih Gülgen
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Kamera: Ali Yaver
Yapım: Gülşah Film/Selim Soydan

Teknik Yönetmen: Zafer Par, Kamera Asistanı: Aytekin Çakmakçı, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Işık Ekibi: Mustafa Koçyiğit, Bayrim İlvur, Set Ekibi: Bedri Uğur, Azmi Yıldız, Erol Yazıcıoğlu, Montaj-Senkron: Mevlut Koçak, Negatif Kurgu: Gültekin Çavuş, Laboratuvar: Sabahattin Hoşsöz, Selahattin Kaya, Yılmaz Erman, Prodüksiyon: Selahattin Koca, Yapım Sorumlusu: Emrah Şimşit, (Yeni Lale Film stüdyosunda hazırlanmıştır).

Oyuncular: Ferdi Tayfur (Çakıroğlu Cumali), Serpil Çakmaklı (Neslihan), Yalçın Gülhan, Meral Bodoroğlu, Neriman Köksal (Anne), Hüseyin Peyda (Reşit Bey), Yavuz Karakaş, Oktar Durukan, Yüksel Gözen, Mustafa Yavuz, Yılmaz Kurt

Konu: Yalçın Gülhan ve Ferdi Tayfur zengin bir babanın oğludur. İstanbul’da satılacak olan bir fabrikanın alımı için Ferdi görevlendirilir. Abisi ise baba parası yiyen ve karı-kız peşinde koşmaktadır. İş için İstanbul’a gelen Cumali gittiği bir gazinoda şarkıcı Neslihan ile tanışır. Öte yanda kumara düşkün olan abi oynadığı oyunlarda devamlı kaybetmektedir. Cumali ise aşık olduğu şarkıcı Neslihan ile günlerini geçirmektedir. Aile ile tanışan Neslihan’ı artık zor entrikalı günler beklemektedir. Film boyunca fonda Ferdi Tayfur’un müzikleri çalmaktadır. Ferdi Tayfur hayranları için seyredilebilecek bir film.

VE RECEP VE ZEHRA VE AYŞE… (1983)


Yönetmen: Yusuf Kurçenli
Senaryo: Ayşe Sasa, Mahmut Cevher, Yusuf Kurçenli
Görüntü Yönetmeni: Suat Kapkı, Fevzi Özyılmaz
Yapım: Sinema TV Yapımı / Koray Düzgören 
Yönetmen Yardımcısı: Leyla Özalp, Müzik: Cem İdiz

Oyuncular: Necla Nazır (Zehra), Mahmut Cevher (Recep), Pembe Mutlu (Ayşe), Nilüfer Aydan, Mesut Engin (Recep’in kardeşi), Tuncer Necmioğlu, Tanju Tuncel, Mehmet Esen, Hayri Caner, Ani İpekkaya, Haşmet Zeybek, Meral Niron, Erol Şen, Fatih Özses,

KONU: Marmara'nın kıyı kasabasında yaşanan öykü "gelenekler, töreler, tutucu kadın-erkek ilişkileriyle özellikle bir tatil köyü olmanın getirdiği kaçınılmaz mo-dernleşme" kadın-erkek ilişkilerinde ser-bestleşme vb. öğelerin çatışması" temeline dayanır. Liseyi yeni bitiren Ayşe babasının izin vermemesinden dolayı üniversite öğrenimi yapamaz. Öğrenimi engellenen ve istemediği biriyle evlendrilmek istenen Ayşe bunalıma girmiştir. içinde yaşadığı çaresizlik ve baskılar sonucunda evden kaçar Ayşe, yalnızlığını paylaşan iki çocuklu Recep'ten hoşlanır ve bekaretini yitirir. Aşıkların yakalanması sonucu Recep, reşit olmayan bir kıza tecavüz etmekten dolayı hapse girer. Tek çare Recep'in karısı Zehra'dan boşanıp Ayşe ile evlenmesidir. Kocasının hapse düşmesini istemeyen Zehra. durumu kabullenir ama, onun da koşulu evinde çocuklarıyla birlikte kalmaktır. Gelişen olaylar içinde Ayşe yaptığının yanlış olduğuna inanır ve çocuğunu isteyerek düşürür. Ne var ki, Zehra'nın erkek kardeşleri olayı kabullenemezler ve Recep'in kasabayı terk etmesi yönündeki baskıları fiImin trajik bir sonla bitmesine neden olur.

Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe filminin karakterleri de öncelikle geleneksel ve çevresel baskıların kıskancında yaşarlar. Daha kişilik olarak olgunlaşma sürecindeki Ayşe yaşamına yapılan haksız mü-dahaleler sonucu yalnızlığa düştüğü bir anda insancıl bir yaklaşımdan etkilenir. Yaşının da verdiği çocuklukla da kendini Recep'in kollarına bırakır. Kısa zamanda da yaşanan hoşlanmanın bir aşka dö-nüşemeyeceğini anlar. sı,.. Filmin diğer kadın kahramanı Zeliha da yine sevgisinden feragat etmek zorunda kalan olur. Onun tüm dünyası çocuklarıdır ve kocasının geri dönmesini bekler. Recep ise rutinleşen yaşamında olağan dışı bir durumda karısına olan bağılılığını unutup, reşit olmayan bir kızla cinsel ilişkiye girmekten çekinmeyerek ataerkil bakış açısını sürdürür. “Soner Derse, “Türk Sinemasında Aşk”

*  Bir Türk filminin sinemalarda gösterilmeden ilk kez TV’de sunulması, Türk sinemasının tarihinde ve sinema/TV ilişkilerinde ilk kez rastlanan ilginç bir olay. Bu, önemli ölçüde filmin bir türlü gösterime girme fırsatı bulamamış olmasından kaynaklanıyor. Filmin düzeyi göz önüne alındığında, bu olay, sinema piyasamız ve gösterim mekanizmamız için bir utanç vesilesidir. Diğer yandan TRT nin üstelik kendi içinden yetişmiş bir sanatçı olan Kurçenli'ye ilgi göstererek onun sinema için yaptığı ilk filmi göstermesi de, TRT için olsa olsa bir Övünme vesilesidir...

"Ve Recep ve Zehra ve Ayşe", hele bir "ilk film" için oldukça başarılı nitelikler taşıyor. Bir Marmara kıyı kasabasında (Armutlu'da) gelenekler, töreler, tutucu kadın-erkek ilişkileriyle, özellikle bir tatil köyü olmanın getirdiği kaçınılmaz 'modernleşme', kadın erkek ilişkilerinde serbestlenme vb. öğelerin bir tür çelişmesi, giderek çatışmasının öyküsü bu,,. 'Üstsüzlerin bile gitgide yaygınlaştığa öte yandan adetlerin, inançların, geleneklerin baskısını da hala sımsıkı yasayan tüm Ege ve Akdeniz kıyı kasabalarında olduğu gibi... Bu oldukça tipik fonun üstüne, Kurçenli, yine tipik öğeler taşıyan bir öykü yerleştirmiş. Bir pansiyon/ çayhane işleten Recep, karısı Zehra ve iki çocuğuyla yaşayıp giderken, babasının baskısıyla kente, üniversite Öğretimine gitmesi engellendiği için bunalım içinde olan Ayşe ile bir yakınlaşma kuruyor. Ve Ayşe'nin evden kaçtığı gece, ona sahip oluyor. Aşıklar yakalanıyor, Ayşe 'reşit' olmadığı için Recep hapse giriyor... Kurtulması İçin tek çare, Ayşe ile evlenmesidir. Yani karısı Zehra'yı boşama Hikâyenin asıl ağırlığı, ilginç yanı, bundan sonra.,. Zehra, bir çok kadının yapacağının tersine, durumu kabulleniyor. Recep'ten ayrılıyor. Ama evi bırakıp ana-babasının yanına gitmeyi kabullenmiyor. Onun evi, çocukları vardır, onların yanında kalacaktır. Ne var ki Zehra'nın erkek kardeşleri Recep'in kasabayı terk etmesi için baskı yapacaklar, bu da filmin trajik sonunu getirecektir...Geleneksel kalıplar, temalar içinde dolaşmakla birlikte kişilerine, onların davranışlarına özgün, çağdaş biçimde bakmayı, alışılmadık, örmeyi ve toplumsal/çevresel/geleneksel olanla bireysel/kişisel olanın çatışmasını vermeyi amaçlayan ve geniş ölçüde başaran film bu... Oyuncularından beklenebilecek en iyi sonucu almış, özenli bir çalışmanın ürünü... Filmin tam bir başarıya erişmesini engelleyen, bence öncelikle final olmuş; filmin tüm özüyle ve Zehra'nın film boyunca beliren Özveriye dayalı kişiliğiyle çelişen bir final bu... Diğer yandan, Kurçenli kimi önemli sahneleri (Recep'le Ayşe'nin yatışı gibi) gerekli olgunlukta, etkileyicilikte çekememiş. Sanki belli bölümler eksik filmde... Ama tüm bunlara karşın. "... Ve Recep ve Zehra ve Ayşe", sinemamıza yeni ve ilginç bir yönetmen kişiliğinin geldiğini haberli yen alçak gönüllü, ama düzeyli bir film.


VAHŞİ KAN (1983)


Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Cüneyt Arkın, Çetin İnanç
Görüntü Yönetmeni: Sedat Ülker
Yapım: Anıt Film/Mehmet Karahafız

Set Teknisyenleri: Mehmet Uğur, Enver Kündem, Mahmut Demir, Anıt Film Işık Servisi, Kamera Asistanı: Mehmet Batıbey, Işık Şefi: Amigo, Prodüksiyon: Cihat Karahan, Sesleri Alan: Kunt Tulgar, Montaj Senkron: Necdet Tok, Renk uzmanı: Aslan Tektaş, (Kunt Film Stüdyosunda seslendirilmiş ve renklendirilmiştir)

Oyuncular: Cüneyt Arkın, Emel Tümer, Hüseyin Peyda, Arzu Aytun, Oktar Durukan, Necip Tekçe, Osman Betin, Turgut Özatay, Süheyl Eğriboz, Ali Pehlivan, Şinasi Ercan, Yılmaz Kurt, Çetin Başaran, Mehmet Uğur, Baki Tamer, Ali Demir, Murat İnanç, Osman Betyin ve Arkadaşları, Kemal Ustura,

Konu: “Rambo” filminin Türk versiyonu. Emel bir otele erkek arkadaşıyla gelir fakat kimliği belirsiz kişiler erkek arkadaşını öldürürler emel kaçmak ister fakat onu yakalarlar ona tecavüz etmek isterler emel bir tecavüzcünün gözüne bir ağaç dalını sokar ve oradan kaçar ve ıssız bir alanda Cüneyt ile karşılaşır Cüneyt’te emele saldıran kişilerin peşindedir beraberce mücadeleye hazırlanırlar

ÜÇ KABADAYI (1983)






Senaryo ve Yönetmen: Hikmet Eldek
Görüntü Yönetmeni: Soner Saygılı
Yapım: Eldek Film/Hikmet Eldek

Oyuncular: Aziz Kop, Murat Avşar, Tülay Kayacıklı

Konu: Üç arkadaşın casusluk şebekesiyle yaptığı mücadele

TÜRKİYEM (1983)


Yönetmen: Remzi A. Jöntürk
Senaryo: Mehmet Aydın
Foto Direktörü: Orhan Kapkı
Yapım: Tezcan Film / Mahmut Tezcan
Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Renk uzmanı: Sabahattin Hoşsöz, Laboratuar: Selahattin kaya, Ziya Uçak, Mustafa Yıldız, Montaj: NUrtettin İrişen, Senkron: Mevlut Koçak, Ne-gatif Montaj: Gültekin Çavuş, Yapım Sorumlusu: Celil Karaca, Prodüksiyon: Faruk Arman, Kameraman: Suha Kapkı, Yardımcı Yönetmen: Kâmil Renklidere, Yeni Lale Film Stüdyosunda seslendirilmiş ve Lâle Film Laboratuarında hazırlanmıştır

Oyuncular: Müşerref Tezcan, Ahmet Sabahi, Salih Kırmızı, Nilgün Saraylı, Sümer Tilmaç, İbrahim Tezcan, Zülküf Divani, Talat Gözbak, Mine Sun, Baykal Kent, Necip Tekçe, Şadan Yenişafak, Feryal Feray, Sevgi Muslu, Nejat Gürçen, Zülfikar Divani, Ali Ceylan, Küçük Yıldız: Halil İbrahim Tezcan, Barış Aydın,

Konu: Film, Batı Trakya Türklerine uygulanan baskı politikasının yarattığı dramları konu edinir. Yunan devleti uluslararası anlaşmaları çiğneyerek ülkede yaşayan Türkleri üstü kapalı şekilde göçe zorlamaktadır. Bölgedeki Türkler ise arazilerini yok pahasına satarak kaçmaktadır. Türkler için yazılan bu gizli senaryonun ayaklarından biri de Kilya Andreas’tır. Andreas devlet adına örgütlediği adamlarla Türklere komplo kurmaktadır. Bununla birlikte Andreas, Binnaz adında bir Türk kızına âşıktır. Ancak Binnaz’ın gönlü Ahmet adında bir Türk gencindedir. Bu nedenle Andreas, Ahmet’i ortadan kaldırarak Binnaz’a sahip olacağını düşünür. Bunun için bir oyun oynamaya karar verir. (Hasan Sakın)

TOPRAĞIN KANI (1983)


Yönetmen: Cevat Okçugil
Senaryo: Ali Ekdal
Kamera: Şener Işık
Yapım: Yıldır Film/Mehmet Şahin

Oyuncular: Güngör Bayrak, Mehmet Şahin, Kemal Aydan, Yılmaz Köksal, Tugay Toksöz, Eser Işık, Jale Efecik, Talat Gözbak, İ. Hakkı Şen, Feryal Feray, Yük-sel Karakaş, Ali Ekdal, Gül Ayşe, Nilgün Ceylan, Ercan Gündüz, Kudret Karadağ, Yadigar Ejder, Çetin Başaran, Mustafa Dik

Konu Film, ağa zulmüne karşı direnen bir grup insanın yaşadıklarını konu edinir. Mehmet ailesiyle birlikte Anadolu’nun ücra bir köyünde yaşamaktadır. Çopuroğlu Mahmut Ağa köylünün elindeki topraklara kanundışı yollarla el koymaktadır. Toprağını satmaya yanaşmayan Mehmet ise öteden beri ağanın hedefindedir. Mahmut Ağa son çare olarak Mehmet’in babasını öldürtüp kız kardeşini dağa kaldırır. Mehmet olayın sorumlularını aramaya başlar. Bu sırada Mehmet’in ağabeyi Ali de olanları öğrenerek köye gelir ve iki kardeş intikam yemini eder. Bununla birlikte köydeki olayların failleri bir türlü bulunamaz. Öte yandan ağa ile Mehmet arasındaki sürtüşmeler gittikçe şiddetlenir. (Hasan Sakın)


TOKATÇI (1983)


Yönetmen: Natuk Baytan
Senaryo: Suphi Tekiner
Kameraman: Rafet Şiriner
Yapım: Cem Filmcilik/Yahya A. Kılıç

Reji Asistanları: Kâmil Renklidere, Zühal Üstüntaş, Kamera Asistanı: Soner Saygılı, Dublaj: Saadettin Erbil, Sesleri Alan: Erkan Esenboğa, Montaj: Turgıut İnangiray, Senkron: Mevlût Koçak, Selahattin Durmaz, Işık: İsmet Yurtçu, Aydın Uçar, Set Ekibi: Cengiz Ökten, Hüseyin Kını, Mehmet Şenkal, Abdurrahman Menay, Prodüksiyon: Ekrem Gökkaya, (Yeni Lâle film stüdyosunda hazırlanmış Yeni Stüdyoda seslendirilmiştir).

Oyuncular: Kemal Sunal, Nazan Saatçi, Ali Şen, Şevket Altuğ, Ünal Gürel, Şeref Çoksever, Selahattin Fırat, Zeki Sezer, Zuhal Üstüntaş, Celâl Donat, Süheyl Eğriboz, Çetin Tarzan, Şeref Çokşeker, Hakkı Kıvanç,

Konu: Konu: Osman köydeki sevgilisi Emine ile başlık yüzünden evlenememektedir. Başlık parası için İstanbul’a giden Osman biriktirdiği bütün parasını dolandırıcılara kaptırır. Bu arada Hasan Ağa Osman’ın babasını kandırarak bütün mallarını üzerine geçirir. İstanbul’da askerlik arkadaşı Şevket ile karşılaşan Osman Şevket ile birlikte tokatçılık yapmaya başlar. Büyük para biriktiren Osman köye döndüğünde durumu öğrenir çok hınçlanan Osman intikam almaya yemin eder

*  1980'lerin ortalarına yaklaştığımız günümüzde, Türk sinemasında güldürü nerEde, hangi düzeyde bulunuyor? Güldürünün yazıda büyük ustalarını yetiştirmiş, kendine özgü bir gülmece anlayışını tarih boyuncu sürdürmüş, yergi, alay yoluyla toplumsal eleştirinin dik alasını yapmaya alışkın, Nasrettin Hoca, Neyzen Tevfik ve Aziz Nesin'i yetiştirmiş bir toplumda, sinemanın da güldürü filmleriyle ('Leblebici Horhor', 'Bican Efendi') başlamış olması da, sinemanın güldürüden en bunalımlı dönemlerinde bile vazgeçmemiş olması da şaşırtıcı değil. Bunca yıldan sonra kuşkusuz sinemamızda kendine özgü bir güldürü anlayışından, yerleşik ve ortak bazı özelliklerinden söz edilebilir.Türkiye'de güldürü, tipik bir popüler tür olarak gelişmiş gözüküyor. Çeşitli sözcük oyunları, imalar, çift anlamlı sözcükler, beklenmedik durumlarda beklenmedik biçimde (sözgelimi en soğukkanlı biçimde) davranma gibi Öğelere dayalı, daha aydın işi bir güldürü anlayışını sürdüren İngiliz güldürüsü veya güldürünün tüm öğelerini bir arada kullanarak kendine özgü bir büyük uyuma ve böylece evrensel düzeye varmış klasik Amerikan güldürüsü yanı sıra,

Türk usulü güldürü, daha çok, olabildiğince geniş kesimleri en kolay biçimde güldürmeye yönelik, alabildiğine halka dönük bir güldürü olarak gelişmiştir denebilir. Bu açıdan Türk güldürü sineması, benzer bir anlayışa dayalı İtalyan güldürüsüyle kıyaslanabilir.

Sinemamızda bugün özellikle üç türlü güldürü anlayışı var sanıyorum. Biri, belli bir yönetmenin kendine Özgü bir güldürüyü yarattığı/yürüttüğü filmler... Burda akla elbette Atıf Yılmaz'in o benzersiz köy/kasaba güldürüleri, Ertem Eğilmez'in "aile komedileri" ve "Hababam Sınıfı" dizisi geliyor. Sinemamızda ne baştan beri ne de son yıllarda filme bu derece damgasını vurmuş başkaca önemli güldürü yönetmeni yok denebilir. İkinci tür, oyuncuya dayalı güldürü. Bu alanda bugün Kemal Sunal, onun yolundan giden İlyas Salman, Sunal'la bitlikte tiyatro/sinemaya başlamış olmakla birlikte bugün biraz değişik bir yola sapmış olan Zeki Alasya/Metin Akpınar İkilisi Aydemir Akbaş ilk akla gelen isimler... 

Bir de, bir oyuncu veya yönetmenden çok, belli bir şirketin damgasını taşıyan filmler var. Nasıl 70'lerde Ertem Eğilmez’in "patronajı" altında Arzu Film’in yaptığı, tek bir oyuncuya değil, zengin bir kadroya dayalı "aile güldürüleri" piyasaya egemen olduysa, bugün de aynı yolu sürdüren ve benzer filmleri bazı farklarla gerçekleştiren bir Erler Film güldürücünden söz edilebilir. Kuşkusuz zaman zaman bu üç "tür" birbirine karışıyor: Atıf Yılmaz'ın Kemal Sunal veya İlyas Salman'lı filmleri, Arzu Film'in yine Sunal’lı fimleri gibi...

"Tokatçı" Sunal filmlerinin en iyilerinden değil. Bugün güldürü denince başı çeken bu sanatçılarımızın, iyi hazırlanmış, iyi kotarılmış olmayan senaryo/ filmlerde harcanmasının (veya kendilerini harca-malarının) örneğini getiriyor. "Tokatçı", Kemal Sunal’ı tek tutkusu ağa kızı Emine'yi almak olan saf koy delikanlısı kompozisyonunda perdeye getiriyor. Kentte çalışıp çabalayıp kazandığı "başlık parasını trende yankesicilere kaptıran Osman, bu kez eski bir "askerlik arkadaşı" ile birlikte "tokatçılık" yapmaya başlıyor, "vurduğu" parayla da hem Emine'yi, hem de köyü "satın alıp" ağadan kurtarıyor...

Kemal Sunal, kuşkusuz çok büyük fizik avantajı olan, halkla çok yakın bir ilişki kurmuş: bir güldürü oyuncusu. Ancak "Tokatçı"nın fragmanındaki cümlelerin tersine, filmde Sunal "yepyeni" bir rolde değil, hep bildiğimiz Sunal olarak karşımıza çıkıyor. Aslında ağırı saf olan, ama zaman zaman (şaşırtıcı biçimde) hinoğlu hin kesilen Sunal tiplemesinin gerçek akıl/zekâ düzeyini anlamak kolay değil. "Kötüleri yenip sevdiği kıza kavuşurken, Sunal, benzer özlemler çeken 'gariban" seyircilerine de bir nebze rahatlık sağlıyor. Güldürü anlayışı, biraz durum komedisi, biraz mimik, çokça da argoya yönelik sözlerden kaynaklanıyor. "Tokatçı"da bu tür sözcüklerde bir azalma var, bir denge kurulmuş. Buna karşılık, tekrara dayalı güldürme çabası belirgin... Sözgelimi "kayınpederin başına bİr şeyler gelmesi" esprisi defalarca kullanılıYor. Aynı biçimde; "kulaklarını aç" sözüne dayandırılan ve iyice uzatılan espri, vefalı Sunal seyircisinin bile gülmediği bir "soğukluk" olarak kalıyor. Genelde Sunal filmlerinde bir espri, "gag" yoksunluğu olduğu söylenebilir. Bu oyuncunun, muazzam popülerliğini, daha iyi hazırlanmış, düşünülmüş senaryolara dayandırması kaçınılmaz gözüküyor.”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”


ŞEKERPARE (1983)


Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Yavuz Turgul
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay
Kurgu: İsmail Kalkan
Yapım: Arzu Film/Nahit Ataman

Yönetmen Yardımcısı: Sami Güçlü, Ömer Uğur, Kamera Asistanı: Galip Kızılova, Negatif Montaj: Suat İşlek, Gültekin Çavuş, Işık Şefi: Şevket Yılmaz, Ses Mühendisi: Erkan Esenboğa, Prodüksiyon Amiri: Yılmaz Kanat, Set Ekibi: Ahmet Topal, Ahmet Servidal, Adil Kıbıcı, Montaj-Senkron: İsmail Kalkan, Laboratuvar: Selahattin kaya, Ziya Uçak, Fehmi Acar, Şarkıları Düzenleyen: Mutlu Torun, Şarkı Sözleri: Sadık Şendil, Lale Film Stüdyosu’nda hazırlanmıştır.

Oyuncular: İlyas Salman (Cumali), Şe-ner Şen (Ziver), Yaprak Özdemiroğlu (Şekerpare), Şevket Altuğ (Hurşit), Nazan Ayas, Neriman Köksal (Letafet), Hüseyin Kutman (Nazır), Ahmet Turgut-lu (Mevlüt), Serra Yılmaz (Mahmure), Ayşen Gruda (Peyker), Ali Taygun, Galatalı), Berrin Koper (Afet), Hakkı Kıvanç (Müştak), Macit Koper (Mahkum), Ayten Erman (Hamdune), Erkan Esenboğa, Ahmet Servidal, Ercan Gezmiş

& Şekerpare" Türk sineması tutkunlarının en çok sevdiği Atıf Yılmaz güldürülerinden biri. Osmanlı döneminde Galata'da geçen film, rütbe sahibi insanların güçlerini kötüye kullanması fikrine yaslanıyor ve hiç eskimeyecek olan bu ana tema üzerinden oldukça eğlenceli bir öykü anlatıyor seyircisine. Her türlü ahlaksızlığa meyli olan, esnafı haraca bağlayan, çekinmeden rüşvet alan, zor anlarda tüm suçu kolaylıkla yardımcısı Hurşit'in üzerine atan komiser Ziver, her şeyin üstüne evlatlığı Peyker'i hamile bırakınca, içinden çıkılması güç bir duruma düşüyor. Ancak tabii ki deneyimli bir entrikacı olan Ziver'in bu belayı defetmek için de dahiyane bir planı var. Karakola yeni gelen bekçi Cumali'nin saflığından faydalanmayı ve Peyker'i onunla evlendirmeyi düşünen Ziver'in önündeki tek engel ise, prova yapması için geneleve gönderi-len Cumali'nin, güzeller güzeli Şekerpare'ye ilk görüşte aşık olması...

Usta senarist Yavuz Turgul'un kaleminden çıkan bu eğlenceli öykü, Ziver'in şahsında gücün kötüye kullanımını eleştirirken, Cumali'nin aşırı dürüst ve saf karakteri aracılığıyla da doğru olanın eninde sonunda kazanacağı mesajını iletiyor. Filmde seyirciye sunulan dünya, oldukça romantik bir bakış açısıyla tasarlanmış ve bazı teatral öğeler kullanılarak sinema anlatımına özgü özdeşleşme hissi kırılmaya çalışılmış; genelevde çalışan kızlardan oluşturulan koronun sık sık hikayenin gidişatını özetleyen şarkılar söylemesi gibi... Kaldı ki zaten filmin karakterleri çok keskin köşelere sahip ve seyircinin normal şartlarda onlardan biri ile özdeşlik kurabilmesi hayli güç. Bu noktada Yılmaz - Turgul ikilisinin bulduğu çözüm oldukça fonksiyonel.

Filmin en önemli kozlarından bir diğeri ise oyuncu kadrosu kuşkusuz. Şener Şen'in çizdiği Komiser Ziver tiplemesi kadar, İlyas Salman'ın canlandırdığı Bekçi Cumali karakteri de ince ayrıntılarla işlenmiş ve filmin başlıca güldürü unsurları olarak sunulmuş. Ayrıca sürekli gözlerini kırpıştırarak konuşan iyi kalpli fahişe Şekerpare tiplemesi de filmin teatral gerçekliği içinde oldukça başarılı. Film, rütbesi ile saygınlık kazanan Ziver ve Hurşit'in karşısına, hayatlarından oldukça memnun görünen, birbirilerine bir aile gibi bağlı genelev çalışanlarını yerleşti-rerek, alışıldık 'saygınlık' ölçütlerini ile ters yüz ediyor ve namusun gözle görünür bir kıstası olmadığının altını çiziyor.

Eleştirel içeriği, sahnelemesinden senaryo kurgusuna, oyuncu yönetiminden müziğine dek bir ustanın elinden çıkmış olduğu belli olan sineması ile "Şekerpare" modası hiç geçmeyecek güldürü filmlerimizden biri. (P.T.) SİNEMA En İyi 100 Film